bilinen bütün yollardır, gidilen bütün yollardır. sonlardır, başlardır. hayattır, candır. can da yakar bazen, kırar da hatta. ama nolursa olsun her sevdadan arda tek kalandır. düş kurmaktır bazen, düşlemektir. ümit de etmektir. güzel olan, iyiye çalan ne varsa, bir parça onda aramaktır. ağlamaktır veyahut damlaya damlaya, ıslanmaktır omuz omuza, ve nolursa olsun en sonunda dik durmaktır, dimdik!
ve galatasaraylılık, anlamaktan geçer, düşünmekten, düşlemekten, özlemekten.
ve galatasaraylılık, edepten geçer, saygıdan, kültürden.
ve galatasaraylılık, adam olmaktan geçere her şeyden önce.
özel yaşantısında bile sıradan biriysen, bir hiçsen ya da, veyahut her neyse, kendi üstüne galatasaraylılığı giydiğin vakit, bol gelmeyendir, dar kaçmayandır, sıkmayandır, boğmayandır!
eğer ki oturmuyorsa üzerine galatasaraylılık, sen sadece futbol sever, takım tutar bir taraftarsın.
eğer ki oturmuyorsa üzerine galatasaraylılık, sen sadece nefretini futbola kanalize edersin, bir de batırılmış duyguların vardır senin...
ve eğer ki oturmuyorsa üzerine galatasaraylılık, hakkın yoktur "ben galatasaraylıyım" demeye.
oturmuyorsa üzerine, oturtulan düzende bir parçasındır, aletisindir belki de endüstriyel futbolun...
"parasını vermiyor muyum? eleştirmek en doğal hakkım değil mi dersin", zaten futbolcular da hep sahtekardır senin için mağlupken.
galipken her şey güzel tabi, formanı giyip iş yerinde fiyakanı atarsın.
çünkü senin için galatasaraylılık, bazen ertesi gün dalga geçebilme imkanı, bazen de dalga geçilme korkusudur.
ama sen "eleştirmek en doğal hakkım" derken bile, eleştirinin bile ne olduğunu bilmezsin.
galatasaray derken, galatasaray'ı sadece sahada oynayan yahut tribünde maçı izleyen kişilere odaklarsın.
senin için her zaman sahada 11 tane metin olmalı, ama sen saha dışında metin olamazsın!
geçmiş de yoktur senin için, gelecek de karanlıktır zaten çoğu zaman.
hep bugün hırsı, hep bugün, galipsen sensindir galip, yenilince suçu hep başkalarında ararsın.
zira sen herkesten çok galatasaraylısın.
galatasaraylılık şimdi, 10 metre kare odasında, karanlıkta, gözyaşlarını akıtanların üzerinde,
galatasaraylılık şimdi, gelecek hafta sivas'ta omuz omuza olacakların üzerinde,
galatasaraylılık şimdi, sadece ve sadece onu kendi üzerine yakıştıranların üzerinde.
galatasaraylılık şimdi, "başarılar gelir geçer asaletin bize yeter" düsturunda gizli.
galatasaraylılık şimdi, en çok "her şey nasıl daha iyi olabilir" ihitamli üzerinde düşünenlerin üzerine yakışır.
ki zaten, sen, takım yenildiğinde, hep arkasında dursan bile, "yeter artık sıktı bu yenilsen de yensen de edebiyatı" sözlerine maruz kalacaksın.
bir şeyleri değiştirebilme kudretine sahip olamayanlar, yine atıp tutacaklar, hırslarına, sinirlerine, öfkelerine, nefretlerine sadece zihinsel masturbasyon yaptıracaklar. ve bu durum seni daha da çok üzecek, daha da. mağlubiyetlerin üzüntüsünün bile üzerine çıkacak bu "ben galatasaraylıyım" diyenlerin yaptıkları. ama sen nolursa olsun galatasaray'a, galatasaraylılığına toz kondurmayacaksın. yumruklarını sık, tırnaklarını kır, kanasın ellerin boyuna, ama sakın galatasaraylılığına toz kondurma...
galatasaraylılık şimdi, sakin olmakta, düşünmekte, geçmişine yaraşır şekilde hareket etmekte gizli.
her şey iyiyken fotoğraflar güzeldir, fotoğraf içinde yer almak. ama asıl önemlisi, fotoğraf çekildikten sonra topluluğun dağıldığı an. arkasında varsan varsın, yoksa sadece bir fotoğrafta çekili kalırsın.
evet, galatasaray benim canım, galatasaray benim yaşamım. ve ben bugün
28 mart 2010 galatasaray fenerbahce maçı'ndaki mağlubiyete hiç kırılmadığım kadar kırıldım, üzüldüm. ama unutmadığım bir şey var, n'olursa olsun
ben galatasaraylıyım...
ve bu sıradan ben, sadece bu ben, hala galatasaray için, daha iyi bir şey ne yapabilirim üzerine düşünüyorum. hiçbir şey yapamasam bile, oturur galatasaraylılığımla kalırım!