bir süredir sadece okuduğum, yorum yapmaktan kaçındığım, tanım ağırlıklı ve görsel öğeler paylaşma üzerine entry girdiğim sözlük.
yaklaşık bir buçuk aydır yazar olarak bu sözlükte yer alıyorum. öncesinde okuyarak geçirilmiş uzun sayılabilecek bir süre var. şu an söyleyeceklerimi, kısa süreli yazar hayatımdan dolayı söyleyecek kişi ben değilim belki; ama yine de gözlemlediğim bir kaç şeyi paylaşmak istiyorum. bunlar sadece şahsi gözlemler ve düşüncelerdir. gözlem ve düşüncelerimin yanlış olduğu fikrinde olanların eleştirilerine daima açığım.
son dönemde sözlükte hızlı bir değişim olduğunu düşünüyorum. bu değişim, maalesef olumlu yönde değil bana göre. hafızamı biraz tazelediğimde, ikinci nesil yazarların sözlükte yeni yeni yazmaya başladığı dönemleri hatırlıyorum. birinci nesil yazarların ağırlıkta olduğu, yapıcı eleştirilerin sıralandığı, sabri'ye kafanın bu kadar takılmadığı dönemler geliyor aklıma. birbirlerine ayar vermek için bekleyen yazarların olmadığı dönemler... her sözlükte dönen klasikleşmiş muhabbet vardır; "x. nesil geldi sözlük bozuldu". söylediğim şeyden, asla bu yargı çıkarılmasın. kaldı ki ben de ikinci nesil yazarım. sözlükte gerçekten çok kaliteli entryler giren, çok iyi yorumlar yapan yazarlar mevcut, bunu kimse inkar edemez. söylemek istediğim şey, daha önceki günlerde olduğu kadar tahammül edemiyoruz birbirimize. ve bu değişim o kadar hızlı oldu ki, izlemekten başka bir şey gelmedi elimde.
sözlükte yazar olduğum günü -yani bir buçuk ay öncesini- hatırlıyorum. büyük keyifle yazdığım, yazılanları aynı keyifle okuduğum, bir hata yaptığımda başlık altında ayar verilerek değil de özel mesajla uyarıldığım günlerdi. sadece bir buçuk ay öncesiydi aslında. söyleyince ne kadar kısa bir süreymiş gibi görünüyor değil mi? gerçekten de kısa bir süre. sadece bu kısa sürede, az önce anlattığım dönemden bugüne geldik. bugün ne oldu peki? yazmaktan çok, belirli yazarların entrylerini takip ettiğim, hata yaptığımda özel mesajla uyarılmak yerine başlık altında ayar yediğim döneme geldim. bu tahammülsüzlüğün bu kadar kısa sürede oluşması beni üzüyor açıkçası.
sık sık, sözlüğün iyi yazarlarından olduğunu düşündüğüm renktaşlarımın, sözlüğü bıraktığını duyuyorum şu dönem. bu sadece bir entrynin kötü oylanmasıyla oluşabilecek bir şey değil. kimse entrysi kötü oy aldı diye sözlüğü bırakmaz. bunun öncesinde bir birikim var ki, bardağı taşıracak son damla beklenmiş sadece. "entrysi kötü oylandı diye sözlüğü bırakacaksa, defolsun gitsin." demeden önce bir düşünmek lazım. yapılan bazı şeyler bu renktaşımızın sabrını tüketmiş ki sözlüğü bırakıyor. peşin hüküm vermek, birinin kalemini kırmak bu kadar kolay olmamalı bana göre.
sözlük yöneticilerinin keyiflerine göre entry sildiği iddiası var bir de, evlere şenlik cinsten. biraz durup düşünelim lütfen. hızını alamayıp türkçe kurallarını katlederek, içinde ne yorum ne de tanım içeren entryler girerek masturbasyon yapmıyorsun da, bu entry silindiğinde mi masturbasyon oluyor? bunu silen yönetici keyfine göre mi davranıyor? kimseyi korumak ya da yüceltmek değil amacım. sözlükten kimseyi de tanımam etmem. sadece olaylara objektif gözle bakabildiğimi düşünüyorum, bunun sonucunda da düşüncelerimi belirtme hakkımdan faydalanıyorum. etrafa çamur atmadan önce kendine bakabilmeli insan. ne kadar temiz olduğunu değerlendirmeli ki, eleştiri adı altında sınıflandırdığı hakaretlerini başkalarına söyleyebilmeli.
verdiğim aranın ardından içimi dökme fırsatı bulduğum ilk yazı belki de bu.
s3th'in ince gözlemlerini,
smyrna'nın yüksek dozda ironi içeren entrlerini ve yıldızlı bakınızlarını,
darth maulized ve
daniel tozser'in entrylerindeki ayrıntıları,
tcoskun'un ince esprilerini,
vangobbel'in komik entrylerini,
lamore del calcio'nun galatasaray sevgisini,
hagi ve
gs'nin son dönemde az ama öz yazdıkları entryleri,
belgarath'ın harika hafızasıyla belirttiği ayrıntıları okuyarak da bu sözlükte çok iyi vakit geçiriliyor
*. illa ayar vermek için beklemek zorunda değilsiniz. kaldı ki, burada kaliteli yazarları okumak ayar vermekten çok daha zevkli, inanın.