• 12827
    eğer basındaki haberler doğruysa kısa süre sonra melo ve telles'i kaybedecek takım. oyuncu her takım kaybedebilir, önemli olan gönderilen oyuncu yerine yapılacak transferler. şimdi hamza beyin transfer dönemine bakalım: melo gönderildi diyelim yerine bilal ve jem alındı; telles gönderildi yerine carole alındı. giden isimlerin gelenlerden daha kaliteli hatta çok daha kaliteli olduğu ortada. yerlisaray'a az kaldı. muslera satılır, sneijder'in de sözleşmesi biterse kaldı geriye umutlar selçuklar. adamın teki geldi, takımı dağıttıkça dağıttı, bizde uslu çocuklar gibi yeni sezonun başlaması bekliyoruz.
  • 12828
    2015-2016 sezonu için hiç de iyi sinyaller verilmiyor. hatta tehlike çanları çalıyor. adam almayı bırak 3-4 tane gönül rahatlığıyla 11'e yazılan adam var onları da kaybediyoruz.

    galatasaray aşkı, çoşkusu, inancı bambaşka. o ilk düdük çaldıktan sonra galatasaray son düdüğe kadar 3 puana taliptir. ancak objektif olursak bu sezon ok başımız ağrıyacak gibi duruyor.

    sonumuz hayrolsun.
  • 12829
    bu takım bitmiş okeye dönüyor, yapacak bir şey yok.bu maddi şartlarda bu takım ayağa kalkmaz, galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır diyeceğim fakat onu bile dedirtmiyorlar takımda kanserler var 2019'a kadar da kurtuluş yok acilen yönetim bir iki oyuncular hariç sözleşme yenilemeyi bırakmalı. bunu söyleceğimi hiç düşünmezdim ama artık kısa vadeli başarı hedeflerini rafa kaldırmalı önümüzdeki 3 sezon kesinlikle transfer yapılmamalı bütün imkanlar alt yapıya harcanmalı.

    kimse bu kadro geçen sene şampiyon oldu demesin, lig giderek daha güçleniyor, anadolu kulüpleri iyi transfer yapıyor biz bu oyun mentalitesiyle deplasmanda galibiyet alamayız.
  • 12831
    kalite olarak tek kelimeyle berbat. orta saha yok. hucum yok. takim savunmasi yok. cl'de balli bi kurayla belki puan alip sonuncu doneriz anamizin ligine.

    selcuk, burak, olcan, yekta, umut, sercan, sabri gibi yerlilerden acilen kurtulmasi lazim. daha da gidecek cok var saymaya ama usendim, liste o kadar uzun.

    bir mucize olmazsa korkunc kotu bir aezon bizi bekliyor.
  • 12832
    hamza hamzaoğlu geçen gün "takımı hazır görüyorum" gibisinden bir şeyler söylemişti. tam hatırlamıyorum ama takımdan memnun olduğunu ve takımın hazır olduğunu söylemişti. yani 28 temmuz 2015 galatasaray ogc nice maçında gördüğümüz takım, takımın hazır haliyse ne diyebilirim bilmiyorum.

    burak yılmaz'a gelen her top pinpon topu gibi geri sekiyor. top kontrolu yok, top sürme yok...
    top bizim oyuncuların ayağındayken 2-3 oyuncu hariç herkes durduğu yerde bekliyor, ne bir hareketlenme ne bir kaçış...
    sabri sarıoğlu'nun kanadı adeta otoban, oradan ne zaman bir atak olsa sabri ekranda görünmüyor bile, hep chedjou karşılıyor adamları.

    takımın as kadrosuna en az 3 transfer gerekiyor. en az o da, yani as kadroya yapılacak 3 iyi transfer bile yeterli olmayabilir.
  • 12833
    ilk 11 acisindan kotu bir takim degil aslinda. melo yine giciklik yapmasaydi ya da yerine ayni kalitede bir oyuncu alinabilseydi baya da iyi bir kadro var denebilir aslinda. muslera, melo, sneijder, podolski gibi 4 dunya capinda oyuncunun yaninda chedjou ve telles de hic de yabana atilmayacak kaliteli yabanci futbolcular. selcuk inan ve burak yilmaz ikilisi ise ne dersek diyelim ligdeki turk futbolcular icinde ismini ilk sayacagimiz ikili. semih kaya, sabri sarioglu ve yasin oztekin ise mucadeleci ve hirsli diger 3 futbolcumuz. takimin ilk 11'i hic fena degil aslinda. butun mesele rotasyon. yedeklerle as kadro arasinda ucurum var!
  • 12839
    -1 adet mesleği futbolculuk olan sağ bek
    -1 adet kendisine gelen toplar masa tenisi topu gibi geri sekmeyecek forvet
    -1 adet tercihen siyahı, deli gibi koşan yırtıcı defansif orta saha
    -1 adet uzun boylu, iyi yer tutan stoper.

    zaten 2 aydır yazılan şeyleri tekrar yazmak istedim. yukarıdaki niteliklere uyan "yabancı" oyuncular alındığı takdirde belki daha iyi olacak takımdır... ama bunun için bazı süper türk yıldızların gitmesi lazım takımdan(u: :()
  • 12843
    2015-2016 sezonuna hazir olmayan takimim.
    bugunku nice hazirlik macina hamzaoglu'nun bahsettigi kemik kadro ile ciktik. eray, basariliydi zaten yedigi gollerden ikisi penalti ve kurtarmis oldugu pozisyonlar var. defansta semih yerine hakan balta vardi ki hakan daha iyi oyuncu. gidecegi neredeyse kesinlesen melo'nun yerine de hamit vardi. sonuc olarak 4 yedik. hazir degiliz bahaneleri bos laflar. kamp bitti nasil hazir degilsin? pazar inter maci var sonra da lig basliyor zaten. takim gercekten cok kotu. biz bitti demeden bitmez son ana kadar galatasaray vb suslu laflari bir kenara birakip, gercekci olmak lazim. bu takim bu halde sampiyon olamaz, tribunlerde homurdanmalar baslar, isliklar, kufurler, yonetim istifalar sonra hoop saha kapatma cezasi derken ipin ucunu kaciririz. burasi galatasaray ulan.
  • 12844
    yekta, olcan, sercan, jem karacan, umut, sabri, tarık, dzemaili gibi çöp oyunculardan derhal arınması gereken takım. sadece sahadaki oyuncuların kalitesiyle bir yere varılamayacağını bu denge dengeoğlu ne zaman anlayacak çok merak ediyorum. bu saydığım oyunculara 2-3 tane de afrika kökenli eminönü saatçisi ekle, tam bir küme düşme hattında takılan bank asya 1. lig takımı olur yemin ediyorum. yazık, çok yazık. türkiye'deki galatasaraylıların en aşağı yüzde doksanı çoktandır bu yazdıklarımın farkında ama şu teknik ekipten bir allahın kulu neden hala bir şeyler yapmıyor çok merak ediyorum ben. ulan galatasaray bu takım, siirt köy hizmetleri spor değil. farkına varın artık yeter amk.

    eğer birileri uyanıp da şu çöpleri temizlemezse taraftar zamanı gelince gerekeni yapar. hamzayla evlatları da dayanamaz o fırtınaya benden söylemesi.
  • 12845
    tüy bitti. dilimizde tüy bitti. sezon kapandığından beri bas bas bizim bağırdığımız hatta takımın geçtiğimiz sezon sahadayken ta kendisinin bas bas bağırdığı eksikler vardı ve neredeyse sezon bitiminin üzerinden 2 aya aşkın bir süre geçmişken hiçbirinin kapatılmamış olduğunu görmek gerçekten büyük bir rezalettir.

    wesley sneijder'i elinde bulunduran kulübün 2 forvet ile sahaya çıkma lüksü olmayacağından, bu takımın oynayacağı taktik 4 2 3 1 olacaktır. iki sezon önce yarattığımız 4 3 1 2 taktiği ittire kaktıra işlemişti ancak merkez orta sahanızda 3 tane canavar olmadan bu sistemi oynamak mümkün değil. tabii ki zaman zaman çift forvetli sisteme dönülecektir ancak bu takımın genelde oynayacağı taktik kesinlikle 4 2 3 1 olacaktır.

    o zaman dönelim de bir kadromuza bakalım. öncelikle şunu belirteyim durum her ne kadar oldukça vahim olsa da ilk söylediğim söz "allah'a şükür kalecimiz var".

    bu yüzden kaleyi pas geçiyor ve savunma ile başlıyorum. yapılan son sürpriz yumurta carol transferi ile en azından sol bekte ortalama bir rekabet söz konusu oldu ve bu sezon rahatlıkla telles-carol ikilisiyle geçer. sağ beke bakıldığında ise içler karartan, güneşli bir pazar günü dışarı çıkmak istemeyen bir ergenmiş gibi hissettiren bir durum söz konusu. sözde sağ bek olarak görev alan iki oyuncumuz var, biri sabri diğeri ise sabri ile bile yarışamayacak tarık. buraya satırlar ayırmak istemiyorum çünkü inanın hayattan soğuyorum şu an o yüzden buraya gelecek bir transfer şart. o zaman elde var 1.

    stoperler, geçtiğimiz sezon özellikle ligin ilk yarısında bizi yakan bölge. chedjou kaliteli, iyi bir savaşçı, semih ise evlat ama senelerdir üstüne koyamayan ve hep bir şeyler eksik dedirten canımız. yedekleyecek oyuncular balta ve koray. buraya her ne olursa olsun tecrübeli bir oyuncu şart. savunmacılarımıza direktifler verebilecek lider bir oyuncu, semih'i ujfa gibi adam edebilecek bir kumandan. bize öyle ne idüğü belirsiz, ya tutarsa transferinden ziyade buraya alınacak bir tecrübe şart. yoksa durum burada da sallantı da. idare eder mi ittire kaktıra eder. ama biz 2 diyelim.

    eğer melo ayrılmayacaksa orta rotasyonumuz 3 4 oyuncu dışında bok olsa da oraya alabileceğimiz bir oyuncu lüksümüz ne yazık ki yok. ama olur da melo giderse nasıl bulunacak bilemiyorum ama melo'ya eş değer bir oyuncu transferi olmazsa olmaz. ancak melo'yu elden kaçırmak bu sene yapacağımız en büyük hata olacak. dillerden düşmeyen psikolojik üstünlük bu adamın ta kendisi. sadece oynadığı top değil, rakibi sahada oluşuyla rahatsız ediyor oluşuna dahi muhtaç olacağız bu adamın ancak nedense melo'ya üvey evlatmış gibi davranılıyor. naz çekiyor kabul ama bu adama sen anında sırtını dönemezsin. bu adama şu an sırtını dönmen senin geçtiğimiz 4 seneye sırtını dönmen demek. neyse olur da giderse alınacak oyuncu sayısı 3 olacak, ama o yer hiç bir zaman dolmayacak.

    oyun kurucu pozisyonunu da geçiyorum, terbiyesizlik olur konuşmak.

    kolu kırık kanatlarımız. sol tarafta podolski-yasin rotasyonu desek, hadi yasin'i sağa attık ikisini birlikte oynatacağız desek rotasyonda kullanılabilecek oyuncu sayısı sıfır. dillerde bir sinan gümüş, onun dışında ikinci bir isim yok. çolak ya merkez orta sahalarla ya da sneijder ile rotasyona girer, bize su olup akıp gidecek bir kanat lazım. çatır çatır top oynayacak, şut atacak adam eksiltecek, senelerdir hasret olduğumuz kanat gibi kanat. neyse bununla birlikte ihtiyaç listemiz 4'e çıktı.

    son olarak burak - umut - serjan rotasyonu. sizin de ben saydıkça tüyleriniz ürperdi biliyorum. hadi podolski'yi çektin forvete, bu sefer kanat öksüz kaldı. senin buraya umut'tan kaliteli bir adam alman şart. ya ilk 11'e ya da burak'ı kenara çektiğinde rahat edebileceğin bir adam. yıldız olması şart değil, ama senin ne yapıp edip burayı da güçlendirmen şart. bu da etti sana 5.

    aylardır biz bunları görür, defalarca söylerken yine bombok bir transfer politikası izlendi, en olmayacak adamlara en olmayacak paralar ödendi. az kalsın sesimizi çıkartmasak aydın bile kulüpte tutuluyordu.

    artık birilerinin bu işe el atması, takımı çekip toparlaması gerek. en iyi ihtimal ile en az 3, oh diyebilmemiz içinse 5 transfer bu takıma şart.
  • 12846
    dzemaili = 2,1 milyon euro
    umut bulut=1,85 milyon euro
    sabri sarioglu= 1,8 milyon euro
    olcan adin=1,7 milyon euro
    tarik camdal= 1,3 milyon euro
    dany= 1,2 milyon euro
    yekta kurtulus=1,1 milyon euro
    jem karacan= 600 bin euro
    eray iscan: 300 bin euro
    ----------------------
    11,95 milyon euro

    robin van persie'nin yillik ucreti 5 milyon euro! ustune de bir sagbek bir ortasaha alinirdi!

    allahini seven uzerime toprak atsin!
  • 12847
    - 2014 ocak ayinda veysel, ontivero, hajrovic, burdisso, telles, salih, koray, umut gundogan, oguzhan kayar'i transfer etti. harcanan bonservis, 19 milyon euro. tek isabet var, telles.
    - 2014 yazinda tarik, olcan, yasin, dzemaili, pandev, sinan gumus, sinan bolat geldi. 10 milyon euro civari bir net harcama. yasin ve sinan gumus disindakilerin hepsi basarisiz oldu.

    yani galatasaray 2014 yilinda 16 oyuncu transfer etmis, yaklasik 30 milyon euro harcamis. bunlardan biri ilk onbir oyuncusu olmus, telles, ki onu da taraftarin yarisi begenmiyor. yasin iskartayken biraz goze girdi, sinan gumus ise beklenti olan ama belirsiz, ucuz maliyetli bir genc.

    - 2015 ocak ayinda transfer yapilmadi.
    - 2015 yazinda simdilik carole, podolski, bilal, jem alindi, simdilik transferde yapilan net harcama eksi bir milyon euro, yani kasadan para cikmamis.

    takima bakiyorum, kadro yetersiz malesef. gereken hamleler yapilabilecek gibi gorunmuyor. olcan, umut, tarik, dzemaili kadroda kemik gibiler, yararlari sifir, ama ciddi kontratlari var kulube milyonlarca euro maliyetleri var.

    bu durumun sebebi hamzaoglu degil beyler, yapmayin. hic umudum yok ozbek'ten, malesef basarili olabilecek potansiyeli yok, ama suclu o da degil. suclu goreve 1 ay once gelen cuneyt tanman da degil.

    ***

    suclulari ancak dogru sorulari sorarak bulabilirsiniz.

    mesela: galatasaray neden 15 senedir 2 sene haric surekli mali krizde? bunu neden sorgulamiyorsunuz da sabri, hamzaoglu duzleminde butun tartismalar ? galatasaray'in altyapisina ne oldu? dunya seviyesindeki altyapi oyuncularinin hicbiri entegre edilemedi, ustune gelen oyuncularin kalitesi de ciddi dustu. eskiden milli takimin iskeleti olan galatasaray kadrosundan neden 2-3 oyuncu disinda kimse milli takimda rol alamiyor? galatasaray 20yi askin senedir neden terim disinda hic bir teknik direktore 2 seneden fazla tahammul edemiyor? galatasaray'da neden yonetimler bu kadar sik degisiyor? galatasaray neden sembol oyunculariyla kavgali durumda? galatasaray'da basketbol takimi neden her 3 senede bir batiyor?

    ***

    sorulari dogru sorun, goreceksiniz.
    balik bastan kokar. galatasaray'i yoneten, tevfik fikret salonundakilerdir.
    galatasaray bu sekilde 5. yildizi da takar, 6.yi da, ama asla bir dunya kulubu olamaz.
  • 12848
    2015-2016 futbol sezonunda hiç bir evet hiç bir ilk 11 oyuncusunun forma rekabetine girebilecegi yedegi yoktur.
    muslera malum, stoperler semih ve chedjou rahat, sabri bile rahat, bir tek telles biraz carole ile dusunulebilir, sneijder,burak, podolski, selcuk zaten rahat.
    yani bu futbolcular allah korusun ölmedikleri surece forma bunların.simdi bu adamlar neden kassın ki kendini.
    misal 5 hafta burak berbat oynadi diyelim.burada kimse keselim artik buraki diyemeyecek zira kesildiginde umut bulut ile kanser olacagimizi hepimiz biliyoruz.ölümü gosterip sıtmaya razı olacagiz belli ki.zaten yedek diye adlandirilan diger futbolcularimiz da kendi kotuluklerinin o kadar farkindalar ki onlar da forma icin mucadele etmiyor.
    mesela ben yekta olsam zaten ilk 11 e girmemek icin ugrasirim.kisi en iyi kendini bilir aslinda.onlar da biliyor yeteneksizliklerini oyuna girse yuhlancaklarini.eee neden ugrassin.bence su an sabri ile tarik birbirinin gozunun icine bakiyordur formayi digeri giysin diye.cunku kim oynasa ve alisamiyen arenaya ciksa yuhlancak biliyorlar.bizim takimin forma rekabeti de bu sekilde olustu ilginc bir sekilde.
  • 12849
    sözlüğü çok uzun zamandır okuyucu olarak takip etmekteyken, 20 haziran 2014 tarihinde kayıt oldum. yaklaşık 1 yıl sonra 6. nesil çaylak olarak entry girme hakkı kazandım.

    şampiyon olmuş, 4. yıldızı takmıştık. ardından türkiye kupasını da alarak başarılarımıza yenisini eklemiştik.

    bir galatasaraylı için en güzel günler başlamalıydı. günlerce kutlamalıydık. gurur duymalı ve bunu paylaşmalıydık. rakiplerimizi kızdırmalıydık. geleceğe dair daha güzel hayaller kurmalıydık…

    ve ben ardı ardına mutluluk dolu çaylak entrylerimi girmeliydim.

    peki böyle mi oldu? hayır. maalesef hayır.

    okuyucu olarak bile sözlüğe girme hevesim kalmadı.

    daha şampiyonluk kutlamalarında başlayan tartışmaların ardından gelen transfer sezonu eleştirileriyle sözlüğe büyük bir karamsarlık havası çöktü. yönetimden duyulan memnuniyetsizlik, cüneyt tanman üzerinden yürüyen tartışmalar, sürekli nükseden ünal aysal-fatih terim ve benzeri klikleri yerden yere vurma ve göklere çıkarma kavgaları, sözleşmesi yenilenen, alınan, alınamayan oyuncular, ücretler, takımın mali durumu derken hayatımın en büyük neşelerinden, keyiflerinde biri olan galatasaray ve onunla ilgili gelişmeler ile bunların sözlükte ele alınış biçimi mutluluk kaynağı olmaktan çıkıp ızdırap vesilesi olmaya başladı.

    neuchatel maçındaki eski açık tribünü biletini saklayan, 14 sene sonra gelen şampiyonluk için geceyi stadın önünde geçirdiğim günün fotoğrafını gururla herkese gösteren birisi olarak uefa kupasının tadını bile çıkaramadığımızı gayet iyi hatırladığım için, çok garipsememeliydim aslında bu durumu.

    hatta belki de ben de bu başlıkların altında klavye oynatmalı ve döşemeliydim entryleri… dursun ve mehmet özbek’ten, hamza hamzaoğlu’na.. sabri sarıolu’ndan selçuk inan’a… ua’dan, fm uzmanı ergenlere… kadar her konuda yazıp çizmeliydim. kimseyi beğenmemeli, herşeyi eleştirmeli, ünal aysal’cı mı fatih terim’ci mi, bruma doğru transfer mi fiyasko mu tarafında yer alacağıma karar verip yazdıkça yazmalıydım belki de.

    ama ilk yazımı; bu girdaba kendimi kaptırmadan, belki ilerde yazarken bu söylediklerimi hatırlayıp daha ölçülü olabilmek adına bir not düşmek için yazmak istedim.

    ne mutlu ki türkiye’nin en çok şampiyon olan, en çok kupa alan, en büyük taraftara sahip, avrupa’da en başarılı futbol takımının taraftarlarıyız. yeni bir sezona başlarken yine hayatımızın en tatlı heyecanlarını bu takımla yaşayacağız. sabri, dursun, tarık, hamza, bruma, cüneyt, fatih, ünal, hagi, derwall, adnan, sneijder gelip geçecek. geriye galatasaray’ın bıraktığı hoş seda kalacak sadece. bir gün dönüp bakınca protesto sesleri değil, prekazi’nin monaco ağlarına giden golündeki fizik dışı mucizenin tadı kalacak.

    o yüzden bu gün keyfimizi bu kadar kaçırmayalım istiyorum. elbette eleştireceğiz. doğru bildiklerimizi söyleyeceğiz ama bu klübe bağlılığımız zorunluluk değil, hayat memat meselesi değil, memleket meselesi, namus meselesi, ideoloji kavgası değil… bu bir zevk meselesi…

    ilk yazı için oldukça uzattığımın farkındayım.

    şampiyonlukların, kupaların bile dağıtamadığı kara bulutları bir çaylak entrysi ile hadi pozitif düşünelim lay lay lom moduna da dönüştüremeyeceğimi biliyorum. dedim ya aslında bundan sonraki yazacaklarım için kendimi bağlamaya çalışıyorum bir yerde… umarım daha çok, daha büyük mutluluklar paylaşır, konuşuruz bundan sonraki entrylerde…

    son sözü derdimi benden çok daha iyi ifade eden ahmet altan’a bırakayım:

    “ben, fransız edebiyatının eli kanlı katilinin, 'asılmışlar romanı' baladını yazan, ıssız yolların haydudu villon’un bir mısrasını söyleyeyim kendime ve size söyleyeyim o mısrayı:

    'çeşmenin yanında susuzluktan ölüyorum'

    ve siz de söyleyin çeşmenin yanında susuzluktan öldüğünüzü.

    şöyle bir sayın içinizden, kaç çeşmenin yanında susuzluktan öldünüz, o çok içmek istediğiniz serin sular yanı başınızda akarken.

    kaç çeşmenin yanında öldünüz siz?

    biz kaç çeşmenin yanında öldük?

    neydi o sulardan içmemize engel olan?

    bir başkasının hayatını yaşar gibi yaşasaydık hayatımızı içer miydik o sulardan, bir oyun gibi oynasaydık hayatımızı içer miydik?

    ama bir oyun gibi yaşamadık.

    başkasının hayatını yaşar gibi de yaşamadık. kendi hayatımızı yaşadık ve mutlulukla aramıza kendimiz girdik. hayatı hafifçe yaşamak ağır geldi bize.”
App Store'dan indirin Google Play'den alın