• 20
    2003 yılında lise 2'e giderken aldığımız futbol topu.

    hey gidi hey. ne heyecanlanmıştık alırken. sınıftaki kızlar dahil herkesten para toplamıştık. "bizim oynadığımız zamanlarda siz de voleybol oynarsınız" (klasik yalan) diye onlar kandırmıştık.

    denizli'nin bir ilçesinde anadolu lisesinde okuyordum. her gün merkezden gelip gittiğim için şehir merkezinden ben almıştım topu. ertesi günü sabırsızlıkla bekliyorum, gece uyku yok heyecandan çünkü ilk kez böyle adidas futbol topu aldık. milli takım dünya kupasında şiir gibi oynamış o top hayalimiz olmuştu. okula gidince ilk iki saat beden eğitimi dersinde maç yapacağız.

    servis okula yanaştı. 14-15 kişilik arkadaş grubu beni bekliyor. servis okulun ana giriş kapısında durdu, indim ve ben heyecanla topu arkadaşların olduğu yere doğru degajladım. sözde kaleci olan arkadaşımız topa çift yumruk vurdu, top saçma sapan sekti. okulun her yerinde palmiye ağacı vardı. (herhalde dünyanın en gereksiz ağacıdır) gidip o agacın dalları arasına kıstı top. arkadaşın biri koştu hemen aldı topu. kediyi ensesinden tutar gibi tutuyordu topu. hayallerimiz yıkılmış, gözlerimiz dolmuştu. (o palmiye agaçlarında patlayan toplarımızın haddi hesabı yoktur) bir daha almamıza imkan yoktu. sonuç olarak o gün okulun voleybol topuyla maç yaptık. o da iyi falso alıyordu.

    edit: 2004 yılında aldığımız euro 2004 topu (sanırım rotario'ydu) hayatımda gördüğüm en iyi futbol topuydu. özellikle havada müthiş süratı vardı fakat falso imkanı pek mümkün değildi. onu da bir hafta kadar oynamıştık.
  • 14
    apartmanımızda oturan zengin arkadaşın bize sağladığı nimetlerden biriydi. ulan ilk kez gördüğümde vurmaya kıyamamıştım, dedim siz oynayın ben sonra gelirim. o güzelim fevernova ne zaman bir arabanın altına girip büyük uğraşlar sonunda siyah yağlı şeritlere sahip şekilde çıkarıldı işte o zaman dibine dibine verdim kutsalı verdim kutsalı. namussuz felaket falso alırdı.
  • 27
    üniversite yıllarımda babam sayesinde ümit özat ile tanışmışlığımız ve hoş sohbet etmişliğimiz vardır. sağ olsun kendisi beni sevdiğinden ve futbola ilgimi sevgimi bildiğinden benim için çok anlamlı olacak bazı hediyeler vermiştir. bunlardan ilki dünya kupasında oynanan 22 haziran 2002 türkiye senegal maçı ile alakalı bir hediyeydi. o zamanlar bile çok bilinmeyen ama anlık iyi performanslar gösteren senegal'in sağ beki olan coly isimli bi oyuncu vardı, ümit abi de altın gol ile kazandığımız o harika maçtan sonra kendisi ile forma değiştirmiş. bir gün sohbet esnasında dur lan sana coly'nin formasını hediye edeyim diyip bana resimdeki formayı hediye emişti.

    https://i.hizliresim.com/Z5rbqG.jpg

    bir kaç gün sonra yine kendisi ile girdiğimiz bir sohbet ortamında 29 haziran 2002 güney kore türkiye maçı'nda oynanan üstünde krampon ve çim izleri olan fevernova topu da al arkadaşlarınla güzel güzel oynarsın diyerek şahsıma hediye ettiğinde sanırım türkiye standartlarında''mahallede kendi topu olan havalı çocuklar'' arasında 1 numaraydım. hoş artık mahalle maçı yerine halı saha kültürü vardı ama sahaya dünya kupasında oynanmış fevernova topu götürünce millet kendini hangi takımı tutuyorsa onun yıldızı sanarak oynuyordu.

    bir kaç ay bu topla oynadıktan sonra yazın en yakın arkadaşlarımdan biri lisedeki arkadaş grubu ile silivri'de bir yazlık evine gideceklerini söyleyip beni de davet etti fakat zamanlama ve tarihler bana uymadığı için ben onlar gittikten 2 gün sonra gidebilecektim. arkadaşım bari fevernova'yı bize ver de sen gelene kadar güzel maçlar yaparız ben de ona gözüm gibi bakarım deyince, tabi ki malının kıymetini bilmeyen ve asla bir şey esirgemeyen ben al diye yuvarlak koskoca bir tarihi ellerimle kendisine teslim ettim.

    2 gün sonra silivri'ye gittiğimde herkesle selamlaştıktan sonra gözlerim baya baya topu aradı. hatta belki de top salonda olsaydı arkadaşımın arkadaşlarından önce topu öpüp ona sarılabilirdim. salonda oturup 2 dakikalık sohbetten sonra da bana acı haberi verdiler. herifler halı sahada maç yaparken hayvanlardan biri topa öyle vuruyor ki top sahanın yakınında olan sazlığa gidiyor ve orada kayboluyor. gözlerimle görmek için sazlık dedikleri yere gittim. girilecek aranacak gibi değildi gerçekten.

    hala içime dert olur o topu emanet verip bir daha onla oynayamamış olmak. kendim yapsam bu kadar dert olmazdı da başkasına verip topun sazlığa gitti cevabını almak baya üzmüştü beni. :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın