• 24928
    25 ağustos 2020 paok beşiktaş maçı'nı takip ederken aklıma düşen takımımız. nedeni de genel anlamda sahada topa sahip olmaya çalışan, savunmada savruk, hücumda da topla ne yapacağı konusunda fikri olmayan bir takım izlememdi. maalesef tüm bunlar bizim takımın da artık kronikleşmiş ama nedense bir türlü çözülmeyen sorunlarıydı. bir an şu an paok karşısında biz olsak acaba ne fark ederdi diye geçirdim içimden. aynı ekranda sahada başı önde gezen marcao'yu, form tutmadığı belli feghouli'yi, takıma yeni geldiği için henüz adapte olamamış emre kılınç'i hayal ettim bir an. içim sıkıldı.

    bizde tablo böyleyken, paok gibi kızıyıldız gibi ya da dinamo brest gibi takımlar hazırken, neden biz böyleyiz? gündeme bakıyoruz transfere bel bağlanmış bir futbol trendidir gidiyor. biz kim gelecek-gidecek derken karşılaşmalarda silinen bizim takımlarımız oluyor. bahsettiğim takımların sorunları hiç mi yok? yönetimsel sorunları yok mu? ekonomik anlamda benzer şeyler yaşamıyorlar mı? daha geçen hafta paok miroslav stoch gibi bir oyuncusuyla yollarını ayırmadı mı, sağ bekleri sakatlanmadı mı? ama gel gör ki belki de çok daha farklı mağlup edeceklerdi beşiktaş'ı. ya da mağlup olsalar da acaba çıkıp miroslav stoch gitti, sağ bekimiz yoktu, yeni transferler zaten hazır değil, paok'ta transfer bitmaz, taraftarımız sabırlı olsun diye demeç verecekler miydi?

    demem o ki biz ne zaman gerçekten futbolumuzu geliştirmeye odaklanacağız? ne zaman transferi, kavgayı, hakemleri, bahaneleri bırakıp oyunda felsefeyi, buna bağlı çalışmayı, disiplini, anlayışı geliştireceğiz. ne zaman bahaneleri futbolun önüne koymaktan vazgeçeceğiz. duymuş olanlar bilecektir: başarısızlıkta nedeni önce kendi yerine dış etkenlerde arayanlar gelişim ve öğrenme açısından daima yerinde sayarlar. biz ne zaman bırakacağız bunları? şahsen ben yıllardır bunları görmekten çok sıkıldım. çok daha uzun yıllarını futbola vermiş futbolun başındakiler nasıl sıkılmadılar onu da anlamıyorum.

    ben yeni sezonda hala hazır olmayan, ne oynadığını bilmeyen, geçen sezondan hiçbir ders almamış, sahada karbon kağıdı gibi maçlar oynayan bir takım izlemek istemiyorum. tadsız tutsuz maçlar, bahaneyle süslenmiş açıklamalar da. yeni sezonda takımımdan keyif veren bir futbol istiyorum. bu takım duran toptan gol yemez diyebildiğim, kanattta 2'li 3'lü duvar pasları ve küçük oyunlar gördüğüm, ne yaptığını bilen keyif veren, üzerine koymuş bir takım istiyorum. sahada izlerken keyif aldığım bir futbol oyunu görmek istiyorum. futbolun amacının da topu gevelemek, sahada bilinçsizce dolanmak yerine bu olduğu düşünülünce, çok şey istemiyorum sanırım.
  • 24929
    mevcut kadrosundaki eksikler bence net. yedek stoper, ahmet çalık çok kötü bir stoper emin ise henüz çok genç. bence bir tane yedek stoper lazım takıma. net olarak bir sol bek yedeği gerek. linnes orayı yedekliyor gibi görünse de sol ayaklı değil. sadece saracchi ile sezon geçmez. hasan ali kaldırım bence mutlaka alınmalı idi. 8 ve 6 numara şart, bunlar olmadan sezona başlamak intihar olur. bir de kanat oyuncusu gerek, takımda kanat oyuncusuna benzeyen tek isim emre kılınç çünkü.

    yönetim muhtemelen 2 orta saha alıp transferi kapatacak gibi gerçi, umarım onları da alabilirler.
  • 24936
    2020/2021 süper lig sezonunun ilk beş haftası istanbul' dan çıkmayacak takım. bu dönem uefa avrupa ligi ön eleme maçları da oynanacağı için bizim için bir avantaj olacak.

    sırasıyla;

    gaziantep
    m. başakşehir d
    fenerbahçe
    kasımpaşa d
    alanya

    ligin sert ekipleri ile baştan oynamak bir nebze iyi de olabilir ya da hazır olmayan takımımız için oldukça kötü bir başlangıç da olabilir. orta saha transferi bir an önce çözülmezse ne yazık ki kötü olma ihtimali artıyor :(
  • 24937
    2 orta sahayla aslında hazır olabilecek takımdır. son günlerde de 1 tane süratli kanat sıkıştırsak tamam. yalnız bu 2 orta sahanın sorgulanmayacak orta sahalar olması lazım. genç olabilir. bilinmiyor olabilir. ama sahaya çıktığında "tamam ya bu adamdan olur" denmeli. çünkü bu taraftarın genç oyuncuya filan sabrı yok. bakmayın siz "genç oyuncu alın" diyenlere. bunu diyenlerin %90'ı 3-4 maç kötü gitsin ilk o genç oyuncuları ıslıklar. defalarca yaşadık bunun örneğini. bu nedenle alınacak adamlar ya ismiyle ya da sahada cismiyle tartışılmamalı. yoksa işimiz iş.

    yalnız görünen o ki hocanın kafasında yine mıy mıy futbol var. lemina eğer fulham'a giderse seri de bize kiralık gelecektir. şu orta sahayı bir hayal eder misiniz lütfen?

    ---feghouli------belhanda-----seri-----arda-----emre kılınç---

    herhalde mehteran marşıyla bile daha hızlı hücuma çıkarız. forvette de falcao. allah allah. yine bizi "topu çevir çevir, top kaptır gol ye" futbolu bekliyor gibi.
  • 24938
    kadro mühendisliği gün geçtikçe saçmalığa dönüşen takım. defans hariç hiç bir bölgede vasat bile olsa mevkiinin oyuncusu bulunmuyor.

    kalede musleranın yokluğu büyük kaos doğuracak, yedek isimlerin hiçbiri birbirinin bir adım ötesinde değil. dolayısıyla ilk kötü performansta kalede kimin olacağı muamma olacak. yıllardır sırtını musleraya dayamış olan taraftar hiç alışık değil bu tarz bir senaryoya tribünler ekstra baskı oluşturacak.

    defans en problemsiz gözüken bölge, yeni bek omarın performansı belirleyici olacak. sadece defansif olarak bile önündeki futbol katilinin eksilerini nötralize etse yeterli, saracchi hucüm açısından gerekli enerjiyi yaratacaktır. yedek konusunda alternatifsizlik olması yine olası sakatlıkları büyük eksi olarak hanemize yazacak.

    orta sahamız yok, alınacağını hiç sanmıyorum ama yeni gelecek oyuncular kamp görmeden oryantasyon yaşamadan performans göstermeye çalışacaklar. zaten sistem sıkıntısı çekiyoruz 3 senedir, bu yine toparlanmayı geciktirecek. ömer'le donk'la akbaba'yla ve taylan ile nereye kadar gidebilir bu takım? as oyuncu olmadan rotasyon oyuncularıyla bu sene ki uzun maraton kabusa dönüşür. belhanda saatli bombasını saymıyorum bile.

    forvet hattı tam bir sirk. her çeşit var bir tek futbolcu yok; emekli dünya yıldızı(34), hastane basan maganda(33), şampiyonluk kutlamalarını eken gol kralı(28), pembe kafalı(33)*, casper(30)*, emre kılınç(26) ve bir yaş daha yaşlanan adem(32).emre hariç, alayını birbirine bantlasak bir tane kanat-forvet etmiyorlar. yeni bir yapılanma için hiçbirini elimizden çıkaramadığımız gibi kol gibi kontratlarını da euro 9'a dayanmış şekilde ödüyoruz.

    kulübe için süpriz bir gelişme yaşandı ve riera yardımcı antrenör olarak benche katıldı. baş sallamak için mi geldi yoksa pozitif katkıda bulanabilecek mi zamanla göreceğiz ama çok seslilik olması açısından mutlu eden bir gelişme. terim ise 3 senedir sistem oturtamamaktan ve kafasındaki sisteme uygun futbolcu bulamamaktan usanmıştır artık. bu sene futbolcusuz takım oynatmaya uğraşacak gerçekten büyük "challange". üstelik geçen sezon ki inatlarına ve hatalarına devam edecek bir görüntü çiziyor, arda transferi, transferin gerçekleşme süreci, ardaya verilen maaş göz önüne alındığında geçen sezonun ilk yarısındaki mentalitede ilerleyeceğini öngörebiliriz. üstelik bu sene yönetim de eline bütün kozları verdi arda'yı kadronun bir yerine sıkıştırabilmesi ve istediği herşeyi yapabilmesi için.

    yönetim ise gerçekten patatese bağladı. ekonomik olarak menajer kucağına oturmama kararları çok doğruydu, ekonomik olarak belirli olaylarda aşama kaydettiler ama terimi çalışmaya motive edemediler. terim ritmini oturttuğunda çoktan ilk yarıda şımarıkça puanları dağıtmıştı ve pandemi tokadıyla 6. bitirdik. sonuç olarak şampiyonlar ligi gelirlerinden olduk, bunda yönetiminde payı büyük. hoş bu sezon cl biletimiz olsa bile bu saçma sapan kadro planlaması ve transfersizlikle beşiktaştan farklı bir çizgide olmazdık. geldikleri ilk sezondan beri belliydi transferdeki kabızlık, geçen sezon şanslarına çok iyi kiralık oyuncular yakaladılar buda zaten transfer konusundaki beceriksizliklerini hasır altı etti maalesef. bu yüzden de profesyonel bir transfer komitesi oluşturmak yerine yine kendi bildikleri şekilde devam etme kararı aldılar ki bu çok büyük bir eksi yazar yönetime. ffpnin 0 zarar döneminde ellerinde 0 para ile oyuncu dilenir hale geldiler. bir diğer büyük eksi sezon bitmeden transfer planlamasını hatta transferleri bitirmemeleri, yeterli lobiye çevreye yetiye sahip olmadıkları için bitirememeleri. 2 sezonda yaşanan bütün skandallar ve "fail"lerin hiç biri kulaklarına küpe olmamış ki bu sezonda aynı şekilde kampa hiç oyuncu yetiştiremedik, aynı tas aynı hamam.

    yaşlı statik oyunculardan vazgeçin dedik, şampiyonlar ligi gelirlerine güvenmeyin sonumuz beşiktaş gibi olur dedik ama dinletemedik. para yok, kadro bok, terim "mad", tff'nin kendisi şikenin peşinde, hedef kıyamet.
  • 24939
    benim hayalimde bu takim avrupa'da oynadığı maçlarda rakiplerine diş gecirebilen, bari en azından gol atabilen bir takım. kısacası underdog, "ooo kebap galatasaray geldi" denilip "ulan ne top oynadi galatasaray" denilen bir takım. bunun üstüne altyapıdan artik gençleri a takima sokan ve kadrosu gelecek vadeden futbolculardan kurulu.
    bu takım her sene şampiyon olmuyor ama her sene ilk 3-5 içinde, gençlerle savaşıyor ve bonservis geliri elde ediyor. yabancı takımlar "young talents from galatasaray" diye scoutlardan bilgi alıyor.
    bu takım onun arkadaşı, bunun amcası, bunun sıra arkadaş tarafından degil, profesyonel ve işi bu olan insanlar tarafından yönetiliyor (galiba en imkansızı bu).
    ve bu takim maaşları zamanında ödüyor. en istediğim şeylerden biri bu, şu hayatta maaşları 5-6 ay sonra vermek kadar yanlış bir şey yok ve bu oyuncuları size gelmesinde bile bir engel.
    bunlar hayal tabi, benim beklentilerim çok çok düşük artık(aslında sebebi takımdan çok ülke gidişatı).
  • 24940
    transferde beklentiyi sıfırda tutmak gerek. ama gelecek sezon için bir umudumuz var. şansımız tamamen falcao, arda, feghouli gibi adamların geçmişteki seviyelerine yaklaşmasına bağlı.karıyer olarak bakılınca en üst düzey oyunculardan kurulu hücum hala bizde. stoper tandemi en iyi takım acık ara biziz. kilit nokta serinin tekrar kiralanması. ve yanına becerebilirlerse eğer bir scout ortasaha transferi.
    nasıl ki sansasyonel transferler yaptığımız sezonlarda hüsran yaşıyorsak, zorluklarla başladığımız sezonlarda ipi göğüslediğimiz de vakidir.
  • 24941
    2020-21 sezonu fikstürü belli olmuş takımımız.

    https://galatasaray.blob.core.windows.net/...1-Fikstur-Mobile.jpg
    artılar;
    -ilk 5 hafta istanbul'dayız. avrupa ligi elemeleri düşünülünce olumlu. kurada da iç saha gelirse daha güzel olur.
    -ilk 10 haftada başakşehir, sivas, erzurum ve rize deplasmanları bitiyor.
    -ayrıca sinir bozucu, genelde takıldığımız deplasmanları ilk yarıda bitiriyoruz. yukarıdaki deplasmanların dışında trabzon, konya, bjk ve malatya deplasmanları da bitiyor.
    -2. yarı başakşehir, beşiktaş ve trabzon maçları bizim sahamızda.
    -kadıköy'e 2. yarı gidiyoruz. 2008-2019 arası 2. yarı kadıköy'e gittiğimiz sezonlarda şampiyonduk. bu seri 2019-20'de bozuldu ama virüs çıkmasa belki gene tutacaktı.
    -12. hafta, ligin tam ortalarında bay geçeceğiz, olumlu.

    eksileri;
    -zor görünen bir fikstür ile başlayacağız.
    -fb maçı seyircisiz. ama seyirci olsa bile yüzde 30 zaten. oynayıp kazanmak lazım, bahaneler uydurmamak lazım.

    orta saha şart. yoksa işimiz yaş.
    hayırlısı olsun.
  • 24946
    kalecisi fernando muslera gelesiye kadar oynaması muhtemel oyuncuları*** biraz sallantıda olabilir ama asla çok kötü denemez. muslera geldikten sonra ligin açık ara en iyi kalecisine sahip. savunması açık ara ligin en iyisi. hem oynayacak dörtlüsü**** şahane hem de rotasyonda ryan donk, martin linnes gibi görev adamları; emin bayram, süleyman luş gibi genç yetenekleri; hem de anadolu'da her takımda oynayabilecek 2, 3 tane daha oyuncusu*** var. kanat rotasyonu geniş gibi görünse de güven vermiyor olabilir. ancak form tutmaları halinde sofiane feghouli, emre kılınç, arda turan, ryan babel gibi isimlerin bulunduğu kanat rotasyonu kalitesi yerlerde olan türkiye ligi için gayet iyi ki daha jimmy durmaz, jesse sekidika, yunus akgün ve oğulcan çağlayan var. hatta emre akbaba ve ali yavuz kol gibi isimleri de burada değerlendirebilir. kısacası malzeme bol, bazılarının son kullanma tarihi yaklaşsa bile hala güzel bir yemek çıkabilir. burada iş aşçıda bitiyor. forvet hattı fiziken* ve ruhen* sağlıklı olduğunda alternatifleri ile birlikte*** ligin kat ve kat üstünde. orta sahası da bahsedildiği kadar kötü değil lig için. avrupa'da orta sahası yüzünden zor anlar yaşar ancak ligde bu orta saha da iş yapabilir. güldürmez ama süründürmez de. yani şampiyon yapmayabilir ama fenerbahçe'nin son yıllardaki durumuna da düşürmez. taylan antalyalı'nın özellikle 2019-20 sezonun son bölümünde oynarken kendi yarı sahasından dikine sert ve isabetli paslar ile takımı atağa çıkarması çok hoştu. ön libero pozisyonunda bu özelliği ve mücadeleci olması sebebi ile kullanılabilir. donk, abdussamed karnuçu veya bartuğ elmaz da yine burada kullanılabilir. younes belhanda, ömer bayram, atalay babacan, erkan süer ve akbabuş'dan da bir ikili sahaya çıktığında bir zahmet şu ligde ortalama bir performans versin. zaten gol yemezse ki çoğu maçta yemeyecektir, bir şekilde gol bulabilecek bir takıma sahip. kısacası iki transfer ile şampiyonluğun bir numaralı adayı olur. o transferler gerçekleşmezse de sürpriz şampiyonluk adayıdır ve teknik direktörü şapkadan tavşan çıkarması ile ünlüdür.
  • 24947
    https://twitter.com/.../1298944409795465216

    --- alıntı ---

    takımımızın süper lig’in birinci haftasında gaziantep fk ile karşılaşacak olmasından ötürü iki kulübün ortak kararı neticesinde gaziantep ekibi ile 3 eylül 2020 perşembe günü oynanması planlanan hazırlık maçı iptal edildi. takımımız aynı gün süper lig’in yeni ekiplerinden hatayspor ile karşılaşacak.

    --- alıntı ---
  • 24948
    --- alıntı ---

    ilk 11'in 9'u netleşti; beklerde elabdellaoui ve saracchi, marcao-luyindama stoper ikilisinin önünde donk, kanatlarda emre kılınç ve arda turan, en ileride falcao, arkasında feghouli

    (via @alinacikucuk)

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...231034299514880?s=19

    özetle ali naci küçük'e göre hocanın kafasında netleştirdiği ilk 11, kaleci ve merkez orta saha olmadan aşağıdaki şekildeymiş.

    omar--luyindama--marcao--saracchi
    ----------------donk-------------------
    ------------------?---------------------
    arda----------feghouli---------emre k.
    ----------------falcao------------------

    şakadır herhalde. maç başı ortalama 2 km koşan -o da keyfi olursa- bir feghouli'nin, 3 senedir doğru düzgün maça çıkmamış 33 yaşındaki arda turan'ın, 34 yaşındaki falcao'nun ve stoperlerin arasına gömülecek donk'un bıraktığı devasa orta alanı ancak kante, frenkie de jong, veratti falan kaldırır diye düşünüyorum. onlar da büyük ihtimalle maçın 60. dakikası gibi falan balıkesirspor'un hırvat kalecisi andrija vukovic gibi kameralara isyan edecektir.

    edit: vukovic'i soranlar için
    https://twitter.com/...511637125410820?s=19
  • 24950
    geçenlerde stephan hawking'in kara delikler ve bebek evrenler adlı eserini okuyordum. arada okurum ben. gerçekten! efendim, bildiğiniz üzere stephan hawking reis, kafayı kozmoloji ile bozmuş, kara delikler, bebek evrenler, m-kuramları, big bangler gibi afili konular hakkında kafa patlatan bir fizikçi ağabeyimiz. allah ondan razı olsun. yoksa nolan biraderler, interstellar'ı nasıl çekecekti?

    neyse. kara delikler hakkında ilk tanımlamayı da o yapmış zamanında. tabii o, albert einstein'in genel göreliliğine göre tanımlamış. o tanımlamayı boşverelim de en basit anlamda kara deliğin ne olduğuna bir bakalım:

    --- alıntı wikipedia türkçesi pek yeterli değildir ama idare ediverin ---

    "kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. kara deliklerin, "tekillik"leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları kabul edilir.

    --- alıntı ---

    şimdi ben bunu neden yazdım?

    tabii ki kitabı okurken aklıma galatasaray, özel anlamda galatasaray orta sahası geldi de ondan yazdım. bu konu beni o kadar çok düşündürüyordu ki belki de sırf bu yüzden kafam dağılsın diye stephan reis'e sarmıştım. çünkü bildiğiniz kafa yapıyor.

    galatasaray orta sahası potansiyel bir kara delik özelliği taşıyor. şu an için...

    daha sonra üzerine biraz kafa patlatınca aslında olumlu ve olumsuz benzetme üzerinden iki şekilde olabileceğini fark ettim.

    açıkçası benim futbol görüşüm, rıdvan dilmen ve muadillerinin "atanın ve tutanın iyi olacak" doktrinine nazaran daha orta saha odaklıdır. bana göre, orta sahalar şampiyonluklar, sezonlar, turnuvalar kazandırırken "atan ve tutan" yani kaleci ve santrfor görece daha maç odaklıdır. yani daha tamamlayıcı unsurlardır. önemsiz değil, hayli önemli. biliyoruz ki kalecisi veya santrforu nedeniyle çok şey kaybedebiliyorsunuz. ama orta sahanız olmadan, o kaybedeceğiniz şeyleri kaybetme ihtimaliniz bile olmuyor. iş, oraya gelmiyor çünkü.

    bunun birçok örneğini verebiliriz. 2000 galatasaray, 2002 türkiye, 2011, 2012 ve süregiden galatasaray. ki o süregiden galatasaray'ın bozulmasının da orta sahadan başladığını söylemek lazım. ya da şeye bakalım. arjantin'e... ulan adamlar en azından atan kısmında allah'ın lütfuyla lütuflanmış. say say bitmiyor ama o arka tarafı dolduramamaları onları birçok turnuvadan etmedi mi?

    ya da...

    benim bildiğim galatasaray 21. yy.da iki sezona çok dominant girdi. ilki frank rijkaard'n 09/10 sezonu, bir diğeri igor tudor'un 16/17'si. girişleri ile sonlanmaları sadece üstünkörü bile okursanız orta sahanın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.

    falan filan.

    bu bakımdan ben orta sahayı kara deliklere benzettim sanırım. bilinçsiz olarak ilgi kurdum belki de. olumlu olduğunda oyunu orta sahaya çekiyordu; olumsuz olduğunda her şeyi içine çekiyor ortada hiçbir şey bırakmıyordu.

    rijkaard döneminde orta sahanın her şeyi yutması gibi; tudor zamanında da o orta sahanın çekim merkezi olabildiğini görüyorduk. fatih terim sağ olsun.

    ve şu anda benim gördüğüm galatasaray orta sahası tam bir kara delik. boyutsuz ve sıfır hacimli bir kara delik. her şeyi yutmaya hazır ve nazır. bekliyor, bekliyor, evet, bekliyor.

    elbette, transfer sezonunun hâlâ devam ettiğinin ve mutlak buraya takviye yapılacağının farkındayım. ama benim endişem sezona güçsüz bir oyunla çıkmak bir yerde. benim görüşüm, 2019/20 sezonunu kaybetmişsek bunun nedeni o korkunç sezon başlangıcı ve ilk yarıdır. ve şunu da söylemem gerekir ki benim fatih terim nezdinde gördüğüm en büyük eksiklik görece güçsüz sezon başlangıçlarıdır. fatih terim takımları genel olarak sezona kuvvetli girmezler pek. bunun birçok nedeni olabilir.

    söz gelimi geçen sezonlarda sezona kötü girdiğimizde şöyle mazeretleri sık sık duymuş ve okumuşsunuzdur:
    "fatih terim takımı şampiyonlar ligi'ne göre hazırlıyor"dur. ya da sezon sonuna daha diri girmek için takımı sezon başlarında pek zorlamıyor, takıma çok da yükleme yapmıyordur. transferler geç yapılmıştır, takımın oyunu oturmamıştır. "bu haftalar telafisi olan haftalar"dır. falan filan.

    tabii ki sezonlar bir süreç idare etme işidir bir yerde ve bunu da allah için fatih terim o derin tecrübesiyle senden benden ve daha nicesinden çok daha iyi bilir. orada bir şüphe yok. ama 1. haftada oynanan maçlar ile ne bileyim 25. hafta oynanan maçların puansal değeri eşittir.

    ben yukarıda saydığım mazeretlerin - evet, bana göre mazerettir bunlar- çok geçerli olduğunu düşünmüyorum. misalen hadi biz transferleri geciktirdik ve takımımız tam oturmamış durumda oyun olarak. ilk haftalara böyle giriyoruz. diğer takımlar çok mu iyi yaptı bunları?

    hadi diyelim sezon başlangıçlarından çok sezon sonları daha önemli. futbolcuların mental ve fiziksel yorgunluk birikmeleri gittikçe üst üste biniyor ve durum hakikaten takımı olumsuz etkiliyor. bunun olumsuz örneğini birçok kez gördük, görmekteyiz. ama sen anadolu takımı değilsin ki... o geniş kadroları bu yüzden kurmuyor musun?

    takım kadrosunun sevk ve idaresinin sezona ve zamana yayılımasını ayarlamaktan geçmiyor mu bu durum? bu bakımdan "kazanan takım bozulmaz" raconu da anlamını yitiriyor benim gözümde. eğer bir futbolcunun varlığı veya yokluğu oyun kurgunuzu kökten değiştiriyor ve sistemi bozuyor veya yüceltiyorsa çok kritik bir yerde hata yapmışsınız demektir. kadro mühendisliği anlamında...

    bu çok nettir. sizin için kritik öneme sahip bir şeyi tek bırakamazsınız. varlığından büyük avantaj görüyor olabilirsiniz ama yokluğunda daha büyük sorunlar yaşama ihtimaliyle karşılaşırsınız. bu bakımdan olmaması, olmasından yeğdir. bu hayatın hemen her yerinde böyledir.

    mesela güncel bir konu olarak donanmaya bakalım. donanmada kural ve gelenek olarak hiçbir gemi tek bırakılmaz. ikizlenir. yani aynı gemiden, eğer kritik bir önemi varsa, iki tane olur. olması gerekir.

    çok acayip yerlere geldi konu yine. toparlayalım.

    aslında bu düşünceler, sözlükte sezonun ilk maçına çıkmaya hazırlandığımız söylenen kadroyla hortladı sanırım. dehşete düştüm. ezbere bildiğim hâlde galatasaray kadrosunun güncel hâlini bir de gözümle teyit etmek için açtım, geniş kadromuza dünya gözüyle tekrar baktım.

    gerçi galatasaray'ın nasıl bir orta saha ve oyun kurgusuyla sahaya çıkacağı üzerine spekülasyon yapmak da zevkli şey. insanın ufkunu açıyor, hayal gücünün sınırlarını zorlamasına vesile oluyor. bir kere hiçbir şeyden emin değilsiniz. sezonu bıraktığımız duruma baktığınızda, eklemeleri göz önüne aldığınızda ve elimizde takımın durumu hakkında hiçbir güncel veri olmadığı bilince daha bir karmaşık oluyor hâliyle. bu bakımdan "fatih terim bilir" zagonu hâyli doğru bir ifadeyle karşımıza çıkmış oluyor. bir bakıma... tabii ki fatih terim bizden iyi biliyor. aksi zaten mümkün değil. takımla ondan daha fazla vakit geçiren, ondan daha fazla takımın ve kadronun mevcut hâlinden haberdar olan varsa berigelsin. kırklara karışmıştır kendisi. bir iki okutup üfletelim. nefesi "guvvetli" bir tanıdık var, inkılap kanunu da az "halkçı" oluversin!

    neyse. biz spekülasyonumuza bakalım. hani şu ali naci küçük'ün verdiği kadro üzerinden olacak olan spekülasyonumuza. aha nah bundan bahsediyorum:

    --- alıntı @alinacikucuk aracılığıyla twitter/sportarena ---

    ilk 11'in 9'u netleşti; beklerde elabdellaoui ve saracchi, marcao-luyindama stoper ikilisinin önünde donk, kanatlarda emre kılınç ve arda turan, en ileride falcao, arkasında feghouli

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1299231034299514880

    ben buradan şunu okuyorum. marcao-luyindama-donk isimlerinin üçlü gibi durduğu bir kurgu üzerinde duruyor gibiyiz. yani geçen sezon bazen seri'ye bazen lemina'ya verdiğimiz görev donk'a düşecek. donk'un iki stoper arasına girip stoperleri kenarlara itmesiyle saracchi ve omar daha güvenle ileri çıkıp hücumda etki gösterecek. arda turan, geçen sezon soso ile deneyip verim aldığımız kanattan orta sahaya gelip oyun kurulumuna yardımcı olma rolünü üstlenecek. diğer yandan soso, orta sahadan ziyaden daha ileri yakın oynayacak. o asimetrik dağılışımızdaki asimetriyi sağlayan onye'nin rolü ise emre kılınç'a kalmış durumda.

    benim yazmış olduğum bu hayli hayali senaryoda aklıma takılan birkaç soru var:
    1. haliyle arda turan nasıl bir performans sergileyecek? aslında benim bayağı bir düşük olan beklentilerimden yüksek bir performans göstereceğini, en azından mücadele anlamında, sanıyorum. durum bu olsa bile orta sahamız hem soso'yu hem arda turan'ı nasıl ve ne kadar kaldırabilecek? üstelik bu iki oyuncunun saha içinde birbirinden rol çalma olasılıkları da çok yüksek. hem liderlik taslama anlamında hem hakikaten rol anlamında. soso ile arda turan, mevcut an itibariyle oyuncu özellikleri bakımında çakışıyorlar gibi.

    not: bu arada ben fatih terim'in arda turan özelinde, geçen sezon en iyi oynadığımız dönemdeki soso rolünü arda turan'a verecebileceğini transferin daha ilk günlerinden beri düüşünüyorum. bu sefer sol kanattan bir asimetri yaratmaktan bahsediyorum. soso iyi durumdayken sağ taraftan, arda turan iyi durumdayken (!) sol taraftan bir kurgu şekillendirebilirdik. hani yukarıda bahsetmiştim ya "ikizleşme" diye... ama ikisinin birden sahada olduğu bir durum çok uç gibi duruyor.

    2. orta sahadaki dinamizm eksikliğini nasıl gidereceğiz? sanırım ömer bayram oynayamayacak. ryan donk, bir lemina gibi çok yönlü bir oyuncu değilken dinamik bir oyuncu da sayılmaz. hatta hantal bile sayılabilir. soso ve arda zaten dinamik oyuncular değil. saracchi, omar ve emre'nin dinamizm eksikliğini kenardan gidermelerini beklemek ne kadar doğru ve bunu ne kadar başarabilirler, emin değilim. anlayacağınız, şu anki kadro bana aşırı şekilde bir mıymıntılık müjdeliyor!

    dediğim gibi mevcut durumda en ideal aday ömer bayram'dı aslında. onun yokluğunda en uygun aday ise sanırım taylan anlalyalı. zannetmiyorum ki arda turan ve soso'nun üstüne bir de belhanda'yı sahaya atalım. gerçi belhanda bu iki futbolcudan daha dinamik bir oyuncudur ama... işte aması var.

    ha mesela aklımıza atalay babacan oynamaz mı acaba diye bir soru gelebilir. oynasa iyi olur mu diye. oynayacağınız zannetmiyorum, oynatılmasının iyi olacağını da zannetmiyorum. bu orta saha kurgusuyla ve takım kadrosuyla, tecrübesiz (bakın genç değil, tecrübesiz) bir oyuncunun işi çok zor.

    not: benim şahsi görüşüm tecrübesiz futbolcuların oturmuş bir kadroya teker teker sırayla alıştırılmasıdır. mesela oyununuz oturur, hadi bakalım biraz da sen oyna diyebilirsiniz. aksi bir mucize beklemek gibi bir şey.

    kaldı ki atalay babacan gibi isim değil şu gördüğümüz kadroda eksiklik. atalay babacan, akademide en son iki kale arasında gidip gelen bir oyun kurucu olarak oynatılmaya, o role alıştırılmaya çalışılıyordu. bir bakıma 2011/12 xelçuk, ya da 2018/19 niceli seri rolü. o rolün hakkını bu kadro yapısıyla ve şu anki tecrübesiyle veremez.

    anlayacağınız takımın diğer kısımaları elle tutulur bir seviyedeyken orta sahamız bomboş. ya da ağır mı ağır hacimsiz bir kara delik. bu orta saha -eğer belhanda'yı kullanmayı düşünmüyorsak- en azından 2, idealde 3 zımba gibi transfer ister. tıpkı geçen sezon gibi. ki o zaman yapmıştık. lemina-seri-nzonzi'yi alarak. ve allah'ın bir hikmeti her sene olduğu gibi yine orta saha transferi şartoğluşart. hem de 1 değil, 2 değil.

    şu kiralık futbolcu garabetini bu yüzden sevmiyorum.

    neyse, işte. başta ne yazdığımı, başlarken ne yazmayı planladığımı bile hatırlamıyorum.

    iyisi mi, burada bitirelim.

    evet.
App Store'dan indirin Google Play'den alın