• 803
    kimi yazdıklarımız birilerinin taraftarlık adı altında bildiklerine ters düştüğünde galatasaraylılığımızın yine onlar tarafından tartışma konusu edildiği sözlük. bu arkadaşların bildiği ya da bildiğine inandığı doğrularının aksi istikametine düşen ya da onların doğrultularının biraz uzağında olan şeyler söylendiğinde demokles kılıcı sallanıverir. bu demokles kılıcı bazen üstü örtük biçimde bazen de açık açık ihanet imasını barındırır. hepimizin söylediğinin yine burada kaim olan herkesçe onaylandığını görmek, birtakım söylediklerimize amenna ve saddakna denmesi kime ne kazandırır. insanıın bildiğinin bir şey katılmadan birebir kabulünü beklemekten daha büyük bir hamlık düşünemiyorum. bu zihniyettir ki ders almam ders veririm teranelerini dillendirmekten bir an olsun vazgeçmemesinin yanı sıra var olan hakikatlerin üzerinin örtülmesini kıskanç bir aşık gibi bekler. bu arkadaşlar mevcut sorunun, meselenin ya da problematiğin görmezden gelinmesini adeta çözümün kendisi gibi kabul ederler ta ki o görmezden gelinen, kulak arkası edilen ya da taliymiş gibi görülen mesele en kesin hakikat olana değin. canlarım benim burası sözlük. hepimiz galatasaraylıyız ama aynı tornadan çıkmadık, aynı kalıba dökülmedik. kimseye hain damgası vurmadan, kimsenin art niyetli olduğunu düşünmeden yazsak okusak ne olur allah aşkına? hayatın başka alanlarında aynı nakaratları tekrar ediyoruz burda olsun biraz farklı düşünsek kıyamet mi kopacak? en fazla "hadi canım sende" deyip işimize baksak ölür müyüz?
  • 806
    bugün, özlediği ve sabırsızlıkla beklediği takımının maçına tanık olacak sözlük.

    bizim için beklemediğimiz şekilde sonuçlanan sezonun ardından, daha iyi geri dönmek için mola veren takımımızla hasretimiz sona eriyor bugün. transfer döneminde yaptığımız kaliteli ve yerinde trasnferlerle sabırsızlığımız tavana vurmuştu. rijkaard ismini galatasaray'da görmek, keita'nın gelişi, milli takımın iki stoperini de kadromuzda bulunduruyor olmamız, canımız arda turan'ın kaptanlığı ve 10 numaralı formanın yeni sahibi oluşu... tüm bunlar, bu sezon takımımızı görmek için daha da heyecanlandırdı hepimizi. belki de, uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar heyecanla ve sabırsızlıkla beklendi aslanlı arma.

    bugün, ayrı kaldığımız sevgiliyle buluşma günü. bugün, hasretin dindiği gün. bugün, her şeye umutla merhaba diyebilmemiz için ilk adımı atacağımız gün. genç aslanlarımıza şans vereceğimiz bugünde, sahada metinler, bülentler, hakanlar kadar cesur 11 yürek göreceğimizden şüphem yok. başarısız bir sonuçla dönmemiz için salyalarını akıtarak bekleyenleri üzeceğimizi biliyorum.

    bugün, özlediğimiz saldırgan galatasaray'ımızın geri dönüş sinyalini vereceği gün. sezonun ilk maçının bu kadar erken olması, pek çok as oyuncumuzdan yoksun çıkıyor olmamız dezavantaj elbette; ama galatasaray'ım bu olumsuzlukları aşabilecek kadar büyüktür. bizi utandırmayacak, yüzümüzü güldürecektir. galatasaray adının olduğu her yerde, hedef en büyüktür. bugün sahaya çıkacak 11 aslan yürek de bunu bilincinde elbet.

    evet, bugün hasretimiz bitiyor. sarı-kırmızı sevdamızı, sarı-kırmızı atan kalbimizle bekliyoruz. kaldığımız yerden devam etmek için, güzel şeylere tanık olmak için, geleceğe daha da umutla bakabilmemiz için, tarihimizle bir kez daha gurur duymak için maç saatini bekliyoruz. göreyim benim sarı-kırmızılı yarimi...
  • 807
    çok dolmuş yazarlara sahip olan sözlük. uzun zamandır resmi bir maç bekleniyormuş. sağolsun bünyesindeki çoğu yazar gidecekler listesini bir çırpıda çıkardı. rijkaard'a pek iş kalmadı yani. rijkaard azcık sözlüğe baksa kim gitsin kim kalsın rahatça anlayacak. bakalım yapılan tahminler ne kadar tutacak. bakalım gönderilmesi istenip, gönderilmeyen oyuncu olursa, rijkaard'a futboldan anlamıyor, anlasa bu adamı takımda tutmazdı damgası vurulacak mı? gerçekten merak ediyorum.
  • 808
    içindeki bazı yazarların, tehditler savurmaya başladığını görünce cidden çok üzüldüğüm sözlüğümdür, şahsım olarak söylüyorum ne sabri ne de başka bir konuda kimseye saygısızlık yapmadığımı düşünüyorum, illa ki farklı fikirler olacak olmazsa tadı olmaz zaten ancak "sabri ile dalga geçilmez diyen varsa gelsin döveyim" demek nasıl birşeydir merak ediyorum, işin içinde illa ki mübalağa vardır, hafiften dalga vardır, hafiften şaka vardır ama yine de yakışmamış diye düşünüyorum.
  • 809
    16 temmuz 2009 tobol kustanai galatasaray macinın ardından, bir-iki yazarın sabırsızlığını gösterdiği sözlük. bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum, ne yalan söyleyeyim.

    temmuz'un ortasında, herkes yatarken avrupa liginde bir maça çıktık. çalışmaya başlayalı tahminen 1 aya yakın olmuş. yeni bir oluşum, yeni bir sistem, yeni bir uyum süreci var takımda. as oyuncularımızın pek çoğu yok, genç oyuncularımızsa psikolojik olarak hazırlamaya çalışıyorlar kendilerini. işte bu şartlarda avrupa maçına çıktık dün akşam. belki beklentiler çok büyüktü, belki de rakibi çok küçümsedik gözümüzde. sonucunda oynanan oyun da alınan sonuç da memnun etmedi bazılarını, normaldir. bu normaldir de, merak ettiğim mesele şu; rijkaard geldiğinde "sabır" diyenlerin sabrına ne oldu?

    şu an, galatasaray futbol takımının en çok ihtiyaç duyduğu şey sabırdır. takımın oyun sisteminde radikal bir değişime gidildi. bu sistem ne kadar zamanda kendini bulur, oyuncuların bu sisteme tam anlamıyla ayak uydurmaları için ne kadar süre geçer, hiçbirimiz bilmiyoruz. işte bu yüzden de en başta vurguladığımız bir şey vardı; sabır. şu an, galatasaray'ın ve rijkaard'ın başarısızlığını bekleyen yeterince büyük bir galatasaray karşıtı medya mevcut. onlar zaten karalama işini başarıyla yerine getiriyorlar. taraftarı sabırsızlandırmak, alınan sonuçların üzerine giderek önümüzü kapatmak amacıyla çalışıyorlar. bu adamların yaptıklarının bizim zararımıza olduğunu bile bile aynı şeyleri bizlerin göstermesi ne kadar mantıklı? biz bunu yaptığımızda, o adamların amaçlarını gerçekleştirmiş olmuyor muyuz?

    galibiyet beklemek, iyi oyun izlemek herkesin hakkı; ama bunu şu günlerde beklemek, sabırsızlığı artırmaktan başka bir şey değildir. birkaç yıl öncesine gidip rijkaard'ın barça'sını bir gözümüzün önüne getirelim. barça'ya gelmeden önce kötü bir sezon geçiren rijkaard'ı, dünya devi barça ısrarla takımın başına getirdi. yapılan eleştirilere kulaklarını tıkayıp beklediler. sezon başladı, barça oldukça kötü sonuçlar aldı. sistemin oturması için zaman gerekiyordu çünkü. kadronuzdaki tüm oyuncuların aynı şeyleri düşünmesini sağlamak o kadar da kolay değil. fırsat bulduğunuzda karşınıza 20 tane adam alın, ortaya herhangi bir konu atın, hepsinin aynı şeyi düşünmesini sağlamaya çalışın. o zaman bu işin ne kadar zor olduğunu anlayabilirsiniz ancak. işte rijkaard, barça'da bunu başardı; ama bunun için kendisine sabır ve zaman gerekiyordu. barça da kendisine bunu tanıdı zaten. sezonun ilk yarısı bittiğinde barça kötü durumdaydı. herkes umudunu kesmişken, ikinci dönemde bambaşka bir barça çıktı ortaya. istediğini sahaya yansıtabilmiş bir hoca, uyum sorunu sıfıra inmiş oyuncular ve harika bir sistem. sezon sonunda kimsenin tahmin etmediği sıralardan birinde yer aldı barça. bu sezonun sonrasını da biliyoruz zaten; bugünün şampiyonlar ligi şampiyonluğu elde etmiş barça'sı. takımın başında rijkaard yok belki; ama onun aşıladığı oyun anlayışını hala sahaya yansıtan bir barcelona izliyoruz.

    şimdi, zaman ve sabıra ihtiyacımız olduğu bu kadar açıkken nedendir bu sabırsızlık? karşıt medyanın amacına ulaşmasından mı yoksa başarının her şeyin üstünde tutulmasından mı? madem bir maçta kalemini kıracaktınız bu takımın, armadan ve renklerden niye söz ettiniz? sorular takılıyor tabi akla. biz bu takımı galip geldiği günler için mi seviyoruz? rica ediyorum, biraz daha sakin ve mantık çerçevesinde düşünelim hepimiz.

    dün akşam, amatör diyebileceğimiz bir takımla karşılaştık ve beraberlikle ayrıldık sahadan. bizim başarısızlığımızı bekleyenlerin nasıl mutlu olduğunu yapılan yorumlardan, yazılan köşe yazılarından az çok gördük. eleştirmek için bu kadar hazırdı onlar. gerçi dün akşam güzel bir oyunla galip çıksaydık, yine bir şeyler söylenirdi ya. dün akşam ki maçı aynı oyunla fenerbahçe'nin oynadığını düşünelim, sahadan 1-1 berabere ayrılmış olsun onlar da. bugün bizim için yazılanların hiçbiri yazılmaz, söylenenlerin hiçbiri dile getirilmezdi. fenerbahçe avantaj sağladı, kadıköy'de tur fenerbahçe'nin demeçleri sıralanırdı art arda. böyle güzel ve destekçi tablolar çizilirdi. bu karşılaştırmayı neden yaptığıma gelirsek, amacım iki takımı yarıştırmak değil elbette. sadece medyanın yandaşlığını göstermeye çalışıyorum. aynı maç sonunda çıkan bu tür haberlerle fenerbahçe taraftarı sakinleştirilir, takımını desteğe davet edilirdi. bizim için söylenenlerse ortada.

    işlerin kötü gitmesi için bekleyen medyanın işini kolaylaştırmak bize yakışmıyor. bu adamlar zaten sezon boyunca her alanda uğraşacaklar bizimle. her şeyimizi eleştirecekler. taraftar olarak bu oyunlara alet olmayalım ki, bu takım her zaman desteklendiğini bilsin. galatasaray taraftarına da yakışan budur.
  • 811
    içerisinde bulunmaktan artık mutlu olamadığım oluşumdur. bunun nedeni bellidir. ben galatasaray sözlük başlığına "içerisinde bulunmaktan artık mutlu olamadığım oluşumdur" yazdıktan sonra altına "kimse alınmasın, sözlerim kimseye yönelik değildir" şeklinde şeyler yazmak zorunda kalıyorsam, yazmadığımda örneğin "kimseyi mutlu etme amacı olmayan oluşumdur" şeklinde ayarlar görüyorsam, her kelime kalça nahiyesinden anlaşılıyorsa bir insan burada mutlu olamaz. burada rahat olmak için bir yazar ya herhangi bir olaya bulaşmayacak, futbolcu ve sporcu başlıklarına tanım girerek oyalanacak, kendini kandıracaktır, ya da bir süre sonra karşısındakilerin her türlü olay sonucu hakarete varan üslubuna uyup "koy g.tüne" anlayışıyla hareket edecektir. yalnız şu vardır ki bu iki anlayış da benim uyamayacağım kalıplardır. şurada bir gün "sözlüğün ilk günleri ne güzeldi" dedim, 2. nesil soykırımı yapmış gibi tepkiler aldım. isteyen tekrar "sen birinci nesilsin de ne oluyor koduum" muhabbetine dönebilir, ancak sözlüğün ilk dönemini, oradaki iyi niyeti arıyorum. burada kendime arkadaşlar kazanabildiğim günleri, kendine değil de sözlüğe çalışan yazarları arıyorum. gece yarısından sonra sol frame'de 3 sayfa başlık olması dönemlerini arıyorum. şurada eğlenebildiğim günleri arıyorum. format tartışmalarından sözlüğün ebesine atlanan, başlık altı polemiklerinden geçilmeyen, bir yazara gıcık olup hakaretler yağdırmanın kendini savunmak olarak görüldüğü dönemleri değil.

    not: kimse alınmasın, sözlerim kimseye yönelik değildir...
  • 812
    sözlük mü yoksa forum mu tartışmalarından ziyade insanların bir gidip bir gelmesinden sıkıldığım sözlük. birine kızan, yazdıklarını beğendiremeyen, karması düsen, yazdıklarını anlatamayan herkes bırakıyor ve bir daha da gelmiyor. ne garip bir istir bu. yazın siz kardesim ne yazıyorsanız. kimse beğenmek zorunda değil. tutarlı olun yeter sadece.
  • 816
    ------------mujdemi isterim-------------

    artik karmalarin kalktigi; herkesin imparator oldugu sozluktur. ne sifatlandirma askiniz varsa, bilgisayarin size verdigi sifatlari kaldiramayip abuk subuk basliklar acip, entryler yaziyordunuz.

    karma gitti kavga bitti diyor.. ve gecem senleniyor..
    simdi cok merak ediyorum insanlarin yeni gundem maddesinin ne olucagini..

    ------------mujdemi isterim-------------
  • 818
    ------survival of the fittest------

    yazarlarin en ufak seylerden dolayi ben gidiyorum daha yazmayacagim demelerinin artik baydigi ortamdir. entrynin oflanmasi, entrynin silinmesi gibi bahanelerle sozlukte yazmak birakiliyorsa, bu bahanelerle yazmayi birakan arkadaslarin ardindan uzulmemek gerekiyor.
    bu sebeplerle yazmayi birakmayi dusunen arkadaslara yardimci olayim.

    seri ofsayt veren ibne benim. sen seri siktiriboktan entry girmeye devam ettikce de benim elim o of butonundan kalkmayacak. senin komik buldugun bkzi benim komik bulmam gerekmiyor. ofluyorsam da o yaptigin esprinin boktanligi yuzunden ofluyorumdur. burasi standupsozluk degil, igrenc espri kusma yeri hic degil.

    moderetorler sozlukte masturbasyon yapmiyor. hepsi her cumartesi benim evde toplaniyor. sizin entrylerin yani sira retro alman pornosu da aciyoruz, oyle deli orgyler yapiyoruz. bir yanda, onlarin sadece bu amacla sildigi entrylerin ciktisi, buyuk ekranda retro alman pornosu, deli ortam oluyor. kiskandin dimi?

    ------survival of the fittest------

    gbkz ile aciklama: boyle etten puften sebeplerden dolayi giden yazarlar, charles darwin'e gore zaten sozluk ahalisinin zayif halkalaridir. bunlar elendikce, biz daha saglam ve guclu yazarlarla yola devam edecegiz.

    edit: imla
  • 825
    bir süredir sadece okuduğum, yorum yapmaktan kaçındığım, tanım ağırlıklı ve görsel öğeler paylaşma üzerine entry girdiğim sözlük.

    yaklaşık bir buçuk aydır yazar olarak bu sözlükte yer alıyorum. öncesinde okuyarak geçirilmiş uzun sayılabilecek bir süre var. şu an söyleyeceklerimi, kısa süreli yazar hayatımdan dolayı söyleyecek kişi ben değilim belki; ama yine de gözlemlediğim bir kaç şeyi paylaşmak istiyorum. bunlar sadece şahsi gözlemler ve düşüncelerdir. gözlem ve düşüncelerimin yanlış olduğu fikrinde olanların eleştirilerine daima açığım.

    son dönemde sözlükte hızlı bir değişim olduğunu düşünüyorum. bu değişim, maalesef olumlu yönde değil bana göre. hafızamı biraz tazelediğimde, ikinci nesil yazarların sözlükte yeni yeni yazmaya başladığı dönemleri hatırlıyorum. birinci nesil yazarların ağırlıkta olduğu, yapıcı eleştirilerin sıralandığı, sabri'ye kafanın bu kadar takılmadığı dönemler geliyor aklıma. birbirlerine ayar vermek için bekleyen yazarların olmadığı dönemler... her sözlükte dönen klasikleşmiş muhabbet vardır; "x. nesil geldi sözlük bozuldu". söylediğim şeyden, asla bu yargı çıkarılmasın. kaldı ki ben de ikinci nesil yazarım. sözlükte gerçekten çok kaliteli entryler giren, çok iyi yorumlar yapan yazarlar mevcut, bunu kimse inkar edemez. söylemek istediğim şey, daha önceki günlerde olduğu kadar tahammül edemiyoruz birbirimize. ve bu değişim o kadar hızlı oldu ki, izlemekten başka bir şey gelmedi elimde.

    sözlükte yazar olduğum günü -yani bir buçuk ay öncesini- hatırlıyorum. büyük keyifle yazdığım, yazılanları aynı keyifle okuduğum, bir hata yaptığımda başlık altında ayar verilerek değil de özel mesajla uyarıldığım günlerdi. sadece bir buçuk ay öncesiydi aslında. söyleyince ne kadar kısa bir süreymiş gibi görünüyor değil mi? gerçekten de kısa bir süre. sadece bu kısa sürede, az önce anlattığım dönemden bugüne geldik. bugün ne oldu peki? yazmaktan çok, belirli yazarların entrylerini takip ettiğim, hata yaptığımda özel mesajla uyarılmak yerine başlık altında ayar yediğim döneme geldim. bu tahammülsüzlüğün bu kadar kısa sürede oluşması beni üzüyor açıkçası.

    sık sık, sözlüğün iyi yazarlarından olduğunu düşündüğüm renktaşlarımın, sözlüğü bıraktığını duyuyorum şu dönem. bu sadece bir entrynin kötü oylanmasıyla oluşabilecek bir şey değil. kimse entrysi kötü oy aldı diye sözlüğü bırakmaz. bunun öncesinde bir birikim var ki, bardağı taşıracak son damla beklenmiş sadece. "entrysi kötü oylandı diye sözlüğü bırakacaksa, defolsun gitsin." demeden önce bir düşünmek lazım. yapılan bazı şeyler bu renktaşımızın sabrını tüketmiş ki sözlüğü bırakıyor. peşin hüküm vermek, birinin kalemini kırmak bu kadar kolay olmamalı bana göre.

    sözlük yöneticilerinin keyiflerine göre entry sildiği iddiası var bir de, evlere şenlik cinsten. biraz durup düşünelim lütfen. hızını alamayıp türkçe kurallarını katlederek, içinde ne yorum ne de tanım içeren entryler girerek masturbasyon yapmıyorsun da, bu entry silindiğinde mi masturbasyon oluyor? bunu silen yönetici keyfine göre mi davranıyor? kimseyi korumak ya da yüceltmek değil amacım. sözlükten kimseyi de tanımam etmem. sadece olaylara objektif gözle bakabildiğimi düşünüyorum, bunun sonucunda da düşüncelerimi belirtme hakkımdan faydalanıyorum. etrafa çamur atmadan önce kendine bakabilmeli insan. ne kadar temiz olduğunu değerlendirmeli ki, eleştiri adı altında sınıflandırdığı hakaretlerini başkalarına söyleyebilmeli.

    verdiğim aranın ardından içimi dökme fırsatı bulduğum ilk yazı belki de bu. s3th'in ince gözlemlerini, smyrna'nın yüksek dozda ironi içeren entrlerini ve yıldızlı bakınızlarını, darth maulized ve daniel tozser'in entrylerindeki ayrıntıları, tcoskun'un ince esprilerini, vangobbel'in komik entrylerini, lamore del calcio'nun galatasaray sevgisini, hagi ve gs'nin son dönemde az ama öz yazdıkları entryleri, belgarath'ın harika hafızasıyla belirttiği ayrıntıları okuyarak da bu sözlükte çok iyi vakit geçiriliyor *. illa ayar vermek için beklemek zorunda değilsiniz. kaldı ki, burada kaliteli yazarları okumak ayar vermekten çok daha zevkli, inanın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın