• 419
    tadında bırakamıyoruz bazı şeyleri. bu ayarsızlık zaten toplumumuzun ve konu özelinde de galatasaray taraftarının en temel sorunlarından belkide...

    furkan aldemir takımımıza ilk katıldığından beri müthiş bir gelişim göstermiş ve arkasında oynadığı tüm uzunlardan * belli bir takım nüveler edinmiştir. kendisi ülkemizde yetişen birçok genç insanın aksine tutarlı ve saygı duyulası bir karaktere sahiptir. kendisini içinde bulunduğumuz sezonun en değerli oyuncularından biri yapan bu gelişim çizgisi zaten şuan ki tartışmanın yersizliğini gösteren en büyük nokta kanımca. profesyonel bir sporcu ve örnek bir karakter olarak furkan aldemir galatasaray'ın kendisine yaptığı yatırımın karşılığını vermiştir. her şeyin ötesinde kendisi şubemizin nba'ye doğrudan gönderdiği ilk oyuncu olacaktır ve tadında bırakabilenler için bu bile yeterli olmalıdır.

    galatasaray erkek basketbol takımı milli bir değeri kariyerinde bir üst basamağı tercih etti diye hedeflerinden sapacaksa lafı hiç dolandırmadan kapatalım şubeyi, olay bu kadar basit. hee bütün bunların yanı sıra ölen bir insana yapılan saygı duruşunda takva filminden sahnelerle eşlik eden, yarınki küfürü bugünkü alkışından on misli kuvvetli olan aymaz taraftar kitlesine kendisinin gidişini tartışmak bile bir lükstür *.

    bütün bunların ötesinde hala tüm futbol kafalılıkla kendisinin gidişi arda turan'a, hajrovic'e, ribery'e falan benzetiliyor. bu bağdaştırmanın maddi, manevi veya mantıksal sakatlıklarına girmeyeceğim ancak hakikaten çokta derinine inemediğimiz konulara daha bilindik vakalarla açıklamalar getirmeyi ve dahası bunlara kalpten inanmayı çok seviyoruz.

    tadında bırakamıyoruz...tadında bırakamadığımız şeylerden sonra üzerimize sinen arabesklikten besleniyoruz...
  • 479
    nba her zaman ve her oyuncu için hayatının fırsatı demek değildir. bir zamanlar avrupanın en iyi 4 numaralarından olan mirsad türkcan, yine avrupanın sayılı şutörlerinden ibrahim kutluay ve semih erden'de kendilerini çok yukarıda görüp koşa koşa gittiler. ancak nba her oyuncunun ayak uydurabileceği bir lig değil. hele hele sezon ortasında nba katılmak furkan gibi fiziği nba adına zayıf ve şut atamayan bir uzun için faciayla eşdeğer.

    çok isterim başarılı olsun bizler de onun adına sevinelim mutlu olalım, ama avrupa arenasında gelişimini tamamlamamış bir uzunun orada çok başarılı olmasını geçtim başarılı olması bile mucize olur. enes kanter örneğinden giderseniz yanılırsınız enes lise çağından başlayarak nba için hazırlanmaya başlamış bir oyuncuydu, ki utah'a gittiğinde o kadar çalışmaya, furkan'dan daha iyi bir hücum oyuncusu olmasına rağmen inanılmaz zayıf kaldı.

    dönüşü nereye olur bilemem ama 1-2 sene içerisinde avrupaya geri döneceğini düşünüyorum, kulüpten gidişi noktasındaysa mesele para değil diyen kendisiydi hatırlatırım. sezon başında koçuna söz verip sonra önüme çok iyi bir fırsat çıktı gitmeliydim demek biraz tuhaf. yönetimin, murat özyer'in hataları büyük tartışmam bile. ancak bu şekilde yarı yolda bırakarak gitmek yakışmadı.
  • 102
    hiç paylaşımcı olmayan basketbolcu.

    olm insan azıcıkta diğer basketbolculara bırakır lan ribauntları. hep sen mi almak zorundasın sanki.

    şaka bi kenara hem oyunuyla, hem saha dışındaki hal ve hareketleri ile tam bir beyefendi imajı çiziyor.

    allah yolunu açık etsin, inşallah nba'da gittiği takımla birlikte yüzükler takar, mvp'ler kazanır.

    onda bu potansiyel var.
  • 501
    sabah erken kalkmam gerektigi halde acip macini seyredeyim dedim.
    philedelphia eglenceli bir takim olmus, bu heriflere bir tane lider katabilseler galibiyet sayilarini baya yukari cekerler. hucum da degil, savunma lideri gerekli bu takima. takimin hepsi fazla atletik, elleri cabuk ve uzun kollu. bu adamlara ben wallace tarzi bir savunmaci olsa su anki hallerinden 15-20 arasi fazla galibiyetleri olurdu.

    furkan da baya ise yariyor aslinda. o ciktigindan beri ribaund sorunu yasiyorlar. onun disindaki diger ouncular boxout konusunda sknti yasiyor. perdelemeye de furkan kadar istekli cikmiyorlar. haliyle ikili oyunu da cok kovalamiyorlar.

    29 mart cavaliers macinda iyi oynayan basketbolcu.
  • 276
    şu an fiziksel açıdan daha iyiyim.semih abi beni ilk gördüğünde "ne olmuş oğlum sana?" dedi.kilo almamda bana yardımcı oldu" *

    "engin abi çok tecrübeli bir oyuncu.kupada ilk 2 maçta pek oynayamadı ama final maçında çıkıp aslanlar gibi oynadı." *

    "bizim için duygusal bir maç oldu.sezon başına göre kısıtlı bir kadromuz vardı.taraftarla birlikte maçı kazandık." *

    "yaşadığımız şanssızlıklar olmasaydı çok daha iyi olacaktık." *

    "manu takıma alıştı.hawkins'in yerine kolay gelmek kolay değildi.ancak şu an takıma ısındı ve verimi arttı." *

    sadece lige odaklanacağız artık.maç tempomuz düştü.bunu avantaja çevirmek istiyoruz.

    arroyo'nun gelmesi beni rahatlattı.karşıyaka'da birkan'la oynadığımız pick&roll'ler vardı.arroyo'yla ikili oynuyoruz. carlos'un transfer dedikoduları çıktığında içim kıpır kıpır oldu. sevindim. geçen sene pops'la yaptıklarını gördük."

    maçta şut atmayı ben de istiyorum ama kaçarsa takıma zarar vermek istemiyorum.şut idmanı yapıyorum ama önce öz güven lazım."

    *
  • 464
    galatasaray basketbol takımının eksikliğini hissettiği, karşıyaka günlerinden beri takip ettiğim yetenekli basketbolcu. özellikle hücum ribaund sezgisi, potadan dönen topları hiç umulmayan şekilde tipleme özelliği ve yaptığı sıkı savunma ile nba'de mutlaka yer edineceğinden eminim kendisinin. bana göre tek kusuru orta mesafe şutunun olmayışıdır.
  • 409
    bazi yazar arkadaslara inanamiyorum. olum nba den bahsediyoruz, bu ayni nba di mi? basketbolun fersah fersah zirvesi olan nba. hani amerikada'ki nba. hani dunyada basketbolun bir numarasi olan ulkenin.
    boyle bir yukselme firsatini reddeden insan sirf yasayacagi pismanlik yuzunden performans veremez. yok efendim pivotsuz cikacakmisiz maca, e kadroyu da furkan ayarlasaydi o zaman sezon basi? bir basket takiminda pivot mevkiinde verim alabilecegin baska adam olmaz mi?
    kararinin sonuna kadar arkasindayim, yerinde olsam aynisini yapardim. butun takim serbest kalmis halde oynuyor siz cikip hala oyunculari elestiriyorsunuz. insaf be kardesim. burada oyuncuyu suclu bulan her bir birey sayesinde yonetimimiz bu kadar vurdumduymaz davranabiliyor.
  • 413
    menajerinin açıklamasına göre çekilen ihtara herhangi bir geri dönüş yapılmamış. inanmamak istiyorsun buna, ancak maaşlar ödendi denmesine rağmen, hala ödeme sorunları oluyorsa. el mahkum inanıyorsun bir yerde.

    furkan açısından;

    son birkaç senede olduğu gibi yine drafta yatan bir sixers, kendisine ihtiyaç duymuş. nba hedefi gayet doğal. yaşanan sorunları ve kariyerini düşünürsek, gitmemesi için hiçbir sebep yok. yolu açık olsun.

    ama. gidiş sebebim ekonomik değil diyorsa orda bir duralım. kontratı feshetmen, galatasaray'ın senin üzerinden para kazanamayacak olması demek. kimleri koruduğunu da iyi biliyoruz, bu olmadı. gidişin %80 ekonomik nedenler.

    nba.ortada süre alabileceği bir takım. gelişimi. bunlar furkan'ı cezbetmiş. ki bu normal. yolu açık olsun, keşke bir veda şansımız olsaydı da böyle apar topar olmasaydı.
  • 349
    --- alıntı ---

    bugun 3 senedir formasini terlettigim galatasaray ile 2+1 seklinde yeni bi anlasmaya vardik. 3 sene once galatasaray'a gelerek kariyerim icin dogru bi adim attigima inandigim gibi bu yeni sozlesmeyi de ayni guven ve inancla imzaladim. galatasaraydaki kariyerim boyunca hem avrupada hem de ligde cok guzel gunler gecirdim. kazandigimiz kupalar, basarilar, bunlarin aksine kaybettigimiz mactan sonra hem takim hemde taraftar ile birlikte tekrardan kenetlenmemiz benim icin hem buyuk bi onur hem de guzel bi ani oldu. takim icindeki arkadaslik, takimdaki staff ile olan uyumumuz ve taraftarin takima olan kalpten bagliligi bu camiayi bende ozel ve farkli kilan en onemli seyler. bugunle birlikte bu formayi insallah elimden geleni ardima koymadan terletmeye bu camianin basarisi icin savasmaya devam edicem. en basta sakatliksiz belasiz olmak uzere, taraftarimizla birlikte hem basarili sezonlar gecirmeyi hem de bireysel olarak benden kucuk kardeslerime, bu camiaya guzel ve hayirli bi ornek basketbolcu olmayi allah bana nasip eder... bu anlasmanin hem galatasaray hem de sahsim adina hayirlara vesile olmasini diliyorum...

    http://instagram.com/p/oeBoOEqK90

    --- alıntı ---
  • 61
    --- alıntı ---
    9 ağustos 1991 tarihinde izmir'de dünyaya geldim. küçüklüğüm basketboldan uzak bir şekilde, mahalledeki arkadaşımla gır gır şamata yaparak geçti. okuluna giden, dönünce de hemen ödev yaparak dışarı çıkan bir çocuktum... bebeklik dönemlerimi hatırlamasam da -hatırlayan var mı ki? :) annemin atlattığı kadarıyla pek bir haylaz ve yaramazmışım... ayrıca ağlamayı seven ve göbekli bir bebekmişim... çok çektirmişim yani aileme...

    11 yaşına kadar sporla çok yüz göz oldum diyemem. sporla ilk olarak karşıyaka'ya taşındığımızda bir yüzme spor okuluna giderek tanıştım. aslında o da çok spor amaçlı değildi. asıl amacımı açıklamak gerekirse; denize gittiğimizde kıyılarda yüzerek rezil olmayayım diye katıldım o spor okuluna :) yaz boyunca gittiğim o spor okulunda pek başarılı olduğum söylenemez. boğulma tehlikesi geçirdiğim o spor okulu benim suya olan korkumu biraz daha katlamıştı. o günler geride kaldı, artık yüzebiliyorum :)

    başarısız yüzme okulundan sonra oldukça farklı bir spor dalına yöneldim. belki de hiç kimsenin tahmin edeyemeceği bir şey... 12 yaşıma adım atmama az bir zaman kala 'karate' ile tanıştım. oraya da bir amaç uğruna gidiyordum, sokakta önümü kesenlere para kaptırmamak için... yaklaşık 2 sene boyunca kursa devam ettim. yüzmedeki başarısızlığımı geride bırakıp, bu kursta katıldığım 3 turnuvada şampiyon oldum ve madalya sahibi oldum. yaşıtlarımdan uzun ve kilolu olduğum için bana rakip bulamıyorlardı. durum böyle olunca, 2 müsabakanın ardından altın madalyaya uzanıyordum :)

    o seneler arkadaşım sayesinde basketbol ile tanıştım. turnike atmayı bilmeyen, her atışımı potaya bakmayarak ters turnikeyle bitirme çalışan sıradan biriydim. yani; basketbolla yakından uzaktan alakam yoktu. karşıyaka boğaları adında amatör bir takımın antrenörü beni basketbol oynarken gördü ve boyumdan (başka bir şeyden etkilenmesi mümkün değil) etkilenerek beni spor okuluna çağırdı.

    spor okuluna gitmek için paraya ihtiyaç vardı. babama sorduğumda 'ne yapacaksın basketbolu, zaten kareteye gidiyorsun' yanıtı aldım. babam, doğal olarak karatenin ardından bir de basketbola para vermek istemiyordu. kursun antrenörü imdadıma yetişti ve para istemediğini söyleyerek beni kursa kabul etti. yavaş yavaş basketbola adım atarken, oldukça keyif alıyordum. o yıl takımım ile izmir 4.'sü olmaya başardık. 1 yıl daha basketbola devam ettikten sonra, liseye geçiş için sınavlara hazırlanmam gerekiyordu ve basketbolu bırakmak zorunda kaldım.

    yamanlar koleji'nde 8. sınıf öğrencisiyken sınavlara hazırlandığımızdan dolayı bizi takım idmanlarına almıyorlardı. şans yüzüme gülmüştü bir gün... okulun beden eğitim öğretmeni beni yanına çağırdı. takımdaki öğrencilerin gezide olduğunu ve okulda düzenlenecek olan turnuva için benden takım kurmamı istedi. o hevesle arkadaşlarımla bir takım oluşturdum ve turnuvada şampiyon olmayı başardık. turnuvayı izleyen yamanlar lisesi antrenörü erol hindistan, beni orada gördü ve bizimle irtibata geçti. erol hocam ve okulun beden eğitimi öğretmeni hüseyin korkmaz'ın yardımlarıyla o okula yarım bursla kayıt oldum.

    bir kulüpte basketbol oynamadığım için erol ve hüseyin hocam beni karşıyaka yalı spor'a götürdü ve çoşkun yurtlu ile tanıştırdı. bu sayede basketbola geri döndüm ve yamanlar lisesi'ne kayıt yaptırmam hayatımın önemli dönüm noktalarımdan biridir. çoşkun ve erol hocamın benim yetişmemde çok büyük payı vardı, onların sayesinde izmir'in iki büyük kulübü olan tuborg ve karşıyaka gibi kulüplerin dikkatini çektim. yıldızlar kategorisinde 4. olduk, ligin bitmesine rağmen antrenmanlarıma devam ediyordum. o sene izmir'de ümitler avrupa şampiyonası yapılacağından, milli takım antrenörlerinden mustafa derin'in izmir'e geldi. çoşkun ağabeyin aracılığı ile mustafa ağabey ile tanıştım ve milli takım antrenmanı öncesinde yeteneklerimi sergiledim. mustafa derin'in beni beğenmesi ve yıldız milli takımın çorum kampına davet etmesiyle basketbol hayatım yavaş yavaş şekillenmeye başladı.

    oldukça verimli bir milli takım kampı geçirdikten sonra izmir'e döndüm. çoşkun ağabeyin çeşitli nedenlerden dolayı kulüpten ayrılmasıyla ben de kulüpsüz kaldım. mustafa ağabey, beni tofaş'a davet etse de ailemden uzaklaşmak istemediğimden dolayı izmir'de kalmayı tercih ettim. karşıyaka'da oturduğum için de karşıyaka spor kulübü'nü tercih ettim.

    pınar karşıyaka formasıyla yıldızlar kategorisinde ankara'daki türkiye şampiyonası'nda ilk madalyamı aldım. şampiyonluk sevincini doyasıyla yaşarken benden yaşca büyük olan genç kategorisinde de suat olca ile gümüş madalya sahibi oldum. tarifi kelimelerle mümkün olmayan bir mutluluk yaşadım. bu başarıların ardından mustafa derin'in yıldız milli takım davetiyle daha da gururlandım ve düzenlenen turnuvada da en değerli oyuncu ödülüne layık görüldüm.

    hayatım artık basketbol olmuştu... ahmet kandemir'in a takımın başına getirilmesiyle a takımla idmanlara çıkmaya başladım... o sezon boyunca sadece 1 dakika süre buldum ve o 'koskoca 1 dakikaya' 2 sayı sığdırarak türkiye basketbol ligi'ndeki ilk sayılarımı kaydettim.

    bir sonraki sezon göreve ayhan kalyoncu geldi ve istikrarlı bir şekilde süre aldığım ilk sezondu... benim kariyerimde çok önemli bir yere sahip olan o sezon ortalama 8 dakika sahada kaldım 3 sayı-3 ribaund ortalamalarını yakaladım. o sezon oynadığım beşiktaş cola turka maçını ise asla unutamıyorum. 28 dakikada 16 sayı-16 ribaund ile yeni başlayan kariyerimin en üst noktalarına ulaştım. yakaladığım istatistikler bana güven aşılarken, bir genç oyuncu olarak ön plana çıkmaya başladım.

    ahmet kandemir ve ayhan kalyoncu'nun ardından göreve hakan demir getirildi pınar karşıyaka'da... hakan hocam bana güvendiğini ve sezon boyunca önemli süreler alacağımı söylüyordu, öyle de oldu. hocamın güvenini boşa çıkartmamak için çok çalıştım ve kendimi geliştirerek takımıma katkı sağlamak adına her şeyi yapmak için canımı dişime taktım. hakan hocamın desteğinin yanı sıra karşıyaka taraftarının da büyük desteğiyle o sene tbl all-star türk karmasına seçildim. inanılmaz bir duyguydu... ciddi süreler aldığım ilk sezonumda bu onuru yaşamak beni çok mutlu etti. all-star'da ismim söylendikten sonra o kadar heyecanlıydım ki sahaya çıkarken merdivenlere takılıp düşer miyim diye düşündüm. :) türk karmasında ağabeylerim bana büyük destek oldu ve hayatımın en güzel anlarından birini geçirdiğim organizasyonun ardından ligi 6. sırada tamamladık.

    milli takım, kulüp takımı derken üniversite çağım geldi çattı. fatih üniversitesi'ne adım attım. basketbol bursuyla ingilizce işletme okuyorum ama henüz hazırlık sıfındayım. başarılı geçen lig sezonunun ardından o sene üniversite takımıyla türkiye şampiyonu olduk.

    sezonun bitmesiyle o yaz benim açımdan çok hareketli geçti. transfer haberlerinin ardından oynadığım takım değişmedi ve evim karşıyaka'da basketboluma devam ettim. o dönemde, kulübümün, karşıyaka taraftarının beni sahiplenmesi, beni duygulandırdığı kadar mutlu da etti. sezon başından beri hakan hocamın bana verdiği sürelerle ve hakan, ceyhun ve arda ağabeylerimle yaptığım idmanlar basketbolumu bir adım daha öteye taşıdı.

    bu sezon geçen seneye oranla daha iyi başladı... yaz boyunca yaptığım halter idmanlarıyla daha da güçlendim, lige kendimi daha iyi bi şekilde hazırladım. tek sorunum yaz ayındaki kamplardan dolayı çok yorgun olmamdı. bu sezonun benim için ayrı bi önemi daha vardı çünkü, ilk defa kulüpler düzeyinde avrupa maçlarına çıkıcaktım. avrupa maçları, lig başladı ve herşey güzel gidiyordu. ama ligin 10. haftasında fenerbahçe ülker'e karşı oynadığımız maçta talihsiz bi sakatlık yaşadım. allah'a şükür korktuğumuz gibi olmasa da basketboldan bir süreliğine ayrı kalmam gerekti...

    basketboldan uzak kaldığım bu zamanlarda da sayfanın hazırlanması için kendime zaman ayırdım :)
    --- alıntı ---

    kendisiyle dalga geçebiliyo olması, kompleks yapmadan bunları paylaşabiliyo olması çok güzel.

    hoşgeldin, çocuk. yeni yuvanda en az karşıyaka taraftarından gördüğün desteği göreceksin. arkanda binler değil milyonlar olacak. milyonların desteğinin yanında olduğunun farkında ol. beklentiler büyük senden ama yıldırmasın bu seni. hep beraber zirveye, en yükseğe tırmanırken büyük görev alman dileğiyle.
    oktay mahmuti'yi üzersen bizi de üzersin ama bunu da unutma.
  • 325
    sezon sonu sözleşmesi bitecek, fenerbahçe'nin de araya girip, 3 yıllık 5 milyona yakın bir teklif verdiği yazılıp çiziliyor. furkan da giderse basket takımından kimseye sempati duymamaya yemin edeceğim resmen. göksenin de dahil buna. furkan galatasaray kültürüne yakışan, efendi aynı zamanda çok da iyi bir basketbolcu. ben fenerbahçe'ye imza atmayacağını düşünüyorum, atarsa da onu sevenleri üzmüş olur, yapacak bir şey yok.
  • 384
    nba'e giderse hayatının hatasını yapar. furkan maalesef nba için uygun bir oyuncu değil. ne orta mesafe şutu var ne de pota altı baskınlığı. 4 numara oynayamaz 5 numarada ise çok zayıf kalır. onun için en ideal yer euroleague. dominant pivotlara karşı bile zayıf kalıyor, nba'de yerler onu.

    bu arada parası ödenmemesi ise tamamen kepazelik. ünal aysal sağolsun. mahvetti kulübü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın