• 403
    bendeniz önderliğinde birçoğu bugün çocuklar gibi şen, bir ağaç gibi hür, bir orman gibi kardeşçesine mutludurlar...

    tematik modu öğrenmenin verdiği mutlulukla mevlevi dervişleri, bektaşi semazenleri gibi dönüyoruz, aşk şarabından demlendik, üçüncü gözümüz açıldı, brahma vesileli nirvana'ya ulaştık...

    tematik mod...
    siz de deneyin...
    bayinizde...
  • 404
    bir çoğu hasta ruhludur. ilk 11'e kim girse bütün futbolculara kulp takan yazarlardır. nefret ediyorum bu tiplerden.

    cenk gönen=o geldi, herkes sakatlandı. gitsin. defol cenk.
    sabri sarıoğlu= evlat. ondan oynuyor. gitsin.
    semih kaya= taffarel'in torpillisi.
    olcan adın= fıçıcık.evlat kankası torpillisi. gitsin.
    selçuk inan=yeniçeri.
    jpk= evlat olmaya aday. fatih terim önerisi. milli takım rezervi.
    bilal=hamza torpillisi.
    chedjou= kademe bilmez, el bombası.
    hakan balta= yaşlandı. yavaşladı. maşallahı var. ama ilk hatasında kellesi tez vurula.
    burak yılmaz= qral.
    umut bulut= yeniçeri kankası.

    takımı gençleştirmeliyiz hülooooğğğğğğ der. takımda bulunan u21 ispanya milli takımında oynayan rodrigez hata yapınca da deli gibi ıslıklar.

    açıkçası neyin kafasını yaşadığı belli olmayan yazarlardır veya taraftarlardır. sonuçta stadyumdaki taraftarın bir kısmı da bu sözlükte yazardır.
  • 406
    ortalama bir galatasaray sözlük yazarının futbol anlayışı ve bilgisi, sneijder ne yaparsa iyidir, hamza hamzaoğlu ne yaparsa kötüdür seviyesindedir.

    bu yüzden hamza hoca ayrıldıkdan sonra inanılmaz bir boşluğa düştüler, çünkü artık futbol bilgilerinin %50'sini gösterecek zemin kalmadı.

    bir de mazallah sabri filan ayrılsa, konuşacak hiçbir şeyleri kalmaz.

    ekleme 1: sözlükde acaip beğenerek takip ettiğim yazarlar da var, bazı yazılarını print al duvara as. ama genele bakınca malesef yukardaki tablo ortaya çıkıyor. belki bu arkadaşlar daha sık yazıyorlar, sesleri daha gür çıkıyor ondandır. amacım kişisel saygısızlık yapmak değil, bazı saplantılı üyeler yüzünden sözlüğün kalitesinin düştüğünü vurgulamak. yarası olmayan gocunmak zorunda değil.
  • 410
    bir çoğu sosyal medyayı yakından takip ediyor. orada bir cemiyetleri var ve 140 karakterle ne anlatılabilirse fikirleri de bu oluyor. sonra gelip sözlüğe iki satır entry ile yazıyorlar fikirlerini. fikirde ne bir temel var ne de doğru bilgi. mesajla soruyorsun; ya yanıt gelmiyor, ya da çarpıtıyorlar. oysa ki bir fikir sunuyorsanız altını doldurmanız gerekir. örnek olarak sözlükte defalarca burak üzülmesin diye forvet transferi yapılmadığı iddia edildi. her yazana mesaj atıp kaynak sundum. bir tanesi bile geri dönmedi. sonra herkes görsün diye haberin kaynağını isteyen bir entry girdim. yine dönen olmadı. sözlüğün büyük kısmı bu şekilde entry giriyor ne yazık ki. okumak yerine 140 karakter yetiyor onlara. eskiden böyle değildi yalnız. yine belki aynı mantıkla fikir oluşturuluyordu ama o zaman bloglar vardı. kişi en azından savunduğu fikrinin temelini biliyordu ve burada paylaşıyordu. şimdi hepsinin fikri ve bilgisi internet denilen bilgi çöplüğündeki 140 karakterle sınırlı kaldı. aşağıdaki video da eğer ortalama bir sözlük yazarı siyasi bir konu tartışsa nasıl olurdu? onu göstermektedir. özellikle 35. saniyeden sonrasını izleyin.

    https://www.youtube.com/watch?v=V3_r4rd0y9w
  • 411
    cikarimla, yani yapilan hareketlerden izlenen politikalardan bir sonuca ulasmayla alintiyi karistiranlari vardir. bir td cikip da bir oyuncunun uzulmemesi icin transfer yapmiyoruz diye bir aciklama yapar mi? bu mumkun mu? ama adam bu minvalde aciklamalar yapiyorsa ornegin "herkes yildiz diyor ama benim yildizim burak", "yerine forvet alinirsa burak'i nerde oynatacagim" gibi motivasyona yonelik aciklamalar yaparsa bunun anlami "oyuncuyu uzmemek icin transfer istemiyor" demektir. en azindan yapilabilen cikarimlardan biri budur. daha nasil izah edilebilir bilmiyorum ama gercekten su cumleleri kurmak bile zul. ha, gercek bu mu? yoksa oyuncuyu gondermek isteyen ama ya gonderemezsem diye oyuncuya ayri, medyaya ayri, yonetime ayri konusan bir adam miydi? ihtimal dahilindedir.
  • 412
    şu sözlükte yazan adamların genel kanısı sezon başında, hatta geçen sezon devam ederken bile, hatta hatta şampiyon olup 3 kupa alınca bile neydi?

    - cüneyt tanman bu işi bilmiyor,
    - hamza hoca yetersiz, oyuncular sallamıyor(nitekim en çok güvendiği adamlar adamı yedi)
    - burak ve umut ile sezon bitmez oraya forvet alalım,
    - sabri ile sağ bek yürümez, sözleşme yapmayın, daha iyisi lazım
    - felipe melo gitmese bile oraya daha iyisi lazım(üstüne bir de melo gitti)
    - kanat oyuncumuz yok(hala yok)
    .
    .
    .

    şimdi bu kadar şey söyleyen adamlar sabri ile, jpk ile, bilal ile sözleşme imzalandığını görünce ve sezon içinde dedikleri bir bir çıkınca nasıl kafayı yemesin?

    yemin ediyorum şuradan 7-8 alanında uzman arkadaş bu kulübü liselilerden çok daha iyi yönetir.
  • 414
    biz sözlük yazarları bu işi profesyonel olarak yapmıyoruz. herkesin bir mesleği var ama futbol sevgisi ve takım aşkı ile eleştiri ya da destek yazıları yazıyor, önerilerde bulunuyoruz. bu platform öncelikle fikir jimnastiği, beyin fırtınası açısından çok güzel bir ortam sunuyor. herkesin futbol bilgini olması gerekmez. ancak yıllardır yazılan entry'leri okuduğumdan şunu kesinlikle söyleyebilirim;

    -sözlük yazarlarının eski deyimle kahır ekseriyeti (büyük çoğunluğu) üniversite mezunu ve düşüncelerini yazıya dökebilen gençler veya genç kalanlardır. şimdi bir iddia atıyorum ortaya ve diyorum ki; hamzaoğlu, denizli, şenol güneş, fatih terim hatta ersun yenal dahil türkiyedeki teknik direktörlerin hiçbirisi düşüncelerini yazıya aktaramazlar, istediklerini yazıyla ifade edemezler. yazmaya kalksınlar düşündüklerinin tam tersi anlam çıkarılacak metinler çıkar ortaya. hatta imla kurallarından habersiz olduklarından, anlaşılması zor bir metin çıkar ortaya. (bizim moderasyondan geçmez hiçbir yazdıkları. :)) o nedenle sözlük yazarlarını küçümsemek çok yanlıştır.

    -yıllardır futbol izleyen ve spor basınını okuyan bu yazarların futbol bilgisi hiç de küçümsenmemeli. özellikle futbol literatürüne hakim çok sayıda yazar var. bizzat sahada olan antrenörlerden çoğu spor bile yazamazlar. (çoğuna göre o bir sipor'dur)

    -hem yazabilen hem de sahada futbolu icra edebilen spor adamlarının sayısı arttığı gün türk futbolu bir mesafe alabilir. aksi halde; yani bildiğini yazamayan, yazdığını yapamayan spor adamlarıyla ancak kör misali, el yordamıyla yol alabiliriz.

    -eleştirilecek yanı yok mu sözlüğün ve de yazarların? var tabi ama öyle aşırı değil.

    sözlük yazarlarının %99'unun hemfikir olduğu konulara bir bakalım. sabri-umut-jpk-bilal ile olmaz dediler. hele cl'de rezil oluruz dediler ve tam isabet kaydettiler. hamza hamzaoğlu ve ahmet çakır gibiler, sabrilerle şampiyon olunur transfere ne gerek var dediler ve rezil oldular. (fikri manada)

    ben yönetimin yerinde olsam yazılı medyayı değil, sosyal medyayı izler ve ciddiye alırım. çünkü yazılı medyadakilerin tamamına yakınının, hocalarla ve futbolcularla yakın ilişkileri vardır. öyle ya da böyle ilişkileri vardır. hatır vardır, gönül vardır. dolayısıyla fikirlerini yalın, net ortaya koymaktan çekinirler. ama sosyal medyanın hiçbir göbek bağı yoktur. düşüncelerini ve fikirlerini ortaya koyarken tek ölçüleri vardır o da galatasaray sevgisidir.

    sonuç: şu ana kadar sözlük yazarlarının çoğunlukla ittifak ettiği hiçbir konuda yanıldığına tanık olmadım. iyi takip edin siz de olmayacaksınız.
  • 415
    sözlük yazarlarında yeni bir akım türedi. wesley sneijder başlığına giriyorlar her maçtan sonra ve ''gidiyorum dese kal diyecek yüzümüz yok'' şeklinde entry girerek romantizm yapıyorlar. bir kişi yazdı haklı dedik. eyvallah dedik. verdik 10 numarasını da.

    ama bunu her maçtan sonra minimum 3 4 yazar yazdığı zaman iş artık saçma sapan bi hal alıyor. şuan farkında olmadan sneijder gidiyorum desin biz de gitme kal diyemeyelim diye sinerji yaratıyorlar. yazmayın arkadaşım. dedikodu kazanı olan basında bile sneijder gitmek istiyor diye tek bir haber yokken galatasaray sözlükte sneijder gitmek mi istiyor? nerden çıktı bu? konusu tartışılıyorsa bunun baş sebebi sizin 10 numara almak uğruna yaptığınız romantizmdir.
  • 416
    insanları eleştiriyor olmaları nedeniyle eleştirilen kitledir.

    hamza ve destekçileri öyle bir algı yaratmaya çalışıyor ki, biz bir grup adam veya kadın çıkıp sosyal mecralarda sadece eleştirmek için eleştiriyor, adeta meyve veren ağacı taşlıyoruz. arkadaşım artık uyanın, öncelikle meyveyi biz yiyoruz biz, neden meyve vermesin isteyelim? biz haziran ayından beri yapılan işlere bakıp "sen bu ağacı sulamaz, yağmur suyundan medet umarsan, bana vereceğin meyveyi alamama ihtimalin çok yüksek" derken, bizi ağaçı taşlamakla itham eden, ağacın bakımından sorumlu adamlar ağacın kökünü eşelediler. ben ve benim gibi düşünen insanlar neler dedik? neler çıktı? gel bir bakalım.

    1) cüneyt tanman ile futbol şubesi yürümez. daha köşe yazısını bile formüle edemeyen, kendine soru sorup basın açıklaması yapar gibi cevap verebilen adam, sırf eski kaptan diye futbolun başına getirilip takımı formüle etmesi beklenirse o takımdan cacık olmaz dedik. kendisinin idareci olduğu dönemde, taraftar baskısı ile alınan poldi, taraftar baskısı nedeniyle sözleşme imzalanamayan aydın gibi tamamen taraftara mal edilebilecek eylemler dışında yapılan eylemler: sabri, bilal, jem.

    2) "hamza hamzaoğlu'na ivedi teşekkür edip, takımı yeni sezona başka bir hoca ile sokalım" dedik, çünkü aslında 1-0 kazandığımız maçlarda hamzanın kafa yapısını, kendisinin kaybettirdiği puanlarda yaptığı epik hataları ilk elden gördük.
    -takım içinde hasbelkader sağladığı bütünlük ile şampiyonluğu getirdi ama büyük hoca değil, büyük takım hocası hiç değil dedik.
    -sonra transfer dönemi başladığında yaptığı açıklamalar, neticesinde bu kafa yapısıyla bize yarar getirmek bir yana dursun, zararı büyük olur dedik. oldu.
    -hazırlık kampı başladı, "lan as oyuncular ne zaman hazırlanacak?" dedik. başka takımlara itelediğimiz oyuncuları hazırlarken, as oyuncular casino'da kumar oynuyordu.
    -lan hadi as oyuncular hazır değil, takım da hazır değil dedik. "olacak, olacak" diye çıkan insanlar oldu. hazır değil takım işte. haklı çıktık.

    3) sabri sarıoğlu ile sözleşme uzatılması takıma ihanettir derken, kendisine zamlı bir emeklilik hediyesi yapıldı. bu adamla olmaz derken, bizi iki sene daha bu adama muhtaç, veya 10 milyon tl ödemeye mecbur bıraktılar. bu hamleyi, en başta olmaz dediğimiz cüneyt tanman ve hamza hamzaoğlu çıkıp bir de savundular. takıma sağ bek lazım sabri ve tarık ile olmaz dedik, olur dediler. olmadı. haklı çıktık.

    4) takımın stoper (göreceli), sağ bek, kanat, forvet oynayacak 4 adet ilk 11 oyuncusuna ihtiyacı var derken, yanlışların adamı hamza "antrenman temposunu arttırmak üzere" jem karacan diye bir adam aldı. takımında maç başı oynayan adama 2 trilyon garanti para ödemeyi taahhüt ettik. 2 trilyon amk aklınız alıyor mu? görevi: antrenman temposunu arttırmak. lan takımın antrenman temposunu arttırmak istiyorsan kondisyoner alırsın, altyapıdan genç adam koyarsın. neyse, bu transferler olmazsa bu sezonun üzerine bir sünger çekelim derken, melo da satıldı. melo'nun satılışını bilal'in oynaması için hamza tarafından yapılan bir tezgah derken eleştirilen bizler, yönetimin son açıklamaları neticesinde haklı çıktık.

    5) burak ve umut, 3 kulvarda oynayacak bir takımın forvet hattı olamaz, talipleri varsa satılsın, takıma zarar verirler, şampiyonlar liginin en kolay grubundan (bizim açımızdan) çıkarsak forvet kendini amorti eder dedik, alınmadı. burak ne yapacak? umut antrenmanda şahane dendi. boş kale harici gol atamayan, armut piş ağzıma düş mantığı ile topun kendisine gelmesini bekleyen bir adam ile, sahada ne yapacağını dahi bilemeyen kankasına emanet sezona başladık ve rezil olduk. olmadık mı?

    biz sosyal medya yazarlarının normal medya yazarlarından tek farkı, beğenilmek veya para kazanmak için yazmıyor oluşumuz. ben ne bir futbolcuya yaranmak için yazı yazarım, ne ülke futbolunun gelişmesini, ne de ligin zevkini düşünürüm. rating kaygım, maddi bağım yoktur. ben sadece galatasaray için yazıyorum. benim gibi düşünen, burada yazmak için zaman ayıran herkesin de amacının aynı olduğuna inanıyorum.
  • 419
    hayli komik arkadaşların içerisinde bulunduğu gruptur.
    mesela geçen sen alınan 3 kupanın rakiplerin hediyesi olduğunu söyleyen yazar bile gördüm.
    bu mantıkla hareket edersek uefa kupasını biz almadık, arsenal hediye etti.
    4 yıl üst üste şampiyon olmadık,rakipler 4 sene üst üste şampiyon olamadığı için, biz şampiyon olduk.
    türkiye'nin en iyi kalecisi muslera değil , volkan çok kötü olduğundan bize öyle geliyor.
    örnekler böyle gider işte...

    bazen gülmekten ölüyorum yazılanlara
    ya da ölmekten gülüyorum.

    şimdi mantık şeysi yapamıycam.
  • 422
    yüzde sekseni sabit fikirli, ya sarı ya kırmızısı olan, ara renk bilmeyen, sosyal medyada gördüğü her şeyi doğru kabul eden, fikirlerini ve görüşlerini asla değiştirmeyen, kendini geliştirmeyen, sosyal zekası düşük bireydir. yaşı yaklaşık 20'dir, ergenden hallicedir.

    ve en kötüsü fikirlerini aldığı puana göre oluşturur. kankisi neyi beğeniyorsa, kendisine 10 puanı hangi yazı getiriyorsa onu yazar. ofsayttan sakınır.

    burada ne işim kaldı, ben de bilmiyorum. alışkanlıktan herhalde. kalite bu denli yerlerde kalmaya devam ederse ekşi sözlük gibi çöplüğe dönmesi yakındır.

    bak güzel moderatör! galatasaray lisesi'ne herkesi almıyorlar, sen de herkesi yazar yapma birader.
  • 423
    aralarinda herkesi kendi gibi bilen tiplemeler var. bunlarin oldugu ortamlarda fikir proje falan getirirsin boyle asagilaya asagilaya falan konusarak afedersiniz bir skim alternatif fikirleri varmis gibi ahkam keserler. bu ulkenin bu halde olmasinin sebebi iste bunlar gibilerdir. iste kedi kesenler bunlar. ha esseklik bizde ki bu ortamlari adam yerine falan koyuyoruz fikir beyan ediyoeuz. kahvehanedeki dayilar oturmuslar chate ammenike.

    bugun tum kulupler anketler yapmaktlar. kah resmi sitelerinde kah taraftar forumlarinda. bu isin ciddi yapilmasinin onundeki engel ne peki ammosunun gulu? ne olur yani belli bir ekonomik katki karsiliginda ciddi bir sekilde, inci sozluk trollemesi olmadan insanlar fikirlerini belirtebilseler?

    ama yok amk bize uymaz. neden? burasi turkiye amk. harbiden bir bok olmaz.
  • 424
    iki gündür bir kısmında nadir dikkatimi çeken bir özellik var. adam galatasaray taraftarının ne kadar eğitimsiz olduğunu belirten bir yazı yazıyor ve bu yazısında satır başına 1,34 imla hatası yapıyor. adam galatasaray lisesi'nin vatan haini, tarhana kaşıklamamış elitist masonik fransız köpekleri yetiştirdiğini "kabul etsen de etmesen de böyle" kesinliğiyle anlatırken aynı lisenin mezunları için "lümpen" ifadesini kullanıyor. "şovenizm"i şov yapmakla alakalı bir kelime sanıp bu şekilde yazar aşağılayan var. baba sözlüğümüz ekşi'den kopyalanan "hümanizm" ve kardeşi "romantizm" ifadeleri de yerli yersiz durumlarda kullanılıyor.

    yukarıda bahsettiğim hataların içlerinde katılınıp katılınmayacak öznel fikir ayrılıkları ya da gerçek dünyaya uygun düşmediği için eleştirilen görüşler yok. tüm bu hatalar yazının kalitesini düşüren teknik kusurlar. açıkçası bu teknik kusurlar yazının içine sinmiş yersiz bir kibirle birleşince daha da çekilmez oluyor.
  • 425
    sağa sola ırkçılıktan, yerli futbolcuların eğitimsizliğinden dem vuran yazarlar görüyorum. iyi de siz de eğitimsizsiniz arkadaşım. o eğitimsiz diye yerden yere vurduğunuz, yaftaladığınız oyunculardan hiçbir farkınız yok. sadece onların elinde para var, sizin elinizde yok. derdiniz de bu zaten. bu adam nasıl bu kadar para kazanır. bu sözlükte selçuk inan'ın oynadığı her maç bugün benim 1 senede kazanacağım parayı 90 dakikada kazandı diye düşünerek içi içini kemiren duvarları yumruklayan yazar var en basiti.

    ne zaman yerli bi oyuncuyu eleştirmeye kalsalar içlerindeki o bastırmaya çalıştıkları kıskançlık, eziklik duygusu benliklerini ele geçiriyor. ortaya eleştiri değil kin kusulan bi hakaret yazısı çıkıyor. eleştiri nedir, nasıl yapılır? bunu bilen, yapıcı eleştiri yapabilen gerçekten çok az yazar var şu sözlükte. kimse de aksini iddia etmesin boşuna.

    ben de birçok oyuncunun sözleşmesinden ve kazandığı paradan rahatsızım. ama rahatsız olduğum şey mesela sabri'nin yılda 1.8 milyon euro kazanması değil galatasaray'ın sabri'ye 1.8 milyon euro vermesi. bu ikisi aynı şey değil. sapla samanı iyi ayırt etmek lazım.

    adam geliyor buraya bazen açık açık senin benim 1 yılda kazanacağımız parayı son 3 dk oyuna girip kazandı, senin benim hiç sahip olamayacağımız bir hayat yaşıyor diye kıskançlığını, o hayatı yaşayamamaya duyduğu kini dile getiriyor. bazen de bunu yapmaya utanıyor para konusunu hiç açmadan öyle bir eleştiriyor ki eleştirinin buram buram paradan kaynaklı bir kıskançlık koktuğunu anlıyorsun.

    ne diyeyim arkadaşım. iyi ki at yarışı takip etmiyorsunuz. siz bu kafayla benim 1 senede kazandığımı 1600 metre koşarak kazanıyor deyip atları da kıskanırsınız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın