• 1802
    2 ekim 2011 günü tarihi bir gündü galatasaray taraftarı için.galatasaray basketbol takımımızın euroleague yükselmesiyle büyük sevinç yaşadık.ve ankaragücü galibiyetiyle adeta kremanın üzerine vişneyi koymuştuk.*

    bir taraftar bir geceden daha fazla ne isteyebilir ki ? mutluydum.sonra bir telefon geldi ev arkadaşımın rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını söylediler.koştum bütün geceyi hastanede geçirdim.trafik kazası olmuş yaralıların kanlar içindeki halini gördüm.yanımızda bir hasta vefat etti.ama ben hava almak için sigara içmek için hastane kapısı önüne çıktığımda aklıma gelen ulan ne koyduk be oluyordu.geçirdiğim iğrenç geceye rağmen aklımdan geçen sadece ulan dün akşam ne koyduk be...çünkü özlemişim bu gururu...

    ulan dün akşam ne koydun be galatasaray !
  • 1803
    --- alıntı ---

    one of the most venerable clubs in european sports aims to rejoin basketball's elite as galatasaray of istanbul opens its 2011-12 season in the turkish airlines euroleague qualifying rounds.

    --- alıntı ---

    euroleague resmi sitesinden.

    http://gss.gs/zh

    yani demek istiyor ki avrupa'nın en saygıdeğer spor kulüplerinden biri olan galatasaray...*

    pek karşılaştırmayı sevmem ama fenerbahçe'nin tanıtım yazısının ilk cümlesi şu:

    --- alıntı ---

    with great talent and ambition on the court, on the sidelines and in the boardroom, fenerbahce ulker has proven itself to be a rising force in european basketball and with the 2012 turkish airlines euroleague final four taking place in istanbul, this season could be the perfect time for the turkish champion to join the true elite.

    --- alıntı ---

    http://gss.gs/rv

    yani diyor ki sahadaki büyük yetenek ve hırsla mücadele eden fenebahçe ülker...*

    biri marka mı demişti?
  • 1804
    milli takım'da inanılmaz derecede etkisi olan takımdır. hatta tek takımdır. milli takım'ın hangi başarısının altına bakarsanız bakın hep galatasaray'ın başarılı günlerine denk gelmiştir.
    galatasaraylı futbolcular bu başarıda pay sahibi olmuştur.

    buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, bazı takımlar milli takım'a futbolcu yollamaya çekinir, fatih terim " milli takım'a can feda " der.
    galatasaray her zaman dış dünyayı düşünür, türk olmayanları yenmeyi...
    kurtuluşu, devrimi, zaferi düşünür.

    işte galatasaray ile diğerlerini ayıran en önemli fark budur.
  • 1805
    ne doğuştan galatasaraylıyım diye nede etimi kesseniz sarı kırmızı akar gibi bir söylemim oldu hayat boyu. sadece sevdim bu renkleri. ne zamandı hatırlamıyorum bu renklere vuruldum ama ilkokul 1. veya 2. sınıf zamanlarıydı diye hatırlıyorum. sanırım bir cumhurbaşkanlığı kupası sonrası sevmiştim galatasaray’ı. sonra babamın galatasaraylı olması sebebiyle devamlı dinledim durdum. avrupa şampiyon klüpler kupasındaki galatasaray hikayelerini. yaşım biraz büyüyünce bu renklere olan tutkumda büyüdü gitti. galatasaray yenilince sanki bende yenilmiş gibi oluyordum , sabahlara kadar ağlıyordum. 30 eylül 1998 galatasaray athletic bilbao son saniyelerine kadar bildiğim tüm duaları okumuştum. son dakikada hagi'nin golüyle bir kere daha anlamıştım bu takımın ne kadar büyük bir takım olduğunu bitti denilen anda küllerinden yeniden dirilen bir camia olduğunu. zaman böyle geldi gitti. halen içimdeki galatasaray askı ilk gün ki gibi. hayatta ben ki çok üzülmüş çok ağlamış bir insan olarak ne zaman canım sıkılsa, ne zaman isler yolunda gitmese hep seni düşünürüm galatasaray sonra yüzümde ufak bir tebessüm olur ve unutur giderim sıkıntımı üzüntümü. sen bilmesen de ben seni her şey den çok seviyorum galatasaray.
  • 1806
    yıl 1989.15 mart 1989; galatasaray – monaco maçının olduğu gün. henüz 6 yaşındayım. fenerbahçeli bir babanın oğlu, galatasaraylı bir abinin kardeşiyim o zamanlar. takım falan tutmuyorum. peder bey fenerli olmam için arkadaşlarıyla birlikte sürekli üzerimde baskı yapıyorlar ( kimi zaman para teklifleri de oldu ). o güne dönelim tekrar. evde misafir var, oldukça kalabalığız. tv’de maç açık. ben oturdum maçı izliyorum. prekazi’nin o muhteşem golünü seyrettikten sonra, ben artık galatasaraylıyım dedim. babam çok bozuldu bu duruma ve takip eden yıllarda sürekli fenerli yapmaya çalıştı beni. şampiyonlar ligi ön elemesinde 3-3 berabere kaldığımız manchester united maçından sonra o zaman yaşadığımız şehir olan erzincan’da babamlarla tura çıktığımızı hatırlıyorum. barcelona’yı ali sami yen’de devirdiğimizde ( sırf maçı izleyebilmek için evde kalmıştım o akşam ) balkona çıkıp deli gibi bağırdımı hatırlıyorum.

    ilkokul-ortaokul hayatı ankara’da olduğumuz için hep uzaktan sevmekle geçti galatasaray’ı. lise yıllarında takım ankara’ya geldiğinde maçlarına gittik. hagi’yi ilk çıplak gözle seyredişim 13.02.2000 yılında oldu. maraton bileti 10.000.000 liraydı. cebimde 5.000.000 lira vardı ve kız arkadaşımdan 5.000.000 lira borç alıp yürüyerek gitmiştim maça. hagi’yi maratondan doya doya izlemek istiyordum. maçta serbest vuruş oldu, topun başına hagi ve sergen geldiler. hagi topa dokunacağını ve sergen’e topu nerede durdurmasını gerektiğini anlattı. hagi topa dokundu ve sergen topu ayağının altından kaçırdı. hagi sergen’i kenara itip topa bir koydu; top çatalda. maratona doğru koşmaya başladı, bana doğru koşuyordu aslında. gözlerim dolmuştu. maç bittiğinde eve nasıl gideceğimi düşündüm, cepte para yoktu. 10 kilometrelik yolu yürüyerek gittim eve. o kadar heyecanlıydım ki o yolun nasıl bittiğini anlamadım. ha bu arada fenerli babam vardı değil mi? 3-2 kazanılan milan maçı sonrası uefaya kalınca kendisiyle iddaya girdim “ bu galatasaray uefa şampiyonu olur. eğer olursa sen galatasaraylı, olmazsa ben fenerli olacağım.” dedim, o kadar güveniyordum. sonuç malum peder bey artık galatasaraylı.

    üniversite için odtü’yü seçmiştim. ilk yılımda odtülü aslanlar’ın varlığından haberdar olup hemen gittik üye olmaya. bundan önceki 10 yılımın galatasaray ile dolu dolu geçmesini sağladı odtülü aslanlar. ilk gittiğim şampiyonlar ligi maçı galatasaray-roma maçıdır, hani şu emerson’un 90+2 de rövaşatayla attığı maç. 21:45’de ki maça 17:00’de girmiştik. ayakta spor ayakkabı, üstümüzde yeşil polar ( bu poların hikayesini ayrıeten anlatacağım ), üstünde bank-express yazılı beyaz forma. hayatımda hiç o kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum. tam 6.5 saat yağmur yedik üstümüze. ayhan pası verip perez golü attığında, kendimi havada kafaüstü uçarken buldum. burnum üstüne yere çakıldım ama hala bağırıyordum. istanbul’a maça gidip gelmekten okulu okuyamadık zaten. ama galatasaray sevgisi her zaman içimi doldurdu, en büyük sevinçlerimi yaşattı. kız arkadaşımdan ayrıldım, dersten kötü aldım, galatasarayıma koştum. her sevgiden geriye kalan ( anne sevgisi hariç ) hep o oldu.

    rahmetli özhan canaydın’la galatasaraylılar ankara lokalinde rakı sofrasında otururken, olimpiyat stadın da zehirlenip eller üstünde ambulansa taşınırken, khalkedon da ki maç sonrası hüngür hüngür ağlarken, ünlü 16 dakikalık şampiyonluk hikayesinde yere oturmuş titrerken aklımda sadece sen vardın. galatasaraylı olarak geride bıraktığım 22 seneye bakınca, ben dünya üzerinde ki en güzel 2.sevgiyi sende bulmuşum, iyi ki galatasaraylıyım.
  • 1807
    hani canınız çok sıkılır. bir şeylere çok üzülürsünüz. hayatınızdan bezmiş duruma gelirsiniz ya bazen. o anlarda işte annenizin yanında olmak onun kollarında ağlamak uyumak rahatlamak istersiniz. bunu yapabilseniz çok rahatlayacaksınız bütün dertleriniz bitecek gibi olur ama çoğu zaman yapamayız bunu. sürekli bir şeyler engeller bizi biz hep gece yastığın altında ağlamaya alışmışız çünkü kimse görmeden. annemiz bile görmesin isteriz gözyaşlarımızı.

    ben böyle zamanlarda yastığın altında ağlamak yerine hep o'na koşarım. tribüne gidemiyosam geçerim tv'nin başına. ordan hasret gideririm. ordan atarım kendimi o'nun kollarına. bazen attığımız bir gol akıtır o gözyaşlarını sevinçten, bazen kaybedilen bi maç kaçan gol kaçan penaltı üzüntüden, sinirden ağlatır beni. ama o'na koştuktan sonra artık başka derdim tasam kalmaz. beni üzse bile tek derdim o olur, diğerlerini unutturur. sevgilimden ayrıldığım zaman bile koştum salonlara o'nda aradım teselliyi. kimseye bişey anlatamadığım zamanlarda o'na koştum. alakasız bestelerde hani duygusal da değil saldır galatasaray derken bile boşalırdı gözyaşlarım. bir yandan bağırırken bir yandan gözyaşlarımı silerdim.
    bunu ilk farkettiğimde yaşımı senesini bile hatırlamıyorum ortaokula ya gidiyordum ya da ilkokuldaydım bilmiyorum. zamanlarını pek hatırlamam olayların. 5-0 lık chelsea maçı. evde güzel göstermiyor tv diye bahane edip köyün kahvesine koştum maça. ben evde izlediğim maçlardan tat alamıyorum. maç başladı biz golleri yedikçe benim başım öne eğiliyor sesim çıkmıyor artık. ama sonuna kadar kaldım maçın arada gözlerimi sildim damlalar düşmeden daha. maç bitti çıktım eve gidecem. 5-10 dakikalık yol ama saat 12ye geliyor, hava soğuk köy desen dağın dibi kurt inermiş eskiden ben hiç görmedim ama çok duydum. normalde bunları düşünüp korkudan altıma etmem lazım o yaşta o karanlıkta. ben çıktım eğdim başımı önüme başladım yürümeye. kahveden çıkar çıkmaz gözyaşları durmuyor artık akıyor sıcak sıcak. aklımda sadece maç var 5 tane yedik aq diyorum. 2-3 olsa neyse ama 5 tane yedik diye düşünürken yürüyorum. girdim eve. bi de üstüne bjk'li babamın billur geçmesine katlandım. gittin de noldu 5 yediniz, bi de ağladın mı falan filan. hiç cevap vermedim girdim yatağa maçı düşünürken uyumuşum.

    biricik sevgilimdir kendisi. çocukluk aşkım ilk gözağrımdır. sevgisi de çok sevdiğim rahmetli dedemden yadigardır.
  • 1814
    5 yaşındaydım galatasaraylı olduğum da o zamana kadar amcamın yanında galatasaraylı kuzenimin yanında beşiktaşlı aşık olduğum kızın babasının yanında fenerbahçeliydim . beşiktaş ve fenerbahçe formalarım vardı amcam o kadar ısrar etmesine rağmen galatasaray formasını istememiştim.çünkü yanımda hiç kimse yokken de galatasaraylıydım ve amcamın bunu rüşvet için alacağını biliyordum.babam galatasaraylı olmasına rağmen benim üzerimde hiç durmamıştı nedense.fenerbahçe ve beşiktaşı sevmem için onlarca neden vardı çocuktum bir kere hatta bebek bile diyebilirsiniz, fenerbahçe ve beşiktaşlı olmam için her dediğim yapılıyordu, kızın babası kızını bile veriyordu bana.eve geldim bir gün 4 tekerlekli bisikletim var o motor gibi olanlardan beşiktaş ve fenerbahçe formalarını aldım bir de kılıcım var ki sormayın tahtadan.önce fenerbahçe formasını verdim sahibine daha sonra kuzenimin yanına gittim ' al abi ' dedim peltek bir şekilde.sonra da kılıcımı uzattım bunun 'yayısını kırmızıya boyayabiliy misin?'

    (bkz: sen var ya sen)
  • 1815
    babadan oğla geçen krallıklar gibi sen babamdan kanıma işledin...sarına aşık oldum, kırmızına aşık oldum.bazen sinirlendirdin sinirden ağladım... bazense başarılarınla övündüm,hava attım . hiç bir zaman erişemeyeceğim zenginliğe sayende sahip oldum .ankaradaki hiç bir maçını kaçırmadım...kimi zaman param olmadı, 1 ay önceden 1 lira 1 lira biriktire biriktire maçlarına geldim.hayatımda sevilmediğimi hissetiğim anlarda sana sığındım be cimbombom.şuan gözlerim doldu iyiki galatasarayliyim,iyiki sari kırmızı renklere aşık öleceğim.
  • 1819
    bu haftaki bütün branşlarda galip gelmiştir.*

    spor toto süper lig 6.hafta galatasaray-bursaspor: 2-1
    a2 ligi 1.hafta galatasaray-denizlispor: 3-0
    erkekler cumhurbaşkanlığı kupası fenerbahçe ülker-galatasaray medical park 97-103
    kadınlar cumhurbaşkanlığı kupası fenerbahçe-galatasaray medical park 78-85
    kitakyushu tekerlekli sandalye basketbol kıtalararası turnuvası galatasaray-miyagi max 68-51
    aroma bayanlar voleybol 1.ligi galatasaray-ankaragücü 3-0
    aroma erkekler voleybol 1.ligi galatasaray yurtiçi kargo-belediye plevne 3-2
    *

    not: buna benzer bir entryi, #261264, yaklaşık 2 yıl önce de yazmıştım. biliyordum bir gün yine yazacağımı!
App Store'dan indirin Google Play'den alın