23
en sevdiğim, en çok bağrıma bastığım galatasaray kadrosunun en sevdiğim adamıydı...
uefa kupasını aldığımız sezonun ardından lucesculu jardelli kadromuzla avusturyanın sturm graz takımıyla oynamıştık, graz bizi arnold schwarzenegger'in çimlerine gömerken, fleurquin de aklımızda "görev adamı", "sağlam ön libero" diye kalmıştı (ki, izleyen her futboldan anlayan göz, adamcağıza kastı yoksa en kötü bunları söylerdi..) bir sonraki sezon, galatasarayımızın dağılan kadrosuna, transfer döneminin sonlarına doğru (zannedersem ligler de başlamıştı) katıldı bu cengaver. sempatikti, efendiydi, çıkar oyununu oynar, elinden gelenin en iyisini yapardı, belki müthiş yetenekleri yoktu ya; performansının sürekli yüzde yüzünü vermeye çalışırdı.
bu adama sempatim romadaki lazio maçıyla başlar; o maç isim isim hatırlamasam da stoper alternatiflerimizin çok kısıtlı olduğunu hatırlıyorum; stoperde fleurquin'i izlemiştik, yine elinden gelenin en iyisini yapmış, galatasarayda gördüğüm en iyi stoper performanslarından birini göstermişti hatta, televizyon karşısında abimle "helal be aslan!, yürü be flo!" dediğimizi dün gibi hatırlıyorum; yetmedi, beşiktaşa hem inönü de hem sami yen'de kitledi, ardından sevinçten ağladığım 3-4 golden biri olan, nou campta ikinci golümüzü yazdı... hakkında kötü hiçbir şey hatırlayamıyorum fleurquin'in ardından, öyle ki; roma maçında yaptığı kritik hatadan 90. dakikada golü kalemizde görünce bile, ertesi günlerde yaptığı "maçın heyecanından mondragon'un bana 'bırak' diye seslendiğini duyamamışım, hayatımın en berbat gecesiydi, bütün gece uyuyamayıp pozisyonu düşündüm" demiş, nazarımda yine sempatimi kazanmıştı.
neden yapıldığına bir türlü anlam veremediğim össan beyin fatih terim operasyonundan sonra, fleurquin "ailemin durumu iyi, paraya ihtiyacım yok, galatasaraydan ayrılmak istemiyorum, bedava bile oynayabilirim" demiş, maalesef bu duygu dolu cümleler de fleurquin'in takımda kalmasına yetmemiş, fransa ligue 1'in yolunu tutmuştu.
birçok galatasaraylıdan farklı olarak; en sevdiğim galatasaraylı futbolcu ne hagi'dir, ne hakan şükür, ne metin oktay ne de bir başkası, hiç tereddüt etmeden andres jose fleurquin derim