• 12306
    2018 yılının 29 ya da 30 ağustos gibi yazarı olduğum sözlüktür. transferin son günü olması sebebiyle ortalık yangın yerine dönmüştü. o güne has olduğunu düşündüğüm bir olaydı ancak devam eden süreçte kötü gelen her sonuçtan ortalık yangın yeri olmaya devam ediyor ve edecek gibi gözüküyor. buna alışmaya çalışsam da bazılarının "en büyük cimbomlu biziz", "biz buradayken siz ne ayaksınız" diye ortalıkta dolaşmasını sağlıklı bulmadığım sözlüktür.
  • 12310
    2011’den beri bir entry bile eksik olmamak üzere okuduğum, 2013’den beri okur olarak içinde bulunduğum ama üşengeçliğimden dolayı giriş yapmaya yapmaya yazarlık serüvenini bugünlere kadar sarkıttığım bu güzel platforma 6. nesil yazar olarak 8. nesil yazar arkadaşlarla birlikte dahil oldum. * inşallah vereceğim katkıyla daha keyifli bir ortam oluşmasına yardımcı olurum. (bkz: hayatın anlamı galatasaray)
  • 12314
    nomofobi. iletişimin kopma ihtimali ve iletişim araçlarından uzak kalma korkusu. transfer dönemine girilirken sözlüğe girememe korkusu, benim hayatımdaki dönemlik nomofobik yansıma. beterinden korusun yaradan, ama öyle böyle değil sözlük. bazen saatlerce süren toplantıya giriyorum, sigara tiryakileri gibi bir ara verseler de sözlüğe girsem diyorum. tedavi de kabul etmiyor. bununla yaşamaya devam artık ne yapcan.
  • 12316
    günden güne öyle bir hal alıyor ki eskiden keyifle zevkle okuduğum sözlüğün tıpkı türkiye gibi yavaş yavaş bozulmasına şahit oluyorum.
    ergen ergen espriler mi dersin, fikrini beğenmediği adamları aşağılama mi dersin, gözünü nefret bürümüs holiganlar mi dersin. maşallah yavaş yavaş hepsinden sözlüğe giriş yapanlar oluyor ve günden güne o bildiğimiz kaliteli sözlük elden gidiyor.
    üzülüyorum. ama nasıl ki türkiye'de herşeye rağmen vazgeçemezsem sözlükten de aynı şekilde vazgeçemem.
  • 12317
    galatasaray sözlük için emek veren herkese karşı yapabileceğim iki şey var. biri can-ı gönülden teşekkür etmek diğeri de sözlük kurallarına uygun hareket etmek olacaktır. bazı emeklerin karşılığını anca böyle ödeyebiliriz çünkü. oluşturduğunuz bu platform için çok teşekkür ederim.
    fikri hür vicdanı hür irfanı hür galatasaraylıların toplandığı çatı.
  • 12318
    değerli renktaşlar takımımız ligin formda ekiplerinden sivasspor'u 4 golle geçmiş (sivas son bilmem kaç maçta toplam 4 gol yemiş), ama herkes de bir eleştiri. belhanda şöyleymiş, fernando böyleymiş. mustafa kapı gibi pırıl pırıl bir genç çıkmış sahneye, ama hakkında fenerbahçeli falan diye yazıyorlar. adamın oyuna girme anına bile roman yazılır, sizin bakış açınıza sokayım ben. alt yapıdan yeni çıkmış taze yıldız adayımız ozan kenarda kardeşini görüp oyuna girebilmesi için topu taca atıyor, çocuk maçtan sonra üçlü çektiriyor falan rüya gibi bir ortam. ulan bu ergen twitter tayfası buraya da mı hakim oldu nedir anlamadım ki.

    eleştireceksek maicon'un iki kez savunmada yerini kaybetmesini ve iki gol yememizi konuşabiliriz. haricen yettiniz amk.
  • 12319
    merhaba saygı değer büyük galatasaraylı ailem. aranıza yeni yeni katılıyorum. sizin hiç birinizi tanımıyorum ama ailem diyorum; çünkü galatasaray benim için şu hayatta başlı başına bir kişi bir karakter gibi. sizlere neden bu kadar büyük aşk duyduğumu anlatmak isterim. her baba oğul ilişkisi gibi değildi babamla aram. aramızdaki tek ilişki yüce galatasaraydı. nasıl mı ? o eve her sinirli gelişinde ben 25 kuruşa aldığım fotomaç ve fanatik gazetesinden ona transfer gündemimizi anlatırdım. baba şunu alıyoruz baba bunu alıyoruz; baba kily gonzales tamam, baba gallardo tamam ve baba pires tamam. hoş bunlar olmadı ama olanlarda olmuştu :). fenerbahçe derbilerini hiç bir zaman izlememe totemi vardır babamın. maç biter eve çıkar ve benim yüzüme bakardı. çak baba dediğimde kendi çapımızda sevinirdik ama yenildiysek bilki o gün bizim ev suriye gibiydi. şampiyonlar ligi meşhur star maçlarında küçük bir çocuktum bilen bilir star tv nin kırmızı star tv olduğu zamanları gol olduğu zaman babamla birbirimize sarılıp sevinirdik çılgınlar gibi. normal hayayta ise ne o bana sıcaktı ne de ben ona. ama yüce galatasaray bizim aramızda hep bir köprü oldu . bu yüzden galatasaray benim için tarif edilemez bir sevdadir. hayatımın her anında her özel anımda benimle beraber oldu. 30 nisan 1994 tarihinde istanbul 'da doğduğum gün ve annemin radyolarda son gol soner' den geliyor sesiyle beni kucağına aldığını söyler. babam heyecandan mıdır nedir adımı soner koydurtmuş. belki bilen bilir soner tolungüc adlı bir oyuncumuz vardı. aslında ilk çocuğum. allahtan stump falan koymamış :) . 1 sene sonrasında ise babam otogara giderken o zamanlarki kalecimiz simovic adres sormak için denk gelmiş. bende o yöne gidiyorum deyip babam ile birlikte gitmişler. bana ait bir imzalı resim yollamış büyük galatasaraylı küçük sonere diye . babam her defasında bu olayı övüne övüne anlatır kendiside bir yugoslavya aşığı olması sebebiyle olsa gerek bayılır simovice :) . o imza noldu derseniz 1 yaşındaki çocuğu kağıt verilirmi yırtmışım :). galatasaray benim için her özel anımda oldu dedimya . şu anda evlendiğim eşime şu ilişkinin adını koyalım artık diye tam 1.5 ay beklettim. çünkü 17 mayıs ı bekledim. malumunuz 17 mayıs dünya galatasaraylılar günüdür. :) şimdi ona anlatıyorumda gülüyoruz iyi bırakmamış beni :) . hastalık derecesine galatasaraylıyım ama stada maça çok giden biri değilimdir . ilk babam ali sami yen'e bir antalyaspor maçına götürmüştü. birde en son real sosciedad şampiyonlar ligi yenildiğimiz maça götürmüştü olimpiyat stadına. o günden beri maalesef birlikte gidemiyoruz. ama ahdım var bir gün arenaya tekrar gideceğiz hemde bu sefer 3 kişi. allah'ın izniyle mayıs ayında doğacak olan oğlumla beraber . biz boşa demiyoruz mayıslar galatasaraylılarındır diye. mayısta şampiyonlukla birlikte gelecek iki gözüm inşallah. ismi bile hazır ya metin oktay olacak ya da ali sami. siz saygı değer sözlük yazarlarının büyük galatasaraylı yeğeni olacak. işte galatasaray sayesinde babam bana bende babama bu sayede yaklaştık. yüce galatasaraya sonsuz minnettarım. siz sevgili galatasaraylı ailem hepinize merhabalar.
  • 12320
    yazmaktan ziyade okumayı çok daha fazla tercih ettiğim, sevdiğim güzel sözlük. ancak son zamanlarda futbol takımımızın özellikle maç başlıklarını canlı takip etmek inanılmaz eziyet verici. elbette bu sıkıcı durum sadece maç başlıkları için değil diğer başlık ve konulara da sirayet etmiş vaziyette. özellikle bazı yazarlarda sürekli bir olumsuzluk ve negatiflik söz konusu. neredeyse pozitif bir tane mesajları yok. dün ligin en formda ve yükselişteki takımlarından biriyle oynuyoruz. ki sivasspor, bu sezon başakşehir ve beşiktaş'ı istanbul'da yendi. kendi sahamızda galibiyetlere ara vermişiz. kötü futbol oynadığımız da söylenemez. en azından futbolcularımızda istek ve arzu üst seviyede. ama yok... maçı canlı izlemesem, sadece sözlükten yazılanları takip etsem ilahların gücüyle kazandığımızı sanırım. hayatta hiç mi bir şeyden zevk almazsınız? bakış açılarınız sadece olumsuzluk ve negatiflik üzerine mi kurulu? polyannacılık yapın demiyorum. takım dört dörtlük değil. eksiklerimiz var. bilinçli her insan zaten bunun farkında. ancak tff aleni galatasaray'a tavır almış, hakemleriyle sahada, kurullarıyla masada bizi doğramış. sakatlar, cezalar cabası. tüm bunlara rağmen tabloya bakıyorum liderden 6 puan gerideyiz. belki aranızda bilmeyen ateşli gençler vardır hatırlatalım. galatasaray zamanında 9 puan geriden gelip çatır çatır şampiyon oldu. biraz da olumlu tarafından baksanız olaylara, hayata...

    bir zamanlar alisamiyen.net gerçeği vardı. tartışmasız en kaliteli, en seviyeli taraftar forumuydu. hepimizin yakından tanıdığı çok değerli galatasaray'lıları bünyesinde barındırıyordu. sonra işler tersine döndü. ortam gerildi, herkesin keyfi kaçtı. sosyal medyanın öncülüğünü kapan twitter'ın önlenemez yükselişi de forumun kan kaybetmesindeki diğer önemli bir unsurdu. çok önemli üyeler yazmayı bıraktı. pek çoğu forumdan koptu. yaşananlar sonucunda üyesi ve aralarında bulunmaktan büyük zevk duyduğum forumdan ben de tamamen uzaklaştım. son durumu nedir zerre bilgim yok.

    galatasaray sözlük bendeki bu boşluğu format ve içerikleriyle fazlasıyla doldurdu. lakin son zamanlardaki gidişat alisamiyen.net'teki bozulmaları anımsatıyor bana. burda da entry'lerini büyük keyifle takip edip okuduğum çok değerli yazarlar mevcut. şimdilik sözlükten kopamayışımın en önemli sebebi de bu yazarlar. ama son zamanlarda üslup sorunu fazlasıyla baş göstermiş durumda. tahammülsüzlük almış başını gidiyor. herkes entry'lerini biraz daha tartarak, itidalli girerse sözlüğün geleceği için çok daha hayırlı olacak. yapmayın! bu kadar karamsar olmayın! yoksa sonuç belli; günden güne erimeye başlayacak bir sözlük...
  • 12322
    hem kendi şahsi bilgisayarım, hem de işyerindeki bilgisayarımın ardı ardına arızalanması, akabinde ve detayında bir takım duygusal sıkıntıların obsesyona bağlı anksiyete ile kol kola girmesi sonucu epey bir süredir pasif kaldığım sözlük. şahsi bilgisayarımın parçaları hala yolda, işyerindeki bilgisayar için parça talebi yaptık ama iş için gerekli taleplerin bile tedarik edilemediği bir ortamda sıra gelir mi bilinmez. bugün zamanlardan sonra işyerinde boş vakit ve bilgisayar bulduktan sonra, ruh halinin de en azından nötr hale gelmesiyle güç bulup biraz dişe dokunur, içimi az da olsa dökebileceğim bir entry yazabiliyorum. gerçekten fena şekilde alışmışız sözlüğe. ciddi bir kendini ifade aracı olmuş, belki bir sırdaş, belki daha ötesi...

    hani zor zamanlarda dolu dolu yazamıyor olmak mı olayları daha zorlaştırdı, yoksa zaten yazamadığım bir dönem olduğu için mi daha da zor geçti ayırt edemiyorum. o derece bir yeri ve önemi varmış meğerse bir nick altından, bir ekran arkasında tuşlara basmanın...

    bu arada dertleşme duvarı kapalı, ağlama duvarına da yazmak istemedim. uzun süren ikilemler, üzüntüler, anksiyeteler ardından bir kez daha reddedildim. son 15 yılda ana avrat küfürden tut tüm iletişimi kesmeye, ben seni arkadaş olarak görüyorumdan tut ben erkeklerden hoşlanmıyoruma kadar envai çeşit şekilde reddedilmeyi tatmış bünye "benim aklım hala onda" cevabınının mahmurluğunu yaşıyor şu aralar... yıllarını reddedilmelerle geçirmiş, ruh halini hatta hayat şeklini elini bile tutmadığı "sevgililerin" ardından ağlayarak heba etmiş biri olarak 4-5 ay önce sonlanmış 2 yıllık bir ilişkinin hala yasını tutan birini görebilmek gerçekten farklı bir his oldu.

    netice itibarı ile yine reddedildiğime mi yanayım, herşey bıçak gibi kesilecek derken aramızın bozulmadan devam etmesine hatta çok az da olsa ilerlemesine mi sevineyim, aynı kafada birini bulduğum için daha da bir yakın hissetmeli miyim? son birkaç haftadır anksiyetik durumlar o kadar sıkıştırmıştı ki, birkaç gündür yaşadığım rahatlama o kadar büyük ki hiç bu konular aklıma bile gelmiyor aslında...

    dediğim gibi dertleşme duvarı kapalı, ağlama duvarı için de biraz fazla iyimser bir durum sanırım...

    ya da o rahatlama hissiyle öyle geliyor. ilişki danışmanı sözlükdaşlar mesaj kutumu yeşillendirirse sevinirim :) *
  • 12323
    saçma sapan insanları takip eden yazarlara sahip sözlük. bu saçma sapan insanlardan biri de süleyman rodop.

    kim mi bu süleyman rodop? saçma sapan iddialar ortaya atan, fazla dikkat çekince de kıvıran biri. nasıl mı? şöyle: https://twitter.com/.../1078020681802096642

    şu adamları takip eden sözlük yazarlarımız var. şahsen boş insanları takip ediyor olmanız sadece sizi bağlar. ancak burası da kamusal bir alan. sizin buraya bu saçma insanları taşıma hakkınız varsa bazılarının da sizi bu yüzden eleştirme hakkı vardır. peşinen söylüyorum, linç ediliyoruz diye ağlayacaksınız, biliyorum. ağlamayın diye söylüyorum.

    her duyduğunuz saçma haberi şuralara taşımayı bırakın.
  • 12324
    süleyman rodop adlı karakterini bugün öğrendiğim şahsın yazdığı iftiralarını bipspor üzerinden öğrenip mustafa cengiz yönetimine bu konuda yaptığım yanlış eleştirilerden dolayı tüm yazarlarından özür dilediğim sözlük. bundan sonra daha dikkatli davranıp, her türlü şaklabanın yaptığı haberi buraya taşımamaya özen göstereceğim.
  • 12325
    transfer dönemi başladığına göre, sözlüğü bırakma zamanı da geldi sanırım.

    rezil bir basınımız, takipçi kasmak için bir sürü taraftarın duygularını hiçe sayan, sosyal medya fenomenleriolduğu için, tamamen popülarite üzerinden sürdürülen bir transfer dönemine daha girdik.

    son transfer dönemindeki, özellikle de son gün olan rezil olaylardan sonra, sosyal medyada tüm galatasaray ile ilgili hesapları takip etmeyi bırakmıştım. (bkz: #2503565) gördüğüm kadarıyla o günleri taraftarlarımız çabuk unutmuş ve yine aynı girdabın içine düşmüşler. belki de farklı olan, garip olan benimdir. bu belirsizlik ortamında beslenmeyi bilmiyorumdur, hoşuma gitmiyordur. kim bilir ?

    hayatımda galatasaray'ı takip ettiğim tek mecra burası. lakin buraya da baktığımda, günler geçtikçe, transfer dönemi yaklaştıkça, taraftarlarımızın kendilerini kaybettiklerini görüyorum. serdar aziz, ozan kabak, muslera, falcao, mustafa cengiz yönetimi gibi başlıklarındaki yazılara baktığımda, genelde herkes belirsiz, bilgi kirliliği olan bir ortamda, muhtemel ihtimaller üzerine beyin fırtınası yapıp, sonrasında bulduğu sonuca inanıp, kendi tarafını seçmiş ve o tarafı savunmaya kalkmış. çok fazla bilgi kirliliği var ve bunun en büyük suçlusu da mevcut yönetim. krizleri yönetemiyorlar, bilgi kirliliğine izin veriyorlar.

    yapmayın arkadaşlar, biraz frene basın. kaptırmayın bu kadar kendinizi. şu son 5 aydır, sosyal medyada takibi bıraktığım için çok mutluyum, fake kişiliklerin, saçma yorum ve haberlerine maruz kalmamak güzel bir duygu.

    velhasıl, ne zaman ki galatasarayımızın maçları yaklaşır ve tekrardan sözlük platformundaki yorumlar saha içine döner, tekrardan sıkı takip etmeye devam ederiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın