• 1
    gün geçtikçe çoğalan sözlük kulüplerinin bir diğer üyesi, tarih konulu olanı. kulübümüz an itibariyle benim tarafımdan kurulmuş olup kuru pasta, çay ikramı içeride yapılacaktır. tarih ile ilgili ilginç bilgiler, yazılar, fotoğraflar, yazılar paylaşmak buradan mümkün olabilir.

    http://www.wimp.com/ceausescuvisit

    romanya'nın sosyalist devlet başkanı çavuşesku'nun 1971'de kuzey kore'ye yaptığı ziyarette karşılanma görüntüleri.
  • 2
    http://www.youtube.com/watch?v=MOEQZzPxmLo

    national geographic'in hazırladığı ikinci dünya savaşının konu alındığı generaller ve muharebeler belgeselinin stalingrad savaşı ile ilgili olan kısmı. hitler'in nazi almanya'sının önderliğindeki mihver kuvvetler ile sovyet kızıl ordu arasında vuku bulan, 2. dünya savaşının doğu cephesinde gerçekleşen stalingrad savaşı dünya tarihinin en kanlı savaşı olarak biliniyor. izleyeli çok olmadı. tavsiye ederim. bu arada bu belgeselin diğer bölümleri de iyidir. bir ara ikinci dünya savaşına sarmıştım, oturup deli gibi bunları izliyordum.

    edit: yanlış link vermişiz, düzelttim.
  • 6
    arkadaşlar, niccolo machiavelli'nin il principe (prens) adlı eserini duymuşsunuzdur. kabaca özetlersek, kitapta o ana kadar uygulanmış yönetim şekilleri çeşitli tarihsel örneklerle verilmiş, kitabın sunulduğu lorenzo de medici'ye hükümdarlık tavsiyeleri verilmiştir. günümüzde de çokça adı geçen "makyavelcilik" de esasen bu kitaptaki görüşlere dayanır. bu görüşler insanoğlunun yapıca bencil olduğu, dolayısıyla buna uygun olarak çeşitli koşullara göre kitapta açıklanan yöntemlerle yönetilmesi gerektiği olarak özetlenebilir.

    "prens"ten yaklaşık 200 yıl sonra ünlü prusya kralı büyük friedrich, ünlü düşünür voltaire'ye machiavelli'nin kitabının bölüm bölüm incelenip reddedildiği bir kitap yazdırır. bu reddediş machiavelli'nin "insanın bencilliği" ve buna uygun olarak gerektiğinde baskıyla yönetilmesi gerektiği fikri merkez alınarak yapılır. kitapta kral ve halk arasında "karşılıklı yarar", sorumluluk paylaşımı fikri hakimdir. bu eserin adı da "anti machiavel" olacaktır.

    il principe'yi ingilizce olarak şuradan okuyabilirsiniz: http://www.oocities.org/...an/prince.html#chap1
    anti-machiavel'i ingilizce olarak şuradan okuyabilirsiniz: http://www.oocities.org/danielmacryan/antimac.html
  • 7
    2. dünya savaşı dönemine özel ilgisi olan yazarlara önerim apocalypse the second world war belgeselini izlemeleridir. yayın yasağından kaynaklı yayınlanmamış gerçek fotoğrafların da renklendirilmesiyle efsane ötesi 6 bölümlük bir belgesel koymuşlar ortaya. 3 defa falan seyrettim, 4.'ye seyretmeyi düşünüyorum o derece mükemmel.

    http://www.imdb.com/title/tt1508238/?ref_=nv_sr_1
  • 12
    malum ülkemizde nükleer enerji santralleri açılıyor ve tanıtımlarında çocukların koşup oynadığı rengarenk reklam afişleri caddeleri süslüyor.

    nükleer enerji tehlikesi veya gerekliliği etrafında dönen tartışmalar bir yana, kömür madeni işletecek ciddiyete bile sahip olmadığımız çok yakın zamanda üst üste yaşadığımız trajik olaylarla yeniden kanıtlanmıştı. ülkemizde insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu hepimiz biliyoruz, bunu yaşayarak öğrendik.

    işin mali yönünü ele alacak olursak, durum biraz daha garip bir hal alıyor.

    --- alıntı ---
    * mersin’deki santral türkiye’nin enerji ihtiyacının yalnızca yüzde 5’ini karşılayacak. ancak türkiye’de üretilen enerjinin yüzde 15 ila 20 arasındaki kısmı dağıtım şebekesi içinde zayi oluyor ya da ulaştığı yerde çalınıyor. sadece kayıp kaçağı ve sistem kayıplarını önlesek, iki tane mersin santrali ediyor. elektrik enerjisini daha verimli kullanmak yerine 25 milyar dolarlık bir nükleer enerjiye gerek var mıydı?

    * nükleerin maliyetleri için ayrı kalemler var, kuruluş ile işletme maliyeti, tüketiciye kaça satılacak, sökülme ve atıkların depolanma maliyetleri var. 2008 yılındaki demeçlere bakarsanız 5 megavatlık (mw) ünite güya 2 milyar dolara mal olacaktı. en son enerji bakanı’nın görüşüne göre 20 milyar dolara mal olacak. rus başkonsolos 25 milyar dolara çıkabileceğini söyledi. 2 milyar dolarlık şey 25 milyar dolara çıktı. kuruluş maliyeti çok pahalı.

    * rekabet kurulu’nun görüşüne göre türkiye’de adil elektrik fiyat kilovat saat için 12 kuruş. fakat tedaş, rus rosatom’dan elektriği 23 kuruşa alacak ve bunun üzerine sekiz kalem ilave edilecek. buna ucuz demeye insanın dili varmıyor. eklendikten sonra bu miktar 33–35 kuruş olacak.

    * nükleer elektrik santralinin ortalama ömrü 30 yıl. 30 yıl faaliyet gösterdikten sonra kapanması lazım. bir santral 30 yıl faaliyet gösteriyor, kapatılması 45–50 yıl kadar sürebiliyor. mersin dünyanın en büyük santrallerinden biri olacak.

    * nükleer santral söküldükten sonra atıkların gömülmesi lazım. bunun için nükleer mezarların yapılması lazım. sökülmesi, artıkların depolanması ve bu işin maliyetini kimse konuşmuyor. en önemli çevre konusu bu işin sökülüp atılması ve artıkların depolanması iki cümleyle geçiştiriliyor, “zamanı gelince halledilir” deniliyor. 2023’te başladı, 30 yıl faaliyet gösterse, 2070-80’lerde sökülme olacak. kim öle kim kala zihniyeti var.

    * şu andaki durumda nükleer enerji pahalı görünmeye başladı. japonya’da yaşanan fukuşima felaketinin ardından, güvenlik maliyetleri arttı ve temel inşaat maliyetleri bile yükseldi.
    --- alıntı ---

    neyse asıl konumuza gelelim. çernobil kurulurken, sovyet yetkililer de muhtemelen aynı şeyler söyleniyordu: "son teknolojiyle donatılmış, ucuz ve güvenli. artan enerji ihtiyacımızı ancak böyle karşılayabiliriz".

    peki sonra ne oldu? "tarihteki en büyük nükleer felaket; çernobil ve hayalet şehir pripyat" http://bugraderci.blogspot.com.tr/...t-sehir-pripyat.html
  • 14
    masum çocuklar, ırkçı bir katil olması için nasıl yetiştirildi?

    nazi almanyası'nda eğitimin ana işlevi; gençlerin "üstün" alman ırkının refahı için her şeyi yapabilecek, führer'e yürekten bağlı birer nazi destekçisi olarak yetişmesini sağlamaktı.
    http://3.bp.blogspot.com/...r%2C_Schulklasse.jpg

    bu doğrultuda, anaokulu müfredatından üniversiteye kadar derslerin içeriği nazi ideolojisine göre şekillendirildi.

    ilkokul okuma kitaplarının ilk sayfası “heil hitler” sözcükleriyle başlıyordu. çocukların okuma yazmayı öğrendiği kitaplar nazi sembolleriyle süslenir, kullanılan resimlerde gamalı haç eksik olmazdı.
    http://3.bp.blogspot.com/...7_web.jpg317x498.jpg

    tarih derslerinde ari alman ırkının zaferlerinden övgüyle bahsedilirken, mağlubiyetlerin sorumlusu yahudi ve marksistlerin ihaneti olarak gösterilmişti. özellikle 1923'teki hiperenflasyon, yahudi tüccarların açgözlü olması ve ekonomiyi sabote etmelerinden dolayı çıkmıştı.

    biyoloji derslerinde ırklar arası farklılıklar öğretilirken alman ırkının en üstün olduğu anlatılıyor, yahudiler ve benzeri "aşağı halklar" parazit olarak tanımlanıyordu. irk eğitimi dersleri 6 yaşından itibaren başlıyordu. hitler, saf kanın önemini tam olarak idrak etmeden hiçbir erkek yada kız öğrencinin mezun edilmemesini istemişti.
    http://4.bp.blogspot.com/...s1600/Udr5xI_web.jpg

    matematik dersinde çözülen sorular bile nazi ideolojisine hizmet ediyordu. 300.000 akıl hastasının kişi başı 4 mark'tan ekonomiye ne kadar yük getirdiği veya savaş uçaklarının kaç kilo bomba taşıyıp kaç lt benzin harcadığı gibi ders kitabında geçen sorular durumun vahametini iyice gözler önüne seriyor.

    nazi yaşken eğilir: nazi almanyası'nda eğitim politikaları; http://bugraderci.blogspot.com.tr/...azi-almanyasnda.html
  • 15
    ikinci dünya savaşı topyekün bir savaştır. bu topyekün savaşta, düşman devletler birbirlerini mağlup edebilmek için bütün kaynaklarını seferber ettiler; askeri, ekonomik, siyasi ve hatta kültürel bir savaştan söz edebiliriz böyle bir durumda.

    işte bu yazı ve biraz sonra izleyeceğiniz videolar, bu savaşta kullanılmaktan çekinilmemiş kültürel bir silahla ilgili; çizgi filmler!

    dünyadaki en tehlikeli şey olabilir bir çizgi film. çocuklar, çizgi filmleri izlerken kendilerini izledikleri şeyin parçası haline getirir. burada yaşanan olayları çok daha kolay bir biçimde benimseyip içselleştirebilirler.

    ama muhakeme yetenekleri daha bir çok şeyi anlama ve yargılama düzeyine erişmemiş olan çocuklar, savunmasız birer hedeftir. beyni propaganda çizgi filmleriyle yıkanan nesiller, büyüdüklerinde işte bugün yaşadığımız gibi kan ve barut kokusunun eksik olmadığı bir dünya yarattı bizlere.

    özellikle walt disney'in karakterleri başta olmak üzere amerika bu savaşta en güçlü silahlara sahipti. bu silahını kullanmaktan da hiç çekinmedi. hatta nazi almanyası bu karakterleri anti-amerikan propaganda çizgi filmlerinde de kullandı. bir nevi kendi silahıyla amerika'yı vurdu.

    çizgi film savaşları soğuk savaş döneminde ise doruğa ulaştı ama o da başka bir yazımızın konusu olsun. karşınızda ikinci dünya savaşı'nın en sevimli(!) neferleri; temel reis, süpermen, donald duck ve diğerleri: http://bugraderci.blogspot.com.tr/...i-cizgi-filmler.html
  • 16
    muhakkak izlemişsinizdir ama kısaca amerika tarihi:
    https://www.youtube.com/watch?v=DCB4j0wmTnY

    bu video'da da başkanların şarkı eşliğinde tek cümle ile yaptığı en önemli işler var.
    https://www.youtube.com/watch?v=IQ6y42tcDpk

    gerçi video tam propaganda videosu. truman için atom enerjisi, bush için ülke güvenliğini güçlendirmek gibi şirin ifadeler geçiyor.
  • 17
    japon intihar saldırısı; kamikaze https://www.youtube.com/watch?v=vEYSdhOKOV0 + ¤

    13. yüzyılda yeryüzünün en büyük imparatorluğu haline gelen moğollar, balkanlardan pasifik okyanusuna kadar olan bölgeyi hakimiyeti altına alır. fetih için sırada japon adaları vardır. 1274 yılında, moğol komutanlarının emri altındaki çinli ve koreli savaşçıları taşıyan 800 savaş gemisi japonya'ya doğru yola çıkar. çıkan bir tayfun, saldırı planlarının suya düşmesine sebep oldu. gemiler japonya'ya varamadan geri dönmek zorunda kalır.

    moğol hükümdarı kubilay han kararlıdır. 1281 yılının yaz aylarında, bu defa geçen seferkinden daha kalabalık bir orduyla taarruz emrini verir. o güne kadar kendi aralarında çatışan samuraylar, ilk defa birlik olup ortak bir düşmana karşı savaşacaktır. iki taraf da hazırlıklarını yapar. haziran ayında işgal ordusunun küçük bir bölümü, japon adalarına ayak basar. kanlı çarpışmaların ardından japonya içlerine kadar ulaşırlar. moğol donanmasının kalanı da kyoto'ya asker çıkaracaktır. japonya yenilginin eşiğine gelir.

    fırtına, bir kez daha japonların kurtarıcısı olacaktır. kyoto'da çıkan kuvvetli fırtına, yüzlerce moğol gemisi alabora olmasına sebep olur. geride kalan az sayıda moğol askeri, samuraylar tarafından doğranmaktan kurtulamaz.

    işte japonları en umutsuz anında kurtaran, ilahi önem verdikleri rüzgara "kamikaze" ismini verirler. kami japonca tanrı, kaze ise rüzgar demektir.

    intihar saldırıları

    1944 yılının ortalarında pasifikteki savaş tüm hızıyla sürmektedir. bazı japon pilotları, spontane gelişen fevri kararlarla amerikan gemilerine intihar dalışı yapar ve önemli hasarlar verir.
    http://4.bp.blogspot.com/...mikaze+SALDIRISI.jpg

    kısıtlı kaynakla umutsuzca savaşmaya çalışan japon ordusu, bu hadiselerden ilham alıp özel bir intihar birliği oluşturulur. bu birliklere, japon tarihindeki moğol donanmasını batıran tanrının rüzgarı “kamikaze” ismi verilir. japonlar, aynı geçmişte olduğu gibi, en zor zamanlarında, gökten gelecek ilahi bir yardıma ihtiyaç duymaktadır.
    kamikaze pilotları: http://4.bp.blogspot.com/.../kamikaze+pilots.jpg

    kamikaze birliğini bizzat komuta edecek donanma hava kuvvetleri komutanı takaşiro onoşi, ortalama yaşları 23 olan askerlerine, kendisinin de takımını izleyeceğine dair ant içer. gönüllülük esasına göre oluşturulan kamikaze birliği, bomba ve patlayıcı yüklü uçaklarıyla, amerikan gemilerine çarparak, alışılmış yöntemlere nazaran çok da fazla zarar verir.
    kamikaze pilotları ölüme uğurlanıyor: http://4.bp.blogspot.com/...%C4%9EURLANIRKEN.jpg

    amerikan kaynaklarına göre; 2800 kamikaze saldırısında 34 gemi batırılmış, 368 gemi hasar görmüş, 4900 amerikan denizcisi hayatını kaybederken 4800'ü yaralanmıştır.
    http://3.bp.blogspot.com/...00/Kamikaze+hit+.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...it+two+Kamikazes.jpg

    intihar saldırıları, amerikalıları şok eder. panik ve korkuyu engellemek için basında kamikaze hakkında haber yapma yasağı uygulanır. ilk şoku atlattıktan sonra, kamikaze saldırılarına karşı yeni savunma taktikleri geliştirilir ve intihar saldırılarının başarı oranını %25'e kadar düşürür.

    tüm fedakarlıklarına rağmen, kamikaze birliği de savaşın kaderini değiştiremez. 15 ağustos 1945'te, imparator hirohito radyodan japonya'nın temsil olduğunu açıkladığında, kamikazelerin komutanı takaşiro onoşi, askerlerine verdiği sözü yerine getirir ve harakiri yaparak yaşamına son verir.

    kaynak ve resimler için; http://bugraderci.blogspot.com.tr/...ruzgar-kamikaze.html
  • 18
    biz ankaralılar "ankara'da deniz yok" muhabbetine kızıyoruz ama ironiye bakın ki klasik, helenistik ve bizans döneminde ankara'nın sembolü hep gemi çapası olmuş.

    roma dönemindeki ankara sikkelerine bi bakın, sembol olarak çapa kullanılmış; https://pbs.twimg.com/media/CGseI_8WwAE_Beh.jpg

    ve dahası şehrin adı gemi çapası anlamına gelen ἄγκυρα (anküra)'dan geliyor. frigler, galatlar, romalılar ve türkler bu ismi kullanmış.

    ankara&gemi çapası ne alaka diye sorarsanız kimse tam olarak bilmiyor. bir hikayeye göre frig kralı midas'ın burda bi gemi çapası bulduğu diğer hikayeye göre galatların mısır'dan ganimet olarak çapa getirdiği ve şehrin ismi bu sebeple almış olabileceği anlatılıyor.

    sonuç olarak bozkırın ortasındaki şehrin ismi bile denizle ilintili, sembolü çapaysa... bi denize özlem var abi, bunu inkar etmeyelim *
  • 21
    isveç'le danimarka'nın dışişleri bakanlığı gibi kurumların yürüttüğü resmi hesaplar üzerinden twitter üzerinden atışması:
    http://9gag.com/gag/adXqA0D?ref=fbp

    modern warfare başlığına çok güldüm. :(

    bir tane kızın ya ben yarı danimarkalı yarı isveçliyim lütfen tartışmayı keser misiniz? annem babam kavga ediyormuş gibi hissediyorum demesine ayrı güldüm.

    1. klavye savaşı...
  • 24
    efsaneler ve gerçekler - piri reis'in dünya haritası --------- http://bugraderci.blogspot.com/...ler-piri-reisin.html

    piri reis'in, 1513 yılında çizdiği dünya haritası, 16. yüzyıl avrupalı ve müslüman denizcilerinin bilgilerini içeren tarihi bir belgedir. aslında piri reis, bilinen dünyanın tamamını gösteren dev bir dünya haritası yapmıştı, lakin bu haritanın yalnızca 3'te 1'lik bir parçası günümüze ulaştı. harita'nın elimizde kalan parçaları; atlantik okyanusu, afrika'nın batı kıyıları, ve güney amerikanın doğu kıyılarını gösteriyor.

    http://3.bp.blogspot.com/...0/piri+reis+1518.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...6b7db4b46abe840a.jpg

    topkapı sarayı müzeye dönüştürülürken ortaya çıkan piri reis'in dünya haritası, zamanla dünya çapında ün kazanıp bir fenomene dönüşürken, akıllarda da birçok soru işareti bıraktı. öyle ya, piri reis o zamanlar kimsenin bilmediği, kendisinin de gidip görme ihtimali olmayan amerika kıtası'nı nasıl bu kadar kusursuz çizebilmişti?*

    harita hakkında efsaneler

    bilimsel soslu fantezi yazan, sözde araştırmacılar için bu konu bulunmaz bir nimetti. ilk iddia, parapsikoloji meraklısı tarih öğretmeni charles hapgood'dan geldi: "antarktika bir zamanlar ekvatora yakın bir konumda, daha kuzeyde ve daha yaşanabilir bir yerdi. orada büyük bir medeniyet vardı ve o insanlar yüksek teknolojiyle haritalar çizdiler. piri reis, mısır'a yaptığı ziyaret sırasında bu haritaları bulmuş ve dünya haritasını çizmiş olmalıydı." ne jeolojik ne tarihi hiçbir bilimsel kanıtı olmayan bu tez, hatta ne tezi düpedüz uydurma ve deli saçması olan bu iddiayı anlatan kitap, onlarca dile çevrildi. ciddi bilim insanları bu iddiaya bi taraflarıyla gülerken, yeni bir şehir efsanesi de yaratılmış oldu. ondan sonra yazılacak kitaplara ilham kaynağı olacaktı. bazıları, amerika'y hiç gitmediği halde, kıtayı ilk keşfedenin piri reis olduğunu söyledi. mu uygarlığından, kayıp kıta atlantis'e ne kadar magazinsel konu varsa işlendi. o da yetmedi, haritanın, dünyanın uzaydan görünüşü şeklinde çizildiği, çağının çok ötesinde olduğu, olsa olsa uzaylıların yardımıyla bu haritanın çizebileceği dillendirildi.

    bugün ülkemizde "piri reis'in sırları" (şifresi veya esrarı) adıyla yayınlanmakta olan toplama kitaplar, bu tip iddialarla piri reis haritası'na ne yapıp edip bir "olağanüstülük" atfetmeye çalışırken, günü birlik ticarî çıkarlar adına hiç bir bilimsel süzgeçten geçirmeksizin piyasaya sürüldüler. peki, bunları bir kenara bırakıp baştaki soruya geri dönelim. piri reis o zamanlar kimsenin bilmediği, kendisinin de gidip görme ihtimali olmayan amerika kıtası'nı nasıl bu kadar kusursuz çizebilmişti?* sorudaki önkabuller tümden hatalı.

    amerikan'ın keşfi

    birincisi, amerika kıtasını gösteren ilk harita, piri reis'in haritası değil. colomb amerika´ya gitmeden önce bile bu kıta hakkında bilgi ve çizimler vardı. tarihi kaynaklar gösteriyor ki, kıtanın son kaşifi(!) colomb, amerika´ya körlemesine gitmemişti, elindeki bu haritalardan yararlanmıştı.

    kolomb amerika'ya ilki 1492 olmak üzere 4 farklı sefer yapmış ve ulaştığı sahillerin haritalarını çizmişti. lakin asya ile avrupa arasında başka bir kıta olduğunu bilmiyor, küba ve san salvador adalarını hint adaları zannediyordu. bugün amerikalıların kızılderililere hala "indian" yani hintli denmesinin sebebi buydu.

    birçok denizci, kolomb'un açtığı yoldan ilerleyip yeni toprakları keşfe koyuldu. özellikle ispanyol, portekizli ve italyan denizciler başı çektiler. bu yeni dünya'ya ismini verecek italyan kaşif amerigo vespucci de bu denizcilerden birisiydi. amerigo, güney amerika kıyısı açıklarına vardıktan sonra italya'ya yazdığı mektuplarda, keşif yaptığı kara parçalarının beklenenden çok daha geniş olduğunu, bu yüzden de bir yeni dünya, yani avrupa, asya ve afrika'dan sonra 4. kıta olarak kabul edilmesi gerektiğini yazdı.

    amerika kıtasını gösteren ilk haritalar

    kolomb'un çizdiği haritaların ne aslı ne de kopyası günümüze ulaşabildi ama 1500 yılından itibaren keşfedilen toprakları gösteren birçok harita çizildi.

    juan de la cosa (1500), cantino (1502), caverio (1505), waldseemüller(1507), rosselli (1508) günümüze ulaşmayı başarmış bilinen haritalardan bazıları...

    http://3.bp.blogspot.com/...la_Cosa-North_up.jpg
    http://3.bp.blogspot.com/...5E/s1600/cantino.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...o_map_medium_res.jpg
    http://1.bp.blogspot.com/...auLk/s1600/mundo.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...eis_world_map_01.jpg

    `piri reis haritasını nasıl çizdi?`

    piri reis, haritayı nasıl çizdiğini, haritanın kenarına aldığı notlarda anlatıyor. http://bugraderci.blogspot.com/...i-reisin-notlar.html

    http://2.bp.blogspot.com/...KvFZBE/s1600/ilk.jpg

    bu notlardan öğreniyoruz ki; piri reis´in amcası kemal reis, bir çarpışmada colomb´un ilk üç amerika seferine katılmış bir ispanyol´u esir almış.piri reis, esiri sorguya çekmiş ve kolomb'un seferleri, sahiller, adalar, yer şekilleri, amerika'da yaşayan yerliler ve gördükleri hayvanlar hakkında malumat almış.(madde 6). dahası, ispanyol esirin elinde gittiği bölgelerin harita varmış. piri reis, haritasındaki amerika kıtası ile ilgili bilgilerin neredeyse tamamını bu şekilde elde etmiş.

    yine harita kenarındaki başka bir notta (madde 9), piri reis haritanın derleme olduğunu kullandığı kaynakları sıralayarak açıklamış;
    "20 harita ve büyük iskender zamanında çizilen haritaların sekizinden -ki dünyanın insan yerleşimli bölgelerini gösterir ve araplar onlara caferiye der- arapların bir hindistan haritasından ve portekizlilerin zamanımızda çizdikleri dört asya haritasından ve kolonbo'nun batıda çizdiği haritadan faydalandım. bunları karşılaştırmalı olarak inceleyip çıkarımlarda bulunarak bu haritayı ortaya çıkardım."

    yani şimdilerde iddia edildiği gibi astaral seyahatle (ruhun bedenden ayrılıp gezinmesi) çizilmemişti bu harita.

    gerçi burada piri reis'in de biraz kabahati var. kitab-ı bahriye adlı eserinde, haritasını derlerken, ortadoğu ve akdeniz kıyılarını gösteren antik bir haritadan faydalandığından söz ediyor. piri reis, gemilerin ilkel ve denizciliğin geri olduğu antik çağlarda çizilen bu haritanın insana, cinlere, kuşlara ve rüzgara hükmettiğine inandığı süleyman peygamber tarafından çizildiğine inanıyordu.

    yanlışlar-kusurlar

    piri reis'in ilk dünya haritası kusursuz ve zamanının ilerisinde değildi. aksine batılı denizcilere göre istihbarat ve harita edinmesi daha zor olan piri reis, bu dezavantajı yüzünden bazı büyük hatalar da yapmıştı. brezilya sahilleri kusursuz bir şekilde çizilmişken diğer kısımlarda ciddi hatalar vardı. mesela virgin adaları piri reis haritasında 2 kere çizilmişti. bunun gibi hataları, karşılaştırmalı haritada açıkça görmek mümkün.

    http://1.bp.blogspot.com/.../s1600/dsa%C4%B1.PNG

    piri reis’in ii. dünya haritası

    piri reis'in, 1528’de hazırladığı ikinci dünya haritasının kuzeybatı köşesi günümüze ulaşmıştır. bu haritada; orta amerika, kanada’nın kuzeydoğusu, modern amerika birleşik devletleri’nin atlantik’e bakan florida eyaleti ve grönland gösteriliyor. piri reis bu haritada doğruluğundan tam olarak emin olmadığı yerleri beyaz bırakmıştı.

    http://3.bp.blogspot.com/.../PiriReis_ikinci.jpg

    amiral’in kanuni sultan süleyman’a armağan ettiği harita, piri reis'in ilk haritasıyla beraber bugün topkapı sarayı’ndadır.

    ilk haritada bulunan bazı hayali adaların bu haritada yer almaması, ilk haritanın aksine bahama, antiller, haiti ve küba'nın oldukça doğru çizilmesi, yengeç dönencesi’nin -enlemi biraz hatalı olarak da olsa- çizilmiş olması, amerika kıyılarının daha da isabetli çizilmesi, piri reis’in birincisinden daha doğru bir harita çizmeye çalıştığını ve kolomb’dan sonra yapılan yeni keşifler hakkında istihbarat alıp bunları haritalarına işlediğini kanıtlıyor.

    piri reis'in denizcilik tarihimiz için önemi

    bütün bunları piri reis'i kötülemek için anlatmadım. aksine safsatalar, söylentiler ve efsanelerle piri reis'i yüceltmeye çalışırken aslında ismini kirletiyorlar. gerçekleri söylemek, yaşamış en büyük türk denizcisi olan piri reis'e karşı bir borcumuzdur.

    keşifler çağında, denizcilik tarihi ve coğrafi keşifler açısından tarihin en büyük çekişmesi yaşanırken, kimsenin tam olarak bilmediği toprakların haritaları çok değerliydi. dünya tarihi yeniden şekillenirken, yeni topraklar hakkındaki bilgiler ve haritalar, bir yandan yüksek paralara alıcı buluyor, aynı zamanda da hırsızlık ve casusluk gibi faaliyetlere de sıkça maruz kalıyordu.

    piri reis, coğrafi keşiflerin ehemmiyetini anlamış olacak ki; yıllarca istihbarat kovaladı, çok kıymetli haritalar edindi. kendi denizcilik ve kartografya bilgisiyle en doğru haritayı çizmeye çalıştı.

    kitab-ı bahriye

    en az çizdiği dünya haritaları kadar önemli bir eseri daha var; kitab-ı bahriye. piri reis, türklerin coğrafya alanında oluşturduğu en önemli eser olan kitab-ı bahriye'yi tamamladığında, 50 yaşında ve otuz yılı aşkın deneyim ve bilgi birikimi sahibidir.

    bu eser iki açıdan çok önemlidir. birincisi, denizciler için temel teknik bilgiler verilir. fırtınalar, pusula, yıldızlarla yön bulma, okyanuslar, ve onları çevreleyen kara parçaları anlatılır, avrupalı kâşiflerin seyahatleri hakkında bilgiler verilir. ikincisi, akdeniz`de yüzlerce ada, kıyı, kent ve liman ayrıntılı bir şekilde haritalarla anlatılmıştır. kitab-ı bahriye'de 210 farklı harita kullanılmış, her bir liman ve kıyının su derinlikleri, demir atma yerleri, kıyı bitki örtüsü ve içme suyu imkanları not edilmiştir. dahası her şehrin; halkı, kültürü, politik güç dengeleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. kitab-ı bahriye; hem denizciler için önemli bir harita-kılavuz kitabı, hem de benzersiz bir akdeniz seyahatnamesidir.

    piri reis'in hayatı

    gerçek adı muhyiddin piri bey olan piri reis, korsanlıkla başlayan macerasına osmanlı donanmasına katılarak devam etmiş, osmanlı bayrağı altında ispanya, venedik ve cenevizlilere karşı birçok deniz muharebesine katılmıştı. sapienza (1499) ve modon'da (1500) venediklilerle savaşmış, (1517)’de mısır’ın fethinde, (1523)'teki rodos kuşatmasında görev almıştı.

    1552’de hint okyanusunda görevlendirilen piri reis, portekiz hakimiyetindeki limanlara akınlar yaptı ve ganimetler kazandı. lakin kazandığı yüklü ganimetleri çok güçlü bir donanmayla üzerine gelen portekizlilere kaptırmamak ve hakkında çıkartılan "padişahın emrine itaat etmedi" ve "portekizlilerden rüşvet aldı" iftiralarını yalanlamak için, donanmasını basra körfezinde bırakıp üç kadırgasıyla kızıldeniz'e geldi.

    bu iftiraların yayılmasında büyük payı olan basra beylerbeyi kubad paşa'nın divân-ı hümâyûn’a gönderdiği raporlar yüzünden, 86 yaşındaki piri reis, ihanet ve emre itaatsizlik suçuyla, kahire'de, boynu vurularak idam edildi.
  • 25
    naziler iktidarı nasıl ele geçirdi, kitleleri peşinde nasıl sürükledi? alman halkı faşist düzene, soykırımlara, neden sessiz kaldı, nasıl ikna edildiler?

    normal olan her insan bu soruları kendisine soruyor. böyle bir şey nasıl olabildi?

    http://1.bp.blogspot.com/...-nazi-rally-1937.jpg

    bu sorulara doğru cevaplar bulmak, sadece tarihi anlamak için değil, insan medeniyetinin geleceği için de çok önemli bana kalırsa.

    siyaset bilimci ve bence 20. yüzyılın en büyük filozoflarından hannah arendt, nazilerin yaptığı kötülüklerden yola çıkarak kötülüğün doğası üzerine çok etkileyici tespitlerde bulunmuş. "kötülüğün sıradanlığı" adlı eserinde, bu ölçekte bir kitlesel kötülüğü "eylemin veya eylemsizliğin sonuçlarını düşünmeksizin çoğunluk görüşüne itaat etme" olarak tanımlıyor.

    varlığının kaynağı olan düşünme ve sorgulama yeteneğini reddedip, düşünmeden denileni yapan veya elinden gelen bir şeyler varken hiçbir şey yapmayarak güce itaat eden "kötüğün sıradanlığı", insanlığın ortak hafızasını bolca kan ve göz yaşı ile suladı.

    bugün gücü elinde bulunduran iktidar erklerine "itaat eden" “iyi bir vatandaş" ve "iyi bir devlet memuru” olmamız tembihlenirken, yaşadığımız coğrafyada kanlı cinayetler hatta daha kötüsü katliamlar yaşanmaya devam ediyorsa eğer, bu konu üzerinde daha çok düşünmeye ihtiyacımız var.

    asıl konumuza geri dönersek, nazilerin işini en çok kolaylarştıran şey; gücün büyüsüne kapılıp onları destekleyen, "iyi" birer vatandaş, asker, polis, öğretmen, sanatçı, şair, yazar, bilimadamı... olmak için verilen emirleri harfiyen yerine getiren veya yaşananları sorgulamadığı ve düşünmediği için olan bitenin farkına bile varamayıp hiçbir şey yapmayan "sıradan" insanlardı.

    ama madalyonun bir de diğer yüzü var; hikayenin pek de üzerinde durulmayan kısmı...
    i. dünya savaşı'nı kaybeden alman halkı, galip devletler tarafından çok çok ağır koşullarda teslim olmaya zorlanmıştı. omuzlarına yüklenen ekonomik yaptırımlar, almanları derin bir bataklığa çekerken, ekonomik buhranları siyasi krizler izledi.

    hitler; mağlup, aşağılanmış, toprakları parçalanmış, ekonomik ve siyasi krizlerde yolunu kaybetmiş alman halkının, kendine çıkış yolu bulamayan saldırganlığına, küskünlüğüne, hayal kırıklığına, korku ve kızgınlığına hitap ediyordu.

    alman halkının algılarını; medya manipülasyonları, şiddet gösterileri ve popülist söylemlerle etkileyen naziler'in, devleti ele geçirmeleri, ve sonrasında yaşananlar; iyi hesaplanmış, becerikli ve tarihin en yoğun propaganda faaliyetinin bir sonucuydu. iktidara geldikten sonra devlet baskısı ve şiddetini sonuna kadar uyguladılar.

    hikayenin devamını hepimiz biliyoruz; tarihin en kanlı savaşı, yaşamını yitiren on milyonlarca insan, harabeye dönen şehirler, katliamlar, tecavüzler, soykırımlar...

    http://2.bp.blogspot.com/...2e1392986232b4b7.jpg

    bu yazı dizisi nazilerin iktidara geldiği, nazi almanyasındaki son özgür seçim olan 5 mart 1933 seçimlerine kadar olan zamanı ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. yazının ilk bölümünde “hitler’in siyasete girişi”, ikinci bölümde” i. dünya savaşı sonrası almanya’nın yaşadığı sosyo-ekonomik buhran ve nazilerin iktidara gelişi”, üçüncü bölümde “nazi propagandası’nın temel prensibleri” anlatılıyor.

    1- hitler'in siyasete girişi ve "çıraklık" yılları http://bugraderci.blogspot.de/...ve-craklk-yllar.html

    2- hitler'in yükselişi: mağlup almanya'nın içine düştüğü ekonomik ve siyasi buhran http://bugraderci.blogspot.de/...aglup-almanyann.html

    3- nazi propagandası'nın temel ilkeleri http://bugraderci.blogspot.de/...-temel-ilkeleri.html

    .........................................................................................................

    ayrıca hitler'in hayatı ve nazi almanyası hakkında ilginizi çekebilecek yazılar;

    nazi yaşken eğilir: nazi almanyasında eğitim http://bugraderci.blogspot.de/...azi-almanyasnda.html

    savaş dönemi çizgi filmler http://bugraderci.blogspot.de/...i-cizgi-filmler.html

    kavgam'dan propaganda ile ilgili alıntılar http://bugraderci.blogspot.de/...m-ve-propaganda.html

    tarihi değiştiren başarısızlık: adolf hitler'in çizdiği resimler http://bugraderci.blogspot.de/...basarszlk-adolf.html

    adolf hitler ve eyfel http://bugraderci.blogspot.de/...-iii-paris-1940.html

    bernhard operasyonu; devlet eliyle kalpazanlık http://bugraderci.blogspot.de/.../11/kalpazanlar.html

    nazilerin kanlı planı; engelli katliamı http://bugraderci.blogspot.de/...engelli-katliam.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın