• 402
    ceyhun yıldızoğlu şükürler olsun ki gitmiştir ama cem akdağ'a büyük ayıp yapılmıştır. koç sıkıntısı hala devam etmektedir. her sezon tek rakibimiz olan fenerbahçe oturmuş kadrosunu koruyup takviyelerini yapmış yeni sezonu beklemektedir.* bizde ise ortada ne koç var hadi charles neyse de artık taurasi'de yok. hadi taurasi yok ortada alınacak adam akıllı oyuncuda yok. müthiş yönetilen takımlarımızdan biridir bu takımda.

    edit: imla
  • 405
    2008 yılında 6 kişilik rotasyonuyla avrupa kupasında final kapısından dönüp türkiye ligi şampiyonluğunu son maçın son topuna kadar kovalayarak "meraklı" taraftarların; futbol takımımızın mantara bağladığı 2009 yılında kaldırdığı kupayla tüm camianın sevgi ve sempatisini kazanan; camianın önde gelenleri ve sorumlu yöneticilerin olaya "müdahale etmesi" sonrası her geçen sene biraz daha sıradanlaşan takımımız. vickie'li, petra'lı, ışıl'lı, şencebe'li kadronun akıllarda ve anılarda bıraktığı izler hala yerinde dursa da üzerine abuk sabuk transferlerle mütemadiyen kat kat boya sürülmektedir "yetkililer"ce...
  • 407
    koç ekrem memnun'un sarf ettiği sözler sayesinde geleceğe umutla bakmamı sağlayan takım. bu bağlamda eski başarıların, hatta fazlasının yakalanması hiç hayal değil.

    --- alıntı ---

    daha takım oyunu oynamaya çalışan, daha çok paylaşıp homojen oynayan, ciddi savunma yapan ve hiçbir şekilde mağlubiyeti kabul etmeyecek oyuncuları kadromuza katmak istiyoruz. bütün amacımız bu yönde çalışmak doğrultusunda olacak. çok güçlü bir kadro kuracağız, biz daha çok takım olarak bir şeyler yapmayı düşünüyoruz. bütün galatasaraylıların zaten gurur duyduğu ama daha çok gurur duyacağı bir takım çıkartacağız ortaya.

    --- alıntı ---
  • 408
    bir sistem oturtması ve o sistemi devam ettirmesi ve bunu sağlarken de yerli kalitesini artırması gerekmektedir.

    tabii yerli kalitesini artırmak içinde fazla zorlamamak gerekir. her şeyin bir sınırı var. nevriye yılmaz gibi bence türk kadın basketbolunun alternatifsiz ismini alabilirsin. böylece kendi yerli kaliteni artırırken ezeli rakibinin de kalitesini azaltmış olursun. olursun ama, bir ama var işte. neyse oraya değiniriz. yabancı oyuncu kalitesi tutturuluyor bir şekilde. örneğin; diana taurasi'yi kaybetmiş olabilirsin ama onun yerini doldurabilecek oyuncular mevcut. tam olarak dolduramasa da, tabii ki. bakarsak fenerbahçe taurasi'yi kaybettikten sonra angel mccoughtry ile o dominat sayı opsiyonunu bir şekilde doldurdu. doldurursun yani. dolduramazsın değil. ama yerli bir oyuncunun yerini öyle kolay kolay dolduramazsın.

    bir de geçen sene çok bahsız geçti bizim için. neden? bir kere sylvia fowles yoktu başlarda daha ne olsun. neyse dedik, o gelince bizi kim tutabilecek. sonra alba torrens sakatlandı. oldu mu şimdi, dedik. gerçi kıta dışı oyuncu diye bir kısıtlama var kadınlar euroleague'de. yine oyuncularımız beraber oynayamayacaktı. sınırlama olmasaydı; ışıl alben, diana taurasi, alba torrens, tina charles, sylvia fowles. gibi bir beş ortaya çıkıyodu ki yenebilecek bir takım düşünemiyorum bu beşi normal şartlar altında. ki geçen sene pek normal bir sezon değildi, malum. neyse.

    kime sorsan "fenerbahçe'den bir türk oyuncu alıcaz, kimi alalım?" diye çoğu galatasaraylı birsel vardarlı der. ben de dahil. ama açık ve net, nevriye yılmaz bizim takım için daha iyi bir transfer. alabiliyorsan ikisini birden al, yook orda dur. daha birisine alışamadık. ne demiştik daha iyi transfer. düşündüğümüzde şu an kadromuzda en iyi yerli ışıl alben. ve iki tane yerli oynatmak zorundasın. birsel'i alıp oyun kurucu pozisyonunu mu çiftlemek istersin yoksa nevriye'yi alıp pota altına dominant bir oyuncu alarak elini rahatlatmayı mı? neresinden bakarsan bak net iyi transfer. tabii taraftar gözünden bakmamak lazım. ben istermiydim, yok sağol kalsın derdim. ha alınmışken, alışmaya çalışırım o başka.

    alba torrens nasıl dönecek sahalara bilmiyorum. şu ana kadar tina charles ve diana taurasi ile yollar ayrıldı. sylvia fowles sezon açılışından itibaren bizimle olacak, sanırım. bakarsak; ışıl alben, alba torrens, nevriye yılmaz, sylvia fowles gibi bir dört isim var. euroleague için de türkiye ligi için de durumu kotarıyoruz her şekilde. bu durumda 2 veya 3 numaraya bir oyuncu ihtiyacı var gibi takımda ki bu da amerikalı bir oyuncu olması muhtemel. çünkü ilk beş için sıkıntı olmuyor. takım mühendisliği basketbolda çok önemlidir. alba torrens'in nasıl döneceğini bilmediğimiz için onun yerine bir oyuncu düşünmek gerek. ama görüyoruz ki pivot mevkinde bir yığılma var. ne yapacağız o kadar pivotu bakacaz ki ann wauters'ı unuttum. yeni transferimiz. pozisyon pozisyon düşünürsek ve biraz da özetlersek;

    guard : bu pozisyonda ışıl alben ve epiphanny prince çok yeterli. üstüne bir de yasemen saylar var ki çok potansiyelli altyapımızdan çıkma bir oyucudur. hani çok severiz ya biz altyapıdan gelenleri.

    skorer guard : alba torrens. başka kimseye gerek yok aslında. * duygusallık bir kenara buraya bir oyuncu gerekli. epiphanny prince'de yeri geldiğinde bu pozisyonu kotarabilir ama yinede bu bölgeye transfer düşünülmeli.

    forvet : sanki en çok transfere ihtiyaç duyduğumuz bölge. bizim takımda ilk beşe göz kapalı yazılabilecek kim var bilmiyorum. *

    4-5 : kadın basketbolunda 4-5 numaralar pek birbirinden ayrılmazlar. takımlar genelde 2 uzunlu sistemle oynar, ki bu oyuncular birbirinden pek farklı değildir. geçen sene biz de olduğu gibi sylvia fowles ve tina charles ikilisi hem 4 oynayabilirler hem 5. tina için daha çok geçerli bu durum tabii. bence kadın basketbolunda içerde iki kule dışarda şutör üç oyuncu daha mantıklı. bu mevkiye daha transfer olmaz diye düşünüyor ve umuyorum.

    yeni koç, yeni bir düzen, yeni transferler...

    her şey başarı değildir. bazen bir yürek koyar takım ortaya, gerisi ancak teferruat kalır. o kadar transfer dedik de, illede yapılacak diye bir kaide yok tabi. istenirse hiç yapılmasın ama bu takımda "kazandığı maçları" kaybetmesin. o yüreği sahaya koysun. biz de gururla takımımızı izleyelim.
  • 409
    geçen seneki gibi olmayacağı görüntüsünü veren takımımızdır. öncelikle dünyanın en iyi kadın basketbolcusu diana taurasi'yi kaybettik. diğer yandan tina charles, epiphanny prince gibi iki önemli oyuncu ile de yollar ayrıldı. geçen sezon dünyanın en iyi uzun rotasyonuna sahip olmamıza rağmen onu hiç kullanmamak ve tercih hataları* yüzünden beklentilerin çok altında kaldık. yıldız oyuncu görünce dayanamayıp hücumun amına koyan eski koç ceyhun yıldızoğlu da diğer bir kaybımızdı*. sonuç olarak bu sene ekrem memnun geldi ve güzel parçalar eklemeye başladık.

    guard pozisyonundaki eksikliğimiz yıllardır açık şekilde gözüküyordu. bu sene ise lindsay whalen, ışıl alben'in ve yasemen saylar'ın yanına katılarak güçlendirildi.

    şutör guard pozisyonunda taurasi'nin gitmesi ile şaziye ivegin'in yanına takviye gerekliliği açıkça gözüküyor. tuğba palazoğlu tekrar takıma katılabilir.

    kısa forvet pozisyonunda geçen sezon içimizi acıtan alba torrens'in geri döneceğini sayarsak ve gerektiğinde bahar çağlar'ı da bu pozisyona çekebildiğimiz düşünülürse şimdilik iyi duruyor. ayrıca genç yetenek ayşe cora'da rotasyona katkı sağlayabilir. fakat geçen seneki gibi bir sakatlık durumunda buradan sıkıntı yaşayabiliriz.

    gelelim bu sene de dünyanın en iyi rotasyonuna sahip olduğumuz uzunlara.

    şu an en dominant uzun olan sylvia fowles'ı kadroda tuttuk. yanına geçen sene euroleague şampiyonu takımın en önemli oyuncularından sancho lyttle'ı, yine aynı takımdan kadın basketbolun elit uzunlarından ann wauters'ı, karakterini sevmesek bile türkiye kadın basketbol tarihinin en önemli oyuncusu nevriye yılmaz'ı kadromuza kattık. nevriye'yi almak sadece pota altını güçlendirmek değil bizim için, aynı zamanda rakibi çökertmek. onun boşluğunu dolduramayacaklardır.

    sonuç olarak baktığımızda mükemmel uzun rotasyonu ve onları besleyebilecek guard rotasyonu. takıma kesinlikle şutör guard almamız gerekiyor. türklerden tuğba bizim için iyi bir tercih olacaktır. iki numara pozisyonu kadar olmasa da 3 numara da transfer bekliyor. takımı ileriye taşıyacak 2 transfer geçen seneki beklentilerimizi bu sene yaşayabileceğimiz anlamına gelebilir.

    yürüyedurun kızlar.

    edit: tourismo uyardı. tuğba istanbul üniversitesi ile anlaşmış. alba ise ocak ayına kadar dönmeyebilirmiş. yani kısa oyuncu şart.
  • 410
    “istikrar başarıyı getirir”

    nasıl da güzel bir özlü söz, özellikle sporun her dalında doğru olduğuna inanılan, bir çok olumlu örnekleminin bulunduğu, kanıtlanabilirliği yüksek..
    fakat konu galatasaray spor kulübü basketbol şubesi’nin kadın takımı ayağı olduğunda denklemin ayarı biraz kayıyor, zira;
    “başarısızlık istikrarı getiriyor”

    galatasaray adının geçtiği her yerde amaç zirvedir, ve aksi her sonuç başarısızlıktır ya, konu kadın basketbolu olduğunda bu çok daha farklı boyutlara taşınıyor. çünkü zaten koca ligde iki adet takım yarışıyor, ve mecburi muhatabınız ezeli rakibiniz..
    yani siz ikinci olduğunuzda, hem tüm yarışanlar arasında sonuncu oluyorsunuz, hem de ezeli rakibinizin arkasında kalıyorsunuz, ve ilginçtir ki yıllardır bunu çok istikrarlı bir şekilde yapıyorsunuz.

    muhakkak sorumluları eleştiriliyor tarafımızdan, örneğin son iki yıl baş antrenör çok eleştirildi, kendisiyle yollar da ayrıldı zaten, daha tepelere bakarsak eğer, tabii ki birincil etkenler arasında sayılmasa da, bu süreçte başkanları bile değişti galatasaray’ın.
    murat tümer bile gitti yahu..

    fakat, galatasaray kadın basketbol takımı, 2012-2013 sezonuna da müge erdem ve özge alev ile hazırlanıyor.

    galatasaray’ı severken hesap kitap yapmak durumunda olmamanız güzel, hayatınızı bambaşka bir mecrada kazanıyorsanız, tek derdiniz galatasaray’ın daha iyi yerlere gelebilmesi oluyor. dolayısıyla rahatlıkla doğru gördüğünüzü de söyleyebiliyorsunuz.

    bahsi geçen isimler, dışarıdaki taraftarla gayet iyi ilişkiler kuran, antremana giden isimleri büyük bir sevecenlikle karşılayan, ve hatta kendisini transfer için arayan 17-18 yaşındaki blog sahiplerine dahi transfer açıklamaları yapmakta beis görmeyen galatasaray emektarıdırlar. fakat bu ve benzeri yöndeki çabaları maalesef ki galatasaray kadın basketbolunun hak ettiği yere ulaşmasını sağlayamamıştır.

    bir dönem maddi imkansızlıklarla boğuşan kadın basketbol takımımıza son yıllarda yapılan yatırım, avrupa standartlarının bile çok üstünde olmasına rağmen, istikrarlı başarısızlık, sadece azmimizin süreksiz olması ile bağdaştırılamaz. muhakkak ki, idari anlamda yapılan fahiş hatalar mevcuttur.

    eurolig mücadelesine çıkmak için yaptığı seyahatlerde üç saat boyunca havaalanında otobüs bekleyen, maç saatinin hatalı bilinmesi yüzünden yanlış bir programa maruz bırakılan, üzerlerinde yeterli disiplin kurulamadığı için küfür edip idmandan kaçan oyuncuların bulunduğu takımızda idari anlamda bir eksiklik olduğunu tespit etmek hiç birimiz için zor olmamıştır. eurolig f8 organizasyonu sırasındaki rezalete ise zaten değinmeme gerek yok. galatasaray tarihinde her daim utanç veren bir yara olarak yerini alacaktır çünkü.

    pazartesi günü gerçekleştirdiği imza töreninde, gayet ikna edici konuşmalar yapan, ve artık kadın basketbolumuzda bir şeylerin değişeceğine dair hepimize umut aşılayan ekrem memnun’un galatasaray’ı, bence yepyeni isimlerle, taptaze bir başlangıcı hak etmektedir.

    galatasaray’a faydası dokunan, ve fakat hizmetlerinin karşılığını da maddi ve manevi olarak alan her bir profesyonele saygımız sonsuzdur. ancak, artık ülkemizde sürekli başarısızlık halinde devlet memurluğu görevini sürdürmek bile bu kadar kolay değildir. galatasaray ise, kapağı attıktan sonra rahat bir ömür geçirilecek bir kapı hiç değildir.

    başarıya teşvik etmek için ödül ile güdülediğiniz bir gruba, başarısızlık durumunda nasıl bir yaptırım uygulayacağınızı göstermezseniz, o gruptan asla istediğiniz verimi alamazsınız.

    geçtiğimiz sezon bardak taştı,
    ve artık yeter;

    istikrarın getirdiği başarısızlığı daha fazla istemiyoruz !
  • 415
    31.10.2012 galatasaray - zvvz usk prague maçına belki de takım oturduğunda ilk beşin dördünü oluşturacak tam 4 oyuncudan (whalen, albamız, nevriye, fowles) eksik kadroyla çıkmasına rağmen galibiyetle ayrılmıştır. takım olma yolunda ilerliyoruz ki bu çok önemli. yıldızların, bizatihi taurasi diyelim de tam olsun, o günkü performasına endekslenmiş bir yapıyı takıma dönüştürmek kolay iş değil. öncelikle ışıl'a parantez açmak istiyorum. yıldız olduğu hatırlatıldığında, hissettirildiğinde, bizatihi hatırladığında takımı alıp götürecek potansiyeli olduğunu gördük. çok ümitvarım bu sezonki performansından. baharımız takımın jokeri konumunda. yerli uzun olması hasebiyle kıymetli ama; yersiz faullere dikkat etmeli. "şaziye teyze" maalesef olmuyor bir türlü. eksta çalışmalar yapmazsa rotasyonda kendine zor yer bulur bu sezon; nitekim gençler gayretkeş. belki de avrupa'nın en iyi uzun rotasyonuna sahibiz. "sancho pancho" ve "baba wauters" takım oyunu için optimal görünüyor. dışarıdan sayı üretecek opsiyonları da bulmamız lazım. albamız çok önemli bu konuda. eksiklerin takıma montajıyla, ustamız da iyi evvelallah, bu sene basketbolda çifte şampiyonluğu kutlarız inşallah.
  • 417
    "muzafferiyetleri kazandıran ne ordunun kuvvet ye heybeti, ne de silâhların intizam ve mükemmeliyetidir. muzafferiyetleri sağlayan, kalp ve ruhun kuvvetidir."
    böyle der johann fitche, yazıtlarıyla alman idealizmine yol gösterdiği dönemde.

    iştirakçilerin ise gönülden bağlanmak için tek koşutudur, o kalp ve ruh kuvvetinin ortaya konduğunu görmek, güzel bir ideal uğruna, kaybetmeyi çoktan göze almış bir şekilde, ve fakat son ana kadar umudunu kaybettirmeden her bir ferdinin.

    vickie, petra, sophie ve en tabii işıl alben ile, her türlü asimetrik savaşın döndüğü caferağa coğrafyasında, muazzam bir karakter koyan galatasaray kadın basketbol takımını, dün itibariyle tekrardan gördü sanki bu gözler, artık kırmızıya dair evimiz olan abdi ipekçi’de.

    aradan geçen bir hayli uzun kabul edilebilecek zaman dilimi içerisinde farklı tecrübeler edindik her birimiz. ankara’ya giden de oldu, cumbaba niyetiyle, devlet demiryollarının güvenilmez trenleriyle, biber gazıyla hayat da ilk defa tanışanlar da, eurolig’in evimizde düzenlenen son sekizinde.

    dönenler oldu elbet, gayet kabul edilebilir sebeplerle. karanlık yollardan geçtik çünkü şairin dediği gibi, zehir gibi sulardan içtik karşı yakada, kaç defa boynu bükük döndük, avrupa kıtasının başladığı coğrafyaya, elbette dönenler olacaktı, zor senelerdi.

    yıllardır soruyorduk neden diye, neden göğsümüzü yırtacak noktaya getirmiyorsunuz bizi, peşinizden sessizce yürümek yerine, inatla ve ama gururla, hadi başkaldırın artık desturuyla,
    dün bu takım cevap verdi bize, mağrur..

    bundan sonra geri adım atmak yok, topyekün savaşa hazır olduğumuzu sezonlar evvel söylemiştik. galatasaray’ın türkiye’de bir marka haline getirdiği kadın basketbol ligini tekrar domine etmeye başlaması için, dünyanın en güzel tekelini tekrardan hissettirmesi için artık tüm şartlar hazır.

    bizler sizi yakın tarihle yargılamayacağız asla, yeni bir beyaz sayfa zamanı, kalemi kağıdı veriyoruz eline, yeter ki bir mücadele çizin bize, çizin ki inatla, hırsla, yeri geldiğinde kendinizle kavga ederek, ısırarak dudaklarınızı, sadece “peşinizdeyiz” diyelim biz de, vakur bir şekilde, taa şampiyonluğa..

    haydi işıl kaptan, artık yelkenler fora,
    yeni öykülere, yeni umutlara,

    bir çift söz de koça, sayın memnun'a
    "çabalara değecek bir bağlılık, o komutanı mükemmel kılar"

    çabamızın adı galatasaray,
    galatasaray ulan !
  • 418
    sadece turgay demirel'in fenerbahçe'yı koruyan ve kollayan hakemleri, 2012-2013 sezonunda alba torrens, sylvia fowles, nevriye yılmaz ve lindsay whalen isimleri sakatlıklardan ötürü kullanamamakta ve https://twitter.com/...s/265059670086017025 böyle bir yönetici tarafından yönetilmektedir. ve bu 3 faktör ile boğuşmaktadır. yazık değil mi ekrem mennun başta olmak üzere yapılan mücadeleye. ondan sonra maça seyirci gelmiyor. 31 ekim 2012 çarşamba günü usk prag ile oynuyoruz. maç 18,00'de kim yetişecek o maça, peki aynı gün fenerbahçe kadın basketbol takımının maçı ise saat 20.00'de ondan sonra seyirci gelmiyor. hafta sonu ise 4 kasım 2012 galatasaray eczacıbaşı kadın voleybol maçı ile 4 kasım 2012 galatasaray kayseri kaski kadın basketbol maçı çakışıyor. saat değişmiyor. bu kadar mı yok koskoca galatasaray'ın lobisi. yazık ...
  • 420
    tkbl 2012 - 2013 sezonunun en büyük şampiyonluk adayıdır. sakatlar iyileşene kadar ki geçiş sürecini mevcut kadronun atlatacağı kanaatindeyim. avrupa'da ilerleyen turlarda sakatlar teker teker gelecektir. kayıplar oluyor, olacaktır da. enseyi karartmayalım. hem basketbolda hem voleybolda kızların başarılı olmasını çok önemsiyorum, canı gönülden arzuluyorum. voleybolda başarılı olacağımızı düşünüyorum ama; kanımca başarı bu sezon şampiyonluk değil; ilk üçü kovalayalım; kora kor mücadeleyi görelim yeter.

    şunu canı gönülden söylüyorum: bu sezon basketbolda ligde çifte şampiyonluk gelecek. "çift çifte şampiyonluk" da gelebilir. açalım: erkek ve kadın basketbol takımlarımızın hem avrupa kupalarını hem ligi gögüslemeleri ihtimali. dörtte üç olması büyük ihtimal. dörtte dört kaymaklı ekmek kadayıfı olur. güvenelim, destekleyelim, yalnız bırakmayalım ki şampiyonlukları emek vermenin de gururuyla kutlama şerefine erişelim.
  • 422
    ceyhun yıldızoğlu denen fenerbahçe ajanı, yetersiz kurbanlık koçtan kurtulduktan sonra, ekrem memnun yönetiminde özellikle önceki yıllara göre zayıf karnımız olan 4-1 pozisyonlarında ve yerli katkısı konusunda ciddi aşamalar sağlandı fakat bu sefer başka bir yerden açık verildi. kaliteli yüzdeyle oynayan bir dış skorerimiz yok. seimone augustus, katie douglas, diana taurasi gibi isimlerle bu açığımızı kapatıyorduk. ama 2012-2013 sezonunda böyle kısamız yok. ışıl alben bu yıl daha çok whalen geldikten sonra daha çok 2 numara gibi oynasa da işler sıkıştığı anda topu alıp bire bir oynayamaz, şebnem ve şaziye daha çok pozisyon şütorleri olrak kadroda yer alıyorlar. bu işte sanırsam lindsay whalen ve alba torrens paylaşarak sorumluluk alacak gibi. whalen şu ana dek kritik anlarda şut olarak olmasa da ikili oyunlar ve potaya giderek 7 maçta skorer olarak sorumluluk alacağını gösterdi ama alba torrens konusunda ise o kadar emin olamıyorum hem gördüğüm en iğrenç sakatlığı yaşaması, hem de net bir skorerden öte istatistik kağıdının her yerine katkı yapması konusunda. birde alba'nın uzun kolları nedeniyle savunmaya katacakları çok önemli. skorerimiz olmadığı için savunmayı çok üst düzey yapıyoruz veya çalışıyoruz, birde oyundaki bire birleri uzunlar üzerinden dönecek gibi duruyor. uzunlarımız fowles, sancho, bahar, nevriye, wauters, gerçekten önemli isimler. ama bunlara yapılacak kısa yardımları sonucunda gelecek dış şut katkısı önemli olacak. umarım sezon boyunca planlarımız tutar.
  • 423
    bir tane dış şutörü olmayan takım. böyle harika bir guardın var, böyle harika uzun rotasyonun var ama bir albadır tutturmuşsun gidiyor. fener angel ve cappie gibi iki tane gerekli yerlerde el üzerinden sokabilecek iki oyuncuya sahip ama biz 2 senedir alba torrens'in iyileşmesini bekliyoruz. bu kadar mı zor bir oyuncu getirip, alba'nın sözleşmesini feshetmek?!
  • 425
    yaşama sevincime göz dikmiş takımdır. üzerlerinde taşıdıkları arma dışında her şeylerinden nefret ediyorum. kalbim sıkışıyor. sinir krizleri geçiriyorum. bu kadar olmaz. lanet olsun.

    artık sözün bittiği yerdeyiz. teknik analizmiş, o olsaymış bu olsaymışı yok bu işin. lanet olsun.

    edit: suyun karşı tarafında * ne zaman işler kötüye gitse hemen yetişip oynadıkları rezil basketbol ve aldıkları rezil rüsva sonuçlarla bir nefes alma fırsatı verirler. şirin kızlarım benim. aferin sizlere. hepinizin basketbol oynama yeteneğiyle gurur duyuyorum. gözlerimin pasını siliyorsunuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın