• 4
    dogru olmayan karsilastirma. bunun sebebi de ustlendikleri roller ve takim dizilisi.

    fernando'nun oncelikli gorevi oyun kurmak ve hem melo'dan hem de selcuk'tan ikisinin de en iyi zamanlari dahil daha iyi yapiyor bu isi. ikincil gorevi ise defansif anlamda presten sag kurtulan adamlara mudahale. sansi su takimda ndiya'ye gibi bir baska melo ozellikli adam var. forvette elmander gibi presi seven ama ondan daha iyi basan bir gomis var. bunun sebebi ise tudor'un pres anlayisinin 3. terim'den nicelik ve nitelik olarak farkli olmasi. 1. terim'e daha yakin ve dusun ki hagi bile basiyor.

    melo sadece ilk yilinda fernando gibi oynadi ama onu da part time oynadi. cunku selcuk'la donusumlu oynuyorlardi ve kah selcuk kah melo oyunu ileride de kuruyorlardi. cift forvet oldugu icin cakili bir onlibero gorevi ikisi icin de yoktu cunku ustlenmeleri gereken bir on numara rolu vardi. ikinci seneden itibaren melo geriye cakildi. asist ve gol sayisindaki dusme de bundan kaynakliydi zaten. bu donemde oyun kurma gorevi yine selcuk'taydi. sneijder de gelince melo hicbir sekilde oyun kurmadi. fernando gibi attigi uzun capraz paslari vardi melo'nun da.

    ozetle melo oyun kurma olarak fernando seviyesinde tek basina oynamadi. ilk iki senesinde selcuk'la paylasti o rolu ve ikisi toplanda o gorevi yapmaya calistilar. fernando'nun melo'ya kiyasla sansi ise melo'nun yaninda bir baska melo oynamadi ama fernando'nun defansif oyun anlaminda ndiaye'si var tolga'si var. tek basina yuk yuklenmiyor melo gibi.

    dogru olmayan karsilastirma deyip 1 sayfa karsilastirdim ya la.
  • 83
    felipe melo charizard gibidir. başına buyruk, asi, düzen dışı ama korkunç bir potansiyel. saygısını kazanan bir liderin * elinde ortalığın içinden geçer, gücünü doğru yere kanalize edip karşısında kim varsa yakıp kül eder.

    fernando biraz daha psişik pokemonlar gibi, mesela alakazam. alır eline kaşığını rakibin kafasına girer, nereye baksalar onu görürler. sahadakiler için her yerdedir ama izleyenler çok görmez. zekayla yapılabilecek her şeyi maksimum olarak yapar.

    gönül isterdi ki terim'in elinde ikisi birden olsaydı, mancini melo'nun arkasında ceyhun yerine fernando'yu kullansaydı vs.
    iki futbolcu da son derece saygın olmakla beraber melo, fernando'nun asla çıkamayacağı bir tavana sahipti. onu bu kadar özel kılan da bu.
  • 94
    yine bu başlığa yazmıştım galatasaray taraftarı için kimse melo olamaz, o apayrıdır diye. o yüzden ona girmiyorum. bu ikiliye gelirsek, oynadıkları mevki aynı olsa da, aynı ülkeden olsalar da hatta bana göre tipleri bile biraz benzese de aslında oyun karakteri olarak aşırı farklı iki futbolcudur fernando ve melo.

    bir kere melo rakiple teması severdi hem de her yönden. fiziksel olarak sahada kavga etmeyi, dirsek atmayı, rakibin canını yakmayı, psikolojik olarak rakiple oynamayı çok severdi melo. yani melo temastan kaçmaz aksina temaslı oyunda performansını artırırdı.
    fernando ise aksine temiz oynamayı çok seviyor. sakin, rakiple bırak psikolojik savaşı fiziksel teması bile istemeyen bir yapısı var. yani fernando'yu aşırı derecede ikili mücadeleye girerken, rakibe kayarken, hoplarken zıplarken göremiyoruz. fernando ayağını sokar, topu alır ve en kısa sürede topu ayağından çıkartır.

    melo bencildi. melo'yu özel kılan şeylerden biri de buydu hatta. yani melo arkada kalmayı, gizli olmayı sevmezdi. dikkat çekmek isterdi, saha içinde kendisine ayrı parantez açtırmak isterdi. bunun için de sonuna kadar mücadele ettiği gibi ekstra şeyler yapmayı, gösterişli işler yapmayı severdi.
    fernando yine tam tersi. bırak ekstra şeyler yapmayı, yapması gerekeni yaparken dahi kendini belli etmek istemiyor sanki. ''aman beni konuşmasınlar böyle iyi'' tadında, sakin sakin takılıyor. fernando kendinden ayrıca bahsedilmesini istemiyor yani, o tamamen takımın bir parçası.

    melo öyle bir adamdı ki oynadığı mevkiye rağmen bazen maçı tek başına bile aldırabilirdi. yani melo'nun çok özel performansları vardı ama az da olsa yapması gereken işi dahi boşladığı olurdu açık konuşmak gerekirse. takip etmesi gereken adamı etmezdi, az koşardı vs.
    fernando hiçbir zaman melo'nun o performansı gibi bir seviyeye çıkamaz. yani ''galatasaray çok kötüydü ama fernando öyle bir oynadı ki takımı taşıdı resmen.'' diye bir şey duymayız, olsa olsa takım kötüyken de işini iyi yapar o. öte yandan fernando yapması gerekeni melo'ya göre daha stabil şekilde yapar.

    yine de günün sonunda şöyle bir gerçek var: felipe melo hem fernando hem ndiaye idi. topla merkezi delerken, bitmeyen enerjisiyle rakibi boğarken, rakibi yıkarken, tribünü ateşlerken ndiaye; kafa topuna çıkarken, pozisyon alırken, kritik müdahale yaparken ve top dağıtırken de fernando idi. felipe melo çok özel bir adamdı.
  • 21
    17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçını yeni izledik, taze taze hatırlıyoruz.

    josef'in fernando'ya yaptığı faulden sonra ikinci sarıyı görüp atılması gerekiyordu. zaten net bir sarı kartlık hareket ve faul şiddeti de son derece yüksekti. artık gerek iç sahadaki seyirci faktörü, gerekse fernando'nun rölantiye alır tavırlarıyla o ikinci sarı kart bir türlü gelmedi.

    peki felipe melo kimdi, biliyor musunuz? ona dokunanı haşlayan, o müsade etmediği sürece de kimsenin ona dokunamadığı ön liberolar şahı. emre ve alves'i daha evvel nasıl attırdığını hatırlıyoruz.

    yani melo ailem eder, kalem eder, fernando'nun maruz kaldığı faulü alsa, bir şekilde attırırdı o josef'i. bana ne kardeşim, iç sahaysa iç saha, abartmaksa abartmak.

    oyunu kuralına göre oynamak budur. gerçi karşı taraf kural falan pek bilmediği için...
  • 17
    felipe melo tarihte galatasaray defansif ortasaha mevkiinde oynamis en iyi oyuncudur. daha iyisi gelmeyecektir. nasil ki kimse hagi olamayacaksa; ayni sekilde kimse melo da olamayacaktir. nasil ki sneijder bizim icin cok ozelse fernando da ayni sekilde cok ozel olacaktir. ancak felipe melo asla kiyaslanamaz. tipki hagi gibi.

    ceviklik, hiz, guc, denge, hava topu hakimiyeti, zaman zaman sut ve hatta yeri gelince kritik dakikalarda penalti kurtarma... melo herseydi, meloda hersey vardi.

    meloyla bir futbolcuyu karsilastırmayın kalbimiz kırılıyor, hassasız bu konuda.
  • 27
    kesinlikle melo'dur. 2000li yillardan beri bu lige damga vuran, sezonun kaderini belirleyen adamlar hep orta sahalar oldu. ilk akla gelenler giunti, ernst, appiah, aurelio, selcuk inan ve melo. fernando daha yolun basindadir. ligin en iyi orta saha oyuncusu olmasi bu listeye girdigi anlamina gelmez. melo ise bu listeye tepelerden girip 1.siraya kadar yukselen ve ayrilana kadar 1 numarayi koruyan adam. 2000den beri turkiye liginde oynamis en iyi orta saha oyuncusu diyebiliriz kendisi icin.
  • 73
    iki oyuncunun da maksimumlarını ele alırsak felipe melo'yu seçebiliriz fakat genel anlamda bakacaksak fernando daha öndedir.

    melo galatasaray'a 2011-2012 yılında yani 28 yaşında geldi. geldiği sezon oynadığı futbol dünya standartlarındaydı. zaten bu oyunu oynayabildiği için juventus kendisine o kadar bonservis verdi. aynı zamanda juventus'ta kalamamasının sebebi de karakteri idi. çok çalışmayı sevmeyen bir kardeşimizdi melo. 2012-2013 sezonunda hem kendisinden hem de yönetimden kaynaklı sorunlardan dolayı en az yarım dönem melo formunu yakalasın diye bekledik. bizde oynadığı son sezonda da orta sahada çok koşmayan ve koşu mesafesini düşüren bir oyuncuydu.

    melo'yu hala inanılmaz seven bir insanım ama geçmişi sürekli efsaneleştirip elimizdekini küçük görmeyi bırakmamız lazım.

    fernando tam profesyonel. bu sene kampa zamanında geldi. gerekirse ekstra idman yapıyor. her zaman görevini yapmaya çalışıyor. en son oynanan (bkz: 18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı)'nda 2. golümüzden önce n'diaye topu kaybetmiş ve tam kontra yerken öyle bir hamle yapmıştır ki, eren freekickten atamasa bile mutlak bir pozisyonu önlemiş olacaktı. zaten o maçtan sonra şampiyonlar ligi ilk 11'ine seçildi. ayrıca rakiple hiç işi olmuyor. maç esnasına kırmızı kart görür mü diye korkmuyoruz. topu bilerek oynuyor. eğer yanına çok iyi bir 8 numara alınsaydı n'diaye ile birlikte gelmiş geçmiş en iyi orta saha kombinasyonumuzun bir parçası olurdu.

    ama yine de tam karşılaştırmak için fernando'nun da en az 3 sene oynaması gerekiyor. melo'nun ilk senesine yaklaşacak bir orta saha yok ülkede ama fernando böyle oynamaya devam ederse totalde melo'dan daha çok katkı yapmış olur benim gözümde.
  • 11
    melo her zaman özel olarak kalacaktır gözümde. fernando çok iyi başladı gs kariyerine. umarım devamını getirir. ligin üzerinde olduğu fazlasıyla açık. ancak melo her zaman başkadır. şovmen oyuncu sevmemden kaynaklanıyor belki. ve tabi ki melo varken çılgınlar gibi başarılar kazanmamız da var bu vs de melo'yu tercih etmemde.

    son olarak ortak noktaları: galatasaray için savaşıyor olmalarıdır.
  • 86
    ikisini ayrı ayrı çok seviyorum. fernando 2018 yılı itibariyle takımımızda en sağlam duran, en çok güven isimlerden birisi. canımız ciğerimiz takımımızın belkemiği. melo ise mahallenin delisi, o çok sevdiğimiz yazları uzaklardan gelip zaman geçirmekten çok hoşlandığımız dayımız gibi, mahalle maçında beni takımına alsın dediğimiz o yetenekli abi gibi, onunla aynı taraftaysanız çok mutlu olacağınız ama karşı taraftaysanız çılgına döneceğiniz bir adam. özlüyoruz be melo. sen de iyi ki bizimlesin fernando. ikisi de kıymetlimizdir.
  • 134
    felipe melo deli olmasa 35 yaşında bile getirebileceğimiz bir oyuncu değildi. top class bir oyuncuydu. zaten juveye yanılmıyorsam 35 40 milyon euro bonservis ücretiyle transfer yapmış brezilya milli takımı ilk 11 oyuncusuydu. normal şartlarda real juve münih seviyesinin altında oynayacak adam değildi.
    şansımıza adam burda taraftar atmosfer terim gibi faktörlerle kendini buldu.
    kısacası oyle fernondayla falan kıyas götürmez.
  • 70
    ikisi de bir birinden iyi futbolcular lakin galatasaray'a kattıkları açısından kıyasa girmeden melo der işin içinden çıkarım. kariyer olarak da bakarsak eğer melo sinirine hakim olup yerde yatan futbolcuyu tekmelemeseydi brezilyanın ilk 11'inde oynamaya devam eder belki de bize gelmezdi. öyle yetenekli öyle oyun aklı yüksek bir oyuncuydu ki, normal oynadığı günlerde bile galatasarayın orta sahasını hem savunmada hem hücumda yöneten bir oyuncuydu bana göre. sağdan sola ya da soldan sağa atılan uzun paslar, dikine gitmesi ve savunmada o meşhur kayarak müdaheleleri.

    tabii ki yanlış anlaşılmasın fernandoyu gömmüyorum, meloda saydığım bir çok özellik onda da var hatta belki meloda olmayan özellikleri de var ama melo bir farklıydı benim gözümde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın