• 12201
    bundan sonra kazandığımız lig ve şampiyonlar ligi maçlarından sonra bir süre sözlüğe girmeyi düşünmüyorum sözlük. yıllar sonra gelen şampiyonlar ligi maçı ve güzel bir galibiyet sonrası sözlükte çoğu yazarda olan negatiflik beni rahatsız ediyor. dün akşam maçtan sonra dünyalar gibi sevinen yazarların sözlüğe yazarken niye bu kadar umutsuz ve kötü bir şekilde yazmalarını anlamıyorum.

    (bkz: 18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı)
  • 12204
    maç sonu bu sözlükte yapıcı eleştiri yerine yapılan yangın sadece yazarların gençlik ateşine veremiyorum. ben ciddi ciddi sözlükte mecburen kullanılan kırmızı rengin insanları etkilediğini düşünüyorum. sosyal medya sitelerinde genelde mavi kullanılmasının sebebi mavi'nin insanın içini rahatlatıcı, sakinleştirici bir renk olmasından kaynaklanıyor. bizim siteyi yenilgi sonrası hışımla açtığımızda gözümüze çarpan kırmızı fontun bizi daha hırçın yaptığını düşünüyorum. kırmızı rengin evrimsel sürçte tehlike, alarm durumları ile ilgisi olması evrimsel psikoloji açısından bize hiç yaramıyor.

    ben bu entryi neden yazdım çünkü işim gücüm an itibariyle yok. hem de hiç yok.

    edit:
    hatta savımı artırıyorum. yemek sepetine siparişinizle ilgili yorum yapmak için belli bir saat sipariş üstünden geçmesi gerekiyor. çünkü düşen kan şekerinin insanı hırçın yaptığı bilinen bir şey. yemek yenildiği zaman kan şekeri de 15 saniye içinde geri düzelmiyor. insanlar da bu şeker düşüklüğünün getirdiği hırçınlığın etkisiyle beğenmediği bir şey varsa bire beş katıp olumsuz yorumun dibine vurabiliyor. yemeksepeti de bu yüzden yorumu bilerek geç açıyor.

    maç sonraları sözlük bizde de 3-4 saat sonra kullanılırsa yapıcı eleştiri daha çok olur. bizde şeker düşmüyor ama anlık siniri klavyeye vurarak boşaltıyoruz. sözlük de ekşinin fake sloganı olan 'kutsal bilgi kaynağı'ndan farkı kalmıyor.
  • 12205
    yazarların kaybedilen maçlardan sonra olan öfkesi sadece ne gençliklerine ne de sözlükte kullanılan kırmızı renge verilemez.

    cidden iki sezondur galatasaray futbol takımının deplasmanlardaki rezil görüntüsü normal mi? ali sami yen'de aslan gibi oynayan takım deplasmanlarda ezile ezile yenilecek ve taraftar çıldırmayacak mı?

    yazarları deplasman maçları sonrası ne kadar öfkelenirse öfkelensin haklıdır. galatasaray'ın bu hazin hâli gerçekten yürek burkuyor.
  • 12207
    10 yılımızı önüne ya da eline klavye alan gevşek gelip de galatasarayla makara yapsın diye harcamadığımız sözlük.

    ne yazık ki herkesin tersine konuşmayı, her önüne gelene hakaret edip aşağılamayı, olur olmaz yerde dalga geçmeyi sekülerlik sanan acayip acayip insanlar var. galatasaray taraftarı olduğunu iddia edip galatasaray yıkılırken dar aklınca dalga geçen, bir de böylelerinin arkasından galatasaraylı diye savunmaya çalışanlar falan var.

    umarım bu sözlükten er ya da geç kıçınıza tekmeyi yediğinizde dost meclislerinde "doğruyu söyledik kaldıramadılar" gibi yalan dolan yerine "galatasarayla makara yaptık o yüzden linc ettiler" diyebilecek kadar yürekli olursunuz.

    bunu böyle açık seçik yazmak gerek. çünkü bugüne kadar bu sözlükten bu sekilde şutlananların hiçbiri bu kadarcık dahi yürekli ve doğrucu olamadı. herkes kedi olup ulaşamadığı ciğere pis dedi.

    tuttuğunuz takım, hayatınızın anlamı galatasaray değilse; basit ego tatminlerinin ya da stres atmanın peşindeyseniz burda işiniz yok kardeşim.
  • 12209
    sürekli övgü övgü övgü...
    herkesi övelim, tebrik edelim! bu mu yani? yenerken tabi ki tebrik edeceğiz. yenilirken tabi ki eleştireceğim. biz yenince futbolcusundan hocasına herkesin hakkını vermiyor muyuz?
    benim hafta içi motivasyon kaynağım hafta sonu oynanacak galatasaray maçlarıyken şu rezilliğe ses etmemek sizi nasıl mutlu ediyor anlamadım. ha 7/24 eleştirsek haklısınız ama onu yapan da çok az burada.
    (bkz: 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı)
  • 12211
    bir entry okuduğumda onun kimin yazdığının benim için öneminin olmadığı sözlük. dolayısıyla da birinin nick altına gidip onu yazdığı entry hakkında eleştiri başlatmıyorum. genelde yazdıklarım solda gördüğüm yazarlar. olayı okuduktan sonra anlıyorum. bilmiyorum bir tek ben mi böyleyim fakat demin de dediğim gibi ben tamamen yazının içeriğiyle ilginiyorum. kimin yazdığı umrumda olmuyor.
  • 12214
    yenilgiden sonra eleştirinin gayet doğal olduğu sözlük.

    yalnız ben başka bir şeye dikkat çekmek istiyorum. buraya sadece galatasaray kaybettiğinde entry yazmak için giren insanlar var. hafta boyunca düzenli sözlüğe bakmaya çalıştığımdan bir çok yazarı tanıyorum artık. ancak bugün maçtan sonra entryleri okuyayım dedim, bir çok tanımadığım nickte yazar hocadan tut muslera'ya kadar tek tek sallamış. bu yazarların profillerine bakıyorum son ayda sadece bugün entry girmişler. takımın kaybetmesini mi bekliyordunuz arkadaşlar?
    kazansever'i tanımam etmem ama adam burda her daim aktif ve kendince eleştirisini yapıyor. hoşuma gitmese de tarzı bu diyip geçiyorum ancak bir çok mağlubiyet trollü var sözlükte sadece maç günleri ortaya çıkıyorlar. işte onlara dikkat etmek gerek. antu'yu karıştıran galatasaraylılar gibiler....
  • 12215
    tartışma zeminini kaydırarak kişiselleştirme nasıl oluyor, örneklerini buradan sunmak isterim izninizle.

    yer: fernando muslera başlığı.
    tarih: 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı

    baştan söyleyeyim örneklerin yazar isimleriyle bir alakası yoktur. verilen alıntılar yazar isimleri olmaksızın içerik halinde paylaşılacaktır. zaten mühim olan isimler değil fikirlerdir.

    --- alıntılar ---
    kusura bakmayın ama son 2-3 yıldır oldukça vasat bir kalecilik performansı sergiliyor.
    yan toplar yetmiyordu, bir de 3 dakikada 2 gol hediye etmeler başladı.
    yerine bir isim bakmak elzem oldu.

    sıçıp batırmıştır. mağlubiyetin de baş mimarı olmuştur.
    --- alıntılar ---

    şimdi böyle yazılar olursa, bu durum kanına dokunan bir başkası da gelir böyle yazar.

    --- alıntı ---
    yine düşmanları başlığına üşüşmüş olan panterimiz
    --- alıntı ---

    sonra durum muslera'ya düşman olanlar ve onu savunanlar olarak bölünür. bu bölünme daha sonra bireysel atışmalara dönüşür ve nick altlarına ciddi hakaretler edilir. ad hominem denilen hastalık/safsata bu şekilde türer. tartışma zemini de bu şekilde kaydırılır. bir taraftan; hiçbir hakaret etmeden muslera'yı eleştirdiğim için linç ediliyorum diyerek demokrasi özgürlük naraları atılır, öbür taraftan muslera düşmanlığı yaptığı öne sürülerek karşıdaki kişiye bir kimlik kazandırılır ve yaftalanır. bilmem ne nickli yazar muslera düşmanıdır olarak yıllar da geçse titrine eklenir.

    halbuki daha geçen kasımpaşa maçını* belki de tek başına almış, 7 senedir her şampiyonlukta baş mimar olan birçoklarınca efsane statüsündeki bir insanın* bir veya birkaç maç yaptığı hatalar sonucu yerine adam bakma gibi, sıçıp batırma gibi belki hakaret olmayan ama bir hayli tahrik edici betimlemeler yapmadan eleştirme hakkı kullanılabilir.

    veyahut bu şekilde fikir beyan eden insanların kişiliğine yönelik olmadan, fikirlere kendince hak ettiğini düşündüğü sertlikte cevap verilebilir.

    örneklerini de verelim.

    --- alıntılar ---
    yediğimiz üç golün ikisinde imzası olan kaleci. özellikle penaltı skandaldı. topa çıkmakta çok geç kaldı. bıraksa zaten ortada pozisyon falan yok. ağır saçmaladı.

    bazen kaleciler penaltı kurtarınca takımını ateşler. muslera bu konuda eksik kalıyor.

    oldukça kötü bir performans göstermiştir. olabilir.
    ancak topu elinden kacirip gol yedikten sonra ozan'a o bakışı, kendisine hiç yakışmadı. çok çok yakisiksiz bir tavirdi. kaldi ki hatanin tamami da ozan'da olabilirdi.
    --- alıntılar ---

    veya eleştirilere cevap hakkını kullanan örnekler...

    --- alıntı ---
    senede 3 maçı var. olsun varsın bir tanesi tsl maçı olsun. onun dışında adam 35-40 maç iyi oynuyor. o kadar kusuru olsun.

    1 maçta hata yaptı diye taşlanan kalecimiz.
    varsın 1 maç kaybettirsin sorun değil lig uzun maraton telafi edilir. kazandırdığı maçlar kurtardığı penaltılar çabuk unutulmuş.
    --- alıntı ---

    eleştirileri dizayn etmek gibi bir niyetim yok. eleştiri olmayan* yazılar ile eleştirileri ayırt etmekte işimize yarayabilir diye düşünüyorum bu örnekler. kavga etmeyi beceremezsek omuz omuza olmayı hiç beceremeyiz. ilk örneklerde olduğu gibi ortada bir fikir olmayan, manipülatif yazılar oldukça, bu yazılara yönelik eleştiri değil de kişiye saldırılar baş gösterdikçe tartışma zemini oturtmak mümkün olmayacaktır.

    işte bugün genç ve toy bir delikanlının herhangi birinin başlığının altına* "orospu evladı" yazması doğru zeminde büyüyememesinden kaynaklıdır. bu ortamda gördüğünden farklı birine dönüşmesi mümkün olamayacaktır. hala başlığının altında haklı olduğundan söz edilmesi de buna net örnektir. bu genç insan hala yazdığı şeyin, yaptığı ayıbın farkında olamayacaktır. sebebi de bu tip betimlemelerdir. kendisine örnek olabilecek doğru ortamı kuramadıkça böyle nice gençler "pilot" olacaktır.

    sözlükteki bu tipik örnek türkiye genelindeki eğitimsizlik ortamına da çokça uymaktadır. sözlükte doğru yoğrulamayan genç insanın(u: bu durumun sadece yaşıyla ilgisi yoktur. gençlik ve toyluk yazma işi olarak da düşünülebilir.) eğitimsizliğin kurbanı olması ile nedense ülkemdeki genel eğitimsizlik örneklerini epeyce benzetiyorum. önce kendimizi yargılayalım, sonra çevremize çeki düzen veririz...
  • 12216
    tanışalı beş - altı ay falan oldu. esasında daha önceden de haberim olmuştu ama o dönem yazar olma gibi bir düşüncem olmamıştı. sonra play store da uygulaması olduğunu görünce hemen indirip üye oldum. o andan itibaren en çok kullandığım sosyal medya platformu oldu.

    yavaştan yavaştan bağımlılığa dönüştü, burada gezinip bir şeyler okumak ve yazmak. sabah kalktığımda ilk açtığım uygulama, akşam yatmadan önce girdiğim son uygulama durumuna geldi.

    hanımda kıskanmaya başladı. 'ne yapıyorsun orda o kadar' diye soruyor 'kesin kızlar var, onlarla konuşuyorsun' diyor :) nese güç bela ikna ettim sonunda. artık o da benim gibi merak ediyor. yazdıklarım ile ilgilenmeye ve 'şöyle, böyle yaz' demeye başladı.

    buranın şu ana kadar sevmediğim tek özelliği normalde hiç yazmayan kişilerin maç sonu gelip, kendi kendini tatmin etme, sinir boşaltma merkezi haline dönüşmesi. eğer burası sözlük ise ve bu format korunmak, ekşi ve diğer türevleri gibi olmamak isteniyorsa moderasyonun buna biraz daha dikkat etmesini ve nasıl bir çözüm bulabileceklerini düşünmelerini istiyorum.

    23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçının ardından yenilince, sinirden spor programı bile izlemeyen bir insanım o anlarda sözlükte dönen yazılara tahammül etmekte zorlandım. herkesin ortak sevdası galatasaray ancak bazı yazar arkadaşlarda ciddi sağduyu problemleri var. tabi bu işler yaş ve yaşanmışlıkla da ilgili olabiliyor. yalnız bazı yazar arkadaşların ergence davrandığı gerçeğini dönüştürmüyor.
  • 12217
    sözlükte yıllardır devam eden bir şey var. oyuncu başlıklarının altında sadece belirli oyuncuları olumsuz eleştirebilirsin gibi yazılı olmayan bir kural var. mesela sinan, donk hakkında olumsuz eleştiri yazabilirim ama muslera ve fernando hakkında yazamam. mesela donk hakkında eleştiri yazarsam olağan ama fernando hakkında eleştiri yazarsam sanki fernando'yu takımın tek sorunu ilan etmişim gibi hemen kamuoyu oluşur. bu yönde 50 tane entry girilir.

    taraftarın kaliteli kumaşı koruma refleksi bir nevi doğal diyeceğim ama gayet düzgün savlarla, dozunda, hakaretsiz bir biçimde bir oyuncuya eleştiri yapılıyorsa bu kamuoyunun yazılan entryi düzgün tartamaması, düşmanca algılaması yazarı bağlamamalı.

    zaten çıtası sabit olanlar belli. çıtasını daha yukarı çekebilecek olanlar belli. eleştiri öncesi ve sonrası sinan gümüş'ün performansı belli, eleştiri öncesi ve sonrası muslera'nın performansı belli. bana taffarel demeyin. sonuçta eleştiriye bir reaksiyon olarak taffarel getiriliyor ve adamın performansı artıyor. demek ki artabiliyor. sinan'a, donk'a zidane akıl hocalığı yapsa yine bir şey olmaz.
  • 12219
    kalitesi ve mevcudiyetinin sürdürülebilmesi için format ve imla kurallarına son derece dikkat edilmesi gereken mecradır. hepimiz hata yapabiliriz ancak hata sebebiyle silinen yazılar için tepki gösterilmesini yersiz buluyorum.

    diğer bir husus da yeni nesillerin katkısı ve sözlük kalitesi üzerindeki etkisi. yeni nesiller bu konuda aşırı eleştirilebiliyor fakat 1. veya 2. nesilden muazzam imla hataları görülebiliyor. herkes kendini düzelttiği takdirde sorun olmayacaktır. 1. nesillere kadayıf, 8. nesillere bebe muamelesi yapmak da ayrıca tuhaf bir mantık hatası. ben 7. nesil bir yazar olarak sözlükteki yaş ortalamasının üzerinde olduğumu düşünüyorum. ayrıca akıl yaşta değil baştadır. özelden mesajlaştığım için yaşını bildiğim 17-18 yaşında zehir gibi yazan kardeşlerimiz var. kalıplardan kurtulmak ve düşünce gücümüzü zorlamak gerekiyor kanımca.
  • 12220
    dahil olmak için çırpındığım, dahil olduktan sonra acı yönlerini de farketmeye başladığım platform. bu platformun içinde olmak gurur verici. ancak bazı insanların yazar olmadan önce doğru analizlerden geçip geçmediğine emin olamıyorum.

    şöyle bir moda oluşmuş, iki satır birşeyler yazıyorsun, adamların kendi görüşüyle çelişiyorsa ne 8.nesilliğin kalıyor, ne kanatlılığın, ne lacivertliliğin. insan kendini "haklı olduğu konuda dahi" eleştirebilmeli yahu. daha bir saniye bile kendinizi eleştirmeye tahammülünüz yoksa bu platformda yazar olmayın. karşınızdakini eleştirirken hakaret etmemeyi öğrenin ondan sonra mesaj atın, entry girin. galatasaray sevdadır, stres çarkınız değil.

    hiçbiri dokunmuyor ama "kanatlı" diye mesaj atan adamlara tahammül etmek zorunda değilim.
  • 12221
    çok iyi oynayarak ve 4 adet çok net gol pozisyonuna girerek kaybettiğimiz bir şampiyonlar ligi deplasman maçının ardından daha umutlu ve mutlu olmasını beklediğim yerdir. böylesine bir maçın ardından bile kin ve nefret duygularını barındırması gerçekten bana mantıksız geliyor. hoş kazandığımız maçlarda da benzer durumları yaşayabiliyoruz. konu sanırım kaybetmek değil, bağcıyı bir şekilde dövmek.

    ne yaşıyorsunuz bu kadar hayatınızda da kin ve nefretle bu kadar çok dolabiliyorsunuz? anlamakta güçlük çekiyorum. akıl, mantık sanki yok oluyor bir anda.

    olayları içinde bulunduğumuz koşullar ile değerlendirmenin de oldukça eksik kaldığını düşünüyorum ayrıca sözlüğümüzde. iktisat bilimindeki gibi ceteris paribus(u: latince "diğer tüm durumlar sabitken") diyerek yorum yapamayız futbolla ilişkili konularda. buradan herhangi bir oyuncuyu savunduğumu düşünmeyin. ama biraz daha sakin kalarak ve şartları da hesaba katarak konuşmak, yazmak lazım.

    örneğin; belhanda gitsin mi? tamam gitsin bence de. her şeyi geçtim huzursuzluk yaşattığı için gitsin. bu taraftardan ya da kendisinden kaynaklanıyor, fark etmez. fakat emre sakat, feghouli de belli ki hoca ile sıkıntılar yaşar iken yerine kim oynasın ya da başka bir oyun planına mı geçelim? bunu nasıl yapalım? fikirlerle, mantıkla, akılla bunu ortaya koyun lütfen.

    mustafa cengiz yönetimi forvet alamadığı için eleştiriliyor mesela. ben de eleştirdim bu konuda. hata yaptıkları çok bariz. ama artık transfer dönemi kapandı, eldeki kadro bu ve sürekli bunu ısıtıp ısıtp önümüze getirmenin bir anlamı yok. geçmişe takılmanın ne faydası var? sürekli bu olay üzerinden kin ve nefret kusmanın takımımıza faydasını mantıklı bir şekilde açıklayabilecek olan çıkar mı? şunu da burada belirteyim bence ocak transfer döneminde de forvet alamayacağız. mali durum çok iyi değil kulüpte.

    eleştirmek, fikir belirtmek bu sözlükte olma amaçlarımızın temelini oluşturuyor. ancak bu yazıklarımızı sadece duyguların üzerine kurup, akıl, fikir ve mantık barındırmayacak şekilde yazmak doğru değil. belhanda kötü, çünkü diyerek açıklamasını yapın ya da belhanda bize lazım, çünkü diyerek karşı tezinizi ortaya koyun. medeni insanların yaptığını yapın yani. duygularınızın tavan yaptığı anlarda uzak durun buradan ki hem kaliteyi koruyalım hem de ceza almak gibi durumlardan siz de kurtulun.

    biraz uzun oldu ama bu sezon* başından bu yana sürekli sözlükte nefret ve kin söylemlerini görmek çok canımı sıkıyor. gerçi geçen sezonda benzer dönemler yaşadık maalesef. umarım bir an önce son bulur bu durum.

    (bkz: 3 ekim 2018 porto galatasaray maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın