resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 8502
    türk futbol tarihinin ve galatasaray'ın gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörü.roberto mancini'yi teknik direktör olarak beğenen ve sonsuz destekleyen bir galatasaray taraftarıyım.uzun vadede takımımıza güzel şeyler kazandıracağına da inanıyorum.ancak bu sezonu düşünürsek eğer fatih terim kalmış olsaydı(gitti,gönderildi,hatayı o yaptı,başkası yaptı konularından tamamen bağımsız olarak söylüyorum) şu anda liderlik koltuğundaydık ve çok büyük bir ihtimalle de sezon sonu şampiyon olarak bitirecektik ve 4.yıldızı göğsümüze takacaktık.şampiyonlar liginde gruplarda 3.olup uefa avrupa liginde yolumuza devam ediyorduk.bana göre yollarımızın ''bu sezon'' ayrılması hataydı.çünkü fenerbahçe'ye çok ağır bir darbe vuracaktık bir kez daha şampiyon olarak.kendimi avuttuğum konu şampiyonlar liginde devam ediyor oluşumuz.bu yüzden 18 mart chelsea galatasaray maçı hayati önem taşıyor.hatası çoktur bana göre de ama dediğim gibi zaman çok yanlış oldu.bu yalnızca şahsi düşüncelerim.
  • 8503
    allah'ı var roberto mancini'yi çok seviyorum ve kendisinden de çok memnunum. ancak sözlük girişindeki animasyonlarda karşıma çıktın bugün. içim çok garip oldu. eski bir sevgiliyi görmüş gibi hoş oldum, üzüldüm, özlediğimi farkettim.

    keşkelerle, ahlarla vahlarla yaşanmıyor tabii ki, ama içim acıdı be imparator. çok özlemişim kenarda seni görmeyi. farklısın, farklı kalacaksın.

    ama belki de ölene dek kendime soracağım "neden, neden" diye.
  • 8505
    18 mart 2014 chelsea galatasaray maçı'nda kaybetmemizin en büyük sorumlusudur. yerseniz. sen koskoca yaz transfer döneminde takıma sadece chedjou'yla bruma'yı alacaksın o kadar eksik varken, sonra savaş baltası çekip "görüşecez sizle" dediğin federasyonla aynı masaya oturacaksın, başkana kendini kovdurmak için her şeyi yapacaksın, sonra "beni kovdular hani galatasaray'ın vefası" yok öyle! takımın bu halde olmasının en büyük sebebisin fatih terim.

    bir daha florya metin oktay tesisleri'nin kapısından bile geçmemesi gereken, emre belözoğlu'nun yaşam koçu olan teknik direktör.

    yetti ama dilendiğiniz ya. seni en sevmediğin kişiyle aldatan ardından yeni sevgilisiyle sana her yerde gülüp "nası siktim malı xd" diyen eski sevgiliye gidip "geri dön aşkım bizi eller ayırdı:((" denir mi? denmez. e siz de bırakın artık bu saçmalığı.
  • 8508
    sanırsın kadıköyde stamford bridge'te 40 metreden frikik kullanmaya çalıştı,
    sanırsın ligde 3 dakika kala takımın en iri ve en kariyerli futbolcusunu mesaj vermek için oyundan aldı,
    sanırsın sanırsın sanırsın.

    eğer real madride karşı 3 forvet oynayıp başın dik elenip, chelseaye ceza alanına giremeden eleniyorsan, çok sevdiğin adamların egolarını da sorgulaman lazım. sonuçta bu kulüp sosyal bir ortam değil, spor kulübü, başarı lazım başarı. başarı olmasa da umut ışığı lazım.

    pozitif ayrımcılığınızı seveyim. dün bu ruhsuz topçuları görüp televizyon karşısında, "yapma be oğlum bari sen yapma" diye üzülmediyse ben de adam değilim.
  • 8511
    nefret ettiğim bir durum var ki kendisi olmadan galatasaray gibi oynamakta sorunlarımızın olması. ne kadar da kötü bişey bu, bunu farkettikce cok kötü oluyorum. bir futbol kulübü bir insana bu kadar bagımlı olmamalı. fatih terimden önce ligde puan kaybediyorduk eyvallah, realden 6 yemiştik eyvallah. ama ligde kaybedilen puanlarda mac bası ortalama 8er pozisyonumuz vardı. real macında da burakın kafası girse cok iddialıyım mac ya 1 1 biterdi yada 2 1 lik bir skorla bir takım kazanırdı. yani takım pes etmeyen bastıran kaybetse dahi durumu kabullenmeyen bir takımdı. onun zamanında tek eksiğimiz iyi oynarken yediğimiz bir gol karsısındaki kırılgan yapımızdı. ama onun zamanında biz bitti demeden mac bitmezdi.

    şimdi ise geriye dustugumuz bir macın cevrilmesi icin mistik guclere ihtiyac duyan bir takım var sahada. chelsea macı bizim icin 42. dakikada bitmişti mesela dün. cunku reaksiyon veremeyen bir takım var. o takımın 2 tane gol atamayacagı o kadar açıktı ki dün. resmen icim parcalandı. acı ama gercek.

    keşke abdullah avcı denen herif dunyadaki en basarılı teknik direktor olsaydı da kopartılmasaydık birbirimizden. keske.

    ama daha kotusu ne biliyor musunuz? galatasarayın oyun karakterinin terime bu kadar bagımlı olması. aynı 11 oyuncu nasıl bu kadar farklı olabiliyor anlamak cok güc.
  • 8514
    algı yönetimine kurban gitmiş olan teknik direktördür.
    adam gittiğinde terim düşmanları öyle bir algı oluşturdu ki takım sanki kümeye oynuyordu.
    sonra mancini geldi. iyiydi hoştu ilk zamanlar. sonra sonra fatih hocanın son iki üç haftalık performansından da beter maçlar çıkartmaya başladı.
    yinede terim düşmanları için yeterli olmadı bu sonuçlar. sonuçta takım onun değildi falan.
    içinde ukde kalmasın diye yazdım bunu. fatih terim giderek hata yaptı. bu günün baş sorumlusudur gözümde ünal aysalla beraber.
    ancak kendisine yapılan yorumları asla unutmayacağım.
    son iki yılın en iyi takımını itin götüne sokup mancini'nin kötü futboluna susanlar susmaya devam etsinler.
  • 8517
    http://youtu.be/pnzDElhUwbk

    insan psikolojisinde bir kisi eger argumanina inanmiyorsa elleri ile istemsiz olarak argumanini destekleme psikolojisine girer. terim yalan söylerken sol eline dikkat ettin. "sporu seven basbakanimiz" derken aslinda "futbolun icine sicti ama ben bunu burada dile getiremiyorum" demek istiyor.

    not: ertem sener'deki "ehe ehe sayin basbakanim ehe ehe" sahte yalakligina da ayri dikkat etmek lazim.
  • 8518
    git italya'da kalbur üstü bir takım çalıştır. ya da ne bileyim bir süre dinlen sene sonunda gelecek güzel teklifleri değerlendir. ne diye bu gudubet sistemin çarkı oldun ki. yakışıyor mu senin gibi bir adama tüpçü gibi basiretsiz bir adamla kol kola olmak. galatasaray düşmanlarını sen bizden daha iyi biliyordun. mersin maçından sonra "ne oyunlar döndüğünü de bilecek kadar tecrübeliyim" demiştin. onlarla "kader ortağı" olmayı miden nasıl kaldırdı hocam? nasıl yaptın bunu? hala aklım almıyor. üzdün hocam. sen de çok üzdün bizi. haberin olsun.
  • 8522
    yıldırım demıroren'le yasadıkları, cıkıp yabancı kuralı konusunda ıkı kelıme etmemesı vs... konusunda yazdıgınız elestırılere saygı duyuyorum arkadaslar.
    ancak bırısı bana sunların cevabını verebılır mı?
    terım olsaydı selcuk ınan ve burak yılmaz bu kadar kotu oynarlar mıydı? en azından hadı oynadılar dıyelım ılk 11'de olurlar mıydı?
    sampıyonluk yarısından bu kadar uzak olur muyduk? mancını'ye laf atmıyorum teknık anlamda sabaha kadar tartısalım su ıyı bu ıyı dıye. ancak en azından sahada mucadele olurdu. mucadele etmeyen yedekte olurdu.
    bana gore terım galatasaray ıcın en ıyı ısımdır.
    kendısını tupcu'nun yanında gormek benı de delı edıyor ama bulent tulun'u da unal aysalın yanında gorunce delı oluyorum. sız olmuyor musunuz? alı durust'u, abdurrahım albayrag'ı takımdan ayrı gorunce delı olmuyor musunuz?
    terım'ın egosu kımsede yok arkadaslar ancak unal aysal'ın egosu da kımsede yok. terım'ın egosu ısterse kaf dagında olsun takımın bekası ıcın benım kabulum ama bı' zahmet galatasaray'ın uzerınde olmasın boyle devam ederse, sızın deyımınızle terım fanboyu olarak soyluyorum, gs taraftarının gozunde gun gectıkce kuculecek.
  • 8524
    gönderilmesi hem geç hem de erken olan eski galatasaray, şuanki milli takım teknik direktörü.
    ya sezon başı kampı başlamadan gönderilecekti böylelikle yeni gelen hoca ligi, avrupa'yı kafasındaki sistemle oynayabilecekti yada sezon sonu gönderilecekti ve sezonu bir şekilde iyi bitirilmesi beklenecekti.
    eğer sezon ortasında gönderilmeyip sabır edilseydi şuanki halimizden kötü bir durumda olmazdık. kaos'a da sürüklememiş olurduk takımı.
    sezon sonu yollar ayrılır yeni hocayla yepyeni bir sayfa açardık.
    olmadı biri telefonu açmadı, diğeri ayağına gitmek istemedi olan yine her zaman olduğu gibi taraftara oldu.
    mancini ise hedef tahtasına oturtuldu. hem üzülüyorum hem kızıyorum. hem herkese kızıyorum hem de herkes için üzülüyorum.
  • 8525
    sabahattin ali'nin bir hikayesi vardır, adı kırlangıçlar. iki kırlangıç, şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dalları suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacının dalında konuşmaya başlamışlar. havadan sudan muhabbet ettikten sonra birbirlerine yarenlik* etmeye başlayıp, o ilkbahar ve yaz günlerinin nerdeyse hepsini o yaşlı ihtiyar ağacın dalında, muhabbet ederek birbirlerini tanıyarak, anlayarak geçirdiler. ve birbirlerine o kadar benziyorlardı ki. adeta birbirleri için yaratılmışlardı. yalnız ikisinin içinde de gizli gizli büyüyen bir korku ve aşılması güç bir his vardı: bir gün ayrılmak korkusu. ne bunu düşünmek istiyorlardı ne birbirlerine bunu söyleyecek cesaretleri yoktu. ne var ki bir gün gelip çattı ki, ikiside bunun böyle sürüp gitmeyeceğini anladılar. tam bu sırada söğütten bir sarı yaprak koptu ve yere doğru süzülerek düştü. krlangıçın biri ağzını açtı: "senden hiç ayrılmak istemiyorum" dedi fakat öyle bir rüzgar esti ki diğeri bunları işitemedi. sonbahar gelmişti. ikisi de içini çekti. ayrıldılar ve birbirlerini bir daha görmediler. fakat ikisi de söğüdü ve orada geçirdikleri ilkbahar ve yazı unutamadılar. ve ikisi de, böyle bir yaz geçirmemiş olan diğer kırlangıçlara tepeden baktılar. (çünkü azlıkta kalanlar çok olanlara nedense tepeden bakarlar)

    khaled hosseini'nin uçurtma avcısı diye bir kitabı vardır. başkarakterleri emir ve hasan'dır. emir annesini kaybetmiştir ama babası da varlıklıdır. hasan hazaradır ve o dönem her hazara çocuğun hor görüldüğü gibi hor görülür. hasan'ın babası emir'in babasının uşağıdır. emir hasan'ı nedense olmadık sebeplerden dolayı kıskanmaktadır. hasan ise emir için her türlü kavgaya girer, emir için yapılabilecek ne varsa yapardı. hatta tecavüz edilmek de bu "her şey"e dahildir. neyse. fazla spoiler vermeyeyim. emir hasan'ı çok kıskandığı için, bir gün saatini hasan'ın yatağına koyar ve gidip babasına saatinin olmadığını söyler. bir şekilde yolunu bulur ve hasan çaldı der. yerini de bulur gösterir. tabiki hasan'ın babası bunu kaldıramaz ve ordan ayrılmaya karar verir. emir, onun için her şeye katlanan çocuğa ihanet etmiştir. evet, ihanet etmiştir.

    neden bu hikayeleri yazdığımı ve az çok neleri anlatmak istediğimi anlamışsınızdır sayın büyüklerim. evet baba, ben seninle büyüdüm gerçekten. gördüğümde, sen konuştuğunda içim pır pır ederdi. "babam" derdim. hiç ayrılmayacağımızı, sana hiç kırgın olacağımı düşünmezdim. seninle ilgili yazdığım entrylerde (bkz: #1396617), (bkz: #1401192) haketmediğin bir şekilde gönderildiğinin, daha doğrusu kovulduğunu söylerdim. ama baba, söylesene sen bunları diyip; www.youtube.com/watch?v=iIk6y6G0H20 , bunu yaptın baba; https://pbs.twimg.com/media/BfzH-tGIIAAWa3j.jpg. nispet olsun diye mi, -ki yapmazsın- neden baba neden? hala bazen özlüyorum o saha kenarında duruşunu, göbeğini dahi özlüyorum. ama bundan sonra gelme. kesinlikle gelme baba. öyle şeyler yaşattınki uğruna ölmeye değer. ama gelme baba. bir sözün var orda da doğruyu konuşmuştun. demiştin ki; "her türlü kırılma kötüdür". her türlü kırılma kötüdür baba. dediğim gibi, o kırılmaların hiç geçmeyecek olması da.

    yaşattıklarıyla, yaptıklarıyla, her türlü benimsediğim, gönlümde başka bir yere koyduğum fakat bir daha galatasaray'a gelmesini istemediğim imparator.
App Store'dan indirin Google Play'den alın