24901
(bkz: önde basan galatasaray)
az önce 21 ağustos 2020 sevilla inter maçını izledim, özellikle 3. golden sonra sevilla fc ileride rakibinin tüm pas alanlarını kapatmıştı, aktif presle inter fc'nin bırakın pozisyon bulmasını, kendi sahasından çıkmasına bile izin vermedi.
ahh ah, garibim inter'in o çaresizliğini taa buradan, kilometrelerce uzaktan, aha uzandığım şu yatağımdan ben hissettim bak, o kadar yemin ederim.
abi aynı bizim galatasaray futbol takımı yaa, aynısı, inanın ki hiç farkı yok.
izlerken ağlayacaktım neredeyse, o kadar empati kurdum galatasarayımız ile :(
özellikle bizim şampiyonlar ligi maçlarımızda iyice ayyuka çıkan o kendi sahasına hapsolma acısının birebir örneğini yaşadı zavallı inter takımı.
biz baskıyı görünce sürekli dos'a, beklere veya kaleciye yan pas, geri pas yapıyorduk, ileriye çıkamayınca da artık el mahkum defanstan taa ryan babel'e şişiriyorduk topu.
aynı şekilde inter takımı da çıkamayınca romelu lukaku'ya şişirmek zorunda kaldı.
aradaki fark bizim oyuncular alışık tabi, sonuçta herkesin malumu galatasaray'ın kültürüdür doldur boşalt futbolu ama interli o mağrur çocuklar en azından üzgündü bunu yaptıkları için.
önde baskı ile rakibi oynatmama felsefesi artık futbolun abc'si gibi bir şey olmuş ama bizim takımda ise tam tersini görüyoruz.
(bkz: önde basılan galatasaray)
evet önden önden basıyor her takım bize.
avrupa maçlarını, derbileri geçtim, ligde ve kupada anadolu takımları bile önde baskı ile top yaptırmıyor bize.
elbette bunun da bir antidotu vardır ancak önce hasta olduğunu kabullenmek lazım, "bana önde basıyorlar, çözüm bulmalıyım" demek lazım ama ne mümkün.
çünkü fatih hocamın hiç unutamadığım bir demeci var. bakın ne demiş:
"bizim güçlü bir oyun planımız var. son iki sezonda şampiyonluğa ulaştığımız gibi, topa çok fazla sahip olan, rakibin ise topa daha az sahip olmasını isteyen bir takım."
hoca modern futbolu unutmuş derken bunu kastediyorum işte, allah aşkına nedir bizim takımdaki bu güçlü futbol birisi bana izah edebilir mi, rica ediyorum yaa birisi anlatsın.
topa sahip olmak iyi oynamak anlamına mı geliyor?
ya da son 2 sezonda şampiyon olmak güçlü bir oyun planı olduğunu mu gösteriyor?
türkiye'de büyük takımların 2'si (bjk, fenerbahçe) uzun zamandır kötü zaten, en iyi kadro ve bütçe de sende, ee bir zahmet şampiyon oluver yahu, bunu başarı diye sunma.
kaldı ki her sezon şampiyon olmak zorunda da değiliz, iyi futbol izlesek de olur.
işte 3 sezondur avrupa'da görüyoruz hocanın güçlü oyun planını, bırakın galip gelmeyi takımımız gol bile atamıyor artık maçlarda, tam anlamıyla rezalet.
yok kardeşim yok, modern futbolun temellerinin atıldığı 2000'li yıllardaki o agresif presiyle ünlü, önde baskı yapıp rakibe top oynatmayan imparator fatih terim'in hırçın galatasaray'ı yok artık, mazide kaldı ve asla geri gelmeyecek.
neyse, her seferinde şuraya yazıp yazıp kendimi dolduruyorum anasını satayım, aklıma kötü futbolumuz geldikçe daha da sinirleniyor, daha da üzülüyorum.
biz ne zaman güzel bir futbol izleyeceğiz bilmiyorum ve hiç de umudum yok artık.
az önce 21 ağustos 2020 sevilla inter maçını izledim, özellikle 3. golden sonra sevilla fc ileride rakibinin tüm pas alanlarını kapatmıştı, aktif presle inter fc'nin bırakın pozisyon bulmasını, kendi sahasından çıkmasına bile izin vermedi.
ahh ah, garibim inter'in o çaresizliğini taa buradan, kilometrelerce uzaktan, aha uzandığım şu yatağımdan ben hissettim bak, o kadar yemin ederim.
abi aynı bizim galatasaray futbol takımı yaa, aynısı, inanın ki hiç farkı yok.
izlerken ağlayacaktım neredeyse, o kadar empati kurdum galatasarayımız ile :(
özellikle bizim şampiyonlar ligi maçlarımızda iyice ayyuka çıkan o kendi sahasına hapsolma acısının birebir örneğini yaşadı zavallı inter takımı.
biz baskıyı görünce sürekli dos'a, beklere veya kaleciye yan pas, geri pas yapıyorduk, ileriye çıkamayınca da artık el mahkum defanstan taa ryan babel'e şişiriyorduk topu.
aynı şekilde inter takımı da çıkamayınca romelu lukaku'ya şişirmek zorunda kaldı.
aradaki fark bizim oyuncular alışık tabi, sonuçta herkesin malumu galatasaray'ın kültürüdür doldur boşalt futbolu ama interli o mağrur çocuklar en azından üzgündü bunu yaptıkları için.
önde baskı ile rakibi oynatmama felsefesi artık futbolun abc'si gibi bir şey olmuş ama bizim takımda ise tam tersini görüyoruz.
(bkz: önde basılan galatasaray)
evet önden önden basıyor her takım bize.
avrupa maçlarını, derbileri geçtim, ligde ve kupada anadolu takımları bile önde baskı ile top yaptırmıyor bize.
elbette bunun da bir antidotu vardır ancak önce hasta olduğunu kabullenmek lazım, "bana önde basıyorlar, çözüm bulmalıyım" demek lazım ama ne mümkün.
çünkü fatih hocamın hiç unutamadığım bir demeci var. bakın ne demiş:
"bizim güçlü bir oyun planımız var. son iki sezonda şampiyonluğa ulaştığımız gibi, topa çok fazla sahip olan, rakibin ise topa daha az sahip olmasını isteyen bir takım."
hoca modern futbolu unutmuş derken bunu kastediyorum işte, allah aşkına nedir bizim takımdaki bu güçlü futbol birisi bana izah edebilir mi, rica ediyorum yaa birisi anlatsın.
topa sahip olmak iyi oynamak anlamına mı geliyor?
ya da son 2 sezonda şampiyon olmak güçlü bir oyun planı olduğunu mu gösteriyor?
türkiye'de büyük takımların 2'si (bjk, fenerbahçe) uzun zamandır kötü zaten, en iyi kadro ve bütçe de sende, ee bir zahmet şampiyon oluver yahu, bunu başarı diye sunma.
kaldı ki her sezon şampiyon olmak zorunda da değiliz, iyi futbol izlesek de olur.
işte 3 sezondur avrupa'da görüyoruz hocanın güçlü oyun planını, bırakın galip gelmeyi takımımız gol bile atamıyor artık maçlarda, tam anlamıyla rezalet.
yok kardeşim yok, modern futbolun temellerinin atıldığı 2000'li yıllardaki o agresif presiyle ünlü, önde baskı yapıp rakibe top oynatmayan imparator fatih terim'in hırçın galatasaray'ı yok artık, mazide kaldı ve asla geri gelmeyecek.
neyse, her seferinde şuraya yazıp yazıp kendimi dolduruyorum anasını satayım, aklıma kötü futbolumuz geldikçe daha da sinirleniyor, daha da üzülüyorum.
biz ne zaman güzel bir futbol izleyeceğiz bilmiyorum ve hiç de umudum yok artık.