• 8355
    fatih terim takımdan ayrıldığı için bir kısmı ortalığı yangın yerine çevirmektedir. kendilerine hak veriyorum, sezon sonu beklenebilirdi bu hamle için, ya da sezon başında hiç yola çıkılmaması gerekiyordu.

    şuanda; "fatih terim florya'ya tekrar geri döndü, yönetimle tekrar görüşüp ikna edilecek ve 3 yıllık plan fatih terim, ekibi selçuk inan ve necati ateş ile yeniden başlıyor" haberini okusalar bir kısmı mavi ekran hatası verip şuanda düşündüklerinin tam tersi şeyleri düşünmeye başlayacak bundan da eminim.

    imparatorumuz sayın fatih terim hocamıza her zaman saygı duymakla beraber; 3 sezondur şampiyon olamayan, son 10 maçında 1 galibiyet alabilmiş, ligde ,12. sırada olan bir hoca ile efsanemiz de olsa saygı çerçevesinde yolların ayrılmasına da kızamıyorum.
  • 7947
    yaşlı, pahalı ama kaliteli oyuncu alınır; "yaşlı futbolcu istemiyoruz" denir.
    bonservis ödeyip, gelecek vadeden oyuncu alınır; "bizim seviyemizde değil" denir.
    1 milyon euroya transfer yapılır; "madem iyi, neden bu kadar ucuza bıraktılar" denir.
    10 milyon euroya transfer yapılır; "bu paraları etmez, kazık yedik" denir.
    istatistikleri iyi olan oyuncu alınır; "neden milli takımda oynamıyor" denir.
    milli takımda oynayan oyuncu alınır; "scout ekibi neden oyuncu keşfetmiyor" denir.
    28 yaşında adam alınır; "daha genç olsun" denir.
    22 yaşında adam alınır; "bu yaşa kadar büyük takımlar neden yatırım yapmamış" denir.
    benim hepsine vereceğim tek cevap marcao'dur.
    22 yaşına gelmiş, bu yaşına kadar hiç milli takımda oynamamış, büyük kulüplerin hiç dikkatini çekmemiş, portekiz liginin son sırasında, en çok gol yiyen takımında oynayan, 4 milyon euro gibi kazık(!) yediğimiz bir paraya alınan, bizim seviyemizde(!) olmayan bir futbolcuydu.
  • 7873
    en yüksek yoğunluğunun olduğu kişiler 1980 ve 1990'arda ve sonrasında doğan çocuklar.

    yani bugünün 15-45 yaş aralığındaki kesim.

    para harcayan, ekonomiye can veren, istihdamın büyük çoğunluğu, yavaş yavaş patron olanlar, bürokraside yer tutmaya başlayanlar...

    kimse biz yokmuşuz gibi, hiçbir şeyin farkında değilmişiz gibi davranmasın.

    en akıllı ve en organize tepkiyi de gerektiğinde verebilirler.

    hâlâ anlamadiysaniz hatalarınızdan ders almıyorsunuz demektir.

    galatasaray türkiye'dir!
  • 7398
    osmanlının son zamanlarında özellikle tanzimat döneminde aydınlar 'yanlış batılılaşma' , 'halkta eğreti duran batı özentiliği' ile ilgili pek çok eser verildi. buradaki yanlış batılılaşma ve üzerimizde eğreti duran halleri ünal aysal döneminin galatasaray taraftarına kattığı ve bir huy haline gelen birkaç konuya benzetiyorum.

    ünal aysal hep vizyoner başkan sıfatı ile anıldı. isi profesyonellere bırakacaktı, kurumsallaşma yaşanacaktı vs. günün sonunda bu konularda pek başarılı olabildiği söylenemez bence. terim konusuna hiç girmeyeceğim benim bahsetmek istediğim asıl başlık şu kelime: vizyon.

    aysal'ın ilk sezonunda, son 20 yılın en güzel oynayarak kazandığımız sampiyonlugumuzda altyapıdan gelen ve ilk planda bulunmayan 2 oyuncu-emre ve semih- ve anadolu'dan gelen selçuk, engin ve necati çok büyük rol oynadı melo ve elmander ile beraber. her şey güzel gidiyordu, gitmeye de devam etti. 2. sene yine şampiyonluk, cl'de başarı, sneijder vr drogba transferleri.. işte bence burada galatasarayda çok sey değişti. terim istedikleei yerine baska tip oyuncular alındığı için memnun olmadı, aysal wes ve drogbanın yarattığı büyük sansasyon ile ilk defa güç zehirlenmesi yaşadı. ama bence bunlardan da önemlisi: taraftar profilimiz değişmeye başladı.

    uefa kupası anadolunun dört bir yanından gelen oyuncular ve altyapıdan çıkan oyuncuların birlikteliğine hagi'nin eklenmesi ile oluşmuş, kökleri belki 92/93'e dayanan bir başarıydı. bizim klasmanımızdaki takımlar için avrupada başarının yegane yolu buydu zaten. ama biz 2013te gelen çeyrek finalle başka türlüsünün de olabileceğini sandık. drogba gibi isimlerin büyüsüne kapıldık, bazılarımız için bu büyü chelsea eşleşmesinde bitti tabi. ama bazı şeyler kalıcı oldu. bugün sosyal medyanın çoğu hala ömer bayram'a yetenekli değil gayretli diyorsa, en kötü yabancı oyuncu en iyi yerliye terhic ediliyorsa, anadoludan gelen transfere burun kıvırılıyorsa bu durumun temel sebebi o günler bence. meseles terim o kadsr başarılı ki sevmeyenin bile eleştirmesi için çok kısıtlı zaman oluyor, ama o zamanlarda herkes beraber pirlo'nun kitabına atıfta bulunuyor, motivasyonel hoca deniyor. fakat cv'sinde hiçbir şey olmayan ve kötü giden riekernik en dar açıdan övüldü hep. ya da biri 10 yıl sonra sözlüğü açıp younes belhanda başlığına girse daha sonra jose rodriguez başlığına girse, rodrigues'in belhanda'dan belki 10 kat daha iyi futbolcu olduğunu düşünecektir. çünkü bizler jose'yi en en berbat haline kadar real geçmişinden bağımsız düşünemedik. ya da bugün hiçbirimiz antremanları izleyemez ya da yedek kulubesinde konuşanları duyamazken, hasan şaş berbat bir hoca, ama ismi neeskens ya da elmander olsaydı onlar berbat degil terim dinlemiyor olacaktı. ya da kulüpten giden her yabanci kendisi hakkında iyi seyler derken takımda yerli çok olduğunda selcuk'a yeniçeri derken, kendisi formdan düşüp göz önünde olmayınca bu huyu unutulacaktı.

    örnekler cok cok uzatılabilir, çok uzun oldu zaten okuyan da çok olmaz ama ömer 'e yine haksızlık edildiğini görünce zoruma gitti dayanamadım.
  • 8737
    çok ukala bir tavır içindeyiz. özellikle yeni gelen futbolcuların 1-2 maçta notunu verip defteri kapatma peşindeyiz. kendi futbolcularımıza düşmanlaşıyoruz. son dönemde sık sık duyduğum laflar;

    -seferovic kazma.

    -sergio oliviera emekli selçuk.

    -okan hocayla olmaz.

    -abdülkerim galatasaray seviyesinde değil.

    -kerem bencil ve karaktersiz.

    -van aanholt futbolcu bile değil.

    ne oluyor ya? daha kaçıncı haftadayız? kendi takımımıza bunu neden yapıyoruz?
  • 6693
    #2581030 nolu entry'de değinmeye çalıştığım, ezbere bilgilerle futbolcularımıza anlamsız değerler biçme hastalığının tat kaçırmaya başladığı topluluk.

    orta doğu ülkelerindeki transfer rekorları için buyrunuz:
    - yıldızlar ligi : (bkz: #2582754)
    - körfez ligi: (bkz: #2582755)
    - profesyonel lig: (bkz: #2582756)

    son dönemde transferde sadece suudi arabistan kulüpleri aktif. onların da ödediği en yüksek bonservis, 25 yaşındaki dehşet potansiyelli ahmed musa'ya verilen 16.5 milyon euro. birleşik arap emirliklerinde, katarda 3 senedir 6 milyon euro üstü transfer yok. 3 sezon önce yapılmış, ne olduğu belli olmayan bir sow transferine takılmışız gidiyoruz resmen.

    veriler ortada, linkleri inceleyin ve cevabını kendiniz verin. kim veriyor 29'luk belhanda'ya 15 milyon? kim veriyor 33'lük gomis'e 10 milyon? kim veriyor 28'lik rodrigues'e 15 milyon? kim veriyor 32'lik fernando'ya 10 milyon? ben uzun uzun baktım, samimiyetle söylüyorum talep ettiğiniz tutarların yakınından geçen fiyatlar göremiyorum. bir hatam varsa, birşey atladıysam söyleyin düzelteyim, ama ne olur şu desteksiz sallama olayı bitsin artık.
  • 9622
    kuralar çekildiğinde mağlubiyet yazılan maçı kaybettik diye ne hocayı ne transferleri bıraktılar.
    bu da iyi bir kafaymış gerçekten:)
    yaşadığımız şeyden mutlu olmayıp işin olumsuz tarafına kaçan insanlara bir şey diyemem.
    mis gibi bir gece yaşadık. takımımızın tavanını gördük, ki bence hala daha gidecek yolumuz var.
    yenildiğimiz takım zaten 36 maçtır gruplarda yenilmiyormuş.
    he bu arada yarın pişman olacağınız şeyleri bugün söylemeyin.

    (bkz: 24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı)
  • 7491
    nasıl yapılır, nasıl çözülür bilmiyorum ancak içindeki bir grup yangıncı, kendini bilmez, bencil, salt başarı odaklı, tüketim manyağı kesimden kurtulması gereken taraftar topluluğu.

    ne futbol bilirler, ne taraftarlık bilirler, ne de hadlerini bilirler. futbolcunun eşini sosyal medyadan taciz ermek nedir ? kaç defa yaşandı bu sayamadım .pek tabi ülkedeki genel bir hadsizlik durumu bu . herkes kendini bu mecralarda ali kıran baş kesen sandığı için aslında bizim taraftara da çok yüklememek gerek bunu.

    stada gelir maç sonuna kadar elinde telefon, maçı izlemez instagrama fotoğraf çeker, onu yapmadığı zamanlarda mıy mıy arabesk tezahüratlar , sevmeeee sevmeee beynimizi yer.

    transfer dönemi gelir klasik duyumcuların peşlerine takılır, abi şu geldi mi , bu gitti mi, şu gelirse taraftarlığımı askıya alırım, şu giderse maça gelmem. gelme ulan zaten sen! her sene artarak geliyor bu tipler, heryerdeler.

    otur üzerine sosyolojik tez yaz. ciddi bir malzeme var. sorsan en çok o galatasaraylıdır ama. taraftarlığına toz kondurmaz. bazen diyorum şöyle bi 5 10 sene şampiyon olmayalım bu laleler bi çekilsin, bi temizlensin ortalık. başakşehiri falan tutsunlar mesela. ne hoş olurdu..
  • 3966
    yüzde seksenbeşi, cahil ve hırbo kesimden oluşuyor.

    şimdi hemen ''huoo aristokratız biz'' demesin lütfen. şu burak yılmaz'a yapılanları fenerbahçe taraftarı guiza'ya yapmadı. beşiktaş taraftarının kendi futbolcusuna böyle davrandığını düşünebiliyor musunuz?

    yakışmaz di mi onlara?
    bize yakışır ama.

    şu kalibrede bir futbolcu başka takımda olsa el üstünde tutulur. biz her fırsatta adamı ağlatmaya calısıyoruz. havalimanında adam mısın? diyoruz. maçta ıslıklıyoruz. yolda görünce laf atıyoruz. hazırlık maçında münakaşaya giriyoruz.

    ne istiyoruz biz?
    burak'ı takımdan göndermek mi?

    sadece umut bulut ile oynamak mı? yerine alacağınız yerli futbolcu kim kafanızdaki?

    aynı golleri sabri kaçırsa ''hehehehe reyiz yaa'' deriz. işte burada başlıyor bizim taraftarın hırboluğu ve cahilliği ne yazık ki. bazen utanıyorum. çok utanıyorum.

    burak ve hamit'in üzüntüsünü gördükçe daha çok utanıyorum.
    rakipler de kahkaha atıyorlardır.

    sizden utanıyorum.
  • 8282
    hep fedakarlık yapması beklenen ve bunca kepazeliğe rağmen hiç ses çıkarmaması istenen güzel insanlar topluluğu. galatasaray fikri hür, vicdanı hür insanların takımıdır. kendini ifade etmek için bir başkasından izin almak zorunda değildir. istibdat döneminde bile yılmayanların takımıdır. gücüm yettiği kadar kendimi ifade edeceğim.

    ankara'dan her maç nef stadyumu'na gidip uyumadan geri dönüyorum. emek, bu havalarda yolculuk riski, para. ne fedakarlık yapılması gerekiyorsa yapıyoruz ama iki kelime yazınca galatasaray'a düşmanmışız gibi bir tavırla karşılaşıyoruz. bıktım ben artık. hakemin rakip takım taraftarı gibi tavır yaptığı bir ortamda takımına sahip çıkmayan yönetimi eleştirmeyelim mi? hakemlerin de etkisiyle altı haftadır galip gelemeyen takımı ve teknik ekibi eleştirmeyelim mi? çok mu normal şeyler yaşıyoruz? taraftar olarak tam olarak bizden beklenen şey ne? bıktım artık her şey güllük gülistanlıkmış gibi taraftarın topa tutulmasından.

    (bkz: 18 aralık 2021 galatasaray başakşehir maçı)
  • 5739
    öncelikle şunu baştan belirteyim, kombineme 1.000 tl verdiler ama vermedim, hayatta da vermem zaten... önce 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçına gitmek için nasıl koşturduğumu anlatayım. normalde özel şoförlük yapıyorum. bugün patronum atina'dan dönecekti. uçağı 5 gibi inecekti ve zekeriyaköy tarafında oturuyor. ayrıca sabahtan abim çağırdı ve ona tezgahta yardıma gittim. neyse 4 gibi evden çıktım ve havaalanına gittim. patron çok şükür beklediğimden erken çıktı ve 18:45 gibi onu bıraktım. arabayla ayazağa yolundan vadi istanbula giderim dedim ama maslak kitlenmişti. neyse bastım geri gittim ve aracı metroya bırakıp, koşarak metroya girdim. koştur koştur stada ulaştım ve 3'lü ile beraber yerime ulaştım. bağırmaya başladım ama önümde, arkamda ve yanımda kim varsa hep salak salak sahaya bakındılar. 2-3 defa dürttüm arkadaşları, hatta 2 tanesine fb'li misiniz bağırsanıza amk dedim. neyse ki cevap vermediler, verseler büyük ihtmal kavga ederdik. şimdi ben bu kadar koşturmanın üzerine gelmişim bağırıyorum ama arkadaşlar mal mal sahaya bakıyorlar. gelmeyin kardeşim, sırf orda olmak ve instagram story çekmek için bir bilete 400-500 veya 1.000 tl vermeyin amk!!! ulan 30 eylül 2017 galatasaray kardemir karabükspor maçında daha iyi tribün vardı be!! bu akşam kadar sinir olduğum başka bir maç olmamıştır.
  • 7076
    son 2 şampiyonluğun* mimarı olan taraftardır efendim, şımarık ve kibirli olmayıp, gerekeni yaptığında dünyanın en iyisi olup şampiyon yapar.

    yalnız bu yaz kibirinden geçilmedi. 16 ağustos 2019 denizlispor galatasaray maçından sonra o g.tlerimiz yere inmiştir diye tahmin ediyorum.

    mart'ta, kar topu oynarken şampiyonluk kutlama muhabbeti şımarıklığından vazgectiyseniz konsantrasyona davet ediyorum.
  • 8243
    40 yaşımdayım. ben ve benim yaşımdakiler hiç bir zaman derbi galibiyetine çok fazla önem vermemiştir.
    avrupa kupası galibiyeti bizim için her zaman daha önemli olmuştur.
    21 kasım 2021 galatasaray fenerbahçe maçını kaybettik ama 25 kasım 2021 galatasaray marsilya maçını kazandık.
    etrafımdaki insanlara bakıyorum ve fenerbahçe maçı kimsenin umrunda bile değil.
    ama niyeyse yeni nesil genç arkadaşlar bu derbi galibiyetlerine fazlaca anlam yüklüyor.
    biz o şampiyonlukları derbileri kazanarak değil, anadolu takımlarını yenerek kazandık.
    lig bizim için amaç değil araçtır.
    evet son yıllarda avrupa’da şamar oğlanı olmuş olabiliriz ama artık yavaş yavaş eskiye dönüyoruz.
    uefa avrupa liginde yaşayacağımız bir çeyrek final 10 fener galibiyetinden daha değerledir, en azından benim kuşağım için…
  • 9557
    sosyal medyasıyla, tribünüyle gün geçtikçe ortalaması yepyeni dipler keşfetmekte olan topluluk, hepimizin toplamı.

    eski toprakların sık kullandıkları bir söylem vardı. kulüp bir kez daha 14 sene şampiyon olamasa siz başka takımı bile tutardınız derlerdi eleştiriler arttığı zamanlarda. bana komik gelirdi. hatta biraz da suçu o dönemki taraftarlarda, o eski topraklarda bulurdum. neticede taraftar dediğin yeri geldiğinde kulübün yanlışına dur demeliydi, bir yerde isyan bayrağını açmalıydı.

    sosyal medyayı çok erken kullanmaya başladım diyebilirim. hatta bugün twitter'ın efsane dönemi diye anılan zamanda, anonim bir hesapta yazıyordum. kuvvetle ihtimal o dönemi hatırlayanlar kullandığım hesabı da hatırlıyorlardır. özellikle 2014'ten itibaren sosyal medyada bir tabir çıktı ortaya. yangıncı taraftar tabiriydi bu. galatasaray taraftarının diğer kulüp taraftarlarından farkını ortaya koyan bir tabirdi. biatçılıktan uzak, yanlışı eleştiren ve tepkisini belli edenlerin arasından ortaya çıkmış ve her gün yaygınlığı artacak olan bir isimdi.

    yıllar geçtikçe sosyal medya kullanımı arttı, sosyal medyanın kullananlara sağladığı menfaatler değişti ve gelişti, geleneksel spor medyasının gücü yok oldu. artık her şey fav sayısı içindi, her şey daha fazla tık almak içindi, pastadan pay elde etmek içindi ve en önemlisi 'ben demiştim' demenin kişisel tatmini içindi.

    20 temmuz 2017 galatasaray östersunds maçı belki de yakın tarihimizin en rezil avrupa anısıdır. o maçta tribündeydim. pek çok berbat futbolcu performansı izledim bu forma altında. en kötü geçen sezonlarda bile elimden geldiğince tribünde yerimi almaya çalıştım. ama galatasaray futbolcusunun bu kadar kolay değersizleştirildiği, galatasaray tribünlerinin bu kadar pasif olduğu bir dönem daha hatırlamıyorum. önceden hatırlarsanız galatasaray'ın bir deplasman fobisi vardı. bugün ise iç sahada maç oynamak kendi oyuncumuz için çok zorlaştı, deplasmanlar artık çok daha kolay gelmeye başladı. ilk olumsuzlukta tribünler cenaze evine dönüyor, sosyal medya uygulamalarına giren bin pişman oluyor, galatasaray tribünleri süperstarlarını tek maç üzerinden ıslıklıyor. tüm bu çirkinliklerin altında da yangıncı taraftar maskesi var. maskenin altında ise maymun iştahlılık, şovmenlik ve ilgi çekme ihtiyacının yattığına inanıyorum.

    20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçında gollerimize sevinecek tadım tuzum kalmadı dediğimde ufacık bir abartma payı bile yok. skor 0-1 olduğundan itibaren ''cehennem'' dediğimiz mabed, kopenhaglılar için arka bahçe gezintisine dönüştü. skor 0-2 olduktan sonra kerem aktürkoğlu, dries mertens, kerem demirbay gibi isimler oyundan çıkarken ıslıklandılar. neden? bu sorunun tek bir cevabı var. tribüne gelen taraftar birkaç bin tl'ye bilet alıyor, story çekmek ve böbürlenebileceği bir şeylere şahitlik etmek için sanki galibiyet taahhüt edilmişçesine maça geliyor, işler istenmediği gibi gittiği anda da kayış kopuyor. eskiden tribünümüzde bu 'seyirci' azken şimdi ezici çoğunluk bu gruptan oluşuyor. eskiden kelimeleri seçerek eleştiri yapan, eleştiri için doğru zamanı seçmeye dikkat eden galatasaray taraftarı bugün sahada oynanan maçı bırakıp küfür kıyamet oyuncularına saldırıyor. ama bunlar hep galatasaray iyiyken yaşanıyor. çünkü galatasaray kötüyse bu grubun ekseriyeti ilgiyi alakayı kesiyor.

    herkesi sağduyulu olmaya, rasyonel düşünmeye, galatasaray'a yakışır davranmaya haddim olmayarak davet ediyorum. şımarıklık seviyesindeki bu türden davranışlar kulübe başka hiçbir şeyin vermediği kadar zarar veriyor. bugün beraberliği bir şekilde kopartamasak tüm oyuncu grubunun psikolojisini allak bullak edip sezon boyu üzerimizden atmaya çalışacağımız bir travma yaşayacaktık ve bunun sebebi sahada mağlup olmak olmayacaktı. milyon dolarlar yatırım yapıp getirdiğiniz, büyük bütçelerle kurduğunuz kadro haftalarca üst üste kazanıp ilk mağlubiyetinde ıslıklanmayı kaldıracak zannetmeyin.

    kulübe de bunun önüne bir nebze geçmek istiyorsak sezon başlamadan satılan kombine sayısını azaltmayı, devir yasağı uygulamayı öneriyorum. 40 bin kombine satıyoruz, binlercesi her maç fahiş fiyatlara el değiştiriyor. sonra da kendi cehennemimizde boğuluyoruz. sıcak para akışı iyi bir şey fakat iç sahada, sami yen'de her maç kendi futbolcunun ayaklarının titremesine değmez. onbinlerce liralık kayıt dışı gelir kapısı olmuş tribünler. sosyal medyada da kendimce ürettiğim çözüm boş zamanlarımda hesap engellemek. sık sık karşıma saçmalıklar düşse de bir nebze daha sağlıklı bir spor timeline'ım var diyebilirim.
  • 7633
    her seferinde çok fena oltaya geldiği bir medya manipüasyonu var. şimdilerde luyindama'da işliyor...

    mesela elinde maddi değeri olan ama istenen performansı veremeyen bir oyuncu var. medya ortaya iyi bir bedelle transfer olacağına dair haber yapar, sonra da gelen parayla hoşa gidecek isimleri kadroya katar. taraftarın hayal gücüne oynar, beklentisini arttırır.

    ardından bu senaryo gerçekleşmez ve hayal kırıklığına uğrayan kalabalık homurdanmaya başlar. homurdananlar birbirini ve çevresini gaza getirir, işin dozajı artar. bazen bu haberler futbolcunun gitmeyi kabul etmediği iddiasıyla desteklenir. sonuç futbolcu galatasaray'ın başarısının önündeki engel haline getirilir taraftar gözünde. düşmanlaştırılmış futbolcudan da ne hayır gelir ne de maddi girdi elde edilebilir.

    diagne'ye, belhanda'ya yapıldı bu oyun. başka isimlere de irili ufaklı senaryolar yazıldı. şimdi hedef luyindama. bence satışına dair ortada şu an fol yok yumurta yok. ancak ondan gelecek para ile çoktan futbolcular transfer edilmiş bile. benim mantığım ağır sakatlıktan çıkıp eski performansına ulaşamamış hiç bir adama avrupa'dan o paraları vermezler diyor. geçen sezon sakatlanana kadar bence 25'in altına bırakılmazdı. şu an ise donk'un yedeği.

    ha tekrar vites yükseltir ki yükseltecektir, o zaman şimdi konuşulan 15 milyon eu'lar düşük kalır. fakat tuzağa düşmemek lazım.
  • 6697
    forvetsizlikten kafayı yemekle birlikte transfer edilen futbolcuyu kendi takımımızda görmeden yorum yapmaması gereken taraftar topluluğudur.
    eski futbolcular döneminde mevcut taraftar profili olsaydı:

    ümit davala: ikinci ligden topçu mu alınır kardeşim. deneme tahtası mı koskoca galatasaray?

    arif erdem: kendi altyapımızdan niye adam çıkarmıyoruz? 19 yaşındaki adamı niye gidip zeytinburnu altyapısından alıyoruz.

    hakan şükür: saç baş yolmaya hazır olun. uzun boylu olması dışında bir özelliği olmayan futbolcu.

    ergün penbe: temposuz oyunu galatasaray'da işe yaramaz.

    hakan ünsal: te allahım ya. karabük'ten sol bek almışık. başka adam yok mu koskoca dünyada?

    gheorghe hagi: arkadaş biz niye hep bitmiş adamları alıyoruz? adam bitti bitti meksika'dan adam çeviriyoruz akla bak ya.

    taffarel: italya'nın orta sıra takımında bile tutunamayıp ülkesine dönen adamı niye alıyoruz biz? dünyada başka kaleci mi kalmadı? bir 94 dünya kupası hatrına olur mu bu kadar ama ya?

    filipescu: menajer işi değilse birşey bilmiyorum. kim abi bu adam.

    adrian ilie: aha romanya bağlantılı cukkalama operasyonu başlamış.

    capone: koskoca galatasaray'ın aldığı adam bu mu yani. bizim terim al capone'a ismi benziyor diye aldırdı herhalde.

    hasan şaş: deliricem arkadaş. kafasını gömüp koşan, iki güzel hareket yapan adama biz niye 5 milyon euro veriyoruz ya? hemşerisine terim torpili.

    mario jardel: lan o paraya öküz alınır yani öküz gibi forvet alınır. bu nedir arkadaş. porto'da oynuyormuş da bilmem neymiş. arkadaş yok mu büyük takımlarda falan bu paraya başka forvet?

    fatih terim: piontek'in takımıyla avrupa şampiyonasına gitti eyvallah. ama arkadaş burası galatasaray. ankaragücü'ne, göztepe'ye benzemez. zaten kendisinin uğursuzluğu da malum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın