2003 yılında lise 2'e giderken aldığımız futbol topu.
hey gidi hey. ne heyecanlanmıştık alırken. sınıftaki kızlar dahil herkesten para toplamıştık. "bizim oynadığımız zamanlarda siz de voleybol oynarsınız" (klasik yalan) diye onlar kandırmıştık.
denizli'nin bir ilçesinde anadolu lisesinde okuyordum. her gün merkezden gelip gittiğim için şehir merkezinden ben almıştım topu. ertesi günü sabırsızlıkla bekliyorum, gece uyku yok heyecandan çünkü ilk kez böyle adidas futbol topu aldık.
milli takım dünya kupasında şiir gibi oynamış o top hayalimiz olmuştu. okula gidince ilk iki saat beden eğitimi dersinde maç yapacağız.
servis okula yanaştı. 14-15 kişilik arkadaş grubu beni bekliyor. servis okulun ana giriş kapısında durdu, indim ve ben heyecanla topu arkadaşların olduğu yere doğru degajladım. sözde kaleci olan arkadaşımız topa çift yumruk vurdu, top saçma sapan sekti. okulun her yerinde
palmiye ağacı vardı. (herhalde dünyanın en gereksiz ağacıdır) gidip o agacın dalları arasına kıstı top. arkadaşın biri koştu hemen aldı topu. kediyi ensesinden tutar gibi tutuyordu topu. hayallerimiz yıkılmış, gözlerimiz dolmuştu. (o palmiye agaçlarında patlayan toplarımızın haddi hesabı yoktur) bir daha almamıza imkan yoktu. sonuç olarak o gün okulun voleybol topuyla maç yaptık. o da iyi falso alıyordu.
edit: 2004 yılında aldığımız euro 2004 topu (sanırım rotario'ydu) hayatımda gördüğüm en iyi futbol topuydu. özellikle havada müthiş süratı vardı fakat falso imkanı pek mümkün değildi. onu da bir hafta kadar oynamıştık.