1805
ne doğuştan galatasaraylıyım diye nede etimi kesseniz sarı kırmızı akar gibi bir söylemim oldu hayat boyu. sadece sevdim bu renkleri. ne zamandı hatırlamıyorum bu renklere vuruldum ama ilkokul 1. veya 2. sınıf zamanlarıydı diye hatırlıyorum. sanırım bir cumhurbaşkanlığı kupası sonrası sevmiştim galatasaray’ı. sonra babamın galatasaraylı olması sebebiyle devamlı dinledim durdum. avrupa şampiyon klüpler kupasındaki galatasaray hikayelerini. yaşım biraz büyüyünce bu renklere olan tutkumda büyüdü gitti. galatasaray yenilince sanki bende yenilmiş gibi oluyordum , sabahlara kadar ağlıyordum. 30 eylül 1998 galatasaray athletic bilbao son saniyelerine kadar bildiğim tüm duaları okumuştum. son dakikada hagi'nin golüyle bir kere daha anlamıştım bu takımın ne kadar büyük bir takım olduğunu bitti denilen anda küllerinden yeniden dirilen bir camia olduğunu. zaman böyle geldi gitti. halen içimdeki galatasaray askı ilk gün ki gibi. hayatta ben ki çok üzülmüş çok ağlamış bir insan olarak ne zaman canım sıkılsa, ne zaman isler yolunda gitmese hep seni düşünürüm galatasaray sonra yüzümde ufak bir tebessüm olur ve unutur giderim sıkıntımı üzüntümü. sen bilmesen de ben seni her şey den çok seviyorum galatasaray.