• 39
    bir futbol topu vererek beni olmam için zorlandığımı hatırlatıyor bana.

    5-6 yaşlarındaydım...

    amcam bana "yeğenim sana top aldım al bakalım" diyerek fenerbahçe topunu verdi. ben de top toptur felsefesiyle * aldım elime. sonra öp bakalım topu poz ver falan diyenler oldu o an. babama baktım, babam " sen bilirsin oğlum, aslan mı kuş olmak senin tercihindir" dedi. ben de o an "aslan kuştan daha büyük, daha güçlüdür" diyerek topu gidip amcama verdim. amcam gıcık bir gülümsemeyle "sen bilirsin" dedi.

    o an yüzümde topu alamamış olmanın verdiği buruk bir ifadeyle gittim oturdum kanepeye, gözüm toptaydı. oynamak istemiştim ama oynarsam fenerli olacaktım.

    işte bir çocuğun top oynamak isteyip de oynamamasının hikayesidir fenerli olmak. ilk kez bir futbol topuna sahip olamamanın... gerçekte de böyle olduğunu düşündürüyor bana, fenerli olmak bir edinim, galatasaraylı olmak bir övünç.

    o gün iyi ki zengin amcamın aldığı o milyonluk futbol topuyla oynamamışım. çünkü bir gün sonra babamın emekli maaşıyla aldığı 1 liralık plastik sarı kırmızı topla oynayamazdım...
  • 118
    istanbul'da bir ev arkadaşım vardı. itü mezunu, son derece aklı başında, düzgün, beyefendi bir elemandı, çok da severdim kendisini. neyse, bu arkadaş fenerli, ben ne kadar galatasaraylıysam o kadar fenerli. futbolu da yakından takip ediyor, haliyle tüm maçları birlikte izliyoruz, premier lig, bundesliga, allah ne verdiyse izliyoruz. gayet makul yorumlar yapıyor, futbolu taktik düzeyde de iyi kötü biliyor (ya da bize öyle geliyordu ne bileyim)

    6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı geldi çattı. ilk kez birlikte derbi izleyeceğiz. bir önceki sezon onyekuru'yla fişi çekmişiz. o yüzden ikimizde de bir gevşeme var. fenerlilerin kadıköy'de kaybetmeyelim ali rıza bey kafası bitmiş, bizde de bir rahatlama bir ferahlık var haliyle. mostafa'nın golünü göremedik. selçuk o sırada yayını kesti çünkü, hatırlayan hatırlar. golün tekrarını gördüğümüzde ben "aa atmışız" dedim sadece, arkadaşım pek tepki vermedi.

    dakika 75 civarı ozan tufanduran topta yükselip kafayı vurdu ve top kalemize girdi. arkadaşı görmeniz lazım, nasıl içinde kurulduysa artık o beyefendi adam gitti birden rambo okan geldi eve. sokmalar, çıkarmalar, koymalar hatta el kol hareketleriyle salonda şebek gibi yuvarlanıyor koskoca adam. ama gerçek fenerbahçeliliğini açık eden bu değildi.

    hop var incelemesi ve ozan'ın az bir farkla ofsayt olduğu anlaşıldı ve gol iptal. işte bu anda fenerbahçeli olmak ne demek anladım. bizim arkadaş ciddi ciddi hakemin yine de golü vermesi gerektiğini söylemeye başladı. öyle sinirden üzüntüden saçmalamak falan değil. "ya iki santimle ofsayt amk ver işte cüneyt" diye diye tamamladı maçı. dakika doksanlara gelmiş adam hala "golümüz verilmedi amk" diyor, histerik histerik sayıklıyor. sadece izledim elemanı. o zaman gördüm ki gerçekten de fenerbahçe haksızlığı hak olarak kabullenmiş bir kulüptür. eğitim seviyesi, karakter, olgunluk, para, makam, mevki ne durumda olursa olsun bu adamlarda çocukluktan yerleşmiş etmiş bir kayrılma beklentisi var.

    maçtan sonra odalarımıza çekildik, ben sözlük okuyup keyifleniyorum, bir ara twitter'a gireyim dedim. ne göreyim. maçı galiba cüneyt çakır yönetmeşti ve benim fenerli arkadaş tam kelimesi kelimesine de olmasa da şöyle bir tweet atmıştı: "maç 1-1 bitti, sadece 1 puan yerine 0 puan yazdılar. şampiyon biz olacağız." tarzı bir şey. daha da onunla türkiye ligiyle ilgili ne konuştum ne de birlikte maç izledik. premier lig'den devam ettik. fifa'da da galatasaray seçmedim bir daha. o fener seçecek gibi oldu mu gittim alanyaspor falan seçtim.

    sonra ayrı şehirlere yerleştik, önce yavaş yavaş sonra hepten iletişim kesildi. ciddi söylüyorum, belki de bu olay yaşanmasaydı hala arayıp sorardım. ama içimden gelmiyor.
  • 100
    asıl sorunları sürekli 'yansıtma' psikolojisine girmeleri.
    bu yüzden gerçeklerle de yüzleşemiyorlar.

    dünkü maçı hakemle kazandıklarını biliyorlar, sinirliler.
    dünkü maçta hiçbir şey oynamadıklarını biliyorlar, ondan dolayı gerginler.
    uzun vadede kadrolarının büyük bir yük olduğunu biliyorlar, o yüzden umutsuzlar.
    ismail kartal'la bir gelecek olmadığını görüyorlar, o yüzden mutsuzlar.
    ali koç'a zerre sevgi duymuyorlar, ancak mevcut ekonomik durum ve nakit ihtiyacı için muhtaçlar.

    bütün bunların sonucunda, bugün deniz türüç, yarın hakem, ertesi gün galatasaray... kudurmuş köpek gibi saldırıyorlar. ve bunu kollandıkları halde yapıyorlar.

    bu mentalite ile 'loser' olmaya mahkumlar. psikolojileri de iyi durumda değil. hata yapmaya devam edeceklerdir.

    neyse zehirli oku atmayacağım tabii ki, ama biz kenetlendikçe şansımızın her geçen gün artacağını düşünüyorum.
  • 90
    9 mart 2019 başakşehir fenerbahçe maçında deneyimlediğim eylem.

    maçın ilk yarısına yetişemedim. ikinci yarı başladı ve 45 dakikada ömrümden ömür çaldı. öyle bir takım ki zaman zaman seni umutlandırıyor. birkaç saniyelik acaba iyi takım mıyız diye düşündürtüyor.

    işte fenerbahçeli afyonunu burada anladım. acaba jailson iyi futbolcu mu, valbuena biraz daha oynasa neler yapar ki, aslında klas takımız falan diye uyutuyor takım seni. ama olmazsa olmaz çok önemli bir kuralı var. tam olduk dediğin anda öyle bir acı yaşatıyor ki koltuğa çakılıp kalıyorsun. "fenerbahçeliliğimin" son dakikalarında neyse ya basket... der gibi oldum. şahitlerim var.
  • 101
    zordur. hüsran, hayal kırıklığı, travma, üzüntü doludur.

    buradan galatasaraylı olan ve olmayan tüm annelere sesleniyorum, çocuğunuzun iyiliği ve ruh sağlığı için, winner, kendini kandırmayan, hak yemeyen taraflarının güçlenmesi için anlatın. tane tane, bazen alt mesaj olarak bazen doğrudan söyleyin. şikeyi anlatın, uefa zaferini, 2012'yi, defalarca imkansızlıklardan nasıl zaferle çıkıldığını, 8'in nasıl kapatıldığını, inancın önemini, hak yiyip gak diyenleri, buna çanak tutanları, dürüstlüğün erdemini anlatın.

    çocuğunun iyiliğini bir anneden daha çok düşünen kimse olamaz.
  • 82
    arefeyi görüp bayramı görememektir fenerbahçeli olmak.

    kanırta kanırta şampiyon olduk, 17'de 16 yaptık denen sezonda o başarıyı şikeyle gerçekleştirdiğini öğrenmek; bu gerçeği bal gibi biliyor olmasına rağmen bahanelere sığınmak, kafayı kuma gömmektir fenerbahçeli olmak.

    her branşta allah'ı var güzel yatırımlarla her sene üst sıralara, şampiyonluğa oynamak ama bir o kadar da istikrarlı şekilde her sene eline almaktır. galatasaray'ın kötü olduğu sezonlarda bile şampiyonlukları bursaspor'a, trabzonspor'a, karşıyaka'ya, beşiktaş'a falan kaptırmaktır fenerbahçeli olmak.

    fenerbahçeli olmak galatasaray erkek basketbol takımının aldığı eurocup'la "biz euroleague'deyiz zaaa xd" diye dalga geçerken, erkek basketboldan daha büyük branş olan futbolda 2009'dan bu yana şampiyonlar ligi'ne gidememe gerçeğini unutup uefa kupası'nda alınan kıytırık bir tur için çıldırıp deliye dönmektir. aynı şekilde ivan bebek faciası için de tabi. o da onla paralel zaten.

    paralel demişken, fenerbahçeli olmak anıtkabir'e gidip ardından şike operasyonu'nun erdoğan'a yönelik olduğunu söyleyen aziz yıldırım'a 6. filoyu denize döken devrimci muamelesi yapmaktır. tutarsızlıktır, muhalefet yapmayı bile becerememektir. fenerbahçeli olduğu için değil atatürkçü olduğu için canına kıyılan ali ismail korkmaz'ı anlamsız biçimde fenerbahçe'yle, fenerbahçelilikle birlikte anmak, yeteri kadar reklamını yaptıktan sonra adını taşıyan tişört basarak * 19 yaşındaki bir çocuğun üzerinden rant elde etmektir.

    fenerbahçeli olmak sırf galatasaray şampiyon olamasın diye beşiktaş maçı'nda penaltıyı kasıtlı şekilde dışarı atan futbolcuyu kulübün en büyük efsanesi yapmak, basketbol maçında yine galatasaray'a kaybedeceğini ve şampiyonluk armağan edeceğini anlayınca parkeden çekilmektir. fenerbahçeli olmak kürek branşında galatasaray'a ezilmekten bitap düştüğü için haksız şekilde lisanssız sporcu yarıştırmaktır.

    fenerbahçeli olmak emek çalmaktır. korcan çelikay'dır, recep ankaralı'dır fenerbahçeli olmak. 2014 türkiye basketbol ligi final serisinde kendi evinde galatasaray'a maç kaybedeceğini anlayınca hakemi devreye sokarak maçı almaktır son saniyede. bir şehrin rüyasını, alınterini gaspetmektir, daha sonra da "kupa müzemizde ehe ehe" diye yüzsüzce üste çıkmaktır.

    fenerbahçeli olmak devletin bütün kademelerinde adam bulundurmak, savcılara fenerbahçe forması giydirerek dereağzı'nda halı saha maçına çıkarmaktır. fenerbahçeli olmak karanlık bağlantılara sahip bir kulübü tutmak, ittihatspor'un sahasını haksız şekilde gasp eden, ırkçılıktan kafayı yemiş bir başbakanın adını stadyuma vermektir.

    yani kısaca fenerbahçeli olmak karışmadığı suç kalmamış, ırkçılığı canlı yayında savunmuş, ırkçılığı ortaya çıkaran kişiyi tehdit ederek videonun kaldırılmasına sebep olmuş, * yargıtay ve cas gerekçeli kararıyla şikesi tescilli, futbolcu arabası kurşunlatacak kadar mafya bir yönetimi olan kulübü tutmak; küfürbaz, ağzı bozuk, hatta kendi taraftarına bile söven, onları aşağılayan bir başkanın kıçını yalamaktır. "arabanın anahtarını çevirdik ancak açamadık. bu şike mi oluyor şimdi?" şeklinde bir soru soran başkanına tüm akli melekelerini kapatıp inanmak, haksızlığı savunmak için sokaklara dökülmektir. tüm bunların sonucunda gelen ilahi adaleti canlı canlı yaşayıp en sonunda stadı, stadın oradaki bp'yi yakmaktır.

    galatasaray kompleksi altında ezilmektir fenerbahçelilik. en büyük olduğunu sanarken, mayıs ayında aslında en küçük olduğunu yüzünde sarı kırmızı bir şamar gibi hissetmektir. boğaz'da dalgalanan galatasaray bayrağına kıskançlık ile bakmak, hatta saldırıp indirmeye çalışmaktır. oysa ki bilmez o armanın oradan inmekle gönüllerden düşmeyeceğini. bilmez o armanın avrupa arenasında daima, her branşta ülkenin yüz akı ve efsanesi olmuş olduğunu ve daima da olacağını. bilmez o armanın hiçbir zaman "kestane" olarak anılmayacağını.

    gece gece biraz uzatmış olabilirim ancak aklıma ne geldiyse düşünüp düşünüp yazdım. saygılar.
  • 113
    (bkz: 10 mart 2024 fenerbahçe pendikspor maçı)

    https://twitter.com/.../1766908803079950701
    https://twitter.com/.../1766904330806866388

    --- alıntı ---

    edin dzeko: "aslında bizim 6-7 puan farkla önde olmamız gerektiğini düşünüyorum, normal şartlarda. bizim her maçımız çok zor geçiyor. takımda 3 sarı kartı olan 10 oyuncu var. bu da garip bir durum, sanki hakemler diğer maçlarda sarı kartlarını unutuyorlar."

    selahattin baki: "avrupa'daki hakem performansını yaşayan futbol takımımız bugün adeta kültür ve niyet şoku yaşadı. yüksek karakter, tutku ve hırsla bugünü de atlattık."

    --- alıntı ---

    fenerbahçeli olmak tam olarak budur. rahmetli özkan sümer'in de dediği gibi "fenerbahçe haksızlığı hak olarak kabullenmiş bir kulüptür."
  • 119
    ortak özellikleri galatasaray'ın karanlık güçlerle başarılı olduğunu düşünmeleridir. makul seviyede futbol konuşabildiğim, çok sevdiğim fenerbahçeli arkadaşlarım var. ancak hiç sekmiyor, hepsi başkanları gibi bizim beka sorunu olduğumuzu düşünüyor.

    askerde beni çok keyiflendiren bir şeyden bahsedeyim. münih'e deplasmanda 2-1 yenildiğimiz maçtan* 3 gün sonra bedelli askerlik için birliğime katıldım. koğuşta efendi, fenerbahçeli olduğunu sonradan öğrendiğim bir çocuk vardı. zamanla kaynaştık. konu geldi futbol muhabbetine. 3-3'lük manu maçından* sonraki gün akşam içtimasında maçı konuşmaya başladık.

    arkadaş atıp tutmaya başladı. biz olsak manu'ya 5 atardık, münih'i de yenerdik. ilk önce makara yapıyor diye çok ciddiye almadım. sonra baktım ciddi ciddi böyle düşünüyor. güldüm geçtim, bu seviyeyle tartışmak imkansızdı benim için.

    ertesi sabah uyandım, hiçbir şeyden haberimiz yok tabi. maçlardan ertesi gün haberimiz oluyor. baktım bu fenerli arkadaş dolabının başında, tahriş oluyor diye bebek pudrası sürmüş yüzüne hortlak gibi duruyor. telefonuna gelen sms'leri okuyor diye tahmin ediyorum. günaydın demeye kalmadan "fener 6-1 yenilmiş*." dedi. kime diye sorunca adını doğru söyleyemeden nordlkjlkj dedi. aklıma yaklaşık 10 saat önceki konuşmamız geldi ama bir şey demedim. çok üzgündü.

    akabinde beşiktaş'ın da 5 yediğini öğrenince o gün çok keyifli geçmişti benim için.
  • 95
    arada sırada twitch üzerinde yayın yapıyorum, seçim esnasında hem güldüğüm hem gerçekten üzüldüğüm bir tespit paylaştı izleyicilerimden birisi.

    "abi sen yine galatasaraylısın, seçimleri kaybetsek de senin mutlu olacağın bişey var. ben hem fenerliyim hem de chpliyim, mutluluk nedir unuttuk artık" dedi. yayında baya bi güldüm, cidden nasıl bi lanet düşünmek dahi istemiyorum. *
  • 89
    kesinlikle nörolojik açıdan incelenmesi gereken bir vakadır.

    hepimizin hayatında arkadaş,akraba, meslektaş, komşu, patron, müdür, eleman ve daha bir çok sayabileceğimiz sıfatta fbliler bulunuyor.

    benim de bu sıfatlarda çok tanıdığım insan var etrafımda. kimi çok yakınım kimi öylesine kişiler. bu insanlar ile futbol/spor dışında kendi özelliklerine göre çeşitli konularda çok sohbetlerim oluyor. mesela çok yakın bir arkadaşım bir firmada satış müdürü saatlerce piyasa-satışlar hakkında konuşabiliyorum, mesela kuzenim benim gibi bankacı, acaip kaliteli bankacılık sohbetleri yapabiliyorum. avukat bir arkadaşım var, hukukla ilgili bir sorum olduğunda onu arayabiliyorum.

    ama konu futbol/spor olunca hepsi neden ve nasıl aynı zeka seviyesine inip dünyanın en saçmalayan insanı oluyorlar anlayamıyorum. gerçekten çok ciddi bir nörolojik sorun olduğunu düşünmeye başladım.

    mesela şuna bakın. (bkz: ali koç/#2429059).. ali koç denilen adam, türkiye’nin en zengin en ünlü en başarılı ailelerinden birinin 2 varisinden biri. yurtdışında alınabilecek en iyi eğitimleri almış çok kaliteli gözüken bir adam. ama konu fb olunca o da bir anda dünyanın en saçma insanı oluyor. saçmalıyor, bu donanımdaki birisine, bu herif aptal galiba diyosun.

    gerçekten inanılmazlar. allah şifa versin hepsine *
  • 92
    1950 yılı öncesi şampiyonluklardan medet umacak kadar aciz ve vizyonsuz olmaktır.

    düşünsene başkanın şikeden dolayı kodese giriyor, binlerce ses kayıdı var ama utanmadan bu şike eylemini inkar ediyorsun. adalete fener yak diyerek adalet lafını o pis ağzına alıyorsun. yürüyüşler düzenleyerek bir emek hırsızı olarak ev sahibini bastırmaya çalışıyorsun. antu.com'da zaman harcıyorsun. boş beleş muhabbetlere yorum yazıyorsun ve dünya'yı kurtarmaya çalışıyorsun. sevmediğin bir futbol karakterine ana avrat sövüyorsun. 6s gibi ergence söz öbekleri ile cümleni süsleyip küçük beynin ile bundan haz alıyorsun.

    yeterli sanırım.

    (bkz: başkaları adına utanmak)
App Store'dan indirin Google Play'den alın