• 27
    şikecileri protesto ettiğimiz için dayak yediğimizde burada kimse ağlamasın o zaman. şike dosyasının bu kadar uzamasının sebebi siyasetçilerdir. sadece iktidar değil muhalefet-iktidar el ele verip kurtarmıştır çocuklarını. madem biz bu konularda yorum yapamıyoruz şike konusunda da yapmayalım. zaten en iyisini bilmez mi siyasetçilerimiz. biz marabalar olarak ne karışıyoruz ki!

    kasımpaşa başkanı ciner zaten sadece medya patronu, ihsan kalkavan sadece işadamı, stadın adı da büyük filozof tayyip erdoğan'dan gelmekte. hep biz karıştırıyoruz futbola siyaseti, allah da bizi bildiği gibi yapsın.
  • 28
    futbol ve siyasetin birbirine karıştırılmaması, dıştan ve yüzeyselce bakıldığında doğru olabilecek bir bakış açısı. ancak; ne güzeldir ki siyaset keyfine göre futbola karışıyor, tıpkı bu ülkedeki her şeye çıkarı doğrultusunda müdahale(!) ettiği gibi. biz vatandaş olarak, sporsever olarak, özgürlük yanlısı olarak buna tepki koymazsak kim koyacak? futbola siyaseti bizler karıştırmıyoruz. hayır. siyaseti yönetenler futbolu kirletiyor. vurdumduymaz, umursamaz olmayalım. yeri gelir sokakta tepkini koyarsın, yeri gelir sahada, yeri gelir tribünlerde. dinle devlet işleri birbirine karışmaz gibi bir şey değil bu. sevdiğin bişeyle ilgili gördüğün haksızlıklara karşı her yerde, her noktada, demokratik hakkını ortaya koymaktır.

    edit: imla
  • 29
    spora siyaset karistirilmaz diyen arkadaslar yeri geldiginde drogba'yla ilgili ovunurken ulkesinde ic savasi bitirmis adam seklinde ifadeler kullaniyorsa onlari kendi iclerindeki tutarsizlikla basbasa birakiyorum. bu ifadeyi kullanmiyorlarsa bile sanmiyorum ki gidip drogba'ya spora siyaset karistirmis yanlis yapmistir desinler. siyaset her yerde vardir. spor her zaman politik bir tavirdir. futbol da asla sadece futbol degildir.
  • 30
    bu ülkenin spor bakanı gelsin "emredersek zaten bu iş biter", "beşiktaş istediği stadda oynayabilir" diye tepeden inmeci bir anlayışla sana devlet babanın sol elini göstersin. sen burada gel futbolla siyaseti ayırmak lazım de, moderasyonun da çatır çatır entry silsin.

    arkadaş zamanında yine bu ülkenin başbakanı işini gücünü bırakıp şike yapan bir takım ceza almasın diye lobi yaptı. sen sporla siyaseti birbirinden ayırmaya çalışırken, spor ve adalet kelimeleri bu ülkede belki de çok uzun yıllar için yan yana gelmemek üzere ayrıldı.

    gerektiğinde kanun böyle, yönetmelik böyle diyerek acımasızca vatandaşın gözünün yaşına bakmayan erk, geldi bir gecede tff tarafından değiştirilen yönetmeliğe sesini çıkarmadı. iftar sofrasında alınan play-off kararının adilliğini hiç sorgulamadı.

    futbol bir sektörse, o sektörün bir kolu da iddaa ise yapılan şike ile oynanan maçlar tiyatroya döndürüldü, binlerce insanın bahis paralarının üzerine yatıldı birilerince belki. yatılmadıysa bile o insanlar aptal yerine kondu, hakları yendi. siyaset denilen naneyi icra edenler ne yaptı, yine sustu.

    kimse kusura bakmasın ama türkiye'de futbol ile siyaset ayrı tutulmalıdır argümanı, futbola siyaset tarafından tecavüz edildiği günden itibaren rafa kaldırılmıştır.

    düzeltme : yazım hatası
  • 31
    siyaset futbola egemen olmak ister. hatta siyaset halkı futbolla uyutmak ister. o sebeptendir ki halkı uyutmamak için, futbolu siyasetçinin oyuncağı yapmamak için, erdoğan bayraktar gibileri tt arena'da çemkirtmemek için, kulüp başkanlarını kuçu kuçu misali başbakanın peşinden koşturtmamak için tribünlerin de muhalif bir sesi olması lazım. 90'larda ülkücülerin arka bahçesi olan futbol 2000'lerde akp'lilerin arka bahçesi yapılmak isteniyor. futbola siyaset karıştırmayın diyenler de zaten futbolu arka bahçeleri zannedenlerdir. futbola siyaset karışmasın derken aslında bize karışmayın denmek isteniyor.
  • 32
    biz burada bu ikilinin birbirlerine karıştırılıp karıştırılamayacağını düşünedururken birileri çoktan karıştırmıştır aslında. zaten hep böyle oluyor değil mi? biz birşeyleri tartışıyoruz, ancak malum ülke yöneticileri biz tartışırken atıyorlar adımlarını. adamlar çoktan siyaset karıştırdı futbola.

    apar topar çıkan şike yasası, "kişiler ve kurumları ayırmak lazım" beyanları, uefa başkanı platini ile, tff başkanı yıldırım demirören ile yapılan kamera arkası görüşmeler derken örtbas ettiler yapılan şikeyi. şimdi o emek hırsızları siyaset yüzünden hala futbol camiasının içinde, ve biz hala bu iki olguyu karıştırıp karıştırılmayacağını düşünüyoruz.

    semtinin takımına para akıtıp muhtelif transferler yapmasını sağlayan, ancak stadda yuhalandı diye türkiye'nin avrupa'daki tek markası olan galatasaray'a sırt çeviren, stadının yollarını yapmayan bir başbakan varken biz hala bu iki olgunun karıştırılıp karıştırılmayacağını düşünüyoruz.

    oy toplayayım taraftarlara sevimli görüneyim diye aziz yıldırım gibi bir kişiliksizin mağdur olduğunu düşünen bir muhalefet partisi lideri varken biz hala bu iki olgunun karıştırılıp karıştırılamadığını düşünüyoruz.

    siyaset futbola çoktan karıştı renkdaşlar, gelin biz nasıl siyasetin en azından futbolumuzu rahat bırakacağını düşünelim.
  • 34
    --- alıntı ---

    kimsenin siyasi görüşüne karışmak ne görevim ne de haddim… ama olup biteni sorgulamak da en doğal hakkım.

    ülkemizde son dönemlerde yaşanan olaylar karşısında galatasaray taraftarının kayıtsız kaldığı, sesini çıkarmadığı söylenemese de, ezeli rakipleri kadar öne çıkmadığı kesin…

    hatta siyasetten özellikle uzak durulması yönünde çaba sarf edildiği de biliniyor.

    peki siyaset galatasaray’dan uzak duruyor mu?bu sorunun cevabı çok net olarak hayir…

    taraftarın çok sevdiği imparator’un kulüpten kopartılmasında da; galatasaray’a kendi elleriyle kupa vermekten imtina eden yıldırım demirören’in federasyon başkanı olmasının arkasında da siyaset var.

    eski spor bakanı’nın çatı yüzünden galatasaray’ı açık açık tehdit etmekten kaçınmaması da siyaset; şimdiki spor bakanı’nın babasının, adnan polat döneminde son dakikada yönetime alınması da siyaset; bu gelişme neticesinde abdürrahim albayrak’ın gözyaşları içinde o yönetim listesinden çıkartılması da siyaset…

    galatasaray uzak durdukça siyaset üstüne geliyor adeta.

    mesela, galatasaray’ın, iktidarın telkiniyle, 1 alıp devlete 3 kazandırarak mecidiyeköy’den çıkması görülmüyor da; sanki stat sarı kırmızılılara lütfedilmiş gibi davranılabiliyor. ezeli rakibin 1 verip 3 kazanarak kenan evren lisesi’ni alması ise her nedense hiç konuşulmuyor.

    mesela, stadın açılışında erdoğan bayraktar’ın yaptığı yersiz ve yanlış konuşma yüzünden yükselen protesto nedeniyle galatasaray’a hala kin tutulabiliyor…

    hatta, o dönem koltukta olan adnan polat gidip yerine ünal aysal gelmesine rağmen, galatasaray başkanı’na o gün bugündür başbakan tarafından randevu verilmediği herkes tarafından biliniyor.

    aynı başbakan, kadıköy’de şahsına yönelik ağır protestolara maruz kaldığı bir maçın sadece birkaç gün sonrasında, ülke rüşvet, yolsuzluk, silah dolu tir haberleriyle çalkalanırken, fenerbahçe’nin kontrolsüz çıkışlarıyla ünlü yöneticisi mahmut uslu’ya kolayca randevu verebiliyor.

    her ne hikmetse, kadıköy’deki protestolar sonrasında ekrana çıkıp “tezahüratları kınıyorum. 3 temmuz sürecinde başbakanımız herkesten fazla fenerbahçelilik göstermiştir. bildiğim için söylüyorum. bu ayrıntıların hepsini aziz yıldırım da biliyordur. neden haksızlık yapıldığını da yıldırım’ın açıklamasını bekliyorum” diyen rıdvan dilmen de, bu sürpriz randevu sırasında orada bulunabiliyor. rıdvan dilmen’in şike sürecine etki edildiğinin itirafı niteliğindeki açıklamaları karşısında gayet siyasi davranıp kayıtsız kalabiliyor mesela bazı çevreler.

    başa dönecek olursak; galatasaray taraftarının hangi partiye oy verdiğinin hiçbir önemi yok. kime inanıyorsa, kimi seviyorsa onu destekler, başta ben olmak üzere kime ne!

    önemli olan siyasetin spordan uzak kalması; her takıma, her kulübe eşit mesafede durmayı başarması.

    eğer bu eşitlik ilkesi bozuluyorsa, galatasaray taraftarı türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütü olduğunu hatırlayıp hakkını aramalıdır.

    eğer aramıyorsa, “hakkımızı yiyorlar” diye sitem etmenin de manası yoktur.bu kadar basit.

    --- alıntı ---

    iskender baydar
  • 35
    demokrasinin sadece sandığa gidip oy vermek olarak anlaşıldığı, denetim mekanizmalarının teker teker yok edildiği güzel ülkemizde, siyasetin futbola karışmaması mümkün değildir. bunun için sevdiğimiz güzel oyunun adaletine, siyasilerce oy kaygısı sebebiyle müdahale edilmesine bir duruş sergilemek gerekir. sandığa giderken de bazı şeyleri aklımızda bulundurmamız, unutmamamız gerekir.

    (bkz: siyasete futbol karıştırmak)
  • 37
    kesinlikle ve kesinlikle aralarına sağlam bir set çekilmelidir.

    misalen tribünleri 60-70 bin kişinin doldurduğu bir statta koro halinde söylenen (tekrar söyleyeyim;misalen) gezi yanlısı sloganlara o tribündeki herkes katılmak durumunda değildir.ya da rte yanlısı.
    bunlara göz yumarsak ne olur;taraftarın bir kısmı gezi sloganı atar,bir kısmı ak parti propagandası yapar,bir kısmı yumruklar havaya,kalanı da bacaklar omuza yapar.ortalık 56
  • 39
    tribünlerde siyaset ve yönetimlerde siyaset olarak ikiye ayırın zihninizde meseleyi. tribünlerde hak arayışı, haksızlığa baş kaldırı ve fikir beyanı iken; yönetimlerde, yöneticilerin devletle öyle veya böyle iş ilişkisi olan iş adamları olduğunu düşününce, amacın çıkar ve ikbal olduğu gerçeği karşınıza çıkacaktır. yönetimlerde minimum, tribünlerde maksimum düzeyde görülmesi toplumsal dinamizm açısından önemlidir.

    edit: düzeltme.
App Store'dan indirin Google Play'den alın