• 4280
    galatasaray ve galatasaray taraftarının dikkatine.

    durum gün geçtikçe dahada kötüleşiyor. kendimizi tanıyamaz olmuşuz. kulüp,sözlük,taraftar garip bir hal aldı. belki bende bu olayların içindeyim. önce aysal-terim olayı patlak verdi. sonra birden taraf olundu aysal haklı, terim haklı. hemde ne taraf kendi takımından renkdaşının görüşü diğer taraf için kabul edilemez bir durum olarak görülüyor. sanki o görüş ezeli rakibimizin taraftarının görüşü beller gibi bakanlara kadar gördüm ben durumu.

    daha sonra hamzaoğlu taraftarı ve ona karşı çıkanlar ortaya çıktı. aysal ve terim olayının üstüne çıktı hemde çok üstüne bence. özellikle sözlük ve twitterdan o kadar karşıt görüşler belirtildi saymak ile bitmez. destek olacak yerde köstek olan takımın başarısızlığını dahi isteyenler oldu, hamzaoğlu'nun gitmesi için. bu kadar kin bu kadar kötü istekler görmemiştim, kanım dondu bazılarını okurken. galatasaray ya galatasaray'dan bahsediyoruz. dersten okuldan dershaneden kaçıp uğruna maça gittiğimiz, kıyıdan köşeden ayırıp ayırıp arttırdığımız paralar ile biletler aldığımız, forma aldığımız galatasaray ya bu.

    neymiş başında hamzaoğlu olduğu sürece galatasaraylılığımı askıya alıyorum, bu nasıl bir söz bu nasıl bir karar. galatasaray'ı seven adam bunu söyleyemez bu kabul edilemez. hemen çıkar ama birileri ama benim paralarım ile o adamın maaşı ödeniyor yok o yok bu diye. zaten söyleyeni de gerçek galatasaraylı saymıyorum. nasıl onların gözünde ben sayılmıyorsam. çünkü doğruyu onlar biliyor ben bilmiyorum. onlar büyük galatasaraylı.

    ünal aysal'ı çok ama çok severim, kulübü aldı bataklıktan o kötü günlerden.mükemmel bir 3 sene yaşattı bence. yeri bende çok ama çok ayrı. aysal terim olayında ben aysal'ı haklı buldum, yukarıda yazdığım ile çelişmek istemem. bana doğru gelen o sadece. körü körüne o doğruya inanmıyorum ama terim'i haklı bulanları karşıt olarak da görmüyorum. ft ile gönül bağı vardır, aysal'ı haklı bulmaz olabilir. ona doğru gelmeyebilir. saygı duyarım. zaten tek bir görüş olmamalı farklı görüşlerde olmalı. ama bunlar bizi birbirimize düşürmemeli.

    ünal aysal geldi, ortaya büyük bir vizyon koydu. ona uydu, başarıyı yakaladı. şimdi söyleceklerimi aysal tarafında olmama rağmen söylüyorum bu kulüp aysal ile vizyon ortaya koymadı. galatasaray bu türkiye'nin en büyük ve ilklerin kulübü. türkiye futbolunu her ilk ile galatasaray tanıştırdı.hep vizyonluydu. evet aysal ile beraber bu doruğa çıkmış olabilir, futbolcular ve yönetim tarzı olarak.

    daha sonra bunları bahane göstererek geleni gideni beğenmedik. teknik adamından futbolcusuna kadar. eleştirdik hep. en doğal hakkımız eleştirmek. ama hep aşırıya kaçtık hep. tahammülüzü sıfıra endeksledik, onlar varken başarıyı kabullenemedik. bende isterim teknik direktör mourinho olsun, sahada dani alves,ramos,vidal,benzama gibi üst düzey adamlar olsun, onları izleyelim. hemen cevaplar gelecek biz onları istemedik zaten alamayız istediğimiz olmadı bak onuda rakibimiz aldı. eleştir kardeşim eleştir ama gomez her gol attığında sol framede çıkmasın artık. eleştirinin de sınırı var. fazlası gereksiz takıma zarar verir, veriyor zatende.

    umut'u burak'ı beğenmeyebilirsin bende beğenmiyorum bende istiyorum daha iyisi oynasın, ama maç başlar başlamaz ıslıklar, sonrasında burada eleştiriler. ardı arkası bitmiyor, ölçüyü aşıyor. aynı şekilde hamzaoğlu içinde geçerli bu dediklerim, adam gitti daha ne istiyorsunuz. bırakın adamı artık. bari en azından kendisini güzel uğurlayalım. vedaları hep kötü yaparız genelde bundan sonra iyi olsun. hamzaoğluna karşı hep nötrdüm kendisine ama gidince üzülmedim desem yalan olur. haklıysa haklı haksızsa haksız dedim. kötü niyetli hiç yazmadım. bundan sonra gelecek olan kişi kişiler oyuncular içinde geçerli.

    tüm sülalem koyu fenerbahçelidir, sadece aralarından bir ben çıktım bu şanlı renkleri tutan. babam hiçbir zaman kabullenemedi bu durumu hala da kabullenemez. babamı karşıma aldım ben bu takım için, daha iyi günler görmesi için karşıma alamayacağım kişide yok. benim için öncelikli olan galatasaray arkadaş galatasaray. takımdaki kişiler benim için önemsizdir, o kişiler için galatasaray'dan ne vazgeçer ne ikinci plana atarım. güzel günler bizi bekleyecekse bu ancak birlik beraberlik olmaktan geçiyor. şuan ki durumumuz sadece bize geriye atar sadece geriye. rakiplerimiz ise bunu dört gözle bekler. hatta bekliyorlar ortalık karışsın diye. onlara öncelik vermeyelim. kaosu artık bırakalım bir kenara.

    herkese tavsiyem ve her renkdaşımdan isteğimdir. daha göreceğimiz çok güzel günler var. o günleri başkalarına yaşatmayalım biz yaşayalım. unutmayın galatasaray'ın iyi olduğu hiçbir zaman diğer takımlar bizimle yarışamadı iyi günler göremediler, ne zaman galatasaray kötü oldu ne zaman kaos gördü o zaman onlar iyi günler gördü.

    gün birlik vakti, yarın ve yarından sonra tüm galatasaraylılar için başarılar ile geçsin.

    başka galatasaray yok.
  • 4281
    dandik yönetim, vefasız futbolcular, kendine taraftarlar. nooldu lan bu kulüp bir anda? eskiden değerlerimiz vardı, galatasaraylı olduğumuzla gurur duyuran. fener ne kadar şampiyon olsa da biz ne kadar olamasak da gururla yürürdük bu yüzden. bir de şu halimize bak, ne farkımız kaldı? bir şike davası, onu saymazsan yönetimsel pespayelikde, başarı odaklılıkda, vefasızlıkda feneri solladık geçtik.

    en son lucescu'nun ahını aldığımızda zor toparlamıştık belimizi. bakalım şimdi ne olacak.

    ha, bir de kimse artık çıkıp "galatasaray bir his takımıdır bik bik" demesin, valla sert konuşurum, kalbinizi kırarım.
  • 4282
    bu yonetim sekliyle hic bir yere varamayacak kulup.

    2013 sampiyonlugundan sonraki 2.5 sene soyle gecti: aysal yonetimi degisti, albayrak, durust, ozturk gitti. sonra terim gitti. mancini geldi, 10 tane transfer geldi, hepsi zamanla gitti. sonra mancini gitti, prandelli geldi. 5 transfer geldi, cogu 1 seneye kalmadan gitti. sonra aysal yonetimi gitti, yarsuvat yonetimi ve albayrak geldi. sonra prandelli gitti, hamzaoglu geldi. sonra yarsuvat yonetimi gitti, ozbek yonetimi geldi. sampiyonluk geldi. tanman gitti. sonra melo gitti. simdi hamzaoglu gitti, kim gelecek belli degil. sene sonunda olaganustu kongre sesleri var.

    boyle kulup mu yonetilir ya. birakin bu isleri.
  • 4283
    "galatasaray'da başarı cezasız kalmaz" gibi bir algısı olan takım. tamam doğru, vefa, çoğu zaman bu kulüp -özellikle futbol takımı- için sadece bir semt adı ama ya galatasaray'a yapılan vefasızlıklar ? ya galatasaray'ı bir kalemde harcamalar ? anlatmaya çalıştığım şeyi daha iyi ve daha uzun anlatmaya çalışayım.

    galatasaray 2000 yılında müthiş oynadığı 4 senelik bir periyodun sonunu arsenal'e karşı uefa kupasını kazanarak taçlandırdı. arsenal o günkü piyasa değerinin neredeyse %1000 katına ulaşmışken galatasaray'da neden halen vefadan, borçlardan ve arabesk cümlelerden bahsediliyor ? galatasaray ondan sonraki sene şampiyonlar ligi finali oynayabilecek kadar iyiyken nasıl bir anda düştü? cevabı çok basit. vefa. ve madolyonun bu yüzünde galatasaray kulübü "gizli" mağdur taraf.

    2000 yılının yazında fatih terim galatasaray'dan ayrılıp bir heves uğruna, bütün hayalleri bütün potansiyeli bırakıp fiorentina'ya gitti. orada orta klasman bir performans gösterdi ve oradan milan'a geçti. her iki kulüpte de başkanlara ve milan'da özellikle oyuncularla bir hayli sorun yaşadı. fatih terim'i galatasaray markası dışında tanıyan var mıydı ? yoktu. peki noldu ? en önemli dönemde, müthiş bir dönemeçte takımı heves uğruna bırakıp gitti. bana mantıklı gelmiyor çünkü galatasaray'ı bırakıp orta klas italyan takımına gitmek. cidden bir yanda şampiyonlar ligi potasındayken avrupa'da maça çıkamamak bana mantıklı gelmiyor. rahmetli kazım kanat 2000 yazında bir yazı yazmış. yazıda "birileri galatasaray'ı durdurmalı, yoksa galatasaray bayern münich gibi olacak" demiş. haklı çıktı mı ? hem de istediğinden fazla. o fatih terim 2002 yılında rahmetli canaydın'ın seçim vaadi olarak tekrar geldi. galatasaray'ın gittiğinden beri mumla aradığı lucescu'yu kovarak hem de. fatih terim naptı o dönem ? batırdı. bir sürü topçu aldı, bir sürü gereksiz oyuncu ve hepsi gitti. ve fatih terim ondan sonra bu sefer kimsenin istemediği bir dönemde tekrar galatasaray'a geldi. bu sefer iyi top oynattı ve başarılı oldu. sonra ne oldu ? yine en kritik yerde takımı yine yüz üstü bıraktı. bu arada atlamayalım. bruma ve ambrabat'a toplam 22 milyon euro gibi muazzam bir para harcadı ki eğer galatasaray o parayı o dönem- efsane oynadığı sezondan önceki sezon- di maria'ya verseydi büyük ihtimal di maria'yı alırdık. peki biz naptık ? boşa harcadık. neden ? fatih terim'in hızlı oyuncu takıntısından dolayı. şimdi galatasaray'ın adından bahsetmiyor. galatasaray en kötü ya da en bilinmez dönemlerinde ona sahip çıktı ve o hep yüz üstü bıraktı. en son gittiği sefer basın ne manşet attı "galatasaray'da başarı cezasız kalmaz"...

    gelelim hakan şükür'e. aşırı severim, görsem sarılırım kral diye ama bu vefa olayında onun da eksikleri var. hakan şükür kariyerinin en iyi döneminde o sene 20 küsür transfer yapan inter'e çok komik bir paraya transfer oldu ki paranın değeri hakan şükür'ün leeds deplasmanında attığı gol bile etmez. peki hakan şükür gidince galatasaray ne yaptı ? yerine kulüp rekoru kırarak jardel'i aldı. jardel iyi oynamasına rağmen yerlilerle bir hayli sorun yaşadı ve gitti. giderken yanında 3 adam getirdi ki biz o 3 adamdan kurtulmak için hakan şükür'ün bonservisinin 2 katı kadar para ödedik. hakan şükür gitmeseydi, galatasaray jardel'i almazdı. jardel'i almasaydık o 3 gereksiz topçu gelmezdi. o 3 topçu gelmeseydi bir sürü para ödemek zorunda kalmazdık. parayı boşa harcamasaydık düzgün işler yapabilirdik diye uzar gider bu liste. hakan şükür ile ilgili başka bir mevzuda hakan şükür'ün birleştirici gücü. ben iddia ediyorum ki eğer o gün hakan şükür gitmeseydi ondan sonraki sene galatasaray'dan ne emre giderdi, ne okan giderdi, ne arif giderdi, ne küçük hakan giderdi ne de fatih akyel giderdi. bu saydığım oyuncular genel olarak muhafazakar oyuncular. hakan şükür onların "abisiydi". abilerinin gitmesi kendilerinde sorun oluşturmuş olabilir ki okan ve emre'nin-klasik tosun- jardel ile pata küte kavga etmesi bu dediğimi doğrular nitelikte. bu oyunculara hakan şükür perspektifinden baktığımızda çıkan bir başka sonuç var ki asıl fecaat bu. o dönem avrupa'nın en potansiyelli orta saha oyuncusu emre hakan şükür'ün gittiği paranın da azına inter'e giderken okan inter'e giderken bedava gitmiştir. arif yine cüzi bir miktara -ya da bedavaya - o dönemin ispanya ligi on üçüncüsü real socieadad'a gitmiştir. fatih akyel ise yine ispanya liginin orta sıra takımlarından mallorca'ya gitmiştir ki yanlış bilmiyorsam gittiği sene mallorca az kalsın küme düşüyordu. fatih akyel ve emre hariç hepsi geri döndü. galatasaray hepsine kapısını açtı ama onlar eskisi gibi oynamayarak- hakan şükür hariç- geri dönmeyi hak etmemişlerdir. ki okan beşiktaş'a gitmek gibi bir ayıp işleyip geri dönmüştü. yani bu kısmı özetleyecek olursak eğer hakan şükür kalsaydı galatasaray şu an bulunduğundan 10 fersah önde olurdu. ne alaka demeyin bir domino taşı her şeyi belirleyebilirdi. belirleyemedi. olan bize oldu.

    bir başka örnek ise bülent korkmaz. yıllarca kaptanlığını yaptığı takım 37 yaşında jübile teklif etti. kabul etmedi gençlerbirliği'ne antrenör olarak gitti. galatasaray'ı 2004-2005 sezonunda şampiyonluktan eden gençlerbirliği maçında oyuncular gol attığında hepsi aşırı coşkuyla koştu ki bülent korkmaz'ın suratındaki o ifadeyi asla unutmam ben. peki sonra ne oldu ? galatasaray en zor döneminde kaptanını çağırdı, buyur gel takımın başına geç toparla takımı dedi. o ne yaptı ? kewell'ı stoper oynatıp bütün sezonu tek bir hamleyle bitirdi. daha sonra doğal olarak görevine son verildi ki görevine son verildikten sonra habire saçma sapan açıklamalarda bulundu ve kendinden iyice soğuttu. yine unutulmaz o arsenal maçındaki sargı bezleri ama eskisi gibi karşılanmadığı da bir gerçek.

    yine galatasaray'da top oynamış ama artık sistemin dişlisi kıvamına gelmiş yorumcuların yaptığı yorumlar buna örnek olarak gösterilebilir. hakan ünsal v.b. gibi. bir istisna dışında. kızabilirsiniz bu dediğime ama ben hasan şaş'a bu konuda kızamıyorum. yani saçmalama be dediğim oluyor bazen ama uefa kadrosunda olmuş, galatasaray'ı terk etmemiş, en iyi oynadığı dönemde kapısında arsenal, milan gibi takımlar yatmasına rağmen boş sözleşmeye imza atmış, neredeyse tek başına takımı en fakir en dip döneminde şampiyon yapmış -2005,2006 sezonu- bir adama kızamıyorum ben. varsın bu da benim kusurum olsun.

    bu vefa olaylarının son kısmında ise bu sefer hamza hamzaoğlu var. takımı rezil bir dönemde almış, şampiyon yapmış - bilic ve ismail eagle'a karşı olsa da- , diğer kupaları da kazandırmış- bursa'nın savunması hallaç pamuğu gibi olsa da- bir kişi çıkıp taraftarı karşısına almamalı. mesela fatih terim bunu yapmazdı. kaka ya da diego dediğinde taraftar sneijder'i istemişti ve karşı çıkmamıştı. aynı şekilde sistemini bozma pahasına drogba'ya da karşı çıkmamıştı. taraftarın nabzını okumak çok önemlidir futbolda. tribüne oynamak değil, taraftarın nabzını bilmek. yani mesela ibrahimovic'i almak değil ama sabri ile sözleşme imzalamamak gibi. umut'u oynatmamak gibi. taraftar her eleştirdiğinde- haklı olarak- umut'u delicesine savunmamak gibi. peki o ne yaptı ? bunların tam tersini yaptı. tek bir hamleyle maçı çevirebileceği benfica deplasmanında sabri'yi 20 dakika sol açık oynatmak gibi ya da sneijder'i ön libero oynatmak gibi. ki gelmesinin nedeni sneijder'i ön libero oynatan adamın hatalarını düzeltmekti. olmadı o da kapıldı bir furyaya ve gitti. ve şimdi basın ne yazıyor " galatasaray'da başarı cezasız kalmadı". hayır bunun ceza ile alakası yok. hayatında hiç sahip olmadığı bir kudrete sahipken bir adam çıkıp taraftarı karşısına almamalı. olduğu gibi olmalı. yoksa gider.

    son olarak demem o dur ki tek bir galatasaray var. bu galatasaray'ın yıldırım'ın aziz'in değil; benim, velinin, alinin, hakan'ın, bülent'in, hamza'nın, fatih'in ve nicelerinin olmalıydı ama olmadı. artık olması da zor. biz karda ve çamurda elimizde yırtık şemsiye ile hakan'ın golünü bekledik ama o maçta yoktu bile. 2005'te şampiyon olamadığımızda bülent'in de üzülmesini bekledik ama o üzülmedi. 2013 yılında fatih'i alkışlarken fatih'in "şikecilerle" gülümsemesini kabullenemedik. olmadı, biz elimizde yırtık şemsiye, ayağımız su dolu, burnumuz soğuktan kızarmış bir şekilde tek başımıza kaldık ve beklemekten başka yapacak bir şeyimiz kalmadı. biz her iyi olduğumuzda "galatasaray durdurulmalı" dediklerinde kendimizi durdurduk. marx'ın bütün söylemlerinde unuttuğu tek olgu olan "insan egosu" "galatasaray'ın" önüne geçti. zor.
  • 4284
    "galatasaray'da başarı cezasız kalmaz" lafının perde arkası aslında çok daha farklıdır. başarılı olan çoğu kişi takımdan gönderilmiştir doğrudur ama bir de bunun nedenlerine bakmak lazım. her başarılı olan kişi takımı ya da kulübü kendi malı gibi görüp kendisine göre şekil vermeye çalışıyor. kendi düzenini kurmaya, kendi adamlarını oluşturmaya çalışıyor. bu doğru bir davranış değil. kulübü sahiplenmek ayrı kulübü ele geçirmek ayrı şeylerdir.
  • 4287
    kime kızacağımı şaşırdım artık. semih'e mi kızayım, jose'ye mi kızayım, emre'ye mi, yasin'e mi, umut'a mı, sabri'ye mi, burak'a mı, hamza hoca'ya mı, yönetime mi?
    ne söyleyeceğimi şaşırdım artık.
    birisi şu takıma bir şeyler yapsın ne olur. oteli mi satiyorsunuz, floryayi kiraya mi veriyorsunuz ,rivayi mi bir şey yapıyorsunuz , cebinden mi veriyorsun... ne yapıyorsanız bir an önce yapın ve şu takımı düzeltin. eller çatır çatır top oynayıp galibiyet alırken biz her maç sinir stres. etmeyin, yazıktır bu taraftara ey yöneticiler, ey akil adamlar, ey liseliler...
  • 4288
    kısa konuşacağım, biraz da duygusal, arenanın zeminine bardaktan boşalırcasına yağmur yağdığı gün futbolcular temizlenecek. bembeyaz bir sayfa açılacak. ama yönetim şeref tribününe tek bir yağmur damlası yağmayacağı için asla üzerinden bu lekeyi atamayacak.

    sabri'yi de umut'u da hamza'yı da fatih'i de isim önemli değil, sahadaki adamı elbet birgün affederim ama yönetimi asla affetmem.

    yönetim istifa!
  • 4290
    öncelikle şu bir gerçekki biz büyük takım değiliz. türkiye'den de hiç bir takım büyük takım değil. büyük takımlar avrupa maçlarında bu kadar kötü oyunlar oynamaz. biz 2000'li yıllarda büyüktük evet ama bir daha o günleri göremedik. neyse gelelim esas konuya, bu takımın mevcut yönetimi ve gelecekteki yönetimi şunu anlamalı ki sezonun ortasında teknikdirektör değişikliği yapılmaz. tükürdüysen tükürdüğünü yalıyacaksın. tabiki istisnai durumlar olabilir o zaman eyvallah ama saçma bir sebeple bunu yapmıyacaksın. beğenmediğimiz fenerbahçe beğenmediğimiz ismail kartal'a bile sabretti. biz olsak o adamı yerden yere vururduk. artık bu işi öğrenmeliyiz. bizde taraftar olarak takımımıza sonuna kadar destek vermeli ve sabırlı olmalıyız. naçizane kardeşinizin düşüncesi budur.
  • 4291
    galatasaraylı olmak demek;
    sadece şampiyonluklarla açıklanamayan, sadece kültürle tarif edilemeyen, sosyal dayanışmayla, sevgiyle,olağanüstü güçlü kazanma arzusu ve sınır tanımaz büyüme hırsıyla anlatılamayan bir yaşam biçimine sahip olmak demektir.
    dünden geleceğe uzanan tarihin sonsuz koridorlarında, galatasaraylı olmak demek; giderek büyüyen, giderek parlayan, erişilmesi mümkün olmayan bir ışık, inanılmaz uzaklıklara ulaşan bir ses ve hiç ölmeyecek bir ruha sahip olmak demektir.
    galatasaraylı olmak demek;külübün asaletini vücudunda hissetmek,çağdaş olmak,fikri hür vicdanı hür olmak,bir dine bir mezhebe bağlıymışçasına bağlanmak,hep beraber üzülüp hep beraber sevinmektir.

    galatasaraylı olmak demek şerefli olmak demektir.
  • 4294
    büyük kulüp falan değildir. türkiye ne ki galatasaray ne olsun. sittin sene önce uefa ' yı almış. o da uefa hani. hala onunla övünüyor avrupa fatihi diye. neyin fatihi arkadaş. iki senedir astana' sı,, anderletci' ine diş geçiremeyen takım mı avrupa fatihi. hala td olarak 1,5 seneliğine 66 yaşında mustafa denizli' yi getiriyor. olmaz hocam olmaz. artık bir sistemimiz olmalı. biz birşey oynamalıyız. desinlerki galatasaray çok pas yapıyor. ne bileyim savunma futbolu oynuyor duran toplarla sonuca gidiyor. ya da kontra atak takımı. ya da hücum takımı.

    ne altyapısı var. ne hocası ne sistemi ne başkanı, ne oyuncusu, ne eğitimi. ulan ajax modeli bile olmaya razıyım bari hiçbir bok yapmayalım sırf oyuncu yetiştirelim dünyaya. bir dünya kulübü böyle olur. artık değişsin kafalar.
  • 4298
    lafa gelince "kalbur üstü", özüne bakınca beleş mezar bulsak da içine girsek mottosunu hayat felsefesi olarak benimsyip her sabah "bugün galatasaray adını kullanıp hangi avantayı cukkalarım" enerjisiyle yataktan doğrulabilen 2-3 bin civarı fosilin el kaldırıp indirmesi gibi süpersonik bir metod ile idare edilmesine rağmen dahili ve harici bütün beddahların eline vermesi takdire şayan olan imkansızın türkçesi.
  • 4299
    futbol federasyonunun basinda sikecibasi aziz yildirim'i korumak icin oraya getirilmis olan sikeci besiktas'in eski baskani ve tescilli galatasaray dusmani yildirim demiroren ve basketbol federasyonunun basinda aziz'in kopegi harun erdenay oldugu muddetce bu iki spor dalinda milli takimlara tek bir oyuncusunu dahi gondermemesi gereken kulubumuz. bedeli neyse oderiz. bu heriflerle is yapilmaz, ortak olunmaz. bunlari teshir etmek, rezil etmek ve mucadele etmek gerekir. baska cikar yol yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın