• 4151
    en çok taraftara sahip kulüp.

    cevap verince siliyorlar ama elden gelmiyor birileri okuyuncaya kadar durur.

    30.000 kişilik stada bile gerek lisenin bahçesinde oynayın siz de rahat edin biz de! bu ellerinden öptüğüm monşerler galatasaray taraftarını sırtlarında bir kambur olarak görüyorlar, ya da ne biliyim göbeğini kaşıyan adam sürüsü falan gibi.

    siz galatasaray üzerinden bütün "devlet" işlerinizi görmenizin yegane sebebi bu beğenmediğiniz milyonlarca taraftardır. devlet size galatasaray adasını verdiyse, kalamışı verdiyse, stat verdiyse senin kötü fransızcan için vermedi. milletle billur geçmeyin.
  • 4152
    bir çok maçı daha yenilmemiz bu takımın hayrına olacaktır. birileri gitsin diye takımın yenilmesini istiyor hain demeden önce düşün. dibi görmeden bu takım büyük başarılar göremeyecek. bu potansiyel yıllardır olduğu gibi heba olmaya devam edecek. büyüklüğümüz para kupa büyüklüğüne doğru gitmekte. bunu nasıl göremiyorsunuz?
  • 4156
    facia dursun özbek-hamza hamzaoğlu işbirliği yüzünden kendisini özellikle de önümüzdeki aylarda çok kara günlerin beklediğini düşündüğüm kulübümüz. kapkara, mutsuzluk dolu günler... geldi yine tipini! 5 sene olacak neredeyse, bir özlemiştik aman sormayın. nasıl kaçsak bu kabustan, ne yapsak da kurtulsak?

    http://33.media.tumblr.com/...DRK1qktooso1_500.gif
  • 4159
    türkiye'nin en fazla taraftara sahip olan kulübü. türkiye'nin yurtdışında en fazla sempati ve bilinirliğe sahip kulübü.

    bu iki statement'ın aslında ne kadar büyük bir potansiyel barındırdığının şu sözlükteki herkes farkında. galatasaray spor kulübü genel kurul üyeleriyse değil. çünkü asıl potansiyelin taraftar olduğunun farkında olsalar her seçilen taraftardan bu kadar kopuk bir iletişim statejisi ya da stratejisizliği yürütmez.

    bu kulübün tüm organizasyonunun yeniden oluşturulması gerekiyor.

    futbol, basketbol, voleybol ve diğer amatör şubelerin bütçelerinin belirli bir çerçevede kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerle belirlenip stratejilerinin oluşturulması gerekiyor. bu stratejinin taraftara doğru bir şekilde "pazarlanması", anlatılması gerekiyor. yöneticilerin bütçeyi ortaya koyduktan sonra kullanma yetkisini daha önce o sporlarla ilgilenmiş gerçek vizyoner profesyonellere bırakması gerekiyor. bu isimler, cüneyt tanman gibi silik karakterler değil avrupa piyasasına hakim, pazarlık yapma kabiliyetinde insanlar olması gerekiyor.

    bu profesyonellerin de her seçilen tarafından değiştirilmemesi de asıl önemli nokta tabii ki.

    gsstore'un feshedilip işini adam akıllı yapacak, mümkünse yönetimdeki hiçbir iş bilmezle bağlantısı olmayan bir firmaya devredilmesi gerekiyor. adamlar her sene siyah/beyaz t-shirt sağ kola sarı şerit, sol kola kırmızı şerit koyup tasarım sıçıyor. bu atletten bozma t-shirt'leri 30-40-50 tl'ye taraftara kakalıyor. taraftarı cezbedecek herhangi bir ürün ortaya koyamayan bu oluşumun organizasyonu o kadar sorunlu ki milyonlarca lira değerindeki formalar ve diğer mallar depodan yok olup uçuyor ve her sene istisnasız zarar yazıyor. nike, adidas gibi bir t-shirt'e 80 lira isteyen mağazalardansa, (farazi konuşuyorum) de facto gibi düşük delire ürün üreten firmalarla anlaşıp kar paylaşımlı bir strateji yürütmek daha mantıklı bile olabilir. bu işlerde uzman değilim ama işin uzmanları daha yüksek gelir elde edilebilecek çözümleri bulması da çok zor değil.

    not: bu kulüp ben kendimi bildim bileli spor, spor ekonomisi, sportif iş geliştirme konularında bir avuç iş bilmez tarafından yönetiliyor. buna rağmen 2 avrupa kupası 20 şampiyonluk ve 16 türkiye kupası kazandı. bu potansiyel, bu winner'lık doğru düzgün bir yapılanmayla, profesyonellikle yönetilirse bu kulüp illa ki şampiyonlar ligi'ni kazanır. çok da zengin olur. ama böyle değil.
  • 4163
    bir proje takımına dönüşmesinin önünde çok büyük engeller var.

    öncelikle dedeler. bu kafatasçı dedelere imkan verseler mezara götürürler takımı. taraftarlara hiçbir zaman, hiçbir şekilde yönetimde hak vermeyecekler gibi duruyor. ikincisi, seçimle yönetim getirme sistemi. maalesef boku çıkmıştır ve galatasaray'a faydasından çok zararı dokunmaktadır. farklı yönetimler arasında ortak bir gaye olmuyor. tabi dedeler yine bu aşamada etkin rolde. üçüncüsü türk futbolu, neresinden tutsan elinde kalıyor. detaylandırmaya gerek yok. dördüncüsü siyasi düzen. futbola çok fazla karışılıyor.

    taraftarlara imkan vermeyeceklerini düşündüğüm için, bana göre kurtuluşun tek çaresi (geriye kalan) kulübü büyük bir sermayeye satmak. seçimle yönetim getirme işi ciddi ciddi galatasaray'da istikrarsızlığa sebep oluyor. inşallah bir gün gerçekleşir.
  • 4166
    hala göz ardı ediliyor, hala kimileri farkında değil..

    bakın bu kulüp son 4 senede kazanabileceği paranın en fazlasını kazandı ve hala borç artmaktan bahsediliyor !

    4 senede 3 şampiyonluk, 4 şampiyonlar ligi katılımı, 1 çeyrek final, 1 son 16, türkiye kupası, süper kupa. yani kazanabileceği paranın maksimumunu kazandı zaten. 4 yılda yalnızca 1 lig şampiyonluğu parası almadı.

    bakın bu kulüp kazanabileceği paranın maksimumunu kazanırken borcu artıyorsa ortada çok büyük yanlışlıklar veya çok büyük kan emiciler vardır !

    4 senede bu kadar paralar , başarılar kazanırken ekonomik olarak hala geriye gidiyoruz böyle bir saçmalık yok !
    başarı ve para gelirken düzlüğe çıkmak yerine hala bataklığa gidiyoruz.

    ne zaman bu kulüp adam gibi yönetilecek ?
    ne zaman bu kulüp fakir edebiyatı yapmaktan vazgeçecek ?
    ne zaman bu kulüp arzu edilen seksi bir kulüp olacak ?
  • 4167
    tevfik fikret'in, "yiyin beyler yiyin! aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin!" şiirini osmanlı'nın o dönemki halini anlatmasının yanında galatasaray'ın 2000 sonraki halini de öngörerek yazdığını düşünüyorum. yoksa son 4 senede sağdan soldan bunca gelir elde eden bir kulüp hala nasıl ffp'den bahsedebiliyor ve daha da önemlisi bundan bahsetmesine rağmen vasat oyunculara milyonlar döküyor?

    futbol takımı bir zamanlar avrupa birincisi olan kulübümüzdür.
  • 4174
    açılın hesaplayan taraftar geldi.

    gidenler:

    felipe melo- 3.1 milyon
    bruma- 1 milyon
    telles- 1.5 milyon
    aydın yılmaz- 1 milyon
    goran pandev- 2.4 milyon
    emanuel eboue- 2.2 milyon
    yekta kurtuluş- 1 milyon
    sinan bolat- 1.3 milyon
    gökhan zan- 0.7 milyon

    maaş toplam: 14.2 milyon
    bonservis toplamı: 11 milyon

    melo ve telles'i kenara çekince geçen sene 0 katkı yapan çöp tayfaya tam tamına 10 milyon euroya yakın maaş ödenmiş. akıl alır gibi bir iş değil haşmet.

    gelenler:

    poldi- 3 milyon
    carole- 0.7 milyon
    rodrigez- 0.8 milyon
    denayer- 0.8 milyon
    bilal kısa- 0.8 milyon
    jem karacan- 0.6 milyon
    cenk gönen- .09 milyon

    maaş toplam: 7.6 milyon
    bonservis toplam: 5 milyon

    ödenecek garanti para miktarı 6.6 milyon euro düşmüş görünüyor. maç başına ödenecek ücretler de işin içine girince rakam iyice artacak. tabi kevin grosskreutz'un maliyeti 6.6 milyon'dan çıkarılınca tam tablo önümüze çıkar. ekonomik olarak iyi bir iş ama kadro mühendisliği bombok. bu işleri yapanların aklına sıçayım. önlibero yok, forvet yok, sağ açık yok. kaçırılan sayısız balık transfer, anlamsızca veto edilen iyi futbolcular. bursaspor bile tom de sutter gibi bir forvet alabilirken gerizekalı tayfa bir tane alternatif bulamadı. eldeki kanat oyuncularını kaçırıp bizi göbekli hobit olcan'a mahkum ettiler. forvet almadılar gregoryan papazlarına benzeyen umut'a kaldık .
    gelenlerden hamza hamzaoğlu'nun bok yemeleri olan jem ve bilal'i çıkarınca hepsi yeri geldi mi katkı verecek oyuncular. içlerinde çöp yok. uzun yıllar sonra bonservis bedeli kazandık. 6 milyona yakın bir para kasaya girmiş.

    gelelim gelecek sezona;

    hiç bir şey yapmadan umut-hamit-sabri çöplerinden kurtulursak 1.8+2.75+1.8: 6.35 milyon daha boşaltmış olacağız. bu üçlü aynen yukarıda bahsettiğim çöp tayfadan. 0 katkı. sabrinin sözleşmesinin otomatik uzama ihtimali var. 25 maç yaparsa otomatik olarak uzayacak o yüzden o mendeburdan kurtulma ihtimalimiz çok az ama hamit ve umut'la yollar çok kolay bir şekilde ayrılabilir. tabi hamza hamzaoğlu gelecek sene yine buralarda olursa işler değişebilir.

    ezcümle takım daha doğrusu hoca hiç ışık vermiyor. biz bu kadar güç kaybetmiş ve rakiplerin hepsi kadrolarını güçlendirmişken işimiz çok ama çok zor. adam kayıran, formayı hakkaniyetli dağıtmayan, anadolu takımlarına karşı oynarken bile önceliğini defansa verip onu bile beceremeyen bir hocayla şampiyonluk falan olmaz. sneijder atar, muslera tutarsa bir ihtimal ama onlar da insan en nihayetinde. bakın avrupadan hiç bahsetmedim. kazak takımı bile bizden iyi takım. en azından adamlarda forma hakkaniyetli dağıtılıyor.
  • 4175
    dünyanın en potansiyelli kulübü. cidden galatasaray kadar dünyada potansiyeli olan başka takım yok. dünya markası için üst düzey yöneticilere ya da 10 tane diploması olan 20 küsür dil bilen insanlara da ihtiyacı yok. ihtiyacımız olan sadece doğru hamleleri yapmak. şimdi biraz uzun olacak yazı o yüzden baştan belirtmek isterim.

    galatasaray dünyada sayılı hikayeye sahip ender kulüplerden. ülkesindeki demokratik, toplumcu düşünceye sahip insanları barındırmış bir lise'de kurulmuş bir kulüp. avrupa'da başarıya sahip, ortadoğu'ya, dünyadaki tüm göçmenlere umut olmuş, hikaye olmuş yegane kulüp. avrupa'da kime "türkiye" diye sorsan ilk cevapları kebap sonra galatasaray oluyor. rooney'in oğlu, sarkozy'in oğlu v.b. ünlü kişiler bu takımın formasını sırtını geçiriyor. manu chao konserlerine galatasaray forması ile çıkıp galatasaray'ın tüm ezilen halklar için " umut" olduğundan bahsediyor. tuttuğumuz, hayatımızın tek motivasyon kaynağı olmuş kulüp böyle geleneklere sahip. peki bunu galatasaray nasıl değerlendiriyor ? çok kötü. böyle bir markayı dünyaya pazarlamak çok basit iş. şöyle düşünün bir kulüp herhangi bir branştaki takımına yatırım yapınca altyapıya da bir sürü para harcıyor dimi ? evet. peki bunu neden pazarlama konusunda yapmıyor ? çünkü akıllarına gelmiyor. kaoslardan kaos beğenirken bu işlerle "uğraşamıyorlar". anlatmak istediğim şu; eğer bir kulüp pazarlama konusunda kendini geliştirmek istiyorsa ve bu yaşanılan çalkantılı işlerden dolayı bu hiçbir zaman süreklilik sağlanamamışsa yapacağı ilk şey "altyapıya" yönelmek olmalı. şöyle düşünün dortmund baktı olmuyor batacak gitti altyapıdan çıkardı oyuncuları, sabretti ve meyvesini muazzam bir şekilde aldı. galatasaray da böyle yapmalı pazarlama konusunda çocuklara yatırım yapmalı. çocuklara hitap edecek şekilde pazarlama taktikleri ortaya koymalı. özellikle de amerikadaki ve asyadaki çocuklara çünkü asıl pazar orada. bu konuda örnek vermek gerekirse galatasaray'da herhangi bir yönetici binecek uçağa gidecek amerika'ya ve dünyadaki iki çizgi roman devi d.c. comics veya marvel'a diyecek ki biz galatasaray ismini amerikadaki çocuklara duyurmak istiyoruz. bunun içinde sadece 6- 7 bölümden oluşan güzel bir seri çıkarmak istiyoruz. bakın bu çizgi romanları dünyada milyonlarca insan okuyor. büyük sinema pazarları bunun üzerinden dönüyor. dünyada milyarlarca çocuk var. bunların sadece %1 ini galatasaray markası etkilese milyonlar eder bu. her bir çocuk büyüdüğünde 20 dolar harcasa galatasaray ile ilgili bu rakam yüz milyon dolarları bulabilir. böyle bir pazar çünkü bu bahsettiğim. düşünsene milyonlarca çocuk spider-man'i okuyor, izliyor ve bir anda o "müthiş" kahraman istanbul'a gidip galatasaray adında bir takımın oyuncularıyla türkiye'yi "dr. octopus'tan" kurtarıyor. bir anda galatasaray markası milyonlarca çocuğa, onların ailelerine ve ileride kuracakları ailelerine hitap ediyor. müthiş gelir kapısı olabilir. ve yapılacak tek şey bu saydığım 2 çizgi roman firmasının en bilindik en çok pazara hitap eden kahramanlarından birinin adı ile 6- 7 sayılık bir seri oluşturulması. asyadaki çocukta daha iyi bilecek galatasaray'ı amerikadaki de. çizgi romanın sonunda da galatasaray store ile ilgili tanıtıcı minik bir katalog, link v.b. şeyler. mesela katalogda şöyle yazıyor, "spider-man ile günü kurtaran wesley sneijder'in kostümü (yani forması) sadece 60 dolar". böyle olsa keşke tertemiz olur. keşke düşünülebilse. ve ben inanıyorum ki bunun maliyeti çok olmaz galatasaray'a, tüm reklamlarla, çizgi roman sayısıyla falan maksimum 1 milyon dolar olur ve bu getireceği paranın yanında solda sıfır kalır. ve bahsetmeyi unuttum çizgi romanlar tabikide türkiye'de de satılacak.

    pazar konusunda bir şey daha söylemek gerekirse başka bir olgu da turizm. galatasaray'ın turizm şirketi kurması. burada iş taraftara bakıyor biraz. yani gönüllü olarak yapılacak işten bahsediyorum. bu olay daha çok avrupa'ya hitap ediyor. ya da o en başta dediğim "umudu olduğumuz 3. sınıf ülkelerindeki" insanlara hitap ediyor. dediğim olayı kısaca özetlemek gerekirse, galatasaray bir otel inşa ediyor bildiğiniz üzere. bu turizm şirketi otel ile beraber hareket edecek. komple bir olay bu çünkü. 2 haftada bir içerideki maçlarda ya da şampiyonlar ligi zamanları olacak. galatasaray turizm şirketi bu maçlarla beraber istanbul'u gezdirecek, galatasaray'ı tanıtacak eylemlerde bulunacak. mesela çok basit bir şekilde özetlemek gerekirse program tam olarak şöyle. diyelim ki galatasaray'ın pazar günü maçı var. turistler cuma günü gelecek, havaalanından karşılayıp kalacakları otele kadar yanlarında bulunacak olan kişi, yani yolculuk rehberi, gelecek grubun geldiği ülkenin diline göre değişecek ama öyle çok masraflı olacak bir işten bahsetmiyorum çünkü o rehber içimizden biri, yani bir gönüllü olacak. otele yerleştiler, 1 saatlik dinlenme sonrası, otelin lobisinde başka bir rehber bekliyor olacak, bu kişi de gönüllü. otobüsle - otobüsler tabikide otel ve gs turizm tarafından karşılanacak- turistleri klasik bir yarımada turundan sonra akşama doğru galatasaray adasına götürecek. orada başka bir gönüllü karşılayacak onları. güzel bir akşam geçirecekler, yeme içme eğlence türünden ve ilk gün böyle bitecek. ikinci gün bu sefer galatasaray'ı yaşamakla alakalı bir tur. taraftar gibi olacak turistler, yine gönüllü herhangi bir rehber alacak onları önce galatasaray müzesine götürecek, galatasaray lisesini tanıtacak. arenaya mabede götürecekler, store'da çeşitli etkinlikler düzenlecek ve böylece bu eylem direk "tüketim" mevzusuna dönüşecek. en son ise florya'ya götürülecekler, eğer varsa oyuncularla fotoğraf çekilme gibi ritüelleri yapacaklar ve yine eğer varsa antremanı izleyecekler. sonuçta cumartesi günü mevzu tamamen " galatasaray'ı yaşamak " olacak. gelelim maç gününe, maçın 7'de başlayacağını düşünürsek 5'de orada olmaları gayet iyi olur onlar için. peki bu kişiler sabahtan akşama kadar ne yapacak boş boş duracak mı ? tabikide hayır. sabah'ın erken saatlerinde boğaza nazır iyi bir yerde kahvaltı yapacaklar, sonra ise tekne ile tüm boğazı turlayacaklar. otele dönecekler, öğle yemeği ve biraz dinlenmeden sonra maça gitmek için herkes hazır olacak. maç bitiminde otele dönüş ve istanbuldaki son gece. bu dediklerim cidden olabilecek ve olduğunda ise çok güzel sonuçlar getirebilecek şeyler. rehberler bizden olacak. böyle bir şey olsa ben gönüllü olurum, siz de olursunuz. ben ingilizce ve ispanyolca konuşan turistler için gönüllü olabilecekken başkası rusça, fransızca gibi dillerde olabilir. muhakkak bulunur gönüllü. ben daha önce yapmıştım 1-2 sefer tur rehberliği çok keyifli oluyor. karşılığında bir şey almamıştım, yerine geçtiğim arkadaşım 1.5 porsiyon köfte ısmarlamıştı o kadar. gönüllü olan içinde öyle olacak, mesela yarımada gönüllüsü turistlerle beraber yemek yiyecek, diğer gönüllülerde diğer ne yapılıyorsa onu yapabilecek. "galatasaray" markası dışındaki markalar meseala boğazda kahvaltı yapılan yer çok rahat ayarlanabilir, yarımada da yemek yenilecek yerde çok muhakkak bulunur. getiren ve götüren uçak thy olabilir. zaten sponsorumuz olduğu için bu konuda da ortaklık sağlanabilir. bu dediklerim yine oldukça mümkün olan şeyler. galatasaray oteli " 5 milyon dolar gelir sağlayacak" diyorlar ya. galatasaray turizm ile bu en az 2 katına çıkar.

    bu dediklerim hayal olmayan şeyler. basit 21 yaşında pazarlama ile hiç alakası olmayan bir taraftar bunları düşünebiliyorsa, saçma bile olsa böyle pazarlama taktikleri bulabiliyorsa bunun tahsilini okuyan, bu işin piri olan insanlar neler bulabilir. yeter ki istek olsun. riva'yı satarsın borçların azalır ama o borç muhakkak bir gün tekrar geri gelir. ama bu bahsettiğim 2 maddede başarı sağlanırsa riva'yı satman gerekmez, kendi stadını kendin yaparsın ve istediğin oyuncuları alabilmek için ffp'ye takılmazsın. tekrar demek gerekirse yeter ki istek olsun. yeter ki bu kulübün başındakiler şu güzelim potansiyeli görebilsinler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın