resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Fluminense
Mevki:Stoper
Yaş:41
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 1827
    bizlere bir defansif orta sahanın ne olmaması gerektiğini oynadığı futbolla göstermiştir. hem top kesiyor, hem ikili mücadelelerden galip çıkıyor, hem gol atıyor, hem penaltı atıyor, hem taraftarı ateşliyor, hem uzun pas atıyor, hem oyun kuruyor, hem pas yapıyor, vs..

    biz bugüne kadar defansif ortasaha kavramını bilmiyormuşuz. melo bize öğretti.
  • 1829
    birinin yonetimin karsisina gecip bu taraftarin yeni bir abdul kader keita sendromunu kaldiramayacagini anlatmasi gerek. kendisinin kesinlikle kalmasi gerekir takimda. ulan sampiyonluk sonralari transfer konusunda hep fiyasko yasadik son sampiyonluklarimizda, bize adnan polat'in yasattigi duygulari yasatmayin. alin su adami cl'de seneye alayina gider yapsin. sergio busquets pislik yaparken gelsin ayarini versin.
  • 1830
    kesinlikle alınmasını istemediğim futbolcu, sebeplerine gelirsek;

    1) oyuna katkı biçimi bakımından selçuktan hiç bir farkı yoktur (belki defansif yönü çok az daha kuvvetlidir), selçuğun yanına kesinlikle çalım atabilen bir ortasaha oyuncusu lazım.

    2) kendisini takımın üstünde görmeye başlamıştır.

    3) ücreti takımda dengeleri bozacak düzeyde yüksektir. (arda'nin gidisinde bu ücret büyük rol oynamisti, arda'nin aldığı para apar topar melo'nun 50.000 euro üstüne çekilmişti.)

    4) şampiyonluk kutlamalarında sahaya çıkarken ebue'nin ta yanınan kadar gelmesini iplememiş, adam sap gibi ortada kalmıştır. kendi başına şovunu yapmıştır. (bunu komiklik olsun diye yazmadım, benim için en önemli kriter bu.)

    5) galatasarayımızın duruşu pitbull'lar değil; imparatorlardır, i love you hocamlar'dır.

    sözlüğün kalitesinin iyice düşmesinden kaynaklanan edit: bazı yazar arkadaşlarımız kendininkinden hariç bir görüş duyduğu zaman basitleşerek "ben doğru biliyorum, ben doğru diyosam daha ne ispat istiyosun" modunda entryler yazmaya başladı (adam daha evde sarma mi sarsın herşeyi yapıyor yazan adam var aşağıda). benim için melo yukarıda saydıklarımdan öte bir topçu değildir. fikirlerimin arkasındayım tartışmak isteyen varsa mesaj butonu orda. kapımızı çalana önce hoşgeldin deriz, kavga çıkacaksa gene çıkar.
  • 1831
    kendisini kimseden önde gördüğünü* düşünmediğim orta saha oyuncusu.

    takımla yakaladığı uyum, hırsını çoğu zaman maç içinde olumlu yönde kullanabilmesi, defans-orta saha arası bağlantıyı sağlaması yönlerini düşünürsek kalması gereklidir. özellikle de böyle bir orta saha bütünlüğünü sağlanmışken. tabii başarıya açlığının geçen sezon gibi olup olmayacağı soru işareti.

    ama tüm bunlar değil önemli olan iki konu var ve şu an o yüzden haberini bekliyoruz kendisinin. birincisi disiplin sorunu. riera ile kavgası vesaire. böyle bir olay bir daha yaşanırsa dönüşü olmaz, her şeyi siler, takım için bir risktir. ikincisi ve daha önemlisi ise maliyeti. bonservisinin çok sorun olduğunu düşünmüyorum. kendisini almayı tercih etmeyip muntari, cambiasso, diarra ayarında bir oyuncu almaya çalışsak daha farklı bir bonservis istemeyecekler bizden. kaldı ki o bölgeye genç bir oyuncuyu da koyamazsın risktir. yıllık ücretinin sorun olduğunu düşünüyorum. bu işler belki de taraftar olarak bizim anlayabileceğimiz işler değil. takım içi denge çok içi boş bir tabir. 300 bin euro bile fark edebilir. zira melo'nun maaşı emre'nin maaşının 10 katı gibi bir şey. ikisi de ilk 11 oyuncusu düz bi mantıkla. bu şekilde bakıldığında yıllık ücretinde indirime gitmek istenmesi çok doğal. bence mantıklı olan garanti parasını azaltıp sezon içinde 20-25 maç üzerine çıktığında ekstra para vermek. selçuk'ta olduğu gibi.

    yani kısacası biz melo'yu istiyoruz ama o bizi ne kadar istiyor? uyum sağladığı, tribünlerle ciddi bir bağ kurduğu ve yıllardan sonra çıkış yakaladığı bir ortamda kalmaya çalışacaktır. çalışması gerekir. bunun yanında yönetimin de alternatifleri değerlendirmesi, b planı yaratmasını normal karşılamak gerekir. takımda şu anda muslera, selçuk ve eboue dışında mevkisine alternatif aranmayacak oyuncu yoktur. burada önemli olan şampiyon olan takımın iskeletini fazla bozmamak. takım içi bütünlüğünü korumaktır.
  • 1832
    kesinlikle takımda kalması gereken oyuncudur. yıllardır çektiğimiz defans orta saha koordinasyonu melo sayesinde bu yıl mükemmel işledi. defanstan uzun toplarla çıkmaya çalışmak rakip üzerinde baskı kurmayı engeller. top yaparak rakibi üstünüze çekip afallatmak ve boş alana oyunu yönünü değiştirebilmek çok önemli. bu hususta melo çok önemli işler başardı. onsuz sivasspor ile oynadığımız kupa maçında defans - orta saha arasındaki bağlantıda nasıl sıkıntı yaşadığımız çok net göründü. şampiyonlar liginde bu tarz sıkıntıların büyük sorunlar yaratabileceği, olur da yerine oyuncu alınırsa yaşanılması muhtemel uyum sorunun başımıza işler açabileceği aşikardır.
  • 1833
    eger selcuk'un duran top ozelligi olmasaydi , melo ile kiyaslanamazdi bile. oyun icinde melo cok farkli, 12 mayis 2012 fenerbahce - galatasaray macinda o kadar guzel rahatlatti ki takimi. her sikisan melo'ya atti pasi, oda aldi terse dondu, gider gibi yapti geri cekti bos arkadasina verdi, yeri geldi elmander'i karsi karsiya birakti, yeri geldi atmosferle bizi ezmek icin pislik yapanlara karsi dimdik ayakta durup olmasi gereken karsiligi verdi.

    hem karakterli hem de iyi futbolcu, biraz rahatsiz ama o da olmasa burada isi olmazdi melo kardesimin :)
  • 1836
    kesinlikle seneye takımda olması gereken futbolcudur.
    suat kaya'dan sonra ön liberoda topu kesecek, en olumlu şekilde topu arkadaşına aktaracak, orta saha oyuncusu eksiğinden dolayı, galatasaray orta sahası yerlerde süründü. ve en önemli mevki olan orta saha eksiğinden dolayı, istenen başarı, istikrar bir türlü sergilenmedi.
    dünyada felipe melo'nun mevkisinin alternatiflerine bakıldiğında; felipe melo'dan daha iyi tekniksel özelliklerde, oyuncu sayisi bir elin 5, parmağını, bilemedin 10 parmağını geçmez. hem top kesecek, hem topu oyuna sokacak, hem bu kadar güçlü olacak, hemde var gücüyle savaşacak özelliklerde olan başka bir felipe melo yok.
    kavga olayı handikapıdır, ama zaten kafa kırık olmasa, felipe melo'nun yeri, real, united, milan gibi şampiyonlar liginde kafaya oynayan takımlardır.
    selçuk inan'lada mükemmel bir uyum sağlanmışken, hiç macera aramadan transfer edilmelidir.
  • 1837
    selçuk ile kıyaslamak yanlış ama selçuk'un performansında en önemli adam melo. melo defansı toparlamasa selçuk ofansif olarak bu kadar rahat edemezdi. birbirlerini müthiş tamamlıyorlar.

    yok kendisini takımdan üstün görüyormuş, eboue'ye bakmamış, duruşu pitbull duruşuymuş, neden kaiser duruşu değilmiş. bunlara da sadece gülüyorum. ota boka problem çıkartmayın liseli ergen kızlar gibi a.k.
  • 1839
    kamera nerde el sallayayım?

    bir kere bu adamı selçuk'la kıyaslamak hangi akla hizmettir. tamam selçuk bu sene hepimizin gönlünde taht kurdu, takımın en verimli en katkı veren oyuncusuydu belki ama melo'yla kıyaslamak yanlıştır. defansif mana da genel olarak selçuk'un mükemmel ofansif katkısının yanında dikkat çekmediğini düşünen ben hatta bununla ilgili serzenişte bulunduğum yani sanırsam bir entry bile yazmıştım. adam koşuyor, pozisyon bozuyor, alan daraltıyor, sürekli pres yapıyor takım savunmasına mükemmel katkı veriyor hatta bence melo'dan bile çok veriyor takım defansına katkı ama bu değildir ki melo eh kaka. bir kere melo'nun sırf kafa topları yeter be mübarek. ben hatırlamıyorum ki kaleci topu diksin* ve melo o topa dan diye kafa vurmasın ya da selçuk vursun melo varken ki her maçı izledim ben hiç bu tarz bir şey hatırlamıyorum. melo'nun pozisyon sezgisi, pas arası yapmaları, hep kritik yerde kritik müdahaleleri şampiyonluğu getiren en önemli etkenlerden birisi kesinlikle bu sene. bu takım bu kadar az pozisyon verdiyse bu sene en büyük alkışı hak eden isimdir belki de. bir kere rakip bu adamdan çekiniyor bu orta da. "lan melo geliyo lan en iyisi pas atıp uzak duram ben" diye düşünen onlarca topçu olmadıysa bu sene bende bir bk bilmiyorum. ayrıca bana göre futbolda en önemli şeylerden birisi olan organ nedir ? göttür göt ki melo'nun götü de 10 numara kesinlikle. bu adam o götü koydu mu alamayacağı top, saklayamayacağı top yoktur. acayip güçlü bir isim. zamanlaması mükemmel adam da ne ararsak var. uzun toplar iyi bir bakıyoruz adam almış defanstan hoooop açığa uzun top. tam oyun sıkıştı at melo'ya açsın terse oyunu. hem de tamam selçuk çok daha etkiliydi bu sene ama bunda melo'nun katkısı göz ardı edilemez. takımı rolantide götüren isimler var birde adeta seviye olarak bir tık yukarı çeken oyuncular var ki bence bu konu da kariyerleri, kendilerine güvenleri, dosta güven düşmana korku salmalarıyla en başta melo ve eboue gelir sonra da ujfa reis. hem de saha da arıza adam iyidir olacak o saha da bir piskopatın bence. çirkef değil lugano gibi değil gizliden gizliye değil gerekince çat rakibe koyup sarısını görüp atarlanacak adam lazım ki bu da melo işte. bu sene kaç tane sarı kart gördü ama bunlar kırmızıya dönmedi bu da ne kadar bilerek oynadığını gösterir. aman ha aman sen gitme deli oğlan biz çok sevdik be seni. hem yerine alonso, gerrard, essien gelse ne olur? ne topçular geldi-gitti olmadı o takımda ya da bu takımda katkı veremedi tutmadı kimyası, derler ya ten uyumu hah uymadı işte o tenler ne takımların ne topçuların. bulmuşsun cuk diye oturan bir melo kaçırmayacaksın elinden. hay tenine kurban olduğum nasıl da uyuştuk.* bu sene bonservisi alınırsa net en iyi transferimizdir.

    edit: bu entry çok daha güzeldi 15-20 dk önce ama ttnet sağ olsun yaptı yine bir saçmalık kafam dağıldı baya tekrar yazarken olmuşsa hatamız affola.
  • 1841
    kendisine çalım atamaz, adam geçemez diyen, hatta şampiyonluk kutlamasında eboe'yi ortada bıraktığını söyleyen galatasaray taraftarına allah'tan acil şifalar diliyorum.. riera ile olan kavgası senin etik anlayışına göre takımdan ayrılma sebebidir, ya da aldığı para bizim mevcut durumumuza fazla gelir, bunları söyle, kimse sen ne diyorsun demez, diyemez, göreceli şeylerdir çünkü. ama oynadığı mevkide ben daha iyi top tekniği olan çok az futbolcu tanıyorum dünyada. bu adamın defansif bir orta saha olarak oyunun hücum yönüne yaptığı, hadi kullandığımız kadar yapabildiği katkı çok çok iyi derecede.

    ligin bitmesinin üstünden 1 hafta geçti ve hala belirsiz, gün geçtikçe de korkutuyor beni bonservisinin alınmamış olması. açıkçası bize vereceği yara keita'dan falan daha fazla olur, hiç gerek yok yüzyılın hatasını yapmaya, alalım katalım kadromuza o da bize hayranken.
  • 1842
    calim da atar, adam da gecer , munasip yerleri ile gol bile atar. kudretli futbolcudur,dunyada sayili derecede az olan bir futbolcu turudur. yuregi ve yetenegi ile sampiyonlugumuzda cok onemli bir pay sahibi olnustur.butun bunlar ortadayken, bu adami hice sayarcasina konusanlara ben saygi duymam.kimse kusura bakmasin, hincalcilik oynamaya gerek yok. bonservisi alinmazsa yerinin dolmasi imkansiz bir adamdir melo.
  • 1843
    aslında her şey uğur tütüneker'in futbolu bırakmasıyla başladı. bakın işte galatasaraylı kardeşlerim tütüneker sonrası gelen uefa kupası ve süper kupa + 4 yıl üst üste gelen şampiyonluk neye yarar. orada uğur gibi basan, pres yapan, topu ileriye servis eden, set kuran ve kollektif futbolu başarıyla yerini getiren bir isim bir daha gelmedi. şimdi felipe melo var fakat o da mehmet güven, saidou karışımı gibi bir şey. bir de arada köpek gibi işiyor numarası yapıyor pezevenk, yanına gelen takım arkadaşını iplemiyor filan bunlar hep kötü şeyler. futbolda en önemli şey takım arkadaşınız yanına geldiğinde onu ihmal etmemektir zaten. bence oraya tekrardan flavio conceicao'yu almalıyız. gerçi 2006'da futbolu bırakmış, aman ne olacak canım...
  • 1846
    bu adam yıllarıdr özlediğimiz adam.barış özbek'i, mustafa sarp'ı, junichi inamoto'yu, her ne kadar şu anda bırakıyor diye pozitif düşünsek de ayhan akman'ı, sakatlıktan bir türlü çıkamayan tobias linderoth'u gördü bu gözler.box to box denen olayın kralı çıktı bu adam.eleştirenlere, burun kıvıranlara gerçekten inanamadığım futbolcu...
  • 1848
    parası bizzat benim cebimden çıktığı için yüksek bonservis ödenmemesi gereken oyuncu. ya allah allah hangi şampiyonluk paradan değersiz yahu? isterse 50 milyon euro versinler bana ne? umrumda bile değil... ben ünal aysal ve yönetimine sonsuz güveniyorum, kulübü de bile bile mali açıdan zora sokacak bir adım atmayacaklarından da adım gibi eminim, para köpeği olsun yahu, alt tarafı "hmm, biraz fazla ödemişiz lan, ama olsun." der geçerim. ben sahada felipe melo'yu, melo gibi adamları görmek, mutlu olup başarıya ulaşmamızı doyasıya izlemek istiyorum, görüldüğü gibi melo da başarı getiren bir transfer, sanki quaresma alıyoruz, güiza'ya paralar saçıyoruz anasını satayım... büyük takım oluyoruz biz artık ağalar beyler, her mevkiye altyapıdan adam çıkmaz, haliyle para ödenecek biraz belli bir kaliteyi korumak için, şampiyonlar liginde üst sıraları hedefleyen bir takımın tamamı ekonomik oyuncularla kurulmaz. yarısı öyle olur yarısı da takımı taşıyacak oyuncu olur... gheorghe hagi, claudio taffarel veya gheorghe popescu, suat kaya ile aynı maaşı mı alıyordu? takım içi dengeymiş. he abi!!! takımın en sorunlu mevkisine dünya standardında bir adam kazandırıyoruz, yok pahalı yok maaşı yüksek, yüksek olacak tabi abi mustafa sarp mı bu adam? yüksek maaşı sorun yaratıyorsa eğer nasıl son 5 yılın en kenetlenmiş, en bütün "takım"ına sahip olduk biz bu sene? hayret bir şey... semih kaya, emre çolak, hakan balta, engin baytar... bir sürü mazlum adam var zaten bu kadroda kalanı da bir zahmet iyi oluversin.

    teknik analizini hiç yapmıyorum, kendisinin teknik analizini objektif bir şekilde yapıp toplamda negatif bir yoruma kanaat getiren, çalım atmadığını iddia eden futboldan anlamıyordur, alternatif olarak ahşap boyama, makrame veya ebru düşünebilir...

    transferiyle ilgili tek kelime daha etmiyorum, çünkü ünal aysal da, fatih terim de zaten söylenebilecek her şeyi söyledi, zaten ne takımı, ne kulüp bütçesini, ne de değerlerimizi sarsacak bir hareket peşindeler, herkes her şeyin oldukça farkında, "bonservisi yüksek olacaksa :(" veya "maaşında indirime gidecekse :(" diye olumsuz hava estirmenin alemi yok, zaten teknik ekip bunu biliyor, dile de getirdi, daha ne? yalan mı söylüyorlar yani?

    takımı ne kadar sahiplendiği, kendisini ne kadar adadığı ortada, laf uzatılmayacak bir mevzu daha... adam canını dişine taktı, yeri geldi tribünleri coşturdu, yeri geldi galibiyet gollerini attı, yeri geldi takım defansının en kritik ismi oldu...

    şampiyonluk kutlamasında eboue'yi iplemedğinden falan dem vurmak net art niyettir. ne kadar iyi arkadaş olduklarını sağır sultan duydu, köroğlu gördü...

    uzunca bir zamandır gol sevincini pitbull değil de aslan yürüyüşü şeklinde yapmaktadır. hem de o "siklemediği" eboue ile birlikte... biraz daha dikkat...
  • 1850
    kalmasını canı gönülden istediğim futbolcu. yukarıda yazılan futbol konusundaki tüm artı özelliklerinin yanı sıra hırsı, kazanma azmi, tutkusu ve galatasaray sevgisi onun galatasarayda kalması gerektiğinin ispatı. şampiyonluk sonrası kameraya bakarak şampiyonluk sevincini ağlayarak göstermesi zaten bende varolan kredisine bir artı daha eklemiştir. attığı goller sonrası sevincini izlemek bile yeter galatasarayda kalması için...
App Store'dan indirin Google Play'den alın