• 6301
    2020-2021 sezonunda, futbol harici branşlarda dibi görmeye kararlı kulüp. her sene zaten kadro kurmakta geç kalıyoruz. yine her sene bütçe düşürüyoruz. ama artık kadroda tutabileceğimiz isimleri bile tutamıyoruz ve düşüre düşüre bütçe mütçe kalmadı elimizde.

    erkek basketbolda iki senedir rakiplere oranla iyi bir kadromuz yoktu. buna rağmen yabancı oyuncularımız iyi maçlar çıkardı ve biz de fena olmayan bir görüntü sergiledik. ama sonuca baktığımızda; 2 senede de eurocup'ta felakettik. ve türkiye'de de kupa almaya yaklaşamadık.

    seneye ise tam bir belirsizlik hakim. muhtemelen hiçbir yabancı oyuncumuz takımda kalmayacak. zaten elde tutmamız zordu. bir de covid-19'dan sonra oyunculardan yüzde 30'a varan indirim talebi geldiği söylendi. hal böyle olunca ve oyuncuların bizden daha iyi talipleri olunca sonuç böyle oluyor.

    yerli oyunculardan ise zaten çok da iyi verim alamıyorduk. göksenin köksal'ın kontratı biraz yüklü. indirir mi indirmez mi, yola devam eder miyiz etmez miyiz bilmiyorum. can korkmaz elimizden kaçtı. diğer oyunculardan elle tutulur bir yiğit arslan kalıyor. onun bile bugün gitme ihtimali olabileceğini duydum.

    bahçeşehir ve telekom seneye bizim önümüzde olacak. karşıyaka, efes ve fener zaten bizden iyiydi. daçka ve tofaş da var. herkes yeni sezon için çalışırken biz daha koç ile devam edecek miyiz onu bilmiyoruz. işler hiç iyi gözükmüyor.

    kadın basketbolda bu seneyi şampiyon tamamlayabilirdik. takım gerçekten iyi oynuyordu. daha doğrusu 4+1 oyuncu. maalesef lig tamamlanamadı. eurocup'ta ilk turda elenirken hiçbir şey yapmayan yönetim yeni sezon için de hiçbir şey yapmıyor.

    burada en büyük rakibimiz fenerbahçe. iki sezondur bütçemizi yüzde 30-40 düşürdük diyorlar ama yine 2020-2021 sezonu için çok iyi takım kurdular. izmit belediye yine seneye iyi bir takım ile başlayacak. covid-19'dan dolayı iyi yabancılar uygun fiyata geliyor ülkemize. ama biz sadece bekliyoruz.

    yabancı oyuncular ile ne olacak bilmiyorum. çok da önemli değil aslında kalıp kalmamaları. sadece bria hartley önemli bizim için ama henüz konuştuğumuzu sanmıyorum.

    yerli oyunculardan tilbe şenyürek ve ışıl alben'in bile durumu belli değil. zaten koç daha başlamadık, şu an sadece oyuncu izliyoruz diyordu. izlesinler bakalım. ama yine en son kim boşta kalırsa onlara yöneleceğiz gibi duruyor. bu arada seneye euroleague'de olacağız. tam bir euroleague takımı gibi hareket ediyoruz.

    kadın voleybolda zaten hep 4. oluyorduk. birkaç kere cev kupasında iyi sonuçlar aldık ama 2019-2020 sezonunda iyi değildik. 2020-2021 sezonunda ise küme düşmemiz bile şaşırtmaz.

    voleybolda kadroda yabancı oyuncumuzun olmayacağı söylendi. yerli kalitemiz zaten iyi değildi. bir de aslı kalaç gitti. elde bir şey kalmadı. hazal selin arifoğlu ve ergül avcı geldi ama ikisi de yeterli oyuncular değil. başka da bir hareket olmadı. olacak gibi de durmuyor. genç oyuncularla yola devam edebiliriz ama çoğu güven vermiyor. bizden daha kötü durumda bir takım olur umarım. yoksa rezalet bir sezon geçirme ihtimalimiz yüksek.

    erkek voleybol ise en iyi durumda olan branşımız. 2019-2020 sezonunda 3 kupa alabilecek bir kadromuz vardı aslında. ama kupalar tamamlanmadı. sezon içi bir hamle yapmamız gerekiyordu ama yapmadılar. sezon tamamlanmadığı için de bir şey kaybetmedik. çok iyi yerli oyuncular getirmiştik ve kontratları devam ediyor. batuhan avcı ve murat yenipazar hamleleri de fena değil. ama keşke yabancı bir pasör çaprazı da alsak. eğer alırsak yine iyi bir sezon geçiririz. ama almazsak ziraat bankası ağır favori olur. en azından bu branşta şampiyonluk kovalayalım.

    tekerlekli sandalye basketbolunda ise ne olacak merak konusu. dünyanın en iyi takımıyken, 2 yıllık fenerbahçe ligde şampiyon olmuştu. 2019-2020 sezonunda da fenerbahçe ile yarışacaktık muhtemelen. diğer branşları düşününce, en az ilgilenilen bu branşımız için çok iyi düşünemiyorum. en azından kadromuzu koruruz umarım.

    sonuç olarak futbol sezonunun bitmesini bekliyoruz anladığım kadarıyla. yine her sene olduğu gibi bütçelerin düşmesi de kaçınılmaz. eskiden avrupa'da başarılı olduğumuz branşlarda da artık ilk turdan elenir olduk. mustafa cengiz yönetimi finansal açıdan sınıfı geçse de, futbol dışı branşlarda son yönetimler içinde en kötüsü olmayı başardı. burada mustafa cengiz direk suçlu demiyorum. ama bu branşlarla, özellikle basketbolla ilgilenen yöneticiler hala koltuklarında oturuyorsa ve sponsor bulma konusunda bütün rakiplerin gerisinde kalıyorsak, kendisi de büyük oranda suçlu oluyor. her sene umarım seneye böyle olmaz demekten de bıktım açıkçası. bu branşlarda başarılı olmak istenilmiyor resmen. bu da kabul edilebilir bir şey değil. fenerbahçe ile sürekli dalga geçiyoruz. bizi kıskandıklarını düşünüyoruz. ama ben de fenerbahçe'yi çok kıskanıyorum. tamam, erkek basketbolda ülker ile birleştiler ama diğer branşlarda nasıl böyle olabiliyorlar? onlar da bütçe düşürüyor ama her sene kafaya oynayabiliyorlar. hem de bunu ali koç olmasına rağmen bile yapabiliyorlar. ben de futbol dışı branşlar için rahat düşünmek istiyorum, keyifle maçlarını izlemek istiyorum, başarılı olsunlar istiyorum, en azından bir düzene sahip olsunlar istiyorum. ama olmuyor ve olmayacak da. maalesef.
  • 6302
    asaletin, gücün, kültürün, beraberliğin, kardeşliğin simgesidir. marşı bile diğer takımlardan farklıdır. ezeli rakibi yaşa fenerbahçe derken kendisi kültür simgesi der. iki takım arasındaki en büyük farklardan biridir bu. kültürdür galatasaray. 1481 yılından gelen bir tarihi vardır. içinde bulunduğu okul sadece türkiye’ye değil osmanlıya bile insan yetiştirmiştir. türkiye’nin en aydın, en donanımlı, en bürokratik insanlarını yetiştirmiştir yüzyıllarca. rakibi daha halen üniversitesini açmak için devletten izin bekliyor. farka bakar mısın?

    sembolü aslandır bir kere. boşuna demiyorlar “aslan intikam almaz, bedel ötedir” diye. galatasaray da öyle. son 30 yılda öyle bir domine etmiştir ki ligi, şu an yakınında bile bir rakibi yoktur. doğadan örnek vereyim. aslan en dominant hayvandır toprak üzerinde. en güçlü olduğundan değil bu, kaplan ondan daha güçlü bir kedi türü mesela. ya da zürafa daha uzun. bufalo daha ağır ama ormanlar kralı derler çünkü gücün sembolüdür. kardeşlik bağı çok güçlüdür. sürünün egemenliğini alan erkek aslanı yeryüzünde indirebilecek bir hayvan yoktur ama buna rağmen çok kavga etmez gerekmediği sürece. ne zaman sürüsünü tehdit edenler çıkar ya da dişi aslanlar avlarını yakalayamazlar, o zaman devreye girer. gider avını yakalar. yakalamakla kalmaz parçalar. internette meşhur bir video var timsahla aslan vs timsah. mutlaka izlemişsinizdir.. izlemeyenler için aşağıya linkini bırakacağım. başından kuyruğuna kadar kasla dolu timsah suda avlanan aslanlara atar yapıp yiyeceklerini çalmaya çalışıyor, dişi ve yavru aslanlar korkuyor timsahtan karşılık verseler de belli, ama sürü lideri erkek aslan timsaha öyle bir kükrüyor ki timsah far görmüş tavşan gibi kalıveriyor. sonra geri vitese takıyor. ha güçsüz olduğu zamanlar olmuyor mu, tabi ki oluyor. sırtlanlar bile öldürebiliyor bazen ama dediğim gibi sürü liderliğini eline alan yetişkin bir aslan yenilmez. doğuştan savaşçıdır. boşuna kral demiyorlar...

    galatasaray da öyle. itin, çakalın, sırtlanın diline düştüğü zamanlar az değildir ama o seviyeden öyle bir kalkmıştır ki hemen ertesi yıl bütün rakiplerini sinirden kudurtmuştur. ahmet çakarın serengeti örneği verirken o kadar doğru noktalara değiniyor ki, kelimesi kelimesine doğru. hedefine odaklanmış, birlik beraberliği sağlamış bir galatasarayın önünü kesemezsiniz. yıllardır böyle oldu. bunu o kadar içselleştirdiler ki rakipleri, resmen 20 puan geride olsak bile en büyük tehdit olarak bizi görüyorlar çünkü biliyorlar biraz bile çıkış ışığı varsa çıkarız. o kupayı döve döve alırız. bu sene ilk yarı kötüyken rakip taraftarlara diyordum, açabildiğiniz kadar puan farkı açın sonra ikinci yarı dönüp koyuyoruz ve ağlıyorsunuz diye. öyle de oldu. o sıralar tırı vırı yapanların şu sıra sesi bile çıkmıyor. halen gerideyiz üstelik. önümüzdeki en zorlu fikstür bizim ama şampiyon olmuşuz modunda hepsi. bu psikolojik üstünlüktür. öyle 20 senelik kadıköy yenilmezliği gibi değildir. o yenilmezlik serisinde evinden kupayla dönmüş bir takım bu. 20 seneyle falan ölçülebilecek bir üstünlük değil bu. rakip taraftarların torunlarına bile sirayet edecek bir üstünlük bu ve bunu yavaş yavaş öğreniyorlar...

    iyi ki varsın ve iyi ki galatasaraylıyım...

    bahsettiğim aslan vs timsah videosu;

    https://youtu.be/dbm-P7jaa_c

    bu da ahmet çakar’ın serengeti videosu (fener maçı daha oynanmamıştı bu video çekilirken)

    https://youtu.be/v7AximzqwdI
  • 6303
    sürekli başarıyı ve bu başarıya olan açlığı, karakterinin bir parçası haline getirmiş olan, bu ülkede güzel kalabilmiş nadir şeylerden birisi. sanırım kendine rakip olmaya çalışanlarla arasındaki en büyük fark da budur.

    futbol takımı 4 ay boyunca teknik direktörsüz kalsa, taraftarlar galatasaray lisesi'nin duvarlarından zombi akını gibi içeri dalmaya çalışırlar muhtemelen.

    kaos'tan kazançla çıkmasını bilmede bir dünya markası.
  • 6304
    tanımlamaya tek bir entry'nin yetmeyeceği çocukluk aşkı, hayatın anlamı. (bkz: 6 şubat 2011 galatasaray eskişehirspor maçı)'nda açılan, dünya rekoru 315 metrelik dev pankartta yazanlar takımımızla ne kadar gurur duymamız gerektiğini biraz olsun gösterir nitekilte:

    "106 senelik muhteşem tarihi, kimsenin yanına bile yaklaşamadığı sayısız başarıları, müzesinde rakiplerinin iki katı kupası olan, türk sporunda ilk ve teklerin takımı, varolduğundan beri türk olmayan takımları en çok yenen türk takımı, ülkesinin medar-ı iftiharı, uefa ve süper kupa sahibi, dünyanın en büyük taraftar oluşumu ultraslan’ın gururu, 1481’den beri kültürün simgesi, 1905’den beri sporun beşiği anlı şanlı galatasaray."
  • 6306
    bu kulübün futbol takımı hakkında daha önce yazdığım kısa ve öz entry'i şuraya bırakıyorum.

    (bkz: #2827741)

    buna ek olarak da şunu ekleyeyim.

    bu sezon gitti artık zaten, ayrıca 2 sene üst üste şampiyon olduktan sonra bu sene şampiyon olamama lüksümüz vardı. belki bir ihtimal ts şampiyon olur, biz de ikinci olursak bu sezonu kurtarırız; ama artık lütfen bu takımda yılda 3-4-5 milyon kazanıp sahada boş boş gezen adamlar olmasın. bu adamlarla şampiyon olunca şampiyonluk parası direk bunlara gidiyor, olamayınca da ekonomik olarak kötüye gidiyoruz hatta dibi gördüğümüz de oldu. e ben ne anladım bu işten o zaman.
  • 6308
    neden umudun kesilip vazgeçilmeye başlandığını anlayamadığım takımım.

    haftaya rakiplerimizden 2 tanesi** düşme potasında, 1 taneside* avrupa kupaları iddası bulunan bir takımla deplasmanda oynayacakken biz görece iddası kalmayan* bir takımla içerde oynayacağız. kaldı ki doğrudan rakiplerimiz olan 2 takımlada maçımız var ve bir rakibimiz* hafta arası tansiyonu yüksek bir kupa maçı oynayacak. haftaya kazanıp işleri değiştireceğimizden şüphem yok. muslera'nın sahada olması elbette çok önemli ama olmasa bile hoca takımı muslera etrafında toplayıp motive edebilir. keza ben okan koçuk'a güveniyorum.

    pes etmek yok.

    düzeltme: yazım hataları.
  • 6310
    kendisinin futbolda bu sezon ki şampiyonluğu için henüz tüm ihtimallerin tükenmediği kulüp. yani, eğer elin kılıç tutuyorsa hala, kaybetmiş sayılmazsın.

    (bkz: 2019-2020 sezonu şampiyonu galatasaray/#2908820)

    (bkz: galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır/#2908977)

    sen şampiyon olacaksın

    çünkü

    kupalara layıksın sen şanlı galatasaray!
  • 6311
    o kadar seviyorum ki önemsemekten uykularımı bile kaçırdığım oluyor.

    14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı bittiğinden beridir düşünüyorum. 2 saatlik mesafede arkadaşa gidip orada izledik, dönerken yola çıktım başladım düşünmeye halen düşünüyorum. boşa koyuyorum dolmuyor, doluya koyuyorum almıyor demiş ya eskiler. tam öyle.

    onlarca entry okudum, belki yüzlerce. onlarca twite baktım, onlarca twit attım. ama yok abi olmuyor. ben çözüm bulamıyorum.

    (bkz: #2906601) burada yazdım, bizim transfer durumumuz zaten o kadar sıkıntılı ki onun bile içinden çıkılmıyordu.

    şimdi bir de bu üzerine tuzu biberi oldu resmen.

    fernando muslera çok önemli. hani bir reklam filminden alınma görüntüsü vardır ya "galatasaray benim" yazar altında, hakikaten ona yakındır. çünkü önünde biraz derli toplu oyuncular olduğunda muslera alır seni şampiyon yapar.

    öte yandan daha bu sezon bitmeden belli oldu ki bizim önümüzdeki sene öyle bir kadroya sahip olmamız lazım ki hakem 1 penaltı veriyorsa bizim rakibe bunun karşılığında 3 atmamız lazım. rakibe çalınan uyduruktan her bir penaltı için 3 atacağız abi lamı cimi yok bu işin. ne yapıp edip bu kadroyu kurmamız lazım.

    lazım da işte burada aziz yıldırım'a bağlıyorum. (yok konuştuğum cümle anlamında, yoksa allah saklasın evlerden ırak)
    https://www.youtube.com/watch?v=4bETxR6sRLE

    --- alıntı ---

    neyle yapacaksın kardeşim neyle? parayı nereden bulup getireceksin? gel burada anlat.

    --- alıntı ---

    lemina'yı almamız lazım. opsiyonu 16 milyon euro. maşallah.
    onyekuru'yu da almamız lazım. 10'dan aşağı istemez bu monaco. 10 isterse de mükemmel gerçi ama neyse.
    etti 26. elde var diagne, babel, belhanda, feghouli. ancak bunları satarak iskeleti bozmadan transfer yapabilecek duruma geliriz. 26 çıkar mı buradan? çok düşük de olsa var böyle bir ihtimal. ancak çıksa çıksa 26 çıkar be abi. ki o da satıştaki pazarlıkları menajere falan bırakmadan alıcı kulübün yönetimleriyle kora kor pazarlıkla. ki o da imkansız bu yönetimle. ama hadi diyelim çıktı.

    ee kaleci?

    muslera gibi bir kaleci daha bulalım desek kapıyı 15 milyon eurodan aşağıya açacak bir kulüp bulamayız. alt kalite alalım desek tamam hadi alınır da abi en az ilk yarı yok muslera. 17 maçta daha alt kalite bir kaleci ile çıkınca o sezon da gidiyor doğal olarak. sözleşmesi bitenlerden bakalım desek doğru düzgün sözleşmesi biten kaleci yok (baktım abi transfermarkt'tan hakikaten yok). okan'a güvenelim desek, allah saklasın ya o çocuğa da bir şey olsa?

    abi kabus gibi ya. yemin ediyorum altından girip üstünden çıktım bütün gün şu durumun. elle tutulur bir yerini bulsam yeminle onu yazacaktım ama yok, yok ben bulamıyorum deli çıktım çıkacağım.

    takımda herkesin yedeği var diyorduk, nando'yu unutmuşuz, gerçi unutmak da değil hani allah saklasın 2-3 maç bir şey olsa nando'ya okan'la gider bu takım diyorduk. ama abi en erken 6 aydan bahsederken sezonun ilk yarısını kaldırıp atıyoruz. anadolu'dan alalım birilerini desek, biliyorlar zordayız ebelerinin yastık altında sakladığı paranın 2021 katı bonservis ister bunlar.

    şaka maka 2-3 maç için bile korkup "okan 2-3 maç gider" derken adamı 6 ay kaybettik abi düşündükçe afakanlar basıyor içime.

    ne diyorsunuz var mı çözüm?
  • 6313
    türkiye liglerindeki hemen hemen bütün takımların hedefindeki takım. süper lig tamam da alt ligler ne alaka diyebilirsiniz. yakın tarihteki tuzlaspor maçı en güzel örnek. daha önce balçova bilmem ne spor da var. tek tek değil de paket olarak bakalım olaya. bize karşı müthiş bir nefret var çünkü hiçbiri ama hiçbiri bizden büyük değil ve olamayacak da.

    kulübümüz özellikle anadolu kulüplerinin canını yakacak hamlelerde bulunmalı:
    1- yapılacak yayın ihalelerinde aziz yıldırım’ın yaptığı gibi en büyük payı galatasaray ve fenerbahçe’ye istemeli. yok türk futboluymuş yok milli takımmış yok alt yapıymış geçelim bunları.

    2- en iyi oyuncularının aklını çelmeli. ve en yakın rakibimin en iyi oyuncusuna sulanmalı bayern münih gibi. hiç etik diye gelmeyin lütfen. mert hakan, emre kılınç ve vedat muriç’i biz isteyince oyuncunun aklı çelinmiş oluyor ama fener isteyince gayet normal karşılanıyor. yok ya!

    3- sözleşmesi bitecek oyunculara başlarını döndürecek teklifler yapmalıyız. dorukhan gibi oğulcan gibi. biz alamasak bile yüksek miktarlara fener’e gitsinler.

    4- hiçbir kulüp başkanını ağırlamamalıyız, onlara yemek yedirip plaket vermemeliyiz. rize’yi plaketle uğurladık. sonuç: albayrak’ın oğluna yumruk attılar, muslera ve andone’nin ayağını kırdılar. ve buna da ilahi adalet dediler.

    5- kulübe en ufak bir hakaret veya imada hemen mahkemeye gitmeliyiz.

    6- yönetici, teknik heyet ve futbolcularımızı en büyük hatalarında bile büyük bir mücadeleyle kamuoyu önünde savunmalıyız. adamlar ırkçılık yaptı yahu. çıkıp basın toplantısıyla örtbas ettiler.

    7- kol kırılır yen içinde kalır felsefesiyle hiçbir sorunumuzu basın önünde konuşmamalıyız. kendi içimizde her türlü çözeriz çünkü.

    8- kulüpler birliği toplantılarına yönetici değil de personel göndermeliyiz mesela.

    örnekler çoğaltılabilir. arkadaşlar isviçre’de değil ortadoğu çukurunda yaşıyoruz. bunların anladıkları dil bu. ve biz böyle yapmazsak daha çok oyuncumuzun ayağını kırarlar.
  • 6315
    ne zaman afrika temalı belgesellere denk gelsem aklıma gelen kulüp. özellikle bu belgesellerdeki hayvanları görünce aklıma direkt galatasaray geliyor ve ne yazık ki bunun sebebi aslan değil. hani bu hayvanlara bakınca vücutlarına yapışmış bilumum kene, pire, bit vb. yiyici asalaklar görürsünüz ya işte ben bu hayvanlarda galatasaray'ı görüyorum. galatasaray da tıpkı bu hayvanlar gibi paraziti bol bir canlı.
  • 6317
    şu anda çok ciddi sorunlara gebe olan takımımızdır:
    - yönetim boşluğu
    - ligdeki kötü konum nedeni ile şampiyonluklar ligine gidememe riski
    - taraftarın 8-15 yaş zihniyeti ile transferlere yaklaşması
    özellikle corona sonrasında ülkenin durumu ekonomik olarak çok kötü noktalara doğru yön aldı ve döviz kuru ciddi etkilendi ve daha da etkilenecek. yönetimler değişse de değişmeyen koca bir yalan “ scouting sistemine önem vereceğiz, kendi değerlerimizi bulacağız “ ama hala kör gözlerle sadece yurt içine odaklanılmış olduğu görülüyor.
    çok ciddi bir şey var ki o da şu; 2 sene şampiyonlar ligine gidemezsek fenerbahçeden farkımız kalmaz tüm takımlar borçla çeviriyorlar ekonomilerini ki bu durum sürdürülebilir değil. pasta, çilek, camianın evladı, dağın başındaki aslan geyiklerini bitirip acilen sistemli kadro planlamasına geçmemiz, takımı gençleştirmemiz lazım.
    tabi bunlar asla olmayacak, gidişat daha da kötüleşecek sonra da biz nerede hata yaptık denilecek.
  • 6318
    üzülerek söylüyorum ki, kulübümüzün temmuz sonu kongreye gidip, yeni bir yönetim belirlemesi gerekiyor.

    mustafa cengiz yönetimi, güçlü bir yönetim değil. durun, hemen kızmayın, ne demek istediğimi açıklayayım; hatırlayalım, ünal aysal ilk başkan olduğu 2011 yılında, yönetim kuruluna yine başkan olacak kapasitede adamları dahil etmişti. ali dürüst, adnan öztürk vs. hatta abdürrahim albayrak yedek üye felandı. çok güçlü bir yönetim vardı. bu durumun da iyi kötü yanları var tabi, ayrıca tartışılır ama şu an konumuz değil.

    mustafa başkan ise bu şekilde bir yönetim anlayışına gitmedi ve başrol de kendisinin olduğu bir anlayışı benimsedi. tabi bu durum eleştirilecek bir durum değil. bir tercih. başkan şu ana kadar çok ta güzel götürdü işleri. futbol'da fatih terim, başkanlıkta kendisi, arada harç statüsünde abdürrahim albayrak ile sistemi güzel işletti. taraftar olarak hepimiz memnunuz.

    peki neden kongreye gitmek lazım. başkanımız allah şifasını versin artık hasta. net bir şekilde adı konmadı belki ama, açıklamalardan anladığımız kadarıyla belli ki metastaz yapmış kanser illeti. bu illet vücuda girdi mi, artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor maalesef. iyileşme olduğunda bile bu durum geçerli. tekrar başa dönmemek için stressiz, sakin bir hayat yaşaması lazım. sağlıktan önemli bir konu da yok. başkan, kendi canıyla mı uğraşsın, kulüple mi ?

    hem başkanımızın sağlığına kavuşup sakin bir hayat yaşaması; hem de kulüpteki başıboşluğa ve dışarıdaki yamyamlara karşı kulübümüzün haklarının tereddütsüz bir şekilde savunulabilmesi için mümkünse liseci zihniyette olmayan, düzgün bir yeni yönetim ile ilerlemek daha doğru olacaktır.
  • 6319
    şu an taraftarları ve taraftarı gibi görünen kişileri, yemeden içmeden galatasaray düşmanlığı yapan haber ajanslarına bakarak kendi kulüp yöneticilerini, henüz kime gideceği belli olmayan başka takım futbolcularını linç etmekle meşgul olan iki gözümün çiçeği.

    bu taraftarların bazıları gerçekten galatasaray'ın iyiliğini isteyen kişilerden oluşuyor ve bunlardan yana hiçbir sorun yok. yalnız takımın kötü gitmesini 4 gözle bekleyen ve en ufak bir moral bozukluğunda ısmarlama haberler yapan "sözde" ajansların uydurmalarına göre yangın çıkaran "sözde" taraftarları da yok değil. herhalde geçen hafta rize'yi yenmiş olsak ne muslera ile ilgilenme haberi üzerine -ne alakası varsa artık- abdürrahim albayrak'ın rize şehir valisi gibi düzeni sağlaması beklenirdi ne de futbol dışı 50 tane maddi ve bürokratik destek almasına rağmen sadece 1 maç kaybetmemiş olsak şampiyonluğu rüyasında görecek olan bir kulübün galatasaray'a ihanet etmiş hocasına methiyeler dizilip, başımızda efsanemiz varken bize gelmesi istenirdi.

    bizde yangın hiç eksik olmaz ama dün ve bugün yazılanları okuyunca henüz ortada gözle görülür bir kötü gidişat olmamasına rağmen sanki kulübün kapısına kilit vurulmuş gibi hissettim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın