• 476
    https://mobile.twitter.com/.../1081601858253344768

    ama yerim ki ben bunları*. çocuklar ne kadar güzeller, ne kadar masumlar. kirlenmemişler, düşünceleri tertemiz. bunu izleyince bile insan, keşke herkes çocuk olsa demeden edemiyor. çocuk olsak, gülsek, eğlensek, koşsak, oynasak... hani bir şarkı sözü var ya biz büyüdük ve kirlendi dünya diye, sanırım onu iyice hissettim ya da yaşlandım, bilemiyorum.*
  • 477
    bazen hareketli, bazen durağan, bazende tamamen gereksiz bir yer olmuştur.

    içlerinden çıkıp da avrupa'ya gitmiş veya takımda uzun süre kalabilmiş birçok futbolcu vardır. tam tersine, altyapıdan yetişmiş ama gün geçtikçe kendini kaybetmiş ve amatör liglerden çıkamamış oyuncularda vardır. aslında bu sadece bizde değil, herkeste geçerli bir durum. buradaki en önemli nokta istikrarlı olamamamızdan kaynaklanıyor. bir bakıyoruz 5-6 yıl boyunca altyapıdan bir oyuncu bile çıkmıyor. araya giren senelerde istisnai bir şekilde çıkan oyunculardan sonra tekrardan durağan şekline geçiyoruz. yani genel olarak futbolcu çıkmıyor diyebiliriz. peki neden böyle?

    bu sorunun cevabı bence gayet basit ama uygulamaya konulduğunda liyakat adlı kelime rafa kalkacağından kimse yanaşmıyor. söz gelimi, futbolcuların çocukları neden hep galatasaray altyapısında? galatasaray'da saltanat sistemimi var ki futbolcusunun oğlu da galatasaray altyapısında olacak? tamam başkalarına göre şanslı bir şekilde dünyaya gelip, babaları sayesinde bebek yaşta futbolla tanışıyorlar ama bu altyapıda olmalarına olanak sağlamaz ki. sadece futbolcularında değil; yöneticilerin, üyelerin, kısacası galatasaray'da görev yapmış herkesin çocuğu mutlaka galatasaray altyapısındadır. bu sözü kullandığım için bağışlayın beni ama tabir-i caizse hepsinin tuzları kuru. en tehlikelisi de budur ya, el bebek gül bebek şeklinde yetiştikleri için zora gelemiyorlar. zoru gördüklerinde de artık kim takar moduna geçiyorlar. e sonra tabi ki de iş işten geçiyor. ha ama arada mutlaka istisnalar vardır ama ne kadar fazla olabilir ki bu istisnalar?

    altyapıya gerçekten yetenekli oyuncuların alınması lazım. hırs, azim gibi kavramları erken yaşta öğrenen; kaybedecek bir şeyleri olan çocuklar lazım altyapılarımıza. o çocuk işte bu yöneticinin oğlu, bu çocuk benim oğlum, o çocuk vip koltuklarımızı sürekli alan iş adamının oğlu.... böyle değil. bu çocuk çok hırslı, bu çocuk çok hızlı, bu çocuk çok soğukkanlı, bu çocuk çok yetenekli... böyle olması lazım. ama maalesef böyle olmadığı içinde uzun süre beklemek zorunda kalıyoruz!

    tek konu bu da değil aslında. altyapı eğitimi de çok önemli. yetenekleri ve farklı farklı özellikleri sayesinde seçilmiş olan çocuklara başta dostluk, sonra da galatasaray sevgisi aşılanmalı. birlikten güç doğar, takım oyunu gibi sözleri zorla değil, güzelce aksettirmek gerekir. bunda altyapı koçlarının yanı sıra, yönetime de iş düşüyor. her gelen futbolcuya milyonlar verirsen, altyapı çocuklarının gözünü de para hırsı kapsar. bir süre sonra başarılı olmak için değil, para için oynarlar. başarıyla birlikte paranında geleceğini düşünmek yerine, sadece para da olmaları işlerine geleceği için birkaç seneyi daha çöpe atmak zorunda kalacağız.

    şimdi gelelim altyapı çalışmalarına...

    seçilen çocuklara bilmem kaç ay boyunca vurma stilleri öğretiliyor*. antrenman başında biraz koşturduktan sonra hemen başlıyorlar bilmem 1 saat şut, 1 saat şut stili... tamam bunları çalıştıracaksın ama aylarca bunu çalıştırmanın ne manası var? git yavaş yavaş a takıma verdiğin taktikleri onlara da öğret. küçük yaşta büyük şeyler öğretirsen, büyüdüklerinde çakılmazlar. bu sayede hem takım oyununu öğrenirler, hemde birbirlerini tanıdıklarından dolayı ne yapacaklarını çok iyi bilirler. bir dönemin barcelonası böyle böyle tüm kupalara ambargo koymadı mı? messi, puyol, xavi, iniesta, valdes, pique, busquets bunların hepsi altyapıdan gelme oyuncular. altyapı eğitiminden sonra birlikte oynama alışkanlığı ve istikrarda eklenince adamlar almadık kupa bırakmadı. rakipleri kimdi? ronaldolu, kakalı, di marialı, higuanli, benzemalı, marcelolu, ramoslu, pepeli.... real madriddi. demek ki neymiş, uyum, beraber oynama alışkanlığı ve birbirini tanıma gibi etmenler çok önemliymiş. öyle ki; aynı real madrid yine hemen hemen aynı kadroyla birkaç sene sonra aynı etmenleri bir araya getirerek alınmadık kupa bıraktı mı? bırakmadı...

    şimdi diyecekseniz ki, yukarıda anlattığının altyapıyla ne ilgisi var diye? şöyle açıklayayım; ülkemizde 22 kişilik bir kadroda genel olarak sadece 2 veya 3 altyapı oyuncusu bulunur. çoğu da zaten forma şansı bulmaz. geriye kalanların hepsi en fazla 2 yıl önce gelen adamlardan oluşur. çoğu futbolcu sözleşmesi bitmeden gidiyor veya yetersiz olduğundan gönderiliyor. sonra tekrar başka bir oyuncu geliyor ve adaptasyon, uyum gibi süreci en baştan yaşıyor. böyle böyle gidiyor ve sürekli "yeni takım" halini alıyoruz. bu bir türkiye gerçeği olduğu ve değiştiremeyeceğin için mecburen altyapıdaki istikrara yöneleceksin. altyapıdaki istikrara karşı gelecek bir futbol sever bile yoktur. ama yönetimlerin hepsi kısa sürede başarı yakalayıp uzun süre kulüpte başkan kalmak için tonla paralar döküp futbolcu transfer ederek istikrara her zaman karşı çıkarlar. halbuki karşı çıkmak yerine destekleselerdi, ne bir mali kriz olurdu, nede bir dert...

    ben böyle böyle anlattım ama eski tas eski hamam deyimi asla son bulmaz. geçmişte nasıl yol izlemişsek; şimdi ve gelecekte de aynı yolu izleyerek 10 yılda 1 anca futbolcu çıkaracağız. sonra yine meydanlara çıkıp ekonomik kriz, siyaset, diplomasi, hava yağmurlu gibi bahaneler üreteceğiz...
  • 478
    sanırsam bangır bangır gelen topçuları imal etmekle meşgul şu sıralar. ozan ve yunus dahil 5-6 tane farklı pozisyonlardan altyapı çıkışlı oyuncumuz olursa 2019 yazına girerken 2020 mayısında en efsanevi şampiyonluklardan birini yaşayabiliriz. celil ve ismail'in ne yapacakları şu sıralar meçhul, mustafa'yı da pek izleyemedik ama ; yaz kamplarında kadroya girebilirlerse fatih hoca ile nos takılmış arabalara dönerler bence özellikle celil'den box-to-box yaratmayı deneyebilir.
  • 479
    kulübün, trabzonspor'un yaptığı gibi bir yapı (1461 trabzon) organize edebilirse; yetenekli oyuncularını hem fizik olarak sertliğe hem de tecrübe olarak seyircili maçlara hazırlayabileceği rezerv.

    trabzonspor yetenek olarak daha aşağıda olan oyuncularını bile tempo ve fizik seviyeleri hemen hemen hazır olduğu için direk sahaya çıkarıp oynatabiliyor.
  • 484
    yıllar yılı gözardı edilen fakat fatih hocamızın gelişi ile tekrar önem verilen oyuncu yetiştirme yuvamız. arkadaşlar artık devir değişti, eskisi gibi parayı basıp oyuncu alınabilen dönemler mevcut döviz kurları ve futbol piyasasının geldiği nokta göz önünde bulundurulduğunda geride kaldı. yetiştirmeli ve yetiştirdiklerimizi ihraç edebilmeliyiz. tüm kulüplerin kurtuluşu buna bağlı, ve ne kadar erken yol alırsak o kadar geleceğe umutla bakarız. beklentimiz de desteğimiz de çok yüksek.
  • 485
    yetenekli ve potansiyelli olarak giren gençlerin, bir arpa boyu yol alamadan alt liglere doğru yolculuğunu başlatan altyapımız.

    yeni yeni kendini göstermeye başlayan genç futbolcular için en fazla yapılan yorum "vücudunu geliştirmeli..." oluyor. bunun istisnasız her çelimsiz gözüken futbolcuya söylenmesini doğru bulmamakla beraber, suçun %99 altyapı ile ilgilenen sorumlu kişilerde olduğunu düşünüyorum. sadece galatasaray altyapısı ile ilgili değil, türkiye'deki bütün altyapı sistemi ile ilgili büyük bir problem. altyapı antremanları kelimenin tam anlamıyla re-za-let geçiyor. her şey kafaya göre canım ülkemde, altyapı için mi programlar hazırlanacak, emekler sarf edilecek? geliyor 2-3 antrenör, çocuklar düz koşu yaparken çay-sigara yapıp laga luga, ondan sonra çift kale maç... sorsan "çocuğun olacağı varsa olur abi yaa.." galatasaray futbol "akademisi" diyince farklı bir şey olmuyor. "akademi" kelimesi ne kadar havalı değil mi ? çocuk altyapıya girdiğinden beri biraz ısınıp çift kale maç yapıyor, profesyonel hiçbir yönlendirme yok, hiçbir eğitim yok. anca "çık oyna."

    20 senede kaç futbolcu çıkarmış bu altyapı? arda turan, çok az semih kaya, çok az aydın yılmaz, iyi-kötü yıllarca katkı yapmış sabri sarıoğlu, şimdi de ozan kabak... bitti. arda turan'ın çıktığı jenerasyon ile ilgili nasıl hayaller vardı, gelinen noktayı görüyoruz.
  • 486
    ozan kabak'ın gitmesinin ardından avrupa kulüplerinin dikkatini çekmesi muhtemel olan takımımız.

    mesele ozan kabak'ın gitmesi değil bu yetiştirip satma politikasının sürdürülebilir olmasıdır. bunun kulüp politikası olması gerekiyor. ozan 6 ay oynadı ve iyi bir bonservise gitti. birkaç sene kalsa daha fazla bonservise gidebilirdi belki ama garantisi de yok. ozanın potansiyeli her ne kadar daha fazla olsa da semih kaya'nın ilk cıktığı zamanlara gidersek demek istediğim daha net anlaşılır. o zamanlar semih bizim gözümüde 25 milyon euroydu manchester united'a yakışırdı.

    o nedenle altyapıdan her çıkan futbolcuya 20-30 milyon euroluk muamelesi yapmaktan vazgeçmeliyiz. ve bu altyapı işini sürdürülebilir gelir haline getirmeliyiz. ozan kabak'ın yerine yeni ozan kabaklar koyabildiğimiz sürece aydınlık günler bizi bekler.
  • 487
    böyle günlerde, genç oyuncuların yükselişlerine şahit olduğumuzda bizleri mutlu eden birimimiz. ülke futbolunda bu sene totoların da sıkılması zorlamasıyla altyapı en çok kullanılan kelime oldu. eğrisi doğrusuna geldi ve özellikle büyük kulüpler biraz daha buralara bakar oldu. ozan kabak'ın sadece birkaç ayda şampiyonlar ligi seviyesinde sırıtmayan bir performans göstermesi ve bununla bile anında 12 milyon euroluk satış yapabilmesi çok güzel bir ders. umarım kulübümüz, taraftarıyla beraber bunu iyi özümser.

    galatasaray olarak biz diğer rakiplerimize oranla çok daha fazla altyapı oyuncusu kullanıyoruz, geliştiriyoruz. taraftarımızın takıntısı da daha fazla. hatta zaman zaman ters tepiyor, gereğinden fazla beklentiye girip zarar da veriyoruz. çoğunlukla ptt1.lig'e oyuncu servis eder bir hale bürünmüştük maalesef, ozan ile beraber bu algı kırılacak inşallah. şöyle 3-4 oyuncu daha çıkarsak kullansak veya satsak, bünyemize tamamen işleyecektir. nasıl davranmamız gerektiğini, nasıl sabretmemiz gerektiğini (hem saha içi hem saha dışı) öğreneceğiz. umarım teknik adam ve yöneticilerimiz de öğrenir, hem adamları yem ettirmez, hem de güvenirler. fatih hoca'nın şu dönemde hocamız olması bu bakımdan büyük lütuf.

    yıllardır porto olalım, ajax olalım, shaktar olalım geyiği dolanır büyük takım taraftarlarında. icraate gelince kimse beceremedi, hem oyuncu bulmayı, hem de bulduğunda düzgünce sabretmeyi. o yüzden önce ne istediğini bilmesi gerekiyor kulüplerin. 20-25 yaş aralığında oyuncu bulup parlatıp satmak herkesin dilinde, veya altyapıdan çıkarıp parlatıp satmak. lakin iş sabretme evresine gelince, veya satma evresine gelince oyuncuyu gömmeler, hain ilan etmeler, paragöz ilan etmeler başlıyor. o zaman 33 yaşında eski yıldız alıp günü kurtaracak kulübün, onu da sevmiyorsun. hoş, artık onu yapacak maddi güç de kalmadı kimsede. o yüzden yol haritası belli, buna göre hepimiz hem yetiştirici hem de yarışmacı olmaya hazırlayacağız kendimizi, hazırlamak zorundayız.
  • 491
    bünyesinde yetişen, heyecanla yolunu gözlediğimiz genç aslanlarımızın ligin ikinci yarısında fazlaca forma şansı bulmasını ne yazık ki pek olası görmediğim güzide kurumumuz.

    görünen o ki (yani kandırılmıyorsak tabii ki) transfer sezonu 14 yabancı ile tamamlanacak. bu 14 yabancının 11'i sahada, 1'i yedekte, 2'si tribünde olacak. bu durumda yedek kulübesi adaylarına göz atınca, şu arkadaşların yeri garanti diyebiliriz:

    1. ismail çipe
    2. linnes / donk / 3. yabancı 'dan biri (diğer ikisi tribüne)
    3. selçuk inan
    4. emre akbaba
    5. semih kaya
    6. sinan gümüş

    kalan 4 koltuk için toplam 8 aday var:

    - emre taşdemir / ömer bayram (bek)
    - ahmet çalık / gökay güney (stoper)
    - yunus akgün / atalay babacan / muğdat çelik /celil yüksel (ortasaha ve hücum)

    bu arkadaşlardan muğdat'ın bundan sonra kolay kolay kadroya girebileceğini zannetmiyorum (acaba?). genç oyuncularımızın genelde 1 ya da 2'si, belki seyrek olarak 3'ü bu koltuklara oturabilir, fakat yedeklerde emre akbaba ve sinan gümüş hatta belki onyekuru otururken hücum opsiyonu olarak yunus ve atalay'ın süre alması çok zor. stoper değişikliği yapılacak olsa gökay'a sıra gelmesi maalesef pek mümkün değil. keza donk/selçuk otururken celil'in orta saha olarak yedekten girmesi de maalesef zor. gördüğüm kadarı ile gökay güney şu haliyle en az ahmet çalık kadar futbolcu olsa da, selçuk inan'ın yedekten girmesi ile girmemesi arasında bir fark olmasa da, gerçek ne yazık ki değişmiyor.

    genç oyuncularımızın süper ligde süre almasını çok ama çok istiyorum, fakat şu resimde bu sezon için (allah korusun ciddi sakatlık / ceza sıkıntısı olmadığı sürece) pek olası görünmüyor. burada doğru olan, bu arkadaşların kiraya gönderilmesi midir acaba, bilemiyorum. artık yaşları çok küçük değil, daha çok oynamaları gerekir gibi geliyor bana. gerçi öyle yapsak bu sefer de takımın yarısı sakatlanır, pişman oluruz, pek kısmetli değiliz bu konularda.
  • 494
    öncümüz, işaret fişeğimiz ozan kabak'ın, bundesliga'da fark yaratması halinde, tüm önemli scoutların dikkatlerini üzerine toplaması muhtemel özkaynak.

    yunus akgün'e gelen teklifler tesadüf değil. bağıra bağıra geliyordu; mustafa kapı, atalay babacan gibi. ali yavuz kol var, topa hakimiyetini çok beğeniyorum. mutlu aksu doğan'ın inanılmaz bir şut kalitesi var, sol ayaklı. mirza cihan dar alandan çok hızlı çıkabiliyor. gökay güney'in isabetli uzun ve diagonal pasları şahane. ismail çipe'yi çok önemsiyorum bizi yedek kaleci maaşından kurtardı, kuvvetle muhtemel gelecekte kaleye geçecek. çekdar, sefa, emirhan, abdüssamed, celil, metehan, recep, ahmet sivri, ogün, ışık, süleyman, fırat, mustafa fettahoğlu, bartuğ elmaz vs...

    yetenek fışkırıyor, umalım ki hepsi yeterli süreleri, şansları bulabilsinler takımımızda. hep destek tam destek.

    edit: keşke ekonomik krizde olmasak da çocukları hiç olmazsa bir beş sene tepe tepe kullanıp, öyle elden çıkarabilsek. sonuçta bunlar yıllardır beraber oynamayı, birbirlerine uyumu öğrenmiş komple bir takım aslında.
  • 497
    devre arası transfer sezonunun bitimiyle tüm sözleşmelerin gözden geçirilip kulübün menfaatine göre düzenlenmesi gereken altyapımız. henüz yunus harici a takımda düzenli süre alan veya ciddi talibi olan oyuncu yok. bu anlamda menajerlerin ve oyuncuların eli güçlü değil. bu fırsatı değerlendirip önümüzdeki 3 seneyi garantiye almalıyız. ozan stuttgart'ta iyi performans gösterse, yazın yunus yurtdışına transfer olsa, kulüplerin dikkati buraya yönelecek. biz de sonra üzülmemek adına bu duruma hazır olmalıyız.

    menajer konusunda ise olanların farkındayız ama elimiz kolumuz bağlı gibi hissediyorum. semih ve ozan'ın menajeri aynı zamanda birkaç genç oyuncumuzun daha menajeri ve oyuncuların sözleşmelerinin düzenlenmesi konusunda mutlaka pürüz çıkaracaktır. yine de dediğim gibi henüz hiçbir oyuncu düzenli a takım şansı bulamadığından ozan'da olduğu gibi at koşturamayacaktır hiçbir menajer. yeter ki aksiyon alalım.
  • 499
    galatasaray futbol takımının kurtuluş reçetesidir.

    bu takım sadece transfer ile geleceğini planlayamaz mutlaka altyapıya da ekstra harcama yapılmalı.

    siz manchester city gibi bir takımdan fernando gibi bir adamı bile alsanız 1 sene sonra bu hale gelebiliyorsa, artık transfer sevdasından vazgeçmek gerek.

    alt yapıdaki tüm antrenör, eğitmen varsa psikologlar modern futbolun gereklilikleri neyse buna uygun oyuncu yetiştirmeli ve sürekli kendisini yenilemeli.

    gerekirse yurt dışında maç-antreman izlemeye gönderilmeli, seminerlere katılmalı ve buradaki bilgi birikimlerini alt yapıdaki gençlere aşılamalıdır.

    3-5 sene önce tiki taka gündemdeyken şimdi gegenpressing , alan paylaşımı gibi konular konuşuluyorsa biz alt yapıda hala tiki taka anlatmıyor olmalıyız.

    gerçekten felsefe olarak bu çocuklara ne öğretiliyor merak ediyorum, dünya futbolu seyrediyor, yeni trendler , bu trendlere üretilen antitezler ne anlatılıyor mu? varsa yoksa pas, şut ,koşu mesafesi.

    sonra futbolda 3. dünya ülkesiyiz diye ağlıyoruz.
  • 500
    --- alıntı ---

    atletico madrid gözlemcileri florya'ya geldi.

    galatasaray u21 - trabzonspor u21 maçını izlemeye gelen atletico madrid gözlemcileri beş futbolcuyu beğendi.
    hafta sonu florya metin oktay tesisleri'nde oynanan galatasaray u21 - trabzonspor u21 derbisini izlemeye ispanya'dan gözlemciler geldi.

    sabah'ta yer alan habere göre, türk telekom stadyumu'nda oynanan galatasaray - trabzonspor derbisinde, abdülkadir ömür'ü izlemek için istanbul'a gelen atletico madrid oyuncu gözlemcileri, öncesinde de florya'daki gençlerin derbisine uğradı.

    galatasaray'ın 2-1 kazandığı karşılaşmayı izleyen atletico madrid gözlemcileri 3'ü galatasaray'dan, 2'si trabzonspor'dan olmak üzere 5 futbolcu için rapor hazırladılar.

    galatasaray'dan sol kanat metehan mertöz, sol bek furkan korkut ve merkez orta saha çekdar orhan'ı beğenen gözlemciler, trabzonspor'dan da oyun kurucu kerem baykuş ile forvet talha reşat bulut'u listelerine aldılar. (goal türkiye)

    https://twitter.com/.../1096022585559650304

    https://www.goal.com/...9hsqo5t1tsh72ql9mu38

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın