• 9977
    deplasmanda maç kazanamaması artık kabak tadı veren takım. ayrıca bir kaç hafta önce deplasmanda banko berabere kalırken korkarım artık beraberlik de alamayacak. oyuncular deplasmana artık bitse de gitsek modunda gidiyor. nasıl olsa sonuç belli galibiyet yok. galatasaray'ın son 6 deplasman rakibine 1-0 çifte şans bassaydım şu an bora bora adalarında şezlongumu güneşe göre ayarlamakla meşguldüm muhtemelen.

    devre arasında onca transfer yapmış bir takımın eksiklikleri bahane etme gibi bir lüksü de olamaz. onca transfere rağmen maça çıkan kadroya bakınca psikolojik olarak kazanamayacağımız fikri yerleşiyor. deplasmanda zaten galibiyeti unuttuk. bari bu yeni transferlerin hepsini sür onlarla da kaybedelim. selçuk, burak, umut, eboue falan alma bunları kadroya bir kere de böyle kaybedelim. bir kere de o çocuklar kaybetsin hep abilerini mi tokatlayacaklar. umut gündoğan elde kağıtla oyuna gireceğine ilk onbirde başlayıp. sıçıp batırsın mesela selçuk'tan daha mı kötü oynayacak? madem bu kadro onca kötü oyuna rağmen bir iki değişiklikle yola devam edecek o zaman devre arası neden onca transfer yapılıyor? bir iki maliyetli adam alınıp yola devam edilebilirdi. ortada bir değil bissürü yanlış var. yönetiminden oyuncusuna hocasından teknik ekibine tonla yanlış var.
  • 9980
    bu sezonun kalan maçlarına

    ilk 11: muslera; veysel-semih-koray-telles; melo-selçuk; sneijder-ontivero-oğuzhan; burak;

    yedekler; drogba, ismail, emre, umutg.,yekta,hakan

    şeklinde oynasak en azından bir iki rotasyon yapmış oluruz. selçuk, burak, onti, ve oğuzhan 4lüsünden 3ünü de değişikliklerde kullanırız tercihim ilk burak değişikliği olur ya da yedek başlaması.
  • 9982
    fatih terim takımdan gönderildikten sonra başında ben bile olsam lig ikincisi olabilecek takım. keşke terim'den sonra onun ekibiyle devam edilseydi. hatta keşke terim hiç gönserilmese, kendisinin sezon sonu vereceği karar beklenseydi. o zaman en kötü ihtimalle galatasaray'ı seçmeyen terim olur, aslolan galatasaray'dır sözü yalan olur ve yönetim tüm taraftarın gözünde haklı olurdu. şu an mancini'nin yardımcısı olan tugay kerimoğlu'da mancini olmadan takımı daha kötü yapamazdı .
  • 9983
    biri 36 yasina gelmis futbol efsanesi ancak yasliligindan dolayi mac temposunu kaldiramayan didier drogba, digeri canini disine takip oynamasina ragmen fulbol temeli olarak yeterli egitimi almamis ve pozisyon bilgisi oldukca dusuk umut bulut, bir digeri kendini dunyanin en iyi golculerinden biri sanan, ayak icinin allah vergisi oldugunu dusunen, fundementali yerlerde, beceriksiz ve bencil, takimdan cok tribune ve istatistige oynayan yarim akilli burak yilmaz olmak uzere;

    3 adet yetersiz forvet oyuncusu ile sezona baslamis takimdir. maclari da gol atmadan kazanamadigimiza göre bu durumda olmamiza sasirmamali.
  • 9985
    son iki yilin st süper lig şampiyonu,geçen yilin şampiyonlar ligi çeyrek finalisti,2013-2014 sezonu şampiyonlar ligi en iyi 16 takimindan biri olan futbol takimimizin 2013-2014 st super lig'de ezeli rakibimiz fenerbahçeden 29.hafta itibariyle 13 puan* geride olmasi beni üzüyor.bu bence gormezden gelinmemesi gereken,açık bir fiyaskodur,kabul edilemez ve sorumlulari profesyonel futbol anlayisi cercevesinde sezon sonunda muhakkak hakettiği değeri görmelidir.
  • 9989
    29. hafta itibariyle süper kupa ve bütün kulvarlar dahil olmak üzere toplam 48 maç oynadığı 2013/14 sezonu gol tablosu şu şekilde:

    [biçim]
    3 - felipe melo 3
    6 - ceyhun gülselam 1
    8 - selçuk inan 8
    10 - wesley sneijder 14
    11 - didier drogba 14
    14 - izet hajrovic 1
    15 - alex telles 1
    17 - burak yılmaz 15
    19 - umut bulut 6
    20 - bangna bruma 1
    21 - aurelien chedjou 4
    27 - emmanuel eboue 1
    35 - yekta kurtuluş 2
    50 - engin baytar 2
    52 - emre çolak 1
    53 - nordin amrabat 2
    55 - sabri sarıoğlu 1
    77 - albert riera 1
    xx - kendi kalesine 1

    toplam: 79
    [/biçim]

    yenilen goller:
    [biçim]
    25 - fernando muslera 33
    67 - eray işcan 11
    82 - aykut erçetin 1
    86 - ufuk ceylan 2

    toplam: 47
    [/biçim]

    ortalama maç başı atılan gol : 1.65
    ortalama maç başı yenilen gol: 0.98
  • 9990
    2013/2014 sezonunda bugüne kadar süper kupa maçı dahil 50 resmi maça çıkmıştır.

    maçların normal sürelerinde 22 galibiyet, 18 beraberlik ve 10 mağlubiyet elde etmiştir.

    galibiyet yüzdesi: 44,00%

    psikolojikman ne yazıkki en dip noktadayız. sneijder'in gol sevinci, 2:0'lık skoru tutamamamız vsyr. bunu gösteriyor. sadece futbolcularda değil, taraftarlarda da güvensizlik var. bizzat kendim yurt dışında yaşadığım ve digiturküm olmamasından dolayı çoğu maçları livescore veya lig tv app'inden takip ederim. 2012/13 sezonunda nasıl 'az sonra atarız bir tane' diye takımımdan emin bir şekilde bekiyordu isem, 2013/14 sezonunda da izleyemediğim maçlarda 'aha şimdi yiyeceğiz' düşüncesi var. bu düşünce hem taraftarlarda, hemde futbolcularda mevcut gibi görüyorum.

    karşılaştırma olarak 2012/13 sezonunun 31. hafta istatistikleri:

    kupa'dan erken elendiğimiz için 31 hafta sonunda 42 maça çıkmış takımımız.
    25 galibiyet, 10 beraberlik ve 7 mağlubiyet elde etmiş.

    galibiyet yüzdesi: 59.52%
  • 9994
    galatasaray futbol takımına ne oldu?
    herkesin aklını kemiren bir soru bu…
    belki sizin ağzınız söylemese bile, bilinç altınıza işlemiş bir soru sordum…
    bence nedeni basit, biraz örneklemelerle kendime göre düşüncelerle bu durumu açıklamaya çalışacağım. 2 (iki) sene boyunca lige ambargo koyan, bu sene başından beri kupaları toplamaya devam eden galatasaray’a ne olmuştu acaba….
    önce bir ligimizi gözden geçirelim neyi fazla yada neyi eksik bu ligin?
    bizim ligimiz amatör ruhla işleyen, yabancı oyuncuların para biriktirmek için geldiği, emekli olduklarında hayatlarını devam ettirebilmek adına yatırım olarak gördüğü küçük bir lig. bu lige yıldız oyuncuları çeken ligin kaliteli olduğu falan değil. yani işin kıstası tek amaç para.
    amatörce işleyen bu ligde takımlarımızın avrupa’da başarılı olamamasının sebebi bu yoldan geçiyor. ispanya, ingiltere, almanya gibi ülkelerin takımları avrupa’da her sene başarılarına bir yenisini ekleyerek, avrupa serüvenlerini devam ediyorlar. avrupa’daki oyuncular başarıya aç mı? bir şampiyonluk onlar adına yeterli mi?
    ama bizim durumumuz kötü gittiğinde hemen en küçük ve saçma bir nedene sarılıyoruz. ‘’ bizim oyuncularımız başarıya doydu’’.
    bu konuyu fazla uzatmadan asıl konumuza geçelim. fatih terim bu ligi iyi bilen, bu ligde azımsanmayacak başarılar sağlamış elit bir teknik direktördür. fatih terim’i elit yapan ana unsur oyuncularına baba gibi yaklaşımı ve oyuncuları motive ederek performanslarının sınırlarını aşmalarını sağlamaktı. bu yöntemi türk oyuncular üzerinde her zaman etkili olmuştur ve daha sonraki yıllarda da etkili olmaya devam edecektir.
    bu konuyu örneklendirecek olursak, semih kaya ve emre çolak’a son bir şans fatih hoca tarafından verilmeseydi şu an belki onları unutmuş olacaktık. belki alt liglerde oynuyor olacaklardı. fatih hoca onlara son şans vererek onlardan yapacaklarının daha fazlasını isteyerek iki yıldız çıkardı. yada yılın bidonu seçilen bir oyuncu olan melo’ya her zaman güvendiğini göstererek ondan inanılmaz performans aldı.
    fatih hocanın yöntemleri farklıydı. zaten heyecanını, üzüntüsünü ve mutluluğunu içinde değil, her zaman dışa yansıtarak yaşayan biriydi. oyuncular sert mizaçlı bu adamdan korkmuyordu. onun işine duyduğu saygıyı benimseyip, oyuncularına verdiği değerden dolayı ona saygı duyuyorlardı.
    ama fatih hoca bundan sonra geri gelmeyecek…
    fatih terim takımın başından ayrıldıktan sonra zıt karakterli ve daha çok işin profesyonel tarafını düşünen mancini geldi. bizim ligin anatomisini henüz daha saptayamamış bir halde galatasaray’ın başında göreve başladı.
    size bunu örnekleyerek açıklamak istiyorum;
    bir elektronik cihaz aldığımızda önce kullanım kılavuzunu okuruz. okumaz isek bile, bu elektronik cihazı daha önce kullanmış olan birine nasıl kullanıldığını sorarız. pratik olarak kullana kullana bu elektronik cihazı daha iyi kullanmaya başlarız. mancini hiçbir bilgi almadan geldiği bu lig ve bu oyuncular onun için yeni aldığı elektronik bir cihaz gibiydi. ya bu elektronik cihazı bozacak yada kullanarak daha iyi öğrenecekti. mancini kullanarak öğrenme yolunu seçti.
    fatih terim bu elektronik cihazın her parçalarını teker teker almış, bir araya toplayarak kendi elektronik cihazını işler duruma getirmişti. elektronik cihazın en küçük mekanizması bozulduğunda bile hemen ilk müdahaleyi yaparak, parçaların işlevine devam etmesini sağlamıştı. elektronik cihazın her parçasını bilen onu daha iyi seviyeye getirerek, başarılı çalışan bir elektronik cihaz meydana getirmişti.
    mancini’de ise durum ayrıydı. elektronik cihazı alıp önce ne işe yaradığını ve nasıl çalıştığını öğrenip, çalışma mekanizmasını çözmesi gerekiyordu. zaten başkasının oluşturduğu bu cihazı kontrol etmek, bozulduğunda parçaların hasarını tamir etmek zordu. mancini kendi cihazını oluşturamazdı. mancini’de ileride faydalı olacak, daha ileri ki zamanlarda cihazın daha güçlü çalışmasını sağlayacak aksesuarlar aldı.
    netice böyle olunca mancini bilmediği bir ligde bilmediği oyuncularla geçmişten beri uyguladığı taktikleri uygulamaya başladı. bu durum oyuncular içinde kolay bir durum değildi. hoca değişmiş, yöntemler değişmiş ve oyuncuların görevleri dahi değişmişti.
    2 sene boyunca saat 22:00’da uyuyan ve saat 08:00’da kalkmayı alışkanlık haline getiren bir kişinin, bundan sonra 01:00’da uyuması dengesini nasıl bozacağını düşünün. yada daha basit örneği üniversiteye giden arkadaşlarımızında daha yakından bileceği gibi liseden üniversiteye geçerken bir takım zorluklar yaşarız. uyum problemleri, çevreye yabancılık gibi. bu yöntemlerden yola çıkarak bizim takımın dengesinin böylece bozulmuş olduğu sonucu çıkarabiliriz.
    bir takımı diri tutan oyuncular arasında denge ve uyumdur….
    2 (iki) sene boyunca lige ambargo koyan ve bu sene başına kadar yarıştığı her platformda azımsanmayacak başarıları yakalayan, henüz sene başına kadar 2 (iki) tane kupayı müzesine getiren galatasaray’da bundan sonra ne olacak?
    ben teknik direktör değişmesini çözüm olarak bulmuyorum. yeni bir hoca gelirse bile alışma süreci, taktik varyasyonları takım üzerinde uygulama süreci ve oyuncuları daha iyi tanıma süreci epey bir zaman alacak.
    başta sorduğum galatasaray’a ne oldu? sorusunun cevabı çok açık… dengemiz ve düzenimiz bozuldu buda başarısızlığı arkasından getirdi. bundan sonra mancini’nin elindeki cihazı en iyi kullanmasını beklemek birazda şans vermek gerekiyor. riskli olacak , ama yeni bir hocanın gelmesi de riskli….
  • 9995
    galatasaray futbol takımına ne oldu?
    (bkz: galatasaray futbol takımı/#1464080)
    izninizle bir kaç karalama da ben yapmak istiyorum.
    bence bu takımın düşüşe geçtiği an sneijder ve drogba transferleriydi.
    zira bu transferler takımın kimyasını bozmuştur bunu bize net söylemese de bize aksettiren bir fatih terim yani dönemin hocası da mevcuttur.
    takımın kimyası ne demektir ? herkes konuşuyor mesela takım mühendisliği diye, takım mühendisliği bir diziliş belirleyip o dizilişte her mevkide en az iki oyuncu bulundurmak değildir. bir çok kriteri vardır. bunlardan biri de takım içi görev ve sorumluluklar. bunlar saha dışı olabileceği gibi saha içi de olur. biz saha içine girelim. mesela takımın bir oyun kurucusu olur toplu veya topsuz alanda fazla koşmaz fakat bir pas istasyonudur. a'dan alıp b'ye vererek topun takımda kalmasını sağlar. bu bir görevdir. bu görevi ön liberoya, sol kanada hatta bir zamanlar sevilla'da olduğu gibi sağ beke bile verebilirsiniz. futbol kariyerinde bu görevi yapmaya alışmış birden fazla futbolcuyu bir takımda toplarsanız o zaman sorun yaşama ihtimaliniz doğabilir, zira birden fazla statik oyun kurucuya sahip olduğunuz zaman onları bir arada harmanlayıp belirli bir şablona oturtmak biraz şans biraz kariyer ve tecrube ve özellikle zaman gerektirir. bizim takımımızda belirli rollerde birden fazla oyuncu varken bazı rollerde hiç oyuncumuz yoktur. yani mühendislik açısından kötü bir kadro devraldı mancini, fakat bunun sorumlusu fatih terim değildir. sorumlusu kesinlikle yönetimdir. aşağı yukarı olayları biliyoruz.
    burada mesela bu adamlar sneijder yerine djuricic'i istediklerini açıkladıklarında işte iyi ki gitmişler, vizyona bak vs. minvalinde herkesten eleştiri aldılar. eğer dünyadaki her takımın yönetimi, sözlükteki dostlarımız gibi düşünseydi şu an dünya piyasasında ne falcao olurdu ne lewandowski olurdu ne de ronaldo olurdu. kesinlikle yanlış anlaşılmasın sneijder muhteşem bir futbolcudur ve bir transfer başarısıdır. ancak şunu da kabul etmeliyizki bir sezon top oynamamış 28 yaşındaki bir oyuncu avrupada gözden düşmüş bir oyuncu demektir. yani avrupalı, sneijder tipi bir oyuncu almak yerine djuricic tipi bir oyuncu almayı yeğler. ikisinin de riski var tabi ki fakat biri en azından yaş bir ağaçtır ve önünde yıllar vardır, hatadan dönebilme şansı kendini oynadıgı takıma ve lige göre modifiye etme şansı vardır. diğeri ise daha büyük bir risktir, sneijder o bir sezon yüzünden toparlanamayabilirdi, veya atıyorum sert bir sakatlık yaşasa şimdi burada herkes bu adam madem sakattı neden alındı minvalinde veryansın edecekti.
    dediğim gibi sneijder transferi hem kadro mühendisliği açısından hem de oyuncu profili açısından bir risk transferiydi. peki sonuç ne oldu? bu riski aldık fakat sonuç bence bireysel performans olarak pozitif oldu tabi bunda sneijder'in futbol bilgisi ile kendini statik bir oyun kurucudan gizli forvete dönüştürmesi de etkili (zira en çok gol attığı sezonlardan birini yaşıyor şu an) fakat takım olarak negatif oldu. bunun nedeni tabi ki tek başına sneijder transferi değil , bu sadece bir çok değişkenden biri.
    aslında bağlanmak istediğim nokta türk takımlarının yabancı transfer konusundaki tavırları. yıldız oyuncu adına avrupa'da gözden düşmüş oyuncuları almak bizim ligimiz için bir ritüel oldu artık. işte bilindik manzaralar, havalanında karşılamalar vs.
    bizim lewandowski, aubameyang gibi oyuncuları dortmund'a gitmeden önce satın alabilmemiz lazım. sadece bizim için konuşmuyorum tüm türkiye ligi takımları için konuşuyorum. bu adamlar scout başarısı değilki ! vizyon başarısı sadece. biri polonya gol kralı biri de fransa. belki fransa gol kralı almak fiyat olarak fazla olabilir fakat polonya gol kralı 5m euro'ya alınmış.
    yani evet yabancı sınırı kalksın istiyoruz, bence de kalksın ama şu anda bile burası bir yabancı çöplüğü.
    mesela sivas için de aynı şey geçerli. utaka oynuyor sivas'ta 3 maç iyi oynadı mı oo ne transfer ama sezon geneline bakıyorsunuz toplamda iyi oynadıgı 5 maç var. ama mesela atıf şeyşu öyle mi ? işte o doğru bir transferidir. adam bütün sezon oynadı ve takımın en iyisi. peki cv'si utaka kadar var mı? yok. yaşı da utaka'dan 5 yaş genç.
    türkiye liginin lig olarak bir çok problemi var yabancı transferleri de bunlardan biri, galatasaray futbol takımını da etkileyen en büyük faktör bu oldu bence.
  • 9996
    f.terim ilk geldiginde genel bir temizlik yapmisti. kadroda m.batdallar falan vardi. hepsi coptu. simdi yine ayni durum var. kadroya yigdik da yigdik. gereksiz bir suru adam var. zor biliyorum ancak keske genel bir temizlik yapilsa.

    muslera veysel semih hakan telles melo selcuk sneijder hamit bruma burak.

    disinda kimse kalmasa keske. unuttugum bir iki kisi olur ama ikiyi gecmez. su takimdan bi 11 her maca ciksa sampiyon olurdu zaten. ancak her mac farkli 11li olmaz bu isler.

    hatirla 2012 senesini. defans hattini ezbere sayarsin. muslera eboue semih ujfa hakan. melo selcuk.

    sampiyonluk boyle gelir. bir gun chedjou bir gun semih bir gun burdisso, hakan. boyle olmaz.

    fener niye sampiyon bu sene? bu yuzden iste. tek seferde 11'i sayarsin adamlarin. volkan gokhan alves egemen caner topal defansiyla en az 28 maca ciktilar cunku. emenike yoksa webo var. emre yoksa alper var. o bosluklar doluyor.

    biz 3 senedir selcuk'a alternatif bulamadik. burak ve umut a bel bagladik. adam gibi stoper alamadik. sol bek gecikti. sag bek yok. sneijder aldik kanat yok. yok da yok. boyle olunca sampiyonluk da yok.
  • 9997
    şimdi beni kimse tanımıyor ama tanısaydınız bilirdiniz ki asla fatih terim-ünal aysal gibi polemiklere girmeyen, dün mancini'yi sevmese de galatasaray'ın başına geldiği anda en sevdiği teknik direktör yapan, medyada çıkan hiçbir dedikoduyu takmayan-konuşmayan bi adamım.
    yani anlatmak istediğim, tek ilgilendiğim konu galatasaray'ın kendisidir. ama artık dayanamıyorumi şu nedir?

    https://pbs.twimg.com/media/BlRZFjwIgAIiQlP.jpg

    bu takımda yabancı futbolcular yok mu? ben bu fotoğrafın tesadüfen yerlilerden oluştuğunu kabul etmiyorum abi. hadi diyelim ki hiçbiriniz dil bilmiyorsunuz, ondan yakın değilsiniz. e sanki diğer yabancıların hepsi aynı dili mi konuşuyor? velev ki dil bilmiyorsunuz, hiç mi utanmıyorsunuz bu halinizden. ki sorunun dil bilmemek olmadığından adım gibi eminim.

    hani hep diyoruz ya çubuklulara giden çirkefleşiyor. var böyle bişey gerçekten. ama bize gelen de yeniçeri kesiliyor amk. arda'sı gider, selçuk'u burak'ı gelir. yazık günah ulan bize, şurada iki yerli oyuncuyla yabancı oyuncunun birbirine sarıldığı fotoğrafı görsek bir günde 50 entry girecek hale geldik.
  • 9998
    https://pbs.twimg.com/media/BlRZFjwIgAIiQlP.jpg

    yeniçerilerin işgal ettiği, canımız ciğerimiz kulübümüzün futbol takımı. barındırdığı yerli oyuncuların büyük kısmı vizyonsuz ve şımarıktır. ulan dibinizde cl kupasını kazanmış, avrupada "başarılarıyla" yer edinmiş, tam manasında dünyaca ünlü yıldızlar var ve en önemlisi her maç bir tarafını yırtan melo var. ama siz az örnek alıp kendinizi geliştireceğinize yeniçerilik yapıyorsunuz. kimse ama yabancılar soğuk davranıyor filan demesin. farklı kültürden gelen onlar, adı üstünde yabancı olanlar onlar. eğer sen samimiysen yerli futbolcu olarak onların adaptasyonuna yardım eder ve kendin içinde onlardan fayda sağlarsın. ama değilsen gördüğümüz, yaşadığımız şekilde olduğu gibi takımı böler, sabote edersin. bizim yerlilerimizin çoğunun yaptığı da tam olarak bu.

    edit: düzeltme
App Store'dan indirin Google Play'den alın