1
23 ocak 2011 galatasaray sivasspor maçını türk telekom arena güney tribünde izlemiş birisi olarak ve mesajlarla benimle yaklaşık aynı fikirlere sahip arkadaşların da desteğiyle organize edilmesini istediğim gruptur efendim.
dilerseniz önce maç sonunda ilgili tribünle ilgili yazdığım iki entryi** şöyle bir toparlayayım neden böyle bir gruba ihtiyaç duyulduğunu kendimce anlatmaya çalışayım.
ilk olarak malumunuz bu tribün deplasman taraftarının bulunduğu tribündür. ve bir diğer malum olarak stadımızın* akustiği gerçekten muazzamdır. bunun yanında deplasman taraftarı dediğimiz oluşum özellikle kadıköy deplasmanına giden arkadaşlar çok iyi bilir ki komşu olduğu* iki tribünün sessiz olduğu bir anı kovalar ve en hareketli tezahüratına*** başlar ta ki ıslıklardan duyulmaz hale gelene kadar. ama o anlık başlattıkları tezahürat seslerini ilk anda bastıracak bir başka ses olmadığı için sahaya kadar ulaşır***.
bahsi geçen maçta sivasspor taraftarının 200den az olduğunu tahmin ediyorum ama stadın da yardımıyla buldukları boşluklarda seslerini çok güzel duyurdular ıslıkla susturulana kadar.
eğer deplasman taraftarının bulunduğu tribünde o taraftarın beklediği sessizliği bir an bile vermeyecek ultraslan gibi türkülü arabeskli bestelerle de olsa iyi kötü bir ses oluşmasını sağlayacak bir grup olursa bu durum rakip takımla oraya gelen taraftar arasındaki bağlantıyı kopartır.
türk telekom arenayı da rakip takım için cehenneme çevirecek durum budur zaten. kendimi o futbolcuların* yerine koyuyorum orada hiç kendi takımımın adını duymadan sadece ıslık yemek ve ev sahibinin adını duymak gerçekten ölüm gibidir insanın ayağını titretir. ama bunun yanında cılız da olsa oraya gelen taraftarın sesi benim için ekstra motivasyondur.
bazı arkadaşlarımız demiş ki maçla ilgisi olmadan sen var ya sen demenin takımı desteklemeyle alakası yoktur yeri geldiğinde ıslık yeri geldiğinde alkış yaparız buna alışmamız lazım tüm avrupa böyle yapıyor.
haklı olduğun nokta da var güzel kardeşim ama biz hep övünmüyor muyuz avrupalı adamın buraya geldiği zaman nasıl dibinin düştüğüyle. bizim farkımız bu zaten 90 dakika bağırılıyor adam sadece hakem düdüğüyle ıslık ya da alkış duymuyor ve buna dibi düşüyor paolo maldini ve diğerleri gibi.
maçı izlemeden tezahürat yapma işine gelince.. o zaten ultraslanın işi. o adamlar koltuğun ayağa kalktığında kapanan bir yapıda olduğunu anlayacak kadar bile ne stadla ne futbolla ilgileri yok işte. o adamlar bağırsınlar 90 dakika ıslıksız, alkışsız. ama oyun ortadayken rerere rarara galatasaray galatasaray cim bom bom diyecek, rakipteyken hayvan gibi ıslıklayacak, galatasarayımız hücum ederken bağıracak çağıracak, güzel bir hareket gördüğünde alkışlayacak bir kitle yaratmak çok zor değil ki...
tezahürat yaparken hakem lüzumsuz bir karar mı verdi rakip hayvanlık mı yaptı. kes tezahüratı aban ıslığına. galatasaray aniden atağa mı geçti. kes tezahüratı tüm stada uy "hadi lan hadi lan" yap. bunlar bitince tezahürata geri dön. yeter ki orada sessizlik olmasın.
galatasaray sözlük olarak eğer varsa kombineli arkadaşların yoğun olduğu noktalara kombinesiz arkadaşlarımız da bilet almaya çalışır böyle bir topluluk yakalamaya çalışırsak en azından belirli bir bloktan organize ses gelmiş olur, biraz da olsa etrafı canlandırır ve bu sürekli hale gelirse bilinir ki bağıran taraf oradadır ve böyle devam eder.
dilerseniz önce maç sonunda ilgili tribünle ilgili yazdığım iki entryi** şöyle bir toparlayayım neden böyle bir gruba ihtiyaç duyulduğunu kendimce anlatmaya çalışayım.
ilk olarak malumunuz bu tribün deplasman taraftarının bulunduğu tribündür. ve bir diğer malum olarak stadımızın* akustiği gerçekten muazzamdır. bunun yanında deplasman taraftarı dediğimiz oluşum özellikle kadıköy deplasmanına giden arkadaşlar çok iyi bilir ki komşu olduğu* iki tribünün sessiz olduğu bir anı kovalar ve en hareketli tezahüratına*** başlar ta ki ıslıklardan duyulmaz hale gelene kadar. ama o anlık başlattıkları tezahürat seslerini ilk anda bastıracak bir başka ses olmadığı için sahaya kadar ulaşır***.
bahsi geçen maçta sivasspor taraftarının 200den az olduğunu tahmin ediyorum ama stadın da yardımıyla buldukları boşluklarda seslerini çok güzel duyurdular ıslıkla susturulana kadar.
eğer deplasman taraftarının bulunduğu tribünde o taraftarın beklediği sessizliği bir an bile vermeyecek ultraslan gibi türkülü arabeskli bestelerle de olsa iyi kötü bir ses oluşmasını sağlayacak bir grup olursa bu durum rakip takımla oraya gelen taraftar arasındaki bağlantıyı kopartır.
türk telekom arenayı da rakip takım için cehenneme çevirecek durum budur zaten. kendimi o futbolcuların* yerine koyuyorum orada hiç kendi takımımın adını duymadan sadece ıslık yemek ve ev sahibinin adını duymak gerçekten ölüm gibidir insanın ayağını titretir. ama bunun yanında cılız da olsa oraya gelen taraftarın sesi benim için ekstra motivasyondur.
bazı arkadaşlarımız demiş ki maçla ilgisi olmadan sen var ya sen demenin takımı desteklemeyle alakası yoktur yeri geldiğinde ıslık yeri geldiğinde alkış yaparız buna alışmamız lazım tüm avrupa böyle yapıyor.
haklı olduğun nokta da var güzel kardeşim ama biz hep övünmüyor muyuz avrupalı adamın buraya geldiği zaman nasıl dibinin düştüğüyle. bizim farkımız bu zaten 90 dakika bağırılıyor adam sadece hakem düdüğüyle ıslık ya da alkış duymuyor ve buna dibi düşüyor paolo maldini ve diğerleri gibi.
maçı izlemeden tezahürat yapma işine gelince.. o zaten ultraslanın işi. o adamlar koltuğun ayağa kalktığında kapanan bir yapıda olduğunu anlayacak kadar bile ne stadla ne futbolla ilgileri yok işte. o adamlar bağırsınlar 90 dakika ıslıksız, alkışsız. ama oyun ortadayken rerere rarara galatasaray galatasaray cim bom bom diyecek, rakipteyken hayvan gibi ıslıklayacak, galatasarayımız hücum ederken bağıracak çağıracak, güzel bir hareket gördüğünde alkışlayacak bir kitle yaratmak çok zor değil ki...
tezahürat yaparken hakem lüzumsuz bir karar mı verdi rakip hayvanlık mı yaptı. kes tezahüratı aban ıslığına. galatasaray aniden atağa mı geçti. kes tezahüratı tüm stada uy "hadi lan hadi lan" yap. bunlar bitince tezahürata geri dön. yeter ki orada sessizlik olmasın.
galatasaray sözlük olarak eğer varsa kombineli arkadaşların yoğun olduğu noktalara kombinesiz arkadaşlarımız da bilet almaya çalışır böyle bir topluluk yakalamaya çalışırsak en azından belirli bir bloktan organize ses gelmiş olur, biraz da olsa etrafı canlandırır ve bu sürekli hale gelirse bilinir ki bağıran taraf oradadır ve böyle devam eder.