• 2326
    ezeli rakipleri pislikten çamurun dibine battıkça, yükselecek olan şerefli ve en asil duyguların takımı, takımım. millet cezaevlerinin önünde başkanını beklerken, biz evimizde şampiyonlar liginin hayalini kurduğumuz için, en kötü dönemimizde bile hiçbir şerefsizliğe bulaşmadığımız için gurur duyuyorum seninle şanlı galatasaray'ım.
  • 2330
    galatasaray ilk aşk, tek sevdadır.
    önce henüz renkleri ayırt edemediğiniz günlerde, sarı diyene kırmızı demeyi öğrenirsiniz. gökyüzü’nü sorsalar mavi diyemezsiniz belki ama güneşin sarısını, vişnenin kırmızısını bilirsiniz. başlarda, henüz sizin fazla bağlanmadığınızı düşünen bir takım dalkavuklar (diğer takım taraftarları) sizi yolunuzdan döndürmek isteyecektir. lakin karşınıza geçip galatasaray’ı bırak dediklerinde öyle bir korku belirir ki gözlerinizde, onlar kendiliğinden vazgeçer artık bunu teklif etmekten. düşünemiyorsunuzdur sarı-kırmızı olmayan bir hayatı.
    yavaş yavaş bu aşkı daha derin yaşamaya başlarsınız sonra. galatasaray ile buluşacağınız günlerde, heyecandan yerinizde duramaz olursunuz. başka hiçbir şeye odaklanamaz, sadece galatasaray’ı düşünürsünüz. buluşma saati gelip çattığında ise, eliniz ayağınız buz keser artık heyecandan. kimi zaman çok güzel geçer bu buluşma, kimi zamansa kötü. güzel geçtiyse sizden mutlusu yoktur. huzurla yatağınıza girer bir dahaki buluşmaya kadar mutlulukla yaşarsınız. kötü geçtiyse de uyku haramdır o gece. bütün gece buluşmadan kareler gözünüz önünden gitmez. önünüzdeki birkaç gün ise hiçbir şeye pek hevesiniz olmaz. bazen yemek yemeye bile. aşktır işte bu. ilk aşktır.
    zaman ilerler. artık büyümüşsünüzdür. birilerinin aşk dediğini deneyimlersiniz siz de. ama bir gün o da gelip geçer ve size her sevdadan geriye kalanın sadece galatasaray olduğunu anlarsınız. şöyle bir geriye dönüp baktığınızda hayatınızın en mutlu anını dahi size galatasaray’ın yaşattığını fark edersiniz. o’nunla yatıp, o’nunla kalkıyorsunuzdur. uyandığınızda ilk aklınızda olan odur. uyumadan da son aklınızdakidir. galatasaray’ınıza toz kondurmaz, belki kimi zaman bu sebeple en yakın arkadaşlarınızla bozuşursunuz. heyecanı da, hayal kırıklığını da, umudu da, üzüntüyü de, mutluluğu da galatasaray’la yaşarsınız. çünkü tek sevdadır galatasaray. ve şereftir onu sevmek…
  • 2334
    baba yadigârı güzide takımım. babamla birlikte bağıra bağıra izlediğim maçların kahramanı, küçük bir veletken; sabahları işe gitmeden önce beni kaldırıp "hadi kaçırdığın maçın özetini izle" diye uyandırıp sonra da bankanın yolunu tutardı. göğsümde taşıdığım armamın bugüne kadar geçtiği badireleri bağıra bağıra taşıdığım, sarıyla kırmızının yanyana ancak o arma altında bu kadar güzel durduğu, asil ruhların takımı.
  • 2335
    şu anda ortamımı çok güzel yapan dünyanın mutluluk verici iyi şeyi, iyi ki var dediğim. etrafım adını, armanı sürekli görebileceğim şeylerle dolu nereye baksam seni görüyorum ve şu yeni alındığım sözlükte saatlerimi geçiriyorum. hayatım oldun galatasaray, en büyük uğraşımsın. seninle saatlerimi geçirebilmek, sürekli seni görmek , sürekli seninle ilgilenmek o kadar güzel ki, hayatımın en büyük rengisin, karşılıksız aşkımsın ve biliyorum ki hep hayatımda olacak beni hiç bırakmayacaksın, işte en güzel yanı da bu. şereftir seni sevmek, senle ağlayıp gülmek!
  • 2336
    --- alıntı ---

    saçma sapan incelemelerle galatasaray derneğinin mal varlığı ve gelirleri hesaba katılmadan yapılan finansal incelemelerle zor durumda olduğu düşünülen kulüp.

    size tek veri vereyim, neyin hesaba katılıp katılmadığını siz hesaplayın:

    http://www.hayatimfutbol.com/...uklerin-bilancolari/

    burada maç günü gelirleri gösteriliyor ya, fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor kombine, loca, maç bileti satışları yani tamamı gösteriliyor, gaklatasaray' da ise kombine, loca ve vip koltuk gelirleri şirkette değil dernekte, bu sene galatasaray sadece 40 bin kombine sattı, loca, vip, normal koltuk kombine geliri yaklaşık 100 milyon tl dernek +şirket toplam maç günü geliri yaklaşık 120 milyon tl, en yakın rakibi fenerbahçe' nin 3 misli maç günü geliri var galatasaray' ın.

    incelemeyi yapan arkadaş banka borçlarından bahsetmiş, bu banka borcunun yaklaşık 150 milyon tl' si şirket birleşmesi için yapıldı, eskiden tüm giderler dernekte, tüm gelirler şirketteydi, şimdi neredeyse tam tersi, eski sistemde senede yaklaşık galatasaray 30 milyon dolara yakın temettü dağıtıyordu şu an sıfır lira dağıtıyor.

    şu an mali yapısı en güçlü spor kulübü galatasaray, tüm gelir gider dengeleri oturtulmuş, borç planlaması son derece düzgün, gelirleri 3 senede neredeyse 5' e katlamış vaziyette.

    fenerbahçe işadamlarına yalvar yakar transfer yapabiliyor, sow' da, mehmet topal' da kulübün 5 parası olmadığı için yalvar yakar işadamlarına yaptırıldı, borçları döndüremediği için 100 milyon tl tahville borçlandı, murat özaydınlı' nın tapelerini okuyun fenerbahçe' nin finansal yapısını bizzat en üst düzey yöneticisinden öğrenin. galatasaray günü kurtarmak için 3 senedir borçlanmıyor ama fenerbahçe' nin tahvil operasyonu tamamen günü kurtarmak içindir.

    galatasaray ne yaptı bu arada ? hiçbir işadamına yalvarmadan şampiyon kadroyu kurdu, inanılmaz maliyetli operasyonla şirketleri birleştirdi, ünal aysal' ın (bence etik değil) borsa operasyonlarıyla borcunu yarıya düşürdü, banka borçları uzun vadeli (adnan polat' ın başarısı), dernek artı şirket gelirleriyle ödeyemeyeceği borcu yok, işadamlarına yalvararak tek transfer yapmadı, 2011-2012 sezonu başlamadan takım küme düşme hattından çıkmışken bir sezon önce, avrupa kupası yokken taraftar kulübüne efsanevi şekilde sahip çıkarak 27 bin kombine satmıştı, avrupa oynanan bu sezonda ise sayı 40 bin, böyle rakamları tarihte yok.

    geleceği en açık spor kulübü.

    --- alıntı ---

    ekşi sözlük*
  • 2339
    80li yılların başı. evimizde ne renkli, ne siyah-beyaz televizyon var. radyoların hüküm sürdüğü dönem. sabah saat onda arkası yarınlar, akşam onaltıda çocuk bahçesi , perşembe gecesi radyo tiyatrosu. hala her yeri farelerin bastığı o tiyatro oyunu dün gibi aklımda. galatasaray adını ilk kez gazetelerde duyuyorum. kendi kendime , hiçbir etki altında kalmadan galatasarayı tutuyorum. abim de fenerbahçeli. onun fenerbahçeli olduğunu galatasaray'ı tutunca farkediyorum. simoviçlerin, prekazilerin olduğu dönem. sonra çakır gözlü ,esmer tenli bir futbolcu geliyor. o dönem her ergen galatasaraylı genç kız gibi uğur tütüneker'i beğeniyorum. gazetelerde ki fotoğraflarını artist fotoğrafı biriktirir gibi biriktiriyorum. 14 yıl sonra şampiyonluk geliyor. güzel bir şey. ama ben galatasarayı şampiyon oldu diye sevmemiştim. beşiktaş ,denizlispora puan kaybediyor. şampiyonluk bir hafta sonra geliyor. aynı denizlispor 2006 yılında fenerbahçeden puan alarak benim izlediğim en güzel ve anlamlı şampiyonlukta pay sahibi oluyor. inanılmaz neuchatel xamax ilk maçını 3-0 kaybediyoruz. ben turu geçeceğimize dair bahse giriyorum ve ikinci maçta beş gol atıp tur atlayınca dünyalar benim oluyor. uğur tütüneker'de bu gol atanlardan biri olunca gelme keyfim gelme. artık bir kaç gün sabırsızlıkla ertesi gün olsada gazetelerin spor sayfalarını okusam diyor. hep güzel hatıralar yok , acı hatıralar da var. türkiye kupası maçında ilk yarısı 3-0 öndeyken, ikinci yarı 4 gol yiyerek kaybettiğimiz fenerbahçe maçı. ilk yarı güzel bir oyunla 3-0 öndeyiz. devre arası oluyor. o dönemler takımların renklerine göre ip örgüler vardı. onları okul çantalarımızı takar hangi takımlı olduğumuzu belirtirdik. sarı-kırmızı örgümü saçıma takıyorum. hiç sevmediğim fenerbahçeli bakkala inat olsun diye gidiyorum. giderkende içimden "ya şimdi hava atıyorum da, biz ilk yarı nasıl üç gol attıysak bunlarda bize atarlarsa" diyorum. demez olaydım. ben mi artık düşünerek çağırdım, bizimkiler mi laubali oynadı, yoksa başka birşeyler mi oldu da 4-3 kaybettik bilmiyorum. bu maç bana ders oldu. asla son düdüğü duymadan havaya girmiyorum. nede olsa gol dediğin topun kale çizgisini geçmesidir. oda bir saniyeden az sürer. buda demekki bir maçta 90x60=5400 kere gol atma şansın vardır. üniversiteye başlayana kadar galatasarayla ilgili en hatırladığım olaylar bunlar.
  • 2340
    --- alıntı ---

    yine taraftarının gözünü transfer bürümüştür. allahtan akıl fikir diliyorum.

    sekizinci olduğumuz sezon istisnasız tüm taraftarlar orta ve uzun vadede "sürekli başarı"dan bahsediyorlardı, hani 3-4 yıl bir başarı beklemiyoruz ama çıkıp yenildiğimiz maçlarda bile takır takır top oynayan bir takım olsun yeter denilmiyor muydu?? e oldu?

    ama 2011-2012 sezonunda alınan şampiyonluk ve şampiyonlar ligi vizesiyle beraber yeniden herkes yıldız da yıldız diye sayıklar oldu. yahu hadi bu sene gözü karartıp hamite 5, meloya 4, 28 yaş üstü bir yıldız futbolcuya 5 m eur civarı yıllık ücret verip anlaştığımızı düşün. bu sene şl kupasını mı alacağız?

    r.madridin barcelonanın bayernin bizi beklediği ligi hani? 10-15 m eur a alınabiliyosa bu kupa gerizekalımı tüm avrupa sürekli genç takım iskeleti, fabrika gibi çalışan bir altyapı kurmaya uğraşıyor? la masia kalitesine ve mantalitesine ulaşabilmek, takımına bir ekol, bir sistem oturtabilmek bu kadar kolay işler mi?

    fatih terim eski fatih terim değil artık bunu yaşı yetenler farketmiştir şu zamana kadar, ne ilk döneminde nede 2. döneminde yaptığı hataları tekrarlamayacak bir görüntü çiziyor galatasarayda. açıkçası benim bile tahmin etmediğim bir olgunluğa ulaşmış yıllar sonra.

    şunuda söylemek gerekir ki bilmeyenler için fatih terim demek özkaynaklar demektir, altyapıdan geleceği parlak oyuncu keşfetmek demektir.
    zaten ilk senesinde yedeği olmayan bir kadroyla ligi domine etti ve şampiyon oldu.

    aldığı hiçbir başarısını astronomik fiyatlarla yapılan transferlere borçlu değildir fatih terim. bu seneyi ayrı tutuyorum çünkü o kadar birikmiş vasıfsız topçu vardı ki takımda bir yerlerden başlamak zorundaydı. ve selçuk gibi bir yıldız transfer edildi ki galatasarayın muslerayla beraber en büyük iki transferinden biridir son yıl içerisinde.

    şu ana kadar alınan isimler umut bulut ve dany. ikiside direkt olarak takımın ihtiyacı olan türden oyuncular. bu mantaliteyle yapılan transferlere de ağzımı açıp tek kelime etmem, kimse de etmemeli.

    mali açıdan çok iyi günler bekliyor galatasarayı. stat gelirleri, sportif aş birleşmesi, artırım derken yavaştan rayına oturmaya başladı para giriş çıkışı. ama kimse de kendini kandırmasın, galatasarayın hala bi kamyon borcu var ödenmesi gereken ve kısa vadede çözülecek boyutta değil maalesef.

    şimdi tüm bu yukarıda saydıklarımızı göz önüne almadan hala 2 kanat 1 forvet diye sayıklamanın alemi yok. zaten bir tavan ücret var takımda herkesin bildiği. bu takımda hiç kimse selçuktan daha fazla para a-la-maz. nokta. yönetimde buna göre hareket ediyor zaten.

    bu şartı sağlayan kaliteli oyuncu arayışında şu an yönetim, bulunursa güzel, ama bulunmazsa da koy altyapıdan 4 tane çocuk as kadroya varsın elleri ayakları birbirine dolaşsın, bekleyelim. kulübün kendi evlatlarına şans verelim, arkasında duralım.

    bu tepkilerin birazda ünal aysaldan kaynaklandığını düşünüyorum ama ünal aysal futbol piyasasına yabancı bir insan herkesin bildiği gibi iş adamı yönü daha ağır basan bir insan. keşke transfer konularında bu tarz açıklamalar yapmasa ama ben gayet tebessümle izliyorum her açıklamasını. seksi kulüp, sarısın taş gibi forvet vs... taraftarın bu kadar kolay gaza geleceğini tahmin etmemiştir eminim. öğrenicek zamanla, kızmıyorum.

    "iyi güzel de stadı dolduracak yıldız lazım hojaa" diyeceklere de tek sözüm gelmesinler maçlara. la liga var ntvsporda.
    yıldız karnavalı..
    açın izleyin..

    şahsen koşan, mücadele eden, yenilgiyi kabul etmeyen, parçalı formasının hakkını veren bir takım izlemeyi, içi geçmiş yıldızlarla dolu bir takım izlemeye tercih ederim.

    --- alıntı ---

    http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=29273671
  • 2342
    hayatımın anlamı. şu hayatta benim için ailemle birlikte en önemli şey. sanırım senin benim hayatımdaki yerini anlatmaya kelimeler yetmez, ama ben yine de denemek istiyorum.

    benim için galatasaray; uefa adı geçince tüylerimin diken diken olmasıdır, şampiyonluktan sonra nevizadede renkdaşlarla tezahürat yapmaktır gerekirse nevizadede sabahlamaktır, fener şampiyon olduğunda uykusuz kalmaktır, gerekirse geceler boyu kuyrukta beklemektir. çok fazla uzatmadan kısaca benim için hayatın anlamıdır galatasaray.
  • 2345
    eline tarihi bir fırsat geçmiştir, futbolda rakiplerinden bjk olanı uzun yıllar saf dışı kalacaktır, gerek borçları, gerekse avrupa'da olamayacak olması nedeni ile. fb olanı ise şike yüzünden muhtemelen ceza alacaktır ve kanımca takımın en iyi yerli oyuncusu çubuklu tosunu kaybetmiştir ve yerini doldurması çok zordur. avrupa'dan gelecek ceza demoralize edip, motivasyonlarını kaybettirecek ve 2 yıl şl'ye katılamamak bellerini bükecektir.

    yönetimimiz hamit altıntop, burak yılmaz gibi çok üst düzey yerli oyuncuları ne yapıp edip kadromuza katmalıdır. bu oyuncular yaşları itibarı ile en verimli dönemlerindeler. yerliler, iyiler ve altyapıdan yakın vadede gelecek oyuncumuz yok bunu imparator söyledi zaten. ne kadar yerli varsa toplanmalı, fazlaca irdelemeden.

    hoca olarak bizi çalıştırabilecek bizden daha sağlam galatasaraylı bir adam ve ülkenin en büyük teknik direktörü var, kulübün menfaatlerini yöneticilerden bile çok düşünüyor.

    başkan çok ufak hataları dışında yıllardı hasret kaldığımız başkan. ali sami yen arena desen yeni yapılmış. bütün spor branşlarında büyük bir atılım içindeyiz net bir şekilde.

    şimdi bizi içten karıştırmak isteyecekler, bir de şu oyuncuların aldığı paraları falan taraftarın gözünün içine sokup, dengeleri bozmak isteyecekler. uyan muhasebeci taraftar, uefa kupasından beri elin hiç bu kadar güçlü olmadı. o zaman gerek yönetimin beceriksizlikleri, gerekse karaktersiz oyuncuların yüzünden bir şampiyonlar ligi kupası'dan oldun.

    galatasaray'ın şampiyonlar ligi şampiyonu olması başlığı altında nasıl olunur değil, nasıl olduk ve bir daha nasıl oluruz, onu yazıyorduk şimdi.

    un var, şeker var, usta bir aşçı var. galatasaray yönetimi, şimdi atılım, gelecek yılları domine etmek adına saldırma zamanı, üçün beşin hesabını yapmayın, vurun geçin amk.
  • 2346
    ertesi gün önemli bir matematik sinavina girecek bünyeyi saatlerce sözlük basinda oturtabilen efsane.
    ne transfermis, ne kamp programiymis arkadas. lig baslayip transfer sezonu da hayirlisiyla bir bitse de biz de adam akilli okulumuza konsantre olsak. senelerdir bu takimi takip edicem diye haftada onlarca saatim geciyor. bazen ''acep galatasaray olmasaydi bu yasimda profesör filan olur muydum ki lan...??'' diye düsünmeye baslayip, hemen ardindan ''hadi lan ordan zeki...'' diye bu düsünceyi rafa kaldiriyorum.
    gurbet elde, yeni üniversitede ilk defa gördügün bir insanin galatasaray amblemli cantasini görünce ''allah, bizden biri var, iyi lan pacayi kurtardik'' düsüncelerine sevk eden efsane.
    kisaca ''efsane''.
App Store'dan indirin Google Play'den alın