• 36627
    hiç kimse yazmıyor ama 3-5-2 yada 3-4-1-2 hangisi olursa olsun inanılmaz bir duran top tehtidine dönüşüyoruz. icardi, osimhen, nelson, davinson, abdülkerim, barış, jakobs, hatta oynarsa kaan bu sene bu taktiklerle aşırı duran top golü atabiliriz. yukarıda arkadaşlar yazmış bu sene ayrıca sabırlı olmalıyız defans güvenliğine önem vererek geçiş manyağı olmadan oynarsak şu hücum hattı gerçekten 1-2 tane bir şekilde sıkıştırır.
  • 36628
    transferin son günü bir yıl kiralık oynayacak bir adam geliyor ve adamın mevkisinden dolayı 2 yıldır kullandığın sistemi bir günde değiştirmeyi düşünüyorsun. valla bal ligi takımlarında bile böyle saçma bir karar verilmiyordur heralde. bir taraftar olarak uzun süredir bu kadar küçük düşmemiştim. osimhen değil 25 yaşında messi gelse böyle karar verilmez.

    ha şunu anlarım; zaten biz bir krizdeyiz. çıkış yolu arıyoruz. zaten üç defanslı iki forvetli bir şeye de hazırlıklıydık. inanılmaz bir forvet denk geldi ve tencere kapak olduk. yalnız hepimiz de biliyoruz ki böyle bir şey yok.

    mesele napalım osimhen’i almayalım mı değil. osimhen geldiyse forvette sırasını bekler, ya da sol kanat falan bir şey oynar. bu kadar.
  • 36630
    yapacak bir şey yok. eksiğiz ve kanadımız(!) kırık.

    füg’ül inşallah * -atmasyon tamlama,
    yönetim istifa -dosdoğru temenni.

    saha içini konuşalım artık. olmadı, beceremediler. illaki baskılara dayanamayıp süper lig için transfer yapılacaktır. avrupa ligi için ise ara transfer dönemini ve dolayısıyla o zamana kadar avrupa'dan elenmemeyi bekleyeceğiz. sonumuz sparta prag, young boys gibi maçlara benzemesin. dinimiz, amin.

    yönetim için istifa istemekten başka bir şey söylemek istemiyorum şimdilik. saha dışını konuşmaya, rabiot’un akıl almaz maliyetli transfer hamlesini ve buna rağmen olmayışı, rabiot’un validesini ve kadından bahsedilirken espri adı altında bel altı vurulmasına artık katlanamıyorum.

    sahaya dönelim.

    biliyorsunuz. fatih terim hocamızın uzun zamandır bir takıntısı vardır: 4-1-4-1. 2011-12 sezonuna da bu dizilişle başlamıştır mesela. sonrada 4-4-2’ye dönmüş ve adaptasyon sağlamıştı. ilk adımda emre çolak ve engin baytar özelinde teknik, mücadeci, hem orta saha karakterli hem de kanadı kullanabilecek oyuncular ve elmander-baros adaptasyonu ile. devre arasında ise necati ateş’i transfer ederek ileri ikilide idali bulup daha da keskinleşerek. sneijder ve drogba’nın gelişinden sonra tekrar bir adaptasyon: 4-3-1-2.

    yine igor tudor ile girdiğimiz sezonda geldikten sonra 4-1-4-1’e dönüş gördük. özellikle ndiaye’nin gidişinden sonra. ryan donk’u defans önünde bırakıp fernando-belhanda ikilisiyle orta sahayı kurgulamıştı. sonrasındaki süreçte de hepimiz 4-1-4-1 takıntısının bizi nerelere sürüklediğini biliyoruz. hocamızla yol ayrımı.

    okan buruk’un 4-2-3-1 takıntısına benzetiyorum bunu. fatih terim’in 4-1-4-1 ile bize neler kazandırdığı ortada. çok şey kazandık bu dizişişle. yine adaptasyonun da ve aslında vazgeçişin de bize neler kazandırdığı ortada. ve ısrarın ise bizi nerelere süreklediği…

    bugün oynadığımız şekliyle okan buruk 4-2-3-1’i bize çok şey kazandırdı. ama görünen köy kılavuz istemez. ısrar ve inat sonucunu da görüyoruz açıkçası. bir şeyler olmuyor.

    kaldı ki elimizde 4-2-3-1 için yeterli oyuncu yok. tekrar ediyorum, bugün oynadığımız anlamda, okan buruk hocamınızın oynattığı 4-2-3-1’den bahsediyorum.

    değişim şart.

    haberler doğruysa 3-5-2 düşüncesi var hocanın. bunu sonradan gardi’nin ağzından da duyduk. haberler büyük ihtimalle oradan yayıldı.

    olumlu. en azından değişim isteği olumlu. bu osimhen’in transferiyle olsun veya başka bir nedenle. olumlu. adaptasyon iyidir. yukarıda fatih terim’den bahsederken yazdım zaten. kazanırken, işler iyi giderken ısrar önemlidir. işler ters gitmeye başladığında ise vazgeçmek gerekir.

    gelgelelim 3-5-2’ye derhal geçeceğimizi hiç zannetmiyorum. en azından icardi’nin sakatlıktan dönüşüne kadar… belki ara ara osimhen-bats ile bir süreç görebiliriz.

    bu demek değil ki şu anki dizilişimizle oynamaya devam edelim. olmayan bir şeyde zorlamaya gerek yok. şu an futbolcu öğütüyoruz, bireysel performanslara ve yeteneklere çok bağımlıyız, günlük forma bağlıyız. üstelik elimizde çok seçenek de kalmadı. transfer operasyonu sağolsun.

    fikrim odur ki ilk aşama için kadromuza en uygun diziliş 433.

    ileri üçlüde,

    1. barış alper yılmaz-osimhen-ziyech
    2. mertens-osimhen-barış alper yılmaz
    3. barış alper yılmaz-osimhen-yusuf demir

    yapabiliriz. elbette osimhen hemen ilk on bir yapmaz diyorsanız, bats da osimhen yerine oturur.

    maalesef ziyech 4-2-3-1 kanadı olarak işimize pek yaramıyor. yusuf demir için de bunu söyleyebilirim. çok görmedik ama… 4-3-3 daha ideal bu oyuncular için kanımca. en azından tolere edilebilir olurlar böylece. yine buraya yunus akgün’ü ekleyebilirsiniz.

    barış alper yılmaz’ın ileri üçlüde icard-osimhen’i tamamladığı kurgu bence barış alper yılmaz’ı da bir iki adım daha ileri götürür. sadece asist özelinde bakmamak lazım. osimhen-icardi’yi tamamlamak demek, aslında birçok açık bulacağınız anlamına gelir. icardi’yi boş bırakamazsınız. sürekli gözünüz üstünde olmalı. osimhen’i boş bırakamazsınız. birebirde kalsanız bile yıkılmıyor adam ki bir anda patlama olayı da var. yani her an gol atmaya hazır olursanız, her an asist yapmaya hazır olursanız, acayip sükse yaparsınız.

    not: kerem aktürkoğlu felaket bir gol asist sayısına çıkabilirdi. 433 ileri üçlüsünde osimhen-icardi tamamlayıcısı olarak. kerem’in zaten en önemli özelliği bu. pozisyona giriyor adam bir şekilde.

    not 2: içimde hâlâ uktedir. icardi-kerem-barış alper üçlüsünü görememek. kanat forvetler olarak.

    neyse.

    orta sahada,

    1. sara
    2. tor
    3. kerem demirbay
    4. berkan kutlu
    5. kaan ayhan
    6. eyüp aydın
    7. yunus akgün (geçen sene bolca iç oyuncusu olarak oynadı)

    rotasyonu var elimizde.

    idealde sara-tor-kerem demirbay orta saha üçlüsü oynayabiliriz. burada elbette top taşıyabilen, tempolu, dinamik bir futbolcumuz olsa çok güzel olurdu. ama elimizde bu var.

    ileride 3-5-2’ye dönersek ki öyle görünüyor, ben sıkça iç orta saha olarak mertens, yunus akgün ve hatta yusuf demir görebileceğimizi düşünüyorum. çünkü üçlü oynadığınızda orta sahada böyle bir tercih yapabilme lüksünüz olabiliyor.

    hatta sara’nın oyun kurucu orta saha olarak defans önündeki ilk oyuncu olduğu, mertens ve tor’un iç orta sahalar olduğu, ileride icardi ve osimhen’in olduğu 3-5-2 bizim şu anki baskı oyunumuzu devam ettirmemizi de sağlar.

    mertens ve tor takımdaki en iyiler bence bu konuda. osimhen basar. icardi’nin presten hiç kaçtığını görmedim. sürekli pres istiyor hatta. apokerim ve davinson da daha güvenli orta saha çizgisi geçebilirler. nel de rahat ettiği gibi geride duracak çünkü. böylece arkada güvence almış oluruz ve okan buruk’un istediği gibi adam adama pres şemasını daha rahat uygularız.

    bir nevi hakan ç (sara), barella (tor), mkhi (mertens) yapabiliriz kendimizce. kaldı ki kenarlarda ise büyük ihtimal barış alper yılmaz, jakobs ve jelert olacak bu durumda. bu durumda kanatlardan alacağımız hücum performansı önemli. üç kanat az gibi duruyor ama değişimli kullanabilmemiz en azından umut oluyor. jelert ve barış alper yılmaz’ın sol kanatta da oynayabiliyor olması biraz rahatlatıcı en azından.

    3-5-2 durumunda yusuf demir veya yunus akgün’ü de mertens’in yerine atabiliriz. aynı pres gücünü alamayız belki o zaman ama başka şeyler kazanabiliriz.

    3-5-2 bizim için ideal gibi duruyor. kadro yapımıza bakarak.

    ama 4-3-3 de hiç fena değil, icardi dönene kadar.

    4-3-3’ün iki problemi var güncel kadroda benim gördüğüm.

    1. apokerim’in, yani elimizdeki tek orijinal sol stoperin mevcut durumu. (3-5-2 için de geçerli)
    2. orta sahada bir ndiaye’mizin (bizdeki ilk haliyle) ya da bir gedson fernades’imizin veya tam anlamıyla bir barella’mızın olmayışı.

    onları da bir şekil halledeceğiz. adaptasyon yapacağız. dedim ya tor’u iç oyuncusu olarak kullanmak bir seçenek mesela. elimizdeki kadro bu.

    bu arada üçlü defanstan ziyade kadromuz 3-5-2’ye uygun. 3-4-3 veya 3-4-1-2 ile halihazırdaki orta saha problemimizin devam edeceğini düşünüyorum.

    3-4-3 veya 3-4-1-2 ile 3-5-2 arasında ne fark derseniz… hatta mertens’i 3-5-2’de de 3-4-1-2’de de kullanacaksak aynı şeyler değil mi? diye sorabilirsiniz. çok fark var. orta saha olarak oynamak ile forveti üçleyen oyuncu olarak oynamak arasında çok fark var. mesela galler-türkiye maçını izlemişseniz türkiye’nin 3-4-3 oynadığını görmüşsünüzdür. orta sahada seken, havuza düşen her topun da galler’de kaldığını görmüşsünüzdür.

    lütfen şu orta sahayı boşaltmayın, eksik bırakmayın. lütfen yani.

    tabii bu durum yerleşim probleminden de kaynaklı. ama böyle bir probleminiz varsa basit çözüm. orayı kalabalık tutarsınız.

    bazen çok derin düşünmeye gerek yok. basit düşünün. orta sahayı veriyorsam ve bunu çözemiyorsam kalabalıklaşırım orada. başka problemler ortaya çıkacaktır. tekrar adaptasyon yaparsınız. deneye deneye, oynaya oynaya belki de tekrar orta sahayı 2 futbolcuya düşürmeye geleceksiniz. çünkü takımınız artık onu kotarmaya başlamıştır.

    mesela selçuk-melo o kadar dominanttı ki yanlarına bir futbolcu daha eklemek fazlalık oluyordu. ne yapmıştı hoca? gerektiğinde orta sahalaşabilen, gerektiğinde kanatlaşabilen, gerektiğinde on numaralaşan oyuncular kullanmıştı. adaptasyon.

    ez cümle…

    lütfen şu orta sahayı boş bırakmayın. hangi maç olursa olsun.
  • 36633
    3-5-2 dizilişine döneceğimizi düşünürsek bir sol kanat beki haricinde transfere ihtiyacı olmadığını düşündüğüm takım. transfer isteyen herkesi çok iyi anlıyorum çünkü takımda neredeyse hiçbir mevkide işler yolunda gitmiyor ama işlerin yolunda gitmemesinin sebebi rotasyon darlığı veya kalite eksikliği değil kesinlikle.

    mevkilere tek tek bakabiliriz;

    kale: fernando muslera-günay güvenç

    bence fernando muslera yerini başka bir kaleciye bırakmalıydı ama gündeme bile gelmediği için burayı es geçiyorum. yedeği günay güvenç de gayet yeterli bir yedek kaleci.

    stoper: davinson sanchez-victor nelsson-abdülkerim bardakçı-kaan ayhan-metehan baltacı

    burada tek soru işareti abdülkerim'in anlık durumunun fecaat olması ancak sezon içinde kendisini toparlayacaktır, ayrıca kaan ve metehan da gayet iyi alternatif olarak görünüyorlar.

    sağ kanat beki: barış alper yılmaz-elias jelert-ali turap bülbül

    burada da transfere ihtiyaç görünmüyor.

    sol kanat beki: ismail jakobs-barış alper yılmaz

    barış solda da gayet iyi oynayabildiği için bu mevkinin de alternatifi ancak jakobs'un sakatlık riskinin fazla olmasından ötürü bu mevkiye 1 ekleme yapmak fena olmayacaktır.

    merkez orta saha (6 ve 8): lucas torreira-gabriel sara-kerem demirbay-berkan kutlu-kaan ayhan

    gayet dolu ve çok yönlü bir rotasyon. zaten geçtiğimiz sezon rekorları alt üst ederek şampiyon olan orta sahamızın fazlalıklarından kurtulmuş ve sara ile güçlendirilmiş hali. bu bölgeye dribling üzerinden oynayan bir 8 numara takviyesi yapılabilirdi ancak bizzat okan buruk sara gibi bir oyuncuyu tercih etti. demek ki dribling üzerinden oynayan bir ekleme yapılsa dahi pek süre bulamayacak.

    10 numara: dries mertens-gabriel sara-hakim ziyech-yunus akgün-yusuf demir

    yine dopdolu bir rotasyon. ziyech, yunus ve yusuf kanat orijinli oyuncular ancak 10 numara özelliklerine sahip, o bölgede gayet verim alınabilecek oyuncular. zaten 3-5-2'de kanat oyuncusu kullanmayacağımız için 3 oyuncu da 10 numara olarak kullanılmak durumunda. sara'nın esas yerinin 8 numara olacağını düşündüğüm için onu saymıyorum ama okan hoca bir zahmet mertens-ziyech-yunus-yusuf 4'lüsünden de 10 numara rotasyonu çıkarabilsin.

    forvet: victor osimhen-mauro icardi-michy batshuayi-halil dervişoğlu

    türk futbol tarihinin görmüş olduğu kağıt üstünde açık ara en güçlü forvet rotasyonu, konuşmaya dahi gerek görmüyorum.

    rotasyonumuz özetle bu şekilde. yaptığım analizlere özellikle stoper, merkez orta saha ve 10 numara mevkileri için karşı çıkan birçok yazar ve okur olacağına eminim. ancak daha da emin olduğum şey şu ki okan buruk ve ekibi işini iyi yapabilirse bu kadro hem kalite hem çeşitlilik olarak çok üstün bir kadro olduğunu sahada gösterecektir.

    okan buruk şimdiden galatasaray tarihinin en iyi hocalarından biri oldu, öte yandan verilen imkanlar açısından açık ara en şanslı hocası. elde bu kadro varken de yapması gereken ekstra transfer istemek yerine kurgusundaki hataları düzeltip verim alamadığı oyunculardan verim almaya başlamak olmalı.

    kendisinin döneminde özellikle 2024 senesinde yaşadığımız taktiksel fecaat olarak adlandırılabilecek ve transfere ihtiyacımız olduğu hissiyatını yaşatan;

    1- 15 şubat 2024 galatasaray sparta prag maçı
    2- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı
    3- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı
    4- 3 ağustos 2024 galatasaray beşiktaş maçı
    5- 21 ağustos 2024 young boys galatasaray maçı
    6- 27 ağustos 2024 galatasaray young boys maçı

    maçlarının hiçbiri kadro kalitesi ve rotasyon yetersizliğinden dolayı yaşanmadı. şu maçlarda sparta prag maçlarındaki sol bek eksikliği haricinde neredeyse hep en iyi kadromuzla ve sağlam bir yedek kulübesiyle çıktık, ona rağmen oyun olarak hezimete uğradık. bu da problemin kadro kalitesinde değil kenar yönetiminde olduğunu gösteriyor.

    o yüzden de çözümü transferde değil kenar yönetiminde aramak lazım.
  • 36634
    osimhen transferi sonrası tüm taraftarımız istisnasız 3-5-2 dizilişi ile maçlara çıkacağımızı düşünüyor ancak saha içi dizilişler simetrik olmak zorunda değil, ben özellikle bu sezon mevcut kadro ile asimetrik bir 4-4-2 denemesi bekliyorum. euro 2020'de mancini italya ile şampiyon olurken bu dizilişi seçmişti, yani savunma beklerinden biri hücumcu diğeri ise daha fazla savunmada bekleyen bek oyuncusu olmuştu. bu tercihi biz de yapacak olursak tek handikapın bahsettiğim dizilişin kısa sürecek bir turnuva için yani final maçı dahil toplam 7 maç için başarılı olduğu ancak minimum 50 maç oynayacağımız 2024 2025 sezonunda rakipler tarafından erken çözülüp sezon sonunu sadece bu planla bitiremeyeceğimiz olduğunu düşünüyorum. ancak çift santraforla oynamak için şu ana kadar yazılan dizilişler mevcut kadromuz ile bana pek mantıklı gelmiyor. en mantıklısı sinyor mancini'den kopya çekmek olmalı.
  • 36635
    transfer yapma işinden bi’haber olan takım. buna fenerbahçe ve beşiktaş da dahil. tek bir örnek ile durumu izah edeceğim;

    wolfsburg osimhen’i nijerya’daki ultimate strikers academy’den transfer etmiş. ismini transfermarkt’tan kopyaladım, takım mı yoksa salt akademi mi onu dahi çözemedim. 3,5 milyon euro bağlamış wolfsburg.

    afrikadan büyük isimler çıktı, çıkmaya da devam ediyor. peki biz, hatta bir türk kulübü bugüne kadar böyle kulüp mü akademi mi o dahi belli olmayan yerlerden hiç transfer yaptık mı? galatasaray wolfsburg’dan daha mı zengin? yoksa biz bu seviyelerden oyuncu alamayacak kadar real madrid seviyesinde üst düzey kulüp müyüz? misal en basitinden bi ismail jakobs yok mu afrika’da da biz monaco’ya 10 milyon euro bağlıyoruz?

    kendimizi ne sanıyoruz? transfer dönemi gelince yöneticiler italya’ya ingiltere’ye çıkarma yapıyor. vitrine çıkmış adamı herkes alır. ha o vitrinin de en çürüğüne yetiyor paramız da neyse. peki vitrine çıkmamış kaç oyuncu bulduk? gelecekte bi osimhen daha bulabilecek miyiz misal?

    neyse scoutumuz bize minimum monaco tottenham roma ayarında kulüplerden oyuncu bulur. bu kafayla da daha çok milyonlarca euro borç açarız.
  • 36636
    sezona kötü bir giriş yapmış, bu sebeple taktik değişimine gitmiş, önemli oyuncuları sakatlanmış, ve bütün bu zor şartlar içinde milli takım dönüşünden itibaren 3 haftada 7 maçlık çok zor bir tempoya girecek takım... yani 3 günde 1 maç oynanacak aşağı yukarı... galatasaray bu sezondan bir şey çıkarabilecekse bu dönemeci doğru geçmesi gerekiyor. aksi takdirde dikışın tutması imkansıza yakın.

    rizespor
    antep
    fenerbahçe (d)
    paok
    kasımpaşa
    rfs (d)
    alanya

    fikstür yoğun olsa da sadece iki deplasman var. hatta istanbul dışındaki tek maç benzinin tam biteceği yerde 4. torbanın dibindeki rfs ile. avrupa'daki diğer maç da 2. torba takımıyla. ligdeki diğer maçlarda da bir göztepe, başakşehir, eyüp gibi zor takımlar yok.

    ihtiyacımız olan:
    rize + antep galibiyetleri ve derli toplu bir takım görüntüsü,
    kadıköyde düzgün bir mücadele, hatta iyi bir skor,
    üstüne iki avrupa maçında iki galibiyet.

    bu süreçten galatasaray'ın ligde 12 puan, avrupa'da da 6 puan çıkarması mümkün, ancak taraftarın korkunç yönetim hatalarına ve kötü sonuçlara rağmen, temiz bir sayfa açıp, teknik ekibe ve oyunculara destek olması şart. aksi takdirde ilk haftadan her şey çökebilir ve tüm sezon korkunç bir hal alabilir.

    konsantrasyon ve birlik olmak şart. 21 günden sonra bambaşka şeyler konuşulabilir.
  • 36637
    önümüzde çok fazla maç var, yok şu oyuncuyu aldık bu ne olacak demeden elde olan her oyuncunun oynaması gerekecek bir zaman gelecek. rotasyona katabileceğimiz ve direkt etki edebilecek ek 2 veya 3 oyuncu hala lazım. konuşulan zalewski ve ebimbe isimleri kadroya kısa sürede dahil edilip ocak’da uel kadrosuna da yazılmalı. vakit* yok hamleler hızlı yapılmalı.
  • 36639
    4231'den ziyade oyuncu görevlerinin değişeceği takım.
    üçlü bekleyenler biraz daha bekleyecek gibi. bana kalırsa şu an transfer bitse elimizdeki en iyi kadro aşağıdaki gibi olacaktır. benim örneğim 2012-2013 galatasaray kopyası.

    mulsera
    jelert sanchez abdülkerim jakobs
    torreira kaan sara
    barış
    icardi osimhen

    üçlü dengeli bir orta saha ve önünde barış gezgin kanat.
    osimhen sola devrik forvet, icardi box in the fox.

    2012-2013 de ne yapıyorduk?

    muslera
    eboue dany semih riera
    hamit melo selçuk
    sneijder
    drogba burak

    buna ister 4231 denilsin, ister 4312 isterse de 442. önemli olan oyuncu grubunun görev tanımı. yani sen 442 gibi çıkarak bir false 9 ile 2 senedir 4231 görünümünde savunma yaptın. bu bakımdan dizilişten ziyade oyuncu görevleri önemli. takım savunması oturduğu andan itibaren dizilişin önemi kalmaz.
  • 36640
    herhangi bir avrupa takımı, önemli bir oyuncusunu satmadan önce yerine başka bir oyuncuyla anlaşır. satış gerçekleştikten sonra da hemen yeni oyuncuyu imzaya çağırır.

    peki, zaha ve ve kerem'i göndermeden önce galatasaray yönetimi kiminle anlaştı? koskoca galatasaray 1 tane sol kanat oyuncusu bulamıyor mu?

    haa okan hoca çıkıp, "arkadaşlar ben ani bir kararla 3-5-2'ye geçtim. transfer listemiz değişti" derse de yönetime bu konuda çok eleştirmem.

    okan hoca'nın sezon başladıktan sonra taktik değiştirmesi ise gayet futbolun doğasında olan birşey. sonuçta elinizde icardi ve osimhen gibi üst düzey golcüler var. zamanında fatih hoca da lig ilerlerken 4-4-2'ye dönmüştü mesela...
  • 36642
    gabriel sarı = 23 milyon euro.
    elias jelert = 11 milyon euro
    ismail jakobs = 10 milyon euro
    zalewski = 10 milyon euro(konuşulan)

    şurada yatan para 55 milyon euro civarı bir para, maaşlar falan işin içine girmeden. bu paraya alınan oyuncuların direkt seviye atlatması, takımın en iyileri olması gerekiyor, basit mantıkla düşününce torreira 6 milyon, icardi 10 milyona alındı, bu oyuncular ucuz demeyelim çünkü alakası yok, doğru bir planlama dahilinde böyle adamları bulabiliyorsunuz.

    jelert, koca sezon oynarsa skor üretemeyebilir, hücum ile işi yok, bek olarak defansif sıkıntıları var.
    sara, kapalı kutu hala, kalitesi az çok var belli ediyor ama şampiyonlar ligi elemesinde 23 milyon gömdüğüm bir adamın fark yaratmasını beklerdim hiç de fark yaratamadı, hatta demirbay yerine girince daha iyi görüntü verdi.
    jakobs, sakatlık riski çok yüksek bir oyuncu, sezonda 25 maçı geçebildiği, 1500 dakika geçebildiği sezon neredeyse yok gibi, 650 bin euro maaşı varken 3 katına katladık maaşını ve ne vereceği belli değil. herkes sol stopere yazıyor ama bu arkadaşın öyle bir meziyeti yok maalesef çünkü defansif bir oyuncu değil, jelert gibi kafa toplarında çok verimsiz bir oyuncu.
    zalewski, roma'da yedeğe düşmüş, istenilen şeyleri asla verememiş bir oyuncu, belli bir potansiyeli var ama o potansiyeli milli maç hariç ortaya hiç koyamadı, bu adama da 10 milyon civarı gömüyoruz hem de sözleşmesinin son senesinde. etmez.

    şimdi bir de skor kısmına girerken bu arkadaşların hiçbiri defansif olarak başarılı oyuncular değil, ofansif olarak da başarılı olan oyuncular değil sara hariç ki onun da geçen sezon hariç 10+ skor üretebildiği sezon yok. bu takımda golü forvetler hariç kim atacak? icardi+osimhen'den toplam 80 gol falan mı bekliyoruz? ya atamazlarsa, ya pozisyona sokamazsak diye düşünen yok. her maçı 2-1 kazanan takım, skor yönünden kaliteli ayaklara sahip galatasaray iken birden skor yönünden geri gitmiş galatasaray nasıl daha fazla skor üretecek ya da aynı skoru üretecek?

    maalesef korkunç bir para harcadık hem de skor yönündn hiçbir şey ifade etmeyen oyuncular aldık. bu takıma sezon içinde neden gol atamıyor diye bol bol eleştiri gelecek maalesef ve herkes o gün skor üretecek adam arayacak, bulamayacak.
  • 36643
    ne sezonlar gördük. pinolu, mustafa sarplı kadrolar, bratulu petreli dönemler, bilal kısa'nın yasin öztekin'in ilk 11 oyuncusu olduğu sezonlar gibi. ancak hiçbir sezon, 2024/2025 sezonu kadar kadro planlanması berbat kurgulanmış değildi. kadro kalitesi olarak zayıf diye nitelendireceğimiz her sezonda bir ölçü bir denge vardı. iyi kötü sağ bek rostasyonu vardı. orta saha oyuncuları belliydi. forvetler çakılıydı. hiçbir bölgede ne fazla futbolcu ne de yetersiz sayıda futbolcular vardı. şimdi bakıyorsun türkiye'nin en iyi sol açığını transfer sezonu son günler satıp sattığın paraya rotasyon futbolcusu sağ bek alıyorsun. hızlı, atletik ve hücum yönü yüksek diye aldığın köhn'ü transfer dönemi bitmesine az bir süre kala apar topar paketleyip yerine 10 küsür milyon euro maliyetli sol bek alıyorsun. orta sahaya bir tane defansif oyuncu almıyorsun. 4-2-3-1 formasyonunda oynaması neredeyse imkansız olan sara'yı 18-20 milyon euro maliyetle transfer ediyorsun.

    ortada bir hasta var. hasta galatasaray futbol takımı. hasta muayene oluyor ancak hoca doğru teşhisi bir türlü koyamıyor. bir şeyin yok diyor, ağrı kesici yazıp gönderiyor (bkz: 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı). hasta tekrar geliyor. hoca tekrar ağrı kesici yazıp gönderiyor (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı). hasta yine geliyor, hoca bu sefer sinirleniyor (bkz: 3 ağustos 2024 galatasaray beşiktaş maçı). hasta dördüncüye geliyor bu sefer. hoca'nın kafada şimşek çakıyor (bkz: 27 ağustos 2024 galatasaray young boys maçı). anlıyor bu sefer hatasını. diyor ki "bu adamda başka bir şey var" buluyor da nedenini. ama hoca yediremiyor kendine. egosu ağır basıyor. ama yine de reçeteyi yazıyor. ama reçeteyi yazarken öfkeyle panikleyip hata yapıyor. hasta gidiyor eczaneye. eczacı reçetedeki ilaçları veriyor ama kurnaz eczacı, yan ürün pazarlıyor hastaya. hasta gariban ne yapsın. alıyor gereksiz bitkisel takviye ilaçları da.

    hastalığa gelince, hastalığın tek bir sebebi yok. sosyal medya tarafları, forma adaletsizliği, sistem, yönetim beceriksizliği ve tüm camiada hissedilen kibir bu hastalığın nedeni.
  • 36644
    galatasaray'a gönülden bağlı, hayatını adamış erden timur gibi bir kişi olmasa icardi, torreira, mertens, ziyech, zaha gibi futbolcuları olmamış olacak bir takım. ben en çok buna karşıyım. türkiye'nin en büyük, en başarılı ve en güzel kulübünün bir transfer sistemi yok, yönetime gelen isimlerden transfere bakan kişiler iş bilen, sorun çözücü, ikna edici, kalifiye kişilerden olursa galatasaray futbol takımı iyi oyunculardan oluşuyor; eğer bu kişiler manchester'a gidip mctominay'a bakıp, zenit'e gidip wendel'e selam verip geri dönen; plansız, programsız ve kalifiye olmayan kişilerden oluşursa takımda sol kanat olmuyor; fransa, almanya ve italya liglerindeki sıradan oyuncular önemli ücretler de teklif edilse transfer edilemiyor. mesela cenk ergün'ün transferde muktedir olduğu durumlarda sıradan bir sol beke mauro icardi'ye ödenen bonservis bedeli ödeniyor. mesela burak elmas varken cicaldau'yu torreira'dan daha yüksek bonservisle alıyoruz. ünal aysal varken massimo moratti ile ilişkilerini kullanarak takıma prime wesley sneijder çekiyor, ama mesela birkaç sene öncesinde orta sahayı bam üçlüsü ile oynuyorsun.

    demek istediğim, bu kadar güzel, büyük, efsane bir takımımızın kaderi ve on milyonlarca taraftarın mutluluğu şansa kalmamalı, kalamaz. kulübün transferden sorumlu ekibi, malı kaynak yaratma ekibi gibi aşırı önemli kısımlarda çalışan insanların bu işi en iyi yapacak kimselerden seçilmesi ve tüm aklın birleştirilerek önümüzdeki 30 senenin planlamasının yapılması ve bunun asla ve asla seçimle gelen x bir şahsın veya onun bu kısımlara getireceği üç beş kişinin düşüncesiyle isteğiyle değiştirilememesi gerekli.

    koskoca galatasaray futbol takımı diğer adaylardan 2-3 ay daha iyi lobi yapmış insanların insafına bırakılamaz. yani bir ekip gelsin, artık kemerburgaz la masia'yı mı kuruyorsunuz, brezilyadan shaktar misali oyuncu ağı mı kuruyorsunuz bilemem. ama bu işlerin nasıl yapılacağı, kulübün mali ve transfer politikalarının nasıl olacağı ve hepsinin sonucu olarak galatasaray'ın o senedeki kaderinin nasıl çizileceğini şansa bırakmanız beni bıktırdı. ben artık yönetimlerden "geçmiş senelerdeki menajerlere verilen ücretleri kınıyoruz" veya "3 sene küçülmeye gidip genç oyunculara yönelip parlatıp satacağız" veya "bizim temel amacımız borçları ödemek" gibi cümleler duymak asla istemiyorum. veya bir başkan adayının "ben şu şu oyuncuları getirme vaadim var beni seçin" diyememesini istiyorum.

    eğer en avrupalı, en medeni ve en elit kulüp bizsek kimse elinde cüzdan sallayarak başkan olamaz!
  • 36645
    artık üçlü defansa dönmesi kaçınılmaz olan takım. yalnız 3-4-1-2 dizilimini de bir seçenek olarak bence görmemek lazım. iki santrafor + sara + 10 numarayı taşımaz takım. mecbur 3 tane 8 numara ile oynamalıyız. buradaki sıkıntı; 1 adet 8 numara transferi lazım ve ziyech, yunus ve yusuf demir bu formatta devre dışı kalıyorlar. en azından ziyech ili bir şekilde yolları ayırmalıyız.
  • 36647
    20 yıl önce, gençlik yıllarımda futbola büyük bir tutku ile bağlıydım. fakat genelden farklı olarak ben işin sistem, taktik tarafındaydım. o yıllarda sınırlı kaynaklardan olabildiğince bu işin taktik tarafını okur ve okudukça 1 teknik direktörün 11 kişiye neler yaptırabildiğini görüp büyülenirdim. hatta bu öyle bir hal almıştı ki okuduğum bölümle çok alakasız olmasına rağmen bir tv kanalının futbol analistliği staj programına başvurmuştum. gittiğimiz maçlarda herkes bağırıp çağırırken ben alex ferguson sessizliğinde maçı izlerdim.

    yıllar içinde bu tutkum bir şekilde yön değiştirdi, sadece galatasaray'ı takip eden bir taraftara döndüm. taa ki osimhen'in transferine kadar.

    3-5-2 söylentileri, yine saatler boyunca taktik analiz incelemeleri, hatta youtube'da da mükemmel kaynaklar varmış onları keşfim derken yine 20 yıl önceki tutkumun tekrar alevlendiğini gördüm.

    fakat bugün 12 eylül, transfer dönemi kapanmak üzere. ben galatasaray futbol takımının taktiği, sistemi üzerine kafa yormak arzusu içindeyken maalesef ki bunu yapamıyorum. henüz oyuncu grubu belli değil, yönetim büyük hatalar içinde, taraftarlar öfkeli.

    eminim ki takımımız hakkında benimle aynı hislerde olan bir çok taraftar var. yoğunlukla işin taktik kısmına kafa yoran ve bundan büyük zevk alan bir çok futbolsever var. takım ve renk aşkımız baki, her halükarda biz takımımızın yanındayız ama siz sayın yönetim, biz neden sağlıklı yönetilen futbol takımlarında olduğu gibi artık transferi bir kenara bırakıp sadece ne oynayacağımıza odaklanamıyoruz?
  • 36650
    6 numara haricinde bu takımın eksiği yok. transfer yapılamaması sebebiyle takımın gücü underrated olarak görülüyor, üstelik bunu galatasaray taraftarı yapıyor. sanki tek çaremiz transfermiş gibi davranılması çok üzücü gerçekten.

    kadro kalitesi ligdeki tüm takımlardan üstün olan takımdır. uefa’da da en az bi çeyrek final görmemesi için hiçbir neden yoktur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın