• 56
    --- alıntı ---

    yıl 1917. birinci dünya savaşındayız. savaşın yıkıcılığı bir nebze azalmış ama daha son zarlar atılmamıştır. almanlar son kozlarını oynamak için gotha g.v. isimli alman bombardıman uçaklarını kuzey sahilinden kaldırmış ve londra semalarına doğru ilerletmiştir. saat 10 civarında londra semalarına varıldığında hava açıktır ve görüş çok nettir.

    londra'nın doğusunda, banliyölerde yaşayanlar ; işlerinde - evlerinde, çocuklarsa okullarındadır. biraz sonra olacaklardan habersizdirler ve bombardıman başlar. halk panik halindedir. ağır bombardıman sonrasında 160 kişi ölmüştür. bunların 18’i ise maalesef çocuktur. ada ilk kez hava bombardımanına uğramıştır. ve şeytan artık onlar için almandır.

    ada’da alman karşıtlığı zaten vardır ama bu olay sonucunda iş iyice kanlı protestolara kadar gitmiştir. o sırada ise ingiltere'deki bütün alman kökenli aileler de panik haldedir. bu ailelerden öne çıkan ise gotha soyadlı ingiliz kraliyet ailesi ve ailenin reisi kral v. george'dur.

    avrupa kıtasındaki krallıklar yavaş yavaş çatırdamakta ya da son bulmaktadır. kral v. george’un 1. dereceden kuzeni ramanoflardan çar nikolay bile hazin sonunu beklemektedir. rusya steplerinde bolşevikler tarafından ailesi ile birlikte idam edilmesine çok fazla bir zaman kalmamıştır.

    kral v. george ise hem içte alman karşıtlığı hem de krallıkların çatırdaması nedeniyle ailesini ve krallığını düşünmektedir. ailesi ingilizdir ama germen soyu da kanında bulunmaktadır. bir şekilde bu durumu değiştirmesi gerekmektedir.

    ingiliz kraliyet ailelerinde diğer krallıklarda olmayan bir değer vardır: şartlar ne olursa olsun hayatta kal. işte bu dürtü çok uzun yıllardan bu yana ingiliz hanedanlığını ayakta tutmuştur ve halen devam etmektedir. ve bu dürtü hemen harekete geçmiştir.

    danışmanları ile beraber bir durum değerlendirmesi yapılır. olumsuz çağrışımlar yapan soyad acilen değiştirilmelidir ve alman kökleri artık yok sayılmalıdır. bu yolla v. george, hem kaiser’likten the king’e geçiş yapmış olacak hem de savaşa ingiliz milliyetçiliği baharatı konulacaktır. bir taşla iki kuş.

    işte tam bu sırada danışmanlarından harika bir fikir gelir. o zamanlar zaten kraliyet ailesinin rezidansı olan windsor kalesinin (şatosu) adı bunun için biçilmiş kaftandır. zaten aile kökleri resmi davetleri, törenleri vs. orada yapılmaktadır ve bu bütünleşik birliktelik pek tabi aileye de soyadını verebilir. çünkü kalenin ismi tam bir anglo-saksondur...

    zeki danışmanlar hemen yasal altyapıyı oluşturur ve yeni soyad 17 temmuz 1917 tarihinde gazetelerde (resmi herhalde) yayınlanarak bildirilir. artık aile ingilizce soyadlıdır.

    işte sevgili okurlar, bu da böyle tarihi bir vakadır.

    --- alıntı ---
  • 24
    biz ankaralılar "ankara'da deniz yok" muhabbetine kızıyoruz ama ironiye bakın ki klasik, helenistik ve bizans döneminde ankara'nın sembolü hep gemi çapası olmuş.

    roma dönemindeki ankara sikkelerine bi bakın, sembol olarak çapa kullanılmış; https://pbs.twimg.com/media/CGseI_8WwAE_Beh.jpg

    ve dahası şehrin adı gemi çapası anlamına gelen ἄγκυρα (anküra)'dan geliyor. frigler, galatlar, romalılar ve türkler bu ismi kullanmış.

    ankara&gemi çapası ne alaka diye sorarsanız kimse tam olarak bilmiyor. bir hikayeye göre frig kralı midas'ın burda bi gemi çapası bulduğu diğer hikayeye göre galatların mısır'dan ganimet olarak çapa getirdiği ve şehrin ismi bu sebeple almış olabileceği anlatılıyor.

    sonuç olarak bozkırın ortasındaki şehrin ismi bile denizle ilintili, sembolü çapaysa... bi denize özlem var abi, bunu inkar etmeyelim *
  • 4
    ikinci dunya savasiyla ilgilenen arkadaslarin "apocalypse - the second world war" isimli muhtesem belgeseli izlemesini siddetle tavsiye ediyorum.
    savasin her cephesiyle ilgili en ince ayrintilari, savastan nadir goruntuleri, savasla ilgili doyurucu bilgiyi bulabilirsiniz.
    gercekten belgeselin en guzel yani kamera cekimlerinin "unique" diye tabir edebilecegimiz nitelikte olmasi. benim savaslara karsi ozel bir ilgim vardir, bilmeyi severim boyle seyleri, hal boyle olunca da her iki dunya savasiyla ilgili de sayisiz belgesel izledim ve bu belgeseldeki goruntu zenginligiyle ve kalitesiyle hicbirinde karsilasmadim.
  • 33
    efsaneler ve gerçekler - piri reis'in dünya haritası --------- http://bugraderci.blogspot.com/...ler-piri-reisin.html

    piri reis'in, 1513 yılında çizdiği dünya haritası, 16. yüzyıl avrupalı ve müslüman denizcilerinin bilgilerini içeren tarihi bir belgedir. aslında piri reis, bilinen dünyanın tamamını gösteren dev bir dünya haritası yapmıştı, lakin bu haritanın yalnızca 3'te 1'lik bir parçası günümüze ulaştı. harita'nın elimizde kalan parçaları; atlantik okyanusu, afrika'nın batı kıyıları, ve güney amerikanın doğu kıyılarını gösteriyor.

    http://3.bp.blogspot.com/...0/piri+reis+1518.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...6b7db4b46abe840a.jpg

    topkapı sarayı müzeye dönüştürülürken ortaya çıkan piri reis'in dünya haritası, zamanla dünya çapında ün kazanıp bir fenomene dönüşürken, akıllarda da birçok soru işareti bıraktı. öyle ya, piri reis o zamanlar kimsenin bilmediği, kendisinin de gidip görme ihtimali olmayan amerika kıtası'nı nasıl bu kadar kusursuz çizebilmişti?*

    harita hakkında efsaneler

    bilimsel soslu fantezi yazan, sözde araştırmacılar için bu konu bulunmaz bir nimetti. ilk iddia, parapsikoloji meraklısı tarih öğretmeni charles hapgood'dan geldi: "antarktika bir zamanlar ekvatora yakın bir konumda, daha kuzeyde ve daha yaşanabilir bir yerdi. orada büyük bir medeniyet vardı ve o insanlar yüksek teknolojiyle haritalar çizdiler. piri reis, mısır'a yaptığı ziyaret sırasında bu haritaları bulmuş ve dünya haritasını çizmiş olmalıydı." ne jeolojik ne tarihi hiçbir bilimsel kanıtı olmayan bu tez, hatta ne tezi düpedüz uydurma ve deli saçması olan bu iddiayı anlatan kitap, onlarca dile çevrildi. ciddi bilim insanları bu iddiaya bi taraflarıyla gülerken, yeni bir şehir efsanesi de yaratılmış oldu. ondan sonra yazılacak kitaplara ilham kaynağı olacaktı. bazıları, amerika'y hiç gitmediği halde, kıtayı ilk keşfedenin piri reis olduğunu söyledi. mu uygarlığından, kayıp kıta atlantis'e ne kadar magazinsel konu varsa işlendi. o da yetmedi, haritanın, dünyanın uzaydan görünüşü şeklinde çizildiği, çağının çok ötesinde olduğu, olsa olsa uzaylıların yardımıyla bu haritanın çizebileceği dillendirildi.

    bugün ülkemizde "piri reis'in sırları" (şifresi veya esrarı) adıyla yayınlanmakta olan toplama kitaplar, bu tip iddialarla piri reis haritası'na ne yapıp edip bir "olağanüstülük" atfetmeye çalışırken, günü birlik ticarî çıkarlar adına hiç bir bilimsel süzgeçten geçirmeksizin piyasaya sürüldüler. peki, bunları bir kenara bırakıp baştaki soruya geri dönelim. piri reis o zamanlar kimsenin bilmediği, kendisinin de gidip görme ihtimali olmayan amerika kıtası'nı nasıl bu kadar kusursuz çizebilmişti?* sorudaki önkabuller tümden hatalı.

    amerikan'ın keşfi

    birincisi, amerika kıtasını gösteren ilk harita, piri reis'in haritası değil. colomb amerika´ya gitmeden önce bile bu kıta hakkında bilgi ve çizimler vardı. tarihi kaynaklar gösteriyor ki, kıtanın son kaşifi(!) colomb, amerika´ya körlemesine gitmemişti, elindeki bu haritalardan yararlanmıştı.

    kolomb amerika'ya ilki 1492 olmak üzere 4 farklı sefer yapmış ve ulaştığı sahillerin haritalarını çizmişti. lakin asya ile avrupa arasında başka bir kıta olduğunu bilmiyor, küba ve san salvador adalarını hint adaları zannediyordu. bugün amerikalıların kızılderililere hala "indian" yani hintli denmesinin sebebi buydu.

    birçok denizci, kolomb'un açtığı yoldan ilerleyip yeni toprakları keşfe koyuldu. özellikle ispanyol, portekizli ve italyan denizciler başı çektiler. bu yeni dünya'ya ismini verecek italyan kaşif amerigo vespucci de bu denizcilerden birisiydi. amerigo, güney amerika kıyısı açıklarına vardıktan sonra italya'ya yazdığı mektuplarda, keşif yaptığı kara parçalarının beklenenden çok daha geniş olduğunu, bu yüzden de bir yeni dünya, yani avrupa, asya ve afrika'dan sonra 4. kıta olarak kabul edilmesi gerektiğini yazdı.

    amerika kıtasını gösteren ilk haritalar

    kolomb'un çizdiği haritaların ne aslı ne de kopyası günümüze ulaşabildi ama 1500 yılından itibaren keşfedilen toprakları gösteren birçok harita çizildi.

    juan de la cosa (1500), cantino (1502), caverio (1505), waldseemüller(1507), rosselli (1508) günümüze ulaşmayı başarmış bilinen haritalardan bazıları...

    http://3.bp.blogspot.com/...la_Cosa-North_up.jpg
    http://3.bp.blogspot.com/...5E/s1600/cantino.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...o_map_medium_res.jpg
    http://1.bp.blogspot.com/...auLk/s1600/mundo.jpg
    http://2.bp.blogspot.com/...eis_world_map_01.jpg

    `piri reis haritasını nasıl çizdi?`

    piri reis, haritayı nasıl çizdiğini, haritanın kenarına aldığı notlarda anlatıyor. http://bugraderci.blogspot.com/...i-reisin-notlar.html

    http://2.bp.blogspot.com/...KvFZBE/s1600/ilk.jpg

    bu notlardan öğreniyoruz ki; piri reis´in amcası kemal reis, bir çarpışmada colomb´un ilk üç amerika seferine katılmış bir ispanyol´u esir almış.piri reis, esiri sorguya çekmiş ve kolomb'un seferleri, sahiller, adalar, yer şekilleri, amerika'da yaşayan yerliler ve gördükleri hayvanlar hakkında malumat almış.(madde 6). dahası, ispanyol esirin elinde gittiği bölgelerin harita varmış. piri reis, haritasındaki amerika kıtası ile ilgili bilgilerin neredeyse tamamını bu şekilde elde etmiş.

    yine harita kenarındaki başka bir notta (madde 9), piri reis haritanın derleme olduğunu kullandığı kaynakları sıralayarak açıklamış;
    "20 harita ve büyük iskender zamanında çizilen haritaların sekizinden -ki dünyanın insan yerleşimli bölgelerini gösterir ve araplar onlara caferiye der- arapların bir hindistan haritasından ve portekizlilerin zamanımızda çizdikleri dört asya haritasından ve kolonbo'nun batıda çizdiği haritadan faydalandım. bunları karşılaştırmalı olarak inceleyip çıkarımlarda bulunarak bu haritayı ortaya çıkardım."

    yani şimdilerde iddia edildiği gibi astaral seyahatle (ruhun bedenden ayrılıp gezinmesi) çizilmemişti bu harita.

    gerçi burada piri reis'in de biraz kabahati var. kitab-ı bahriye adlı eserinde, haritasını derlerken, ortadoğu ve akdeniz kıyılarını gösteren antik bir haritadan faydalandığından söz ediyor. piri reis, gemilerin ilkel ve denizciliğin geri olduğu antik çağlarda çizilen bu haritanın insana, cinlere, kuşlara ve rüzgara hükmettiğine inandığı süleyman peygamber tarafından çizildiğine inanıyordu.

    yanlışlar-kusurlar

    piri reis'in ilk dünya haritası kusursuz ve zamanının ilerisinde değildi. aksine batılı denizcilere göre istihbarat ve harita edinmesi daha zor olan piri reis, bu dezavantajı yüzünden bazı büyük hatalar da yapmıştı. brezilya sahilleri kusursuz bir şekilde çizilmişken diğer kısımlarda ciddi hatalar vardı. mesela virgin adaları piri reis haritasında 2 kere çizilmişti. bunun gibi hataları, karşılaştırmalı haritada açıkça görmek mümkün.

    http://1.bp.blogspot.com/.../s1600/dsa%C4%B1.PNG

    piri reis’in ii. dünya haritası

    piri reis'in, 1528’de hazırladığı ikinci dünya haritasının kuzeybatı köşesi günümüze ulaşmıştır. bu haritada; orta amerika, kanada’nın kuzeydoğusu, modern amerika birleşik devletleri’nin atlantik’e bakan florida eyaleti ve grönland gösteriliyor. piri reis bu haritada doğruluğundan tam olarak emin olmadığı yerleri beyaz bırakmıştı.

    http://3.bp.blogspot.com/.../PiriReis_ikinci.jpg

    amiral’in kanuni sultan süleyman’a armağan ettiği harita, piri reis'in ilk haritasıyla beraber bugün topkapı sarayı’ndadır.

    ilk haritada bulunan bazı hayali adaların bu haritada yer almaması, ilk haritanın aksine bahama, antiller, haiti ve küba'nın oldukça doğru çizilmesi, yengeç dönencesi’nin -enlemi biraz hatalı olarak da olsa- çizilmiş olması, amerika kıyılarının daha da isabetli çizilmesi, piri reis’in birincisinden daha doğru bir harita çizmeye çalıştığını ve kolomb’dan sonra yapılan yeni keşifler hakkında istihbarat alıp bunları haritalarına işlediğini kanıtlıyor.

    piri reis'in denizcilik tarihimiz için önemi

    bütün bunları piri reis'i kötülemek için anlatmadım. aksine safsatalar, söylentiler ve efsanelerle piri reis'i yüceltmeye çalışırken aslında ismini kirletiyorlar. gerçekleri söylemek, yaşamış en büyük türk denizcisi olan piri reis'e karşı bir borcumuzdur.

    keşifler çağında, denizcilik tarihi ve coğrafi keşifler açısından tarihin en büyük çekişmesi yaşanırken, kimsenin tam olarak bilmediği toprakların haritaları çok değerliydi. dünya tarihi yeniden şekillenirken, yeni topraklar hakkındaki bilgiler ve haritalar, bir yandan yüksek paralara alıcı buluyor, aynı zamanda da hırsızlık ve casusluk gibi faaliyetlere de sıkça maruz kalıyordu.

    piri reis, coğrafi keşiflerin ehemmiyetini anlamış olacak ki; yıllarca istihbarat kovaladı, çok kıymetli haritalar edindi. kendi denizcilik ve kartografya bilgisiyle en doğru haritayı çizmeye çalıştı.

    kitab-ı bahriye

    en az çizdiği dünya haritaları kadar önemli bir eseri daha var; kitab-ı bahriye. piri reis, türklerin coğrafya alanında oluşturduğu en önemli eser olan kitab-ı bahriye'yi tamamladığında, 50 yaşında ve otuz yılı aşkın deneyim ve bilgi birikimi sahibidir.

    bu eser iki açıdan çok önemlidir. birincisi, denizciler için temel teknik bilgiler verilir. fırtınalar, pusula, yıldızlarla yön bulma, okyanuslar, ve onları çevreleyen kara parçaları anlatılır, avrupalı kâşiflerin seyahatleri hakkında bilgiler verilir. ikincisi, akdeniz`de yüzlerce ada, kıyı, kent ve liman ayrıntılı bir şekilde haritalarla anlatılmıştır. kitab-ı bahriye'de 210 farklı harita kullanılmış, her bir liman ve kıyının su derinlikleri, demir atma yerleri, kıyı bitki örtüsü ve içme suyu imkanları not edilmiştir. dahası her şehrin; halkı, kültürü, politik güç dengeleri hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. kitab-ı bahriye; hem denizciler için önemli bir harita-kılavuz kitabı, hem de benzersiz bir akdeniz seyahatnamesidir.

    piri reis'in hayatı

    gerçek adı muhyiddin piri bey olan piri reis, korsanlıkla başlayan macerasına osmanlı donanmasına katılarak devam etmiş, osmanlı bayrağı altında ispanya, venedik ve cenevizlilere karşı birçok deniz muharebesine katılmıştı. sapienza (1499) ve modon'da (1500) venediklilerle savaşmış, (1517)’de mısır’ın fethinde, (1523)'teki rodos kuşatmasında görev almıştı.

    1552’de hint okyanusunda görevlendirilen piri reis, portekiz hakimiyetindeki limanlara akınlar yaptı ve ganimetler kazandı. lakin kazandığı yüklü ganimetleri çok güçlü bir donanmayla üzerine gelen portekizlilere kaptırmamak ve hakkında çıkartılan "padişahın emrine itaat etmedi" ve "portekizlilerden rüşvet aldı" iftiralarını yalanlamak için, donanmasını basra körfezinde bırakıp üç kadırgasıyla kızıldeniz'e geldi.

    bu iftiraların yayılmasında büyük payı olan basra beylerbeyi kubad paşa'nın divân-ı hümâyûn’a gönderdiği raporlar yüzünden, 86 yaşındaki piri reis, ihanet ve emre itaatsizlik suçuyla, kahire'de, boynu vurularak idam edildi.
  • 28
    bana göre tarihimizin büyüklüğünü anlatan en güzel ifadelerden birisidir falih rıfkı atay'ın zeytindağı eserinin ilk sayfaları;

    ''biz, şimdi kırkına yaklaşanlar osmanlı imparatorluğunun son gençleriyiz. 1914'de üç,beş,yedi yaşında bulunan çocuklar, bugün yeni türkiye'nin gençleri olmuşlardır ve hatıralarında imparatorluktan hiçbir iz kalmamıştı. işte onlara,saltanatın, suriye'de,filistin ve hicaz'daki son yıllarını anlatmak istiyorum.

    bizden belgrad'ı aldıkları zaman düşman delegeleri niş kasabasını da istemişlerdi. osmanlı delegesi ayağa kalkarak:

    -ne hacet,dedi, istanbul'u da size verelim.

    babalarımız için niş, istanbul'a o kadar yakındı.
    biz eğer vardar'ı, trablus'u, girid'i ve medine'yi bırakırsak, türk milleti yaşayamaz sanıyorduk.

    çocuklarımızın avrupa'sı marmara ve meriç'te bitiyor.

    batış ve kurtuluş gibi, bir milletin tarihinde ikisi tek yüzyıl içine pek az defa sığmış olan ve yalnız biri milli tarihin en büyük faslı olan iki hadiseyi dört, beş yıl içinde görüp geçirmiş, en büyük acıyı ve en büyük milli sevinci tatmış olanların hikayeleri okunmaya değer. ''
App Store'dan indirin Google Play'den alın