• 1426
    (bkz: 22 kasım 2009 galatasaray manisaspor maçı) --> 82'de gol yeyip 1-1 berabere kalıyoruz.
    (bkz: 6 aralık 2009 galatasaray istanbul bb spor maçı) --> 90+4'te gol yeyip 1-1 berabere kalıyoruz.
    (bkz: 21 şubat 2010 beşiktaş galatasaray maçı) --> 81'de gol yeyip 1-1 berabere kalıyoruz.
    (bkz: 25 şubat 2010 galatasaray atletico madrid maçı) --> uzatmalara gidecekken maç, 90'da gol yeyip 2-1 den eleniyoruz.
    ve son olarak;
    (bkz: 5 nisan 2010 sivasspor galatasaray maçı) --> yine 90'da gol yeyip 1-1 berabere kalıyoruz.

    görünen o ki; dakika 80, 85'ten sonra gol yemeyi hobi haline getirmiş takım.

    ama bunlara rağmen, bana son dakika golüyle puan ya da puanlar kaznadığımız bir tek maç gösteremezsiniz!
    son dakikalarda yeriz, hiç ama atamayız.

    bir düşünün; o son dakika gollleri yenmese, avrupa'da yolumuza devam edip, 8 puan fazlamız olacağından 62 puanla da zirvede yer almamız işten bile değildi!

    yazık..

    *
  • 1427
    silkinip kendine gelmesi gereken takım. zevk vermiyor maçlar. türkiye genelinde mi böyle yoksa sadece galatasaray'da mı o kadar çok takip etmiyorum futbolu fakat yıllardır galatasaray'ın oynadığı toptan alamadığım zevki ingilizlerin ispanyolların maçını izlerken alıyorum. ispanya derken barcelona gelmesin hemen akla orta sıralar bile seyir zevki veriyor, keza ingiltere ligi de aynı şekilde. umarım türkiye'de de seyir zevki üst seviyelerde olan maçlar izlemeye başlarız. tabii ki inşallah galatasaray da bunun öncüsü olur.
  • 1429
    --- alıntı ---

    bir futbol devrimi beklenen galatasaray futbol takımı, bu sezon ligin bitmesine 6 hafta kala belirlenen hedeflerin uzağında kaldı.

    galatasaray yönetimi, büyük bir iş yaparak frank rijkaard ve neeskens’i göreve getirdi. kendilerinden istenen takımı şampiyon yapmaları ve bir futbol ekolü kurmalarıydı. yardımcı hocalarıyla birlikte sağlam bir kadro kuruldu.
    daum gibi başkanının izni olmadan kıpırdayamayan biri olmadığı için, futbol takımıyla ilgili her kararda yönetim ile rijkaard’ı birlikte sorumlu tutmak gerekir. transferlerden, kamp yapmama kararına kadar.

    ama yönetimin hocaya başka konularda da yardımcı olması gerekirdi. örneğin teknik kadroda kaleci antrenörü ve tercümanlar dışında türk kimse yok. yönetim tarafından da kimse teknik heyetle çok yakın değil gibi gözüküyor. bir idari menajer atanmalıydı, türk futbolu’nu, türkiye’yi, oyuncuları teknik kadroya iyice anlatabilecek birileri. rakip takımları, hocaları, futbolcuları ve hatta rakip taraftarları anlatacak biri. adnan sezgin değil ama eski futbolculardan biri olabilirdi. hatırlarsanız sezon başında arda’ya soruyordu hoca türk futbolunu.

    sonra, tercüman konusu. hoca memnun olabilir, ama hep arkadaşlığından memnun olduğunu söyledi. sakin sakin yapılan basınla görüşmelerde bile bir çok hata yapan mert çetin, maç oynanırken hocanın anında yaptığı uyarıları nasıl çevirdiğini az çok tahmin ediyorum. kaldı ki, mert futbola yakın biri de değil. mourinho da futbol kariyerine tercüman olarak başladı, bizdeki de şans işte.

    özellikle fenerbahçe maçına kadar hücum gücü yüksek takımdan taviz vermeyen rijkaard, oyun şeklini değiştirdi. rakibin üstüne gitmekte zorlanan bir takım oldu çıktı galatasaray. bu rijkaard’ın kendi felsefesinden ilk taviziydi. elbette baros’un sakatlığı da işi iyice zora soktu. sonrasnda yine artış gösteren sakatlıkların, yoğun maç programına rastlaması da şanssızlık elbette. ancak, yine de ligde puan kaybedilen bir çok saçma maç çevrilebilirdi. yönetimin bu konuda kusuru var kesinlikle, gerekli desteği vermedikleri için.

    ara transferde yönetimle rijkaard birlikte hata yaptı. iş sadece para vermek değil, bunu türkiye’ye öğreten kulüp galatasaraydı halbuki. taraftar baskısına göğüs geremediler, kewell yerine nonda gitti. nonda’nın kulüpten gönderileceği iyice belli olduktan sonra dökülmesi normaldi ama yine de her zaman işe yarayabilecek bir oyuncuydu. şimdi galatasaray ileride top tutamıyor.
    lucas neill bonservisiyle birlikte alınırken, jo ve giovani kiralık olarak takıma katıldı. işte benim en çok şaşırdığım transfer jo transferi. avrupa kupasında oynatılamayacak bir oyuncunun transfer edilmesi galatasaray yönetimine hiç yakışmadı.

    sezon boyunca kıl payı bir çok puan verdi galatasaray. biraz voleybolda bütün setleri 25-23 kaybedip de 3-0 yenilen takımların durumuna benziyor. setlere bakmazsan “vay be ne ezilmişler” dersin. galatasaray da buna benzer şekilde pozisyonlar bulduğu maçları kaybetti son dönemde. eskişehir, trabzon, fenerbahçe maçları.

    yönetim, bir hata da son dönem maçlarında ali sami yen’deki bilet fiyatlarında yaptı. 70 tl en ucuz yer. stad dolmadı mı, doldu. ama niye taraftarın keyfi kaçsın ki, bilet fiyatlarını öğrendiğinde. fener maçına, bütün sezon maçları şezlongdan izleyen ama fener galibiyetini stadda yaşamak isteyen, tribünü bilmeyen bir çok galatasaray taraftarı geldi. tribünlerin dengesi bozuldu. bu kadar yüksek bilet fiyatı sadece karaborsa fiyatların artmasını sağladı. gerek yoktu böyle şeylere. bu hafta oynanacak diyarbakır maç biletleri 30 tl. oldu mu şimdi?

    bahsettiğim sorunlar çözülemeyecek sorunlar değil, basitçe çözülebilir.

    --- alıntı ---

    http://captano.blogspot.com/...onu-galatasaray.html
  • 1430
    ligin en kötü takımına karşı son 30 dakika sahasından çıkamayan takımdır. eğer bu olay varsa kimsi bana barış iyi koşuyor, mehmet aslında yetenekli, ayhan tecrübeli, mustafa sarp yürekten oynuyor demesin. eğer galatasaray yarım saat sahasından çıkamıyorsa bu takım başarısızdır. ayrıca şimdi fenerbahçe maçını hatırlayalım. nasıl geldi gol? selçuk şahin'in 30 metreden şutu ve gol. ne yaptık? hepimiz leo franco'ya saldırdık. doğrudur, hatalıdır. şimdi 5 nisan 2010 sivasspor galatasaray maçı'na gelelim. nasıl geldi gol. bilmem kimin 30 metreden şutu kaleciden seken top. gol. ey galatasaray orta sahası. sen eğer 2 hafta üst üste 30 metreden çekilen şuta izin veriyorsan, top kullanmayı zaten bilmiyorsan, üstüne üstlük mücadele de etmiyorsan bu işte ne frank rijkaard'ın ne adnan polat'ın ne joao alves de assis silva'nın.. hiçbirinin suçu yok. önce bir kez düşün. sen galatasaray'a yakışan oyuncu musun?
  • 1431
    olumsuz eleştirileri, kötü şeyleri hep bu başlığa yazıyoruz. doğru yapıyoruz çünkü galatasaray başlığı futbol takımını yansıtmıyor. bizi kıran, üzen, kahreden, küstüren galatasaray değil çünkü. bizi üzen futbolcular, teknik heyet yani koca galatasaray futbol takımı. galatasaray ile ağlayıp gülmeyi kendimize şeref haline getirmeyi benimseyen bizlerin, bu takıma kızmaya da, laf söylemeye de hakkımız var. 4 nisan 2010 fenerbahce kayserispor maci'ni izlerken ben bile bir takımın şampiyonluğu ne kadar istediğini hissedebiliyorsam ben bu takıma küserim de kızarım da arkadaş. dönüp bakıyorum kendi takımıma parmakla sayılır ruhu taşıyan futbolcu sayısı. bize sahada mücadele eden, onurlu, karakterli takım lazım. olay iyi top oynamak veyahut şampiyon olamamak değil. istememek, arzulamamak, peşinden koşmamak. şampiyonluk gitmiş adam topa basmıyor, şampiyonluk gitmiş adam koşmuyor, şampiyonluk gitmiş diyorum ! nerde yenilgiyi kabullenmeyen takım ? nerde koşmaktan ciğerleri patlayan takım ? nerde inanç ? soruyorum size nerde galatasaray ruhu ?
  • 1432
    dün oynanan maçtan* sonra inanın sinirlerim gerildi. son yarım saatte bu dökülen sivasspora karşı bu kadar ruhsuz, bitsede gitsek havalarında bam güm vurularak top oynanmaz. bakın top oynamak diyorum biz dün akşam top mop oynamadık*. hakem sertliğe göz yumdu tamam. zaten hakemler, lig başından beri futbol oynamak isteyenle oynatmamak isteyeni ayırtedemeyecek kadar kör olduklarından ona değinmeyeceğim. beş defa sarı kart görmesi gereken sivaslı zenci tekvandocu* 1 kart görerek karşılaşmayı tamamladı. ama inanın hiç üzülmedim hakemin bu bariz hatalarına çünkü top mop oynamıyoruz. sivasspor sanki manchester unitedmış gibi bizi sahamıza hapsetti. aslında hapsolan galatasaray'dı. ne iki pas yapıp top çevirmeyi denediler ne de direk gole yönelik gitmeyi düşündüler bizim zeka özürlü futbolcularımız. utandım oynadığımız bu kötü oyundan dolayı ben utandımda futbolcularımız utanmadı. hele hele son dakikalara doğru dua ettim sivas'ın gol atması için. o golde daha önceden gelecek iken 90+1'de geldi. o dakikada gol yemesek 90+4'te yiyecektik eminim.

    kalan altı maçı deneyim kazanması için sahaya (bkz: a2 futbol takımı) ağırlıklı takımla çıkması gerektiğine inanıyorum. bu ruhsuzlar ordusu sahada olacağına en azından gençlerimizi sahada görmüş oluruz. diyarbakır maçına ;

    ufuk- uğur- neill- semih-çetin- caner öztel- emre çolak-gio-anıl dilaver-cem sultan-berkin ilk onbiri ile çıkalım...ya da buna yakın bir kadro olsun işte..
  • 1435
    her ne kadar ümitsizsem de tüm maçlarını kazanması halinde şampiyonlar ligine çok rahat gidecek hatta kimbilir şampiyon olabilecek takım olduğu aşikar. diyarbakırı kendi sahanda yeneceksin. diyarbakırı yendiğin için manisa da rahatlayacak, düşme konusunda biraz daha rahat edecek ve sen gidecek orada da onu yeneceksin. sonra o moralle gelip bursaspor'a karşı son derece motive biçimde oynayıp onu da alacaksın. ibb spor'u da yenersin, iddiası yok, düşme tehlikesi yok. azıcık mücadele ile onu da geçersin. sonra antalya sana geliyor, onu da taraftarın önünde yenersin. son hafta gençlerbirliği.. olmayacak işler değil ama takımda barış, mustafa sarp, mehmet topal, ayhan akman, hatta servet çetin aynı anda oynamamak koşuluyla. bu hafta baros da geliyor. arda efendi de düzelirse inşallah.. caner de hayırlısıyla şöyle biraz silkinse..
  • 1436
    kendilerinden ufak tefek bikaç şey istediğim, görmeyi arzu ettiğim takımım. evet rijkaard'ın oturtmaya çalıştığı sistem zor olabilir belki ya da türk futbolcusu, insanı için zordur bilemiyorum. isteyeceğim şey ruhmudur tam olarak onu da bilmiyorum. fakat sene başından beri hemen hemen bütün maçları canlı canlı izledim. göremediğim tek şey oyuncularımız pas attıktan sonra hiçbir şey yapmayıp, olduğu yerde bekleyip ayağına pas gelmesini bekliyorlar. hal böyle olunca geriden hücum hattına topu taşımak oldukça zor oluyor. özellikle orta sahamız bu konuda oldukça yeteneksiz. pas için herhangi bir boş alana kaçmıyorlar, rakip oyunculara ileride pres yapmıyorlar. kısaca ortasahamızı geçmekte ordan top çalmakta oldukça kolay. şuan bizim en önemli sorunumuz bence budur. istediğim, görmeyi arzuladığım şey bu takımda özellikle orta sahamızda pas verdikten sonra boş alanlara kaçabilmek ki bunu dünya üzerinde en iyi yapan bence xavi'dir. ve top rakipteyken neredeyse kendi ceza alanımızda pres yapmaya başlıyoruz. bunu rakip yarı alanında yapmak gerekli diye düşünüyorum. karşılaştırmak şuan için biraz akla abes gelse de, barcelona arsenal maçında bu istediğim iki şeyi inanılmaz iyi yaptı. umarım bunları son maçlarımız da veya önümüzdeki sezon görürüm.

    ayrıca ben hala takımıma güveniyorum. umudumu hiç kaybetmedim. bu sezon mutlaka ilk iki sırada yer alacağız.*
  • 1437
    sezon başında, ilk altı maçımızı kazanmışız, avrupa kupası maçlarında fırtına gibi esiyoruz, basın veriyor gazı; los galacticos falan, futbolcuların değerleri tavan yapmış, uefa galatasaray'ı sitesine taşımış, rijkaard'la uçuyoruz falan filan..

    öyle uçmuşum ki.. dedim;
    tükiye kupası, kek! onu saymıyorum bile.
    lig, cebimizde.
    süper kupa'yı da 2. olan fenerbahçe'den alırız.
    uefa'yı da bu kadro alamazsa artık yuh!
    uefa süper kupa da iş mi? uefa'yı almışız o gazla onu da alırız.
    o kadar inanmışım ki bunlara.. galatasaray'ın her maçı, her galibiyeti bunlara dayanak çünkü.

    kaldığım bir yurt vardı. lanet bir yurt! giriş çıkış saatleri maçlarımızı izlememe engel oluyordu çoğu zaman.
    internetten izlemek ölüm gibiydi. dibimdeki sami yen'e gidemiyordum. ve daha birçok sorun.. neyse allah belalarını versin vs.

    eee.. dedim bu böyle gitmez. sezon sonunda bir sürü kupa kaldıracağız. bir sürü final maçı, şampiyonluklar, kutlamalar, konvoylar,
    coşukturmacalar, partiler, aman tanrım! e yurda giriş saatleri çakışır.
    gece 12'de, 1'de çıkamam sokaklara..o yurtta bunların hiçbirini gerçekleştiremem ki o zaman!

    ve evet, o yurttan ayrıldım.

    bütün kupalar da gitti. yurt da gitti..

    tanım: beni, kaldığım yurttan eden takım.

    evet, şu an başka bir yurda, yani aparta yerleştim. orası yine ucuzdu. şu an kazık gibi giriyor.
    ama burası güzel sözlük! duvarları falan pembe, ayıcıklı, mayıcıklı.. bir teselli oluyorum, bir teselli oluyorum bir bilsen!

    ah be cimbomum.. ah be..
  • 1438
    adnan sezgin gorevde kaldigi surece, sacma sapan yerli transferlerine devam edecek, yaptigi onca yatirima yazik olacak olan takimdir. su ana kadar ismi gecen adamlardan bir tek ali turan, galatasaray formasini giyebilecek kapasitededir. mustafa pektemek, musa cagiran, halil colak gibi futbolcularin takima alismasi, kendilerini gostermesi icin uzun zaman gereklidir ve bu zaman galatasaray'da yoktur. galatasaray futbol takiminin yerli transferi yaparken ya altyapisindaki gencleri kazanmasi, ya da super ligde kendini ispatlamis futbolculari almasi gereklidir. adnan sezgin'in diger rezalet transferleri icin;
    ferdi elmas
    yaser yildiz
    alpaslan erdem
    mustafa sarp
  • 1443
    taraftarımızın neresinden tutacağını bilemediği takım.

    oyuncularından biri gider gece alemleri yapar, diğeri apır sapır konuşur, diğeri takım içinde kamplaşma yarattığı iddiasıyla mimlenir, diğeri rakibine tekme savurur tokat atar.

    ey güzel takım ne yapmamızı bekliyorsunuz? fenerli mi takılalım biraz? florya girişinde ağzınıı yüzünüzü mü dağıtalım insan gibi oynayıp aldığınız paranın hakkını vermeniz için? biz sizden kupalar istemiyoruz, teriniz aksın yeter.

    bunaldım artık. biriniz rakibin arkasına saklanır biz hücum ederken, biriniz harmandalı oynar rakip hücum ederken? derdiniz nedir arkadaş? soru işaretlerinden sıkıldım artık. bir basın toplantısı yapın da derdinizi bilelim. yoksa sezon sonu bu öfke seli sonunda sizin canınızı yakacak haberiniz olsun.
  • 1444
    fenerbahçe maçından sonra oynayacağı 7 maçı da kazanması sonucunda şampiyon olacak olan takımdı. ben bekliyordum da böyle bir performans. çünkü benim takımımın oyuncuları hocasız bile olsalar o fenerbahçe maçını affettirmek için kalan bütün maçlarını* kazanıp şampiyon olurlardı. bunu yapmak için varını yoğunu ortaya koyardı. yanıldım. sivas'ta maçın başında 1-0 öne geçmemiş olsa 0-0'ı korumaya çalışacak bir takım vardı. fenerbahçe'ye kaybedebilirsiniz daha önce de kaybettiniz, şampiyonluğu kaybedebilirsiniz onu da daha önce de kaybettiniz ama kazanma arzunuzu ve takıma saygınızı asla kaybetmemelisiniz. bunu kaybederseniz ben sizi değil galatasaray'da beylerbeyi'nde bile oynatmam. şimdi 6/6 yaparsanız yine de şampiyon olabilirsiniz. çünkü ben şampiyonun 70 puanla ligi bitireceğini düşünüyorum. onun için hala içimde küçücük bir umut taşıyorum. ama sizin halinize bakınca o küçücük umudum da kayboluyor. çünkü inanmıyorum 6/6 yapacağınıza. çünkü en fazla 20 seyircisi ola ibb sizden daha fazla istiyor maç kazanmayı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın