• 251
    bugünden tam 76 yıl önce josef stalin'in emriyle, sscb , kırım tatar türklerini sürgün etme kararı aldı.
    sürgün sonucunda kırım tatar türkleri nüfusunun yarısına yakını şehit oldu.
    tatar türkçesinde bu menfur olaya "sürgünlik" denir.
    bu tehcir hadisesi sonucunda şehit düşen soydaşlarımızı rahmetle anıyorum. nur içinde yatsınlar.
    benim anneannem de bir kırım göçmeni.
    bu sürgün olayı ne zaman aklıma gelse çok duygulanırım, hep gözlerim dolar.
    soydaşlarımızı bir kez daha rahmetle ve saygıyla anıyorum.
  • 253
    15 gündür araba almak için araştırma yapıyorum ve bütçeme göre aradığım aracı izmit’te buldum. 4 gün bayram arası sonrası günübirlik izin alırım ve satışı yapar dönerim diye bekliyorum. bugün kaymakamlığa, 199’a ve e-devlete başvurmama rağmen olumsuz cevabı aldım. tamam pandemi sürecindeyiz serbest dolaşım keyfi icraat için izin alamadım..

    ama sonrasında bir arkadaşla konuşurken 250 tl’ye izin çıkaran birisinden bahsetti ve o andan beri sinirlerim tepemde dolaşıyorum. bu şekilde kaç kişi şehir değiştirdi, kimler bu kalpazanlara para kazandırdı, kimler bu üçkağıtçıları devletin herhangi bir kademesine yerleştirdi?

    amatör sinemacıyım ve kıt kanaat üretim yapmaya, haricen ticari işlerle geçinmeye çalışırken, bundanda şikayet etmezken bu insanları görünce bütün inancım kayboluyor. boşa tırmalıyoruz diyorum.
  • 254
    dün 19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçının tekrarına denk geldim televizyonda. 1 seneden biraz fazla geçmiş üzerinden. gider miyiz gidemez miyiz derken birilerinden "istersen bir bilet sorayım" sorusu gelmişti. gel-git dolu hayatımız daha da çalkalıydı o günlerde, meğerse daha başlangıçmış.

    babamın annesi gece tuvalete giderken düşmüş, omuriliğinde bir çatlak olmuştu. onu da yanlış teşhis falan 2 aydan sonra anlayabilmişlerdi. babam gece gündüz yanında kalıyordu, yeni yeni eve gelebilmeye başlamıştı. kardeşleriyle arası bozuktu, kardeşleri hayırsız da çıkmıştı. tüm o durumda içim elvermedi maça gidip eğlenmeye. hayallerin ötesinde olabilecek bir teklifi öyle reddetmiştim...

    dün tekrarı izlerken kafamda son bir yıl da canlandı...

    annemin annesinin başına aynısı geldi yılbaşından hemen sonra, onun kalçası kırıldı. zaten o olayan önce de çok sınırlı hareketi vardı. eski insanlar, bir sürü hamilelik, doğum, düşük derken omurgası eğriydi zaten. sinir hastalıkları da cabası. öyle yatıyor işte, hayatta mı hayatta. ama yatalak, bakıma muhtaç. altında bez var falan...

    annemde diyabet vardı zaten, artık insülin yapar hale geldi. ona rağmen günde 2 kere gidiyor. evde bakıcı var tabi ama bakıcı da sadece bakıyor. ne yiyecek, ne içecek, ne ilacı var vs. hala koşturmaca var. annemin kardeşleri de babamınkilerden bir tık iyi belki. hoş onların da türlü türlü dertleri var...

    zaten daha geriye sararsak filmi 15 seneye yakındır annem hep bakıcı gibi onlara.

    dedem eski insan, cahil insandı. maddi ya da manevi bir yatırımı yoktu evlatlarına. yıllar geçtikçe, yaş ilerledikçe, olaylar üstüne koyuldukça aralar daha da açılıyor. en ufak bişeyden korkardı zaten, sorumluluğu kendne dokunan en ufak bir sorunda hemen deliye yatardı kaba tabirle...

    zaten normalde de enteresan adamdı ya...

    nenemin o hali, evde bir bakıcının varlığı, maddi yönü vs. kaldıramadı. koah vardı zaten, sonra bir mide ağrısı başladı. 2-3 kere götürdük doktora, tahlil yapıldı bir teşhis bulunamadı. tam bu koronanın ilk patladığı zamanlar abuk sabuk şeyler yaptı. yaşlılıklar olur dedik. sonra bir gün yemek yemeyi bıraktı. zorla bile yediremedik. o halde de zaten bir ay idare edebildi. görüntüsü iyice kötüleşince götürdük bir set daha tahlil. akciğer iltihabı dediler, hastahaneye yatırdık. orada sinir krizi gibi bir şeyler geçirdi, sakinleştiricilerle durdurabildiler. akciğeri iyileşti, diğer şeyler demanstan eve gitse daha iyi gelir dediler. bir gece evinde yatabildi, neredeyse 2 günde uyanmayınca apar topar yine götürdük. sürekli bir inleme vs.. bilenler bilir işte demans dedikleri şeyin dibiymiş işte.

    son çare bir kağıt imzaladı evlatları, tetkiklerin sona erdirilmesine dair. iki gün sonra bir sabaha karşı acıları dindi...

    üzüldün mü dersen pek emin değilim. yani tabi ki üzülüyor insan. ama son üç ay dört ay öyle şeyler yaşadık, öyle şeyler düşündük, öyle hesapların içine girmek zorunda kaldık ki insan ne hissedeceğini de bilemiyor tam...

    bizim hayatımızın parçası olarak kabullendiğimiz pek çok şeyin başka insanlara ne kadar ağır geldiğini öğrendik en başta. o bile ayrıca bir ahmak hissettiriyor yani...

    yatakta yatan, altına kaçıran, sevinse sevinemeyen üzülse üzülemeyen biri var artık. bir tırnak ucu bile ilerlemeyeceğini, iyileşmeyeceğini biliyorsun ama tüm efor ve stres aynı şekilde devam ediyor...

    biz de az çektirmedik yani şimdi doğruya doğru, maddi manevi. annem ve babam 60larının eşiğine geldi. herşeyi bir şekilde düzelttik, şurda elden ayaktan düşmeden, onları bir miktar mutlu ederiz hayat yaşatırız dediğimiz belki bir 10 yıl vardı. şu 4-5 aydaki stres ve çile bile belki 2 senesini götürmüştür...

    ve bitmiyor işte. katiyen bitmiyor. kalanların çilesi çekilmeye devam ediliyor. akraba diye bir gerçek var hayatta. onlar da bitmiyor. saçma salak telefonlar, saçma salak icraatlar. annem zaten diyabet hastası yere düşmeye bahane arıyor. babam desen onun da sabrı kalmadı artık. günde 2 kere annesinin evine temizliğe gitmekten... ortası da yok zaten sessiz sakin bir adamken bir anda parlıyor. bir yandan birbirlerine yardım ederken bir yandan birbirlerini yıpratmaya devam ediyorlar...

    gün geliyor ve diyorsun ki içinden allahım bir mucize olsun ve annem babam da huzur bulsun. huzur bulmaları da işte birilerinin ölmesiyle mümkün olacak ancak. çünkü milyonlarca kere düşünüyorsun, deniyorsun olmuyor. başka bir çözüm yok. bu defa da kendinden şüpheye düşüyorsun, ne diyorum lan ben diyorsun...

    işler ilgili, aşkla ilgili hep ağlıyordum zaten burda. 3 aydır iş zaten hayatımızda yok, bir 3 ay daha olmayacak gibi. olsa da çok umrumda olur mu bilemiyorum. aşk desen onu da unuttuk gitti zaten. bir yüzük takmış en son gördüğüm, pınarın başında klasik fotolar falan. hayırlı uğurlu olsun ama dediğim gibi bunlar konu bile değil şimdi...

    üç gün sonra diğer dedemin ölüm yıldönümü. ondan iki gün sonra bir çocukluk arkadaşımın. haftaya da benim doğum günüm var...

    yaşlı hissediyorum be sözlük. birkaç yıl da bu şekilde gideriz, sonra da annem babam o hale gelir zaten. bir beş yıl da onları yaşatabilirsek bakımla falan çok şükür diye geçiyor içimden. yürek söken şeyler bunlar tabi ama göz göre göre iş oraya gidiyor ve birşey yapamıyorsun...
  • 258
    (bkz: #2896246)

    artık “yerini doldurabilecek birisi” de yok.

    son 7 ayım cehennem gibi geçti. maçlara gidip gelmek insanlarla vakit geçirmek falan iyi geliyordu aslında ama artık o da yok.

    bir an önce iyi bir şeyler olmaya başlamazsa nasıl toparlarım bilmiyorum. panik ataklar, sinir krizleri rutinim haline geldi resmen.

    engin geçtan’la, viktor frankl’la ayakta duruyorum. kendime telkinler yapa yapa en sonunda hakikaten deli çıkacağım.
  • 259
    kaybediyorum sözlük,

    2015'te her şeyim vardı, ülkenin en önemli üniversitelerinden birinde son sınıftaydım ve amerika'da yaz okuluna kabul edilmiştim, çok güzel bir evim ve bir arabam vardı, evlenme hayalleri kurduğum hatta yüzük baktığım 3 senelik bir kız arkadaşım vardı. amerika'ya gitmeme iki üç gün vardı ama hala bilet alamamıştık, babam aradı. dağ gibi adam ağlıyordu.. "senden özür dilerim, seni gönderemiyorum.." bu cümle her şeyin başlangıcı oldu. bütün hayatım alt üst olurken sevdiğim kadını da çekemezdim yanımda. varlığımla mutlu edemeyeceğimi anladığım sevgilimden bir kalemde ayrıldım saçma sapan nedenler sunarak. beni sevdiği için bu acıları ona da çektirmeye hakkım yoktu. okulum ödenemedi, sonra evi kapattık baba ocağına döndük derken ne olduğunu anlamadan arabam da gitti altımdan.

    neden battık? işte bu soru yıllardır aklımdan çıkmıyor.. babam yıllardır bütün sülalesine tek başına bakan adam oldu. ben de para varken ses çıkarmadım. durumu iyi olan arkadaşlarım iyi bilirler; böyle şeyleri özellikle adana gibi küçük şehirlerde hep duyarsın, vay be ne zenginlerdi bunlar hiçbir şeyleri kalmadı, dolmuş parası bulamıyorlarmış, ofisleri de gitmiş ellerinden... üzülürsün belki ama içinden hep bize bir şey olmaz geçer. benim bile demişliğim vardır. öyle olmuyormuş işte.

    amcalarımın borcu, babamın bir an önce bu borçlardan kurtulma hevesiyle dibe çekildikçe çekildik. ofisimizden içeri adım atamayacak adamlar yüzümüze küfürler etmeye, tehditler savurmaya başladı. bilen bilir, tefecinin eline düştün mü, daha kurtulma ihtimalin yoktur.

    son bir şansımı denemek, çocukluk hayalimi istanbul'da gerçekleştirmeye çalışmak için 2 buçuk sene önce kendi yaptığım şarkılarla çalışmak, kendi ayaklarımın üzerinde durmak için çocukluk arkadaşımın evine taşındım. allah var çok çalıştım, çok çabaladım ama bu işlerle uğraşan insanlar bilirler paran olmadan, para yedirmeden çok zor bu devirde bu işlerden ekmek yemek. 2 senenin sonunda ikinci aileme daha fazla yük olmamak için 6 ay önce adana'ya dönüş yaptım. amacım babam etrafında kimse kalmadığı için yardım etmek, belki biraz da olsa işleri toparlamak, en kötü, çevremizden yararlanıp düzgün bir işe girip ayağımın üstüne basmaktı. tabii ki bütün kapılar kapandı. mezun olsam yüzümü bile göremeyecek şirket sahiplerinin yarı acıma, yarı hor görmeleriyle ağzımın payını aldım.

    babam da o sürede derme çatma içine bir çek-yat koyabildiği bir ofis tutmuştu. ben de orada kalıyorum hala. tabi bu buradaki son günüm, çünkü ev sahibi bizi buradan çıkartıyor. muhtemelen yarından itibaren yine birinin yanında 30 yaşındaki sığınmacı olarak devam etmem gerekecek hayatıma. artık kaldıramıyorum sözlük, ticaretle uğraşıyoruz o yüzden sabit bir gelirimiz yok. bir iş bitirsek tekrar ayağımızın üstünde duracağız. ama işte bitirsek.. 5 senedir son dakika golleri yemekten çok yoruldum artık sözlük. eskisi gibi umutla da bakamıyorum geleceğe. allahım, muhtaç olmak, muhtaç hissetmek ne kadar zor bir şeymiş. arkadaşlarım sayesinde biraz ayakta kalabiliyorum, sonra ortamlarda saçma sapan birinden aa hesabını ödedi diye duyuyorum kahroluyorum. bunun dedikodusunu yapan adamlar da milyonlarla oynayan adamlar ödenen hesap da 70 tl maksimum.

    neyse sözlük nefes alacak gücüm de kalmadı açıkçası. ne yapacağımı da bilmiyorum. yarının, bugünden daha iyi olacağına dair bir umudum da kalmadı. buraya niye yazdım onu hiç bilmiyorum. okuyanın başını ağrıttım hakkını helal etsin.

    kaldıramıyorum sözlük, katlanamıyorum sözlük, yapamıyorum sözlük, bu acziyete dayanamıyorum sözlük, çaresizlikle baş edemiyorum sözlük, gülemiyorum sözlük, umutlu olamıyorum sözlük, mutlu olamıyorum sözlük.

    özür dilerim sözlük, kaybediyorum.
  • 260
    kovuldum. cumartesi günü. son 3 iş yerimin hepsinden kovuldum. kız arkadaşım korkuyor bu nereye kadar devam edecek diye. haklı kız. ben bile korkuyorum bu ne kadar devam edecek, değiştirmeyecek miyim diye. uyumsuz bir adamım çünkü ve bana verilen işi yaparım ötesi umurumda olmaz. şirket benim şirketim değil, deve benim devem değil. o deveyi gütmek için bir tarafımı yırtmam.

    ardcus abimiz ise güzel günler görmüş ve şuan gecenin en karanlık yerinde. bir yerden sonra aydınlanmaya başlar hava eskisi kadar parlak olmasa da güneş doğar siz sıkmayın canınızı. bir şey sürekli asaga gitmez bir yerden sonra yukarı cikarsin. ama ben ne yapacağım hiç bilmiyorum.

    sizi seviyorum sözlük.
  • 263
    5 temmuz 1993 başbağlar katliamı'nın yıldönümü bugün. sözde, 3 gün önceki aşağılık sivas katliamının öcünü almak için yapılan bu aşağılık katliam, şerefsiz terör örgütü pkk tarafından yapılmıştır. erzincan'ın kemaliye ilçesine bağlı başbağlar köyünü basan orospu çocukları, kadın, çoluk, çocuk demeden, resmi rakamlara göre 33 masum vatandaşımızı katletmiş, köyü de tamamen ateşe vererek kaçmıştır. yine bu orospu çocuğu organizasyonun orospu çocuğu lideri, 'benim haberim yoktu.' şeklinde bu işin içinden sıyrılmaya çalışmıştır. tıpkı 24 mayıs 1993 bingöl katliamı* gibi.

    sonradan alınan ifadelerde, bu kıyımı yapan orospu çocuğu örgütün, sözde 'dersim sorumlusu' olan doktor baran kod adlı, müslüm durgun denen bıyığını siktiğimin şerefsizinin, yine bıyığını siktiğim sözde 'lideri' tarafından bizzat tebrik edildiği ve bu aşağılık olaydan 6 ay sonra kurduğu orospu çocuklarından müteşekkil örgütteki, sözde otoritesine tehdit olduğu düşünüldüğü için, it gibi gebertildiğini de haberlerden öğrenmiştik...

    hayatını kaybeden şehitlerin hatırası önünden saygıyla eğiliyorum. ruhları şad, mekanları cennet olsun...
  • 264
    şimdi, uzayıp giden bir gecede rüzgara direnen mum gibiyim tek başıma. üşüyor vücudum, ruhum ve kalbim :'(

    son 1 aydır teslim olmamak için büyük çaba harcadığım tükenmişlik sendromuna bu dakikalar itibariyle yakalanmış bulunuyorum.

    hiçbirşey yolunda gitmiyor. inanın şartlar gereği her şeyi yolunda tutmak için ekstra çabalar harcaması gereken bir insanım. fakat gücümün de bir sınırı var işte. düşüşlerdeyim. kendimi her şeyden, herkesten izole etmek ve bir süre o şekilde huzur depolamak istiyorum. yıldım, yıldırdılar.

    yine de düşmez kalkmaz bir allah. düştüysek kalkmasını biliriz elbet. çünkü ben savaşırım, asla teslim olmam.

    köklü değişikliklere gitmek ve radikal kararlar almak istiyorum kendimle ilgili. mümkün olan en kısa sürede kendimi toparlamak ve eski gücümü yeniden toplamak için her şeyi yapacağım. bu da kendime sözüm olsun.
  • 265
    işim sebebiyle ayda 8-9 gün çalışıp genelde 21-22 gün boş oluyorum. boş olduğum tüm zamanları ingiltere championship, ingiltere premier lig, türkiye süper lig ve tff 1.lig maçlarını izleyerek dolduruyorum. olmuyor, martın başından haziran başına kadar galatasaraysızlıktan duvarları tırmaladım ama içim kararıyor artık. ne bir umut ışığı, ne bir sistem, ne bir düzen var. galibiyet alsak sevinemiyecek durumdayım. takımın ve ligin, avrupa takımları ve ligleriyle makası o kadar çok açıldı ki, bir daha yakalamak sanki mümkün değil gibi... bir daha asla şanlı avrupa galibiyetleri izleyemeyecek gibi hissediyorum ve bu çok kanıma dokunuyor.
  • 266
    fenerbahçe şampiyon olmuş kadar üzgünüm sözlük. bugün başakşehir denilen takım aslında tek bir kişiden ibaret. şu gerçeği herkes biliyor da kimse çıkıp açık açık söylemeye cesaret edemiyor. neyleyelim ki bu takım adını tarihe yazdırdı. yıllar sonra bile hatırlanacak bu yüzden. çağdaş, laik ve batılı bir birey olarak bunu kabullenmek istemiyorum. dediğim gibi dün akşamdan beri fenerbahçe şampiyon olmuş gibi hissediyorum, hatta belki daha da fazlası. keşke fenerbahçe mi olsaydı diye bile düşündüm daha mı az üzüntü verirdi acaba diye. ah fatih hocam şu lige ilk 8 hafta asılsan şimdi dünya fenerbahçeliler gününde kupa kaldıracaktık belki de. yine de gelecek yıllarda galatasaray şampiyonluğu için kenetlenmeye devam edeceğiz. mücadeleye devam.
  • 267
    iş bilmez, empati yeteneği gelişmemiş insanımsı kişilerin önemli firmaların başına konması ve yine bu kişilerin vurdumduymaz tavırları ile uzun süredir uğraşıyorum.

    mezun olduk iş bakalım dedik kendini geliştir gel dediler yüksek lisans yaptım kapılarını tekrar çaldım alamayız askerliğini yap dediler. askerliğimi yaptım geldim mülakata girdim başka iş bakmana gerek yok en kısa sürede size dönüş yapılacak dendi.*

    neyse efendim başka bir firma başka bir mülakat sonrası sizi çok beğendik müdürlere haber verip iletişime geçicez dediler.*

    geçen hafta başka firma telefon etti sizinle çalışmak isteriz şu şu programlara biraz çalışın haftaya sizinle öngörüşme yapacağız. bende bir heves çevremde kim var kim yok bir kamyon araştırma yapıp çalışmalara başladım ama gene ses yok. firmayı aradığımda ise aynı yanıtı alıyorum.*

    ulan madem almayacaksın neden arıyorsun benim üzerimden piyasa mı yokluyorsun hadi almadın ara de ki başka birisini aldık bizden haber beklemeyin.

    yeni mezun arkadaşlara tavsiyemdir birinci önceliğiniz kendini geliştirmek değil sağlam torpil aramak olsun.

    arda turan misali o bizim evladımız adı altında işi başkasına kaptırmanız an meseli çünkü.
  • 268
    2 yıl önce bugün canımdan bir parça kaybettim. şiir çok severdi, bu güzel şiir aslan kuzenime gelsin;

    aslında önce evleri sevmeye giderdi sesin
    caddeleri sokak gibi sevmeye giderdi sesin
    giderdin! ödü kopardı bütün eşyaların

    sonra kuyu kuyu dolaştığım mahcup sular söyledi
    yüzünüze güller
    üzgün evler bozuk rüyalar
    aslında bana herkesin uzağı var dendi
    herkesin uzak adında bir masalı
    inandım
    dedim mutlaka masaldır bazıları

    giderdin dedim
    gittin ve gittiğin kırk gece sana uyudum
    aklım ödünç
    ellerim yanlış
    dedim benim seninle kırk kere fotoğrafım var
    senin bundan kırk kere haberin yok
    dedim ve uyandım!
    başkasının sesiyle devam ettim dünyaya

    yok yok
    sonra muhakkak ruhum yırtıldı benim
    aklım yırtıldı da bunu sular söyledi
    doğru yukarıdan aşağıya düşen şeylere denirmiş
    zaten dünyaya masalını düşmeye gelirmiş insan

    sonra sonra anladım
    insan ancak güzel bir acıyla kalabilirmiş dünyada
    bazen gidilirmiş
    gitmekle ilgili şiirler okunurmuş ya da
    uyudum uyandım uyudum uyandım
    başkasının ayaklarıyla devam ettim dünyaya
  • 271
    hazmedemiyorum sözlük. arda turan'ın galatasaray'a gelmesini hazmedemiyorum, midem bulanıyor inanın.

    yani ben gerçekten anlamıyorum. futbolcuların geçmişine değil geleceğine yatırım yapmalıyız diye beyanat vereceksin, sonra gidip 3 yıldır futbol oynamak dışında her şeyi yapmış adamı ısrar kıyamet takıma getireceksin. ısrar kıyamet!

    yahu bu adam seni 2011 yazında sırtından bıçakladı. sana mayısta gitmeyeceğim dedi. planlarını onun olduğu senaryolara göre kurdun. sonra ağustosta seni yüzüstü bırakıp gitti. albert riera ve emre çolak aşıları tutmasa, ayvayı sen dahil hepimiz yiyecektik. hatta sen arda'nın gideceğini bilsem culio'yu göndermezdim diyerek hançerlendiğini üstü kapalı dillendirdin zaten.

    sonra 2016 oldu, sekiz sene sonra zar zor bir turnuvaya gittik. orada da maşallah yani direkt prim skandalları patladı. yaşanan bütün olayların başını arda turan'ın çektiğini sen kendin söyledin. bu adam yüzünden turnuvadan gruplarda elenmekle kalmadın, milli takımda prim pazarlığı skandalları başlıklarıyla tüm dünya kamuoyuna ülkece rezil olduk, bu adam ve tayfası yüzünden. ikinci kere hem sen, hem biz hançerlendik. sen çıkıp arda turan, burak yılmaz ve diğerlerini hedef alarak sizin hiç ihanete uğradığınızı hissettiğiniz oldu mu dedin.

    bu arada o zat, barcelona'ya gitmenin ego şişikligi ile galatasaray'ın teklifi komikti diyerek bu kulübe gönül veren herkesi aşağıladı.

    ilkokul seviyesindeki politika bilgisiyle referanduma ağzını yaya yaya evet ben de varım bilmem kim sen de var mısın diyerek iliğine kadar siyasete battı.

    yıl 2017 oldu. aranızdaki husumet bitmedi. babası yaşındaki adama yumrukla saldırdı. bunun üzerine sen onu kadro dışı bıraktın, sen milli takımin başında oldukça milli takımı bıraktığını açıkladı. sen komploya çekilip milli takımdan kovulduğunda birilerinin sırf sana inat olsun diye yerine gelen lucescu'nun kulağına fısıldamasıyla lucescu, bu paşamızın ayağına kadar gidip tekrar milli takıma davet etti. o su tilkisi de henüz kovulmuş olan sana nispet yapa yapa geri döndü milli takıma.

    izlanda maçında 3-0'a gelen maçta biz yine dünya kupasına gidemiyoruz diye kan ağlarken o güle oynaya sahadan çıktı. bir kez daha herkesi çileden çıkardı.

    2017-18 sezonunda barcelona kendisini kapının önüne koyucağını bildirince galatasaray'a dönmek için seninle yarışa girdi. biz seni tercih edince husumetiniz yüzünden o kapı ona kapandı. o da hem bizle yarışıp öç almak, hem de kanatları altına girdiği siyasi erkin takımında el kol sallayarak yaşamak için başakşehir'e gitti.

    hakemlere saldırıp şerefizler, hepinizi öldürmek lazım dediği için 16 maç ceza aldı.

    yazarken bile midem bulanıyor, kanım donuyor, bu zat, kendi eşi hamileyken evli bir kadına sarkıntılık yaptı, kocası karısını kollamaya çalışırken bu zat onun burnunu kırdı. sonra ortak bir kamusal alan olan hastaneyi silahla basıp adama vur beni dedi. silahın tavana ateşlendiği söylendi. halkın huzur ve güvenliğini tehlikeye attı. bu olaylar yüzden türk yargısı tarafından 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı, hüküm giydi.

    3 yıldır fiilen, 6 aydır resmen futbol oynamıyor ve sen seni sırtından 3 kere hançerlemiş bizi de her türlü vukuatla kendinden soğutmuş bir adamı takıma almak için 6 aydır etinden et koparılmış gibi kendini yerden yere atıp tepinerek yönetimin başının etini yiyiyorsun.

    ve işte sonunda muradına erdin fatih terim. eserinle gurur duy. hapis cezası alacak kadar çığrından çıkmış bir adamı, yukarıda anlattığım bütün o dudak uçuklatan olaylara karışmış bir adamı galatasaray'a aldırmayı başardın.

    ama bil ki sen ve senin ısrarlarına sonunda pes eden yönetim, hepiniz birlikte arda turan'ı bu kulübe geri çağırarak futbol akademimizin girişinde yazan sizi buraya getiren yeteneğiniz, burada tutacak olan ise karakterinizdir sözünü paramparça ettiniz. bu durum galatasaray'ın asaletine sıkılmış bir kurşundur. eserinizle gurur duyun.

    şu an öfkeyle söylüyorum ama artık futbol benim sadece anılarımda yaşayacak. çünkü ben bu durumu kanıksayanlardan olmak istemiyorum.
  • 272
    profesyonel dünyanın ilk kazığını yedim sözlük.

    geçtiğimiz ay hukuk fakültesini bitirdim, diploma süreci falan derken staj ayarlamaları şu döneme kaldı. kararlılıkla başladım görüşmelere ve geneli iyi geçiyordu. piyasayı öğreniyordum, hatta azıcık ücret verip stajyeri bir sene köle gibi kullanma niyetine sahip insanları bile daha ilk görüşte çözer olmuştum.

    pazartesi günü iki güzel görüşme yaptım. iki yer de ortalama üstü denebilecek ücretler veriyordu, iki yer de stajyer eğitimine özen gösteriyor gibi görünüyordu. ve prensipte anlaşmıştık. durum böyle olunca, dürüst davranıp halimi açıklayarak bu iki yerden de süre istedim. birisi cuma gününe, diğeri geçtiğimiz günün sonuna kadar süre verdi. ben bu iki yerden hangisini tercih etsem düşünürken, geleceğim için çok sağlam bir temel olacak kurumsal bir bürodan daha görüşme teklifi aldım. oradaki görüşme de güzel geçti ancak bu son büro diğerlerinden farklı olarak, durumumu değerlendirmek üzere benden süre istedi. takvimimde başka görüşmeler olmasına rağmen, bu üç yer de ılık olunca yeni yerler aramayı bıraktım.

    neyse dün öğlen saatlerinde kendi kendime düşünürken, bana aynı günün sonuna kadar süre veren yeri reddetmeye; kurumsal olan bürodan haber beklemeye, cumaya kadar dönüş gelmezse de ilk görüştüğüm (cumaya kadar süre veren) büronun teklifini kabul etmeye karar verdim. nezaketen arayıp tekliflerini reddettiğimi söyledim, anlayışla karşıladılar. sonrasında günüme devam ettim. günün sonlarına doğru, beni işe prensipte kabul edip cumaya kadar süre veren büronun avukatı bana mesaj atarak (ki kendilerine ulan bari arasaydın demek istedim) yerime başkasını bulduğunu, onunla devam edeceğini iletti. yani elimde sadece işe girme şansımın çok düşük olduğu kurumsal büro kaldı.

    ben kimsenin ahını almamak, yakın dönemden bir örnekle mert hakan yandaş gibi olmamak için en üst derece dürüstlükle hareket ederken; iş ahlakına sahip olmayan insanlarla muhatap olmaktan, yakın gelecekte onlarla meslektaş olacak olmaktan iğreniyorum sözlük. amiyane tabirle bana kelek atan bu insan, hadi verdiği sözü tutmamasını da geçtim, günün sonunda değil de ortasında haber verse diğer yeri reddetmeyecek hatta muhtemelen arayıp kabul ettiğimi söyleyecektim. uzun lafın kısası böyle mal gibi ortada bırakılmayacaktım.

    zaten iki aydır bir lira gelirim yok, aileme yük olup duruyorum, stresten vücudumun alakasız yerlerinde morluklar oluşmaya başladı ve gram tatil yapamadım. üstelik şimdi bu zamana kadar sarf ettiğim bunca emeğe rağmen, başladığım yere geri dönerek bugünden itibaren yeniden iş aramaya başlıyorum. umarım bundan sonraki görüşmelerimde yukarıda bahsettiğim şahıs gibi iş ahlakından, ahde vefadan bihaber insanlarla karşılaşmam. çünkü artık uğraşacak gücüm kalmadı, yoruldum.
  • 274
    yeni bir çevre yeni bir hayat umuduyla başka bir şehire yerlesme zamanım geldi de geçiyor galiba sözlük. ailemi çok seviyorum ama ankara artık beni boğuyor, yapamıyorum bu şehirde. ne dostluklarım yolunda gitti ne de aşklarım. zaten aşk mevzu bahis olduğunda yaşadığım hiçbir şehir de yolunda gitmedi gönül meseleleri. hatalarım oldu mu diye bakıyorum olmadı da sözlük, doğru insanlar doğru zaman da neden karşıma çıkmıyor merak ediyorum bazen.

    çok yalnızım be sözlük, öyle böyle değil. daraldım bunaldım dostlar. artik hayatımda ömrümü ömrüne katabilegim bir insana, yanımda olduğunu bildiğim dostlara ihtiyacım var. hoş şimdiye kadar denk gelmedik bunlara şimdi mi gelicez sözlük, sende haklısın...
App Store'dan indirin Google Play'den alın