• 77
    şimdi arada şöyle bir nüans var: ben extensor'u sözlükten önce takip ederdim. pek çok konu hakkındaki pek çok yazısını okudum. adamla ayrıca konuşmuşluğum, bir şeyler paylaşmışlığım var. ukaladır, küfürbazdır, o kadarını bilemem. ama ben özellikle özelden konuşurken asla rahatsız olmadım. sonuçta birazcık kendimi onun yerine koyabiliyorum ukala ve küfürbaz bir insan olarak, sinirlenmedikçe atıp tutmam veya kimseye ana avrat girmem. ki düşün ben beterin beteriyim, dediğim gibi bence küçük dağları ben yarattım amk.

    küfür hoş bir şey değil. uzaklaştırılma nedeni buysa sonuna kadar saygı duyarım. benim de anlık sinirle yazdığım küfürlü bir entry silinmişti, şakayla karışık uyarı almıştım. bir daha yapmam, yaparsam da sorumluluğunu ve getirilerini kabul ederim. kendisi pek çok kez uyarıldıysa ve devam ettiği için bu sorun çıktıysa, dediğim gibi bu sözlük'te korunmaya çalışılan çizgiyle ilgili bir problem. bu kadar büyütülecek bir konu da değil.

    ama patlama noktası her dalda nice kupalar olduğu için oraya yoğunlaşmak gerek. her dalda nice kupalar benim gözümde yazdığı hiç bir şey beş para etmez bir yazardı. zizonkovac altını şöyle dolduruyor, yaşı böyle büyük falan diyip duruyoruz ya, her dalda'da bunlar da yoktu malum. elle tutulur, insanın kendini kandırmasına yol açacak hiç bir yanı yoktu yani. bugüne kadar bir entrysini okuyup "haklı aslında" dediğimi hatırlamıyorum. ama bol bol küfretmişliğim vardır. aklıma zizonkovac ve belgarath başta olmak üzere bir sürü örnek geliyor. rijkaard'a kimse bu adamlardan daha karşıt değil, kimse benim kadar rijkaard destekçisi de değildir herhalde, ama ben bırak girip sözlük'te küfretmeyi, on dakikadan daha uzun süre kızdığımı bile hatırlamıyorum adamlara. çünkü başka şeyler de sunuyorlar, sinir oluyorsun en fazla, "herkesin fikri kendine" diyorsun, geçiyor gidiyor.

    demek ki, ben eğer extensor'u her dalda'na karşı koruyorsam, bu frank rijkaard konusu dışındaki görüşleri sayesindedir. sen donanımlı bir adamsındır ve rijkaard karşıtısındır. eyvallah, tartışılır, fikir alışverişinde bulunulur, belki yer yer kızılır, geçer. ama başka bir konuda bilgi, görüş veya fikir sunmadan sadece ana avrat rijkaard'a saydırıyorsa ben o adamı sevmem, savunmam, hatta tanımadan etmeden nefret ederim.

    son olarak: beni forma yakarken görmediği sürece kimse bana takıma ihanet ediyor diyemez. kimse. gerekirse bende sözlükten atılmaya hatta dava edilmeye varacak kadar ağır küfürler ederim ama kimseye bunu söyletmem. herkes ayağını denk alsın. kimse kimseden daha galatasaraylı değil. bu klüp kimsenin malı değil. kimsenin düşüncesinin malı da değil. extensor'dan önce ben görsem, bende aynı şekilde küfrederdim bu itham karşısında. o yüzden herkesten öncelikle kendine gelmesini rica ediyorum. ben anlık sinirle küfretmemeyi öğreneceksem, sende affedersin ama adam gibi konuşmayı öğreneceksin. benden beş yüz yıl önce maça gitmeye başlasan da, takımı korumak için çocuğunu kesmiş olsan da benden daha galatasaraylı değilsin. o yüzden çıkıp takıma ihanet ediyor diyemezsin. ben neysem sen de osun çünkü, sadece taraftar.
  • 405
    trolluğü ile sözlüğümüzde gönüllerde taht kuran yazarımız '' k o r k m a z '' kendisini savunuyor ise bir yerlerde hata yapıyor demek ki. (#1835521)

    şaka maka gerçekten bu kadar ciddiye alınmaması gereken bir yazar. o attığımız golleri saymaya devam etsin. biz oynanan oyuna bakalım. biz kimiz de koskoca teknik adamları sorguluyoruz ? sabriyi , olcanı oynatırlarsa aman ses çıkarmayalım aman.
  • 81
    sky türk ekranında blogunda ne yazdıysa onu söylemiştir. adnan polatı, yerli oyuncuları eleştirmiştir, tam ercan saatçi'ye sallarken ise konu kapatılmıştır. helal olsun dedirtmiştir ekran performansı kendisine. ha bir daha televizyona çıkartılır mı? bence zor, doğruları söyleyenleri özellikle galatasaraylıysa pek sevmezler sinan diyorum burdan kendisine.
  • 406
    (bkz: #1835605) entry si ile yine konuyu güray-güven eksenine almaya çalışan yazar. güven varol veya güral vural olması neyi değiştirir? bunu zaten konuşmuştuk hala aynı yere dönüyoruz...hamza ile ilgili benim soylediklerimi en az 5 milyon galatasaraylı söylemiştir bu ülkede kafamızı kuma gömerek konuşmanın da anlamı yok. hamza komisyonculuk yapıyor da demedim, insanlar haliyle böyle düşündüler dedim. pekiştirmek gerekir diye 2. kez aynı şeyleri yazıyorum.

    ayrıca okudugunu anlamayanlar okurlar değil arkadaşım sensin. insanları bu işten anlamamakla suclayan da ben değilim sensin. kimseye gerizekalı da demedim, yine bu cıkarımı da sen yapıyorsun , zorla birşeyler arar gibi. konuyu da saptırma, herşeyden önce sen , bana özelden attığın bedduaların için özür dile sonra millete akıl vermeye devam et.
  • 331
    (bkz: hamza hamzaoğlu/#1737292)

    güzel uzun uzun yazmış, katıldığım ve katılmadığım noktalar var içerisinde. durumu olan herkesin okuması gereken bir yazı olmuş *
    ayrıca hamza hamzaoğlu başlığına değil, vizyon başlığına daha yakışan bir entry olmuş. neyse uzatmadan asıl konuya geleyim.

    şahsi fikrim şu vizyon konusunda yanlış yere takılmış olduğu yönünde. şahsen ben atıf'ı bilal'i vizyon (ne vizyonmuş arkadaş) transferi olarak görmeyenlerin, bu oyuncuların türkiye'de oynaması veya türk olmasıyla alakalı olduğunu zannetmiyorum.

    bence asıl sorun, oyuncuların kalitesi. kendi o kadar güzel söylemiş ki aslında, tanju çolak ve hakan şükür'ü almak vizyonsuzluk muydu diye. bence cevap burada. şu an türkiye'de oynayan kaç oyuncu galatasaraya tanju'nun hakan'ın bir takıma verebileceklerini verebilir? bu yüzden eleştiriliyor transferde adı geçen isimler. yoksa sen ozan tufan'ı almak istesen, burada kim sana vizyonsuz diyecek? genç yıldız adayı enes ünal'ı alsan , ya da muhammet demir'e yürüsen, ne bileyim mehmet ekici'yi istesen kim sana vizyonsuz yazacak?

    sorun bahsi geçen isimlerde ve o isimlerin galatasaraya katabileceklerinde bence.
  • 443
    kusura bakmasın ama kendisini de severim. insanlara bana iftira atıyorlar diyor. ama kendisi futbolu farklı yorumlayanlara veya görüş belirtenlere hanzo filan diyebiliyor. kendisi eleştirirse o da sana sen şöylesin böylesin. bana iftira atıyorsun diyor.

    sen futbolu bilmiyorsun diye kendisinin aşağılık komleksi var. ben hepinizden daha iyi biliyorum. çünkü maç izliyorum kitap okuyorum. neyin ispatını yapmaya çalışıyor bilmiyorum. veya neden kendini üstün görüyor. bence bunları irdelesin.

    twitter da gördüğüm hep biriyleriyle munakaşaya girdiği. önemsemesin bence önüne baksın. yoksa bu olumsuz yorumlar hep artar.

    son yazısında x kullanıcısıyla konuşmalarınızı özledim diyor bir yorumcu. bu extensor da diyor ki o kişi iftiracı şöyle böyle karakter. e sende ona şöyle böyle insanın teki dedin? ne olacak. ve bunu herkese yapıyorsun.
  • 350
    akılcılığını her zaman takdir ederim fakat yalnızca hamza hamzaoğlu özelinde değil, son zamanlarda analizlerini yalnızca sonuçlar üzerinden şekillendiriyor. özgün tarzını yitirdiğini görmek üzücü. bahsettiğim durumu somutlaştırmak gerekirse; bir ilkokul öğrencisinin matematik testini çözerken arkadaki cevap anahtarından sonuca baktığını, sonra soruda yer alan rakamları soruyla ilgisi olmayan biçimlerde kullanarak anahtardaki sonucu elde ettiğini düşünün. buradan hareketle ya matematik bilgisi şimdiye dek sergilediği ile kısıtlı ya da -benim de haklı bulduğum bir şekilde- hakkının yendiğini düşünerek eski azmini, heyecanını, soru çözme isteğini kaybetmiş. umarım ikinci tahminim doğru olandır ve yine umarım bu işe verdiği emeğin karşılığını eksiksiz biçimde alır. zira hem sosyal duyarlılığı hem de entelektüelitesi bakımından kıymetli bir insan.
  • 407
    (bkz: #1834666) bu entry'de yazdığı şeylerde benim de yer yer katılmadığım noktalar var. ama bazı arkadaşlar yazıyı bir bütün olarak değerlendirmeden içinde geçen canlarını sıkan cümleleri cımbızla çekip giydirmişler sanki adama. mesela birçok kişi sanki extensor hamza hamzaoğlu'nun eleştirilmesine karşı çıkmış, onu sorgulamaması gerektiğini söylemiş gibi davranıp adama öfke kusmuş. oysa ki adam şöyle bir cümle kurmuş:

    "yemek kötü dersen anlarım. bunu verilerle ve akılcı bir anlatımla kanıtlamanı beklerim. nesi eksik derim. tuzu mu? yani takım şut mu atamıyor? şekeri mi? yani pas mı yapamıyor? yağı mı? takım koşamıyor mu? bunları anlat, sabaha kadar değerlendirelim. ama sen bana yemeğin nasıl yapılacağı anlatma. çünkü sen aşçı değilsin kardeşim! sana göre, sen kendin teknik direktör olman gerektiğine inandığın için, senin doğrunla oynamak zorunda bir teknik adam. senin beğendiğin oyuncuyla ve senin sisteminle oynamak zorunda! "

    yazının genelinde de anlatmak istediği şey bu aslında adamın. adam hamzaoğlu'nun oynattığı futboldan memnun. memnun olmak da hakkıdır. eğer hamza hamzaoğlu'nun oynattığı futbolu beğenmiyorsan neyinin eksik olduğunu söyle konuşalım diyor. eleştirilerini sırf senin istediğin oyuncuları oynatmaması üzerinden yapacaksan yapma diyor. yani kendi bakış açısından güzel olan helva yapılış şeklinden dolayı eleştirilmiş oluyor. bütün mesele bu aslında.

    ben de bu alıntı yaptığı bölüm üzerinden konuşmak istiyorum. bir kere hamza hamzaoğlu'nun oynattığı futbolun kaliteli olduğuna katılmıyorum. ancak benim asıl anlamlandıramadığım şey; yazdığı yazılarda futbol üzerine çok güzel fikirler ortaya koyan, analizler yapan bir adam bir hocanın oynattığı futbolu nasıl oluyor da 48 maç 107 gol istatisliği üzerinden iyi bulabiliyor.

    yazdığı her yazıda koşu mesafesinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. ancak geldiğimiz nokta bilal kısa'yı takımın en çok koşan futbolcusu diye övüyoruz. bu elbette ki bilal kısa için çok güzel bir şey. oldukça özverili oynuyor. kapasitesini zorlayarak mücadele ediyor. ancak bu bizim için iyi bir şey değil ki! eğer ki galatasaray futbol takımının bugün en çok koşan futbolcusu bilal kısa oluyorsa bizim için ciddi bir sıkıntı var demektir! elbette ki bu bilal'e karşı bir önyargım olduğu için değil. tekrardan belirteyim bilal'in emeğine saygı duyuyorum. ancak bilal kariyerinin hiçbir döneminde mücadele gücü yüksek bir futbolcu olmadı. hep mücadele gücü üst düzey olmayan, zayıf ve ağır bir futbolcu oldu. ve bu profilde ki bir futbolcu şu an galatasaray'ın en çok koşan futbolcusu oluyorsa ciddi sıkıntı var demektir. üstelik kat ettiği mesafe yanlış hatırlamıyorsam 10.6 km. a.madrid, arsenal gibi takımlara karşı koyabilmen için stoperlerin ve kalecin dışında takımda ki en az koşan oyuncu bu kadar mesafe kat edebilmeli zaten. bayern munih, real madrid gibi takımlara hiç girmiyorum bile.

    ayrıca hamzaoğlu'nun yarattığı takım o kadar kırılgan, o kadar kolay gol yiyor ki attığı çok sayıda golün çok bir önemi kalmıyor. extensor'ın kendisinin yakın zamanda yazdığı yazılarda en son ne zaman rahat maç izlediğini hatırlamadığını ifade ettiğini hatırlar gibiyim.* kendisi bile bunun farkında iken nasıl oluyor da hamza hamzaoğlu'nun takımının çok gol atması yarattığı takımın kaliteli olduğu anlamına gelebiliyor ki? üstelik iki senedir ligin kalitesinde ciddi bir düşüş var. anadolu kulüpleri ciddi manada düşüşte ve buna rağmen her maçı çok zorlanarak kazanıyoruz. böyle bir ortamda maç başına attığı gol ortalaması kesinlikle kıstas olamaz.

    ha diyebilir ki adam elinde ki imkanlarla anca bunu yapabiliyor. daha yakın zamanda kendisi galatasaray'ın belki de bir savunma antrenörüne ihtiyacı olduğu fikrini ortaya koymuştu ve bence gayet güzel bir fikirdi. neden hamzaoğlu bu tarz çözümler sunmuyor mesela? veya galatasaray'ın melo kalsa dahi iyi bir defansif orta sahaya ihtiyacı olduğu gün gibi ortadayken neden bonservisi elinde mbia değil de bilal, jem gibi adamlar alındı? mbia elinde bonservisi olacak ve türkiye'ye gelecek, sizce galatasaray'a önerilmemiştir. bence mutlaka önerilmiştir ancak galatasaray ilgilenmedi bile. yönetimi suçlayacak bir durum da yok çünkü alınmasına yönelik bir istekte bulunulmamış ki. veya mbia olmadı yada başka nedenlerden dolayı uymadı diyelim ki, bu profilde bir futbolcuya neden bütün yaz hiç bakılmadı, sürekli içimizden hallederiz denildi. bütün yaz sağ bekte tarık, sabri yeter diyip sonra sabri yerine stoper olarak aldığın denayer'i oynatmak fiyasko değil mi? şimdi diyeceksiniz ki grosskreutz fiyaskosuna imza attı yönetim. e iyi de bu transfer işinin son güne kalmasında bütün yaz acelemiz yok açıklamaları yapan hamza hoca'nın hiç mi suçu yok?

    peki ya altyapı meselesi? daha geçen extensor'ın yine altyapıda olan yapılanmaya yönelik eleştirilerini hatırlıyorum. işin uzmanlarının altyapıya hoca olarak getirilmediğini eleştirmişti sanırım. iyi de şu an galatasaray'ın altyapısının hocası kim? elbette ki altyapıyı organize etmesi gereken kişi hamza hoca değil yönetimdir. ancak türkiye gibi bir yerde hele ki galatasaray'da bu işlerin biraz da hocanın sözüne baktığı bir gerçek değil mi? yani hamza hoca benim altyapımdan oyuncu yetişmesi lazım, bu yüzden bu işin uzmanlarını getirin dese yönetim hayır, asla olmaz mı diyecek? bu adam kendi teknik ekibine bile avrupa'dan işin uzmanlarını getirmiyor ki.

    elbette ki bu altyapı meselesinde direk hocayı eleştirmek çok doğru değil. ancak ben galatasaray'ın hocasının daha yenilikçi, fikir üreten ve geleceği planlayan biri olması gerektiğini düşünüyorum ve bu yüzden bu altyapı meselelerinde daha fazla aktif rol oynaması gerektiğini düşünüyorum.

    kısacası toparlamak gerekirse yazdığı yazılarda bu kadar fikir üreten ve analizler yapan bir insanın 48 maçta 107 golü bu kadar vurgulamasını anlayamıyorum. elbette ki oynanan oyundan belli ölçüde mutlu olabilirsin ancak bu kadar sorgulayıcı bir insanın hocayı daha fazla sorgulaması ve eleştirmesi gerekmez mi? onun yerine 48 maçta 107 golü ön plana çıkarmaya çalışmak biraz da vasat sevicilik olmuyor mu?
  • 261
    kupa finali maç yazısında semih için üçlü stoperin sağında oynadığını bek oynamadığını yorumcuların da bunu anlayamadığını yazmış. trabzon maç yazısında ise iki maçtır 4-4-1-1 formasyonuyla oynadığımızı çıkartabiliriz, rahat 4-5 yıldır kendisini çok ciddi takip eden biri olarak öz eleştiri tarzı bir kaç şey yazmasını beklerdim hatta yazıyı okumaya başlamadan semih'in pozisyonu için ne demiş diye meraklanmıştım.
  • 374
    yazılarını beğenmeme rağmen tartışılan (bkz: #1834666) entrysine katılmadığım yazar. bence takım 48 maçta 107 gol atmış o zaman helva güzel tespiti çok doğru değil. zira bir çok taraftar extensor'un deyimi ile helvayı yani oynanan oyunu beğenmediği için eleştiriyor zaten hamza hocayı, balçova yaşamspora atılan bir düzine gol oynanan oyunu güzel kılmaz (en azından bana göre). diğer yandan teknik direktör tercihleri gayet sorgulanılabilir ki futbolun olduğu her yerde de sorgulanır. "ben de gs teknik direktörü olsam bugün hamza hamzaoğlu'ndan farklı karar vereceğim sürüsüyle değişik tercihim var" demiş, madem öyle bu farklı tercihleri paylaşmanın, tartışmanın neresi yanlış? bir tarafta hamza hocayı desteksiz ve saygısızca eleştirenler var birde hocanın tercihlerini saygı çerçevesinde ve altını doldurarak eleştirenler var. bu ikisini birbirinden ayırmak gerekli.
  • 99
    yazdığı yazıda da belirttiği gibi dönemin olaylarında hakan şükür, bülent korkmaz, hasan şaş gibi futbolcuların yaptığı hain planları gizli haberleşme cihazları ile tespit ettiği gibi aynı cihazlar ile benim yazısını okumadığımı tespit etmiş.

    19 yaşından küçük birisi ben 2006 yılında 19 yaşındaydım diye sallayamaz mı diye sormak lazım kendisine. ayrıca kendisinin bahsettiği şehir efsaneleri misal; bülent korkmaz'ın bir sene daha oynuycam masalı ile hakan şükür'ün kameranın çektiği noktayı tespit ederek orada sırf hagi kovulsun diye üzgün bakışlar atması hikayesi(bu hikaye beni şu mutsuz günlerde çok güldürmüştür allah senden razı olsun) dönemin basını tarafından galatasaray'ı karıştırmak için uydurulmuş hikayeler bütünüdür. yalnız hakan şükür'ün kamerayı nasıl tespit ederek oraya geçtiğini gözlemledin seni tebrik etmek istiyorum. çok arzu eden arkadaşlar bu gibi hikayelere günümüzde fenerbahçe forumlarında rahatlıkla rastlayabilirler.

    bu arada 19 yaş kelamını kesinlikle dalga geçme amaçlı kullanmadım. bu yazıyı yazan kişi hele de bu hakan şükür ve kamera açısı tespitini yapan kişinin mantıken ya 18-19 yaşlarına gelmemiş bir kardeşimiz olduğunu ya da provakatif bir niyet taşıdığını anlayabilmek için kahin olmaya gerek yok.

    bu arada taşağını yerizci zihniyetin kim olduğunu anlamak için fazla kasmana gerek yok, zira galatasaray'a gram fayda sağlamamış bir teknik adamın gönderilmesini hazmedemeyip 1,5 sayfa boyunca galatasaray'ın kendi öz evlatlarına uyduruk masallarla bir küfür etmediği kalan kişi ben değilim.

    sende oku bir kerede değil 10 kere oku ama her okuduğuna inanma...
  • 97
    sky türk'ten küfür haberi var mı entrysini yazdığımda extensor'ın ne pilot olduğunu hatırlıyorum ne de çaylak olduğunu. tek bildiğim şey o gün tv'ye çıkacağıydı ve orada da küfür etse neler olurdu acaba düşüncesiydi. işbu ki tv'de susturulabilirsiniz ancak klavye başında olunduğunda anaya avrada sövmek kolay. klavyeni yavaşça yere bırak ve rahatla, sakinleş denilecek bir ortam yok. ne kadar haklı da olsan da salla herkese, küfrün bini bir para. bilişim suçu yok, dağ kuralları geçerli... bu yüzden hicivli bir entry yazdım. bu kadar zoruna gideceğini bilsem yazmazdım. bu kadar hırs yapalabilinecek bir entry olduğunu hala düşünmüyorum.
    bir takım dialoglara girilirken kabızlığın, erkekliğin, kılın, tüyün dile getirlmesi hoş değil. sert kayaya çarpınca da bu, şu, o sıfatlarını kullanıp karşındakini aşağılamaya çalışmak da ayrı bir durum. 1 ay önceki entryi okuyup karşındakine yazdığın ilk cümlenin göt olmakla ilgili olması, tv ye çıkana karşı kin dolu olduğumun dile getirilmesi yine söylüyorum kompleks ürünü, bir şeyleri kaldıramamanın ürünü. benim tepkim tv'ye çıkmaya değil küfre. herhangi bir yazar arkadaşımın tv'ye çıkması tabii ki memnun eder beni.
    twitter olayına gelince de beni takibe alması sözkonusu entrynin girildiği tarihin sonrasına gelir. bir takım komplekslerin esiri olsam rahatsız ederim, bir şeyler yaparım. yazdığına cevap veririm. kendisine tek bir olayımız olmadı bugüne kadar.
    skytürk'ten küfür haberi var mı entrysi nasıl bi kabızlığı öne sürüyo anlayamıorum. hiciv yapmışım, alayla alakası yok. olayın buralara gelmesi enteresan.
  • 395
    yazılarını genel olarak çok severim hatta kahvemi falan alıp keyifle okurum. futbol bilgi seviye ve birikimine de saygım var ama bir süredir kendisine yakışmayan yanlı yazılar yazmaya başladığını düşünüyor ve görüyorum. kendisine bu eleştiriyi yapmayı yazılarını çok seven bir okuru olarak kendimde hak olarak görüyorum. suçlama ve karalama amacım kesinlikle yok. kaleminden okuduğum en kalitesiz yazı (bkz: #1834666) bu sanırım. sadece savunduğu fikir değil üslup olarak da beğenmedim.

    ayrıca burada başka bir yazarın yancısı gibi gözükmek istemem öyle bir niyetim olsa senin nick altına yazmazdım, yazanı da tanımam etmem ama neredeyse tüm yazılarını okumuş birisi olarak şu entryi okuduğun zaman senin de hak vereceğini biliyorum. (bkz: #1835363)

    sürç-i lisan ettiysek affola.
  • 478
    bütün yazar, blogger, youtuber taifesinin içinde 'saha içini yorumlama' bakımından benim 1 numaram. oyunla ilgili aklımın yetmediği, "şu neden oluyor" diye sorduğum ve cevap alamadığım birçok konunun cevabını yazılarında ve ürettiği diğer içeriklerde buldum, buluyorum. sanırım yaşın da biraz ilerlemesinin sonucu olarak üslubunun agresifliğini de törpüleyerek tadından yenmez bir hal aldı. popülizmden uzak, işine odaklanmış, çalışkan... yolu bahtı açık olsun, çoktan hak ettiği daha yüksek yerlerde görelim.
  • 479
    kendisinin burada yazdığını ogrenince çok mutlu oldum . yuruye dursun. objektif olucam diye kasmayan, gördüğü neyse takim, renk, oyuncu ayırt etmeden yorumlayan, yorum yaparken kasilmayan net adam. bende kendisinin her içeriğini takip ediyor ve izliyorum. sıkmadan net anlatımlar görüyoruz. içeriklerin uzun olmaması tadında kalması da çok güzel. başarılarının devamını diliyorum.
  • 431
    ya netçede internet otamına çeşitli görüşler sunan bir arkadaş. açar okursun, bazı yazdıkları sana yeni bir perspektif sağlar, haa biliyor dersin, haa böyle de düşünülebilir dersin, bazı yazdıklarını beğenmezsin, bazılarına ne alaka dersin, ne bileyim. mağlubiyetten sonra adamın başlığına üşüşüp adamla tebelleş olmak inanılmaz anlamsız bir şey. bu arkadaş bir tane kişi, bir tane biri. futbolcu değil bir şey değil, futbolun asli unsurlarından biri değil. tartışmanın odağına alınması ve odağına oturtulduğu tartışmaların içeriği türkiye'de futbolla ilgili veya genel olarak türkiye'yle ilgili tırt olan pek çok şeyi katmerleştiren, yeniden üreten bir davranış. başkalarını bırakın kendinize de mi hiç saygınız yok?
App Store'dan indirin Google Play'den alın