ben artık bu takımı, dolayısıyla fatih terim hocam'ı anlayamıyorum. sanırım şu kadarcık futbol bilgim kıt kalıyor.
bu takım sezona iyi girerken benim yükseldiğim şey kazanmamız değildi, ortaya bir oyun koymuş olmamızdı. fenerbahçe maçında bir sonraki maça bakmak lazım, dedim kendi kendime. birçok şey olabilirdi. tek seferlik bir şey olabilirdi. oyuncular yorgun olabilirdi vesaire. bir sonraki maç oldu, yani
1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı oldu ve oynamaya çalıştığımız şeyin değiştiğini söyleyebilirim.
aklımdaki soru şu haliyle: sezon başı mı bir illüzyondu, yoksa şimdi oynadığımız şey mi?
yanlış anlaşılma olmasın. elbette sezon başındaki maçlarımız görece kolay maçlardı. şimdikiler ise daha zorlu. ama benim bahsettiğim şey zaten kazanmak veya kaybetmek değil ki... oyun anlayışı...
söz gelimi bu takım son iki maçtır risksiz oynamaya çalışıyor. bu çok net. bunu sadece marcao'nun attığı pasların doğrultusundan bile anlayabilirsiniz. nerede marcao'nun orta sahanın ortasına cuk diye attığı dikine paslar? son iki maçta hep kenara ve daha güvenli yere oynadı.
nerede o oyunu orta sahada oynamaya çalışan takım? şimdi görüyoruz ki herkes kenarlara yaslanıyor. kaç pozisyon saharım size, yan çizgiye üç futbolcumuzun ip gibi dizildiği.
biz sezon başında fark yaratırken orta sahada kümelenip tek, seri ve görece riskli paslar yaparak fark yaratıyorduk. soso daha merkeze geliyordu, arda daha merkeze geliyordu. marcao da o kalabalık orta sahaya dikine oynuyordu. evet riskli oluyordu. ama oyuncularımızın hareketli olması, boşa kaçmaları, koşu göstermeleri onu tolere ediyordu. evet. beklerimize bu durum ekstra bir yük bindiriyordu ama o riski alıyorduk işte. beklerimiz de kendilerine alan bulmuş oluyorlardı. öyle olunca, taylan antalyalı'nın o adrese teslim diagonallerine hasta oluyorduk.
şimdi denilebilir ki saracchi'nin yokluğu etkiliyor olabilir. tamam etkilesin de... tamam da tek bir futbolcunun yokluğu oyunu bu kadar dramatik etkiler mi? etkiliyorsa çok temel bir yerde hata yapmışız demektir.
nerede taylan antalyalı'nın stoperlerden uzaklaştığı ve orta saha oyununa katıldıığı o oyun? nerede futbolcuların sürekli boşa kaçmaya çalıştığı, top almaya çalıştığı o takım? nerede emre kılınç'ın dikine dalışları...
burada ilginç bir anekdot:
1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçında sezonun ilk maçlarını hatırlatan performansı gösteren tek futbolcumuz younes belhanda'ydı. o da çok garip bir şekilde sahanın en iyisi olduğu maçta kenara alındı. hayır maçın en iyi oyuncusunu kenara alabilirsiniz. ama bunu yapıyorsanız oyun kurgunuzda bir şey değişir. oyunumuzda, kurgumuzda bir değişiklik olduysa ben fark edemedim kusura bakmayın.
nerede o yüksek pres yapan takım peki?
1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçında gördük. ne zaman pres yapsak bu bizim yararımıza oldu. ya rakibi hata yapmaya zorladık ve pozisyon bulduk. ya da rakip bam güm ileri vurdu ve biz de o topları süpürdük. ki onlar da eksik presti. tek veya çift oyuncuyla, organize olmayan preslerdi. o kadar efektif bir silah olabilirdi ki şu maçta, rakibin şu kağnı stoperlerine karşı... kullanmamız açıkçası canımız yakıyor.
bu takım ortadaki seri ve tek pasları hâlâ yapabiliyor.
1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçında bile gördük bunu. niye yapmıyoruz? bu takım topun hızını düşürdüğünde hiçbir şey yapamıyor. bu takım topu ayağında tutmaya başladığında hiçbir şey yapamıyor. bu takım durarak oynamaya başladığında hiçbir şey yapamıyor.
mesela ben şunu gözlemlemiştim. arda turan oynarken kenardan içe ve daha merkeze kayıyordu. haliyle diğer tarafta soso, daha ileride ama yine içe kayıyordu. iç oyuncularımız kendilerine bir serbestlik buluyordu. bekler kendilerine bir alan buluyordu. madem babel ile oynayacağız, bunun tam tersini yapabilirdik. ufak bir farkla babel kanattan santrforu çiftlerdi; soso, merkeze inerdi. ki geçen sen bunu denedik ve başarılı olduk. soso'nun kenardan merkeze inip oyun kurulumuna katılmasından bahsediyorum. geçen sezonun en iyi futbolunu oynarken böyle oynuyordu soso.
ama hayır. soso kenarda. babel kenarda. bu sefer mecburen, emre kılınç ve belhanda da kenarda. evet. mecburiyet. çünkü oyun oraya sıkışıyor. oyunu açmak için o futbolculara yanaşmak zorundalar. bu sefer taylan orta sahada tek başına kalıyor. haliyle ne kadar boş alan ararsan ara, boş alan bulamıyorsun.
iç oyuncularımızın zoraki kenara inmeleri ile boş kalan kanada inmeleri arasında çok büyük fark var. birinde oyunu açma şansınız oluyor, diğerinde olmuyor haliyle. çünkü kenarda fazla kalıyorsunuz.
şunu da söylemek lazım. kanat savunması, orta alan savunmasına göre teoride daha kolay yapılır. alan dardır. ortada üç futbolcuyla savunduğunuz üç futbolcuyu kenarda iki futbolcuyla kotarabilirsiniz. çok basit bir mantık. hem yanınızda saha bitiyor. oyuncunun oynayabileceği seçenekler daralıyor.
eğer oyunu bir kanada sıkıştırıyorsanız, diğer kanada çok çabuk dönmelisiniz. ki bunları da gösterdik biz. ters kanada çok çabuk dönebildiğimizi gösterdik. yukarıda saydığım her şeyi yapabildiğimizi gösterdik. rakibin iyi veya kötü olması umurumda değil açıkçası. biz oyunumuzdan taviz vermişiz işte. yapmaya çalışırsın yapamazsın. gıkım çıkmaz.
o tempolu oyunu, topsuz koşulu oyunu, presli oyunu, eforlu oyunu istiyorum. 45 dk'da pilimizbitiyorsa da bitsin. oynayabildiğimiz kadar. görüyoruz ki diğer türlü de olmuyor. en azından takım bir şeyler yaptı deriz.
benim sitemim işte bunlara. üzüntüm bunlara. yapabildiğimiz şeyleri yapmamamıza... futbolcularımız mı yetersiz bu seviyeye? o seviye dediğim de öyle uçak bir seviye değil ya... biri fenerbahçe ki ne olduğunu biliyoruz. diğeri rangers... kusura bakmayın ama şu rangers'ı yenemiyorsak, yenmeyi bırakın ortaya bir oyun koyamıyorsak harbi harbi düşünmemiz lazım.
bir şey olmalı. ama ne? bunun için anlamıyorum zaten artık bu takımı.
canım acıyor.
içimi dökerim, rahatlarım dedim. ama yok.
canım sıkılıyor.
bir şey dikildi beynimi ta içine. içerden kafa tasıma öyle bir baskı yapıyor ki... çıkaramıyorum da... düşün, düşün uyku da tutmaz şimdi. bize uyku da haram iyi mi?