galatasaray spor kulübünün üvey evlat muamelesi yaptığı, hatta oyuncak niyetine oynadığı takımdır. basketbol, ülkemizde çok rağbet gören bir branş değil ne yazık ki. milli maçlar ya da derbiler olmadığı sürece, salonları dolu görmek nerdeyse imkansız. bayan basketbolu, erkek branşından daha da kötü durumda ne yazık ki. ülkemizde spor denince akla sadece futbol geldiğinden,
amatör branş adı altında değerlendirilen basketbol ne yazık ki gerekli ilgiyi görmüyor. galatasaray bayan basketbol takımı da bu ilgisizlikten nasibini alıyor haliyle.
özhan canaydın döneminde, parasızlık sebebiyle erkek formalarıyla maça çıkmak zorunda kalan ve yüzüncü yılda küme düşen şubemiz, bayan basketbolu. galatasaray adını hep en üstte tutma amacı vardır; fakat bizim taraftarımız sadece futbolla ilgilendiğinden, bayan basketbol takımımızın küme düştüğünü duymamıştır bile bir süre. ilgisizlik bu seviyededir ne yazık ki. takımımız ikinci lige düştü, birileri hatayı farkedip müdahale etti hemen. bir şeyler iyiye gitmeye başladı ki, takım önce birinci lige yükseldi, ardından avrupa'dan bir kupa getirdi müzemize. öyle bir yükseliş ki bu, arada kısa süre olmasına rağmen final maçında tribünlerde duracak yer kalmadı. öyle bir başarı ki bu, futbol takımı destek için salonda yerini almış tezahürat yapıyordu. bunları gördük ve dedik ki, gerekli özen gösterilince her şey olabiliyormuş. galatasaray adının olduğu yerde imkansızlıktan bahsetmek zormuş.
bu sezona bakıyorum şimdi de. başta da dediğim gibi, üvey evlat muamelesi görmeye devam ediyor yine takımımız. takımı iyi tanıyan, düzeni iyi bilen koç; erkek basketbol takımının başına getiriliyor, çok geçmeden bir skandala imza atıyor. bayan basketbol takımının başına, fenerbahçe'nin koçluğunu yapmış bir antrenör getiriliyor; var olan sistem alt üst oluyor, hatta takım sistemsiz oynamaya başlıyor. "bayan basketbol takımında fenerbahçeli oyuncu yer almayacak" sözlerinin ardından yapılan transferler, söylenenlerle icraatler arasındaki tutarsızlığı ortaya seriyor. bayan basketbol takımı, küçük çocuğun eline verilmiş oyuncak gibi eğlence aracı oluyor sadece. bu oyunun etkileri oldukça kısa sürede kendini gösteriyor ve mağlubiyet haberleri gelmeye başlıyor.
her şey olumsuz giderken, takımı bir arada tutan en önemli faktörlerden biri -mihriban oğuz- takımdan uzaklaştırılıyor. kulüp içinde, oyunculara belki de en yakın insan olan, oyuncuların dilinden anlayabilen bir faktör ortadan kaldırılıyor. mihriban oğuz, bu takım ikinci ligden çıkmak için oynarken de burdaydı, eurolig şampiyonluğu geldiğinde de... galatasaray bayan basketbol takımı ikinci ligden avrupa şampiyonluğuna uzanabilmişse, mihriban oğuz bunda büyük pay sahibidir. ışıl alben, bir sporcu için en büyük sakatlıklardan birini geçirip, üç ayda sahaya dönebilmişse mihriban oğuz bunda pay sahibidir. şube için önemli birini takımdan uzaklaştırarak, birileri yine oynamıştır bayan basketbol takımımızla.
galatasaray bir spor kulübüyse, sadece futbolu önde tutmayı düşünmemelidir. basketbol da, voleybol da, yüzme de galatasaray armasını taşıyor. tüm branşlara aynı önem verilmeyecekse, kapatın gitsin hepsini. galatasaray futbol kulübü olsun adımız da... hayır benim için hava hoş da, birileri çıkıp "her branşta fenerbahçe'ye yenilmek" diye söylenince sinir bozucu oluyor.