• 2951
    dikenli guldur. asalettir. asktir. zaman zaman canini yaksada seni cok mutlu eder. hayatin ta kendisidir bizim gibiler icin; uzulursun ama sana hayatta oldugunu, yasadigini hatirlatir. sonra hatirlarsin real madrid galibiyetini, uefa kupasini ve hicbir zaman vazgecmemen gerektigini hatirlarsin. sevgililer gider, dostlar gider ama bize geriye kalan her zaman galatasaray'dir. bazen elinizde hicbirsey kalmamis gibi hissedersiniz. hayat anlamsiz gelir. ne icin mucadele ediyorum dersiniz. o zaman akliniza gelir iste galatasaray. size hem kendini, hem de deger verdiginiz diger herseyi hatirlatir. hagi'nin milana asirtma attigi goldur, jardel'in real madrid'e uzatmada attigi goldur, bulent korkmaz'in kirik koludur galatasaray. biz her zaman buradayiz. yarin neler getirecek gorecegiz hep beraber.
  • 2953
    kültüründe nankörlük hep var olan kulüp. hakan şükür'e, kaptan bülent'e, tugay'a, cem akdağ'a, oktay mahmuti'ye. yönetenler değişse de kafa yapısı hep aynı kaldı. efsanelerini anıyor diyip plaket vermekle olmuyor bu işler. daha önce bundan nasibini alan fatih hoca maalesef yine kulübün bu yüzüyle karşı karşıya kaldı. hocanın da hataları var mutlaka ama sonuç bi çırpıda göndermek mi. iki tarafa da yazık oldu.
  • 2955
    kesinlikle artık bir magna carta'ya ihtiyacı vardır.

    inan kıraç bildiğin papa. herşeye o karar veriyor, kralları tahttan indiriyor yerine yeni kral atıyor. begenmeyeni kulüpten yolluyor, kendi kafasına göre at koşturuyor kulüpte. en büyük denyoluğu da fatih terim gibi bir galatasaray kahramanını harcaması olmuştur.

    ünal aysal şu an kral yurtsuz john'un yerinde. bir yandan hareket kabiliyetinin inan kıraç tarafından kısıtlandığını düşünüyorum, diğer yandan kalan liseli papazlar var tabi. daha sonra okulun entrikacı, dolapçı kültürüne karşı olan bağlılığı... ancak bir yandan da biz galatasaray taraftarlarına yani halka bir sorumluluğu var. halkın,* içinden çıkardığı kahramanlara saygısı yok ve onları istemiyor. metin oktay'da bir halk kahramanıdır, fatih terim'de. bu iki ismin kulüp adı altında çok iyi yerlere gelmesini engellemek galatasaray kültürüdür, inan kıraç dayatmasıdır. bugün yiğit şardan'ı da haldun üstünel'i de harcayan inan kıraç ve zihniyetidir. bugün bülent korkmaz'ı ve faruk süren'i madara edende odur. inan kıraç kendi kovanına girmeye çalışanı silmeye çalışıyor direk. bu nasıl bir hırs, nasıl bir öfkedir. bu galatasaray sevgisi değildir kesinlikle.

    lisenin elinden alınmalıdır bu kulüp. galatasaray söylendiği gibi ülkenin aydınlık yüzüyse, batıya açılan penceresi ise eğer kendi içerisindeki mutlakiyet'i bitirmeli ve meşrutiyet yada demokrasiye geçmelidir artık. lise sembolik bir konuma getirilmeli ve bu halka malolmuş kulüp lise etkisinde kalmadan yönetilmelidir.

    bunun için günümüz baronları çıkmalı* ve ünal aysal'a kendi magna carta'sını imzalatmalıdır. yoksa bu kısır döngü biz ne zaman yukarı tırmanmaya başlasak gelip önümüzü kesecek ve bizler daha nice fatih terim gibi efsanelerin acı ayrılıklarıyla yıkılacağız. ünal aysal ile anlaşma sağlanıp kulüp yönetiminde radikal kararlar uygulanmaya başladıktan sonra sıra inan kıraç'a gelmeli ve gerekirse şantajla vs. kendisi taht arkasındaki yönetici koltuğundan kovularak uzaklaştırılmalıdır.

    işte o zaman güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
  • 2957
    tarih: 25.09.2013

    sevgilim galatasarayım, seni, tam kanatlanıp uçacağın dönemde, türlü oyunlarla ayağından tutup aşağı çeken, dibe vuran, dağıtan kim varsa, en ufak emeği geçen kim varsa, allah hepsinin belasını versin, çoluğundan çocuğundan çektirsin, boyunları altlarında kalsın, hayatlarının geri kalanını bir köpek gibi sokaklarda geçirsin, ele güne rezil olsun, dünya ve ahirette gün yüzü göremesin, bütün oyunları kendilerini vursun!

    demeyi çok isterdim. ama demeyeceğim, çünkü galatasaraylıyım.

    hayatımın anlamı...
  • 2959
    kendisinden hic bu kadar sogutmamis olan takim. kime kizacagimi sasirdim, unal aysal'a mi, medyaya mi, yoksa yildirim demiroren'le yan yana gelen fatih terim'e mi? daha once bir arkadas daha yazmisti, fillerin kavgasinda ezilen biz cimenler olduk. taraftari, ultraslani bir kenara koyarsak, dusunen olmadi hic tum bu kargasa sirasinda. herkes ne kadara galatasarayli oldugundan, ne kadar kurumsal oldugundan bahsetti, ancak kimse de demediki, ne yapiyoruz biz, neden guzel giden bir makineyi bozuyoruz, insanlarin kafasini neden karistiriyoruz? sonuc olarak bugune geldik. ne olacak bu sezon acikcasi bilmiyorum. temennim yeni bir hocadan ziyade, umit-hasan-taffarel uclusunun sezon sonuna kadar takimin basinda kalmasi. alisilmis duzenin disina cikmamak en iyisi olacaktir. fatih terim'in yerine gelecek bir hocanin futbolcular uzerinde otorite saglayacagini dusunmuyorum.

    not: bir daha baktim da, sanki taraftari sadece ultraslan dusunuyor gibi bir anlam cikmis. bilakis, kendilerini taraftardan saymadigimi belirtmek istedim.
  • 2963
    olayların neticesinde galatasarayın iyiye gidecegini düşünmekten başka yapabileciğimiz hiçbir şey yok ahali*. o yüzden olumlu yada olumsuz boşu boşuna kimse kendini parçalamasın, aynı renklere sevda vermiş, sesini çıkarma hakkı olmayan kulüp tüzüğünde yeri olmayan, biz sessiz çoğunluk boşu boşuna birbirimizi kırmayalım. her ne kadar çok emin ellerde olmasada, galatasarayın geleceğinin iyi olacağını düşünelim. bu dediklerim saçma gelebilir ama hiçbir yaptırım gücümüz yokken birbirimizle tartıştığımıza değmez.
  • 2966
    fatih terim'in ayrılmasıyla teknik direktörsüz kalan takımım. bu durum elbet tüm galatasaraylıları üzdü. şimdi olan oldu deyip de kestirmek istemiyorum, ama bazı gerçekler var unutulmaması gereken.

    dikkatinizi çekmek istiyorum. galatasaray mayıs ayından bu yana hedef haline gelmişti zaten, özellikle medya ve tff tarafından. ha bu muhteşem ikili her zaman bizim alyhimize karar ve yayınlar yaptılar zaten. eyvallah. ama biraz gözünüzü açın da bakın. önce seçim krizi, sonra burak yılmaz krizi, sonra fatih terim krizi ve şimdi de ünal aysal krizi.

    fatih terim gitti evet. ama fatih terim'i zamanında hedef gösteren medya ve tff bir anda onu savunur pozisyona geçti ve hedef ünal aysal oldu. fatih hoca haklı ya da haksız o önemli değil. birileri galatasaray'ı hedef alıyor. buna maalesef taraftarımız da tuz biber ekiyor.

    zaman kenetlenme zamanı artık. fatih terim yok, gelmeyecek. isterim takımın başında olsun, ama artık maalesef yok. şu durumda bizi vurmak isteyenlerin de amacına ulaşmalarını sağlamayalım.

    ekleme: protestolar da yerinde ve zamanında olmalı.
  • 2968
    bugün galatasaray'ın 108. doğum günü... ali sami yen'den günümüze... rahat uyu büyük başkan...

    (bkz: 1 teşrin 1905)

    (bkz: iyi ki galatasaraylıyım)

    “(gbkz: maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir.)” diyordu ali sami bey henüz 1900′lü yılların başında, galatasaray spor kulübü’nün harcını yoğururken… yakın çevresinin şahit olduğu bu büyük temel tüm dünya’da tanınan, değer gören bir marka yaratacaktı… avrupa’da zirveye ulaşacaktı hem de bir ingiliz devini devirerek…
    işte 1900’lü yılların başında istanbul’daki ingilizlerin çayırlarda oynadıkları bir oyun galatasaray sultanisi’nde okumakta olan gençlerin ilgisini çekmekte gecikmemişti. bu oyunu ilk kez kadıköy’deki çayırda oynanırken gören ali sami bey, deyim yerindeyse daha o günlerde bu ilginç oyuna aşık olmuş ve kuracağı bir takım ile bu oyunu oynama sevdasına düşüvermiştir. bu sevda galatasaray spor kulübü’nün kurulmasını sağlayacaktır…
    ali sami bey kuruluş hakkında şöyle demektedir;

    “(gbkz: 1 ekim 1905′te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum mehmet ata bey’in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek galatasaray’da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. ilk girişimler oyuna ve mücadeleye yönelik arkadaşlardan asım tevfik sonumut, reşat şirvani, cevdet kalpakçıoğlu, abidin daver, kamil … gibi gençlerdi. okulda eğitim gören bulgar ve sırp öğrencilerden çevik ve kuvvetli olanlar da bize katılmışlardı. asım’ı muhasebeciliğe, cevdet’i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de reis olmuştum.)
    (gbkz: asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakta mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. ben reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. topumuza evladım gibi bakardım. zaten varımız yoğumuz da toptu. mektebe gelirken domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi.yani o zaman reisliğe ve diğer vazifelere payeyi en çok çalışan kazanırdı. cevdet de ikinci reisliği formaları yıkadığı için almıştı.) (gbkz: maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmekti.)”

    galatasaray artık istanbul çayırlarında sahaya çıkar ama ilk maçlarında farklı mağlubiyetler de alsa umudunu hiç yitirmez ve 1906 yılında, yani kuruluşundan bir yıl sonra dönemin güçlü takımlarından birisi olan imogen ile oynanan maçı berabere bitirir. bir zafer sayılacak sonuçtur bu o şartlar altında… sonrasında da 2. meşrutiyetin ilanı ile başlayan liglerde ilk şampiyon türk takımı olarak galatasaray adını zirveye yazdırıverir. sene 1909’dur.

    kurucular
    madde 5: kulüp, ali sami yen ve aşağıda isimleri yazılı arkadaşları tarafından kurulmuştur: intisap tarihi
    1) ali sami yen 01.10.1321 (1905)
    2) asım tevfik sonumut 01.10.1321 (1905)
    3) emin bülent 01.10.1321 (1905)
    4) celal ibrahim 01.10.1321 (1905)
    5) bekir sıtkı bircan 01.10.1321 (1905)
    6) reşat şirvanzade 01.09.1322 (1906)
    7) refik cevdet kalpakçıoğlu 01.09.1322 (1906)
    8) abidin daver 01.09.1322 (1906)
    9) ahmet robenson 01.09.1322 (1906)
    10) ahmet adnan pirioğlu 1323 (1907)
    11) neş'et 01.10.1324 (1908)
    12) ruşen eşref ünaydın 01.10.1324 (1908)
    13) yusuf celal 01.10.1324 (1908)
    14) hasnun galip 01.10.1324 (1908)
    15) hüseyin zihni eden 01.09.1325 (1909)
    16) mehmet rıza kara 01.09.1325 (1909)
    boris nikolof (*) 01.10.1321 (1905)
    milo bakiç (*) 01.10.1321 (1905)
    paul bakiç (*) 01.10.1321 (1905)
    tahsin nihat (*) 01.10.1321 (1905)
    hüseyin hüsnü (*) 01.10.1321 (1905)
    (*) bu kişilere kulübün tescil tarihi olan 14 ağustos 1913 öncesi üyelikten ayrılmaları nedeniyle kurucu numarası verilmemiştir.

    kulüp 14 ağustos 1913 tarihinde görevde olan;
    * reis; ali sami yen (1 numaralı üye)
    * 2. reis; mehmet rıza kara (16 numaralı üye)
    * katip; refik cevdet kalpakçıoğlu (7 numaralı üye)
    tarafından beyoğlu mutasarrıflığına (kaymakamlık) yapılan müracaat ile resmi olarak tescil ettirilmiştir.
    tescil tarihindeki kulüp üyelerinin listesi tüzük ekindeki ek2'de belirtilmiştir.
  • 2974
    --- ekşi'den alıntı ---

    hakkında bir kaç samimi hissimi yazmam gerekiyor sanırım..

    dün geceki maçı, üzerimde fenerbahçe formamla eski ingiliz sömürgesi olan uzak bir afrika ülkesinde elit bir mekanda bir kaç beyaz ispanyol ve aslında manu taraftarı ama o maçta real madrid'i tutan siyah afrikalı kanka grubuyla izledim.. sanırım mekandaki tek türk bendim.. aslında soğuk biramdan hafif yudumlar eşliğinde gayet relax izliyordum maçı.. gs ilk golü yediğinde sevinç çığlıklarından sonra türlü şakalar komiklikler yapılmaya başlandı şahsıma.. "ben fenerbahçe fanıyım gs'den nefret ediyorum" falan desem de dinletemedim.. yan masalarda yanlarındaki siyah hatunlarla fingirdeşen beyazlar da birden real madrid fanatiği kesildiler.. ilk yarı biterken ben hariç hemen hemen tüm pub real madrid taraftarı oldu hafız..! hiç hoşuma gitmeyen garip bi ortam oluştu ve hiç istemeden gs'yi savunan adam pozisyonuna düştüm..

    sonra ikinci yarı başladı.. ben yine relax şekilde biramı yudumlarken 1-1 oldu.. sonra 2-1.. coşan, bağıran çağıran pub bi anda sus pus oldu.. hemen akabinde drogba 3-1 yaptı.. biraz da biranın verdiği rahatlıkla sırf gıcıklık olsun diye ayağa kalkıp "goooooooool" diye inlettim pub'ı resmen.. "bu takım sizi 5-1 yenecek arkadaşım" diye bağırdım ispanyollardan birine.. tüm pub duydu.. gözleri faltaşı gibi açılmış adam cevap veremedi, diğerlerinden kimse de "olmaz öyle şey" diyemedi.. ofsayt diye sayılmayan golde de inlettim ortalığı.. gs'nin üçüncü golünden ronaldo'nun son dakika golüne kadar geçen zaman, abartısız şekilde şahsi orgazmdan daha zevkli anlar listemde ilk 3 içerisindedir.

    ve...

    ezeli rakip ebedi dost galatasaray !

    türkiye'den binlerce kilometre uzakta avrupalı yavşakları içerisinde , gs'den nefret eden bana bile türk olmanın gururunu yaşattın ya.. sana olan nefretim bakidir...ama sağolun lan..! cidden sağolun..!

    --- ekşi'den alıntı ---

    (u: dostum sağol da, o hep öyleydi zaten, bunu anlamak için ta afrikalara kadar gitmene gerek yoktu yani)(u: o maç fenerbahçe real madrid maçı olsa hem o kadar sevinmezlerdi hem de fenerli olmana rağmen tenezzül edip senle taşşak bile geçmezlerdi, hatta "üzülme dostum" filan gibisinden avuturlardı seni, daha bi iyi davranırlardı)*
App Store'dan indirin Google Play'den alın