• 4901
    entry silme konusunda eşşeğin kulağına su kaçırdığını düşündüğüm sözlüktür. sonra insanlar buraya gelip de yazmıyorlar diye söylenip durursunuz. valla insanda hiç şevk kalmıyor. yazılanlara biraz tolerans sağlanabilir. burda anayasayı yazmıyoruz, herkesin amacı galatasaray ve spor başlığı altında hoşça vakit geçirmek. adı sözlük de olsa, interaktif bir platform. böyle giderse daha çok kan kaybeder. geçen 1.5-2 yıldaki keyfin yarısını alamadığımı da belirteyim.
  • 4903
    transfer sezonunda kafası karışık bir çok yazara sahip oluşum. twitterdan delinin biri kuyuya taş atıyor. sonra bir bakıyoruz 40 entry girilmiş, formalar diktirilmiş. hayırlı olsunlar, kemiksiz 30 gol atar muhabbetleri falan. sonra ben bunları görünce ilk önce sinir oluyorum, sonra gülüyorum. daha geçen günlerde hamit hayırlı olsundu. bak gördün mü noldu şimdi? bi de mehmet topal fener'e gitmişti. adamın hainliğimi kalmadı. hey gidi. arda turan mevzusuna hiç girmiyorum. her konuşmasında fener'e yol yapıyor ne de olsa.

    işin özü yalan dolandan ibaret olan haberlere itibar gösteren yazarlar ne yazık ki yönetim üzerinde baskı oluşturuyor. biraz sabredin yönetim ve fatih hoca işini bilir.
  • 4906
    bugünlerde bana, taraftarlıktan çıkıp yöneticiliğe soyunmuş birçok yazarı bünyesinde barındırdığını göstermiş sözlüktür.

    bu kulübün çeşitli şubelerine kimler gelip gitti, sonuçta geriye kalan hep galatasaray oldu. sevdamız hiç azaldı mı? ya da bitme noktasına mı geldi? gelebilir mi? bugün oktay mahmudi yerine ergin ataman geldiği için köpürenler, bu kulübün en zor zamanında elini taşın altına sokmuş başkan* ve yönetimine ayıp ediyorlar. takımın başına getirilmesi düşünülen insan* sizin benim gibi galatasaraylı değil mi? neuchatel maçını yerinde seyretmiş biri değil mi? bu kulübe karınca kararınca destek olabilmek için, kuvvetle muhtemel yönetime sallayanların birçoğunun kullanmadığı gs bonus kart kullanıyor mu kullanmıyor mu? 2011-2012 sezonunda çalıştırdığı beşiktaş milangaz* sırasıyla fenerbahçe ülker, galatasaray medical park ve anadolu efes gibi 3 euroleague takımını sahadan silip şampiyon olmadı mı? nedir bu öfke? nedir bu kaos yaratma çabası?

    unutmayalım ki arkadaşlar, bizler galatasaray 'taraftarıyız'. yapmamız gereken yegane şey ne şekilde olursa olsun bu kulübün arkasında durmak ve olabildiğince destek olmaktır. çünkü aslolan galatasaray'dır.
  • 4907
    galatasaray sözlükte yazarım demenin keyfini, gururunu yaşamak varmış. emrihak vaki olmadan söyledim ya gün yüzüyle.
    bazıları "sanırsın oxford'da mikrobiyoloji bölüm başkanı" desin, ne gam! galatasaray'ımın adının geçtiği yerde mübaşirim ben.
    fikirler başka da olabilir hatta firarda da olabilir ama sarı-kırmızı sözlük satırları yüce olmalı, gururlu olmalı. bu sayfaların önemsiz ve dahi işlevsiz olduğunu zannetmeyin, zannettirmeyin. genç ve asil ruhların diyarı burası. fırsatım, vaktim olunca uğrar, selam çakarım ustalara. ne yalan söyleyeyim bazen kızarım da ama asla laf ettirmem. günlerimizi, gecelerimizi alan sanat maratonu'nda gözlerim ve sözlerim çok aradı sözlük erbabını ya neyse! belki de ben yanlış yerden orta yapıyorum. yine de ağabey tavsiyesi; ilgilenin derim olan bitenle. satırlar tematik olabilir ama araya sıkışan küçük bir cümle farklı kılar hepimizi. sözün özü dostlar; galatasaray sözlük asaletini adından alır ve o asalet elele sonsuzluğa uçurur sarıyla kırmızıyı...
  • 4915
    yasi buyuk ya da kucuk olsun farketmez, agzinda salyayla saga sola saldiran forum kullanicisi ergen kafasindaki insanlarin fink attigi sozluk. aslinda ergen demek de bir yerde akli basinda ergenlere hakaret.

    bir yazarin 3 yil once bir futbolcu hakkinda yazdigi -iyi ya da kotu- bir degerlendirmeden yola cikarak baslik alti satasmasi ve alayvari entryler girmek, dupeduz zeka ve olgunluk yoksunlugudur.
  • 4917
    yazarlarının çoğunluğunun sevdiği ve toz kondurmaktan kaçındığı sporcu/yönetici/teknik direktör/vs. kimselere en ufak başarısızlıklarında pislik atma eğiliminde olan küçük hıncal uluç'ların da yer aldığı oluşum.

    şimdi lütfen, ''herkes herkesi beğenmek zorunda mı? eleştirmeyecek miyiz?'' insanları celallenmesin. benim bahsettiğim kişiler sizler değilsiniz.

    içlerinde nefret tohumları besleyip, bunları o kişinin en ufak tökezlemesinde ortaya saçan ergen sürüsünden bahsediyorum ben. nefretten kör olmuş gözleri gerçeği görmediği gibi, kendilerince haklılıklarını pekiştirmek için yazdıkları senaryolara kendileri de inanıp, saçmalıklarını yazıya döken garip insanlardan...

    unutmazlar bunlar bir de... çok sevilen bir isim ayrılmıştır takımdan mesela; bu yaratıklar onu gittiği yerde takip edip, ''ahaha, noldu düdükler, çok seviyordunuz ama adam şu maçta takılıp düşmüş, çok pis rezil olmuş eki eki!'' tarzı entrylerle mide bulandırırlar.

    neyin peşindesiniz lan? aynı renklere gönül veriyoruz burada. şu camiaya kim gelirse gelsin, kendimizce eleştiriyoruz, ama sonunda kabullenmek durumunda kalıyoruz. sonuçta dilediğimiz şey kişilerin teker teker başarılı olması değil, bu armanın mücadele ettiği her yerde en yüksekte yer alması. bu yolda bazılarını daha çok seviyoruz, belki bazılarını gerektiğinden fazla yüceltiyor, bazılarına haksızlık ediyoruz. ama en nihayetinde hepimiz, hep birlikte, kazanınca seviniyor, kaybedince üzülüyoruz. kazanınca beraber kazanıyor, kaybedince beraber kaybediyoruz.

    nedir derdiniz nefret kumkumaları?
  • 4918
    hakaret dolu entryleri ne yazık ki daha sık gördüğümüz sözlük.

    birisi bir konuda bir eleştiri veya fikir yazıyor. bunu beğenmeyen anında o entryinin altına döşüyor yorumlarını. kuş beyinliler, oksijen zararlısı, yaratıklar vb... hayırdır bu öfke nereden geliyor. neden tahammülsüzüz başkasının fikrine. ver eksiyi geç, veya yaz kendi yorumunu. olayın nedir yani, adam bir konuda görüşünü yazıyor sense cevap olarak ona hakaret ediyorsun. süper cevap tebrikler.

    kimse kimseyle aynı görüşte olmak zorunda değil. hiç kimse senin görüşlerini beğenmek zorunda da değil. ama herkes karşıdakine saygı duymak zorunda. çünkü bu saygı, bu sözlüğü bu kadar vazgeçilmez kılıyor.

    bi de hepimiz galatasaraylıyız amk...
  • 4919
    bazı yazarlar çok beklemiş sözlük. hani deriz ya "bekledik bunu çok bekledik" diye, heh. aynı şekilde bazı yazarlar da çok beklemiş işte.

    bu yazarları, bekledikleri konuyu falan yazmayacağım. yakışık almaz zaten bu. ancak sırf haklı çıkmak için boş beleş muhabbetler peşinde koşup birilerine hakaret ediyor bazı yazarlar. gerek yok buna.

    sen, ben, o. hepimiz galatasaraylıyız. üzerinde konuştuğumuz kişiler de galatasaraylı. ancak boş argümanlar ve beleş muhabbetlerle bu camiaya emeği geçmiş insanları bir kalemde harcamayın arkadaşlar, yazıktır günahtır.

    düzenleme: geliyoruz uyardı, "beledik" ne amk. belledik gibi. tövbe estağfurullah.
  • 4920
    ''şu anki'' durumu tam olarak budur;

    sözlük çok bozdu, bayagı bozdu yani öyle böyle değil. inanılmaz bozdu. cok fazla bozdu yani. öyle b.. o kadar bozdu, önünü alamadık öyle kötü bozdu yani. bozdu, bozdu, bozdu, bir yerden sonra bozmaz diye bekledik, daha da bozdu. artık bozmasın dedik, iyice bozdu. artık inanamadık, bozdu, bozdu gitti yani. "daha nasıl bozulur ya?" dedim, bu kadar daha fazla bozulmaz herhalde dedim ben. ben bi yerde duracak bunun bozulması diye bekledim ama gene bozdu.

    benim eyyorlamam bu kadar.
  • 4922
    hoşgörüsüzlüğün, tahammülsüzlüğün, sabırsızlığın, sevgisiziliğin; hatta nefretin ve arsızlığın tavan yaptığı sözlük. insanların birilerine veya birbirine beslediğin kin ve intikam duygularından bahsetmiyorum bile; o zaten ayrı bir yazı konusu olacak boyutlarda. işin daha da trajik tarafı ise bu ruh halinin "sözlük" adı verilen sitelerinin hepsine; daha da kötüsü bizzat yaşadığımız toplumun tamamına sıçramış olması. bilgi sahibi olmadan fikir yürütmeye çalışan, bilgi sahibi olsa da onu doğru şekilde yorumlayacak değer ve kriterlerden yoksun olan; kritik yapmayı itin götüne sokmaktan ibaret sanan, bir kişi ya da konu hakkında olumlu görüş beyan etmeyi dilencilik diye tanımlayan, kendisi dahil kimseye ve hiçbirşeye tahammülü olmayan bir nesil olarak yetişiyoruz ne yazık-ki dışarı çıkıp insanların yüzüne karşı iki kelimeyi bir araya getiremeyecek derecede asosyal yetişen bireylerin sayısındaki korkunç artıştan bahsetmedim bile-...

    sabahtan akşama, hatta genellikle akşamdan sabaha klavye ve ekran başında ömür çürütüyoruz. herşeyi yorumlamaya, daha doğrusu herşeye bir kulp takmaya çalışıyoruz. insanları kırmaktan, hatta düşmanlık beslemekten sanki ayrıca bir keyif alıyoruz. abuk sabuk kelime oyunlarına bile karşılıklı olarak ağzımızdan salyalar saçacak kadar deliriyoruz...

    uzunca bir süre kendini bu alemin içine kaptırmış- kendini buldu sanırken aslında kendisi dahil herşeyi ıskalamış- biri olarak sormak istiyorum aslında, millet nereye gidiyoruz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın