resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 26451
    2013 yılında 2 sezondur ligi domine eden, şampiyonlar liginde çeyrek final oynamış bir kadro bırakan teknik direktörümüz. peki sonra ne mi oldu? yerine yabancı bir teknik direktör geldi ve o çeyrek final oynayan oyuncuların 5-6 tanesi dışında geri kalanların hepsine çöp muamelesi çekti. kiminin sözleşmesini feshettik, kiminin maaşını ödeyip lisansını çıkartmadık, kimini de sağa sola kiraladık.

    hani kadro aslında iyi ama hoca oynatamıyor rakibi analiz etmiyor hücum organizasyonu çalışmıyor vs diye düşünenler varsa yabancı hoca geldiğinde yaşanacak senaryoyu iyi bilmeleri lazım.
  • 26453
    artık duygusallığı bir kenara bırakarak eleştireceğim hocamız. evet kenarda görünmesi beni de çok mutlu ediyor. ancak gelelim gerçeklere. hoca geleli 3 sene oldu. bahane öne sürülemeyecek kadar büyük bir bütçe var elinde. dünya üzerinde çok daha düşük bütçelerle ne takımlar kurulup ne futbollar oynanıyor. bu bahaneleri geçelim.
    1- 3 yıldır dengeli bir takım kuramadı.
    2- transferle takımı yapılandıramadı.
    3- avrupa'da hüsran büyük.
    4- takım yıllardır kaleye şut atamıyor, hoca iyi oynadık diyor.
    5- gençlere şans vermiyor, yetiştiremiyor.
    6- karşı takımları okuyamıyor ve taktik geliştiremedi.
    7- geleceğe dair bir takım yapılanması yok ,ve takım umut vermiyor.
    8- oyunculara en azından pazarlama adına olsa bile yeterli süreleri vermiyor.
    9- cesaretini kaybetmiş durumda .
    10-her başarısızlıkta oyuncuları suçlamaktan çekinmiyor.
    anadolu takımlarını yenip şampiyon olmak sizi tatmin ediyorsa buyurun alkışlamaya devam edin .ben etmeyeceğim. felaket senaryolarını öne sürüp ,vasatlığı başarı sayıp devrime set çekmeyeceğim. halen değişmesini bekleyecek değilim, çünkü değişmeyecek. aynı şeyleri yıllardır ısrarla yapıp farklı sonuçlar beklemekten sıkıldım. görevinden artık ayrılmalıdır.
  • 26455
    takımla ilgili eleştirilerilerin odağındaki hocamız. haddini aşanlar olsa da eleştirmek herkesin hakkı. ama keşke hocayı istemeyenler, hocanın yerine kimi istediklerini yazsalar da biraz ufkumuz açılsa.
    örneğin ülke içinden var mıdır hocanın yerine geçebilecek kalibrede bir teknik direktör? ya da dışardan, o bahsedilen modern futbolu oynatacak hocayı, içinde bulunduğumuz mali sıkıntılar da düşünüldüğünde hangi bütçeyle getireceğiz?
    hep sallamakla, hep şikayetle olmuyor böyle, biraz da çözüm ve öneri duyalım varsa eğer.
  • 26456
    galatasaray'ın efsane teknik direktörüdür ama övmek kadar eleştirmesini de bilmek zorundayız.

    entry'i yazarken fatih terimcilik yapmayacağım gibi düşmanlık da yapmayacağım, sadece içimden geçenleri uzun bir şekilde yazıya dökeceğim.

    fatih terim galatasaray'ın sembol isimlerinden biridir, yaşayan efsanedir. bu konuda anlaştık değil mi? anlaştıysak şimdi ben şuradan başlayayım; fatih terim'in takıma oynattığı futboldan gram zevk almıyorum. oyuncu tercihleri, oyuna geç müdahalesi, yıllardır kuramadığı sistem gibi konularda sınıfta kaldığını söylemek yanlış olmaz. geçen sezon* kadrosunda nzonzi, seri, lemina, falcao, marcao, luyindama, emre mor, babel, andone gibi oyuncuların yanına sonradan onyekuru ve saracchi katıldı ama istenilen futbol bir türlü sahaya yansıtılamadı. hani tepeden tırnağa kağıt üzerinde muhteşem bir kadromuz varken, tam tersine sahada ise futbol yoktu çünkü fatih terim kafasını futbola vermiyordu. gerçi vermiyordu demeyelim, veremiyordu diyelim. nedeni de gayet açık; galatasaray'ın çıkarlarını koruyamayan bir yönetim vardı ve bütün işler fatih terim'e kalıyordu. ayarı da o veriyordu, sözü de o veriyordu ama en azından kötü günde de, iyi günde de çıkarttı masaya koydu. koydu koymasına da, futbolu da çok ihmal etti be. az önce de dedim, sistem falan hiç yoktu takımda, ki düşünün hoca 3 yıldır bu takımın başında. hani 1 olur, 2 olur anlarım ama koskoca 3 sene oldu ama ortada hiçbir şey yok. fatih terim'in gittiği her takımda sağladığı disiplinden de eser yoktu. disiplin olsaydı, hem saha ortasında hem de havaalanında taraftara küfür eden belhanda kadro dışı kalırdı. hocanın tutumu ne oldu? kötü oyunundan dolayı yuhalanan belhandayı korudu ve yuhalayan taraftara "onlar taraftar değil, seyirci" dedi. geçen sezon pandemiden sonra çok kötü bir giriş yaptık işte muslera sakatlandı, andone sakatlandı, emre sakatlandı ... kısacası türlü türlü şeyler yaşandı. 5 temmuz 2020 galatasaray trabzonspor maçında çok daha vahim bir olay yaşadık. takım zaten eksik, kulübede oturandan çok hastanede yatan futbolcularımız varken feghouli gibi fiyat-performans anlamında fiyasko olan biri, bile isteye kırmızı kart gördü. bu ne demek? tabir-i caizse takımı satmak demektir. peki hoca ne yaptı? cezası bittikten sonraki ilk maçta 11'e yazdı.

    "benimde rüyalarım, hülyalarım, hayallerim var" dedi. bunları söylerken bizde şampiyonlar ligini kaldıracağımızı hayal ettik ama son 12 maçımızın sadece 1'inde galip gelebileceğimizi tahmin edemedik. hatta geçen sezon gruplardaki son maça kadar golümüz yoktu. hoca çıktı basın açıklamasında makas, pergel falan dedi, haklı da ama avrupa liginde de bir şey yapamıyoruz ki. 2 sene önce grubu 3. bitirip avrupa ligine gittik ama karşımıza çıkan ilk takıma yenildik ve evimize döndük. bu sene ön elemelerde karşımıza çıkan zayıf rakipleri yendik ama avrupa ligine katılmak için çıktığımız son maçta rangers karşısında yine boynu bükük ayrıldık. fatih terim sayesinde kazandığımız avrupa fatihi unvanını, fatih terim yüzünden kaybettik. yaşadığımız hezimetlerden dolayı cümlelerimizin içinde artık avrupa kelimesini geçiremiyoruz.

    bakın en başından fatih terim kendisiyle çelişiyor. 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçını hatırlıyorsunuz değil mi? herkesin ilk 11'de başlayacak dediği seri'yi, hoca maç kadrosuna almamıştı. seri yerine, çenesini kıran ve birkaç hafta forma giyemeyen belhanda'yı 11'e yazdı. maç 0-0 başladı, ve yine 0-0 bitti. ne aksiyon, ne pozisyon, ne azim... hiçbir şey yoktu. maç sonu hoca bahanelerini sıraladı ve gitti. aradan tam 1 yıl geçti ve 27 eylül 2020 galatasaray fenerbahçe maçını tekrardan oynadık. maç yine 0-0 başladı, 0-0 bitti. maç sonu toplantısında hoca şunu dedi " seri gibi regista bir oyuncumuz olmadığı için oyun kuramadık" e hocam, 1 yıl önce elinde seri vardı üstelik dediğine göre de bu kadar önemli... e o zaman niye kadro dışı bırakmıştın? "futbolcuların geçmişine değil, geleceğine yatırım yapmalıyız" diyorsun ama selçuk inan'ı takımda tutuyorsun, babeli istiyorsun, arda turan'a imza attırıyorsun, fatih öztürk'ü getirtiyorsun?

    tüm bunları yazdıktan sonra fatih terim gitmeli demeyeceğim, demem de. o gittikten sonra daha iyisi gelmeyecek. şenol güneşten tutun, bütün teknik direktörlere kadar kimse hocanın eline su bile dökemez. hocadan istediğimiz tek şey, özüne dönmesidir. hocanın aynaya bakıp "ulan neler oluyor, ne hale gelmişiz" demenin zamanı geldi ve geçti de. biliyorum, galatasaray'ı ezmeye çalışanlara karşı tek vücut olmak istiyorsun ama bak olan her zaman sana oluyor, sana olduğu zaman da bize de oluyor. bırak yönetim içerisindekiler ne yapıyorsa yapsın. kabak onların başına patlasın, senin değil. reklamlarını yapmalarını biliyorlarsa, takımın çıkarlarını korumayı da öğrensinler. sen sadece futboluna odaklan hocam. aksi takdirde verdiğin sözleri tutmadan bitmiş bir "4.sezon" bırakacaksın.
  • 26457
    denizin karsi kiyisinin katakullilerini gorunce, darmadagin ettigi guvenim yeniden insa eden teknik direktorumuz.

    sevgili sozlukdaslarim, renktaslarim; avrupada basari cok uzaklarda belki ama bu sarı civcivlerin 2004 2011 arası kirli oyunlarıyla elde ettikleri basarilarin nuksetmemesi adina saflari sık tutmamiz gerektigini dusunuyorum.

    arkandayiz hocam, sen bizi okuyor, dinliyor hissediyorsun. ne izlemek istedigimizi de biliyorsun. rangers macini da hazmediyoruz. kredi mredi pelesenk oldu agzimizda, bizden daha iyisini bilir yaparsin eyvallah, tek ricam tffsinin yeniden fenerasyona dondugu sezon ve sezonlarda, guclu oyun, diri taktisyen modunu ac. uyuma, uyutma.

    parcalandikca gelecegimiz hal bam ortasahasindan farkli degil. arkadaslar 2011 2012 sezonunda bu adam olmasaydi 2012-2013 2013-2014 sezonlari boyle sonuclarla bitmeyecekti. bu adam bir teminat, bu adam bu yasina ragmen bir cazibe merkezi.

    gucunde bir sizinti oldugu asikar. hoca sibobu takacaktir diye umut ediyorum. bizlere sabir ve dirayet, sevgili hocama da enerji ve saglik diliyorum.

    edit: anlamda kaymalar falan fistan
  • 26458
    kendisinin öncesi de olan sonrası da olacak olan teknik direktör. makas açıldı diyen bir adamın bir şey yapması, bir oyun ortaya koyması zordur. makas açıldı beyanı havluyu ringe atmaktan farksızdır. bir tür öğrenilmiş çaresizliktir. bu çaresizlik inaktive eder, hareketsiz kılar. en iyi ihtimalle idare ettirir. ayrıca oyuncuyu suçlayan bir adam takımı toparlayamaz. oyuncular performans göstermezler. bugün ahmete yarın mehmete öbür gün bana yüklenecek düşüncesini taşımaya başlarlar. halihazırdan memnun olmayan geleceği işaret ettiğinde de toparlaması zordur. ocağı bekleyin olmuyor. çaresizlik, iktidarsızlık, yaşlılık, yorulmuşluk, hedefsizlik ve öteye bir gidişin olamayacağına olan inanca eşlik eden doymuşluk. fatih terim'li yıllarımız çoktan bitti, bir tür fetret ilerleyen zamanlarda bir çöküş kaçınılmaz.
  • 26460
    türkiye'nin en büyük hocası olmasında hemfikirim. ancak oyunculardan verim almak, maksimumu almak konusunda yetersiz fatih hoca. 19/20 sezonundaki galatasaray kadrosu belki de 2000 dönemi hariç en yüksek seviyeli kadroydu. 6. bitirdik.

    sadece ufak bi tb yapalım; 2008 yılına dönelim.

    kalede orkun/aykut ikilisi

    defansta hücum yapamayan hakan balta, yorumsuz servet, 21'lik uğur uçar, 23'lük emre güngör, volkan yaman ve ferhat öztorun, yarım da song ve sabri

    ortada dardanelden 22'lik topal, dönüşümlü ayhan/m.güven, yorumsuz barış özbek, yarım yamalak lincoln, serkan çalık, 21'lik wonderkid arda,

    forvette 36'lık şükür, disiplini şahsından malum 31'lik ümit, yine sakatlıktan yüzü gülmemiş 31'lik nonda.

    bakın samimi söylüyorum, yakın geçmişte şampiyon olmuş hiç bir takımın kadrosu, 2008 kadrosu kadar vasat oyunculardan kurulu değildi. belki de ligi 6. 7. bitirecek kadro, volkan'lı carlos'lu gökhan'lı lugano'lu tümer'li alex'li appiah'lı deivid'li kejman'lı fener kadrosunun tam 6 puan önünde şampiyon bitirdi. üstelik son haftalarını kalli'nin hastalığı yüzünden cevat güler yönetiminde götürdü.

    şu kaleciler ve defans hattıyla kaç gol gördük kalemizde bilir misiniz ? yalnızca 23, evet sadece 23 gol gördük. +41 averaj ve 79 puan toplayarak hem de.

    kalli'nin takımı başında kalli olmadan disiplini elden bırakmadı, bocalamadı. son 10 maçında yalnızca 1 beraberlik aldı. fener'in önünü öyle bir kesti ki fener'in bugünlere gelmesinde önemli bir dönüm noktası oldu.

    kalite olarak 07/08 kadrosuyla 19/20 kadrosunu kıyaslamaya gerek yok. gerçi şampiyon bitirdiğimiz 18/19 sezonunda oynanan tatsız tuzsuz zoraki futbol da bu kıyasa dahil edilebilir. üstelik bu kadroyla dağılmış fener-bjk-trabzon'a rağmen ligi 6. bitirmek... hele hele şampiyonlar ligi veya avrupada doğrudan gruplar şansı varken son haftalarda dağılıp, terim yönetiminde son 10 maçta 1 galibiyet çıkarabilmek fiyaskodur.

    ne yazık ki bu mali ortamda bize kalli gibi taşı sıkıp suyundan et tadı verecek hoca gerekli. fatih terim'e saygım da sevgim de sonsuz. ancak galatasaray sevgim fatih hocayla kıyaslanmayacak derece yüksek.

    10. köyden herkese selamlar, hürmetler.
  • 26461
    geçen seneden ders aldığını düşünüyordum ama 27 eylül 2020 galatasaray fenerbahçe maçından sonra yaptığı saçma sapan seri açıklamalarından sonra değil ders almayı, hayal dünyasında kurduğu evrende muhteşem top oynadığımız fikrinin daha da derinleştiğini gördüm. iyi oyuna anca 3 maç tahammül edebildi demek, hala seri diye sayıklıyor inanılır gibi değil. bu kafayla giderse işimiz zor, kafasında herhangi bir b planı yok. topçuları sahaya sürüp bireysel yeteneklerle takımın iş yapmasını bekliyor, üstelik gözünün önündeki felaket oyunu da fark edemiyor. oyun okumayı da mı unuttun hoca?
    yönetim futbolcu alamıyor tamam da hep sen mi haklısın? oyuncu değiştirmeni veya b planı oluşturmanı yönetim mi engelliyor? elini tutan mı var?
  • 26462
    kendisi artık avrupa'da başarılı olamıyor, olacak gibi de durmuyor!..
    çünkü orada oynanan oyunu fark edemiyor, futbolun değişimini göremiyor.
    kaybedilen maçlardan sonra açın bakın çoğunda takımın iyi oynadığını iddia ediyor.
    takım 500 pas yapınca, %60 topa sahip olunca iyi oynamış oluyor kendisine göre.
    rakip ceza sahasında kaç defa topla buluştun?
    kaç tane şut çektin?
    kaç tane isabetli şut çektin?
    kaç defa rakibi hazırlıksız yakaladın?
    bunların hiçbiri önemli değil bugünkü fatih terim'in oyun anlayışında.
    önemli olan sadece topun bende kalması.
    bir maç oynanıyor, ilk yarı bitmiş galatasaray'ın ya hiç şutu yok, ya da 1 şutu var.
    maç bitmiş galatasaray'ın rakip ceza sahasında topla buluşma sayısı üçü-beşi geçmiyor.
    bu istatistiği o kadar çok maçta gördük ki...
    işte bu maçlardan sonra bile oynanan oyunu savunan bir fatih terim var...

    futbolcu seçimlerinde, oyunu okumasında, sahaya yaptığı etki anlamında ciddi bir geriye gidiş var ve bu özellikle belli bir taktik ve atletizm düzeyinde olan takımlara karşı her seferinde eksiklik oluşturuyor.
    umarım bu sezon takımı şampiyon yapar ve başkan adayı olur.
    gerçek bir efsane davranışı olacaktır bu onun için.
    kulübün beynelmilel başarısı için de elzemdir.
  • 26463
    bu sezon fb’nin hukuksuz ve kural tanımaz şekilde gerçekleştirdiği transferlerle şampiyon olacağını, fatih hoca’nın da sessiz ve unutulmuş bir şekilde ayrılacağını hissediyorum maalesef. ondan intikam almak isteyen çok fazla insan var futbol piyasasında aktif görevde. umarım bu şekilde olmaz.
    bir an önce şu kadroyla çalışmayan ve bize bir sezon + bir avrupa ligi’ne malolan 4 1 4 1’den yakayı sıyırmalı artık. verimsiz ve amaçsız paslaşma oyununu kafasından silmeli.
    avrupa’dan elenme ve fb’yi yenememe konusunda kırgınım kendisine. bari kendi eliyle çirkeflere malzeme vermesin artık.
  • 26464
    şimdiye kadar bir şekilde ryan babel, sofiane feghouli, radamel falcao gibi oyuncuları oynatmasını anladık diyelim. ben bir alakası olduğunu düşünmüyorum ama fatih terim olduğu için olumlu yönden bakıp, bu oyunculara belki bir teklif gelir diye oynattı diyelim. artık transfer döneminin bitmesine 1 gün kala oynanacak 4 ekim 2020 kasımpaşa galatasaray maçı gösterecek fatih terim'in forma adaleti olup olmadığı. bu üçlü çok kötü oynuyor sezon başından beri. 5 resmi maçın beşinde de yaptıkları skorlara rağmen kötü oynadılar. yerlerine oynatılacak oyuncular iyi oynar, kötü oynar orası önemli değil. isterse beşlik olalım ama fatih terim'de o cesarer var mı, pazar günü yani yarın göreceğiz. yok aynı düzen devam ediyorsa geçmiş olsun.
  • 26465
    kendisi ile ilgili bence yanlış bir algı var. başarıyı kendi sahipleniyor, başarısızlıkta suç hep başkasında diye. acaba bu algıyı kendisi mi yaratıyor yoksa kendisine koşulsuz şartsız destek verenler ile kendisinden nefret edenler mi. ben başarılı zamanlarında başkandan malzemeciye kadar herkesin payı olduğunu en büyük payin oyuncularında oldugunu soylediğini defalarca ağzından duydum. tam tersine başarısız durumlardan sonra tüm sorumluluğu alıyorum dedigini de duydum. ve herkes de biliyor ki yardımcılarını da en çok dinleyen, onların görüşlerine onem veren hocalardan biridir fatih terim.
    benim düşünceme gelirsek, bu sene oynattigi futboldan herkes gibi ben de ilk iki hafta dışinda keyif almadım. ancak daha önce de yazdım. iyi futbol iyi futbolcular ile oynanır. yonetim orta sahaya ve ön bölgeye 5 tane marcao buldu da fatih terim in veto ettiğini zannetmiyorum. kendisinin elinde iyi futbolcular bulunduğunda (hagi, sneijder, drogba, prime selcuk, melo, kaptan bulent gibi ) neler yapabildiğini nasil oyunlar oynattigini biliyoruz. bence al sat dengesinin son yili olan bu yıl da süper oyun görmezsek, hocanin yine de kredisi var. cunku biliyorum ki takim kalitesi nasil olursa olsun son düzlüğe iddiali girecek bu takim.
  • 26466
    27 eylül 2020 galatasaray fenerbahçe maçı sonrasındaki açıklamalarından ötürü kendisinden tamamen umudu kestiğim teknik direktör. şu 3 senenin yüzde 80inde kötü top oynadık ara ara doğruyu bulsak da hoca enteresan bir şekilde devamını getirmedi.

    fenerbahçe maçından sonra seri’ye ihtiyacım var derken 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı‘ndan sonra “topa daha çok sahip olan bizdik” dedi. tıpkı geçen senedeki puan kayıplardan sonra yaptığı açıklamalar gibi. ikisi de talihsiz açıklama. seri’ye ihtiyacımız yok, topa çok sahip olmak da bir marifet değil.

    doğru teşhisi koyamıyor, eksikleri yanlış yerde arıyor. bilerek yapsan olmaz böyle. bu kadar yanlışı göz göre göre yapamaz diye düşünüyorsun da yapıyor işte.
  • 26467
    takımının 2 maçlık kötü performansı sonrası yine acımasız eleştirilerin hedefinde kalmış teknik direktörümüz. işin ilginci, transfer dönemini felaket geçiren yönetimi eleştiren galatasaray taraftarına "şımarık" yakıştırması yapan insanlar bu fikstürde, ilk 11'inden 3 sakatı varken, gerekli transferler gelmemişken ve deplasmanda rangers ile oynuyorken adamlar kadar iyi oynamamızı bekleyebiliyorlar. tabii bunu diyince karşı argümanlar gelecektir; zaten 3 senedir avrupa'da kötüyüz, ligde 6. olduk, 2 sene şampiyon olduk ama iyi top oynamadık, 3 senedir ne oynadığımız belli değil vs, vs. hepsini değerlendirelim bakalım.

    1- son 2 maçtaki kötü performans:

    evet, kesinlikle son 2 maçtır iyi oynamıyoruz. derbideki oyunumuz tatsızdı, rangers maçındaki oyunumuzsa çirkindi. ancak yazımın da ana fikri bu olacak, bu futbolcu grubuyla oynanabilecek oyun en fazla bu olurdu ve oldu. rangers maçını ele alalım. adamların kadrosu tam, seninse en kritik noktalarda 3 eksiğin var. kalecin muslera, sol bekin saracchi, sol kanadın arda. çok çabuk unutuldu belki ama 6 numaranda 10 numaradan 2 ay önce devşirdiğin oyuncu, 8.5 numaranda da kanattan 2 ay önce devşirdiğin oyuncu oynuyor. bu 2 oyuncunun haricinde orta sahada oynattığın 3 oyuncunun feghouli dışında 2'sini de 2 aydır, hatta daha uzun süredir göndermeye çalışıyorsun (belhanda ve babel). burada eleştirenlerin yaptıkları itirazlar, emre-babel yerine neden etebo-emre olmadı ve neden babel-feghouli yerine jesse-kerem oynamadı. bu itirazlardan jesse-keremli itiraz zaten komik, çünkü bu oyuncular siz görmeseniz de zaten oynuyorlar. antrenmanlar bunun için var. jesse, kerem hatta oğulcan, ali yavuz; haklı olarak hiç beğenmediğimiz babel ve feghouli'ye yakın bir performans gösterebilse bile onları o şansı bulurken görürdük. etebo konusu da ilginç, hajduk maçı dışında hiç 90 dakika çıkarmamış, o maçta da yorgunluğunu belli etmiş (fatih hoca basın toplantısında da söyledi o gün), bize gelmeden önce 2.5 aydır idman bile yapmamış oyuncuyu rangers deplasmanında ilk 11 oynatmamak aptallık falan değil, bildiğin seçimdir. 90 dakikayı çıkarıp çıkaramayacağını haliyle en iyi bilecek olan kişiler scott piri ile fatih terim'dir.

    şimdi bu minvalde değerlendirecek olursak; orta saha kurgunu 2 devşirme oyuncudan ve 1 istenmeyen adamdan oluşturabilmişsin (her ne kadar taylan cuk otursa da, ki bu da fatih terim'in başarısıdır), kanat alternatifsizliğinden 2 kanatta da yavaş, temposuz oyuncu oynatıyorsun (babel-feghouli), hücuma çıkmayı en çok sevdiğin sol bek bölgesinde ters ayaklı adam oynatmak zorundasın (linnes), kalende 2 alternatifin var, 2'si de beğenmediğin rakip kaleciler altay ve mcgregor'dan kötü (fatih-okan), 2 forvet alternatifin de istediğin forvet tipinden, hatta modern futbolun gerektirdiği forvet tipinden çok uzak (falcao-diagne), ama rangers deplasmanında ve derbide çatır çatır top oynatman bekleniyor. yapamayınca da "futbolu unutmuş", "emekliliği gelmiş", "adaleti kalmamış" yakıştırmaları yapılıyor, yukarıda bahsettiğim etkenlerden bahsedip hocayı savunanlara da "biatçı" deniyor.

    yok öyle yağma. yukarıda saydığım milyon tane zorluğun arasında seyirci olmasa da yolculuk açısından bir rangers deplasmanı kaybetti ve tarafsız sahada gayet iyi savunma yapan fener'le berabere kaldı diye hocaya demediğini bırakmayanlardan olmayı reddediyorum. başımızda terim dışında kim olsa ve bu 2 ayı, söz verilip satılmayan ve alınmayan oyuncuları, yaşanılan sakatlıkları, antep-bakü-başak-split maçlarındaki iyi futbolu aynı şekilde yaşasak; şu an o kişi eminim ki baş üstünde olurdu. her şeyi geçtim 12 eylül'deki antep maçı öncesi biri bize 20 gün boyunca yaşanacakları anlatsa 1-2 marjinal hariç kimse hocaya bir şey demezdi. yönetim yapamadıklarıyla hocayı ateşin içine attı, herkes de hocayı taşlıyor. ne güzel istanbul be.

    eğer gereken zamanlarda orta saha transferleri yetişse; pırpır kanada bile gerek yok, emre'yi kanada koyabileceğin kadar orta saha derinliğin olsa, ya da onları da geçtim, muslera, saracchi, arda 3'lüsünden 2'si bari olsa, onu da geçtim, farklı bir oyun tarzıyla oynamanı sağlayabilecek oynatabilecek emre akbaba sakat olmasa, hadi onu da geçiyorum, rangers gibi o torbanın en güçlü 2-3 takımından biri (ki adamlar tam kadrolardı, bizim gibi 4 sakatları yoktu) yerine biraz daha güçsüz bir takım gelse, son olarak bunu da geçiyorum, en azından maç istanbul'da oynansa, ben eminim ki biz bu turu geçerdik.

    2- 3 senedir avrupa'da kötüyüz:

    bu seneyi detaylıca açıkladım, bu kadar sıkıntının ve şanssızlığın üst üste gelmesiyle ancak bu olurdu zaten. bu kadroyla uefa kazanma hayali olan arkadaşlar üzüldü tabii ama yapacak bir şey yok, fifa'da kazanırlar artık.

    2018-19 avrupa macerasına göz gezdirelim bakalım. maçlara çıktığımız ideal 11'imiz şu:

    muslera/mariano-serdar(maicon)-ozan-nagatomo/fernando-ndiaye-belhanda/onyekuru(feghouli)-eren-garry rodrigues

    tabii o günler garry'yi 25 milyon euro, ndiaye'yi canavar, serdar'ı taş gibi savunmacı olarak gördüğümüzden sonuçlar bizi çok şaşırttı ama gelgelelim bu oyunculara hatalı değer atfettiğimizi zaman gösterdi. şu kadro şampiyonlar ligi için o kadar vasat kalıyor ki. beğenmediğimiz porto ve schalke'nin kadrosu bu kadrodan net daha iyiydi zaten de, lokomotiv'in miranchuk-krychowiak-corluka-rybus-smolov-farfan-höwedes ve eder'li kadrosunun da bizim kadrodan aşağı kalır yanı yoktu. gelgelelim as kadromuzdan da doğru düzgün faydalanamadık, nagatomo, eren, onyekuru, ndiaye, fernando, serdar aziz, emre akbaba gibi oyuncular sakatlıktan dolayı 1 ya da 1'den fazla maç kaçırdılar (kondisyonere, dolayısıyla fatih hoca'ya da yazar sakatlıkların bir kısmı). neyse, grupta 3 maç iyi (hatta 2 porto maçında çok çok iyi), 3 maçta da kötü oynayarak 3. bitirdik. en büyük şanssızlığımız çok iyi oynadığımız 2 porto maçında 0 puan almamızdı.

    grup performansımızın, özellikle 3. 4. ve 5. maçlardaki performansımızın düşük olmasının en önemli nedenleri, gomis'i 2 forvet alacağız diye gönderip, son gün hesap hatası yapıp cornelius'u bile alamayıp bizi eren'e bırakan mustafa cengiz yönetimi, kondisyonerini yanlış seçen fatih hoca, 2018-19 sezonunun ilk yarısında, tarihte görülmemiş şekilde bizi doğrayan hakemler ve verdikleri cezalarla ve açıklamalarla düşmanlığın en şerefsizcesini yapan pfdk, tff ve diğer kulüplerdi.

    benfica eşleşmesinden de beklentimiz büyüktü. elenince ve hücumda beklenen ölçüde etkili olamayınca yine kötü oynadığımız söylendi ama o karşılaştığımız benfica acayip formda ve güçlü bir benfica'ydı. istanbul'a yedekleriyle geldi dediğimiz takımın yedek diye bahsettikleri oyuncular, orta sahada florentino-gedson fernandez, savunmada ferro-dias 2'lisiydi. ilk maçta eksik olan pizzi ve grimaldo dışında tam kadro benfica ile oynadık ve gerek şanssızlıklar (istanbul'da kalemize 2 kere gelmeleri ve 2 gol yememiz) gerek de rezil hakem kararları (ilk maçta çalınan saçmasapan penaltı ve 2. maçta verilmeyen nizami golümüz) yüzünden elendik.

    ben bu tabloya baktığımda büyük bir teknik ekip başarısızlığı göremiyorum kesinlikle. fatih hoca'nın o seneki tek hatası kondisyoner seçimiydi ki o hatadan da ligin 2. yarısında döndü.

    2019-20 avrupa macerasına bakacak olursak, işte burada suçun çok büyük bir kısmı fatih hoca'nın. tabii hafifletici sebepler vardı; takımın beraber kamp yapamaması, geç gelen transferler, falcao saçmalığı (kimse kusura bakmasın, oyuncu tipi olarak bizim oyunumuza çok uzak bir oyuncu. yönetim hiç uğraşmamalıydı, hoca biraz da zorunluluktan kabul etti ama yine de kabul etmemeliydi) gibi durumlar fatih terim'in isteği dışında gerçekleşti ama ne olursa olsun o kadar yatırım yapılmış bir kadro avrupa'da bu hezimeti yaşamamalıydı. brugge'den 4, real'den 3, psg'den 1 ya da 3 puanı alıp 2.liği zorlaması gereken bir yatırım yapmıştık. fatih hoca'ya yazar*.

    genel değerlendirme yapacak olursak 19-20 sezonu, ilk yarısıyla büyük bir fatih terim fiyaskosudur, ama ne 18-19 sezonunun ne de 20-21 sezonunun bizim içimizdeki mesulü fatih terim değildir. başka herhangi bir hoca'nın da o şartlarda daha iyi işler çıkarması pek mümkün değildi zaten. bu 2 sezonun en büyük mesulü için (bkz: 2018 - 2019 sezonu transfer dönemi) ve (bkz: 2020-2021 sezonu yaz transfer dönemi)

    3- 2 sene şampiyon olduk ama iyi top oynamadık:

    bu söz zaten 2017-18 sezonu için geçerli olamaz. zorlandığımız ve puan kaybı yaşadığımız sivas, gençler ve kasımpaşa deplasmanlarını hatırlayanlar kötü oyun oynadık diyorlar ama fatih terim'in oynattığı 18 maça genel olarak bakacak olursak kesinlikle öyle bir durum yok. öncelikle puan hesabına bakalım, deplasmanlarda üst üste aldığı ağır kelimesinin bile açıklamaya yetmediği trabzonspor-başakşehir-beşiktaş-yeni malatya mağlubiyetlerinden sonra psikolojik açıdan dibe vurmuş bir takımı alan fatih terim, 18 lig maçında 14 galibiyet-1 beraberlik-3 mağlubiyet aldı (18 maçta 43 puan-maç başına yaklaşık 2.39 puan-34 haftaya vurursak 81.22 puan). kazandığı 14 maçtan 2'si hariç oyun olarak rakibine net üstünlük kurdu (alanya deplasmanı, iç saha beşiktaş). diğer 12 maçta sadece kayseri ve akhisar deplasmanlarının 2. yarılarında baskı yedik, ama 2 maçta da bizim pozisyon sayımız rakibe göre çok daha fazlaydı. puan kaybettiği maçlarda ise kadıköy'de taş gibi top oynatıp şanssızlığa takıldı, sivas'a karşı 2-2 olabilecekken çok gol kaçırdık ki skoru 2-0'a getiren penaltı komediydi, kasımpaşa'ya karşı ilk yarıyı domine ettik, sakatlık ve haksız penaltıdan sonra 2. yarı oyundan düştük, sadece gençlerbirliği bizi taktiksel anlamda tamamen yendi.

    bu saydığım istatistikleri ve iyi performansı da maçların yarısında fernando'suz, tamamına yakınında da ndiaye'siz yaptık (o dönem ndiaye'nin varlığı önemliydi, çünkü alternatifler selçuk ve tolga'ydı.). fatih terim önce donk sürprizini çıkardı (hala inanamıyorum hocanın donk'u getirdiği seviyeye, o günlerde donk hakkındaki entry'lerin nasıl değiştiğine bakın), sonra geri plana itilen garry'yi yıldız yaptı (18 maçta 8 gol 8 asist), taraftarın çöp muamelesi yaptığı denayer'ı ve mariano'nun sakatlığından sonra en kritik haftalarda kullanmak zorunda kaldığımız linnes'i takımın çok değerli parçaları yaptı.

    sözün özü 17-18 sezonu 4 denk takımın arasından (hatta beşiktaş kadrosu bizden çok daha iyiydi) çıkıp şampiyon olduğumuz, bunu yaparken de 2-3 maç hariç taş gibi top oynadığımız ve bu taş gibi futbolu orta sahadaki eksikliğimize rağmen oynadığımız bir sezondu. fatih hoca ile en çok iftihar etmemiz gereken 2-3 sezondan birini mesnetsizce "kötü top oynadık" diye değersizleştirmeye çalışmak akıl tutulmasından başka bir şey olamaz.

    geçelim 2018-19 sezonuna. bu sezonun ilk yarısında birkaç maç hariç hakikaten kötü top oynadık. bunun sebeplerine zaten yukarıda şampiyonlar ligi maceramızda da değindiğim için bir daha uzun uzun anlatmaya gerek yok. yönetimin transferdeki hataları, fatih hoca'nın kondisyoner hatası, pfdk-mhk-tff-kulüpler birliği, bazı şanssız sakatlıklar derken ilk yarı hakikaten kötü oynadık. yalnız bu sezonun 2. yarısında kötü oynadık demek yine komik kaçıyor. sen hem türkiye kupasında sonuna kadar ilerleyeceksin, hem ligi namağlup kazanacaksın, hem de benfica'ya karşı çok iyi savunma yapıp hakemle eleneceksin; sonra bazıları çıkıp diyecek ki galatasaray kötü top oynadı. bu hem oyuncuların, hem de teknik ekibin emeğine saygısızlıktır. şampiyonluğu garantiledikten sonra yedeklerle çıktığımız sivas maçını haliyle saymazsak ligde 2. yarıda 16 maçta 40 puan toplamış (maç başına 2.5 puan), 11 gol yemiş (maç başına yaklaşık 0.69) ve 39 gol atmış (maç başına yaklaşık 2.44); haliyle maç başına 1.75 averaj elde etmiş bir galatasaray vardı. puan kaybettiğimiz maçlara bakacak olursak erzurum maçı (hem penaltımsı pozisyonlarımız, hem maçın akşam -7 derecede oynatılması, ama esas kaleye giden topumuzun çimden sekip dışarı çıkması ki bu nasıl gündem olmadı hala inanamıyorum), konyaspor maçı (ofsayt çizgisinin yanlış zamanda çekilmesi sonucu giden penaltımız) ve fenerbahçe maçı (ali palabıyık) emeğimizin çalındığı maçlardı. hakemlerin lehimize sonuca etki edecek şekilde yönettiği sadece 2 maç vardı (trabzonspor ve kayserispor). bursaspor, beşiktaş ve rizespor maçında hakem tartışması yapanlarla sonuna kadar tartışırım.

    sonuç olarak takım 2. yarıda hem müthiş bir puan ve averajla şampiyon oldu, hem de türkiye kupasını aldı. 3-4 maç hariç de gayet iyi top oynadı.

    gelelim 2019-20 sezonuna. bu sezonun ilk yarısı hakkında hoca ne kadar eleştirilse az. felaket ötesi bir ilk yarı geçirdik. savunmamız ve kalemiz bireysel olarak iyi oyunculardan oluşmasa ve ömer bayram efsane bir performans göstermese 7. değil 17 bitirmiştik belki bu yarıyı. fatih hoca'nın ömer bayram ve adem büyük ikilisi dışında hiçbir olumlu hareketini hatırlamıyorum, tabii ömer bayram demişken yine dahiyane bir buluştu ömer'i sol içte değerlendirmek. ömer'in pandemi öncesine kadar yaptıkları için: (bkz: #2959044)

    ilk yarıyı hocanın "ocağı bekleyin", "futbolcuların geçmişine değil geleceğine yatırım yapmalıyız" gibi söylemlerinin bol bol vurgulanıp bu sözlerin kullanılarak hocanın daha da eleştirildiği, rakip taraftarların her maçımızdan sonra #terimistifa hashtagleri açtığı bir ortamda bitirdik. ilk yarıdaki son maç olan 28 aralık 2019 galatasaray antalyaspor maçı umutlandırsa da arda üzerinden dönen terim-yönetim sürtüşmesi umutlarımızı canlandırmamızı engelliyordu.

    gelgelelim ligin 2. yarısında sahada bambaşka bir takım vardı. takım önce 4-4-1-1'i çatır çatır oynadı, sonra lemina sakatlanınca ve onyekuru takıma katılınca 4-1-4-1'i çatır çatır oynadı, sonra lemina dönünce sivas ve beşiktaş maçları berabere bitse de 4-2-1-3 asimetrik benzeri zorlu bir dizilişte çatır çatır top oynadı.

    bu kadar şanssızlık yetmezmiş gibi en iyi durumumuzdayken pandemi baş gösterdi ve önce beşiktaş maçını seyircisiz oynadık (15-3 şutla bitti maç, iddia ediyorum seyircili oynasak 2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı'nın rövanşını izlerdik.). sonra da ligler 3 aylığına iptal edildi.

    bu 3 ayda önce fatih hoca korona oldu, sonra başkanımız ölümden döndü, kondisyonerimiz italya'dan dönemedi ve son olarak da en önemli 2-3 oyuncumuzdan biri marcao 3 maçlığına sakatlandı.

    pandemi sonrası alanyaspor'a karşı oynadığımız maça kadar olan maçları teker teker değerlendirmek istiyorum:

    a- 14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı:

    bu maç, oyun olarak en ağır eleştirileri yapacağım maçlardan biri. marcao'nun yokluğunda ahmet'in pozisyon hatalarıyla başladık ama daha ilk dakikalardan bile rizespor'un dinamik oyununa cevap veremeyecek ölçüde fiziksel düşüş yaşadığımız belliydi (bartali'nin italya'dan dönemeyişini hatırlatırım). taktiksel anlamda da çok iyi hazırlandığımızı düşünmüyorum bu maça, tabii çok da ağır eleştiri yapamayacağım hoca ara dönemde corona hastalığını atlattığı için. bu dediklerim 14. dakikaya kadar geçerliydi. 14. dakikada muslera'nın ayağı kırılınca bambaşka bir psikolojik düşüş yaşadık ve iyice kötü oynamaya başladık. sonra saracchi'nin penaltısı (bence penaltıydı) ve dönen topa hiçbir oyuncumuzun koşmaması sonucu golü yememiz (konsantrasyon düşüklüğünün kanıtı) derken ilk yarıyı 1-0 geride kapattık. sonra büyük hatalarla yenen 2. gol, hemen ardından onyekuru'nun net pozisyonu kaçırması (kalecinin müthiş kurtarışı), andone'nin de sakatlanması derken adem'in kırmızısıyla birlikte son yılların kendi adımıza
    en iğrenç gecelerinden birini yaşadık.

    bu maçta yaşar kemal uğurlu ve ekibinden bahsetmeden geçmek olmaz tabii. önce yardımcısı yarım metre ofsaytı kaldırmadı ve muslera sakatlandı, sonra morozyuk'un kırmızıya yakın sarılarını vermedi, sonra andone'ye yapılan net penaltıyı es geçti, sonra da adem'e haksız bir faul ve sarı kart vererek adem'i çıldırttı ve kırmızı görüp 3 maç ceza almasına sebebiyet verdi. maç içinde çaldığı/çalmadığı faul kararlarıyla bizi kıtır kıtır doğramasından bahsetmiyorum bile.

    b- 21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçı:

    bu maç hakkında çoğu kişiyle farklı fikirde olabilirim ama dk. 80'de skor 3-2'ye gelene kadar müthiş bir maç çıkardığımız görüşündeyim. golü erken yedik ama müthiş bir baskı kurup 2-1 yaptık. 2. yarı belhanda saçmalayınca ahmet atıldı ama yine de çok iyi top oynayıp skoru da 3-1'e getirmeyi başardık. sonra falcao da sakatlandı ve 5 dakika boyunca oyun durmadığı için 11'e 9 oynadık. hatta 2 kişi eksik olduğumuz o sürede savunmadan pasla çıkıp gaziantep'e top göstermediğimiz anlar hala aklımda, müthiş bir pas trafiğimiz vardı 11'e 9'ken bile. gelgelelim tam hücuma çıkmış, rakip yarı sahaya yerleşmişken yapılan basit bir pas hatası kontraya döndü ve uzaktan vuruşla skor 3-2 oldu. bu arada gol net ofsayttı ama iptal edilmedi. sonrasında yaslanıp savunma yaptık ama alper ulusoy'un uydurduğu 6 saniye kararı ve jesse'nin yaptırdığı en hafif tabirle aptalca penaltı yüzünden 3-3 bitti maç.

    bu maçta oyun olarak en ufak bir eleştirim yok hocaya, ama değişikliklerde geç kalması ve son dakikalarda emin bayram'ı oyuna almayıp lemina-taylan 2'lisini stoper oynatması kanımca büyük hatalardı. bunları yapmasa kazanırdık düşüncesindeyim.

    bu arada bu 2 maçta 3 forvetimiz adem, andone ve falcao'yu ve kalecimiz muslera'yı kaybettik. ayrıca bu 2 maçta marcao ve luyindama, 1'inde de donk oynayamadı.

    c- 28 haziran 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçı:

    bu maça kimsenin diyecek bir şeyi yoktur sanırım, ilk 11'imizin yarısı yokken ve forvette emre akbaba'yı kullanırken lig lideri olan ve o maça kadar oynanmış son 26 haftanın sadece 1'inde mağlup olan başakşehir'i oyun olarak ezip geçtik. şut sayısı 11-22, topla oynama oranları 36-64'tü (ki bu maça başakşehir de kazanmak için çıkmıştı, trabzon ile çekişiyorlardı şampiyonluk için). ve bu maçta da lemina'yı ve linnes'i sakatlığa kurban verdik. linnes 1 maç içinde döndü ama lemina sezon sonuna kadar bir daha oynayamadı.

    d- 5 temmuz 2020 galatasaray trabzonspor maçı:

    maçın öncesinde en önemli hücum silahlarımızdan onyekuru'nun bir anda gidişiyle sağlam bir darbe yedik. o kadar eksiğe rağmen trabzonspor'a karşı yine güçlü bir oyun oynarken feghouli'nin saçmasapan yediği kırmızı kart ile birlikte 10 kişi kaldık ve donk'un yaptığı ama galatasaray lehine verilmeyecek türden bir penaltıyla 0-1 geriye düşünce maç bitti zaten. yine de takım 10'a 11'ken bile iyi savaştı ve çok pozisyon vermedi.

    e- 8 temmuz 2020 alanyaspor galatasaray maçı:

    güçlü alanyaspor'a karşı kolu kanadı kırılmış bir kadroyla çıkmamıza rağmen dünyaları kaçırdık, onlar da her geldiklerini attılar. 2-1 ile son dakikalara girerken faulden attıkları gol iptal olmayınca dağıldık ve 4. golü de yiyerek çok haksız bir mağlubiyet aldık. şut sayıları 11-22'ydi. bazen şut sayıları kimin daha iyi oynadığını yansıtmaz ama bu maç kesinlikle yansıtıyordu.

    kalan 3 maçta da amaçsız, yarısından fazlası eksik takımla 4 puan topladık ve lig bitti.

    19-20 sezonunu fatih terim açısından özetleyecek olursak ilk yarısı 100 üzerinden 5, pandemiye kadar 2. yarısı 100 üzerinden 95'lik performanse sergiledi. 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı'nın 2. yarısından sezon sonuna kadar türk futbol tarihinde eşi benzeri görülmemiş şanssızlıklar yaşadığımızdan ötürü değerlendirme yapmak pek mümkün gözükmüyor. ancak "pandemi sonrası eski rezil futbola döndük" diyenlere zerre katılmıyorum, çünkü rize maçı ve son 3 maç dışında cidden iyi top oynadık. skoru almamızı hep şanssızlıklar, küçük hatalarımız ve hakemlerin büyük hataları engelledi.

    son olarak gelelim bu sezona. önce gaziantep'i, sonra başakşehir'i çok iyi oyunlarla yendik. herkesin iddiası, "bak geçiş oyununa döndük, galibiyetler geldi. hoca hatasından döndü." şeklindeydi. fenerbahçe maçında saracchi'nin eksikliği, maç yorgunluğu, katı fener savunması gibi sebeplerden dolayı fener'i delemeyince herkes hocaya "pas oyununa niye döndün" demeye başladı ki alakası yok. elimizdeki 11 ile karşındaki 11'e karşı oynayabileceğimiz zaten buydu. pas değil geçiş oyunu oynamaya çalıştık ama geçirmediler bir türlü. pas oyunu oynasak rakip yarı sahada sete otururduk ama neredeyse hiç oturmadık maç boyunca. elimizden geldiğince hızlı çıkıp pozisyon bulmaya çalıştık, bulduk da ama değerlendiremedik (çoğu da net değildi zaten pozisyonlarımızın).

    sonuç olarak şimdiye kadar hocanın son döneminde geçirdiği 5 dönem var, şu an da 6.sı oynanıyor.

    -2017-18 sezonu 2. yarısında gayet iyiydik. zaten istatistikler ve şampiyonluk da kanıtlıyor bunu.

    -2018-19 sezonu 1. yarısında kötüydük. burada yönetimimizin, pfdk'nın, mhk'nin ve tff'nin de payı büyük ama hocanın da fiziksel hazırlık konusunda sınıfta kaldığı bir gerçek.

    -2018-19 sezonu 2. yarısında müthiştik. herkes kötü oynayıp (aslında kötü değil de sıkıcı) kazandığımız maçları hatırlıyor ama bir takım kötü oynayarak hem ligi hem türkiye kupasını (ki ligi hakemlere ve lisecilerin 23 mart'ta yönetimi ibra etmemesine rağmen 8 puan geriden dönüp kazandık.) kazanması, bunları yaparken hem attığı gol, hem yediği gol açısından çok iyi rakamlara ulaşması (ligde +1.75 averaj) kesinlikle müthiş bir teknik direktörlük performansıydı.

    -2019-20 sezonu 1. yarısında felaket ötesiydik. yönetimimiz tff ve ali koç'a daha sert cevap verebilirdi ve transferleri daha erken getirebilirdi ama başarısızlıkta en büyük pay açık ara fatih hoca'nındı.

    -2019-20 sezonu 2. yarısında müthişten de öteydik. pandemi öncesini anlatmaya zaten gerek yok, özet geçmek gerekirse (bkz: 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı). pandemi sonrası rize maçı hariç oynadığımız gaziantep-başakşehir-trabzonspor-alanyaspor maçlarında birçok taraftar 4 maçta 3 puan almamıza tepkiliyken ben bu maçların tümünde oynadığımız oyundan gurur duydum. bu maçlarda kaçan 9 puanın sebeplerini zaten etraflıca anlattığımı düşünüyorum, tekrar girmeyeceğim. ama iddia ediyorum, galatasaray tam kadrosuyla (şu anki kadrosunun üstüne seri-lemina gibi pas ve driplingle takımı çıkarabilen 2 orta saha ve onyekuru tipi bir kanat) bu oyunu oynasa ligde puan rekorunu kırar, rangers falan zaten dinlemez ve avrupa'nın başaltı takımlarıyla (mesela leverkusen) rahatça başa baş oynardı. gelecek seneye kısmet artık.

    sonuç olarak fatih terim 5 dönemin 3'ünde gayet iyi top oynattı (hatta birinde müthiş), 1'inde sadece kendisi suçlu olmamak üzere kötü oynattı, 1'inde neredeyse sadece kendisi suçlu olmak üzere felaket ötesi top oynattı. bu seneye de onca yokluğa ve 4 önemli sakatlığa rağmen gayet iyi top oynatarak başlattı. ben bu tablodan "3 senedir top oynamıyoruz"u çıkaramıyorum açıkçası, bu çıkarımı yapmanın da hem teknik ekibin hem de oyuncuların verdiği emeğe çok büyük bir saygısızlık olacağı kanaatindeyim.

    4- 3 senedir ne oynadığımız belli değil:

    bu eleştiri 3. maddede açıkladığım "2 sene şampiyon olduk ama iyi top oynamadık" versiyonuna benziyor ama çok daha ağırı. fatih terim gibi bir taktisyenin 3 senedir taktiğinin olmadığını rahatça söylenebiliyor bu elit mecrada bile. bu kadar kolay mı kestirip atmak? inanılmaz gerçekten. yine konu emeğe saygıya geliyor. o kadar taktik ve fiziksel idman, oturtulmaya çalışılan ve farklı rakiplere karşı denenen bir sürü farklı diziliş ve sistem (örnek 4-1-4-1, 3-5-2, 4-4-1-1, 4-2-1-3 asimetrik) nasıl tamamen es geçilebiliyor?

    madem bu kadar merak ediliyor, ben dilim döndüğünce açıklamaya çalışayım 2.5 senedir ne oynadığımızı.

    -2017-18 sezonu 2. yarısında fatih hoca'nın aldığı takımın kurgusu geçiş oyununa yatkın, ama set oyununda büyük sıkıntılar yaşayan bir takımdı. önde doğru pres uygulayan her takım, bizi yenmekle kalmıyor, rezil ediyordu. (bkz: 29 ekim 2017 trabzonspor galatasaray maçı)-(bkz: 18 kasım 2017 istanbul başakşehir galatasaray maçı) ve utanarak (bkz: 2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı). güçlü rakipler ilk haftalarda güçlü görünen presimizi rahatça kırıyordu. duran top savunmamız da felaket durumdaydı, onu da ekleyelim. hoca bu süreçte giden ndiaye yerine donk'u monte etti, çeşitli savunmadan çıkış setleri çalıştırdı (bazı maçların full kayıtları internette bulunabiliyor, tudor ve terim dönemindeki maçlarda savunmadan çıkışlarımızın farklarına bakılabilir.) ve savunmadan çok daha iyi çıkıp sete oturabildik. bunun da ekmeğini 17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçı, 1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maçı, 15 nisan 2018 galatasaray başakşehir maçı ve 29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçı maçlarında üstün bir oyun oynayarak ve 4 maçta 10 puan alarak yedik. ayrıca, tudor döneminde neredeyse tek silahımız olan geçiş hücumlarında da geriye gitmedik, aksine daha iyi olduk. garry'nin 18 maçta 8 gol 8 asist yapması da kanıtlıyor bu durumu. hocanın çözüm bulamadığı tek sıkıntımız, kapanan takımları açma konusuydu, tabii hem hücum oyuncularımızın oyuncu tipi olarak set oyununa çok uygun olmayışıyla (feghouli ve biraz gomis hariç), hem de duran top kullanma becerisi yüksek oyuncumuzun olmayışıyla (belhanda'nın ve feghouli'nin bu becerisi kesinlikle iyi değil bence ve istatistikler de bunu gösteriyor açıkçası.) bunu zaten fatih hoca değil, kimse başaramazdı diye düşünüyorum. ayrıca özellikle zorlu maçlarda eleğe dönen takım savunmamız duran toplar harici ciddi manada iyi savunma yapmaya başladı. 18 maçta toplam 12 gol yedik, bunların sadece 4'ünü akan oyunda yedik. 4 tanesini de akan oyunda verilen penaltılarla yedik ama hakkaniyetli davranmak gerek, bu 4 penaltının alanya deplasmanındaki hariç 3'ünün penaltıyla alakası bile yoktu (fatih terim'in ilk maçı olan göztepe maçı-sivas ve kasımpaşa maçlarında verilen penaltılar). yani bu 18 maçta akan oyun kaynaklı 5 gol yedik sadece.

    sonuç olarak hocanın bu sene yapamadığı tek şey kapalı savunmaları bazı maçlarda açamamaktı, tabii bu da takımdan 18'de 18 bekleyen arkadaşları memnuniyetsizliğe sevk etmeye yetti. 18 maçta atılan 41 gol (maç başına yaklaşık 2.28), yenilen 12 gol (maç başına yaklaşık 0.67), alınan maç başına 2.39 puan ve maç başına yapılan +1.6 gol farkı fatih hoca'yı takdir etmemize yetmedi. ayrıca aynı hücum setini kullanarak hem başakşehir'e, hem beşiktaş'a gol attığımızı hatırlatırım, hani hücum setimiz yok ya (!)

    -2018-19 sezonunun ilk yarısında istediklerimizi tam olarak sahaya yansıtamasak da 2. yarısıyla birlikte müthiş bir geçiş oyunu takımı olduk. özellikle göztepe deplasmanında, erzurum deplasmanında, bursaspor deplasmanında (feghouli'nin golü), kupada rövanşta yeni malatya maçında (özellikle 4. gol sanat eseriydi), iç saha beşiktaş maçında (ilk golümüz), rizespor deplasmanında (ilk golümüz) attığımız goller ve 19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı'nda o sene belki de uzun yıllar boyunca göremeyeceğimiz kadar iyi bir savunma performansı gösteren başakşehir'e attığımız ama milimetrik ofsayt ve diagne'nin koluna çarpan top yüzünden sayılmayan 2 golümüz, geçiş oyununda ne kadar iyi bir takım olduğumuzu zaten kanıtlıyordu. set oyununda oyuncu profilimizden dolayı yine zorlandık, ancak yukarıda da bahsi geçen 16 maçta namağlup 40 puan toplayıp, maç başına +1.75 averaj yapacak kadar da iyiydik. bu sezona dair söylenecek 2 büyük taktiksel yenilik de duran top savunmamız ve savunmadan çıkış setlerimizdi. o seneye kadar duran toplarda uzun yıllardır adeta acı çeken takımımız, o sene ligde penaltılar ve 1 frikik hariç sadece 1 duran top golü yedi ki o da 23 eylül 2018 akhisarspor galatasaray maçı'nda muslera'nın hatasında geldi. aynı gelişimi yan toplarda da gösterdik, takım kenar ortalardan sadece 2 gol yedi şampiyon olana kadar (trabzon deplasmanı ekuban 4-0 ve iç saha başakşehir bajic 0-1). savunmadan çıkış konusunda da özellikle marcao-luyindama transferleri bizi çok rahatlattı. luyindama'nın bazen riskli olsa da topla çıkışları ve marcao'nun topu mükemmele yakın kullanması bizi çok rahatlattı. bunun etkilerini 10 şubat 2019 galatasaray trabzonspor maçı, 5 mayıs 2019 galatasaray beşiktaş maçı ve 19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı'nda çok net gördük. bu ikili olmasa ne trabzon'a o kadar baskı kurabilirdik, ne beşiktaş'ın maç başında bizi bocalatan presini kırabilirdik, ne de başakşehir'i 0-1'den sonra o kadar geriye yaslayabilirdik.

    tabii bu kadar şeyin üzerine hoca yine "taktiksel anlamda" takdir edildi mi? tabii ki hayır. şampiyonluk her türlü farklı sebebe bağlandı, ama bu anlattıklarım ya görülmedi, ya da görülmek istenmedi.

    -2019-20 sezonuna hoca 2 senedir düzeltemediği tek şeyi düzeltme amacıyla başladı. takım geçiş hücumunu iyi oynuyordu, ama pas oyununda iyi olmak takımı her açıdan rahatlatacak, hem ligde kilidi çok kolay açacak, hem de şampiyonlar liginde 12-13 sezonu performansımız gibi performans sergileyebilecektik. hoca kredisi olduğunu biliyordu, bu yüzden risk almayı seçti. şampiyon kadroyu koruyup, 1-2 takviye ekleyip, takımı geçiş hücumlarına ve hücum duran toplarına biraz daha çalıştırsa hem ligde rahat ederdik, hem de avrupa'da çok daha iyi maçlar çıkarırdık. real'den iç sahada kesin puan alır, brugge'ü de yenerdik mesela. ama dediğim gibi, hoca risk alıp takımı dönüştürmeye çalıştı ve maalesef aldığı risk ilk yarıda acayip geri tepti. felaket günlerdi gerçekten. ama kurduğu kadroya 1-2 oyuncu takviyesi gelince (onyekuru-saracchi) (ki bu 2 oyuncu olmadan da çok iyi maçlar çıkardı galatasaray yeni yapılanmasıyla) ve hazırlık kampında gerekli taktiksel ve fiziksel hazırlık yapılınca hem sette rakibini rahatça açan, hem de geçiş oyunlarında öldürücü bir takım ortaya çıktı. (bkz: 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı), (bkz: 12 şubat 2020 galatasaray alanyaspor maçı), (bkz: 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı) hatta (bkz: 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı). zorluk düzeyi yüksek bu maçlarda takım hem geçiş oyununun, hem de set oyununun nadide örneklerini verdi. üstüne üstlük duran toplarda da oldukça etkili bir takım olduk, ligde 8 galibiyet 2 beraberlik yaşadığımız seriden ve kupada rize ve alanya ile oynadığımız 4 maçtan oluşan 14 maçlık periyotta bol bol duran top golü attık, duran toplardan penaltılar kazandık ve duran toplardan %100 gol şansları kaçırdık. pandemi sonrasında ilk maç olan rize maçından sonraki 4 maçta gaziantep-başakşehir-trabzonspor-alanyaspor takımlarına karşı hem set oyununu hem de geçiş oyununu bence gayet iyi oynamamıza rağmen yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı şampiyonluktan koptuk.

    şunu belirtmek isterim ki 19-20 sezonunun 2. yarısında oynadığımız futbol 2013 sonrası oynadığımız en iyi futboldu. tudor'un ilk 8 hafta umutlandıran, ama büyük takımlara karşı oynayınca işin rezilliğe vardığı oyunundan çok daha iyiydi ki tudor'un o 8 haftada oynattığı oyun da 2013-2017 arası en iyi oyunumuzdu (heyecan vericiliğinin yüksek oluşu da oyunu olduğundan daha güçlü görmemizi sağladı maalesef). rakiplerimizin gücü yaklaşık aynıyken birinde tam kadroya yakın oynadığımız, birinde takımın yarısının eksik olduğu 18 kasım 2017 istanbul başakşehir galatasaray maçı ve 28 haziran 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçı'nı kıyaslarsanız zaten aradaki farkı göreceksiniz. 2020'nin ilk aylarında oynadığımız futbolu avrupa'da görmeyi çok isterdim açıkçası. ben eminim ki pas trafiğimiz ve hızlı hücumlarımızla en üst seviyedeki takımları bile şaşırtmayı başarır, uefa'yı shakhtar'ın geldiği yerlere gelebilirdik. kolay durdurulabilir bir takım da olmazdık kesinlikle, çünkü hem sette iyiydik, hem geçişte, hem de duran toplarda. ayrıca üzerinden oyun kurabileceğimiz, hücum edebileceğimiz ve skora gidebileceğimiz oyuncu sayısı çok fazlaydı. takımın a,b,c ve d planları olduğu sahada belli oluyordu. bir gün mutlaka o futbolu ligde ve avrupa'da oynadığımızı görmek isterim.

    sadede gelecek olursak, 2 sene üst üste şampiyon olduğumuzda "bize şampiyonluk değil, iyi oyun gerek." diyen arkadaşlarımız, bu sefer gaziantep-başakşehir-trabzonspor (feghouli saçmalayana kadar)-alanyaspor maçlarındaki iyi oyunumuza rağmen yarıştan kopup 6. olunca bu 6.lığı dillerine doladılar. ilk yarı için ne dense hak veriyorum, bence de ilk yarıdaki rezil performansımız olmasa net şampiyonduk ama pandemi sonrası için o kadar şanssızlığa ve hakem kıyımına rağmen fatih terim'e denmeyen kalmadı.

    son olarak bu sezona da çok eksik bir kadroyla başladık, gidenlerin yerleri dolmadı, ama hoca emre'yi orta sahaya, taylan'ı ön liberoya monte ederek kanatlarının ve forvetinin yavaşlığına rağmen dinamik bir oyun oynatmayı başardı. ama rakibin savunma yapmaya gelmiş fener ile gayet güçlü ve kaliteli bir takım olan rangers olunca (bkz: #2988342), oyunu genişletmek için en büyük şansın olan sol bekte en büyük hücum silahlarından ve savunma geçişi sigortalarından biri olan saracchi yerine hem sol ayağını çok kötü kullanan, hem de üstünden kafa vurdurma sorununu hala çözememiş linnes oynayınca, önde rakibi karşılama konusundaki liderimiz, top tutarak bizi rakip sahaya taşıyabilen arda sakat olup, alternatifleri babel, kerem, oğulcan, ali yavuz olunca, kalende her daim güvenebileceğin muslera yerine rangers maçındaki 2. golü linnes ile birlikte hediye eden ve savunma oyuncularının da tam anlamıyla güvenemediği fatih olunca, hatta ve hatta oynaması durumunda 4-4-1-1'e dönebileceğin, bu kadronun gol yollarında falcao hariç en etkili adamı olan emre akbaba da olmayınca sonuç bu oluyor maalesef. hem fener, hem rangers maçından önce sinerjiyi bozmamak için yazmamıştım ama maçların bu şekilde gelişeceği açıkça görülüyordu. babel yerine etebo ve falcao yerine diagne tercihleri ile daha dinamik olabilirdik ama etebo'nun hala biraz kondisyon sıkıntısı var ve falcao'yu 2 maçta 3 gol 1 asistin üstüne yedek bırakmak çok zordu işin gerçeği.

    son 2 günümüz kaldı yaklaşık ve bu takıma biri hızlı kanat ve biri de orta saha olmak üzere en az 2 transfer şart. ancak bu transferler gelmeyecek. şu an yönetimi eleştiren belli bir grup var tabii, ama 1 ay sonra o insanların çoğu da transfer dönemindeki rezaleti unutacak ve alınacak olası kötü sonuçları sorumlusu olarak hocayı gösterecek. sezonun ilk yarısının devamına da çok tozpembe bakamıyorum, çünkü a planımız lig seviyesine göre iyi, ama a planımızı durduran takımlara karşı iyi bir b planına sahip olabilecek kadro derinliğine sahip değiliz maalesef (belki akbaba'lı 4-4-1-1). olası kötü sonuçlar gelmeye başlarsa hocayı en çok seven taraftarlar bile "hocam haklısın, yönetim transfer yapmadı ama elindeki kadro ligin en iyisi" şeklinde konuşmaya başlayacak. bu hocanın oyuncu tercihlerinden de bağımsız bir durum olacak, kanatlarda kim oynarsa oynasın, orta sahada kim tercih edilirse edilsin, ne kadar iyi oynamış olursak olalım her puan kaybında suç hocanın olacak. burada hocanın başlığı 3 haneli entry'leri görecek, eleştiriler olması gerekenden çok daha ağır olacak ve fatih terimcilik, biatçılık gibi başlıklarda hocayı bu kadar ağır eleştirmenin yanlış olduğunu savunan insanlar yaftalanacak. kanada babel'i, feghouli'yi ve arda'yı koymanın ilk puan kaybından sonra bile (ki tarafsız sahada derbiydi o maç da) sözlükteki yansımalarını zaten görmüştük de, kanatta emre kılınç'ı, etebo'yu, jesse'yi, hatta belki oğulcan, kerem veya ali yavuz'u koymak da puan kaybı durumunda fatih terim'i en sert eleştirilerden kurtarmayacak. bu oyunculara "çöp", "115 senedir bu kadar kötüsü gelmedi", "fatih terim yine yerli evlatlarını oynatıyor", "fatih terim komisyon almış yine transferden(bunu ekşi sözlükte denk geldim*)" gibi ağır ithamlar ve eleştirileri hem burada, hem twitter'da, hem de ekşi sözlükte göreceğiz maalesef. hele de kritik bölgelerimizde şanssız sakatlıklar yaşarsak (özellikle orta saha, stoperler ve saracchi de) ve hakemler de bizi doğramaya karar verirse son 2 senenin ilk yarılarına benzer bir ilk yarı yaşama ihtimalimiz var maalesef. piri'den dolayı bazı tip sakatlıkları artık çok daha az yaşayacağımız düşüncesindeyim ama allah korusun, bu bölgelerden 2 oyuncumuz darbeye bağlı uzun süreli sakatlık yaşasa yandık. tabii darbeye bağlı sakatlıkta da suçlu bazıları tarafından fatih terim ilan edilecek, sonuçta emre akbaba için bile hocaya "kronik sakat adamı aldırdın" eleştirisi getirenler oldu trajikomik bir biçimde*.

    sonuç bölümüne geçmeden önce benzer setlerle hazırladığımız birkaç net pozisyonun görüntülerini koymanın da faydalı olacağı kanaatindeyim. "3 senedir ne oynadığımız belli değil" eleştirisine tek başına cevap değil, zaten tamamen kanıtlı cevap verebilecek ne vaktim var ne de tüm maçların full kayıtlarına erişimim*. ama çalışılmış belli başlı hücum organizasyonunu göstermenin en azından uzun uzun yazarak yorduğum okuyucuların gözlerinin pasını biraz da olsa silebileceği kanaatindeyim.

    1- orta sahalarımızın boşalttığı ve açtığı alana beklerimizi kullandırarak bulduğumuz 2 gol. bunu 17-18 sezonundan sonra da denedik, hala da deniyoruz ama hem oyuncularımız orta sahaları üstüne çekemiyor oluşu, hem de beklerimiz bunu sürekli yapabilecek bekler olmayışı nedeniyle bu tip pozisyonları pek bulamadık. tabii bu durumun biraz da değişen hücum tercihlerimizle alakası var.

    a- 15 nisan 2018 galatasaray başakşehir maçı gol mariano, skor 1-0
    https://tr.beinsports.com/.../mariano-filho-21188

    b- 29 nisan 2018 galatasaray beşiktaş maçı gol garry rodrigues, skor 2-0
    https://tr.beinsports.com/...arry-rodrigues-21289

    2- sete yerleşmişken, sol kanadımızdan rakibin sol bekiyle stoperi arasına bekimizi, orta saha oyuncularımızı veya kanat oyuncularımızı bazen tek pasla, ama genelde 2 pasla sızdırmayı seviyoruz. bu sızışlar bazen son çizgiye, bazen de ceza sahasına olabiliyor. aslında bunları çok daha iyi ve devamlı da yapabiliriz ama oyuncu kalitemiz ve oyuncu tipimiz izin vermiyor. ama özellikle marcao, bu işi yapmamıza çok yardımcı oluyor.

    a- 11 aralık 2018 galatasaray porto maçı skor 0-2, penaltı kazanıyoruz.
    https://tr.beinsports.com/...-2-3-porto-mac-ozeti
    (2. dakika 25. saniye)-(topu yeni kapmışız ama rakip savunma oturmuş durumda)

    b- 10 şubat 2019 galatasaray trabzonspor maçı skor 0-0, penaltı kazanıyoruz.
    https://tr.beinsports.com/...y/mbaye-diagne-22424

    c- 6 nisan 2019 galatasaray yeni malatyaspor maçı gol diagne, skor 2-0
    https://tr.beinsports.com/...y/mbaye-diagne-22727

    d- 9 kasım 2019 gaziantep fk galatasaray maçı gol feghouli, skor 0-2
    https://tr.beinsports.com/...fiane-feghouli-23608

    e- 22 ocak 2018 kayserispor galatasaray maçı
    https://tr.beinsports.com/.../eren-derdiyok-20709
    (bu da sağ taraftan) (kabak gibi ofsayt gerçi ama*)

    3- önce bekimizi (genelde mariano'yu, bazen de sol bekimizi) kaçırıyoruz. sonra forvetimiz ve bazen 1-2 oyuncumuz daha, yaptıkları koşularla rakip stoperleri ve bazen orta sahaları kendi kalelerine doğru itiyorlar. boşalan alana (golden zone denilen bölge) kanatlarımızdan birini (onyekuru veya feghouli mesela) ya da orta saha oyuncularımızdan birini koyup gol pozisyonu yaratıyoruz. bu şekilde oynadığımız psg ve real hariç en güçlü takımlara karşı bile pozisyon bulmayı başardık.

    a- 3 ekim 2018 porto galatasaray maçı
    https://tr.beinsports.com/...alatasaray-mac-ozeti
    (dakika 0.12)

    b- 11 aralık 2018 galatasaray porto maçı
    https://tr.beinsports.com/...-2-3-porto-mac-ozeti
    (dakika 3.30)

    c- 14 şubat 2019 galatasaray benfica maçı
    https://tr.beinsports.com/...-2-benfica-mac-ozeti
    (dakika 0.39) (tamamen aynı şekilde gelişmese de)

    d- 17 mart 2019 bursaspor galatasaray maçı
    https://tr.beinsports.com/...fiane-feghouli-22704

    e- 11 mayıs 2019 çaykur rizespor galatasaray maçı
    https://tr.beinsports.com/...fiane-feghouli-22975
    (yine tamamen aynı şekilde gelişmiyor ama golden zone'u feghouli'ye boşaltmamız açısından aynı.)

    f- 19 mayıs 2019 galatasaray istanbul başakşehir maçı
    https://www.youtube.com/...nnel=%C3%A7irkinkral
    (dakika 10.05)

    g- 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı
    https://tr.beinsports.com/...di-var-el-dedi-23388

    ve son olarak konudan bağımsız bence son yıllarda attığımız en güzel gol. izle izle doyamıyorum.

    (bkz: 25 nisan 2019 yeni malatyaspor galatasaray maçı)
    https://www.youtube.com/...=EMRULLAHTA%C5%9ETAN
    (dakika 9.03-9.23 arası)

    şunu da not etmek gerekir ki attığım videolar sadece ilk anda aklıma gelen pozisyonlar. koca 3 senede 3-5 pozisyona girmiş, onları koyup övüyorsun durumu yok yani, uğraşsam eminim ki gol olan yahut olmayan birçok benzer tipte akınımızı bulurum. ve gayet tabii olarak bu 3 hücum seti dışında hem sette hem geçişte uyguladığımız bir sürü farklı hücum çeşidi var, yazı daha da uzamasın diye sadece "karakteristik" gördüğüm bu 3 hücum setimizi paylaştım.

    eveeet gelelim sonuç kısmına. dördüncü fatih terim dönemi hiç öyle lanse edildiği gibi top oynamadık. "tamamen şansa şampiyon olduk", "rakipler kötüydü o yüzden şampiyon olduk", "futbolun f'sini oynamıyoruz", "hiç taktiğimiz yok", "fatih terim futboldan anlamıyor." gibi yorumları hoca ve takımımız kesinlikle hak etmiyor. bu 3 senenin büyük bir kısmında kötü futbol oynamadığımızı dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. açıkçası hoca hakkında hem maç başlıklarında, hem hocanın başlığında, hem de ünal aysal, igor tudor gibi başlıklarda yapılan altı tamamen bomboş (altı doldurulamaz demiyorum, zahmet edip eleştirilerinin altını doldurmuyor çoğu eleştiren diyorum.) eleştiriler beni bir taraftar olarak cidden yordu. mesela sevgili kaideyi taciz eden istisna'nın https://bilardisimo.com/...vs-galatasaray-maci/ linkinden ulaşılabilecek yazısı da bol bol fatih terim eleştirisi içeriyor ama altı dolu, analizle desteklenmiş eleştiriler yapılmış. bu tip eleştiriler hem gerekli hem çok faydalı. ama kimse kusura bakmasın, "hocam seni severim ama artık git torun sev" tipindeki eleştirileri görmekten şahsen çok bunaldım.

    ama ben inanıyorum ki hoca bu döneminde de bir şekilde istediği kadroyu kuracak ((bkz: #2988486), yaklaşık burada bahsettiğim kadro) ve hem ligde hem avrupa'da bizi istediğimiz başarılara ve seviyeye ulaştıracaktır.

    son not: yazdıklarım haliyle tamamen kendi görüşüm, hiçbir kaynaktan ve kişiden esinlenmeden 7 saate yakın bir uğraş sonucunda bitirdim yazımı. yazımda katılmadığı nokta veya noktalar olan arkadaşları mesaj kutuma beklerim. sonuçta herkesin olduğu gibi benim de eksik gördüğüm yahut göremediğim, yanlış yorumladığım noktalar olabilir. karşıt görüşteki insanların benimle görüşlerini paylaşmalarına çok memnun olurum. entry'me de biraz agresif bir dille başlayıp, daha sakin bir dille bitirdiğimin farkındayım, 4. saatten sonra bir huzur çöktü, ondandır*.
  • 26468
    bu sene şampiyon olması gereken hocamız.

    yönetimin transfer sürecindeki saçmalıklarını yazmaya gerek yok. yine yeniden ellerine yüzlerine bulaştırdılar. buna kimsenin itirazı olmaz, olmamalı.

    ama hocam, tek kulvardayız. 37 maç var oynanacak. kadro derinliğimiz geniş değil, evet. ama kadro kalitemiz kötü değil. hatta lig için çok iyi sayılabilir. bunun dışında hocam, ligde sana rakip olabilecek hoca yok. en iyi kadro denilen fenerbahçe kadrosunun (ki bence değil) hocası erol bulut ya. şu 4 maçta fenerbahçenin oyunu gözlerimi kanattı resmen. başakşehir desen ölü. beşiktaş dağılmış. trabzonspor un ise kadrosu net olarak zayıf. fatih terim şampiyon olmalı bu ligde.

    neden bu kadar emin konuşuyorum? çünkü hepimiz galatasaraylıyız burada. hepimiz tanıyoruz hocayı. daha önce neler yaptığını gördük. hangi saçmalıkların üstesinden geldi, biliyoruz. hangi zorlukları aştı, biliyoruz. yani geçmişinde neler neler yapmış fatih hoca bu ligin içinden geçer beyler, geçmeli. şu son 3 yılda 2 şampiyonluğu alırken ne zorluklarla aldı gördük. orta saha mı yok? yahu hocam, sen fernando ve donk ikilisiyle bile bu ligde şampiyon oldun. yaptın, yine yaparsın hocam.

    sadece bazı şeyleri değiştirmek lazım hocam. bazı inatları bırakmak lazım. arda, feghouli ya da babel gibi kağnılardan kurtulmak lazım. biraz risk alalım. ki bu lig zaten öyle ahım şahım kaliteli bir lig değil ki. bir kanatta oğulcan, ali yavuz oynasa falan tüm kadro çöker mi? frghouli'den az mı koşar bu adamlar? kim var ki rakiplerimizde direkt o kanadı çökertecek?

    ne bileyim. yazılacak çok şey var hocam. sen hepimizden daha iyi biliyorsun zaten. sadece senin kendi felsefeni hatırlaman bile yeter bu lige.

    kendisinden umudum asla kesilmedi. rakibi yok, bizi şampiyon yapacak.
  • 26469
    arda turan, ryan babel, younes belhanda, sofiane feghouli isimli mıy mıy futbol oynayan, kaplumbağa hızındaki tiplerden acilen vazgeçmesi gereken efsane teknik direktörümüz.

    hocam gör artık bunların sadece ismi kalmış ama isimler oynamıyor sahada, yürek oynuyor, fizik gücü oynuyor. bunların futbol oynama isteği falan da kalmamış. o kadar ağırlar, o kadar zoraki oynuyorlar ki ben ekran başında hücuma çıkamadıkça işkence çekiyorum. sen nasıl kenarda tahammül ediyorsun anlamak mümkün değil.

    sen ki nordin amrabat, bruma, henry onyekuru gibi uçak hızındaki kanat oyuncuları seven adam ne oldu da bu kağnılara katlanıyorsun inanamıyorum hocam.

    belli ki transfer yapmayı da beceremeyeceğiz. her neyse, şahsi fikrim şu orta saha kurgusunun denenmesi ve üzerinde durulması yönünde. olmaz ama yazıyorum işte, benim fikrim:

    ---------------------------taylan antalyalı-------------------------etobo-------------------------------------------------

    ---------jesse sekidika-----------------------emre kılınç--------------------muhammed kerem aktürkoğlu---------
  • 26470
    20/21 transfer döneminde zaten transferi ıkına ıkına yapan yönetimin elini kolunu da bağlamıştır.

    şimdi kimse kusura bakmasın ama hoca çok inat etti. "benim istediğim adamları alamayacaksanız transfer yapmayın" diyor. kendisi de söyledi bunu zaten.

    "listem de listem" diye çıldırmış durumda. twitter'da " hauge için 1,5 milyon €, coulibaly için 1 milyon € verilemedi" diyenler var. hauge 5 milyon €'ya milan'a, coulibaly 2 milyon €'ya sheffield'a gitti. yani bu adamlar için tek talip biz değildir. bütçemiz de belliydi.

    yönetim "bonservissizlerden alalım" derken hoca "oyuncu satıp istediklerimi alın" diye çok inat etti. bu konuda kendisine kızgınım. gurrpegi de doğrulayacaktır ki nampalys mendy'yi refüze etti hoca. belki o zamanlar başka alternatifler hala masadaydı ama kasada para yoktu.

    şimdi de aleix ve lusamba bizden haber bekliyor. ama hoca istemiyor. hoca ikna edilirse bu 2 isim de gelebilir. çok büyük maaşları da olmaz. 1-1,5 milyon € alırlar en fazla. yaşları da 23. hiç tutmasalar elden çıkartırsın. ama hoca nuh diyor, peygamber demiyor.

    kafasındaki oyuncuları istemesi ayıp ya da garip değil. ama olmuyorsa da alternatifleri değerlendirmeme konusunda hoca bir dünya markası. oyun sistemi, hücum anlayışı konularında da böyle.

    arda için 1 yıl inat etti. aldırdı. inatla takımı sabote eden soso'yu oynatıyor. yeni alınan emre ve kendisinden zorla formayı alan taylan'ın kredisi yerlerdeyken belhanda ve babel zorla takıma sokuşturuluyor. bunları da biraz mesaj vermek için yapıyor ama kaybeden yine galatasaray oluyor.

    hoca bu soğuk savaşı bitirmeli artık. hocam bütçe bu, alınabilecek adamlar bunlar. sen de kafandaki oyuncularla, kafandaki oyunu oynatmak yerine biraz olsun elindeki oyuncularla alternatif bir oyun oynatabilirsin.

    ekleme:

    diagne alındığında alan ve pato'yu isteyen de, babel'e o maaşı verdiren de, jimmy durmaz'ı ve şener'i aldıran da, arda'yı zorla kulübe sokan da hocadır. seri'yi geçen sezon aldıran, bu sezon da alınması için ısrarcı olan hocadır. bu bahsettiğim oyuncuların hangisi genç. ve gelecek vaat ediyor? hiçbiri.

    bu sezon yabancı sınırı kalkmasaydı şu an semih, emre çolak ve ciddi bir maaşla caner formamızı giyiyor olacaktı. bunlar gelecek vaat eden genç oyuncular mı? hayır değil.

    eeee o zaman? demek ki hoca istediğinde günü kurtarmak adına transfer yaptırabiliyormuş. o zaman, hazır ffp'nin bitmeinse 1 yıl kalmışken, paramız da yokken "bana bonservisli, genç, yetenekli, gelecek vaat eden adam alın; yoksa almayın" demek neyin ısrarı? 1 sezon daha idare edemez mi hoca?
  • 26471
    her transfer dönemi, yapılamayan transferlerden ötürü bir şekilde suçlu çıkarılan teknik direktörümüz;

    2018-19 sezonu yaz transfer dönemini 2 golcü denilip, golcü alamadan bitirince yönetime yakın kaynaklar "aslında yönetim fatih terim'e birçok forvet ismi sundu ama hoca hiçbirini beğenmedi" dedikodusunu çıkarmışlardı. birde bu transfer dedikodusunu yayanlar son gün wagner love ve seleznov istememişiz gibi insan aklı ile dalga geçmiyorlar mı...pes.

    şimdi de orta saha için aynı dedikodular başlamış. hoca 3 ay antrenman yapmamış, hem de kiralık gelen eteboya olur diyecek ama başka isimleri (bonservisleri de elinde) sırf yönetime kızgın olduğu için veto edecek. ben ikna olmadım.
  • 26472
    yaşayan efsanemiz. fatih hocamız bir türlü yeni isim denemiyor. yani ne zamandır babeli izliyoruz adamın ne yapacağını, ne yapamayacağını anladık artık rakiplerde anladı. babelin bu takımda ki tek vasfı dakika 70 den sonra baskı yerken topu ilerde tutma amacıyla olur o kadar. onun dışında bir faydası olacağını düşünmüyorum. yaşı da genç değil ki gelişecek, değişecek diye bekleyelim. taraftarın gözdesi vs. de değil. babelnneden 11başlıyor gerçekten anlamıyorum. sistemde ufak değişikliklerle emreyi, keremi, ali yavuzu, sekidikayı, oğulcanı oraya atsak ne daha kötü olur ki? anlamıyorum bir türlü.
  • 26475
    kendisinin saha içinde taktik açıdan eleştirilmesine her türlü katıldığım ama yönetimin başarısızlıklarının yüklenmesini komik bulduğum teknik direktörümüz.fatih terim egosu uğruna kulübünü zarara uğratacak insanlardan birisi değildir ki öyle bir şey istese şu an istifa eder tüm sorumluluk da yönetim üstüne kalırdı.hoca yönetime laf söylemiyor basın toplantılarında bile ama yönetimin yapamadıkları yüzünden hoca suçlanıyor gerçekten enteresan bir durum.yönetim ne yapsın ki yönetim ne etsin ki diye diye galatasaray başarısızlıklara mı alışmak zorunda ? sırf dursun özbek'ten sonraki yönetim diye her şekilde savunulup karşısında kim olursa olsun haksızdır mantığından kurtulması lazım insanların.dünya üzerinde her teknik direktör listesindeki futbolcularla çalışmak ister scout ekibinin izlediği analiz yaptığı kendisinin de onay verdiği futbolcularla çalışmak ister sizin hoca bunları boşver sana rastgele oyuncu alalım onlarla oyna deme hakkınız yoktur.dünya üzerinde hangi kulüpte olursa olsun böyledir.herkes avrupa'yı örnek gösteriyor adamlar şöyle futbol oynuyor böyle oynuyor diye ama orada sistem nasıl işliyor ona bakmak lazım.acaba orada da yönetim transfer yapmıyor bunun sorumlusu da hocadır diyen insanlar var mıdır ?
App Store'dan indirin Google Play'den alın