• 5
    robinson zapata'yı bu oyunda forvette denemenizi öneriyorum. ciddiyim.

    --- uyarı: bundan sonrası gerçeklere dayanarak yapılan gırgır, şamata içerir. ---

    baros, kewell, pino, stancu sakatlanınca kazım'ı sağ kanattan çıkarmak istemediğim için zapata'yı forvete aldım. 5 maçtır oynatıyorum. 2 gol attı. hava topu alıyor, aldığı topları diğer futbolculara dağıtıyor, iyi top sürüyor, iyi şutlar çekiyor. yalnız boş kaleye kaçırdığı goller de oluyor. sabırlı olmayacaksanız onu forvette oynatmayı denemezsiniz zaten.

    attığı goller:

    http://www.youtube.com/watch?v=VfaXee04bSM

    http://www.youtube.com/watch?v=6_-QhZGOMGg

    tabii farklı oyunlarda zapata böyle oynamayabilir. teknik özelliklerinden bazıları girilmiş, bazıları girilmemiş. girilmeyenler her oyunda farklı çıkar. ama flair'in yüksek olması ve diğer özelliklerin idare eder olması sayesinde oyun alanında değişik yerlerde değerlendirilebilir. oyunda farklı şeyler denemeyi sevenler için...

    ekleme: üçüncü golünü de attı. bu sefer sol ayakla güzel bir gol. http://www.youtube.com/watch?v=NtC-64qJpWw
  • 6
    galatasaray'la 4. senemdeyim. 3 lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası, 3 süper kupa ve bir şampiyonlar ligi yarı finali gördüm. her sene takımda eksik gördüğüm bölgelere daha iyi adamlar aldım ama bunu yaparken abartmadım, 2 veya 3 transferle ilerliyorum her transfer döneminde. istikrar önemli şey arkadaş!

    kadronun son durumu için;

    http://img842.imageshack.us/i/teamh.jpg/
  • 7
    anıları yad ettirendir.

    http://img813.imageshack.us/i/21189101.jpg/

    bu arada 6. sene 6. şampiyonluk oldu, şampiyonlar ligi'nde aralarında real madrid ve chelsea'nın de olduğu takımları eleyerek finale geldim. rakibim lyon. bakalım, soyunma odası'nda fatih hoca gibi motive edebilirsem futbolcuları kupa kaçınılmaz.

    (bkz: petit, overmars, henry, bergkamp? hani nerdeler?)
  • 8
    galatasaray ile kariyerime başladığım oyundur.

    gerçek hayatta 2010/11 sezonunun sonlarına doğru geldiğimiz şu günlerde her taraftar geleceğe dair plan yapıyor kendi çapında. şu oyuncu gitmeli, bu oyuncu defolmalı, bu adam korunmalı vs vs. oyuna başlarken de bu düşünceler kafanızda dolaşıyor ilk başta, ta ki size transfer bütçesi olarak 850.000 euro verildiğini görene kadar. hemen belirteyim, 3.0 yaması ile oynuyorum. yani stancu, culio, kazım kadroda mevcut. buna ilaveten devre arasında misimovic'i satmamıza rağmen misimovic de kadroda bulunuyor.

    sezona düşük beklentiler içerisinde başlamıştım, gerçekteki performansımızı düşünüerekten ama hiç de öyle olmadı. misimovic antrenman sırasında sakatlanarak sezonu başlamadan kapatmıştı. fm'de galatasaray'ı alacak arkadaşlara önerim ise kadroyu lorik cana üzerine kurmaları. kendisi dmc pozisyonunda adeta yardırıyor. ayrıca uzaktan etkili şutları var.

    gelelim ''ben ne yaptım''a. forvet sıkıntısı mevcut takımda, transfer bütçesinin düşük olmasından mütevellit ekonomik oyunculara yöneldik. necati ateş'i antalyaspor yönetiminin kaz yolma çabalarına rağmen kadromuza kattık. transfere kaynak yaratmak için ise aydın yılmaz 900 bine catania'ya, servet çetin ise 3.9 milyona bayern münih'e satıldı. ben de şaşırdım servet'i satılığa koyduğumda talipleri arasında bayern, palermo, udinese, fiorentina, lyon'u gördüğümde. ayrıca zapata'yı da kiralık olarak elden çıkardım, satın almak isteyen çıkmadı.

    takıma katılacak gerekli oyuncular ise 1 forvet ve 1 stoper olduğu için arayışlarımızı stopere yönlendirdik. çalışmalarımız sonunda moustapha bayal'ı saint etienne'den takımımıza kazandırdık. transfer ücreti olalak 4.9 milyonu ödedik. performansını, korner vuruşlarında ileriyi çıkışları sonrası attığı kritik golleri gördükçe bu paranın her kuruşu feda olsun diyorum.

    hemen kendisinin profilini verelim: http://i56.tinypic.com/2csan8m.jpg

    sezona ise beklediğimizden iyi başladık, gollü galibiyetler peşi sıra geldi. uefa ön elemesinde önce maccabi tel aviv'i, sonra hibernian'ı geçtik. gruplarda ise bizi rosenborg, dnipro ve tottenham bekliyordu. rosenborg'u yenip dnipro deplasmanında beklenmeyen bir yenilgi aldıktan sonra tottenham maçlarına odaklanmıştık. fakat dnipro maçında sabri sarıoğlu'nun gördüğü kırmızı kart 2 maç oynamama cezası ile cezalandırıldığından tottenham maçlarında kendisinden faydalanamadık. tottenham karşısında etkin oyunumuza karşın asy'de 2-1 mağlup olduk ve rövanşta white hart lane'de ingilizlere futbol dersi verdik adeta. 3-0 ile 3 puanı alan biz olmuştuk.

    ligde ise dolu dizgin gidiyoruz. tek yenilgimiz gençlerbirliği deplasmanında son dakika golü ile geldi. 11 maç sonrası 10 galibiyet ile 30 puan topladık ve beşiktaş, fenerbahçe'nin çok az farkla önünde lider bulunuyoruz.

    bu performansta öne çıkan isimler ise toplamda 15 asist yapan arda turan, toplamda 12 gol atan milan baros, forvette baros'un partneri olan ve toplamda 12 gol atan bogdan stancu, ileri çıkışlarında kritik gollere imza atan stoperlerimiz lucas neill ve moustapha bayal, lorik cana'nın önünde mc pozisyonunda oynayan yekta kurtuluş.

    gelelim oyunun teknik özelliklerine. kale ağları son derece hoş olmuş, özellikle goller sonrası gayet gerçekçi efektlere sahip. tribünler de eski fm oyunlarının aksine seyircili (fm 2010 oynamadım, onda varsa özür dilerim). arayüzü de son derece kolay anlaşılır. ilk başta zorlansanız da sonradan eliniz alışıyor her tuşa, her butona.

    fikstürümüze baktığımızda ise 31 ve 32. haftaların derbi haftaları olduğunu görüyoruz. ligin sonu çekişmeli olacağa benziyor.
  • 9
    önce galatasaray ile başlamıştım. ilk sezonu türkiye kupası şampiyonluğu ve lig 3.lüğü ile bitirdikten sonra 2. sezonumuza yaptığımız kötü başlangıç (10 maç 2 galibiyet 4 beraberlik 4 yenilgi) sonrası delnan polat tekmeyi vurdu kıçımıza. halbuki düzeltecektim takımı, özgüvenim tamdı ama izin vermedi en tepedeki isim.

    malum 1 yıllık kariyer ile de pek bir takıma gitme şansı bulunmuyor.

    yeni oyun açtık; rota premier lig temsilcisi liverpool. amacım büyük hedefleri olmayan bir takımı almak ve iyi yerlere getirmek. liverpool ile şampiyon olamasak kimse yollamaz, kovmaz bizi. elimizden gelenin en iyisini yapıp yine de zirveye oynayacağımız kesin. andrew carroll'a 40 milyon pound ödeyen insanların yönettiği bu kulübün zihniyetini değiştirmeyi öncelikli amaç edindim ve uzun yıllar sürmesini dilediğim liverpool kariyerime başladım.

    uefa'da valletta ve dundee united'ı eledikten sonra gruplara kaldık, lige galibiyet ile başladık west brom deplasmanında. transferde de hareketli günler yaşıyorduk. poulsen - lucas ve raul meireless'i yetersiz bulduğum için leverkusen'den arturo vidal'i kaptık. oynadığımız maçlarda forvet hattında luis suarez - andy carroll ikilisi arasında uyumsuzluk gözüme çarptığı için bir de santrafor transferini hedefimize aldık, ilk akla gelen isim neymar oldu.

    santos kulübü ile yapılan ilk görüşmede neymar için 25 milyon € bedel istendiğinde ufaktan bir geri adım atılmış olsa da teknik direktör bomba transfer sezonu büyük başarılar ile noktalamayı hedeflediğinden bu parayı ödedik ve neymar'ı kadromuza kattık. imzanın 35 bin taraftar önünde anfield road'da atılması ve neymar'ın ufak şovunun 2 gün ardından arsenal'i konuk etmiştik. neymar da teknik direktöre gelip ''hocam taraftara ilk maçımda armağan vermek istiyorum'' deyince kendisini ilk 11'de buluyordu.

    fm 2009'da galatasaray ile ali sami yen'de 5-3'lük bir barcelona maçım vardı. o maçı da geride bırakan çılgınlıkta bir liverpool - arsenal maçını yaşayacağımızı kim bilebilirdi ki? neymar 30 metreden kullandığı serbest vuruşu direk kaleye göndermiş ve almunia'yı avlamıştı, tribünler neymar'a bir kez daha hoşgeldin diyordu. golün 5 dakika sonrasında van persie beraberliği yakalasa da hemen ardından ilk golün kopyasını atıyordu neymar. mesafe 35 metre, frikik, neymar ve gol.

    ilk yarıyı 3-1 kapatıp, ikinci yarıda 5-1'i yakalayınca galibiyet geldi artık diyorduk, maç bitmeden zafer sarhoşu olmuştuk. işte tehlike çanlarının çaldığı an...
    arsenal 68'de farkı 3'e indirmesinin ardından felaketin devamı da geliyorum diyordu.

    5-3....5-4....bit artık bit....bit....dakika 89.....5-5.....

    böyle olmamalıydı.

    http://i56.tinypic.com/xoh3qe.jpg

    arsenal'i elimizden kaçırmış olabiliriz ama sezona tüm hızımız ile devam ediyoruz.
  • 11
    (bkz: #695642)

    liverpoollu günlerimiz devam ediyor, anfield road'da bahar günleri geldi ve şampiyonluk yarışı son sürat sürüyor.

    ligde arsenal ile giriştiğimiz şampiyonluk yarışına manchester united da dahil oldu. sir alex'siz bir final düşünemiyorduk zaten. geçen gün kahvedeyiz arsene ile.
    iyice bir çekiştirmiştik alex'i. ama o da durur mu, yapıştırdı cevabı: ''ben de varım beyler''

    http://i51.tinypic.com/2hyvz1w.jpg

    tek yenilgimizi, ligin 27. haftasında ezeli rakibimiz merseyside ekibi everton'dan almamız bünyede hüsran yarattı. fa cup'ta ise yarı final kuraları çekilirken bunun intikamını almak için everton'ı istedik fakat sıcak top - soğuk top bıdı bıdısı dönmüş olsa gerek gerçekleşmedi bu dileğimiz. rakibimiz man city.

    uefa avrupa ligi'nde ise dolu dizgin gidiyoruz. grup aşamasını lider tamamladıktan sonra sampdoria ve getafe engellerini aştık.
    çeyrek final kuraları çekilirken gönül fenerbahçe'yi istese de bilin bakalım kim geldi: man city

    bir de şöyle bir şey var: http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=24128245

    manchester city'den o son dakika golünün intikamını almak için önümüzde fazlasıyla şans var. ek olarak, barcelona'da guardiola bırakacak diyolla.
    yerine geçen isim de benmişim. teklif gelirse, her ne kadar barça'yı seven biri olsam da, kabul edemem, liverpool'u bırakamam.

    ekleme: asıl yazmak istediğimi unuttum. arkadaş uefa'da çeyrek final, ligde böylesine kritik bir hafta, fa cup'ta yarı final maçı öncesi paul konchesky dışında alternatifi bulunmayan fabio aurelio ve bu sezonda bize abartısız 5-6 maç kazandıran jose manuel reina aynı anda sakatlanmak zorunda mı ???
  • 12
    taktik olarak çözümlediğim bir oyun olmakta artık. çok uğraştırdı ama sonunda çözdüm.

    4-3-3'ün şu taktik varyasyonuyla, şu anda sene 2015 ve aston villa'yla 15 kupa almış durumdayım. her sene kaliteli bir isimle kadroyu geliştirdim, tabi bunda başkan'ın sunmuş olduğu bütce büyük rol oynadı.

    taktik: http://i1106.hizliresim.com/2011/6/26/5102.jpg
    takım: http://i1106.hizliresim.com/2011/6/26/5198.jpg

    fc: complete forward - attack
    aml ve amr: inside forward - support
    mcl - mcr: advanced playmaker - support
    dmc: defensive midfielder - defend
    dcl - dcr: centre back - defend
    dl - dr: full back - automatic

    edit: mustycbu uyardı, 'bu zaten barcanın da kullandığı en klasik total futbol taktiği yeni bi oynanış değil ki' diye. bu kadar uğraş boşunaymış demek ki, taktik keşfedilmiş zaten, yeni taktik bulmalıyım arayışa devam o zaman.
  • 14
    blue square south liginde braintree ile oynamaya başladığım ve 2012-2013 sezonunda blue square bet premier'den npower league 2'ye çıkmak üzere olduğum için çok heyecanlandığım oyun.

    ayrıca fa cup da 3. tura çıkarak takımın tarihine geçtim 29 bin euro prim kazandım resmen ya böyle bir zenginlik olamaz.

    edit : bu da benim takımın resmi sayfası http://www.braintreetownfc.org.uk/news.html
  • 17
    5-1 öndeyken 5-5 berabere sonuçlanan arsenal maçımdan sonra en efsane maçlar arasına girebilecek bir manchester united maçını geride bıraktık. premier lig'in 17. haftası karşılaşması öncesi takım önce şampiyonlar ligi'nde ajax deplasmanından 1-0 geriye düşmesine rağmen 90+3 golü ile 2-1 galip ayrılmış, ardından ligde anfield'da chelsea'yi yine 1-0 geriye düşmesine rağmen 3-1 mağlup etmişti. diyeceğim o ki takım feci yorgun. ama sadece fiziksel olarak.

    reina 2 aylık süren sakatlığından yeni kurtulmuş ve sakatlık sonrası ilk maçına çıkmıştı, takımın en etkili silahı neymar'ı ferguson durduracak taktiği bulmuş ve onu etkisiz kılmıştı. bir de maça 27. saniyede yediğimiz golle başlamak işin tuzu biberi olmuştu. tüm oklar 16 haftadır yenilmeyen ve ligi namağlup götüren united galibiyetini gösteriyordu. berbatov soğuk duş etkisi yaratan golünden sonra 1 gol daha yiyor ve 2 farkla geriye düşüyorduk. kim derdi ki buradan efsane bir comeback yapılacak diye.

    önce carragher, sonra suarez ile dengeyi sağlasak da absürt bir gol yiyorduk nani'nin kafasından. ilk yarı 3-2 tamamlansa da soyunma odasında oyuncularımıza gereken gazı, inancı verdik; (bkz: fatih terim stayla) ve hakkımız olan galibiyete ulaştık.

    zafer sarhoşuyum...

    http://i52.tinypic.com/2vlqiqo.jpg
  • 18
    4 senelik kariyerimde 3 spor toto süper lig, 3 türkiye kupası, 3 türkiye süper kupası, 2 şampiyonlar ligi finali, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 uefa kupası yarı finali oynadıktan sonra bilgisayarda temizlik yapayım derken save dosyamı sildiğim oyun. alışmadık götte don durmazmış sözlük.

    o bu değil de, editle 2b € transfer bütçesi yapıp itibarımı yükselttim. maksat eğlence olsun, ama şu olaydan sonra nasıl eğlence olur sözlük ? şaka gibi...

    bir elim sözlükte bir elim denetim masasında, silsem mi silmesem mi düşünmüyor değilim oyunu.

    http://i1107.hizliresim.com/2011/7/10/3841.png
  • 19
    liverpool ile üst üste 2. kez şampiyonluğu kazandığım sezon sonrası; http://i54.tinypic.com/f2uf46.jpg

    luis suarez'in 24 gol atan torres'in ardından ligde gol krallığında ikinci sırayı almasına rağmen; http://i55.tinypic.com/20mis6.jpg

    uruguay a milli takım hocası tarafından aday kadroya çağrılmadığı; http://i54.tinypic.com/w7egxd.jpg

    oyundur. ilginç olan ise luis suarez'in son 2 sezonda kazandığımız lig şampiyonluğunda, 1 fa cup şampiyonluğunda ve şampiyonlar ligi yarı final oynamamızda en büyük pay sahibi olmasına rağmen üst üste 9. (yazı ile dokuz) kez milli takıma çağrılmaması.

    orta sahayı derleyip toplayan arturo vidal ve lucas leiva'nın da milli takımlara çağrılmadığını son resimden görebilirsiniz.
  • 22
    football manager 2012'nin oynanmaya başlandığı şu günlerde benim için tazeliğini, heyecanını halen koruyan oyundur. liverpool ile geçirdiğim bol başarılı ve kupalı 4 sezonun ardından oradaki misyonumuzu tamamlayıp yeni sulara yelken açtık. (bkz: atletico madrid)

    birçok takımdan teklif gelmesine rağmen hedeflerimize en uygun takım madrid ekibiydi. gerek kadro kalitesi gerekse sahip olduğu ligde üst sıralara oynama potansiyelinden ötürü rotamızı madrid'e doğru çizdik. ilk sezonumuzda ispanya kral kupası'nı kazanırken sezon boyunca başa baş götürdüğümüz ligi real madrid ve barcelona'nın ardından 3. bitiriyorduk. süper kupa finali'nde de real madrid'e deplasmanda atılan gol avantajı ile boyun eğiyorduk. o transfer sezonunda ise liverpool'dan eski öğrencimiz alexis sanchez'e teklif götürmüştük. sözleşmesi bittiği için yapılan görüşmelerde pek zorluk çıkmamış, seve seve geleceğini belirtmişti. nitekim kadromuzdaki yaratıcı oyuncu eksikliğini büyük ölçüde sanchez'i bedava kadromuza katarak gideriyorduk.

    kupasız geçen 2. sezonun ardından (ligi yine son haftaya kadar başabaş götürüp real madrid'in 4 puan arkasında 3. sırada kaldık) yeni sezona daha arzulu başlayacaktık ki savunmamızın bel kemiği alvaro dominguez, city'nin fırsatçılığından ötürü yuvadan uçuyordu. sözleşmesine ''13 milyon'a serbest kalır'' maddesini hangi cahil koyduysa arkasından çokça küfürler savurdum fakat dominguez gitmişti, yapacak bir şey yoktu. yaşlı miranda'yı da dominguez önderliğinde yeni savunma hattı kurma düşüncesi ile göndermemiz sebebi ile artık bir savunma hattımız yoktu. sevilla'da başarılı performanslar sergileyen manoel'i aldık, yanına da liverpool'dan eski öğrencimiz daniel ayala'yı partner yaptık fakat istenilen performansı bir türlü sağlayamadık. yine de 3. sezonumuzda hayalkırıklığı yaratan şampiyonlar ligi grup sonucumuzdan sonra katıldığımız uefa avrupa ligi'nde finale çıkma başarısı gösterdik fakat napoli'ye 2-1 mağlup olarak kupaya uzanma başarısı gösteremedik. bu sezonda ligde real madrid - barcelona ilk 2'si yine değişmeyerek ligi 3. bitirmiş olsak da kral kupası'nda barcelona'yı mağlup etme başarısı göstermiştik. böylelikle 3. senemizde kulübe 2. kupayı getirmiştik.

    4. senemize başlarken bir önceki sezonun sorunlu defans bölgesini mbiwa(devre arasında almıştık) - simon kjaer şeklinde oluşturarak eksiğimizi kapamıştık. sezona da süper kupa ile başlangıç yapmıştık. lig şampiyonu barcelona'yı her iki maçta da yenerek süper kupa'ya uzanmıştık. lig - kupa ve şampiyonlar ligi kulvarlarını son ana kadar götürmek gibi über bir performansı göstermeyi beklemesek de bunu başarmıştık. valencia ile girilen kıyasıya şampiyonluk yarışına son haftalarda barcelona da dahil olmuş fakat bu amansız mücadeleden galip çıkan taraf biz olmuştuk.

    3 yıllık düzen ve istikrar sonrası şammpiyonluğa ulaşmak paha biçilemezdi. böylelikle atletico madrid'in 1996'dan beri süren şampiyonluk hasreti de son buluyordu. http://c1111.hizliresim.com/r/p/nt8h.jpg

    ligde şampiyonluğu kazanmamızın ardından geriye 2 kritik maçımız kalıyordu. 3 gün içerisinde çıkacağımız kral kupası ve şampiyonlar ligi final maçlarında zafere ulaşarak triple yapabilirdik. fakat bu maçlar öncesi james rodriguez ve kiko gibi as oyuncularımızın sakatlanması işimizi bir hayli zorlaştırıyordu.

    önce barnabeu'da valencia karşısına çıktık. ligdeki şampiyonluğun ardından bir kez daha galip gelmek istiyorduk. maç ise tam bir heyecan fırtınası şeklindeydi. maçın henüz 1. dakikası dolmadan gelen golle yenik duruma düşsek de comeback'ler bizim işimizdi. ikinci yarının hemen başında mbiwa ile beraberliği yakalayınca yapmamız gereken tek şey bir gol daha bulmaktı ama ani gelişen valencia atağında giuliano attığı golle bir kez daha takımını öne geçiriyordu. ümitlerin tükenmeye başladığı 90+1. dakikada da asamoah'ın enfes golü maçı uzatmaya götürüyordu. ayrıca oyuncu değişiklik haklarımızı kullandığımızdan ötürü 90+1'de sakatlanan rafael'in yerini dolduramamıştık. önliberoda görev yapan oyuncumuz daniel kofi agyei'yi stoper mevkisine çekmiş ve uzatma dakikalarındaki mücadelemize 10 kişi başlamıştık. ikinci uzatma bölümünde asamoah, gelişen kontratağımızda topu valencia ağlarına yollaması ile ben de bilgisayar başında çığlığı basıyordum. müthiş bir azim ve ruh ortaya koyarak 10 kişi ile maçta üstünlüğü yakalıyorduk. aslında penaltılara gitmesine çoktan hazırlamıştık kendimizi, de gea'nın penaltı performansı kendisine hayran bırakacak cinsten oluyordu. golün sevincini yaşadığımız anda valencia beraberliği yakalıyordu, bununla da kalmıyor 120. dakikanın dolduğu anlarda karambolde keisuke honda topu ağlarımıza yolluyor ve kupayı avcumuzdan alıp valencia'ya götürüyordu. böylesine kaybediş hiç mi hiç olmamıştı, can yakmıştı. http://b1111.hizliresim.com/r/p/nth8.jpg

    kral kupası'nda yaşadığımız hazin sonun ardından 3 gün sonraki şampiyonlar ligi finali'ne mental olarak hazırlanmak hiç de kolay değildi. üstelik 120 dakika boyunca yüksek mücadele örneği sergilemiş ve yorgun düşmüştü oyuncularımız. 65.000 seyircinin doldurduğu estadio da luz'da kazanmak hiç de kolay değildi, üstelik rakip eski dost liverpool idi. kadro iskeletini ise bizim yaşadığımız 3 sezonluk dönemden beri bozmamıştı. (ilk 11'de 9 oyuncu benim dönemimdendi) maça golle başlayıp sürpriz bir başlangıç yaptıktan sonra 2 dakika içerisinde bale ve pato'dan gelen gollerle yenik duruma düşmüştük. son dakikaya kadar mücadeleden kopmama özelliğimizi yine ortaya koymuş ve tribünleri, teknik ekibi çılgına çeviren o gol 89. dakikada rondon'dan gelmişti. maçı en azından uzatmaya götürmek iyi bir sonuç olabilirdi. fakat 90+4'te kullanılan yantop sonrası bale'ın vurduğu kafa umutların, hayallerin tükendiği ana sebebiyet vermişti. 3 günde oynadığımız 2 final maçını da son saniye golleri ile kaybetmek akıl sağlığına zarar verecek nitelikteydi. http://c1111.hizliresim.com/r/p/ntsr.jpg

    22 yıllık şampiyonluk hasretine son vermiş olmak sevindirici en azından. altyapıda birbirinden değerli genç oyuncularımız mevcut. atletico madrid'in de önü açık yani. buradaki misyonumuz da sona erdi gibi. hedeflerin son halkası ise ali sami yen arena'da kariyeri noktalamak. galatasarayımız geride bıraktığımız 8 sezonda 5 kez ligi ikinci olarak noktalarken, bir kez de 1 puan farkla üçüncülüğe razı olmak zorunda kalmıştı. 2017-2018 sezonu başında transfere bir hayli sağlam bütçe ayırmasına rağmen ligi yine beşiktaş'ın ardında 2. olarak tamamlamıştı. sarı kırmızıya gönül vermiş insanların şampiyonluk hasreti ise 10 yılı buldu. (son şampiyonluk 2008)

    menejerseverlerin fm 2012'de kariyere başladığı, anılarını anlattığı şu günlerde ben fm 2011'de olan kariyerimi özet geçmek istedim. son durak olarak galatasarayımız ile kupa(lar) kazandıktan sonra artık 12'ye geçme kararı alabiliriz. beni tek düşündüren nokta oyunda halen kulüp başkanının adnan polat olması.
App Store'dan indirin Google Play'den alın