• 202
    sayın hocam; dünkü futbol senin döneminde de vardı. aradaki tek fark sen bazı insanlara ' sikerim oynayacağınız futbolu yapacağınız antremanı da oynamazsanız siktirip gidersiniz ben de a2 ile paf takımıyla devam ederim ayağınızı denk alın ' diyemediğin için gittin. servet kaldı. mustafa sarp kaldı. ayhan kaldı. hakan balta kaldı. sen gittin. biz de tribünde bakakaldık. saygılar. yengeye ve afacana hürmetler. umarım tekrar kulübümüzle yolların kesişir.
  • 203
    sevgili ve saygılı frank rijkaard,

    eskiden formasını terlettiğiniz ac milan'ın başına geçerseniz çok sevineceğim. her ne kadar takım fena gitmese de massimo allegri'den hiç memnun değilim. herhangi bir teklif gelirse (ki yakın zamanda illa ki gelecektir), düşünmeden kabul edin. rossoneri 6 yıldır şampiyonluk göremiyor hocam; haydi!

    türk bir milan sempatizanı olan ben.

    edit: hocam bir de ilk sezonundaki ramazan bayramı'nda neeskens'in elini öpmüştün galiba yaşça senden büyük olduğu için. aralarında ciddi yaş farkı bulunmayan bireylerin birbirlerinin ellerini öpmesi gerekmez hocam.
  • 207
    sevgili frank,

    ali sami yen stadında kadıköy yolculuğumuzdan önceki hafta sarı lacivert üstelik çubuklu formaya farklı yenilince gönderildin biliyorsun. senin gibi bizi de güldüren bamla, forvetsiz, boş kaleyle birşeyler yapmaya çalışmanın bu kadar güzel ödüllendirilmesine gülüyoruz.

    senden sonra ii. hagi dönemi başladı frank reis, hemen sakız çiğneyen misimoviç'i kadro dışı bıraktı. sene başında disiplinsiz diye keitayı gönderenler kazım kazımı transfer etti. mehmet topalın yerine ayhan oynuyor, sakat olmasa mustafa da oynar bilirsin. lig bittikten sonra keitadan 8, mehmetten 5, uğur + emre'den 2, toplamda 15 milon € kar edip cana + pinoya 7 milyon € ödeyenler; ara transfer döneminde futbolcu satımından kar etmeden zapata + culio + yekta + kazım + stancu'ya toplam 11 milyon € verdiler.

    arda desen yine sakat, stancu olmasa forvetimiz yok; nasıl oldu bilmiyoruz ama adnan sezgin bedavaya ali turan ile serdar özkanı sattı frank, üstelik defans adamı olmadığından cana libero oynuyor. biz alışığız gerçi, kewell bu takımda defans oynadıysa cana her türlü oynar.

    senin beğenmediğin servet sana nasip olmayan tt arenanın ilk golünü attı frankcığım, hem de "topu oyuna sokamıyor yeaa" demene nazire yaparcasına haginin "ileri çık" talimatıyla yaptı bunu. 1,5 senedir total futbol diye yırtmadığımız yer kalmadı *, geçen sezon 1-1 berabere kaldığımız eskişehirspor maçından sonra ilk defa 5 pas üst üste yaptık frank. gerçi top ayhana hiç değmedi, belki de ondandır ama yaptık işte. cana servete, servet kazıma, kazım sabriye, sabri barışa, barış servete * pasını aktardı, gol attık. dikkat et barış diyorum, barış özbek işte. sen düşün halimizi frank.

    bu arada geçen sene ilk 5 hafta önümüze gelene 4-5 atıyorduk ya frank, bu sene de beşiktaş öyle. adamlar simaoyu falan aldı, atleticodaki simaoyu. parçalıyı giyse orta sahamızı taş devrinden yakın çağa taşıyacak ernst beşiktaş kulübesinde sürünüyor frank. düşün adamların halini.

    böyle geçinip gidiyoruz frank, seni de liverpoolda görmeyi hayal ediyorduk ama "mankafa" olduğun için seni getirmediler takımın başına. napsınlar bam üçlüsüyle şampiyonlar ligini kazanamayan adamı dimi ama ?

    işte böyle frank, şimdilik bu kadar. bişey olursa yazarım yine, sen de yazmayı esirgeme sakın.

    sağlıcakla kal...
  • 208
    sevgili frank,

    ben duygularımı anlatabilen bir adam değilim, aksine hissedemediklerimi yererken nirvanaya ulaşabilen karakterdeyim. beni anlamaya çalış o yüzden, gözlerin kırmızı olsun yine. çünkü kalbinin yarısı sarı olan birileri var olacak mutlaka buralarda.

    sen gittiğinde sol elimi kesmişler gibi, sağ bacağımı koparmışlar gibi titredi tüm vücudum. geldiğinde de 5 adam daha fazlaymışım gibi, 10 kadını aynı anda sevebilecekmiş gibi kabarmıştım çünkü. ''eskiden gullit vardı...'' diye başlayan baba hikayeler dinledim ben babamdan tüm çocukluğumda, seni çok dinledim, van basten'i çok dinledim. bize düşen portakallar hiç sizin kadar güzel olamadı. ama dedim ya senin bize geldiğin gün, senin her hafta bizimle mutlu, her hafta bizimle kasvetli olacağını öğrendiğim an bir kutsallık vukuu buldu tüm kozmosta. sabah akşam parçalı için sayıklıyorsam ben, senin de sayıklayacağını bilmek... tahayyül sınırlarının ötesinde...idi.

    ben seni top kovalarken görmedim hiç, ben seni top kovalayan adamları kovalarken gördüm hep. ben düşündüm ki kendi kendime ; ''ne kadar sevebilirsin bir adamı...''. biz nasıl 20li yaşların başında tüm arabesk şarkıları biliyorsak dertten kederden, senin de saçlarına ak düştü ya hani? dedim ki yine ben kendi kendime ; ''çocuğum olsun da anlatayım seni, o da kendi çocuğuna anlatsın sonra.'' paranoyak anne-babaların geçmişi düşündüklerinde akıllara gelen ilk şeyin ihtilal olduğu bu topraklarda, portakal gibi tatlı bir rayihanayla sızmışsın ya sen anılara hani? dedim ki yine ben ; ''ölene kadar 64 kere ölsem de bir şey olmaz, tatlı anım olacak galiba benim de.'' olmadı ama.

    sen geldiğinde çok şey güzel gitti, sen gittiğinde ise hiçbir şey güzel gitmedi. ''total futbol, gelenden gidenden tokat yemekmiş ehehe'' tarzında bıkbıklayan kargaların gürültüsüne kulaklarını kapatamadı bir takım galatasaray aşıkları. sen kollarını kavuşturup maçı izlerken kenarda, çoğu kez maçı bırakıp seni izledik biz. senden büyüğü, senden zekisi, senden güzeli yoktu çünkü çevremizde, sahada, kulübümüzde.

    çok değil, yaklaşık 1.5 hafta önce servet'in golüyle maç kazanırken, hagi'nin ileriye çık diye nasıl hönkürdüğünü gördük. kendi iradesi ya da zekasıyla aksiyon dahi yapamayan tonla adam galatasaray forması giyiyor frank. biz sana asla ama asla kızamazdık, inandığın değerler olduğu için. biz asla ve asla hagi'ye de kızamayız, en kötü günümüzde bizimle olduğu için. biz, bizi seven kimseye kızamayız.

    gittiğinde köpek gibi ağladım bir de, televizyonu kapattım, sokağa çıkmadım, bir satır bile yazı okumadım. ben aile fertlerimi gömerken bile ağlamamıştım.

    gözüm kızardı frank, neyse. senin de kalbinin bir yarısı sarı nasıl olsa.
  • 209
    hey frank,

    seni çok iyi tanıyorum. ya da hakkında çok şey biliyorum diyelim. barcelona'nın başında işler kötü gittiğinde johan ustam sana sahip çıktı. seni o eğitti. ne yapman gerektiğini anlattı. devre arasında işler kötü giderken katalan gazetelerinden müthiş bir baskı yedin. ama yılmadın. başarayacağına inandın. en önemlisi inandığın şeye inanmaya devam ettin. bu huyun johan'ın çok hoşuna gitti. seni kendi otoritesiyle orada tutmayı başardı. lig bittiğinde işler harika gitmeye başladı. üst üste seri galibiyetler. birden ligi ikinci bitirdin. ertesi 3 sezonda kupalara asıldın. başardın frank. başardın.

    sonra işler ters gitmeye başladı. sorunlu oyuncuların sorunlarını çözemedin. ten cate sana bu konuda yardımcı oldu. ama takım kupa kazanamadı. patlaklar vermeye başlandı. bir gün buraya kadar dediler sana. soyunma odasında otoriteni kaybettin dediler. güle güle dediler. ama arkanda çok önemli şeyler bıraktın. xavi'ye yeni bir pozisyon verdin. iniesta'ya, messi'ye doğru zamanda şans tanıdın. onlar yeteneklerini kullandılar. bugün buraya geldiler. şüphesiz ki bunda seninde payın var.

    aradan 2 yıl geçti. kimler anılmadıki galatasaray ile? sen sürpriz oldun. seni iyi tanıyordum frank. ya da senin hakkında çok şey biliyordum diyelim. bir haziran günü eve gelip laptopu açtığımda karşıma sen çıktın. galatasaray resmi sitesinde. kırmızı renklerle. kıvırcık saçlarını gördüm. seni tanıyordum frank. ya da senin hakkında çok şey biliyordum diyelim şuna. inan bana benden mutlusu yoktu. senin hücum futbolunu, kazanmanın yanında tad verme arzuna bayılıyordum. düşler kurmaya başladım sonra. sen ve galatasaray. bir devrim? evet. tam olarak böyle hissettim bunu...

    önce oyuncuları tanımaya çalıştın. türk futbolunu. türk futbolunun yapısını. mental ve teknik özelliklerini. doğru teşhisi koydun. tam saha dergisine de bunu belirttin. başlarda işler iyi gitti. sonra bir çöküş başladı. sisteminde önemli oyuncuların kaybolmaya başladı. yerlerine adam koyamadın. yine de işler fena değil gibiydi. devre arası geldi. 3 transfer yaptın. 1 stoper ve 2 hücumcu. orta saha gerekliydi frank. bilmiyorum bunu teşhis ettin mi ama sen etmediysen neeskens dayım etmiştir. eminim. olmadı. girdik sonra bir kıyamete. beklenenleri veremedi transferler. senin de vardı sorunların. eğer bir orta saha istemişsen ve bu olmamışsa tepkini göstermeliydin. bana orta saha almadılar demeliydin. çıkıp söylemeliydin. bir yandan medya ile uğraştın. sana sene sonu mikrofonu uzattıklarında "geçtiğimiz yıl 5. olmuşuz, bu yıl 3.yüz. demekki başarılıyız" dediğinde senin orada vermeye çalıştığın mesajı anlamayarak çarpıtan hıyarlar oldu. vay efendim sen burayı küçümsemişsin. ulan arkadaş frank rijkaard kendisini oltanın ucuna solucan diye koyup kendisini denize atacak kadar aptal mı? bu kadar mı beyniniz? sokayım o beyninize. herneyse devam edelim.

    ertesi yıl başladığında yine aynı sorunlar. ama bu sefer başka büyük sorunlar da oldu. senin otoriteni sarsmaya başladılar frankie. keita'yı göndermek istedin, doğru yaptın. ama bu barcelona değildi frankie. böyle oyuncular az gelirdi buralara. yerine serdar özkan'ı koyabildiler ancak. bunu hesap etmeliydin. orta saha sorunları varken 18'lik musa çağıran'ı verdiler sana. mevcut oyuncular kaldı. cana'yı verdiler fakat kullanamadın. daha doğrusu doğru zamanı bulamadın. misimovic'in uyum sorunları vardı. tüm bunlar olurken avrupa gitti. o döneme kadar transferleri yine bitiremediler. bu da bir sorundu çünkü onu zamanında bitirtmeye çalışmalıydın. gerçi avrupadan elendikten sonra açıkladın bunu. keşke daha acık söyleseydin. 20 milyon galatasaraylı olacaktı arkanda. net. haldun üstünel'in de yoktu amına koyim.

    bazen eski açıkta seni izlerdim sadece frank. kenarda neler yapmaya çalıştığını. en iyi tanıdığım adamlardan biri gelmiş, ben izlemeyeyim de kim izlesin seni? yine de önemli katkılar yaptın ülke futboluna. bunlardan biri topu el ile oyuna sokmak. degaj kullanmamak. ikincisi öne doğru çıkan stoperler. üçüncüsü takımın boyunu kısa tutma çabaları. johan anlatmıştı bunları sana. kenarda ıslıklarına bakıyordum. sonra el hareketlerine. sağ elini savunmaya doğru itiyordun. kısa olun diyordun top rakipteyken. ardından schuster dayıda gördük bunları. senin yaptıklarını uyguluyordu. bunlar güzel şeylerdi.

    ligde 8. haftanın sonunda yeni bir hafta başladı. toplantı üzerine toplantı. hissettim sanki. bir kez olacağını hissettim. öğle yemeğindeydim. arkadaşım aradı. "lan olum frank rijkaard'ı gönderdiler" dedi bana. elimdeki kaşığı bıraktım masaya. kalktım ayağa. yüzüm buz kesti. dışarı çıktım hava almaya. arkadaş geldi sonra yanıma. ne oldu olm diye soruyor bana. üzerine mesaj geldi birde. o da aynı şeyi söylüyor. ısrarla tekrarlıyorum telefonda: "doğru mu? olum yalan söylüyorsan sikerim belanı akşam. doğru mu lan? şaka yapma bak sinirliyim" gibi şeyler söylüyorum. inanmak istemezcesine. sonra alıyorum elime kulaklığı. radyoyu dinlemeye çalışıyorum. bir yandan doluyor gözlerim. aklıma geliyorsun. akşam gidyiorum eve. arşivden çektiğim resimlere bakıyorum. sonra üzerine bir de videonu izliyorum. patladım artık, yeter. bir ağla da kendine gel. daha bir kaç gün önce baros oyundan çıkarken o sahadakilerin utançla bakması gereken suratı beni ağlamaklı yapmıştı. şimdi de sen yaptın frank. alacağın olsun. güzel futbola inanan bir adamı kaybettim o gün ben. seni kaybettim.

    ne olursa olsun sana hep inanacağım büyük adam. inanmaya çalıştığın şeye inanmaya devam et. çünkü o yol, doğru yol. insanlara bu oyunun keyifli olduğunu hissettir. johan usta böyle bir miras bırakıyor çünkü. bende her zaman sizin takipçiniz olacağım. futbolun basit olduğuna inanmaya devam edin...
  • 210
    merhaba frank,

    nasılsın dostum?
    yaban tayları çayırda tepişiyor mu?
    çilli horoz kedilerle dövüşüyor mu?
    sarıkız minik buzağıyı sütten kesti mi?
    kuzularla oğlaklar sevişiyor mu?
    kıvırcık saçlarını son bir kez salla.
    tüm eski dostların her zaman burada.
    ayrılık geldi başa katlanmak gerek.
    seni çok çok özledim arkadaşım frank!

    kendine iyi bak kıvırcık.!
  • 214
    hoca,

    sorun bizim aslanlarımızda değil sendeydi. söylüyorduk inanmıyorlardı. keşke şu 28 temmuz 2011 galatasaray liverpool maçını izleseydin. sonra da kazandığın ve karşılığında hiçbirşey vermediğin milyonlarca euronun 2-3 eurosuyla bir soğuk su satın alsaydın. arabistan sıcaktır. o manada.

    ps: bizi birbirimize düşürdün. bittik ulan senin yüzünden. kimler ne kötü oyunlar sergiledi senin yüzünden. hakkımı sana helal etmiyorum. o aldığın milyonlarca euro'nun içinde benim aldığım formanın,kombinenin biraz olsun payı varsa haram olsun sana.

    edit: total futbolu mu dedin hoca ? bak maydanoz bu buna anlat...
  • 216
    hoca,

    total futbol skini getirmeye çalıştın salak gibi. sarp vardı elinde, barış, ayhan. her futbolcuya eşit davranmadın diye "daha fazla eşit olmak isteyenler" senin yüzünden oynamadı, sana tepki olarak. istediğin her transfer yapıldı, gittin yarak kürek adamlar aldın.

    ya sen galatasaray tarihinin en iyi başkanının başını yedin be. adam ne istersen aldı, ne istersen yaptı, sen bir bok yiyemedin.

    sorun sende değil, seni hala yüzsüzce eleştiren bizdeydi. bizde kalacak.

    hala amına koyayım, hala.

    ek: tahtaya anlatsan anlardı. sen anlayamadın frank. tahtaya.
  • 218
    hocam ;

    adamlığından ve teknik adamlığından gram süphe duymadım, duymam da.. aslında senin de istediğin arzuladığın kadro buydu lakin bu kadronun başında canımız baş tacımız imparator var.. yanlış zamanda, yanlış kişilerin elinde geldin.. yoksa başarılı olacağından gram şüphe yoktu, olamaz da.. umarım suudi arabistan milli takımında başarılı olursun.. burdaki ulemalar her ne kadar seni topa tutsalar da suçsuz yere, sahip olduğun vizyonu kadir kıymet bilen taraftar anlıyor merak etme..

    good luck for your new career..

    kib bye
  • 219
    dear frank;

    seni ne severim ne sevmem ama sana bok atanlar unutmasın ki şimdi methiyeler düzdükleri, sayısız sıfat yükledikleri, galatasaraya imzayı bir kere onu da 70'li yıllarda çoktan atmış olan hocamız fatih terim senin eline tutuşturulan özellikle orta sahası rezil durumda olan takımın başına gelmeyi reddetmişti. sırf bu sebepten şikayet etmeden göstermiş olduğun çalışma azmi ve profesyonellik için seni kutlar, kariyerinde üstün başarılar dilerim.

    take care,
    cimbombom
  • 224
    --------------köylü mod: on---------------

    nörüyon frank hoca?

    valla sen gittikten kelli transfer yapmaa başladı bu zındıklar ki zanndersin piyangodan para çıktı. mıstaa sarp, barış üzbek, ali turan, musa çağıran yerine hindilerde yekta var, melo var, culio var, selçuk var, ceyhun var, var da var. ben buradayken neden alınmadı bu futbolcular dersen, para yoktu herhalde. bu arada baros'ta iyileşti turp gibin oldu. sahatlansa da forvetsiz değiliz, elmander var, stancu var. bu aralar arda daha istekli,
    servet cengaver olmuş, kaleye de uruguay'dan panter gibi bir kaleci geldi. urfaluji'yi de aldık, sağ taraf sapa sağlam. anlayacağın hep senin yüzünden o bohtan kadroyla oynadıh. sen değil de cevat güler olsa oynamazdık vesselam. sen gidince hepiciği düzeldi.

    not: gökhan zan'ın selamı var. *
    -------------köylü mod off-----------------

    anlamlandıramayanlara not: rijkaard gibi bir hoca getirip, takıma futbolcu yerine karpuzcu transfer edenleri kınıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın