• 154
    sanmıyorum ki birçoğu fabrikatör ya da işadamı çocuğu olsun. hepimiz bir işçinin ya da bir emekçinin çocuğuyuz. birçoğumuz zor şartlarla büyüdük. hepimizin boğazından geçen her bir lokma alın teridir ve analarımızın ak sütü gibi helaldir.

    tüm sözlük yazarı arkadaşlarımın ve ailelerinin işçi ve emekçi günlerini kutlarım. alın terinin kıymetinin daha çok bilindiği günlere.
  • 606
    haftanın 7, yılın 365 günü maçlardan bağımsız herhangi bir saatte ve herhangi bir konuda fikir belirten, gülen, ağlayan, öfkelenen, sevinen, eleştiren, öven bir yazar grubu var sözlükte. hepsi birbirinin kullanıcı adına o kadar aşina ki; ezbere biliyorlar kimin ne yazabileceğini, dilini, üslubunu, mizacını, sertliğini, naifliğini.

    kaybedilen maçlar sonrası bu adamları kaybediyorum ben. sağ alta baktığımda hiçbirinin adını göremiyorum. ama öfke azaldığında, hafta içi olduğunda hepsi geri geliyor ve galatasaray için yazmaya devam ediyorlar.

    bu insanlar değirmeni döndüren su, çarkta dişli, ali sami yen stadı'nda kışın ortasında geceyi sırada geçiren insan.

    haklarını teslim etmek istedim. yoğun bir insan olmama rağmen maçlardan bağımsız fırsat buldukça bir şeyler karalamaya çalışıyorum. bir gün benim kullanıcı adıma da aşina olurlar umarım onlar. çünkü onlar olmasa maç günleri dışında yaprak kıpırdamaz bu mecrada. burayı farklı ve özel kılan bu insanlar.
  • 568
    bazı arkadaşların amacının ne olduğunu gerçekten anlayamıyorum. yani saçma sapam entryler girerek gergin olan insanları daha da fazla germenin anlamı ne?
    hayır bunu bir fb'li yapsa anlarım da, galatasaraylıların zaten gergin olan durumu daha da gerginleştirmek istemesini anlayamıyorum.
    bu yönetim ve hoca arasında istisnasız her yıl sorun olmuş, olmaya da devam edecek.
    bunu dışardan zaten kaşıyorlar, yetmiyor bir de bizim taraftar kaşıyor. neden böyle olduğunu anlayabilen varsa buyursun anlatsın.
    yönetim gitsin mi? evet gitsin ama şu dk gidemezler çünkü seçim yapılması imkansız. o yüzden mayıs ayına kadar birlik olmalıyız.
    yok salı akşamı hocayı kovacaklar, yok abdullah avcı bekliyor filan.
    başkan zaten saçmalıyor, yetmiyor taraftar da kendi kendini gaza getiriyor.
    sol frame'de bütün eski hocaların ismi yazıyor, ne oluyor kardeşim? niye bu yangın?
    biraz sakin olun ya, bundan daha kötü zamanlarda başarıyı yakalamıştık. şimdi neden böyle yapılıyor?
  • 570
    açıklanan 2020 yılının en beğenilen entryleri listesi ile birlikte güncel skor tablosu aşağıdaki gibidir. liste en çok entry sokmuş olanlardan başlar, büyükten küçüğe doğru sıralanır. listede kimin kaç entrysi yılın en beğenilenlerine girmiş ve bu entrylerin sıralamalarının ortalamalarını da görebilirsiniz.

    entry sayısı sıralamasına göre:
    https://gss.gs/JCp.jpg
    https://gss.gs/af5.jpg
    https://gss.gs/i3r.jpg

    alfabetik sıra:
    https://gss.gs/Oyy.jpg
    https://gss.gs/mn0.jpg
    https://gss.gs/Bzk.jpg
  • 412
    şu sözlükte yazan adamların genel kanısı sezon başında, hatta geçen sezon devam ederken bile, hatta hatta şampiyon olup 3 kupa alınca bile neydi?

    - cüneyt tanman bu işi bilmiyor,
    - hamza hoca yetersiz, oyuncular sallamıyor(nitekim en çok güvendiği adamlar adamı yedi)
    - burak ve umut ile sezon bitmez oraya forvet alalım,
    - sabri ile sağ bek yürümez, sözleşme yapmayın, daha iyisi lazım
    - felipe melo gitmese bile oraya daha iyisi lazım(üstüne bir de melo gitti)
    - kanat oyuncumuz yok(hala yok)
    .
    .
    .

    şimdi bu kadar şey söyleyen adamlar sabri ile, jpk ile, bilal ile sözleşme imzalandığını görünce ve sezon içinde dedikleri bir bir çıkınca nasıl kafayı yemesin?

    yemin ediyorum şuradan 7-8 alanında uzman arkadaş bu kulübü liselilerden çok daha iyi yönetir.
  • 558
    hayatımda gördüğüm en memnuniyetsiz kitle olabilir. sezona formda giriyor, 4 de 4 yapıyorsun. şapkadan taylan çıkartıyorsun bu sefer ''sadece 2 ay önce 2 alt ligden transfer edilen'' adam neden oynatılmadı diye birileri mutsuz oluyor bununla ilgili analiz falan kasıyor. 9 ay önce sekidika'ya mane muamelesi yapıp 45dk oynadığı ilk maçtan sonra linç edildiği yer galatasaray sözlük değildi sanki... o değil de şu sözlükteki herkesin mi tuzu kuru, herkesin mi hiç derdi yok da dertsizlikten muhammed kerem aktürkoğlu dert oluyor gerçekten anlamak güç.
  • 595
    hayatımda gördüğüm kendini haklı çıkarmak için en çok çırpınan topluluk. kimse yoğurdum ekşi demez ama bu kadarı da fazla.

    mesela emre akbaba başlığındaki günün en beğenilen 3. entrysinde şu ifade geçmekte ''galatasaray'da 8 numarada oynatılması, alanyaspor'da ise hücuma dönük serbest adam olmasından dolayı daha rahat hareket etmektedir. bu adamın doğru özellikleri kaleye yaklaştıkça çıkıyor iste. bunu görmek bu kadar mı zor?''

    görmeyen aslında pek çoğunuz çünkü emre akbaba özellikle farioli geldikten sonra dümdüz 8 numara oynuyor. tamam anlamıyor olabilirsiniz ancak başkalarını görmemekle filan suçlamayın rica ediyorum...

    https://gss.gs/1mK.jpg
    (bkz: 6 şubat 2022 alanyaspor galatasaray maçı)
  • 618
    bu renktaşlar gerçekten saflar. bir çoğu öyle. saf derken kalbi temiz anlamında.
    25 ağustos 2024 çaykur rizespor fenerbahçe maçının başlamasına doğru saat 6'ya kadar 1 tane bile entry girilmemişti. niye girdiniz arkadaş?
    haydi sonrası, ilk yarı 0-1 bitince rize çevirir diyen saf ve kalbi temiz kardeşlerim. gördünüz kaleci performansı. taraftarların bile umrunda değil.

    yazmayın bu maçlara, ilgilenmeyin, umursamayın. bu adamlar hatay'a rize'ye kasımpaşa'ya puan kaybetmiyorlar ve etmeyecekler. bunu bilin.

    mesela skorer'de fb ms2 bankoydu. oynamayan varsa aklından şüphe ederim.
  • 569
    açıklanması beklenen 2020 yılının en beğenilen entryleri listesi öncesi güncel skor tablosu aşağıdaki gibidir. liste en çok entry sokmuş olanlardan başları, büyükten küçüğe doğru sıralanır. listede kimin kaç entrysi yılın en beğenilenlerine girmiş ve bu entrylerin sıralamalarının ortalamalarını da görebilirsiniz.

    excelde 3 saatimi aldı şu tablo ama değdi mi? değdi.
    entrynin hakkını verdik mi? verdik.

    en çok entry sokmuş entry krallığına göre(eşit entry sayısında alfabetik)
    https://gss.gs/q9P.jpg
    https://gss.gs/xRa.jpg
    https://gss.gs/T7S.jpg

    alfabatik sıralama
    https://gss.gs/zt6.jpg
    https://gss.gs/77f.jpg
    https://gss.gs/5ZY.jpg

    el emeği göz nuru. hadi bakalım, iyi istatistikler.
  • 454
    üzerine alınan alınabilir, mühim değil. birçoğu gerçekten skor taraftarlığıyla geri zekalılık arasında gidip geliyor.

    trabzon maçında pozisyona giremediğimizi iddia eden, değişikliklerin leş olduğunu iddia eden, bilmem kimin yendiği trabzon'a yenildiğimiz için şampiyon olamayacağımızı iddia eden, ne ararsan var.

    akıl alır gibi değil gerçekten.
  • 516
    yaklaşık 10 gündür entry girmiyordum. 15 nisan 2018 galatasaray başakşehir maçından 1 gece evvel 2 serum yedim. tam iyileşmeden maçı izlemeye gittim. çok terledim, halsizdim ama takımı sonuna kadar destekledim. anlatmak istediğim olay şu; galatasaray sözlük yazarları haliyle aynı zamanda galatasaray taraftarıdır. ben bu sözlüğe girdiğimde artık insanların olumsuz yorumlarını okumaktan sıkıldım. yani hemen hemen her konuda sürekli bir olumsuz pompalanıyor. çok açık söylüyorum artık buraya yazmak içimden gelmiyor. he diyeceksiniz ki "yazmazsan yazma lan." benim buraya yazıp yazmamam hiç problem değil. ben bir durum fotoğrafı çekmek ve 23 yıldır maçlara giden bir kardeşiniz olarak uyarmak istiyorum. böyle en ufak şeylerde olumsuzluğa kapılırsanız, iyi şeyleri göremezsiniz. iki örnek verip entry'i bitireceğim. sinan gümüş ve donk hepimizin sonuna kadar eleştirdiği futbolculardı ama 2017-2018 sezonunun ikinci yarısında gösterdikleri performans ortada... yani kimin ne vereceği futbolda hiç belli olmuyor. o yüzden bence bu kadar olumsuz olmaya gerek yok. iyi düşünelim, iyi olsun... kendinize çok iyi bakın.
  • 525
    herkes için demiyorum ama kaybedilen maç sonrası sözlüğün hali olayına bi iki lafım var.

    öncelikle 19 ekim 2018 galatasaray bursaspor maçı ile sadece 2 puan kaybettik ile demek istiyorum. bu işin bilgi tarafı. yorum tarafı ise; bir kitle var ki beyler siz cildirmissiniz demek istiyorum.
    oncelikle kadrodaki sayısız oyunculara hiç kötü oynama haklari yokmuş gibi kötü oynadıkları maçlar sonrasi bitik, bir şey olmaz yorumlarınıza kusura bakmazsaniz mabadimla gülüyorum. futbol ulan bu gerçek hayat yani belli oyundaki gibi değil.

    fm oynasan ilk yarıda 10 dakika içinde 3 oyuncun sakatlansa oyunu kapatırsın bu ne saçmalık diye. gerçek hayattan kopuyorsunuz cidden. takımda avrupalı tek oyuncumuz var linnes o da türkiye'ye 3 saat uzaklıkta uçakla. geri kalan tüm oyuncular kıta degistiryor. sen 10 saat otobüs ile uzun yol cekemiyorsun adam onu uçakla çekiyor. yorgunluk gayet doğal.

    2012 2013 sezonu şampiyonlar ligi maçı öncesi bir cuma günü arena'da karabüke 1-3 kaybettik. sonuç? hangimizin aklına geliyor o sezondan bahsedilince bu maç?

    he bir de her puan kaybından sonra mustafa cengiz ve abdurrahim albayrak'a sallanıyor. anladık aq forvet almadılar anladık adamlar cikti kabul de etti hatalarini. bin kere demenize gerek yok.

    biraz kendinize gelin. simülasyon içinde dgiliz. hayatın ta icindeyiz. moderasyon bilmiyorum nasıl bir yöntem bulur ama bu tür kaliteyi düşüren entry ile ilgili bir eylemi olur.
  • 209
    lig sonuncusuna karşı fırtına gibi başlangıç yapan, 7 dakikada 2 gol bulan takımımıza övgüde bulunurken yine sınırlarını bilememiş, daha sonraları maç rölantiye alınınca ise sus pus olmuştur.

    yapılan yorumlara göre mancini bu maçta taktisyenliğini kanıtlamış. taktisyenlik bi kere lig sonuncusu bir takımla evinde oynuyorken kanıtlanmaz. sen formanı sahaya koysan maç berabere biter normal şartlarda zaten. yahu bu adam premier ligde serie a'da zaten bunları büyük kulüplere karşı yaptığı için burada, sokakta yürürken çevrilip getirilmedi. ancak kendisi bize neler bildiğini gösterecekse bunu elazığ karşısında ölçme. ölçeceksen madridle oynarken fenerbahçe ile oynarken ölç.

    başka bi yazarımız yine sağa sola kapak dağıtma derdinde. peki gerek var mı?
    ben terimi çok seviyorum ama mancininin de başarılı olmasını inanılmaz istiyorum, çünkü işin ucunda galatsaray var. evetterimsporlu veya aysalsporlu olunacaksa terimsporluyum, ancak elazığa karşı 2-0 öne geçen takımın hocası o skorla kimseye kapak göndertemez. sen git istikrar yakala, parmak ısırt performansınla, biz de helal olsun diyelim. çünkü artık onun başarısızlığı ne bana ne de kulübümüze birşey kazandırmayacak.

    ne yorum yapmayı becerebiliyoruz bu aralar ne de duygularımı düzgün ifade edebilmeyi.

    oysa ki şöyle deseniz sözlük daha okunabilir olmaz mı?
    "mancini hem tecrübeli hem iyi taktisyen, sol bek yok diye 3 5 2 oynattı fena da olmadı"
    "gelen gideni aratsa da beyler sizin için mancini de iyi olacak hep birlikte göreceğiz".

    saygılar.
  • 121
    arapları dünya genelinde seven çok azdır diyebiliriz. görgüsüzlüklerinden ya da şımarıklıklarından ziyade buna asıl sebep olan tutumlarından dolayı olduğunu düşünüyorum. sadece ben değil, ibn-i haldun karşıtı tüm arap sosyologlar da öyle düşünüyor. ve ibn-i haldun karşıtı bir arap sosyolog, oralarda en hafif tabir ile haindir.

    ibn-i haldun karşıtlarını siktir edelim şimdilik. ben neden sevmem arapları? üstelik ataları bağdat'tan göçmüş bir arap olmama rağmen?

    arapları sevmeme nedenim onların şımarıklık ve görgüsüzlüklerine neden olan sapkınlık derecesine varmış milliyetçilikleridir. veda hutbesinde, kutsal kitap kuran-ı kerim'de defalarca geçmesine rağmen vazgeçemedikleri milliyetçilikleri.

    ben her atasözünde aydınlanmalar yaşar, bir dogma gibi sorgulamadan onları kabul ederim. çekici gelir bana. ilk defa bir atasözünü duyar duymaz ''bu ne lan'' dedim ki o da şudur;

    (bkz: ağaç ve kitabın yaprağı ne kadar çoksa, meyvesi o kadar az olur)*

    bu ne olum?

    benim bildiğim her kitabın her sayfası değerlidir. bunu hangi kafayla yazdıklarını bilmiyorum.

    ben bu atasözünü yazan arkadaşın kafasını yakalamak için çeşit çeşit alkol,ot denerken çevremde de böyle insanlar olduğunun farkına vardım. hatta bir zamanlar kendimin de bu kafada yürüyen bir böcek olduğumun. kafka'nın kahramanı şekilcilik olarak değil, manevi olarak böcekti. sizi, şekliniz böcek yapmaz dostlarım, ancak kafanızın içindekiler ve o kafadakilerin size hissettirdikleri...

    galatasaray sözlük'te zamanında bu tutum almış gidiyordu, az olalım, öz olalım...vs. iyi yazarlar kalsın, gerisi siktirsin gitsin...vs. eskiler dönsün, yeniler az yazsın...vs.
    resmen deniyordu ki, kitabın yaprağı ne kadar çoksa, meyvesi o kadar az olur... ötekileştirmeye o kadar bağımlıyız ki. ve bu yüzden dikenli tellerle çevrili bir toprak parçasında yaşıyoruz. tellerin dikenleri kimsenin eline batmamıştır emin olun, o dikenler fikirlere batıyor.(u: bir de propaganda filminde meltem cumbulla oynaşan rafet el roman'ın kıymetlisine batmıştı)*

    ve şimdi görüyoruz ki, bir flashbackle değerlendirirsek sözlüğü, çeşit çeşit insandan, çeşit çeşit yazı, bilgi, espri, küfür... sanırım bu kitabın her yaprağı kıymetli, bu yapraklar sayesinde her meyvesi çok tatlı. burada öğrendiğim kelimeleri yazsam buradan atalarımın memleketine yol olur. sakin ol hayat senin, belinde silah olan bir adam neden aşağılanmaya izin verir, youtube'tan futbolcu beğenmek, benim galatasaray'ımı okan buruk temsil edemez, in the long run we are all dead, bir bakraç süt verip verdiği sütü bir çifte ile deviren inek ...vs.vs.

    şimdi bu revolution durumları bir yana, yaprağın sayısını arttırmak gerek. meyvesinin az olmayacağını garanti ederim. bir ibn-i haldun karşıtı olarak köyümde linç edilebilirim, fakat siz de bilirsiniz ki ''bedenimi öldürebilirsiniz ama fikirlerimi asla'' ve biz de bu site içinde nickleri el birliğiyle öldürülen kişilerin fikirlerinin ölmediğini biliyoruz elbet. yukarıda lügatımıza girenler onların nickleri değil, fikirleri idi. ve bunlar bu kadar çok yaprakları olan bu kitaptan* çıktı.

    ötekileştirme yolu ile sadeleştirme sevdalısı kardeşlerime küçük bir hatırlatma, ne kadar çabalasanız da hayatın bir bölümünde birileri için, siz de bir ''öteki''siniz.

    buraya kadar demokrasi devrimimiz sonuç versin ve ben beyaz sakalları olan votka kokulu bir amca olayım derdinde değilim. tek derdim, yeteri dozda demokrasi alanların bünyesinin ne kadar sağlam olduğunu bilmelerinin önemini vurgulamak.

    demokrasi coşkusu, özgür olmanın vermiş olduğu haz, bir klavye ya da kaleme sahip olmak çok güzel olsa da kimi zaman arap sapkınlığına yol açıyor. sahip oldukları sayesinde kendini üstün sayan insan, acınması gerekendir. ne akıyor o kalemlerden? rencide.

    rencide,

    rencide... ve rencide.

    hakaret demedim. küfür de... aptallık hiç demedim.

    en güzel kelime; rencide.

    elindeki klavye senin demokrasi aracın, eyvallah ama demokrasi aracını sallarken götüme çarparsan homofobik bir insan olarak anlık bir tepki veririm sana. senin demokrasi aracın benim homofobimi körükleyemez arkadaşım.

    ya da inançlarımla alay edilmesi, kişilik haklarımı engellemek gibi eylemlerin başlangıcı olan; kutsalımı rencide etmek beni gerçekten çıldırtabilir. sen de bunu demokrasi aracın, klavyenle yapıyorsun.

    ben fatih terim'e inanıyorum ya da belki milan baros'a... bu benim demokrasim. sen belki şükrü haznedar'a inanıyorsun ya da rakı-şalgam'a. bu da senin demokrasin. klavyenden rencide aktığı anda, demokrasi aracın götüme çarpar ve malesef bende homofobi başlar.

    eleştiri pek tabi ama rencide etmeden. değersizleştirmeden. yaptığı hareket yanlış demek başka, bu hareketi yaparak bize yakışmadığını belli etmiştir demek başka. belki o harekete inanan var, ya da onu kendisine yakıştıran.

    çok ince girdim değil mi? sanırım bu seviyeye gelmemize daha çok yol var.

    sadece; sadece, eleştirirken jenga oynadığınızı hayal edin. hedefiniz, alacağınız tahta olmasın, altındakilere de bir bakın ve yanındakilere, üstüne... politika böyle başlamış, bir tapınağın inşasından. bir geometri alimiyle bir filozofun tartışmasından.

    kaliteli yazı dediğin, içinde fikrinin olduğu yazıdır. gerisi tantana.

    ve senin özgürlüğünün sınırı, başkasınınkini engelleyene kadardır.

    rencide kötü. onu yapmayalım. ötesinde alayına giydirebilirsiniz.

    ve bir kalem olmadan asla, mürekkep düşmez kağıda, demişler. lütfen bu kağıda kalemden düşsün mürekkebimiz. kolumuzla çarpıp düşürmeyelim hokka*yı. biraz bilinç.

    ve saygı... en azından emeğe, en azından düşünceye. hiçbirine değilse de, kağıda damlamış mürekkebe.

    saygılar herkese...
  • 469
    örneğin bugünkü maç (bkz: 28 ocak 207 galatasaray akhisar belediyespor maçı)

    maçtan önce; http://galeri2.uludagsozluk.com/...miyoruz_504865_m.jpg

    maçtan sonra;

    28 ocak 2017 galatasaray akhisar maçı (268)
    riekerink (57) linnes'i oynatmamıştır, oyuncu değişikliği 2'de kalmıştır, istifa...
    sabri sarıoğlu (42) geriye dönmediği için
    selçuk inan (36) yanpas- geri pas
    wesley sneijder (59) uzaktan sallamıştır
    ali palabıyık (76) küfür kıyamet
    hamza hamzaoğlu (18) eski takımına karşı oynadığımız için
    bruma (19) bencillik yapmıştır
    josue (45) görünmez adam
    ... diye devam eder.

    yazanların çoğunluğu sadece maçtan sonra eleştirmek amacıyla yazar olmuş arkadaşlar , muhtemelen toplamda 50-100 entry'si vardır.

    anlatmak istediğim maçtan sonraki azminizi maçtan önce de görsek fena olmaz.

    edit: ekleme
  • 367
    babasını kaybettiği gününü akşamı "galatasaray'dan teklif gelince: acım birazcık olsun dindi" diyecek kadar bu kulübü seven ve türkiye'deki futbol standartlarına göre çok cüzi bir miktar maaşla 8 ay gibi çok kısa bir zamanda 3 kupa alarak mucize bir iş başaran bir adama; birkaç hata ve birkaç puan kaybı yüzünden ana avrat dümdüz sövecek haysiyetsizleri de vardır.
  • 136
    iclerinde weslej sneijder ve didier drogba'nin nike reklaminda oynadiklari icin yıldız futbolcu oldugunu sananlar vardir. dahasi bu futbolculari begenip kuluplerinde oynadigi icin sevinen taraftarlar "keriz yığınlarıdr" bu arkadaslar icin.

    ne diyeyim belli ki bazilari dunya fubolunu hala teletextten takip ediyor.

    iste size cesitli reklamlarda oynayan bes para etmez bazi futbolcularin aklima geldigi kadarinin bir listesi:

    (bkz: david beckham)
    (bkz: ronaldinho)
    (bkz: fernando torres)
    (bkz: roberto carlos)
    (bkz: robinho)
    (bkz: eric cantona)
    (bkz: neymar da silva santos junior)
    (bkz: thierry henry)
    (bkz: ricardo kaka)
    (bkz: louis figo)
    (bkz: weslej sneijder)
    (bkz: arda turan)
    (bkz: zinedine zidane)
    (bkz: didier drogba)
    (bkz: rio ferdinand)
    (bkz: david trezeguet)
    (bkz: andrei arshavin)
    (bkz: karim benzema)
    (bkz: frank lampard)
    (bkz: michael ballack)
    (bkz: fabio cannavaro)
    (bkz: andres iniesta)
    (bkz: cesc fabregas)
    (bkz: gerard pique)
    (bkz: christiano ronaldo)

    bu sonda adi gecen ronaldo isimli sozde topcunun oynamadigi reklam filmi kalmadi ama topculugu sifir, anca hava yapsin. he bir de futbol disinda hatirladigim kobe bryant diye bir basketbolcu var, o da yakin zamanda bir katalan ekibi'nde oynayan asiri sisirilmis bir baska topcu, lionel messi ile bir reklam filminde oynadiydi. bir de teknik direktorum diye gecinen ama ancak reklamlarda boy gosteren jose mourinho diye bir adam var, kadrosunu hep bu tip "reklam yildizlari" ile dolduruyor ki yatacak yeri yok onun.

    bunlar hep tuketim toplumunun bize dayatmalari iste.

    ekleme: juppderwall uyardi, bu weslej denen zırtapozun kobe (su basketci oldugunu sanan adam) ile de reklam filmi cekmisligi varmis. nereden aldik bu adami amk? ancak reklamlarda oynasin. daha kurcalasak neler cikar allah bilir.

    zorunlu edit: iş bu entry ağır ironi ve gönderme içermektedir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın