809
16 temmuz 2009 tobol kustanai galatasaray macinın ardından, bir-iki yazarın sabırsızlığını gösterdiği sözlük. bu kadar çabuk olmasını beklemiyordum, ne yalan söyleyeyim.
temmuz'un ortasında, herkes yatarken avrupa liginde bir maça çıktık. çalışmaya başlayalı tahminen 1 aya yakın olmuş. yeni bir oluşum, yeni bir sistem, yeni bir uyum süreci var takımda. as oyuncularımızın pek çoğu yok, genç oyuncularımızsa psikolojik olarak hazırlamaya çalışıyorlar kendilerini. işte bu şartlarda avrupa maçına çıktık dün akşam. belki beklentiler çok büyüktü, belki de rakibi çok küçümsedik gözümüzde. sonucunda oynanan oyun da alınan sonuç da memnun etmedi bazılarını, normaldir. bu normaldir de, merak ettiğim mesele şu; rijkaard geldiğinde "sabır" diyenlerin sabrına ne oldu?
şu an, galatasaray futbol takımının en çok ihtiyaç duyduğu şey sabırdır. takımın oyun sisteminde radikal bir değişime gidildi. bu sistem ne kadar zamanda kendini bulur, oyuncuların bu sisteme tam anlamıyla ayak uydurmaları için ne kadar süre geçer, hiçbirimiz bilmiyoruz. işte bu yüzden de en başta vurguladığımız bir şey vardı; sabır. şu an, galatasaray'ın ve rijkaard'ın başarısızlığını bekleyen yeterince büyük bir galatasaray karşıtı medya mevcut. onlar zaten karalama işini başarıyla yerine getiriyorlar. taraftarı sabırsızlandırmak, alınan sonuçların üzerine giderek önümüzü kapatmak amacıyla çalışıyorlar. bu adamların yaptıklarının bizim zararımıza olduğunu bile bile aynı şeyleri bizlerin göstermesi ne kadar mantıklı? biz bunu yaptığımızda, o adamların amaçlarını gerçekleştirmiş olmuyor muyuz?
galibiyet beklemek, iyi oyun izlemek herkesin hakkı; ama bunu şu günlerde beklemek, sabırsızlığı artırmaktan başka bir şey değildir. birkaç yıl öncesine gidip rijkaard'ın barça'sını bir gözümüzün önüne getirelim. barça'ya gelmeden önce kötü bir sezon geçiren rijkaard'ı, dünya devi barça ısrarla takımın başına getirdi. yapılan eleştirilere kulaklarını tıkayıp beklediler. sezon başladı, barça oldukça kötü sonuçlar aldı. sistemin oturması için zaman gerekiyordu çünkü. kadronuzdaki tüm oyuncuların aynı şeyleri düşünmesini sağlamak o kadar da kolay değil. fırsat bulduğunuzda karşınıza 20 tane adam alın, ortaya herhangi bir konu atın, hepsinin aynı şeyi düşünmesini sağlamaya çalışın. o zaman bu işin ne kadar zor olduğunu anlayabilirsiniz ancak. işte rijkaard, barça'da bunu başardı; ama bunun için kendisine sabır ve zaman gerekiyordu. barça da kendisine bunu tanıdı zaten. sezonun ilk yarısı bittiğinde barça kötü durumdaydı. herkes umudunu kesmişken, ikinci dönemde bambaşka bir barça çıktı ortaya. istediğini sahaya yansıtabilmiş bir hoca, uyum sorunu sıfıra inmiş oyuncular ve harika bir sistem. sezon sonunda kimsenin tahmin etmediği sıralardan birinde yer aldı barça. bu sezonun sonrasını da biliyoruz zaten; bugünün şampiyonlar ligi şampiyonluğu elde etmiş barça'sı. takımın başında rijkaard yok belki; ama onun aşıladığı oyun anlayışını hala sahaya yansıtan bir barcelona izliyoruz.
şimdi, zaman ve sabıra ihtiyacımız olduğu bu kadar açıkken nedendir bu sabırsızlık? karşıt medyanın amacına ulaşmasından mı yoksa başarının her şeyin üstünde tutulmasından mı? madem bir maçta kalemini kıracaktınız bu takımın, armadan ve renklerden niye söz ettiniz? sorular takılıyor tabi akla. biz bu takımı galip geldiği günler için mi seviyoruz? rica ediyorum, biraz daha sakin ve mantık çerçevesinde düşünelim hepimiz.
dün akşam, amatör diyebileceğimiz bir takımla karşılaştık ve beraberlikle ayrıldık sahadan. bizim başarısızlığımızı bekleyenlerin nasıl mutlu olduğunu yapılan yorumlardan, yazılan köşe yazılarından az çok gördük. eleştirmek için bu kadar hazırdı onlar. gerçi dün akşam güzel bir oyunla galip çıksaydık, yine bir şeyler söylenirdi ya. dün akşam ki maçı aynı oyunla fenerbahçe'nin oynadığını düşünelim, sahadan 1-1 berabere ayrılmış olsun onlar da. bugün bizim için yazılanların hiçbiri yazılmaz, söylenenlerin hiçbiri dile getirilmezdi. fenerbahçe avantaj sağladı, kadıköy'de tur fenerbahçe'nin demeçleri sıralanırdı art arda. böyle güzel ve destekçi tablolar çizilirdi. bu karşılaştırmayı neden yaptığıma gelirsek, amacım iki takımı yarıştırmak değil elbette. sadece medyanın yandaşlığını göstermeye çalışıyorum. aynı maç sonunda çıkan bu tür haberlerle fenerbahçe taraftarı sakinleştirilir, takımını desteğe davet edilirdi. bizim için söylenenlerse ortada.
işlerin kötü gitmesi için bekleyen medyanın işini kolaylaştırmak bize yakışmıyor. bu adamlar zaten sezon boyunca her alanda uğraşacaklar bizimle. her şeyimizi eleştirecekler. taraftar olarak bu oyunlara alet olmayalım ki, bu takım her zaman desteklendiğini bilsin. galatasaray taraftarına da yakışan budur.
temmuz'un ortasında, herkes yatarken avrupa liginde bir maça çıktık. çalışmaya başlayalı tahminen 1 aya yakın olmuş. yeni bir oluşum, yeni bir sistem, yeni bir uyum süreci var takımda. as oyuncularımızın pek çoğu yok, genç oyuncularımızsa psikolojik olarak hazırlamaya çalışıyorlar kendilerini. işte bu şartlarda avrupa maçına çıktık dün akşam. belki beklentiler çok büyüktü, belki de rakibi çok küçümsedik gözümüzde. sonucunda oynanan oyun da alınan sonuç da memnun etmedi bazılarını, normaldir. bu normaldir de, merak ettiğim mesele şu; rijkaard geldiğinde "sabır" diyenlerin sabrına ne oldu?
şu an, galatasaray futbol takımının en çok ihtiyaç duyduğu şey sabırdır. takımın oyun sisteminde radikal bir değişime gidildi. bu sistem ne kadar zamanda kendini bulur, oyuncuların bu sisteme tam anlamıyla ayak uydurmaları için ne kadar süre geçer, hiçbirimiz bilmiyoruz. işte bu yüzden de en başta vurguladığımız bir şey vardı; sabır. şu an, galatasaray'ın ve rijkaard'ın başarısızlığını bekleyen yeterince büyük bir galatasaray karşıtı medya mevcut. onlar zaten karalama işini başarıyla yerine getiriyorlar. taraftarı sabırsızlandırmak, alınan sonuçların üzerine giderek önümüzü kapatmak amacıyla çalışıyorlar. bu adamların yaptıklarının bizim zararımıza olduğunu bile bile aynı şeyleri bizlerin göstermesi ne kadar mantıklı? biz bunu yaptığımızda, o adamların amaçlarını gerçekleştirmiş olmuyor muyuz?
galibiyet beklemek, iyi oyun izlemek herkesin hakkı; ama bunu şu günlerde beklemek, sabırsızlığı artırmaktan başka bir şey değildir. birkaç yıl öncesine gidip rijkaard'ın barça'sını bir gözümüzün önüne getirelim. barça'ya gelmeden önce kötü bir sezon geçiren rijkaard'ı, dünya devi barça ısrarla takımın başına getirdi. yapılan eleştirilere kulaklarını tıkayıp beklediler. sezon başladı, barça oldukça kötü sonuçlar aldı. sistemin oturması için zaman gerekiyordu çünkü. kadronuzdaki tüm oyuncuların aynı şeyleri düşünmesini sağlamak o kadar da kolay değil. fırsat bulduğunuzda karşınıza 20 tane adam alın, ortaya herhangi bir konu atın, hepsinin aynı şeyi düşünmesini sağlamaya çalışın. o zaman bu işin ne kadar zor olduğunu anlayabilirsiniz ancak. işte rijkaard, barça'da bunu başardı; ama bunun için kendisine sabır ve zaman gerekiyordu. barça da kendisine bunu tanıdı zaten. sezonun ilk yarısı bittiğinde barça kötü durumdaydı. herkes umudunu kesmişken, ikinci dönemde bambaşka bir barça çıktı ortaya. istediğini sahaya yansıtabilmiş bir hoca, uyum sorunu sıfıra inmiş oyuncular ve harika bir sistem. sezon sonunda kimsenin tahmin etmediği sıralardan birinde yer aldı barça. bu sezonun sonrasını da biliyoruz zaten; bugünün şampiyonlar ligi şampiyonluğu elde etmiş barça'sı. takımın başında rijkaard yok belki; ama onun aşıladığı oyun anlayışını hala sahaya yansıtan bir barcelona izliyoruz.
şimdi, zaman ve sabıra ihtiyacımız olduğu bu kadar açıkken nedendir bu sabırsızlık? karşıt medyanın amacına ulaşmasından mı yoksa başarının her şeyin üstünde tutulmasından mı? madem bir maçta kalemini kıracaktınız bu takımın, armadan ve renklerden niye söz ettiniz? sorular takılıyor tabi akla. biz bu takımı galip geldiği günler için mi seviyoruz? rica ediyorum, biraz daha sakin ve mantık çerçevesinde düşünelim hepimiz.
dün akşam, amatör diyebileceğimiz bir takımla karşılaştık ve beraberlikle ayrıldık sahadan. bizim başarısızlığımızı bekleyenlerin nasıl mutlu olduğunu yapılan yorumlardan, yazılan köşe yazılarından az çok gördük. eleştirmek için bu kadar hazırdı onlar. gerçi dün akşam güzel bir oyunla galip çıksaydık, yine bir şeyler söylenirdi ya. dün akşam ki maçı aynı oyunla fenerbahçe'nin oynadığını düşünelim, sahadan 1-1 berabere ayrılmış olsun onlar da. bugün bizim için yazılanların hiçbiri yazılmaz, söylenenlerin hiçbiri dile getirilmezdi. fenerbahçe avantaj sağladı, kadıköy'de tur fenerbahçe'nin demeçleri sıralanırdı art arda. böyle güzel ve destekçi tablolar çizilirdi. bu karşılaştırmayı neden yaptığıma gelirsek, amacım iki takımı yarıştırmak değil elbette. sadece medyanın yandaşlığını göstermeye çalışıyorum. aynı maç sonunda çıkan bu tür haberlerle fenerbahçe taraftarı sakinleştirilir, takımını desteğe davet edilirdi. bizim için söylenenlerse ortada.
işlerin kötü gitmesi için bekleyen medyanın işini kolaylaştırmak bize yakışmıyor. bu adamlar zaten sezon boyunca her alanda uğraşacaklar bizimle. her şeyimizi eleştirecekler. taraftar olarak bu oyunlara alet olmayalım ki, bu takım her zaman desteklendiğini bilsin. galatasaray taraftarına da yakışan budur.