• 1678
    gün itibariyle 2012/13 sezonunu noktalamış takımdır. malesef çöpe attık son yıllarda yapılan gelişmeleri, bu saatten sonra her şey başa dönecek, tekrar bir yapılanmaya gidilecek. malesef şansızlıkların da payı büyük ama olmadı, en kötüsü de galatasaray formasını taşıyan bir takımın hiç bir ayakta duruş gösterememiş olması, hırs, azim gibi şeylerden bihaber olması. geçen yılki takımın koçu veya oyuncularını tartışmanın yararı olmayacak, sadece o takım mağlup durumdayken nasıl tepki veriyordu, bu takım ne yapıyor ona bakmak yeterli.. benim bir taraftar olarak bu takımı sevmemin, hedeflere ulaşacağına inanmamın olanağı yok. türkiye kupası performansımız hem sezon başı hem de 8li finallerde iyiydi ve finalde kaybedildi, kalan eurocup hedefi bugün 13 şubat 2013 unics kazan galatasaray basketbol maçındaki vasıfsız oyun ve yenilgiyle de sekteye uğradı, akşam ulm galibiyetiyle de resmileşebilir. lig ise en zor olay zaten, yerli oyunculardan doğru düzgün katkı almayan takımın ligde işi çok çok zor olacak, kaldı ki fenerbahçe ve efes gibi takımlarla playofflarda rekabet edecek düzeyde de takım olamadık. üzücü..
  • 1681
    bugün kızılyıldız ulm'u yener. son hafta biz kızılyıldız'ı burada yeneriz. ulm-kazan maçını kazan kazansında lider çıksın biz 2.olalım diye bekleriz işte. şu grupta şu hesabı yapmamız bile büyük sorun. ama çıkacağız gruptan. sonrası ne olur bilemiyorum.

    berbat ötesi olduğumuz kazan maçında değersiz görülebilece parçaların katkı verebileceğini gördük. parçaların tümü işlemeli artık. birkaçında sorun olduğunda büyük maçları kazanabileceğimiz kalitemiz yok artık.
  • 1682
    bu sezon içerisinde iki defa efes'i, bir defa fenerbahçe'yi yenmesine rağmen hedef maçları kazanamıyor diye eleştirilen takım. ha bir de avrupa'daki kuban ve kızılyıldız (kızılyıldız kolay takım ama demeyin, maç öncesi çoğu kişi "fark yeriz", "keşke kazansak ama çok zor" falan diyordu) maçı var. oyuncuların parası ödenmiyor, tonla sakat var, takım kaptanı doping kullanmış ama hala savaşmaya devam ediyoruz. olaya bir de bu açıdan baksanız? türkiye kupası finalisti bu takım, eğer hakemler katletmese kupa da bizim olacaktı.

    yani eleştiri iyi hoş da, dozunu iyi ayarlamak lazım.
  • 1685
    sanssizligi takimin formunun dustugu su 1-2 aylik surecte, kuban-kizilyildiz ve ulm gibi takimlarin oldugu zorlu bir grupta yer almasi olan takimdir. goksenin'in, domercant'in sakatliklarina, hawkins'in olayina deginmiyorum bile.

    belki ipler elimizde degil an icin ama basketbol bu, 13 subat 2013 kizilyildiz ulm macinin sonunu beklemekten baska care yok. yok yere hoca'ya atarlanmak gereksiz.
  • 1686
    sezon başı verilen sakatlar ve hawkins olayı takımın belini bükmüştür. miami heat'ten lebron james ve dwyane wade'in aynı anda sakatlandığını düşünün, aynısı oldu domercant ve hawkins olayı ile. avrupa'da ilerlemek zaten şu kadro ile hayal, kendi oyuncularımız ile türkiye'de gidebildiğimiz yere kadar gitmeli, sezon sonu ise ne olursa olsun ergin ataman ile devam etmeliyiz.
  • 1687
    hakkında art niyetli ve umutsuzca yazmanın son zamanlarda moda olduğu takım. daha geçen gün aynı takım sanki şerefsiz hakemler ve çirkef rakip sayesinde kupayı son anda kaybetmedi. sanki bu takımın en skorer ve winner iki oyuncusu ile en iyi kısa savunmacısı sakatlık ve başka sebeplerden dolayı takımdan ayrılmak zorunda kalmadı. sanki bu takımın sponsoru ödemelerde problem çıkarmadı.

    bu takım play offlarda coşup da şampiyon olunca ki bu ihtimal gayet kuvvetlidir. bakalım ne olacak çok merak ediyorum.
  • 1688
    malesef 2012-2013 sezonunu kapattığıklarını düşünüp bütün harcanan paraların boşa harcandığını ve yeniden yapılanma olacak gibi acayip şeyler konuşanların ne düşündükleri ne de söyledikleri gerçekçi değildir.

    en öncelikli hedefimiz olan seneye euroleague'e katılmak için önümüzde koca bir lig var ve iddaamızı koruyoruz. liderliğin playoffta saha avantajlarına dönüşeceğini göz önünde bulundurursak, bundan sonra haftada bir maç yapacak olmamız ve efes fb bjk nin 8er üst düzey euroleague maçı olması, bu süreci doğru kullanmamız durumunda bizim avantajımıza gözüküyor.

    takımın bu süre içerisinde savunma ve hücum varyasyonlarını oturtması, hocanın ve oyuncuların da kafa olarak belli bir seviyeye gelmesini ve formlarını bulmalarını diliyor, galatasaray adı altındaki herkese desteğimi sürdüreceğimi belirtiyor ve her fırsatta galatasaray formasıyla sahaya çıkanlardan ümidi kesen sayıp söven üstüne de utanmadan her fırsatta yerin dibine soktuklarını hemen göğe çıkartan taraftarların da taraftarlığına başlarım diyorum.

    saygılar.
  • 1689
    eurocup'da çeyrek final göremeden elenmiş takımdır. hadi türkiye kupasında sakatlık mantıklı bir gerekçeydi. ancak eurocup'da çeyrek final göremememiz sakatlıklarla falan açıklanamaz. bizim büyük katkılarımızla takımını kuran beşiktaş'ın bile bamberg'i iki kere güle oynaya yendiğini düşünürsek bamberg'in küçük kardeşi ulm'u kahraman yapmamız bana koydu. ikinci kupada çeyrek final bile göremiyorsak bu paralar neden harcandı ? neden köklü değişiklikler yapıldı hiç anlamadım. geçen sezonki * takımı korusak koç farketmeksizin şu anki takımın yaptıklarını yapabilirdi. eleştirmeyin türkiye kupasını alıcaz, eleştirmeyin eurocup bizim, şimdi de eleştirmeden oturup ligi hayal etmemiz isteniyor. neyse bu hafta sonu anadolu efes maçı var. madrid maçında yıpranacak efes'i yeneriz belki. galatasaraylı ergin ataman kızılyıldızlı * oktay mahmuti'yi bir kez daha yendi diye kendimizi avuturuz. zaten galatasaray basketbol takımının kuruluş amacı, 'toplu halde oynayıp , oktay mahmuti'yi yenmek'tir.
  • 1694
    maddeleyecek olursam,

    1- türkiye kupasında müthiş bir mücadele gösterdik ama finalde hakemlerce kupayı almamız engellendi. ayrıca, unutulmamalı ki yılllar sonra erkek baskebolda türkiye kupası finali oynadık.

    2- eurocup'ta son 16'ya kaldık ancak devamı gelmedi, ikili averajı ulm'e vermemiz yüzünden elendik.

    3- ligde, 15 galibiyet 3 mağlubiyet ile şampiyonluk iddiamızı sürdürüyoruz. büyük bir ihtimalle sıralamada efes'in üstünde yer alacağız. içeride oynayacağımız fb ülker, banvit ve ksk maçları liderlik için büyük önem taşıyor. kendi sahamızda henüz mağlubiyetimizin olmadığını düşünürsek, saha avantajı önemli.

    umutsuzluk için hiç bir sebep yok, aksine sezonun geri kalanına umutla bakabilmek için mantıklı ve geçerli nedenlerimiz var. ergin ataman gibi usta bir koç, arroyo gibi bir maestro, gordon gibi iyi bir savunmacı ve ersin-furkan-macvan-ndong uzun rotasyonuna sahibiz.

    bizim yapmamız gereken, özellikle fb ülker, banvit ve ksk maçlarında salonu doldurup rakibe cehennemi yaşatmak. gerisini ergin hoca ve aslanlar halledecektir.

    edit: şu takımda bir de göksenin, hawkins ve domercant olacaktı ki. of of. kahroluyorum amk.
  • 1698
    2012-2013 sezonu başından beri karamsarlık sıçan, galatasaray basketbolunun oktay mahmuti'den ibaret olduğunu sanan ergenlerin yaydığı negatif enerji yüzünden 100-150 kişiye oynayan takımdır.

    bu takım yıllar sonra türkiye kupası finalisti oldu ve şampiyonluğun en önemli adaylarından. an itibariyle oynanan erdemir maçında da şiir gibi basketbol oynuyor.

    mahmutici ergenlerin de götünü kaldırmaya üşenen iyi gün "seyirci"lerinin de götünü kesseler gıkımı çıkarmam.

    not: belki, "burdan sallıyosun da sen naptın birader?" diyen olacaktır. istanbul'da olduğum her haftasonu bu takımı desteklemeye gittim diyebilirim *. ısrarla destek veren o 100 kişinin de ayaklarına, emeklerine sağlık.
  • 1700
    2012-2013 sezonunda yarıştıkları kulvar teke düşünce yavaştan maksimumuna ulaşan takım. son haftalarda oynadıkları basketbolla sezon başlangıcında sergiledikleri harika performansları tekrar hatırlatmaya başladılar.

    sezon ortasında sakatlıkların ve takımın hep beraber çalışamamasından ötürü oturttukları bir sistemin bulunamamasından ötürü 30 ocak 2013 ratiopharm ulm galatasaray basketbol maçında dibi görmüştük ve %90 oranında eurocup'a veda etmiştik rusya'da. elde bir tek lig kaldığından ve haftada bir maç oynayacağımızdan dolayı daha dar bir rotasyonla oynamaya başladık ve performansımız dolaylı olarak yukarılara çıkmaya başladı. tabi bunda takımın tüm motivasyonunu tek bir noktaya odaklamasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz fakat bunun ne derece doğru olduğu ayrı bir tartışma noktası.

    ergin ataman'ın oyun sisteminin en temel noktası topu hızlıca çevirip bulacağımız boş adamla dış atışlardan sayılar bulmak olduğu için eldeki domercant ve hawkins gibi oyuncular olmadıkları zaman sistem otomatikman çöküşe giriyor. tabi oynadığınız sistem ne olursa olsun bu iki oyuncu o sistemin temeli olur fakat bu iki oyuncunun temel olarak en büyük ortak noktası dış atışları * olduğundan ve savunmamızı da buna odakladığımızdan belki de görebileceğimiz en büyük zararı görmüş olduk. eğer bir takım, oyun sistemini dış atışlara göre şekillendirmişse ve bunu hakkıyla yapamıyorsa, yiyeceği fast break'lerin haddi hesabı olmaz. işin kötü tarafı da rakibiniz çok kaliteliymiş ya da değişmiş önemli değil. hücum şekli bu tarz olan bir takım, bunu gerçekleştiremediği zaman her takıma karşı defansta zaaf yaşar ve bilhassa hawkins'in olduğu zamanlar pota altını layıkıyla kullanamıyorduk.

    neyse ki sezon başında kadromuzu oluştururken ergin hoca'nın kadro mühendisliğinin ne derece üst düzey olduğunu şuanki zamanlarda çok daha anlıyoruz. uzunlarımızdan ersin ve macvan sadece içeriyi kullanabilen değil, şutları da olan oyuncular. bunlara ek olarak da deliciği olan bir gordon'la beraber 2 büyük eksikliğimizi bu basketbolcularımızın organize oyunuyla bir nebze olsa da kapatabiliyoruz. uzun oyuncuların şut tehditinin olması, pota altından sayı bulabilmenin en büyük anahtarından birisidir. bizde de buna uygun 2 tane basketbolcu olduğu için rakip savunmayı daha dışarı çekip pota altında furkan ve ndong'u daha aktif kullanma şansı yakalıyoruz. özellikle de bu özelliğimiz, hawkins'ten sonra oluşacak olan kısa oyuncularımızın uzunları oynatabilmesindeki eksiklikleri minimize etmiş oldu. malesef yıllardır takıma, hücumu tek başına çekip çevirecek bir guard eksikliğini hissediyorduk. neyse ki sonunda arroyo'yu almayı başardık ve demin bahsettiğimiz uzunları oynatabilme becerisine sahip bir basketbolcumuz oldu sonunda. arroyo'nun gelmiş olması, en çok da hareketli savunma yapan rakiplere karşı hücum ettiğimizde işimize yarayacak çünkü o anlarda topu kullanma becerisi üst düzey olan ve soğukkanlılığını koruyabilen basketbolcularınızın olması gerekiyor. malesef elimizdeki ender ve engin sezon içinde belli aralıklarda gösterdikleri küçük parıltılar hariç çok fazla etkinlik gösteremediler. arroyo bu soruna ilaç gibi geldi. zaten bundan dolayı arroyo büyük maçlarda en çok arayacağınız basketbolcudur. emniyet kemeridir. acil durumlarda camı kıran çekiçtir.

    yine de bu takımda bir adet daha winner olmasını isterdim ama sakatlıklar olmasa zaten bu konuda içimiz oldukça rahat olacaktı. bu noktadan sonra bana kalırsa ligi kazanıp kazanamayacağımızı biraz da gordon'un performansı belirleyecek çünkü playoff'larda maçın sıkıştığı ve bire bire kalacağımız anlarda topu en çok kullanan oyuncu konumuna geleceğini düşünüyorum. geçen yıl bunu jamon gordon yapıyordu, sezon başında da hawkins. bundan sonra da genellikle gordon yapacak. biraz da arroyo.

    son olarak da taraftarın asla ama asla takımına küsmemesi gerekiyor. bu yıl bu şampiyonluk gelecekse eğer, geçen sezon euroleague'de taraftarın gösterdiği performansla gelecek. çünkü taraftarın kurduğu baskı demek, rakibin oynadığı basketbolun 1 aşağısını, kendi takımının oynadığı basketbolun 1 yukarısını oynaması demek. zaten özellikle basketbolda taraftarın ne demek olduğunu son yıllarda iyice kavradık hep beraber. bu yüzden şampiyonluk için hep beraber savaşmamız gerekiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın