• 11651
    sneijder dışında takımda bir tane dahi futbol aklı, zekası olan futbolcusu olmayan takımdır maalesef. buruma, sinan, koray, emre gibi birçok yetenekli oyuncu var kadromuzda ama maalesef hiçbirinin futbol zekası yok. nerede duracaklarini, nasil savunma yapacaklarını, nereye ne zaman nasil pas vereceklerini, ne zaman şut çekip ne zaman faul yapacaklarını, ne zaman hızlı çıkıp ne zaman oyunu yavaşlatacagini, nasıl korner atilacagini ,nasil son vurus yapilacagini bilmeyen oyuncularla dolu takımımız. istediginiz kadar yetenekli olun futbol zekası ve temel bilgileriniz olmadığı sürece hiçbir yere varamazsiniz çünkü futbol basit bir oyundur ve temel futbol zekanız olmadığı sürece bu oyunu basit oynayamazsiniz, takımımızın maalesef en can alıcı sorunu budur bana göre.
  • 11653
    2014/15 sezonunun 18. haftası itibari ile tüm kulvarlarda toplam 30 maç oynayan takımımızın gol istatistiği şu şekildedir:

    [biçim]

    attığı:
    1 - burak yılmaz 13
    2 - umut bulut 6
    3 - wesley sneijder 5
    4 - goran pandev 4
    - olcan adın 4
    6 - yekta kurtuluş 3
    - armindo bruma 3
    - emre çolak 3
    9 - hamit altıntop 2
    - selçuk inan 2
    - aurelien chedjou 2
    12- felipe melo 1
    - sinan gümüş 1
    - hakan balta 1
    - kendi kalesine 1

    toplam attığı gol: 51

    yediği:
    1 - fernando muslera 35
    2 - sinan bolat 10
    3 - eray işcan 1

    toplam yediği gol: 46
    [/biçim]

    ortalama maç başı attığımız gol: 1.70
    ortalama maç başı yediğimiz gol: 1.53

    attığımız ve yediğimizin gol sayısı şu an için birbirine çok yakın. ancak bunu arttırarak şampiyon olabiliriz.
  • 11656
    "yemek yemeyen acikir" konfucyus. bu ozlu soze az sonra gelecegiz.

    sozlugu ilk okumaya basladigimda beni en cok heyecanlandiran analiz yazilari bulabilmek olmustu. coguyla ayni fikirde olmasam bile yaklasimlari ve cozume dair dusunceleri, benimle ayni fikirde olacak bir sacmaliktan cok daha ozeldi. yazmaya baslamamin sebebi de ulasabildigim kadar kisiye futbola yaklasimla ilgili yardimci olabilmekti. caka satmak, ben biliyorum demek degildi ya da klise bir sekilde surekli soylenen futbol romantikligi de degil. bilinclenmek. bilgi guctur (charles magnussen)

    hicbir sacmalikla itham edilmeden aciklayici seyler yazabilmek icin mumkun oldugu kadar bilgiyi en yalin haliyle vermeye calistim hep. fakat biraz da benim yetersizligim belki belli tumseklere takilmadik degil. bu sefer biraz daha farkli bir yol secip en temel abc'yi daha temel benzetmelerle anlatmaya calisacagim. umarim basaririm.

    hamza hoca gelince neyi dogru yapmisti, simdi neyi yanlis yapiyor? buradan baslayalim.

    hamza hoca takimi uzaktan izlerken belli ki kafasinda takim liderlerini ve savascilarini belirlemisti ve o kisilere ozel cozumler de dusunmustu. bu cozumlerin en cabuk etki edeni burak yilmaz oldu cunku sorunu en dogru orada adlandirmisti. sorun suydu: burak cok fazla ofsaytta kalip kosu alanini kullanmiyor, yuksek topu indirip topa basamiyor ya da topu rakipten kacirip kaleye yonelemiyor. bunun iki nedeni vardi 1- burak bireysel futbol yetenekleri asiri kisitli bir adam. 2- burak'in saha ici konumlanmasi yanlis.

    birinci sorunu degistirmek imkansiz oldugu icin hamza hoca da ikincisini duzeltti. ne demisti konfucyus: "yemek yemeyen acikir". sorunu dogru adlandirdiginda cozume bir sekilde ulasirsin. sorun: ac olmak. cozum: yemek ye. burak'i kaleden biraz daha uzak oynatarak hem ofsayt sorununa cozum bulmus oldu, hem de burak'in patlayiciligini daha genis alanda kullanabildi. daha da onemlisi burak'in kotu top kontrolu kalabalik ceza sahasi icinde veya sirti donuk topu almaya calistigi yerlerde sorun olurken genis alanda bu bir sknti olmaktan cikmisti.

    hamza hoca burak'in pozisyonundaki skntiyi cozerken diger cozumleri sabri, selcuk ile ilgiliydi. selcuk'a takimin liderlerinden biri oldugunu hatirlatip daha fazla sorumlulukla daha one cikarak oynatmaya calisti. sabri'yi ise sen bu takimin askerisin diyip bir gaz sahaya saldi. bu ikisi de cozum icin ancak bir baslangic olabilirdi ancak sorunu dogru adlandirmadigi icin net bir cozum de uretemedi.

    bunun yaninda turk oyuncularin en kolay oynayabildigi 4-4-2 dizilisini takima gore kendince duzenleyip mac icinde 4-4-2, 4-2-3-1 degisimli oyunlar denedi. ise de yaradi gibi gorundu. ancak bu da cozumun ancak baslangici olabilirdi, sorunu yine tam adlandiramamisiz.

    simdi temel seylere donup konusalim.

    bir bebek konusmayi ogrenene kadar derdini aglayarak anlatir. ebeveynleri ona bakip sorununu anlamaya calisir: altina mi yapmis, agrisi mi var, karni mi ac... sorunu anlamak icin de hepsini denemeye calisir. galatasaray futbol takimi kendine durust olmayan bir yapilanma icinde bu nedenle derdini sadece aglayarak anlatan bir bebek gibi. nasil ki tecrubeli bir ebeveyn cocugun skntisini cat diye gorebiliyorsa, dogru bir gozlem de galatasaray'in skntisini cok kolay gorebilir. bunun icin verilere bakalim:

    hamza hoca'nin burak gozlemi dogruydu ve uygulamada etkisini cok cabuk gorduk. selcuk ve sabri'deki eksiklikleri, takimdaki diger cozumlenmesi gerekenler nedir?
    selcuk'u one atmaya calisarak oyun icinde tutmaya calisiyor onu. sorumluluk aldirarak savasin icinde kalmasini sagliyor bir bakima. selcuk'la ilgili eksik gozlem ise selcuk'un cevikligi ve cevre kontrolu. selcuk'la ilgili verilere bakalim:

    selcuk ilk geldigi sene melo ile tandem oynadi ve hayatinin en iyi sezonunu gecirdi. bunu yaparken onunde elmander, baros, necati gibi adamlarla oynadi. hepsinin ortak ozelligi futbolu bakarak oynayan, orta sahaya yardimci olabilen forvet olmalari. ozellikle elmander'in varligi merkez orta sahanin forvetle arasindaki mesafeyi cok kisaltiyordu. bunun ustune melo'nun insan ustu mucadelesi, emre'nin her zamanki "haylaz" futbolu (daha sonra aciklayacagiz) ve engin'in rakip defansi delici ozelligi ile selcuk onu acik bir futbol oynadi tum sezon.
    daha sonra burak gelince forvetle arasindaki mesafe uzadi. topu kanatlara acarak oynamaktansa gobege uzun toplar atmaya basladi. onunu bosaltan orta saha ozellikli oyuncu kalmadi. selcuk 3 senedir dogru duzgun top oynamadi.

    simdi bu verileri selcuk'un vucut yapisi ve futbol yaklasimiyla birlestirelim. selcuk kalin belli, boyu kisa olmamasina ragmen omuz omuza ziplayarak hava topu alamayan, bacaklari nispeten uzun ama cabuk olmayan bir oyuncu. arkasini donemedigi icin topu aldiginda ilk refleksi topu koruyup faul almaya calismak oluyor.

    "3 gundur yemek yemedim abi"

    sorun: selcuk cok agir, topu cok gec ayagindan cikartiyor. merkez savunmasinda yetersiz. hava toplarini alamiyor. rakip cok kolay baski kurabiliyor, selcuk bu kirmak icin cogu zaman kotu faul yapiyor. (son zamanlarda aldigi sari kartlara bakin)

    "pilav ustu kuru, yaninda ayran"

    cozum: selcuk bu yastan sonra ayaklarini daha cabuk hale getiremez. sol ayagini daha iyi kullanmaya da baslayamaz. beli de incelecek degil. yani, ayni burak'ta oldugu gibi sahadaki konumuyla ilgili bir degisiklik yapip pozisyon gorevinde bir iki degisiklik gerekiyor. hamza hocanin yaptigi gibi one atmak yeterli bir cozum degil demistik. selcuk'un yapabilecegi en iyi gorev "regista" olmasi. simdi bunu soyleyince kafanizda su soru da canlanabilir: "bu adam hava topu alamiyor, savunmasi iyi degil demistin hani?". dogru degil ama gerek de yok. pirlo selcuk'un yarisi kadar bile hizli degil. hava topuna cikmaya bile tenezzul etmiyor. rakibin sadece onunde kalip golde savunma yapiyor cok gerekirse. selcuk bir pirlo degil diyeniniz de cikar, evet degil. ama olmasi da gerekmiyor, onde de messi oynamiyor sonucta. bizim seviyemizi kaldirabilsin yeter. avrupa standardina cikabilecegimiz bir oyun hizimiz olmasi simdilik yeterli bir cozum olacaktir.

    selcuk oyunu daha geriden kurup, onu acik ve yuzu rakibe donuk olarak oynadigi muddetce takima ilk senesine yakin katki verecektir. cunku selcuk kosmaktan kacmiyor, kotu gorunmekten kaciyor. gol olacagini anlayan defansin hava topunda one dogru gitmeyip gol karesinde gorunmek istememesi gibi.

    sabri ile ilgili eksik gozlemlere gelelim. sabri'nin bu takimdaki en cesur asker oldugu dogru. fakat sabri ile ilgili cok ilginc bir durum soz konusu. normalde bir oyuncunun ozguveninin yerinde olmasi iyi bir seyken sabri'de bu tam tersi. ozguvenle oynadiginda cok basit hatalarla gol yememize sebep olurken, kendini ispat etmek zorunda hissettiginde cok daha basarili. ve sabri eskisi kadar hizli degil, birinin bu gercegi sabri'ye ve hamza hoca'ya soylemesi lazim.

    sabri ile ilgili verilere bakalim. sabri kotu orta yapar? yanlis. sabri, ceza sahasina girmeden orta yaptginda turkiye'nin en iyisi. cizgiye inmeye kalktiginda turkiye'nin en kotusu. sebebi basit: sabri surekli topu keserek orta yapiyor. cizgideyken ayak ici topu o kadar cok keserek atarsan top fazla disa acilir rakip kontra ataga kalkar. birinin bunu sabri'ye futbola basladiginda soylemesi gerekirdi.

    sabri savunmayi bilmiyor? bir bakima dogru. iyi de gokhan gonul de bilmiyor, guya turkiye'nin en iyisi.

    sabri ikinci yari girdigi maclarin hepsinde iyi oynamis. sabri savasmasi gereken her mac iyi oynamis. ama sabri top oynamasi gereken her mac berbat oynamis. sabri onunde top alarak oynamaya calisan bir cizgi oyuncusu varken hep kotu oynamis. sabri onu acik oynadiginda hep iyi oynamis.

    hamza hoca bu yazdiklarimdan bir ikisini not defterine yazmis. bunlardan biri sabri'nin savastigi. taktiksel olarak not aldigi ise sabri'nin onu acikken gercekten iyi oynadigi. aslinda kanattan bozma tum bekler icin gecerli turkiye'de. gokhan gonul de ayni sekilde onu acikken daha iyi oynuyor. bu nedenle sabri sahadayken onun onunu bosalttirip sabri'den bindirma yapmasini istiyor. haliyle sabri oynamaya basladiktan sonra asist de yapmaya basladi. yine de bireysel olarak duzeltilmesi gerekenlerin ustune gidilmedigi icin sabri bundan 10 yil once hangi hatalari yapip bize gol yediriyorsa yine ayni sekilde gol yediriyor. ayni kademe hatasini yapiyor, ayni sekilde yerini kaybediyor vs vs.

    simdi hamza hocanin bakmadigi sorunlara ve onun da otesinde neden son haftalarda kotu gittigimize bakalim.

    hamza hoca bir kac temel sorunu gozune kestirmis ancak maalesef bir oyun stratejisi gelistirmedigi gibi takimin genel sorununu degil sadece bireysel bir kac sorunu gozlemlemis. o nedenle selcuk, burak yokken kalkip alakasiz oyuncularin yerlerini degistirdi.

    takimin en buyuk sorunlarindan biri stoperlerinin istikrarsizligi gibi gorunuyordu. yedigi goller de bunu ispat eder nitelikteydi. ancak asil mesele orta sahada basliyordu hep. 1 subat bursa macinda tekrar gorduk ki orta saha rakibin pas acilarini kapatmayinca defans yine arkasina cok top kaciriyor ve birbirleriyle hicbir iletisimleri yok. semih'in eksikligini bahane etmemek lazim, o varken de yedigimiz goller boyleydi. hamza hoca'nin bursa macinda yaptigi hata daha ocne duzelttigini fark etmedigi seyde yatiyor. sneijder'i de bruma'yi da hatta hamit'i koysa cizgiye, bu adamlar arkalarindaki bek'in birebir kalmamasi icin mutlaka rakibini orta sahanin gerisinde de kovaliyordu. bu maca ise solda telles, sagda olcan ile basladi: iki geriye yardim etmekten aciz adamla. haliyle eski sorunlar tekrar ortaya cikti.

    1 subat bursa macinin en buyuk hatalarindan biri ise melo'yu merkez sag, emre colak'i merkez sol olarak oynatmasiydi. kimsenin dikkatini cekmemis ancak bu hata koray'i sag bek yapmaktan daha da buyuk. emre ilk yari top oynamadiysa sebebi sahadaki konumuydu. futbolcuyu tek antremanla aliskanligini degistir diyemezsin eger o adamin oyun aliskanligi buna musait degilse. macin ilk 15 dakikasi pas trafigi diye bir seyin olmamasinin sebebi de bu yanlis konumlanmaydi. pas almaya kimin gelecegini cozmemiz 30 dakikamizi aldi!

    takimin cokusundeki en onemli sebeplerden birinin de fiziksel durum oldugunu soyleyebiliriz sanirim. bunu netlestirmek icin bir sonraki maci daha dikkatli izleyecegim.

    takimin en buyuk sorunlari arasina dengesiz oyunculari koymaliyiz. fenerbahce'nin en buyuk avantaji herkesin ne oynayacaginin belli olmasi. galatasaray'da ne oynayacagi belli oyuncular sabri, burak, melo. sadece bu kadar. ve bu adamlardan da gercekten yetenekli diyebilecegimiz tek kisi melo. fenerbahce yetenek kupu oldugu icin iyi gitmiyor, herkesin ortalama oyunu belli. selcuk sahin'in bile takima ne katkisi verecegini bilirsiniz. oynayacagi mevki de bellidir, takima katkisi da.

    galatasaray'da ise mac icinde yekta sag beke gecebiliyor! sag bek! olcan sag acik oynuyor, koray sag bek, telles sol acik... oynatildiklari garip yerlerden ote dengesiz oyuncular takima uzun vadeli cok zarar veriyor. bu adamlar hem yeterince iyi degil hem de psikolojik olarak takima zarar veren adamlar. bunlarin basinda yekta, olcan, tarik geliyor. hazir bu adamlari saymisken futbolun yazili olmayan temel kurallarindan birinden bahsedelim. bir kulubun yapabilecegi en kotu sey vasat transferdir.

    transferde hata yapip kotu bir oyuncu mu aldiniz? dert degil, dogal seleksiyon misali takimdan disarida kalir, hemen gider ve geriye kalanlar her zamankinden daha fazla efor gosterir.

    fakat vasat transfer yaparsaniz takimin butun kimyasi bozulur. vasat transfer sayiniz artarsa o seneye ve hatta ondan sonraki seneye elveda diyin. liverpool'un 20 yildir en buyuk sorunu vasat transferler. bir tek gecen sene sacma transfer sayilarini dusurduler ve sampiyonluga oynadilar. lallana, southampton icin iyi oyuncu olabilir, liverpool icin ise vasat.

    yekta ve olcan da siradan bir anadolu takimini maestro gibi yonetebilir hicbir lafim yok. galatsaray icinse fazla vasatlar. gorev adami ile vasat adami birbirine karistirmayin lutfen. umut bulut gorev adamidir, olcan adin vasat.

    yekta, olcan, veysel, tarik, salih, dzemaili vasatlik olecek adamlar. pandev her ne kadar formsuz olsa bile vasat bir adam hicbir zaman olmadi. su gun bile 3 mac ustuste ilk 11 oynasa tribunleri ayaga kaldirmaya baslar.

    "her gun pilav yiyorum ac olmamam lazim"

    simdi soyleyecegimi fazla detaylandirmayacagim, daha onceki bir cok yazida bununla ilgili seyler yazmaya calismistim zaten. takimin bireysel ve bolgesel sorunlarinin ustunde asil sorunu hamza hoca henuz adlandiramamis (adlandirabilir mi bilmiyorum). takimin en buyuk sorunu hiz. bursa'nin bize karsi ne kadar hizli oldugunu gordunuz. eger her anadolu takimi bursa gibi hizli oynamaya calissa, yetenekleri ne kadar kotu olursa olsun bizi bu rezil duruma dusurebilirler. reaksiyon hizimiz neredeyse sifir. takimda bir seyleri hizlandirmaya calisan 3 kisi var; bruma, emre ve sneijder. ve cok gariptir ki son zamanlarda burak da hizlanmaya calisiyor.

    "tek tarafli beslenme vucudun fark etmeden cokmesine sebep olur, baska seyler ye!"

    takimin hizini arttirmak icin cozum uretmek gerekiyor. bu denklemde yekta'ya yer yok. olcan en iyi haliyle yedek olabilir. sabri'yi onu acik oynatacaksak asimetrik dizilip saga net bir adam koymaktansa saga yakin gibi bruma veya emre'yi kullanabiliriz. selcuk derinde oynamak zorunda. burak ceza sahasi disinda oynamaya devam edecek hatta mumkunse sag forvet gibi oynayip sahaya dizilis dengesini de duzeltebilir. sneijder'in bitiriciliginden faydalanmaya calismanin bir anlami kalmadi artik. rakipler surekli onunu kapatiyor, bizse sneijder'i artik ceza sahasi icinde topla bulusturamiyoruz. (cunku bir drogba'miz yok) sneijder biraz daha geride oyun hizini arttirmali.

    yazilmasi gereken daha cok sey var, an itibari ile yazidan sklmaya basladim. cunku bariz olani artik birileri gormeli. olcan ve sneijder'li bir 4-2-3-1 olamayacagini anlamali artik birileri. eski verileri kullanip futbolcunun bireysel ozellikleriyle karsilastirarak analiz yapabilmeli insanlar. cok zor degil. burak'in basit cozumu gibi selcuk, sneijder ve bruma icin de cozum uretebiliriz. bruma'yi hangi kanat olursa olsun cizgiden 10 metre iceride oynat bak neler yapiyor. cok zor degil bunu denemek. sneijder'i surekli sirtinda adamla oynatiyoruz, bir kez de yuzu kaleye donuk baslasin maca, bak ne degisiyor. emre colak sag on merkez oynadiginda cok acayip isler yapabiliyor, bu cocuk neden bu pozisyonda daha iyi oynayabiliyor diye birisi artik kendi kendine sorabilmeli.

    son bir not sinan bruma'dan iyi diyenler icin. sinan gercekten yetenekli. surekli denenmeli, o baska bir sey. takimin en buyuk ihtiyaci melo ya da muslera diyebilirsiniz, fakat takimin en onemli silahi sneijder bile degil, bruma. elimizde yari otomatik bir silah var, biz magazine .44 magnum koyup ates etmesini bekliyoruz. silahi dogru kullanmayi beceremedikce silaha kizmak sacma.
  • 11657
    birkaç 11 oyuncusu sakat veya cezalı olduğu zaman bir anda tökezleyen takım. iyi takımlar her zaman ilk 11 oyuncularını zorlayan yedek oyuncular olduğu zaman kurulmuştur. takımımızda ne burak'ı ne selçuk'u ne chedjou' yu zorlayacak oyuncu yok hem kalite hem tecrübe açısından baktığımızda. sneijder'i hiç konuşmuyorum bile. şöyle düşünelim ki yedek oyuncularımız o kadar yetersiz ki sağ bek sakatlandığında hücum oyuncusu sahaya sürüyoruz.
  • 11663
    bir meseleyi acilen halletmesi gereken takım. meselenin çözümü şudur ki:

    - wesley sneijder, ceza sahası ön çizgisi civarında veya ceza sahası içinde müsaitse; topa sahip olan herhangi bir futbolcu, hiç bir şekilde, kaleye vuramaz, vurması da düşünülemez. hatta kale, boş bile olsa!

    bu maddeyi floryada her dilde yazmak, her antrenman öncesi anons etmek gerekiyor. hatta soyunma odasında son söz bu cümleyle bitmeli.

    bu meseleyi çözersek, çok daha az stresli maçlar izleyeceğiz. ama yok; "ben sneijder'in şakağındaki damarı görmezsem rahat edemiyorum" diyorsanız, sorun yok. ben, görünce skoru fala unutup strese giriyorum. bir gün maçı terk edip, çekip gidecek diye çok korkuyorum.(u: :()
  • 11665
    eray,tarık,aydın,yasin,olcan,yekta gibi gereksiz yerlilere sahip olan takım.

    bu arkadaşların bellirli bir yeteneğe sahip ancak galatasaray için yetersiz. mesela pandev'de hiç aktif değil,iyi oyuncu tamam hızlı olsa biraz leblebi gibi gol atar.

    edit:

    pandev 2.4 milyon euro
    dzemaili 2.4 milyon euro
    olcan adın 1.6 milyon euro
    eboue 2 milyon euro
    sinan bolat 1.3 milyon euro
    tarık çamdal 1.2 milyon euro
    yekta 1 milyon euro
    yasin 1 milyon euro
    gökhan zan 1.1 milyon euro
    engin baytar 1.1 milyon euro
    aydın yılmaz 1 milyon euro
    hamit 2 milyon 750 bin euro
    eray 700 bin euro

    bu oyunculara garanti 18.850.000 € ödüyoruz, maç başı ücretleri hariç, bu çöplere bu kadar para veriyorlar, bilemedim.

    not: iskelet kadro bunlardan olsa, yani ne bileyim kanser hastası olurduk herhalde.
  • 11666
    seneye avrupa kupalarına katılım yasağı hatta bir de üstüne transfer yasağı getirilmesi gereken takım. 1 yıl transfer yapmayalım ve elimizdeki gençlere ve altyapı kaynağına yönelelim.
    bu arada da takım içinde atık ve gereksiz adamlardan da kurtulalım. bir daha da böyle akıldığı saçma sapan işlere girmeyelim.
    45 tane kontratlı oyuncu grubu içinde gerçekten takıma lazım 15 tane adam ya var ya yok. takımın üçte ikisi atılardan oluşuyor. bu kadar adam var ama hala bitirici bir golcü yok, gerçek anlamda bir sağ bek yok, uzun boylu pozsiyon almasını bilen kafası çalışan, lider vasıflı bir stoper yok, orta saha da koşan basan pres yapan top çalan, güçlü kuvvetli bir oyuncu yok, yedek kaleci yok, direk yazabileceğin net bir kanat adamın yok!!!

    ilk 11 için en az 3 veya 4 pozisyon eksik, 22 kişilik takım için de 6-7 personel eksik. bunlar 45 kişi içinden bile yok. o zaman bu transferler niye yapıldı? kim yaptı? hangi akılla yaptı? bu paraları hangi mantığa ve hesaba göre verdi? peki gerçekten kimlerin cebine gitti?

    dediğim gibi en temizi uefa versin cezaları adam gibi 1 yıl kendimize çeki düzen verelim.
  • 11667
    hiç bir umut göremediğim takım. uzun vadede. ve taraftar da resmen gaflet halinde, takılmış herkes bi dördüncü yıldız saçmalığına, üç beş karaktersizin nazını çekmeye razı olmuşlar.

    yerli futbolculara ödenen akıl almaz maaşlar, yanlış transfer politikası, florya'da disiplinden eser kalmaması, yöneticilerin basiretsizliği vs. falan var ayrıca.

    ufak bi örnek; selçuk inan ve burak yılmaz'a yılda 7 milyon euro ödüyoruz ve herhangi bir maç sonrası sözlükte dolaşın "selçuk iki üç top kaptı bugün, süper oynadı", "burak gol attı ya işte daha ne olsun" yorumlarını göreceksiniz. hem de sürüyle.

    abi siz iyi misiniz ya? siktiri boktan ligimizde* milyonlar ödediğimiz adam beş maçta bir kıçını kaldırıp top kapmaya lutfediyor diye övgü alıyor, her maç takımın hücumlarını mahveden diğeri karşı karşıya kaldığı 10 pozisyondan birini bir zahmet atınca kral ilan ediliyor. romantik sevgililer gibi umut tacirliği yapılıyor. takımın gelecek vaad eden oyuncuları deseniz tam bir duraklama evresine girmişler. yekta'dan falan bahsetmiyorum bile, umutsuz vaka. hamit desen sakatlıktan çıkmış ama sadece görüntüde. icraat sıfır. inatla bu takımın esas sorununun çapsız ve bir kısım karaktersiz yerli futbolcular olduğunu görmek istemeyenler var. anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar.

    dua edelim ki bu sene arsenal ve borussia dortmund gibi iki rakip vardı grupta yoksa bu takım hatırlamak bile istemediğimiz facialarla dönerdi lige. yani şu halimizle bayern, real madrid ya da barcelona karşısına çıktığımızı düşünmek bile istemiyorum. arsenal'in yedek takımından içeride 4 yedik ya. anderlecht gibi vasat bir takıma deplasmanda karakter koyamadık, sahadan silindik. durum hakikatten vahim.

    işte esas sorun da burada aslında. allahın belası 4. yıldızı taksan nolacak? şampiyonlar liginde o yıldızlar nakavt olmuş çizgi film karakteri gibi başında dolanacaksa ne boka yarayacak?

    altyapı ayrıca rezalet. 10-15 sene içinde en büyük meyvesi arda turan işte düşünün, belki semih kaya biraz da. o da düşüşe geçti, halini görüyorsunuz...

    bu takımda ciddi bir temizlik, bir devrim gerekiyor. kimsenin gözünün yaşına bakılmayacağı bir sistem gerekiyor, her şeyin gerçekten galatasaray için olduğu bir sistem. ederinden 5 kat fazlasını kazanan yerli futbolcu müsveddelerinin bir şekilde defedilmesi gerekiyor. altyapının da bu değişimden payını alması şart tabi.

    florya'nın karaktersizlerin cirit atacağı bir çiftlik değil bir okul olması gerekiyor.

    4. yıldızı takarsın -ligin şu berbat haline rağmen o bile zor ya!- geç onu. avrupa'ya şu halinle çıktın mı bugün yediğin 4'ü arar hale gelirsin.

    ama hala selçuk top kaptı, sabri pres yaptı, emre çalım attılarla uğraşıyoruz biz saf bir biçimde.

    ört ki ölem.

    *: ligin kalitesi hakikatten berbat. denk getirebiliyorsanız önce ingiltere ardından da süper(!) ligimizden iki maçı ard arda izleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. şampiyon kim olursa olsun, şu tabloyla cl'de başarı şansı sıfır. felaket skorlarla rezil olma ihtimali ise bir hayli yüksek.
  • 11670
    9 şubat 2015 eskişehirspor galatasaray maçının 60.dakikası itibariyle yazıyorum ki kuru kalabalıktır.topun pesinde kosan bir yığın kabiliyetsizden olusmaktadır.ne bir ritmi var ne bir düzeni ne bir varyasyonu.hasbelkader bir araya gelmis hobi icin top oynayan bir kalabalik gorunumundedir.ve tabii ki kesinlikle ve kesinlikle sampiyonlugu hak etmemektedir ve zannimca elemanlarinin bir cogunun boyle bir derdi de yoktur.mactan once şu sozlukte tahminin onbirler yapan temennilerde bulunan yazarlar kadar bile istekleri gayretleri oldugunu dusunmuyorum.burada futbolcu ayirmanin bir anlami yok.bas tacimiz sneijder veya melo bile hadi beyler demekten aciz koyvermis.olur da bir sekilde galip gelirsek bile bu fikrim degismez.elbet sevinirim ama o kadar iste.zaten kisa sureli bir sevinme olur bu takimla.
    dedigim gibi asla ve asla sampiyonlugu hak etmiyor.tabii kim hak ediyor ki diye sorulabilir ama ben diger rakiplerin maclarinda en azindan hirs goruyorum caba goruyorum agresiflik goruyorum.
    yaziklar olsun demek disinda aklima bir sey gelmiyor.[biçim]

    [/biçim]
  • 11671
    4. yıldızı başka bahara bırakacak gibi görünen takım. an itibariyle 9 şubat 2015 eskişehirspor galatasaray maçında ligin en kötü, en az gol atan takımlarından biri olan eskişehirspor'a karşı pozisyon üretemeyen, üstüne üstlük komedi bir gol yiyen takım bırakalım da şampiyon falan olmasın zaten. şu maç itibariyle üzülerek söylüyorum ki benim umutlarım git gide azalıyor. yazık... biz cefayı çekelim, sahadaki yekta, olcan gibi adamlar trip atsın. ne de güzel yahu...
  • 11674
    ozellikle yabancilarindan bir kismi gercekten cok iyi. wesley sneijder zaten turk futbol tarihinde turkiye'ye gelmis bir kac farkli oyuncudan biri. felipe melo, chedjou ve muslera mevkilerinde onemli farklar yaratan futbolcular. bununla beraber bruma da yine kolayca bulunacak tipte bir oyuncu degil.

    turklerden ise; semih kaya bazi eksiklerine ragmen yine tartismasiz en iyi turk stoper. selcuk inan ve burak yilmaz oyle boyle idare ediyorlar denebilir.

    iste bunlar disinda suan kadroda ilk 11 oynayacak tek bir oyuncu daha gorulmuyor maalesef.
App Store'dan indirin Google Play'den alın