• 1927
    takımın bu kadar kötü oynmasının sebebi acaba art arda gelen sakatlıklar mı yoksa doğru düzgün planlarımızın olmaması mı? ya da doğru kadro planlaması yapamamamız mı? sezon başından beri bütün maçları izledim ve kötü oyunun sebebi kesinlikle sakatlıklar değil. bu artık benim nazarımda kesin.

    parkede oynanan oyun, kurulan felsefe ve yapılan planlama bizi kesinlikle hedeflerimize ulaştıracak kadar kaliteli değil. ne euroleagu'de son 8 ve son 4 ne de ligde şampiyonluk getirir. çünkü oynadığımız oyunun temeli sağlam değil. ne ikili oyun var, ne hızlı hücum var, ne içeriye içeriye indirme var. vs.. bunlar olmuyor değil oluyor ama denk gelirse. hücumda topu yeterince paylaşmıyoruz, belli bir hücum planımız yok. oyuncuların yapısı zaten bunun üzerine kurulmuş değil. varsa yoksa üçlük atmak, el üstünden atmak, penrdelemeden kurtulup atmak. öyle ki koskoca domercant'ın takımdaki rolü bu olmuş. perdelemeden çıkıp üçlük atmak.

    hiçbir üst düzey takımın hücum planları bu kadar sığ değil. o gün yüzdemiz iyi olursa kazanıyoruz olmazsa kaybediyoruz. bu kadar siyah ve beyaz. zaten savunma kaynaklı sayıları neredeyse unuttuk. pota altına indirilen her top rakip takım adına sayı oluyor. oynanan ikili oyunlar hep rakip takıma sayı olarak geri dönüyor. nasıl olsun ki? jawaii tercihi pota altı savunmasını güçlendirmek için yapıldı ama asla bir ndog değil. geçen seneye göre zayıf kalıyor defansif anlamda. furkan zaten çok iyi savunmacı olmadı hiçbir zaman. ersin bu işi 4 numara olarak götürüyordu ama sakatlandı. 4 numara tercihini erceg'den yana kullanmak hücumda 3 sayı üzerinden oynanacağının bir göstergesiydi. erceg zaten defans anlamında bildiğin sıfır. etkisiz eleman. faul yaparsa bir tepki koydu diye seviniyoruz. gözden çıkardığımız macvan'dan bize katkı vermesini bekliyoruz.

    ergin hoca bu sezon ileri gideceğine geri gitti. vardır bir planı diye bekledik ama olmadığını ve geri gittiğini görmüş olduk. dediğim gibi bu durumun sakatlıklarla çok alakası yok. jawaii, gordon ve ersin'in olduğu zamanki maçlarda da bireysel yetenekler ve üçlük üzerine bir anlayış vardı. şimdi de var. bu oyun düzeniyle istediğimiz başarı asla gelmez.

    acil bir şekilde ergin hoca ve oyuncuların toparlanması lazım. ligde en azından final serisini oynamamız lazım.
  • 1929
    takımın kötü oynamasının sebebi tamamen sakatlıklardır. ve bu sakatlıklar sezon başladıktan sonra gelmiştir ve o saatten sonra hiçbir planlamadan bahsedemezsiniz.

    bu sakatlıklar hem önemli isimlerdir hemde sayısı fazladır.

    (bkz: nathan jawai)
    (bkz: erwin dudley)
    (bkz: manuchar markoshvili)
    (bkz: jamont gordon)
    (bkz: engin atsür)

    futbol takımından örnek verirsek, sezonun 5. haftasından itibaren sırasıyla muslera, selçuk, melo, burak ve semih in sakatlandığını düşünün.

    o saatten sonra yapabilecekleriniz sınırlıdır. transfer yapabilseniz bile sınırlıdır. 5 önemli oyuncudan bahsediyoruz.
  • 1930
    2013-2014 sezonunda siena'yı yenmek abartılacak bir durum değildir. ünal aysal ile henüz kategori atlayamayan takımdır. çoktan atlaması lazımdı halbuki. geçen yaz galatasaray basketbol takımının geleceğini sorsak kimse şu anda içinde bulunduğumuz konumdan daha kötü bir durumda olacağımızı söylemezdi. ayrıca şu anda bir iyi bir kötü gidiyoruz. değerlendirme yapmak için sezon sonunu beklemek lazım.
  • 1932
    23 yıl sonra şampiyon olan takımın ünal aysal ile kategori atlamadığından bahsediliyor ya denizlere atasım geliyor kendimi ama yapmıyorum haliyle çünkü sezon sonunda yeniden şampiyon olduğumuzda başkana sallamak adına nice demogajileri görüp ibret almam icap ediyor.

    edit: aslan gibi savas galatasaray'a teşekkürler uyarısı için, fanboylar adamda kafa da bırakmıyorlar.
  • 1935
    sienayı yendiği için değil oktay mahmutiyi gönderdiği, ergin atamanı getirdiği için, bütçesi arttığı için, yirmi bilmem kaç sene sonra şampiyon olduğu için kademe atlayan takımdır. üzerinden ergin atamana saldıranlar son şampiyonluğu muhtemelen bilmezler, basketbolu bu ülkeye kimin getirdiğini, sonra da ne hallere düştüğünü bilmezler.

    ayrıca bir basket takımının dört as oyuncusunun sakatlanması sizin anladığınız dilden bir futbol takımının dokuz as oyuncusunun falan sakatlanmasına denk bir durum. basketbolda yedeklerin de önemi de başkadır. markoshvilli, cenk, furkan hepsi çok önemli maçlardan önce sakatlandılar.

    biraz insaf yahu. mahmutinin, terimin kovulmasını sindiremedik ünal aysala bok atacaz diye saçmalamanın alemi yok. mantıklı argümanlar bulun öyle saldırın. futbolda yabancı kuralı biline biline neden yerli kalitesi artmadı, neden terimin bu takımı bu hale getirmesine izin verdiniz diye sorun mesela ama basketboldan bir zahmet uzak durun. ergin atamanın bana yaşattığı duyguyu en son 27 sene önce derwall yaşatmıştı. derwall 14 senelik çileyi bitirmişti, ergin hoca da 23 senelik çileyi bitirdi. biraz saygı.
  • 1936
    25 senedir şampiyonluk yaşayamadıktan sonra doğru düzgün maç kaybetmeden şampiyon olduğu için seviye atlayan takım. 25 senedir şampiyon olamadık, şimdi yaşadığımız şampiyonluğu da rakipsizliğe bağlamayın ayıptır. aynı mantıkla düşünürseniz cska maçını kazanan takımın rakibinin de o seneki beşiktaş milangaz olmaması gerekirdi ama o takım ezile ezile yenildi beşiktaş'a. 3 tane birbirinin aynısı maç izledik. beşiktaş hep aynı şeyi oynadı, aynı savunmayı yaptı bir tane önlem alamadık. neden acaba? ulan sırf sezon ortasında savovic, djedovic gibi menajer kazığı adamlar yerine arroyo, hairston, bonsu gibi adamları getirebildiğimiz için bile seviye atlamış sayılırız. sizin galatasaray profiliniz nasıl bilmiyorum ama benim galatasaray'ım prestij maçında cska'yı yenmekten gurur duymaz. gruptan çıkamadıktan sonra neyleyim oly, cska galibiyetini. bununla mı teselli edeyim kendimi? bu dediğimi suyun karşı tarafındakiler yapıyor arkadaşlar, biz değil. böyle yaparak senelerdir 6-0 muhabbeti yapan fenerli gibi davranıyorsunuz.
  • 1937
    söylenen lafları yanlış anlayan kişiler tarafından eleştirilen takım. herşeyden önce nedir prestij maçı? grup aşamasında grup sıralamasında en ufak bir değişiklik yaratmayan maça prestij maçı denir. cska, oly maçı önemsiz demiyor kimse. gruptan çıkarmıyorsa bu galibiyetlerle övünmenin bir anlamı yok diyor. adam cska maçını kazanmanın bir ton getirilerini yazmış ama farkında değil ki kendi anlattığı getiriler de sadece prestij kapsamında. gelmiş diyor ki taraftarımızın belgeseli çekildi. prestij dışında ne getirisi var belgeselin basketbol takımına? cska'yı yendiğimizde grup sıralaması mı değişti? belgesel çekilmişmiş. euroleague yönetimi sağolsun o kadar etkilenmiş ki taraftarımızdan bir sonraki sene wild card'ı bize değil siktiri boktan takımlara verdiler. bir de taraftar bütün olmuş bu galibiyet sayesinde. yarı final serisinde salonu boş bırakan şu taraftarımız. yazının başında taraftar bütün oldu diyorsun, sonunda salonu doldursalarmış diyorsun. kendinle çelişmemeni öneririm. ek olarak insanların galatasaraylılığını sorgulamak kimsenin haddi değildir. sınırı aşmayalım.

    devam edelim. basketbolda her zaman alınacak önlem vardır. ergin ataman geçtiğimiz sene 3 numara oyuncusu kalmayınca macvan'ı 3 numarada kullanıp, 3 uzuna dönüp anadolu efes'e 20 vurmuştu. sizin gibi ortada alınacak önlem yok diye düşünseydi efes bize 20 vuracaktı belki de. shipp'in talihsiz sakatlığı demeyi biliyorsun ama öbür taraftan 2 entry yukarıda ergin ataman'ın oyuncuları sakatlanınca ben ne yapayım ki sakatlandılarsa diyorsun. dürüst ol iki dakika. sakatlanan 3 numara oyuncunun açığını mahmuti 2 numara ile kapatmaya çalışmasaydı david hawkins karşısında fizik olarak bu denli ezilmezdik belki, veya pivot açığını savovic gibi 4 numara oyuncuyla kapatmaya çalışmasaydı. bunları yapsak önlem almış olurduk belki ne dersin? kesin konuşmadan önce olayları analiz etmek gerek. bol keseden sallamamak lazım. çoluk çocuk da demeden önce kim ne kadar basketbol biliyor bunları bir tartmak lazım.

    bu bir tercih meselesidir arkadaşım. istersen 15 senede 1 euroleague'e katılıp o sezonun favori takımını yenmekle hava atabilirsin. ben bu yolu tercih etmiyorum. galibiyeti küçültmeye de çalışmıyorum. zor maçtı ve iyi bir galibiyet kazandık. ancak dönüp dönüp o maçı da örnek vermeyin. hedefimiz kupayı almak olsun. favori takımı yenmek değil.
  • 1938
    son iki sezondur ciddi sakatlıklarla boğuşan basketbol takımımız. sezon içinde bir takımı geçtim, bir ligde bile bu kadar sakatlık olması çok olası bir durum değil. üstelik ne yazık ki sakatlanan oyuncularımız ciddi sakatlıklar yaşıyorlar. en iyisi 1 aydan önce dönemiyor. bu durumu maalesef şansızlığa bağlayamıyorum. antrenmanlarda mı, tedavilerde mi bilmiyorum ama bir yerde bir eksiklik var demek ki. ana sponsorumuzun bir hastaneler grubu olması da ayrı bir ironi tabi. ama ne olursa olsun takımımıza güvenim tam. bülent kaptanın da dediği gibi; "biz zor günlerin adamıyız"
  • 1940
    nedense dar rotasyonla daha iyi basketbol oynayacağına inandığım takım. dar rotasyonun şöyle bir dezavantajı var çok tempolu basketbol oynayamazsınız. ya iyi savunma yapacaksınız ya da iyi hücum. kadro yapısı itibariyle galatasaray savunmadan ziyade hücum oyuncularının ağırlıklı olduğu bir kadroya sahip. bu sebeple savunma sertliğini düşürüp hücuma daha fazla konsantre olmak daha iş yapar gibi geliyor
  • 1941
    geçen hafta siena'yı* yenerek beni gururlandıran, bu hafta da olimpiakos'u* yeneceğine inandığım takımımız.

    evet, pek iyi bir grafik çizmiyor, süper bir performans göstermiyor olabilir, ancak bu kadar sakatlığa rağmen gayet iyi gittiğimizi düşünüyorum. ve dört asımız sakatken takımın performansına bakıp "kademe atlamadı" demek ne kadar mantıklı bir durup düşünmek gerek.

    evet henüz istediğimiz seviyede değiliz, çok çalışmamız gerek, bu bir gerçek. ancak ne kazanılan galibiyetleri küçümsemeli (prestij maçı olması maçın önemsiz olduğunu göstermez bence), ne de "biz x'i* yendik" diyip sadece bunu görmeliyiz.
  • 1942
    çok zor durumların üstesinden gelerek 2012-2013 sezonunu şampiyon bitirip 23 yıl aradan sonra bizleri sevindirmiştir.
    2013-2014 sezonuna ise yine talihsiz sakatlıklarla başladı. bu rağmen euroleague de top 16' ya kaldı ve ligin şampiyonu ilan edilmiş fenerbahçe'nin sadece 1 maç gerisinde. ben bu sezonda şampiyonluğa ulaşacağımıza inanıyorum. ergin hocama, bütüm takıma güvenim tam.
  • 1943
    geçen sezon çok iyiydik. özelikle yakalanan +20 maçlık galibiyet serisi, sadece finalde kaybedilen bir maç fakat bana göre takım planlaması yanlış yapıldı. evet bir antrenör bildiği oyuncularla çalışmak ister fakat kurulan bu takım çok şutör. şutların girmediği ya da dış alan savunmasını yapan her takım bizi kitleyebilir. üst üste gelen sakatlıklar sonrasında zaten rotasyon çok daraldı. umarım gruptan çıkarız ve top 16'ya daha iyi bir şekilde gireriz.
  • 1944
    herkes futbol takımından yakınıyor ama bu takımda sorunlar çok daha büyük. bir kere dudley sakatlandığından beri takımın elle tutulur bir 4 numarası yok. marko'nun sakatlığı ve domercant'ın kötü oyunuyla beraber dış şut sorunumuz var. hairston takıma ısınamadı onun maç temposunu bulması bir ayı alır. gordon sakatlandığından beri takımda içeri penetre eden rakip savunmanın dengesini bozacak dış savunma direncimizi arttıracak adamımız da yok. içeri penetre edebilen sinan bile göze çarpıyorsa sıkıntı büyük demektir.

    elimizde şöyle bir kadro rotasyonu var:

    arroyo-ender-engin
    sinan-göksenin(euroleague'de domercant)
    hairston-cenk
    erceg-macvan
    bonsu-furkan

    sinan ve göksenin'in dış şutu zaten problemli. o yüzden engin'in form tutması önemli. domercant'ı sakatlığı vurmuş bundan sonra bence daha form tutamaz. erceg sene başında kötüydü bir ara patlama yaptı ondan sonra ne oldu anlamak imkansız. ısınmalarda bile şut sokamıyor. zaten sert bir oyuncu değildi şimdi dokunsalar ağlayacak. macvan mücadele ediyor ama vasat bir oyuncu. arroyo'ya bu aralar bir haller oldu. sorumluluktan kaçıyor. kafası hiç buralarda değil. bu takımın en önemli oyuncusu olarak kendini düzeltmesi lazım.

    velhasıl kelam sene başında fenerbahçe ile final oynar denen takım görüntüsünden şu an uzağız. efes avrupa'da fena değil ama o yerli rotasyonla ligde bir yere kadar götürürler. banvit şu an bizim bir adım önümüzde. rotasyonumuzda ki oyuncular oturursa banvit'i geçeriz. ama fenerbahçe ile mücadele edebilir miyiz o şu an da muallakta. biraz daha bekleyip göreceğiz. en son olarak ne olursa olsun 23 yıl sonra şampiyon yapan hocamız ergin ataman'a saygım ve güvenim sonsuz. ama onun da nerede doğru nerede yanlış yaptığını görüp ona göre değişiklikler yapması lazım.
  • 1945
    her türlü sakatlığa, aksiliğe karşı sezon sonunda ligde final oynayacak takımdır. ligde en büyük rakibi öngörüldüğü üzere fenerbahçe ülker'dir. yüksek bütçeleri, geniş kadro yapısı ve tecrübeli koçu ile ligin tartışılmaz favorisidir. kendilerini play-off eşleşmelerinde, yani üst üste oynanacak maçlarda safdışı edebilecek tek takım galatasaray'dır. efes, karşıyaka, banvit bunu gerçekleştiremez. efes'in kadrosu, karşıyaka'nın tecrübesi, banvit'in ağırlığı yetmez fenerbahçe ülker'i devirmeye. sakatlıklar belimizi bükse de dar rotasyonu kendine avantaj olarak çevirebilen tecrübeli koçumuz ergin ataman ile yeni bir şampiyonluk yaşayacağımıza inancım tamdır.

    euroleague'de dengi takımlarla karşılaştığı sürece de yolu açıktır. eşleşmelerde şans yanımızda olursa gidebileceğimiz yere kadar gideriz. koçun da söylediği gibi, herşey hemen olmuyor. bizim burada devamlılığımız olmalı öncelikle. kazanılabilecek kupa var ise, türkiye'ye gelecek ise bunu yine galatasaray gerçekleştirecektir.
  • 1946
    top 16 ile ilgili bloga attığım yazıyı ekleyeyim;

    --- alıntı ---
    galatasaray erkek basketbol takımı, 1 yıl aradan sonra geri döndüğü euroleague'te, son 16 takım arasına kalmayı, 3 maç kala büyük oranda garantiledi. peki, şimdi ne olacak?

    takımımız euroleague'te oynadığı 7 maçta aldığı 4 galibiyet ve 3 mağlubiyetle, grubun tamamlanmasına 3 maç kala, grubunda 2. sırada yer alıyor. grupta lider olma şansımız yok iken, 5. olma talihsizliğini yaşamak ve euroleague'e veda etmemiz hala mümkün. kalan son 3 maç ve bu 3 maçın ikisinde abdi ipekçi arena'da ev sahibi olarak oynayacağız. bu maçlardan ilkinde karşılaşacağımız malaga ise, grupta 2. sıra için çekiştiğimiz en büyük aday... 1 galibiyet arkamızda geliyorlar ama ispanya'da takımımıza karşı aldıkları farklı galibiyet, galibiyet sayısı eşitliğinde onları yukarı taşıyacak. bu sebeple, önümüzdeki perşembe ipekçi'de onları +28 fark ile yenersek, c grubundan 2. olarak çıkmaya hak kazanıyoruz. bu maçı 28 farkla kazanamazsak bile ipekçi'de oynayacağımız üst üste iki maçı yani gelecek hafta gora maçını da kazanırsak, 2. olarak çıkmamız kesinleşiyor.

    giriş paragrafında sorduğum şimdi ne olacak sorusuna dönecek olursak; euroleague yönetimi, ligin formatında değişikliğe gitti. geçen yıl olduğu gibi, euroleague'de artık top 16 grupları, 4 farklı grupta 4 takımlı değil de 2 farklı grupta 8 takımlı olacak.

    e grubu; a ve c gruplarının liderleri, b ve d gruplarının ikincileri, a ve c gruplarının üçüncüleri ve b ve d gruplarını dördüncü sırada tamamlayan takımlardan oluşacak.
    f grubu; b ve d gruplarının liderleri, a ve c gruplarının ikincileri, b ve d gruplarının üçüncülerini ve a ve c gruplarında dördüncü olan takımların gelişiyle oluşacak.

    iki grupta yer alan 8 takımın, 14 maç üzerinden oynayacağı yeni grupta, grubunu ilk 4 sırada tamamlayan takımlar, son 8 oynamaya hak kazanacak.

    gelelim hesaplara; grubu ikinci bitirirsek,
    -real madrid ile d grubunu lider bitirecek takım-
    biri geçen yıl da eurocup grubumuzda olan kuban ve maccabi tel aviv... bu hafta tel aviv'de karşılaşacaklar kuban 1 galibiyet önde olmasına rağmen grupta aldığı tek yenilgi maccabi'ye karşı... maccabi'yi bi adım öne çıkartıyorum şahsen...
    -bizimle birlikte grupta yer alacak olan grubunu ikinci tamamlayan takım a grubundan gelecek. bu sıralama için işler a grubunda biraz karışık. grubun zirvesindeki 3 takım da aday ama bana göre sanki fb ülker ikinci olacakmış gibi. diğer adaylar cska ve barcelona...
    - b grubundan gelecek üçüncü takım için de hesaplar karışık 3 takımda olabilir. efes bi adım önde ama direkt rakipleri olan zalgiris deplasmanı bi de buldozer real madrid ile maçları var. bence bu gruptan efes gelecek. diğer aday ise. milano...
    d grubundan gelecek diğer 3. takım ise, ya laboral yada pana olacak. ikisi de zor seçim...
    - a grubunun dördüncüsü nanterre belli gibi... grubu ikinci bitirirsek bi de fransa deplasmanımız olacak. diğer takım da bizim grubun dördüncüsü olacak. ya bayern ya gora yada siena... bu takımlardan ikisi elenecek biri yine bizim rakibimiz olacak

    http://2.bp.blogspot.com/...s1600/euroleague.png
    http://1.bp.blogspot.com/...906_2047489619_n.jpg

    grubu üçüncü bitirirsek;
    - fb ülker, barca ve cska üçlüsünden grubu lider bitiren takım ve olympiakos gruba lider vasfıyla girecek takımlar olacak.
    - efes-milano-zalgiris üçlüsünden grubu ikinci sırada bitiren takım ve kuban olacak gibi...
    - a grubundan gelecek diğer bi rakibimizde 3. olacak takım yani yine fb ülker-barça ve cska üçlüsünden en geride kalan takım...
    - efes-milano-zalgiris üçlüsünde en geride kalan takım da yine rakibimiz olacak.
    - laboal ve pana yarışında altta kalan takım top 16'da rakibimiz olacak.
    --- alıntı ---

    top 16 yolunda olan galatasaray spor kulübünün erkek basketbol takımı...
App Store'dan indirin Google Play'den alın