resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 7428
    hırsının kurbanı olan, kendi kendini bitiren teknik adam. galatasaray'ı da, kendini de zor durumda bırakarak çekip gitti. elde var sıfır. artık uğraşmak istemiyor bence bir kulüp takımıyla. galatasaray'ın son bir yıllık performans düşüklüğünün sebebi de bence açıkça bu. üçüncü terim dönemi ne güzel başlamıştı oysa. kısa paslar, topa hakim, agresif bir takım. sonra gittikçe çözülen bir takım. sonra drogba'nın sırtına binen bir takım. olayın sonu iyiye gitmiyordu zaten. ama madem çalışmak istemiyorsun, madem ilk fırsatta milli takıma sıçrayacaksın, o zaman ne asıp kesiyorsun hocam? ha? ne ayak bu demeçler?
  • 7429
    galatasaray'ın içinde bulunduğu konumda en az hataya sahip olanlardandır.

    başındaki başkan, her sene başka hocalarla görüşmekte, kendisine sözleşme teklif etmemekte, ettiği zamansa sadece 1 senelik uzunlukta olmakta. böyle bir başkana rağmen sonuna kadar takımda kalmaya çabalamıştır. giderken de götü kalkmış bjk'nın götünü yere indirerek gitmiştir.

    süper kurumsal başkanın yaptığı saçmalıklar kendisi gittikten sonra da devam etmektedir. en büyük örnek bülent tulun denilen galatasaray spor kulübünde veya galatasaray yönetiminde resmi hiç bir görevi olmayan bir adamın takım otobüsünde en başta bulunması gibi.

    galatasaray'ın içine sıçan başkanın, en büyük kozu ve kurumsallaşma adına futbolun tek patronu yaptığı kişiydi 2011'de. 2 senede başarıdan başka bir şey yaşamadı bu camia, bu da galatasaray'ın kendisine o başarıları yaşatanlara teşekkür etme şekli.
  • 7430
    tamam rüya bitti. şimdi gelelim realitelere. hoca konuşacakmış, eyvallah konuşsun. hoca herkesten hesap soracakmış, eyvallah hesapta sorsun. bende hocaya tek soru sormak istiyorum o zaman. onu bunu boşver de hocam değdi mi şimdi? hedef 2016-2018'mişte. o zamana neler gelir neler geçer. bu tff'de geçer. her şeyi geç, o zamana kadar yaşayacağımızın garantisi var mı? şu anda anı yaşayıp, galatasarayla başarıdan başarıya koşmak varken, milli takımla karanlık bir geleceğe adım atmakta ilginç bir tercih. hala hocanın başta bu tercihi kibarca reddetmesi gerektiğini düşünenlerdenim.
  • 7431
    hakkında günlerdir aynı muhabbet yapılmaktadır.

    arkadaşım adam daha işinin başındayken adamın başına çorap örüyorlar. geçen sene biliç'le bu sene mancini'yle konuşuyorlar. daha milli takım ortada yokken. sen bu durumda ne yapardın? onurunu gururunu hiç mi düşünmezdin? geleceğini hiç mi düşünmezdin?

    yıldırım demirören'le yakınlaşmasını ben de doğru bulmuyorum o ayrı.
  • 7432
    milli takımı yönetmesi galatasaray'dan ayrılması için sadece pimin çekilmesiydi. gönderilmesi için çok derin sebepler var. iki taraftan birisi çıkıp açık açık anlatmadıkça bilemeyeceğiz bunu tabi. ama fatih terim milli takımı yönetmeye başlamasaydı en azından pim çekilmeyecekti ya da bu süreç gecikecekti. belki bir ihtimal takım düzelirdi ve her şeyin üstü örtülürdü.
  • 7433
    türkiye için kendisinden daha faydalı bir vatandaş bulunamazmışmış; tıp hukuk siyaset sanat falan da dahil. oha... büyük harflerle oha hem de. türk insanının sorunu bu işte. biraz daha zorlasak, heykelini yapıp tapacağız. sonra fatih terim'in egosu oluyor. bu kadar kimi yüceltseniz, peygamberliğini ilan edip havada uçmaya başlar. bu ülkede herkese hakettiği değer verilse, ne eksik ne fazla, herşey çok daha güzel olur. fatih terim de o zaman daha makul bir insan olabilir mesela. bokçuk gibi bırakmaz takımını sezon ortasında.
  • 7434
    zirve de birakti, çünkü 3. kez ba$arisiz olmak ile anilmak istemezdi. zira kendisi ve galatasaray a kar$i bir ittifak ba$latilmi$ti.

    yönetim ile arasinda soguk rüzgarlar esiyordu. istedigi futbolcular alinmadi. yabanci kurali 6+0+3 oldu ve seneye 1 yabanci daha eksilecekti. drogba yi oynattigi maçlar da burak i oynatarak kazanmak istiyordu ama buraktan bir türlü istedigi gibi yararlanamadi.

    biraz $anssizlik, biraz kendi hatasi + egosu ve yukarida saydigim etkenlerden dolayi cimbom lige kötü bir ba$langiç yapti. büyük bir talihsizlik olan ve biraz $ansi yaver gitse ilk yarim saatte 2,3-0 önce geçecekken, geriye dü$üp 6-1 kaybedilen real madrid maçi ile yönetime firsat vermi$ olmu$tu ve olan oldu ve fatih terim ile galatasaray in yollari ayrildi.

    $imdi önü açik, yepyeni bir sayfa açacak. önünde 2-3 yillik ve muhtemelen daha da uzayacak bir mukavele var ama kürkçü dükkani ve tilki misali bir gün tekrardan galatasaray a dönecek.

    ama t.d. mü yoksa idareci mi, bilinmez..
  • 7435
    "takımın kaptanı fatih kişilikli bir insan, tepeden tırnağa bir spor adamıydı. her zaman başkalarına yardıma hazırdı. onu zor etki altına alabilir, ancak doğru bir dava adına her zaman yanınıza çekebilirdiniz. herkes için iyi bir örnek, cana yakın bir dost ve can yoldaşıydı...

    sporun kurallarına uymayanların ise ondan çekecekleri vardı. yüksek görev bilinci, aklı ve hayalperestliğe düşmeyişi, başka bir şeye müsaade etmiyordu.

    sanırım, ondan pek hoşlanmayanlar da vardı. bazıları onu pek saydam bulmuyorlar ve ayrıca kendini beğenmiş biri olarak tanımlıyorlardı.

    ben ise onu yeterince tanıyordum ve çevresine koruyucu bir kalkan ördüğünü, bu şekilde, özellikle kaybedilmiş ya da kötü oynanmış maçlardan sonra karmaşık duygular içinde futbola sırtını dönenlere can sıkıntısı yaratmak adına, herkese, alçak gönüllü ve ağır başlı tarafını göstermediğini biliyordum.

    1985 yılında federasyon kupası'nı kazanmamızdan sonra galatasaray'a oyuncu ve kaptan olarak veda etmesine o zamanlar çok üzülmüştüm. onun sonra gelen büyük başarıları ve iki şampiyonluğu hak ettiğine yürekten inanıyordum."

    jupp derwall - jupp derwall türkiye anıları *
  • 7440
    bence bir divan kurulu üyesi olarak galatasaray'ın hakkını savunmalı. yönetim kurulu orada duruyor ama dursunlar. başkan bir şey yapmasa da olur çünkü fatih terim divan kurulu üyesi. galatasaray'ın hakkını savunmakla görevli. asli görevi o. başkanın ya da yönetim kurulunun değil bizzat fatih terim'in görevi galatasaray'ın hakkını savunmak. tüpçüye söylesin boşversin milli takımı çünkü onun görevi galatasaray'ın hakkını savunmak. başkandan, yönetim kurulundan bahsettim mi mesela şükrü beyden misal bülent tulun'dan. onlar savunmasa da olur galatasaray'ın hakkını. bak fenerbahçe 20 ekim 2013 tarihinde oynanan maçta galibiyet almış hakemler kollamış fenerbahçe'yi. tüpçüye engel olsun. galatasaray'ın hakkını savunsun. bizi bülent tulun savunacak değil ya. o galatasaray'ı şikayet etmek üzerine konumlandırmış kişisel çıkarını. liseci tayfası yani bazılarının bizansgs diye bahsettiği tayfa galatasaray'ın hakkını savunacak değiller ya. onlar düzenlerini kaybetmektense galatasaray'ın kaybetmesini isterler. onları da geç. sonuçta kim savunacak galatasaray'ın hakkını değil mi?

    bunlardan kaynaklanıyor fatih terim'e sallama sevdası. misyonu büyük idi fatih terim'in zaten ondan gönderildi takımdan. gönderildi takımdan tekrardan yazalım da anlaşılır belki. fenerbahçe de bu sezon şampiyon olur. olması için her koşulu sağlamaya çalışıyorlar tıpkı 2011-2012 sezonunda olduğu gibi. o zaman biri buna karşı durmuştu. umalım ki bu sene de biri karşı dursun ama o kişi fatih terim olamayacak ne yazık ki. bundan dolayı her fırsatta fatih terim başlığına üşüşmemekte fayda var.
  • 7441
    bazı galatasaray taraftarları hala bizim yönetim aşığı falan olduğumuzu sanıyor maalesef. şike soruşturmasındaki ürkek tavırlarından dolayı ünal aysal'ı az eleştirmedim, az ofsayt manyağı olmadım sözlükte. (zaten galatasaray yönetimleriyle de aram pek iyi değildir, geçmişte de başka bi forumdan atılmıştım) ama kardeşim/abicim allahaşkına söyleyin ya, fatih terim gibi biri nasıl yıldırım demirören'le aynı yola baş koyar, nasıl galatasaray kariyerini bu yüzden tehlikeye atar? bunu nasıl hazmedebilirim?

    "e yönetimle arası kötüydü ama" deniyor. yahu bu takım tam üç hafta milli takım geyiği yüzünden adam gibi antrenman yapamadı. sezonun en değerli vakitleri bilinmezliklerle ve dedikodularla geçti. zaten takımımız über mücadeleci bir kimliğe sahip değildi, iyiden iyiye elden ayaktan kesildik o süreçte.

    "yönetim hocayı istemiyordu" bir bahane olamaz. bu şikeci, bu haysiyetsiz adamlarla aynı mesaiyi paylaşmamalıydı fatih terim. hele hele başkana gider yapacak duruma getirmemeliydi işi. (başkan ne yaparsa yapsın)

    hazmedemediğim(iz) budur.
  • 7444
    hanımlar, beyler! gerçekten kelimenin tam tabiriyle sikik bir çekişme içerisindesiniz. fatih terim'in yıldırım demirören'i savunur pozisyonda konuşmalar yapması, dönen tezgahları bilmesine rağmen bu ve taifesi ile yola çıkması hatanın sözlük karşılığıdır. hatta; hata, oluşmuş olan bu durum için nahif bile kalan bir kelimedir. bu konuda bir anlaşalım.

    gel gör ki; bu hatanın anti tezi ünal aysal'ın yaptığı yanlışların dile getirilmesi olmamalıdır, olamaz. ha; illa konuşmak, dile getirmek gerekiyorsa ünal aysal'ın da çok ciddi hatalar yaptığını buraya not düşelim. kendisi galatasaray taraftarına bir tramva yaşatmıştır, üstelik bu travma yaşanırken kendisinin ve yol arkadaşlarının tutumu kelimenin en hafif tabiri ile yakışıksız olmuştur. bunları dile getirmekte problem yok, olmamalı en azından.

    benim anlam veremediğim; amına koyduğumun yerinde bir olay olmuş, bu olayın mağduru olan iki esas unsur var ve burada altını çize çize belirtmediğimiz takdirde büyük bir çoğunluk bu gerçeği es geçmekte ısrarcı. bu olaylar silsilesinin mağdur ettiği iki unsur şunlardır:

    1)galatasaray futbol takımı
    2)galatasaray taraftarı

    şimdi konuyu galatasaray ile bağıntısız herhangi bir olay olarak düşünmenizi istiyorum sizlerden. bir olay oluyor, bu olay geniş bir kitleyi derinden yaralıyor ve mağdur ediyor. bu mağduriyette başrol oynayan iki de taraf var. mağdur olanlar ikiye ayrılmış; bu iki mağduriyet yaratıcının hangisinin daha suçlu olduğunu tartışıp duruyor. kimse mağduriyetin giderilmesi adına bir tek söz söylemiyor. kimse nasıl düzlüğe çıkarız sorusunu sormuyor. bu size mantıklı geliyor mu allah aşkına?

    bizzat kendisi tarafından esnetilip deforme edilmeden önce; bu takımın diriliş sürecinin başında müthiş bir söz söylemişti fatih hoca: aslolan galatasaray'dır. eğer galatasaray üzerine konuşup, galatasaray ile birlikte yaşayacaksanız; ki ben bu boyutlarda bir adanmışlığa eskisi kadar sıcak da bakamıyorum ne yazık ki; şiarınız bu olsun. iki taraf var ortada, birisi galatasaray'dan uzakta, diğeri galatasaray'ın başında. birisinin başarısı galatasaray'ın başarısı, diğerinin başarısı kendi başarısı. en iyi ihtimalle tüm olup bitenlere gözlerini yummuş milliyetçi bir futbol sever iseniz; ülkenizin başarısı. normal şartlarda "milliyetçi futbol sever" yerine çok daha ağır, gurur kırıcı kelimeler kullanmayı tercih ederdim fakat, bu seferlik es geçiyorum.

    bir de son olarak daha önce defaatle belirtmiş olmama rağmen; yinelemekte fayda olacağını düşündüğüm bir fikri de sizlerle paylaşarak bu yazıyı noktalayacağım. ben, kuvvetle muhtemel olarak buradaki yazarların bir çoğu gibi yaşı metin oktay'ı izlemeye yetmeyecek kadar genç olanlarınızdan birisiyim. methini duymakla, olup bitenlere tanıklık edebilmiş olanlara imrenmekle, bu kulübe gelip gidenleri kafamdaki metin oktay profili ile kıyaslamakla geçti yıllarım. ve size şu kadarını söyleyeyim; bu kıyaslamalar boyunca kafamdaki ideal galatasaraylıya -metin oktay'a- en çok yaklaşan isim fatih terim'di. efsaneydi benim için. bir çoğumuz için öyleydi. yine de gönlüm el vermiyor kendisi hakkında çok kötü konuşmaya, hakaretamiz eleştiriler yapmaya. ama çok kırdı beni bu olaylar sırasında takındığı tutum. ünal aysal; şurada son beş-altı yıldır camiada adı anılan, başkanlık koltuğunda üçüncü yılını geçirmekte olan, taze bir isim. ünal aysal hata yapar, galatasaray bünyesindeki herhangi biri hata yapmıştır der, geçerim. bu beni sinirlendirir belki, ama üzmez. fatih terim için böyle bir şey söz konusu değil ne yazık ki. uzun uzadıya analizini yapmayağım, uzun uzadıya fikrimi beyan etmeyeceğim. tek bir cümle var zihnimde. inanıyorum ki; galatasaray taraftarının büyük bir çoğunluğunun hislerine tercüman olacak bir cümle bu:

    seni şunlarla aynı kareye sokan vatan millet meselesinin de amına koyayım be hocam!
  • 7445
    hafta içi antremanlarda güç yüklenmez takıma. yani bunu şu örnekle açıklarız; düşün 2012-2013 sezon öncesi kampı kaçıran melo'nun yoğun maç trafiği aralığında kondisyon sorununu çözemediğini haliyle de performansının kendisini yansıtmadığını geçen seneden hepimiz biliyoruz. burada çokça yazıldı bu. onun için sezon öncesi arsenal karşısında çok iyi oynadı takım, fatih terim milli takıma gitti takım kondisyonsuz kaldı demek çok elle tutulur bir şey değil. ayrıca fatih terim milli takıma giderken performans uzmanını, kondisyonerini de götürmedi. anlayacağınız sezon öncesi kampta kondisyon antremanlarını kim yaptırıyor ise aynı adam fatih terim milli takıma gittiğinde de aynı antremanları yaptırıyor idi. tekrar etmekte fayda var eğer fatih terim milli takımı kabul etmeseydi o evrede galatasaray üzerine daha çok gelinecekti. bunun herkes farkında. fatih terim milli takım ile para almadan anlaştı o oyunları bertaraf etmek için. sonuçta kendisine olan oldu ya neyse. demem odur ki milli takım galatasaray'ı zannettiğiniz kadar da etkilememiştir. ha bir de bruma vardı o zamanlar fatih terim milli takıma gidiyor diye kendisiyle ilgilenilmediği söylenen. bugün durumu ortada. fatih terim en az hatalı olandır benim gözümde. öyle de kalacak.
  • 7446
    kendisi şuan benim bildiğim kadar türkiye futbol milli takımı baş sorumlusu. yıldırım demirören'in kader ortağı, ve aynı zamanda en güvendiği ismi* acaba imparator, kendisinin de çok istediği ve milli takımın başarısıyla ilgisi olmadığını düşündüğü yabancı sınırlaması kuralı ile ilgili bir rapor hazırlayıp demirören'e sundu mu? yanlış hatırlamyırsam, yabancı sınırı ile ilgili karar da abdullah avcı'nın da etkisi vardı. kendisi şuan milli takım sorumlusu olduğu için son derece mantıksız bulduğu kuralı değiştirilmesi gerek dediği kural hakkında rapor sunsa, kader ortağı düşünmeden yapmalı, çünkü günü kurtaracak bir plan yapılmamıştı* bu konu hakkında acaba fatih terim gaşatasaray'ın önünün açılması için bir rapor hazırlayacak mı? acaba kader ortağı onun her dediğini yapacak mı?
  • 7449
    2004-2011 arasında ağız tadıyla "işte galatasaray bu" diyebildiğimiz bir sezon var mı? yok. arada 2 şampiyonluğumuz dahi olsa, takımın genel olarak sınıf düştüğü açık.
    bu sezonlar iyi yönetilmemiş olmamız, sportif başarının gelmemesinde en büyük etkendir.

    bugün gerets'e, skibbe'ye, hagi'ye, rijkaard'a hoca değil diyen taraftarlar var. bu adamların çalıştığı niteliksiz yönetimleri bir hatırlayın.

    evet fatih terim 3 dönem galatasaray'da çalıştı, 2'sinde ligde başarılı oldu. peki fatih hoca o başarılı olduğu 2 dönemde takıma çağ atlatan isimken, şampiyonlar ligi'nde 2 sene üst üste tur atlamış, 1 sezon da çeyrek final oynamış takımı alıp 2002'de ne yapmış?
    hani o hagi'ye, gerets'e yeterli yatırım yapma fırsatı dahi vermeyen canaydın yönetiminde fatih terim ne yapmış hatırlıyor musunuz?

    aldırdığı zilyon tane çöple, kendinden sonra gelenlerden kat kat fazla transferle takımı boka batırdığını unutmadık elbet.

    faruk süren döneminde aldığı takım zaten dünya 3.'sü türkiye'nin iskeletiydi. bülent-tugay 7-8 yıldır oynuyor, hakan-arif-ergün-okan gibi isimler de zaten oynamaktaydı.
    siz o aklınızla sanıyor musunuz ki faruk süren çıkıp volkan kilimci, mehmet bölükbaşı gibi isimlerin yerine taffarel'i getirmese bu fatih terim bir halt yiyebilecekti avrupa'da?
    çıkıp o dönem dünynaın en iyi defanslarından olarak gösterilen popescu'yu, hagi'yi getirecek vizyon olmasa fatih terim ne yapabilecekti?

    ne yapabileceğini şuradan anlayın, fatih terim o dönem 3 şampiyonlar ligi, 1 uefa, 1 de kupa galipleri kupası mücadelesi vermiştir. takım o kadar iyiydi ki, 5 mücadelenin 3'ünde hezimete uğramış, 1'inde yetersiz taktiksel görüşü nedeniyle gruplardan çıkamamış, sadece uefa kupası'nda başarılı olabilmiştir takım. o dönemin galatasaray'ı için uefa kupası'nı almak aslında başarı değildir. o güçlü takımın yıllarca bir bok yiyemeyişinden gelen ezikliğin biraz üzerimizden atılmasıdır uefa başarısı. aslında fatih terim'in başarısızlığıdır o dönemin sonucu.

    bir sezon sonra, takımdaki yeniçerilerin huzursuzluk ve kargaşa çıkarmasına rağmen, takımı hiç tanımayan lucescu; galatasaray'ı çeyrek finale çıkarmış, real madrid deplasmanında eksikler nedeniyle elenmiştir. o bile takımın gerçek seviyesi değildir, o galatasaray çok daha iyi seviyedeydi. o takımın kalıntıları bile bir sezon sonra 2. tur gruplarında son maça kadar çeyrek final şansını sürdürmüş, son maçta ofsayt golle elenmiştir.
    yani fatih terim, o takımı uefa şampiyonu yapmaktan ziyade avrupa'da başarılı olmasını engellemiştir.

    96-97 sezonu kupa galipleri kupası 2. tur maçında, iç sahada 4-2 yendiği psg'ye deplasmanda 4-0 yenilebilmiştir, o kadar başarılıdır. e hayro öyle saçma goller yerse tabi elenir değil mi? eeee, o hayro'ların yerine dünya kupası şampiyonu taffarel'i, barcelona'dan popescu'yu getiren başkan değil de canaydın olunca nasıl çuvalladığını gördük fatih terim'in.

    genel olarak galatasaray ile 1 kupa galipleri kupası serüveni sıçışla noktalanmış, 2 uefa mücadelesinin 1'i hezimet, 6 şampiyonlar ligi mücadelesinin 5'i başarısızlık (geçen sezon kura ve fikstür şansı olmasa o da hezimetti bakmayın), bu sezonun şampiyonlar ligi başlangıcı ayrı bir hezimet. evinde 6 yedin lan. nedir senin elinde 6'lardan çektiğimiz amk?

    eğer fatih terim bu takımı 8.'likten kurtaran olsaydı gerçekten, ünal aysal'dan birkaç ay önce adnan polat'ın teklifini kabul ederdi. tabi o yönetmle bir halt yiyemeyeceğini bildiği için reddetmişti zamanında. neymiş? ailesiyle vakit geçirmek istiyormuş.
    ne zamana kadar? ünal aysal gibi bir vizyonlu başkan gelene kadar.

    kimse kendini kandırmasın, bu takımın 8.'likten kurtulup 2 sene şampiyon olması ünal aysal sayesinde, fatih terim'e rağmendir.

    chelsea'den 5 yediğimiz maçta da, real'den 6 yediğimizde de aynı şekil taktikten uzak şuursuz hücumlarımız sayesinde hezimete uğradık. fatih hoca hep böyle işte, biraz kontrollü olsa 2000'de de o gruptan çıkabilirdik, 99'da da, 98'de de. hatta 2002 ve 2003'te de.
    adam o kadar inatçı ki saplantılarında, 10 yese bile bildiğini okur. real maçı sonrası açıklamalarını koy, 1'e 1 aynıdır hollanda maçı sonrası dedikleriyle.

    bunun haricinde, 2011'de takımın başına geldiğinde milan baros'u yollamak istiyor, elmander'i de kendi almadığı için 11'de düşünmüyordu. ancak baros liverpool'a karşı iyi performans gösterince bir şans daha kaptı.
    4-5-1 başladık sezona, takım bir sikim oynamıyordu. ibb karşısında bok gibi başladık, baros 11'deydi, o maçtan sonra kesik yedi, elmander 11 çıkmaya başladı. ama o da bu kadroyla tek forvet oynayamdı ki bu aşikardı. terim inatla 11 maç tek forvet oynadı.
    bu sürede takım geri düştüğünde sık sık baros girip puan veya puanları kurtarınca, istemeye istemeye baros-elmander çift forvet oynamaya başladılar. işte o kadronun oynaması gereken düzeni de böylece, şans eseri bulmuştur. hatta bunu bayağı da geç hayata geçirdi, haftalarca takım bağırdı, seni tek forvetli sistemine uymuyor takım diye.

    neyse, o takım resmen 4-5-2 oynadı, forvetler orta sahaya inanılmaz yardım etti, alan açtı vs. sonuç olarak en skorer iki oyuncumuz orta sahanın tandemi melo ve selçuk'tu.

    2012'de ise burak ve umut olarak değişti forvetlerimiz. umut bir nebze elmander gibi 4-5-2'ye uyuyordu, elmander ile oynarken de zaten önceki sezondan esintiler devam etti. ama terim, burak'ı takıma alıp 4-4-2 oynamaya devam etme saçmalığına başvurdu ki, takım üretkenliğini yitirdi, takım savunmasını yapamaz oldu. sonuç olarak artık 4-5-2 oynayamıyorduk. fatih terim bu sefer de tek forvete geçmemekte inat etti. hele sneijder ve drogba geldikten sonra resmen 10 kişi oynadık, yarım kişi sneijder'i sisteme adapte edememesinden, yarım kişi de çift forvette burak'ın oynamasından.

    sneijder'i görev süresi boyunca bir türlü takıma monte edemedi, bu yüzden de adamın işlemesine engel oldu. bakın bu konuda mehmet demirkol, 24 ekim tarihli yazısında ne demiş? (kopenhag maçı sonrası)

    --- spoiler ---

    sneijder şablonları

    terim döneminde sneijder’in yaşadığı sorun hazır hücum şablonlarında ona bir yer bulunamayışıydı. burak formdaydı. drogba gelmişti. son olarak karar verilen
    4-1-3-2 çalışıyordu ama oyun selçuk - drogba - burak üçlüsünün hücum şablonları üzerine ilerliyordu. sneijder’e bir nevi hagi rahatlığı verilmişti. bu çoğu oyuncunun aradığı bir durum.
    sneijder ise hazır, kolay, anlaşılır, uygulanabilir şablonlar arıyor. derdi özgürlük değil. sistem...
    mancini bunu değiştirmeye çalışıyor. selçuk daha defansif görevlerde burak ise kaleye her zaman istediği kadar yakın olamıyor bu düzende. ama sneijder, eboue’nin başlattığı akında da, drogba’ya atılan topta da ezberlenmiş hücum şablonlarında ya son ya da bir önceki topta markajsız olarak topla buluşuyor. şu bir gerçek: o belirli şanblonlar içinde çok daha rahat.

    http://www.fanatik.com.tr/...rDetay_339582_47.htm
    --- spoiler ---

    kimse kusura bakmasın, hocalığının en iyi özelliği motivasyon olan, taktisyenliği olmayan; karakterindeki hırsı takımını 10 maç teknik adamsız bırakacak, isviçre milli takımını ülkede dövdürüp adımızı yerin dibine sokturacak kadar zararlı biri için laf yemek bana koyuyor.
    efsaneyse efsane, herkes eleştirilir.

    ek: italya'ya damga vurduğu lafları da palavradır. cechi gori de galliani de kısa sürede yollamıştır kendisini. amma damga vurmuş lan lige.
  • 7450
    eleştirilebilir ancak bütün başarılarına bahane bulup tesadüf demek aziz yıldırım kafasından da öte bir şey. önce galatasaray gelir ve galatasaray'dan sonra birkaç isim ile birlikte terim gelir... aysal'a, ona buna gelene kadar 40 yıl geçer.

    terim bir bok bilmez sadece motivasyon.... falan filan
    kral cemaatçidir, dincidir yobazdır... falan filan
    bülent yabancı düşmanıdır... falan filan
    arif köylüdür, emek hırsızıdır... falan filan

    allah'tan metin oktay erken vefat etmiş, yoksa ona da ne küfürler ederdik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın