• 26
    ilk beşe giremez denirken şampiyon olup, şampiyonlar liginde liverpool-barça-roma deplasmanlarında kaybetmeden ofsayt golle çeyrek finalden dönen kadrodur. 3.yıldızı takmıştır. o dönem takımdan ayrılan isimlerden sonra öldük bittik gibi gözükse de yerli kadromuz, hem öncekiler hem de gelenler ile baya iyiydi. o isimler bugün olsa pahalı yabancılarımız kesemezdi onbirden.
  • 27
    bana bazen burada fazla iyimser, hatta polyanna deniyor:)
    bilmiyorlar ki şu kadronun peşinde 17 lig, 6 şampiyonlar ligi, 2 ön eleme ve 6 deplasman yaptığımı:)
    bugün olsa sosyal medya yüzünden yerin dibine gömülecek bir kadro ile sezona başladık.
    kadronun kötü olmasını geçtim, bugün para yok deniyor ya, o zaman gerçekten para yoktu.
    yahu radu niculescu diye bir adam geldi.
    26 şubat 2002 galatasaray liverpool maçında golü attıktan sonra ben bittim artık çıkartın diye yalvardı herif.
    hangi anıyı, hangi maçı yazsam az kalır.
    ilk hafta antep deplasmanı yaptık, böyle bir sıcak yok. üstelik takım yeni kurulmuş vs.
    her şeye rağmen ligi şampiyon bitirip, şampiyonlar liginde çeyrek finalin kapısından ofsayt bir golle döndük.
    mesaj yoluyla veya başlık altına polyanna yazarken iki kere düşünün bence.
    bazılarınızın galatasaray’a bakışıyla benim bakışım asla bir olamaz.
    herkesin galatasaraylılık değeri farklıdır, asla eleştirmem ama benim için galatasaray’ın olduğu yerde umut gerçekten bitmez.
    bizim çoçukluğumuz avrupa devlerini yenmenin hayaliyle geçti.
    13. olduktan 18 ay sonra şampiyonlar liginde son 16’ya kalamadıktan sonra üzülmektir.
    üzülürsün, hayal kırıklığına uğrarsın ama devam ettiğin avrupa liginde çeyrek final görmeyi umut edersin.
    bunu anlamayan ve bilmeyenlerin iki transfer üstünden konuşmaları gayet normal.
    bugün angelino gömüyoruz ya, cafu’nun karşısında victoria izledik biz:)
    hadi iyi sabahlar…
  • 29
    sebastien perez ve andres fleurquin icin vasat imasinda bulunulmus ayip edilmis. bu adamlar en kilit maclari acan adamlar oldu. perez kornerlerde golleri atadursun ozellikle fleurquin, mart ayinda oynanan 1-0 kazandigimiz besiktas macinda sag koseden attigi kafa golu ile sampiyonluk kilidini cevirmistir, kapiyi acansa bir kac hafta sonra oynanacak kisir gecen samsunspor deplasmaninda galibiyet golunu atan ligin devre arasi romanya’dan getirdigimiz radu niculescu olacakti. hatta gol sevinci cogumuzun aklindadir, formayi cikarip kostugu anda sortu da indirecek diye korkmadik degil.

    yerlilerde ise sergen yalcin - ozellikle ligin ilk yarisi sampiyonlar liginde - gercekten beklenenin cok ustunde katki vermisti. besiktas’lilar. efsanemiz diye ovunedursun, futbol kariyeri maca dahi cikmadigi siirt, trabzon, vs gibi takimlarda bitecekken hatta gobek boyu kahve dayilarininkini gecmisken adamin kariyerini dirilten yine galatasaray oldu. ama hatirladigim kadariyla o sezon arif ve hasan’la bir tartismaya girmis o yuzden sezon sonuna dogru galatasaray’i kafada silmisti. hatta son maclarda gollere bile sevinmiyordu. belki ilk yarida oynadigini tum sezona yaysa tarih yazdigimiz 2002 dunya kupasinda onu da gorebilirdik.

    arif erdem o sezon ilhan mansiz’la gol kralliginda berabere kalmisti. genclerbirligi’nden gelen umit karan o sezon cok gol atmasa da kilit maclarda ali samiyen’de bircok macin kilidini acmisti. sampiyonlar ligi tecrubesi olmamasina ragmen lazio, psv, roma gibi takimlara sogukkanlilikla gollerini atmisti. tabi bunlara ek olarak hasan sas var. o yaz milli takimla dunya kupasinda iki gol atmisti. 2002 yerine 2022 olsaydi elimizde tutamazdik. zaten kendisi de hep hayiflanirdi galatasaray icin inter’e, liverpool’a gitmedim diye.

    en onemlisi 2001-2006 yillarinda kalemizi koruyan faryd ali camilo mondragon’un insan ustu performansi, bize taffarel’i aratmamasi sampiyonlugun temelinden biri olmustu.

    fatih terim’in 2002-2003 sezon basinda en buyuk yaptigi hata belki takimi sil bastan yaratmaya calismak olmustu. fleurquin, perez, capone gibi adamlarin yerini dolduramamistik. asil o sezon gelecegin yildizi/yildiz diye aldigimiz adamlar vasat oglu vasat cikmisti.

    ek not: yukarida bahsettigim radu niculescu bize kiralik gelmisti ve ertersi yil lucescu’nun gittigi besiktas’a gitmis, ancak kampta begenilmeyerek yollanmisti. tabi ne yazik ki onun yerine o sezon sampiyonlukta cok buyuk katki saglayacak hatta 3 yil sonra kaleye bile gececek olan daniel pancu transfer edilmisti.
  • 31
    faruk süren başarılı başladığı başkanlık macerasını kazanılan kupalara rağmen idari anlamda berbat bir şekilde noktalayıp; birçok kurum, şirket ve şahsı galatasaray'a salça ederek koltuğu mehmet cansun'a devretmişti.

    salça ettiği kişilerden biri de cem uzan'dı. cem uzan'ın bize ilk bulaşması hatırladığım kadarıyla 1998-99 sezonunda ufak sponsorluklarla olmuş, sonrasında 1999-2000 sezonunda zaten transfer yapamayışımızın da etkisiyle kendisinin ayağına kadar gidip hem sponsorlukları artırmak, hem de emre aşık ve sead halilagic'i takıma katmak istemiştik. bu iki oyuncuyu istemek için girdiğimiz star binasından saffet akyüz, ahmet yıldırım, emrah eren, sead halilagic, nesim özgür ve mehmet yozgatlı için anlaşarak çıktık. maddi durumumuz o kadar kötüydü ki nesim ve halilagic'i de alamadık zaten. bruno quadros ve vedat inceefe gibi terim'in kadroda düşünmediğimi isimleri de sezon içinde istanbulspor'a yolladık.

    şimdilerde sosyal medyada galatasaray'ı şovlarına alet etse de; yukarıda bahsettiğim mevzular olana kadar cem uzan, istanbulspor için galatasaray'ın elinden ali sami yen stadyumu'nu almak için bile uğraşan bir adamdı. sonrasında baktı istanbulspor işi umduğu ve star'ın tırt spor-magazin programı süper frikik'teki falcıların "istanbulspor şampiyon olacak" kehanetindeki gibi olmuyor ve kendisi de sponsorluklarla camiamıza bir şekilde yanaşıyor; vaatlerini iyice artırdı ama vaadettiği tutarların büyük bir kısmını kulübümüze vermedi. avrupa'da kupalar kazandığımız dönemde birkaç katına çıkarabileceğimiz sponsor gelirimizi cem uzan'ın gönlü olsun diye telsim sponsorluklarıyla yedik ve cem uzan bu paraların büyük bir çoğunu kulübe ödemedi. mehmet cansun'un karşısına, muhtemelen siyasete atılacağı ve ibb adayı yapacağı sözünü verdiği ateş ünalerzen'i kukla başkan adayı olarak sürdü ama tabi ki galatasaray camiası bunu yemedi ve iş krize döndü.

    bu dönemde sözünü verdiği ama gerçekleştiremediği şeylerden biri de mario jardel transferiydi. hakan şükür olaylı bir şekilde ayrılmıştı ve yeri dolmalıydı. uzan bir haber saldı; jardel ve boksic'in sponsoru olacağını iddia etti. boksic zaten gelmedi, jardel de bir şekilde geldi ama bunda cem uzan'ın hiçbir katkısı ve ödemesi olmadı. uzan'la olan ilişkiler bozulup, telsim olan göğüs sponsoru bir gece ansızın önce galatasaray store'a, sonra da telsim'ün rakiplerinden bir olan aria'ya geçince jardel, faruk süren sonrası göreve başlayan mehmet cansun yönetimi için "kulübün üstündeki kambur"a döndü. oysa, zaman zaman gamsızlığından dolayı saçmalasa da ilk sezonunda iyi bir performans ortaya koymuştu. öncesinde ısmarlama haberlerle arif'le serkan'ın daha iyi anlaşıldığı algısı yaratıldı. sonrasında kapı kapı gezerek satılmaya çalışıldı. önce porto'ya, sonra marsilya'ya gidildi. marsilya'ya lucescu'nun bilgisi olmadan alınan sebastian perez ve jérôme leroy artı bir miktar para karşılığında verilmeye çalışıldı. marsilya bir miktar parayı ödeyemediği için transfer iptal oldu ama bu transferin değişenlerinden biri olan perez saçmasapan bir şekilde kadroya katıldı ve şükürler olsun ki iyi de katkı verdi.

    sonra jardel'i geldiği yere portekize satmaya çalıştılar ve iki portekiz kulübü porto'yla sporting lizbon'un kapısını çaldılar. koskoca galatasaray spor kulübü, avrupa'da en şaşaalı dönemini yaşarken kapı kapı gezip iki sezon önce avrupa gol kralı olmuş, uega super kupa finali'nde iki gol atmış, bir başka real karşılaiması olan çeyrek final maçında bir gol kaydetmiş yıldızı jardel'i hiç ihtiyacımız olmayan adamlar ve cuzi bir ücret karşılığında sporting lizbon'a verdi. kimdi bu adamlar? robert spehar, mbo mpenza (lig kadrosuna bile yazdırmadık, sadece şampiyonlar ligi kadrosunda yer doldurdu), pavel horvath.

    fiyaskolar bundan ibaret değildi. bir şampiyonlar ligi ön eleme maçında beğenilip parası bile ödenen klodian duro da tıpkı mpenza gibi yer olmadığı için kadroya yazılamadı ve parası kulübümüzce ödenirken bir sene daha takımında devam etti.

    takımda capone - perez ikilisi varken gidip sağ bek için jersson amur gonzalez diaz diye bir adam alındı ki bence galatasaray tarihinin ontivero'yla birlikte en aptal transferidir. adam 1 dakika bile oynamadı.

    erhan namlı, şampiyon olunduğu için iyi hatırlanan ama yetersiz bir isim olan gustavo andres victoria rave gibi iki düz adam takıma katıldı ki ben asla o dönemki yönetimden birinin victoria'ı izlediğini falan sanmıyorum. zaten geldiğinde abdurrahim albayrak kendisini marsilya'dan gelen gustavo victoria mendez ismiyle tanıtmıştı. :) bildiğim kadarıyla oyuncuların geçmişinde marsilya falan yok.

    jardel'in maaşı yüksek geldiği için gönderildi. yerine ümit karan, murat sözkesen, radu niculescu ve berkant göktan'dan oluşan bir dizi forvet oyuncusu alındı. portekiz'den tarafımıza itelenen robert spehar ve mbo mpenza da forvet oyuncularıydı. bir önceki sezondan arif erdem ve serkan aykut da vardı. jardel'den kurtulalım derken yanlışlıkla alternatifli bir forvet hattı oluşturmuştuk.

    jardel gibi hagi, popescu, taffarel, ümit davala, okan, emre, fatih, marcio, ahmet ve sezon ortasında hakan ünsal ayrılmıştı. faryd aly camilo mondragon, ayhan akman, sergen yalçın, andres jose fleurquin, joao batistagibi hamleler de yapıldı elbette ama giden gelen kıyaslanınca kadro kalitesindeki düşüş anlaşılıyor.

    kadro kalitesinde düşüş olsa da, ekip içerisinde bülent korkmaz, emre aşık, arif erdem, hakan ünsal, ergün penbe, capone, suat kaya, hasan şaş, ahmet yıldırım, vedat inceefe ve sergen yalçın gibi akdeniz oyunları'ndan uefa kupası ve dünya kupası üçüncülüğüne kadar giden süreçte oyuncu havuzuna dahil olan kazanma alışkanlığı olan isimler vardı. takım kadrosu hala lig standartlarındaydı ve şampiyon olduk.

    not: bir ton forvet aldık ama zorla gönderdiğimiz saffet akyüz kalsa çoğundan fazla katkı sağlardı.
  • 32
    galatasaray tarihinin en yanlış anlaşılan kadrolarından biri. her daim çok kötü ve yetersiz olarak anılır ama aslında bu algıya sebep olan dört sene üst üste şampiyon olmuş kadro bilabedel "dağıldıktan" sonraki ilk galatasaray kadrosu olmasıdır.

    bülent korkmaz, hakan ünsal, ergün penbe, suat kaya, hasan şaş ve arif erdem efsane kadrodan elde kalan oyunculardı. hepsi de ya kariyer zirvesindeydi ya da o sezon zirveyi görmüştü. ve mevki gereği hepsi de aynı anda ilk 11 oynayabilecek durumdaydı.

    her ne kadar enteresan bir hikayeyle transfer olsa da mondragon müthiş bir katkı vermişti. özellikle 2006'ya kadarki dönemdeki performansıyla sözlükte bile turgay simovic taffarel mondragon şeklinde anılacak kadar büyük oynamıştı.

    bam üçlüsü dönemindeki elden ayaktan düşmüş maskara olmuş halleri hatırlansa da ayhan akman o dönem türkiye ligi'nin en değerli yerli orta sahalarındandı. beşiktaş ile gaziantepspor arasındaki ihracat ağının ilk ayağıydı.

    sergen yalçın'ı anlatmaya gerek yok. gerçi uefa kupası aldığımız sezon bizdeydi, sonra gitti mi de tekrar mı geldi acaba dedirtecek kadar kayıplardaydı o dönem. ancak o da müthiş döndü. çapraz bağ sakatlığına kadar, her daim olan kilo problemine rağmen çok maçta takımı sırtladı. sakatlık dönüşü gittiği beşiktaş'ta kariyer tavanını görmesi, sergen gibi normalde bile form sıkıntısı çeken bir futbolcunun ne kadar zirvede olduğunun ispatıdır.

    ümit karan da ligin en değerli oyuncularındandı. rahmetli ilhan cavcav'ın sağa sola çakmaktan bitap düştüğü beleş afrikalı forvetler arasında parlamıştı. hangi takıma gitse türkiye'de yılın transferi olacaktı, bize geldi.

    devre arası alınan batista, adam yiyen orta saha ekolündendi. bir önceki sezon şampiyonluğu kadıköy'de devre arasında fenerbahçe'ye satan gaziantepspor'un orta sahada yükünü çekiyordu.

    fleurquin ve perez'in üzerindeki vasat damgasının yegane sebebi ise internetin, transfermarkt'ın vesair kanalların o dönem gelişmemiş olması sebebiyle ülkedeki scout bilgisinin trt'deki avrupadan futbol seviyesinde olmasıdır. özellikle sebastien perez birkaç sene önceki sakatlığı olmasa bizim o dönem parasıyla bile alamayacağımız bir adamdı.

    beşiktaş'ın kocası fleurquin de strum graz'da sürekli forma giyen bir adamdı. o strum graz 3 senedir şampiyonlar ligi'nde millete kök söktürüyordu. bir önceki sezon ikinci gruplara kadar çıkmıştı.

    daha serkan aykut gibi bir golcüden ya da berkant göktan gibi bir potansiyelden, o sezon kayıpları oynadıkları için bahsetmedik bile.

    ha çok dandik isimler, kim bulup bunu getirdi dedirtenler, şimdiki internet olsa ulan ne komisyon döndü muhabbeti yaptıran adamlar yok muydu? elbette vardı, zaten bugün kim o sezonu ansa sadece bu adamların goygoyunu çevirir.

    çekirdek olarak efsane kadrodan direkt 11 seviyesinde 6 isim, biri kaleye olmak üzere kalite ve verimli 4 yabancı takviye, yine direkt 11'e 3 kaliteli yerli takviye ile hiç de öyle taşak malzemesi yapılacak kadro değildi.

    ama neredeyse 50 maça çıkılan, türkiye'de o yıllarda kimsenin hayal bile edemediği bir fikstüre rağmen şişkin kadrosu rotasyona el vermeyen bir kadroydu.

    taa o zamanlarda başlayan savurganlık aradan geçen yıllarda bir kar tanesinden heyelana evrilen bir ekonomik sorunlar yumağı olarak hayatımızdadır...
App Store'dan indirin Google Play'den alın