9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçında beklenen galatasaray formasyonunu sahaya sürerek, deplasman fobimizi üst üste iki maçıda 3 farklı yenip atlattığımızı düşündüğümüz, acaba galatasaray'da bir şeyler mi değişti diye tam umutlanmışken oyunun son dakikalarında selçuk inan'ı kenarda görerek umutlarımızı tarumar eden sevgili hocamız.
kıymetli sözlük, aranıza yeni katıldım. düşüncelerimi yazma imkanına yeni kavuştum.
uzun süredir aşık olduğum kulübe ve küçüklüğümün rol modeli, büyüklüğümün hayal kırıklığı olan fatih hocama karşı fazlaca düşüncem var. özellikle galatasaray'ımızın tüm avrupa'ya kafa tuttuğu 2000'li yıllarda, kaybedecek senemiz yok, avrupa devi olacağız diye diye kulübümüz sürekli veteran oyuncular üzerine kadroyu inşaa etti. bu sene ise bunun zirvesine çıktık. (bkz:
steven n'zonzi)(bkz:
radamel falcao) (bkz:
ryan babel) (bkz:
yuto nagatomo) (bkz:
mariano). senelerdir bu tipte kadrolarla avrupa'da avucumuzu yalayıp geri döndük. acaba fatih hocamın bir sene iki sene silip genç oyuncularımıza geleceğin galatasarayını kurma şansı yok mu diye hep düşünürüm.
ousmane dembele,
kylian mbappe,
jadon sancho gibi oyunculara takımları yüz milyonlarca dolar yatırım yaparken, biz neden sözde geniş gözlemleme ağımızla bulduğumuz oyunculara babel'e verdiğimiz beş milyon doları vermeye korkuyoruz. bakın ryan babel galatasaray'a sıfır katkıyla defoldu gitti ülkesine. onun yerine alacağımız genç bir kanat oyuncusu ile aynı kaderi yaşasak ne değişir.
fatih hocam senelerce bu ülkeye hizmet etmiş, bu süreçte de avrupa futboluna çok yetenekli isimler kazandırmış bir hoca. neden bir cesaret galatasaray'ımız bu modele geçmiyor.