• 2752
    yetkililerinin şunları yapmasını bekliyorum;

    - transfer yapılmasın, mevcut futbolculardan neill, kewell, cana, arda, baros dışında kalanlar kadroya alınmasın, tez zamanda kapı dışarı edilsin, kadro dışı bırakılsın.

    - çağlar gibi, anıl gibi futbolculara şans verilsin. yukarıda ismi sayılan futbolcuların yanlarına alt yapıdan gelen futbolcuları koysunlar. yemişim tt arena'yı, yıldızları...

    - lig biter bitmez adnan polat ve yönetimi istifa etsin.

    - hagi menajer olsun, tugay alt yapının başına geçsin.
  • 2754
    bir kaç yıl evvel şöyle bir şey dese biri: "2010'da kadronuzda milan baros ve harry kewell olacak; ama siz devre arasına 9. olarak gireceksiniz."
    işte o kişinin aklından şüphe ederdim ya da dünya sıralamasını mı kastediyorsun? diye sorardım.

    imkansız olduğunu düşündüğüm her şeyi yaşatan futbol takımıdır, yaşatmaya devam edecektir.
    umarım yükselişe geçme zamanı gelmiş olan takımdır.
  • 2755
    2010-2011 sezonunun ilk yarı performansına göre iç sahada 9 puanla on yedinci, dış sahada 14 puanla üçüncü. galatasaray'ı dış sahada bir tek trabzonspor'la, bursaspor geçmiş. yediğimiz tuhaf gollerin hepsi de iç sahada. dışarıda kolay kolay anlamsız gol yemiyoruz. bunun nedeni nedir sözlük? iç sahada taraftarın kendi takımını baskı altına alması mıdır? değil midir?

    oyuncu ıslıklamak işe yarıyor muymuş? sahaya koltuk fırlatmak işe yarıyor muymuş?
  • 2757
    ilk yarıyı geride bıraktık. haliyle bunu yazmak için biraz geç kaldım, çünkü 2. yarıdan itibaren başka oyuncular, başka bir futbol anlayışı olacaktır diye düşünüyorum. ama mevcut oyun anlayışıyla ilgili bir şeyler yazmak istedim. şu şartlarda, galatasaray futbol takımı'nın gol atması mucizelere bakar. ki zaten son haftalarda öyle de oluyor.

    galatasaray göbekten hücum geliştirme konusunda son zamanlarda izlediğim en yetersiz takım konumunda şu anda. özellikle 11 aralık 2010 galatasaray gençlerbirliği maçını da yeni açık'ta izleyince bu tezim daha da güçlendi.

    atak gelişimini ve saha dizilişini bir an için gözünüzün önüne getirin. ortada cana-ayhan-barış(ya da hakan) topu aldıklarında %90 ihtimalle kanada açıyorlar topu. buraya kadar bir sıkıntı yok. ancak sıkıntı buradan sonra başlıyor. zira galatasaray kanatları, kenar çizgilere aşırı yakın bir vaziyette pozisyon alıyor. sol kanatta çağlar ve önünde kewell, sağ kanatta sabri ve önünde aydın, taç çizgisine abartısız 1 metre mesafede oynuyorlar. üstelik top çağlar'a veya sabri'ye geldiğinde, içe katetmesi gereken kanat oyuncuları çizgiye daha da yaslanıp, topu o alanda sıkıştırıyorlar.

    şimdi benim kewell'ın futbol zekasına, vuruş tekniğine, top tekniğine lafım yok. galatasaray'da top ayağına geldiğinde premier lig görmüşlüğü bariz belli olan oyuncuların başında geliyor. ancak bir gerçek var; o da zaten ortalama bir sürati olan kewell'ın ilerleyen yaşıyla birlikte eski çabukluğunun da kalmamış olması. eğer bu kadar kanat çizgilerine yaslanarak oynamak istiyorsanız, elinizde keita gibi çizgi oyununu üst düzey oynayan, gerekirse rakip savunmayı sırtına alarak son çizgiye kadar inen, adam eksiltebilen, çok süratli bir isim bulunmalı. diğer kanatta da aydın veya serdar özkan zaten çok girişken oyuncular değil. bir de şu var; oyun kanada yığıldığında, bu oyuncular rakiplerini geçemeyeceklerini anladıklarında, oyunu ortaya çevirebilmek için bir 10 numaraya ihtiyaç duyarlar. boş alan bulan 10 numara pozisyonundaki oyuncu ve önündeki baros tarzı forvet çok etkili olur. ancak mevcut sistemde orta saha oyuncularının bu meziyetleri 0'a yakın olduğu için ya orada fantastik işler aranıp top kaybediliyor, ya da sırf orta açmak için orta açılıyor.

    yarın öbür gün bu takıma arda turan da katılacak. malum olduğu üzere onun da sürati belli seviyede. peki elinde bahsettiğim tarzda süratli kanat oyuncusu yoksa ne yapmalı galatasaray? skibbe dönemini getirin bir an için gözünüzün önüne. arda-lincoln kewell üçlüsünün, kanat gibi değil de, forvetin hemen arkasında oynadığı ve özellikle ankara deplasmanlarında parmak ısırttığı dönemi... demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. galatasaray bir an önce şu çizgi cambazlıklarını bir kenara bırakıp oyunu göbekten oynamayı öğrenebilmeli. bu şekilde kewell'ın da gol bölgesine daha yakın olacağını ve daha sık şut pozisyonları bulabileceğini düşünüyorum. tabi bence galatasaray 10 numarasız oynayamaz, bunu da not düşmekte fayda var.
  • 2758
    2010-2011 sezonunda ligin ilk yarısında futbolcuların oynama performansları:

    futbolcu maç ilk 11 toplam
    ------------ --- ------ ------
    ayhan akman 16 16 1440
    lucas neill 16 16 1395
    servet çetin 14 14 1234
    ufuk ceylan 14 14 1232
    j.pablo pino 13 12 1083
    harry kewell 13 11 903
    mustafa sarp 10 9 841
    hakan balta 10 10 834
    sabri sarıoğlu 11 9 808
    lorik cana 13 11 800
    barış özbek 12 7 687
    emiliano insua 10 7 676
    zvjezdan misimoviç 9 8 628
    ali turan 9 7 605
    milan baros 8 6 554
    elano blumer 8 7 507
    serkan kurtuluş 7 6 468
    aydın yılmaz 10 3 462
    gökhan zan 6 4 383
    aykut erçetin 4 3 297
    arda turan 4 3 295
    mehmet batdal 6 0 182
    emre çolak 6 1 162
    çağlar birinci 3 1 145
    serdar özkan 2 1 94
    anıl dilaver 1 1 85
    musa çağıran 1 0 1
  • 2760
    hepimiz 2000'li yılların galatasaray'ını düşünerek konuşuyoruz ancak bariz bir gerçek var ki, dünya futbolu artık 2010'lu yılların futbolunu konuşuyor ve seyrediyor. hızlı ayağa pas yapan, (tabir sahibini çok sevmesem de) alan dolduran takımlar, ama daha çok takım gibi takımlar iş yapıyor.

    2000 yılında kupayı alan galatasaray takımı bu futbolu oynuyordu ve doğal olarak zamanının ötesinde olduğu için de takdir topluyordu. kemikleşmiş takım kurgusu vardı, ancak gelenler eksiği gidermiyordu. zaman içerisinde takım iskeleti emekli edilince, takım içi boş bir yapıya dönüştü.

    futbol öncelikle bir takım oyunudur, siz 10 kişi sahada deli gibi koşuştururken kaleciniz muhabirlerle geyiğe dalarsa yenilmeniz kaçınılmazdır. tüm oyuncular dökülürken, kaleciniz ahtapot da olsa yenilmeniz kaçınılmazdır. tüm takım canla başla direnirken, sırf golü ben atacağım diye bencillik eden adamcıklar hüsranın habercisi olabilirler. takım olmak demek ben demek değil, biz demektir.

    bunları hepimiz biliyoruz. malesef son yıllarda galatasaray takımında izlediklerimiz de bundan ibaret.

    2000'lerin galatasaray'ı organizeydi, kötü oynasa da ezilmezdi, belli bir tarzı ve klası vardı. hepsi di'li geçmiş zamandı artık hikayesi oldu... 2010 galatasaray'ında anlatacağımız neyimiz kaldı?

    uefa'yı aldığımız yıllarda avrupa'nın en iyi 10 kulübünden biriydik. herkese korku salardık ve alınan her zafer gururumuzu kabartırdı. şimdi ise kendi ligimizde ilk 10'a girmek için zorlanıyoruz, averaj takımı muamelesi görüyoruz. yenilsek de eğer bir iki hareket olursa bununla mutlu falan oluyoruz.

    ne oldu bize???

    ben takımımı geri istiyorum. o takım ki üstündeki formadaki aslan gibi kükresin, uzak yakın farketmeden her yerde yine itibar görsün...

    oynadıkları takım, stat, lig her neyse beni ilgilendirmiyor.

    ben gururumu geri istiyorum!...
  • 2763
    hiç bi zaman utanç duyulacak olmayacak takım. evet bazen kötü dönemler olabilir ama üstünde o forma varsa kanımın son damlasına ve son nefesime kadar her zaman arkasında olacağım takım. yalnız da kalsam ( ki kalmam) var küme düş, var yenil, var 5 ye 6 ye ben burdayım. çünkü ben seni karşılıksız sevdim be! sen bana neler yaşattın! belki de sevinçten ağlamayı sen öğrettin bana! hemen bırakıp gitmek var mı! ben buradayım!

    (bkz: daha bize birçok mutluluk yaşatacak takım)
  • 2764
    super ligdeki konumu sadece futbolcu ve/veya yönetim basiretsizliği ile açıklanmayacak takımdır.

    puan cetvelinde altımızda olan 4 takıma mağlup olmuşuz. samiyen'de manisa, ankaragücü ve gençler. deplasmanda ise sivas. durum ne olursa olsun bu maçlar kazanılabilecek maçlardı. * bu maçların kaybedilmesinin en önemli nedeni takımdaki psikolojik yıkımdır. sadece samiyen'deki maçları kazanmış olsak 23+9=32 puanla 4. sırada olurduk. ardasız ve barossuz olduğu düşünülerse gayet normal gibi duruyor.

    2. yarıda taraftarın pozitif desteğiyle daha iyi yerlere gelecek takım.

    edit: imla
  • 2768
    çok mu iyimser bir yaklaşım olacak bilmiyorum ama bir kaleci, bir yetenekli orta saha, bir de kanat oyuncusu ile tekrar eski günlerine dönebilecek futbol takımımız. yeni gelecek kaleciyle maça 1-0 mağlup başlamayacağız bir kere. (servet-gökhan-balta) - neill ikilisi yanlarında insua ile sabri de çok kötü rezalet tukaka bir defans hattı olmasa gerek. bu takım cana gibi bir orta saha cengaverine, arda turan gibi bir yeteneğe, kewell gibi bir tecrübeye sahip. kaybettiğimiz misimovic ler elanolar ı saymıyorum bile. kısacası ben önümüzdeki sezonun çok farklı olacağını düşünüyorum, yeter ki elimizdekilerin kıymetini bilelim.
  • 2770
    devre arası transfer döneminde hangi futbolcuların alınacağından çok hangi futbolcuların gönderileceğini merak ettiğim takımdır..

    bu dönemde başta servet ve hakan olmak üzere mustafa sarp, serdar özkan, barış özbek, ayhan akman gibi adamlar gönderilmelidir. sonra bunların yerine futbolcu almak için çaba sarfetmeliyiz.

    devre arasında kaliteli yabancı almak yerine işe yarayan yerli futbolcuların takıma katılmasını istiyorum.

    ligde alınabilecek çok sayıda işe yarayan yerli oyuncu var.

    alper potuk, sezer öztürk, erkan zengin, adem sarı, hasan ali kaldirim, abdullah durak, furkan özcal, ali güzeldal, iskender alin, tevfik köse, adem koçak, yekta kurtulus, soner aydoğdu

    bu takımın yıllardan beri yerli sorunu var önce bunu çözmek gerekiyor.
  • 2772
    nereye yama yapılacaksa oraya kewell'ı koyma ekolünün yerini şimdilerde nereye yama yapılacaksa oraya neill'i koy düşüncesi almaya başlamıştır. bunun dışında büyük bir gelişme yok takımda. iki pas yapamayan orta saha üçlüsüne öyle alışmış ki bu gözler, orta sahaya koyduğun stoperin göz kamaştırmaya yetiyor.

    sorunların kaynağı bu kadar belliyken, üç yıldır bunu çözemeyen yönetimi kapının önüne koyacak bir mekanizma yok ne yazık ki...
App Store'dan indirin Google Play'den alın